Aşkın dile ihtiyacı yoktur. T...

By mucahitt49

6.5K 626 1.3K

(DÜZENLENDİ) İkinci kez okunmayı hak ediyor. Sağır, dilsiz Jin ve çocukluğundan beri onu seven otizimli Taeh... More

BİRİNCİ BÖLÜM
İKİNCİ BÖLÜM
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BEŞİNCİ BÖLÜM
ALTINCI BÖLÜM
YEDİNCİ BÖLÜM
SEKİZİNCİ BÖLÜM
DOKUZUNCU BÖLÜM
ONUNCU BÖLÜM
FİNAL

DÖRDÜNÜCÜ BÖLÜM

548 57 109
By mucahitt49

Taehyung sabah uyandığında, baş ucunda tanımadığı adamı gördüğünde korkmuştu. O korkuyla eline ne geçtiğini bilmeden, tanımadığı adama -Jimin'e- atımaya başladı. Tanımadığı adam kendisine yaklaşmaya başladığını fark ettiği gibi, odadan koşarak kaçtı. Kendisine bir şey yapıp, zarar vereceğinden korkutuyordu. Çığlıklar atıp, etrafa saldırmaya başlamıştı. Evin duvarlarına ve camlarına vurup "açın."diyip, pencereleri zorluyordu.

Jimin ne yapacağını şaşırmıştı. Taehyung'un kollarından tutmaya çalışarak konuşmaya çalıştı.
"Sakin ol, Jin şimdi gelicek." Desede Taehyung, Jimin'i duymuyormuş gibi bağırıyordu. Adeta delirmiş gibi, "Açın." Kelimesinden başka bir şey demiyordu.  

    O sırada Jin evini izlerenlere işaret dili ile "Ne bakıyorsunuz gidin." Demiş ve dağılımlarını sağlamıştı. Kalbi deli gibi atıyordu, hastanede buraya kadar koştuğundan dolayı. Kendini toparlayıp seri adımlarla evine yürüdü.

Anahtarını çevirip evine girmesiyle, vakit kaybetmeden üst katta baktı. Odası boştu. Çığlıkları duymadığı için, nerede olduklarını tahmin edemiyordu. Hızla odasından çıktı ve arkasını döndüğü gibi, Taehyung'un kendisine doğru koşarak geldiğini fark etti. Yanılmıştı Jin. Taehyung korkudan ve ağlamaktan dolayı Jin'i fark etmemişti bile.

Jin'in gözü Taehyung'un arkasında takılı kaldı. Jimin'i kan ter içinde, Taehyung'un peşinden koştuğu için perişan bir durumdaydı. Taehyung'un krizi onu korkutmuştu ve Jin'i gördüğüde gibi nefes nefese olduğu yere çöktü. Olanlar yüzünden gözleri dolmuştu. Bu olanlardan dolayı duygusallaşmıştı.

Jin, Taehyung'un kapıyı açmak için geldiğini anladığı gibi, hızlı davranıp kapıyı her taraftan kilitledi. Taehyung açılmayan kapının ardından, daha da korktu. Bulduğunu camlara eliyle vurup "Açın." diyip yardım istiyordu. Jin soğuk kanlı bir şekilde, Taehyung'un camları açmasına izin vermedi.

Taehyung, Jin'in geldiği daha fark etmemişti ve eline ne geldiyse yerlere atıp yardım istemeye devam ediyor. Arkasındaki kendine engel olmaya çalışan, tanımadığı adam sanıyordu.

Jin, Taehyung'un delirmiş gibi, durmadan etrafa bir şeyleri atıp, kırıp yardım istemeye devam ederken. Jin böyle olmayacağını anladı, seri hareketlerle Taehyung'un arkasından sarılıp kollarından tuttu.

Taehyung'un bu sefer daha çok bağıracağını anlamasıyla tek koluyla, Taehyung'un bedenini zaptetmeye çalışarak. Diğer eliyle de ağzını kapatmaya çalıştı.

Taehyung yerinde durmadan debeleniyor zıplıyordu, kendisini saran güçlü kollardan kurtulmak adına.
Ama Jin, Taehyung'u bırakırsa kendisine zarar vereceğini bildiği için, ne olursa olsun bırakmayı düşünmüyordu. Çünkü Taehyung şuan da ağır bir krizin içindeydi.

Taehyung arkasındakinin -hala- tanımadığı adam olduğunu sanıp, iki eliyle ağzındaki eli çıkartı. Kurtulmak adına tuttuğu kolu bütün gücüyle ısırmaya başladı. Jin canı acısada ne bağırdı ne de kolunu çekti. Sadece Taehyung'un biran önce sakinleşmesini diledi Tanrıdan.

Taehyung ağzındaki kolu hala ısırmaya devam ederken, burnuna gelen kokuyla bir anda hissettiği korku yok oldu ve sakinleşmesini sağladı. Dün geceki tanıdık kokuyla aynıydı. Bu yüzden arkasındakinin Jin olduğunu anladı.

Jin'in olduğunu anlaması ve artık güvende hissetmesinden dolayı, Jin'in kolunu yavaşça ağzından çıkartı.

Jin acıdan dolayı yüzünü buruşturdu ve kolunu tuttup okşadı. Taehyung arkasına bakmadan salonu ikiye ayıran duvarın arkasından saklandı. Jin'in canını acıttığı için, kendisine kızıp vuracağını düşünmüştü.

Ama yanılmıştı. Çünkü Jin kimseye el kaldırmaz. Hele Taehyung'a asla. Taehyung ise kendince Jin den saklandığını düşünmüştü.

~~~

Sabahın erken saatlerinde Bay Kim'in evine gelen, fidye mektubuyla herkes diken üstündeydi. Bayan Kim vakit kaybetmeden polisi evine çağırmıştı. Polis memurları aldıkları telefon üzerine hemen Bay Kim'in malikanesine gelmişlerdi.

"Ona tam onbeş yıl ona baktım. Ama siz ona bir yıl bile bakamadınız!" Demişti, bir adam kızgın ses tonuyla.  Taehyung'un bir sene önceye kadar kaldığı yurdun müdürüydü.

Yurd müdürü Taehyung'u kendi çocuğu gibi görür ve onu çok severdi. Kaybolduğunu öğrendiği gibi, endişeden durmamış ve soluğu Bay Kim'in evinde almıştı.

"Bu mektubu ne zaman aldınız?" Diye sordu baş komiser. Az önce ki konuşmayı umursamadı.
"Bu sabah posta kutusundaydı." Diye cevap verdi Bay Kim, tedirgin ve korku içindeydi. Yurd müdüründen dolayı.

Diğerleri konuşmaya devam ederken, yurdun müdürü Bay Lee halen söyleniyordu.
"Bu nasıl oldu? Siz nasıl kaçırırsınız, sizin düşündüğünüz sadece para. Aslında ben burada olanları biliyorum." Yurd müdürü Bay Lee, Bay Kim'e bakarak açık açık konuştu.

"Burada bir polis var, neden de böyle bir şey söylüyorsun?" Bay Kim, Bay Lee'nin yanına gidip sesiz bir şekilde konuştu. Sinirlerine hakim olması gerektiğini biliyordu Bay Kim, özelikle bir polis memuru evinde iken çok daha sakin olması gerekiyordu.

Yurt müdürü Bay Lee, Bay Kim'i umursamadan baş komisere döndü.
"Sayın baş komiser, lütfen çok iyi araştırın. Bence Kim Taehyung'un ailesi de işin içinde olabilir." Dedi kararlılıkla. Bay Kim'e göz dağı verdi.

Baş komiser ellerinde bir kanıt olmadığı için, Bay Lee'ye bir şey sormadı. Şimdilik herkesi başıyla onaylayıp çıktı malikaneden.

~~~

Taehyung, Jin'in gelip kendisini azarlamayacağını anladığı gibi, rahatlamıştı ve her zaman yanında taşıdığı küçük çantasını açmıştı. İstediğini bulmak için baya bir süre karıştırdı çantasını. Ama istediğini bulduğunda, yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi ve arasına değdiğini düşündü. Çantanın içinden küçük yuvarlak, avucu kadar olan bir ayna çıkartmıştı.

Heyecanla başını kaldırıp, camdan evin içerisine gelen güneş ışığına baktı. Ardından elindeki aynayı güneşe tutup, duvarda patlak ışığının yansımasına baktı. Işığı bir sağa bir sola doğru hareket ettirerek mutlu olmuştu. Taehyung en küçük şeylerde kendisini mutlu etmeyi bilirdi.

Bir süre öyle devam ederken duvarda başka bir aynanın yansımasını gördüğünde, merakla duvarın arka tarafına bakmak adına başını hafifçe uzattı. Elinde ki aynayla birlikte merdivenlerin üstünde oturan Jin'i gördüğünde başını hızla geri çekti. Ama Jin onu görmüş ve gülümsemişti, Taehyung'un bu hareketi yüzünden.

Taehyung, Jin'in kendisine kızmayacağını, hatta kendisiyle oyun oynayacağını anladığında, yüzünü başka bir tarafa çevirdi. Sevinçle alt dudağını ısırarak kendi kendine gülümsedi. Işığın yansımasıyla duvardaki oyununa devam etti.

Birisi ile birlikte ilk defa böyle bir oyun oynuyordu. Ayrıca bu kişi Jin olunca daha da heyecanlı ve mutlu olmasını sağlıyordu. Taehyung'un gözlerindeki yıldızlar adeta parlıyordu. Taehyung bu oyunu devam ederken, kendisinin elindeki aynanın yansımasını ne tarafa çevirse, Jin ardından onu takip ediyordu. Taehyung şimdiye dek ilk kez bu oyundan bu kadar zevk aldığını hissetmişti. Bir çocuk gibi yerinde duramıyordu, Jin'le saatlerce böyle devam etmek istiyordu.

İkili bir süre oyunlarına devam ederken, Jin'in aklına gelen şeyle elindeki aynayı yere bıraktı. Taehyung peşindeki ışık yansıması bir anda kaybolmasıyla, başını hemen duvar dibinden Jin'e döndürdü. Ama Jin orda değildi. Yüzü düştü ve aynayı yine küçük çantasına geri koydu. Sağ eli kendiliğinden yine burnuna gelmiş ve hafifçe değdirmeye başladı. Nedense gitmek istemedi, burada akşama kadar beklemek istedi.

Jin gittiği için ona kızmıştı. 'Yanıma bile gelmedi.' diye düşündü. Bu düşüncelerinden dolayı dalmıştı. Bir anda Jin'in yanında belirmesiyle, korkup geri çekildi. Jin kolunun acısını unutup, Taehyung'un mutlu olması için onunla oynamış. Daha sonra keyfini yerine getirtmek adına yüzüne ve gözlerini kağıt yapıştırıp, yüzünü değişik şekillere koymuştu.

Taehyung böyle bir şeyi beklemediği için, mutlulukla Jin'e gülümsemişti. Taehyung'un gülmesiyle, Jin istediğini almıştı. Bir süre oynamaya devam etmiş, sonra da Jin yüzündeki kağıtları toplamıştı. Havanın kararmasıyla Jin'in fidyeyi almasına az bir zaman kalmıştı. Yine Taehyung'un gece hiç uyanmaması için, ona yine uyku ilacını ezip süte karıştırıp içirtmişti.

Bir önceki gece gibi aynı pozisyona geçti Jin. Ve Taehyung'u beklemeye başladı. Taehyung ise düne göre daha rahattı. Yavaş hareketlerle yatağına yatırıp tekrardan, Jin'le küçük serçe parmaklarını birbirine kenetledi.
Jin bu sefer yadırgamadı onu bu hareketine. Taehyung'un uyuduğunu anladığı gibi gözlerini açtı ve uyuyan Taehyung'u izlemeye başladı. Eğer bu gece sorunsuz bir şekilde parayı alırsa onu geri götürecekti. İki gün bile olsa Taehyung'u yatağına yatırmış ve varlığını hissetmişti. Özelikle mis gibi kokusu yatağına sinmişti.

Hızla kafasını salladı aklındakilerin dağılması adına. Böyle düşünmeye devam ederse geç kalacağını biliyordu. Yataktan yavaşça çıkıp, Taehyung'un üstünü güzelce örtü ve ne olur ne olmaz diye ışığı açık bırakarak çıktı odasından. İçindeki tarif edemediği bir buruklukla.

~~~

Bay Kim fidyecilerin isediği yere gelmişti. Polisler ve ellerinde ki parayla. Gözlerinin önündeki bir noktaya bıraktılar para dolu küçük çantayı. Saat tam on bir olmuştu ama kimseler yoktu, taki on bir trenin gelmesiyle içinden onlarca insanın koşarak çıktığını görmüşlerdi. Polisler bu hengamede koşup, parayı almaya çalışırken yetişememiş ve kimin o parayı aldığını görmemişlerdi. Yenilgiye kendilerini izleyen Bay Kim'e bakmışlardı.

   Jin o insanları ayarlanmıştı mahalleden. Bu planı sayesinde parayı kaptığı gibi kaçmıştı, kimseye yakalanmadan. Geriye kalan tek şey biran önce yarının olması ve babasının ameliyata girmesiydi. Jin paranın bulunması şerefine, mutlulukla evine dönmüş ve yorgunlukla Taehyung'un yanına kıvrılarak uyuya kalmıştı.

Sabah olmasıyla Jin vakit kaybetmeden Taehyung'a bir işinin olduğu söylemiş ve Taehyung'u evde yanlız bırakmıştı. Sonra da vakit kaybetmeden hastaneye gelmişti. Parayı hemen danışmaya vermiş, ardından üst katta babasının yanına gelmişti. Güzel haberi vermek için, ama kapıda gördüğü boş yatakla dünyası başına yıkılmıştı. Babasını kurtaramamıştı. Boş yatağı gördüğü gibi hissetmişti kaybettiğini.

Günün geri kalan kısmında babasının cenaze işleriyle ilgilenmişti. Babasına karşı hissettiği bütün görevlerini yerine getirmeye çalışmıştı. Jin içinde ki acı tarifsizdi. Bu kadar erken babasını kaybedeceğini düşünmemişti.

Ağlamak istiyordu, ama buna bile mecali yoktu, bu bir kaç gündür yaşadıkları zihnen kendisini çok yıpratmıştı. Şimdi ne olacağını bilmiyordu. Eskiden babası vardı, şimdi ise kimsesiz kalmıştı. Hayattaki tek kahramanı ve dayanağını da kaybetmişti. Jin hayatı yaşanılacak bir yer olarak görmüyordu.

Bi sonraki gün için tek bir görevi kalmıştı. Taehyung'u evine geri bırakmasıydı...



Continue Reading

You'll Also Like

4K 318 19
"Bir şey söylemek istiyorum ama kızma" "Ne olduğuna bağlı" "Ben erkek olmak istiyorum"
Need By Ariel

Fanfiction

18.8K 1.5K 14
Jimin'in Jungkook'a, Jungkook'un Jimin'e ihtiyacı vardı fakat... Jikook, text-metin.
403K 36.9K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
23.4K 2.6K 30
| TAMANLANDI | Jimin, Jungkook'un kendisine aşık olduğunu savunan hatta onunla sevgili olduklarını iddia eden çılgın bir aşıktı. •Texting