(Sizi karşılayalım dedik😉)
(Multimedyayı başlatacağınız yeri söyliyeceğim. Tabi isterseniz)
Neredeyse gece olmuştu ve ben hayla düğünü iptal edecek bir şey bulamamıştım .
İlk başta cinayet işlemeyi düşündüm sonra fazla abes kaçtığını farkettim . Bu cinayet işlememe kuralı daha çok Hades'e yönelikti .
Daha sonrasında Hades'i baştan çıkarmayı düşündüm . Bana oldukça mantıklı geldi .
Tabi Hadesden önce ben baştan çıkıp kendimi kaybedip küçük düşürme ihtimalini de göze alırsam ...Oldukça mantıklı .
Anlaşılan düğünüm kaçınılmaz sonumdu .
Kaçmayıda elbette ki düşündüm ama nereye kaçacaktım . Kaçsam nerede sabahlayacaktım . Yine Belkız gibi biriyle karşılaşırsam beni muhafızlara değil daha kötü ellere teslim ederse ne yapacaktım. Bunları düşünürken Hadesle evlenme fikri kulağıma daha cazip gelmeye başladı .
Derin bir nefes aldım . Saat neredeyse on ikiye varmak üzereydi . Can sıkıntısıyla etrafta dolaşmaya başladım . Su mavisi kıyafetimi odama gelmemle değiştirmiş daha rahat efil efil dizlerime kadar uzanan askılı koyu yeşil bir elbise giymiştim . Makyajımı silecek zamanı bulamamış sadece yanağımda ki pembelikleri silmiştim.
Odamda aynı hizada döner dururken kapıdan sesler geldi . Hades kapıma muhafızları dikmişti. Belki de büyük bir aptallık gafletinde bulunup kaçacağımı düşünüyordu. İçeriye kahverengi saçlı orta boylu hademe elbisesi giyen bir kız geldi . Reverans yaptığında yüzümden inen bakışları yeri tarıyordu . Elinde kırmızı kadife bir kutu vardı . Bakışları hayla yerdeyken çekingen bir ses tonuyla
"Tanrıça adayı beni efendimiz Hades gönderdi"
Onu dinlemeye devam ederken muhafızlarda kapıyı kapatmamış bizi dinliyordu . Onlara tersçe bakarak , kapıyı kapatmalarını emrettim .
Kız da rahatlamış görünüyordu
"Size bu kolyeyi gönderdi ve takıp odasına gelmenizi istedi "
Şaşırmıştım . Gecenin bu saatinde çirkin dedikoduklara yol açabilir hatta yemini riske atabilirdi. Hades'in bu durumla karşılaşmamak adına beni zindana bile attırabileceğini düşünüyordum . O ise beni bu saate yanına mı çağırıyordu
"Anlamadım (?) Ne diye böyle bir şey istesin "
Kadın yüzünü bana doğru kaldırıp elini ağzına götürdü
"Özür dilerim ama efendimize nedenini soramadım "
Doğru söylüyordu . Hades gibi birine annesi gibi peşkeş çekemezdi .
"Hmm.." diyerek etrafımda döndüm
"Sen bu emrin Hadesden geldiğine emin misin? " elindeki kutuya doğru yürüdüm . İki eliyle bana doğru uzattı . Hızla kutuyu açtığımda ağzım hayranlık nidalarıyla doldu . Bir kolyeydi . Melek kanatlarının ortasında yuvarlak bir pırlanta ve altında ışıl ışıl parıldayan bir zümrüt vardı . Kutuyu kapatıp makyaj masasının önüne koydum .
Kadının da gözleri kolyedeydi . Ben masaya koyana dek elimde onu izlemişti ve koymamla birlikte yüzü bana döndü . O da beğenmiş olmalıydı . Zaten beğenilmeyecek gibi değildi .
Kadın az önce sorduğum soruya yeni cevap verdi
"Evet efendim bizzat kendisi beni size yönlendirdi . " Kafası arkasındaki saate döndü
"Şey biraz geç oldu eğer izin verirseniz ben artık istirahat etmek isterim " Başımı tamam anlamında salladım . Tam arkasına dönmüş kapıya yürüyeceği vakit
"Hey bir bakar mısın ! " sanki dünyanın yedi ölümcül günahını işlemiş bir seri katil görmüşçesine irkildi
"Ah! Affedersiniz boş bulundum " Pek bir çıtı pıtı kızdı . Gülümseyerek
"Takmamda yardımcı olur musun?" dedim . Oda otuz iki dişini göstererek yanıma geldi ve kutusundan çıkardığı kolyenin ucunu göğsüme değdirdi .Soğuk metali içimi titretti. Salık saçımı havaya kaldırıp işini kolaylaştırdım . Ardından teşekkür edip gitmesine izin verdim .
Kız gittikten bir kaç saniye sonra Hades'in odasına gitme fikrini tarttım . Eğer gerçekten de Hades çağırıyorsa onu bekletmek büyük bir öfkeye maruz kalmamı sağlayabilirdi.
Belki düğünden hemen önce yapılacak bir kaç ritüel vardı. Ritüellerin odasında olma fikri işi saçmalaştırıyordu.
Hades'in beni çağırmasını teyit etmek adına kapımda ki muhafızlara sormak istedim. Kapıyı açışımla boş koridor beni karşıladı. Kapıdan bir iki adım atıp başımı sağa sola hızla göz gezdirdim. Etrafta kimse görünmüyordu.
Hades gerçektende kaçmayacağıma inanıp nöbetçileri çekmiş
olabilir miydi? Yada bir ritüel için muhafızları göndermiş miydi?
Üzerimde ki elbise biraz fazla açık saçık olduğundan içeriye girip elime sıkıştırdığım bir kumaş şalı üzerime attım. Ayakkabı giymekle giymemek arasında kaldım ama daha sonrasında geç kalmaktan korkarak honorsların dövüş eğitiminde giydiği spor ayakkabıları ayağıma hızlıca geçirdim.
Boş koridorun verdiği sessizlik bu işte bir bit yeniği var dememe neden oluyordu. İçim istemsizce mayışıyor kalbimin sesini kulaklarımda hissediyordum. Korkmuyordum ama vücudum sanki ele geçirilmiş gibiydi. Parmak uçlarım karıncalanmaya başlarken odama dönmek mantıklı göründü.
Hades'in beni gerçekten odasına çağırması beynimde yankılanırken. 'İnceldiği yerden kopsun' diyerek adımlarımı hızlandırdım.
Merdivenlerden çıkıp Hades'in koridorunda yürümeye başladığımda boynumdan aşağı inen bir sıcaklık hissettim. Kapısına yaklaştıkça gözlerim iyice yanmaya başım artık kalp atış sesi olmaktan çıkmış bir davul gümbürtüsüyle çatlıyordu.
Hades'in koridorunda da hiç nöbetçi yoktu. Hades' in zaten korunmaya ihtiyacı olmasını düşünmem aptallıktı. Kapıya yavaş vuruşlarım arasından bir ses gelmeyince deli hızıyla vurmaya başladım.Kapı sertçe açıldığında neredeyse açılan kapının üzerine devrilecektim.
Bakışlarımı kapıdan çekip açan kişiye baktığımda bedenimi yakan ısı alev almaya başladı. Vücudumun her tarafına iğne batıyor gibiydi.
(MULTİMEDYAYI BURADA DİNLEYEBİLİRSİNİZ BALLAR😊😉Bende yazarken bu şarkıyı dinledim. Aynı duyguları hissetmiş oluruz)
Hades bir pjama ve asker yeşili kısa kollu bir tişört giyiyordu. Bu hali neredeyse donmama neden olacaktı. Bakışları oldukça şaşkın dururken. Dumura uğramış bir hali vardı beni beklemiyordu. Daha doğrusu onu uykusundan uyandırmıştım.
Ben ne diyeceğimi bilemez haldeyken Hades'in ifadesi değişti ve yerini merak aldı.
"Burada ne arıyorsun?"
Ne aradığımı ben bile unutmuştum . Bir şey beni ona doğru çekiyor, yaklaşmam için zorluyordu.
En sonun da konuşmaya başladığımda "Bir kadın - bir kadın beni çağırdığını söyledi" Afallamış gibiydi ve benim yanmalarıma karşılık onun anlamsız bakışları bir hiçti . Kolumdan sertçe tutmasıyla irkildim . Bu irkilme daha çok onu arzulamama neden oldu . Beni sertçe içeriye çekip etrafı hızla kolaçan etti . Ardından bütün koridorda yankılanacak biçimde kapıyı hızla kapattı .
Yatak örtüleri bozulmuştu . Onu hiç bu kadar insansı görmemiştim . Gerçekten harika görünüyordu . Koyu renk saçlarının uçları alnından gözlerine doğru kıvrılıyordu ve kısa bir süre önce duş aldığından nemliydi .
"Sorun nedir? Hangi kadın ? Ben seni çağırmadım !" Sinirle ellerini saçlarının içinden geçirdi "Lanet olsun !"
Sesi içimi titretti ve yanıt vermedim . Gözlerimi ondan alamıyordum . Beni buraya sürükleyen güç şimdide ona itiyordu . Bana dokunmasını o kadar çok istiyordum ki dayanamaz haldeydim . Bana dokunmasını istediğim kadar da göğsüne sokulmak istiyordum . Çok büyüleyici görünüyordu . Inanılamaz derecede çekiciydi . Bir şeylerin ters gittiğini biliyordum ama o an hiç önemi yoktu . En azından onunla birlikteyken değildi.
Aramızda bir iki adım mesafe olduğundan onun yardımı olmadan dudaklarını kolayca öpemezdim . Onun yerine gövdesini hedef aldım ve o sıcak pürüssüz teninin tadına bakmak istedim . Üzerimdeki şal çoktan yere düşmüş ayaklarımın altında paspas olmuştu .
"Beremir!" diye bağırdı bir adım geri giderek "Sen ne yapıyorsun ?"
"Sence ?"
Ona doğru bir adım attım .Ona dokunmak , onu öpmek ve daha bin sürü şey yapmak istiyordum .
"Sana bir şey mi içirdiler?" diye sordu ellerini kendini savunur gibi açarak .
"Keşke içseydim "
Çevresinde dolaşmaya başladım . Sonra durdum. Bir an için emin olamamıştım
"Senin beni... Sence ben güzel değil miyim ?"
Diğer erkeklerden duyduğum bütün güvencelere rağmen , güzel olduğumu istediğim tek erkekten duymak istiyordum .
"Beremir sana ne olduğundan emin değilim ama hemen odana dönmen lazım "
Ona doğru bir kere daha yaklaştım. Uzanıp bileklerimi tuttu . Dokunuşuyla , bir elektrik akımı vücudumu sarstı . Az önce endişelendiği bütün tavırlarını sanki unutmuştu . Benim içimdeki akım ona gidiyor gibiydi . Benim istediğim kadar o da beni istiyordu .
Bileklerimi bıraktı ve ellerini kollarıma götürdü. Yavaşça cildimi okşuyordu . Beni o karanlık ve aç bakışlarıyla kendine çekti ve vücuduna bastırdı . Bir elini enseme götürdü ve parmaklarını saçlarıma dolayıp yüzümü yüzüne çekti . Dudaklarını uzattı ve dudaklarıma sürttü
"Yapmamalıyız" diye fısıldadı . Yutkunarak bir kez daha sordum
"Sence ben güzel miyim ?"
Beni her zamanki gibi büyük bir ciddiyetle izliyordu .
"Çok güzelsin "
"Güzel mi ?"
"O kadar güzelsin ki bazen içim yanıyor"
Dudaklarını , dudaklarımla birleştirdi . İlk başta nazikti ama sonradan sertleştirip aç bir hal aldı . Öpücüğü beni bitirmişti . Elleri kollarımdan aşağı ve en sonunda kalçama kadar indi . Dizime kadar inen eteği çekiştirdi ve bacaklarımı ortaya çıkardı
Sonra beni dağınık yatağına attı . Beni odasına sürükleyen dürtü . Göz ardı edemeyeğim kadar yüksek sesle kafam da konuşmaya devam ediyordu 'Onunla kal , onunla kal. Hiç bir şeyi düşünme' Sesi dinledim ve zaten ikna edilmeye ihtiyacım yoktu .
Hadesde tişörtünü hızla çıkarıp üzerime eğildi . Yarı çıplak vücüdu karşısında içimde arzu patlaması doldu . Hades'in öpücükleri çenemden boynuma doğru inerken yüzünü hızla çekti ve kısık gözlerle bana baktı . Ardından kalbimi sökercesine boynumdaki kolyeyi kopardı. Ensemden hızla çekilişi nedeniyle buruk bir acı yüzümde belirdi . Hades'in yüzüne baktığımda elindeki kolyeyi inceliyordu . Her şey bitmişti . Hades karşımdaydı ama içimdeki o yanma hissi arzudan patlama hissi yok olmuştu . Nefeslerimi bile zor dengelerken yataktan hızla kalktım . Hades elindeki kolyeyi hızla bir yere fırlattı . Kolyenın ucundaki zümrüt siyaha dönmüştü. Bana bakmıyordu . Yerdeki tişörtünü hızla üzerine geçirdi . Konuşmaya başladığımda
"Bir kadın - bir kadın verdi . Senin beni odana çağırdığını söyledi . Anlamıyorum... Az önce olanlar..." kelimelerim yetmiyordu .
"Hades benim bir suçum yok . Neler dönüyor hiç bir fikrim yok . O kolyede neyin nesiydi " Hades büyük bir öfkeyle bana baktı
"Büyülü bir kolyeydi . Etrafta kimse görünmüyordu . Peki neden böyle bir şey yaptılar " kontrolünü zor sağlıyordu "Neden " diye tekrarladı .
"Hmm.. Şey ben gitsem iyi olacak "
Kapıya doğru hızla yönelmiş yerdeki şalımı üzerime atmıştım . Omzumun arkasından hızlıca Hadese baktım . Bakışlarını aniden çevirdi. Gözlerindeki o parıltıyı yakalamıştım . Sanki hayla beni arzuluyordu . Kapıyı açmamla Maxy'nın göğsüne çarptım .
Maxy iri gözlerle bana bakarken aynı ifadeyle bende karşılık verdim .
Maxy yüz ifadesinden kurtulup hızla odanın içine girdi . Kapıdan çıkacağım vakıt
"Seninde duyman iyi olur " Hades gittikçe huysuzlanıyor . Neler döndüğünü bir an önce öğrenmek istiyordu . Maxy
"Az önce bir saldırıya uğradık . Beremiri odasında göremeyince koşarak buraya geldim . "
Muzipçe sırıttı
"Görüyorum ki emin ellerdeymiş . " Bana bir göz kırpıp Hades'e döndü . Burnundan soluyordu
"Beni oyalamak için seni gönderdi ." bana baktığında yerimde gerindim .
Maxy anlamamıştı
"Nasıl yani ?" dedi . Hades önemsiz bir şey olduğunu vurgulayıp odanın içinde tur atmaya başladı . "Kim böyle bir şeyi yapar !"
Maxy söylemek istemiyor gibiydi ama cevabı biliyordu . Ben ise az önce yaşananları hayla kavrayamamıştım . Büyünün etkisi geçsede Hades'in dokunduğu yerlerde güller bitiyordu . Öpüşleri gözümün önünde belirince zorlukla nefes aldım .
Maxy
"Bunu duyacağına pek sevinmeyebilirsin dostum " Hades adeta kükreyerek
"Şuan mutlu mu görünüyorum! " Maxy itiraz edercesine
"Kesinlikle hayır !!" Hades'in odasının içinde başka bir odaya açılan kapı vardı . Oraya doğru yürüdü . Kapıyı açtığında içeriyi az biraz görebildim . Binevi ofis gibiydi . Maxye döndü
"İçeriye gel ! Ve sen " işaret parmağıyla beni uyarırcasına gösterdi "Sakın bu odadan ayrılma ."
Hades içeriye girerken Maxy de ardından takip etti . Kimin beni kullandığını öğrenmek istiyordum . Hava büyüsü kullanarak kapının tam kapanmamasını sağladım. Yavaşça kapıya doğru yürüdüğümde Hades hakaretler etmeye başlamıştı . Anlaşılan Maxy daha yerine oturmadan bu işin içinde kimin parmağı olduğunu söylemişti .
Ofisi de bu oda kadar büyüktü . Seslerini zar zor anlıyordum . Hades Zeusun adını sayıklıyordu .
Bu işi Zeus mu yapmıştı ? Neden dememe gerek yoktu belliydi .Hades benimle evlendikten sonra daha da güçleneceğinden hep söz ediyordu . Zeus da kardeşinin güçlenmesini elbetteki istemeyecekti .
Hades lanetler etmeye devam ederken bir kaç şeyin yere düşüp kırılma seslerini duymamla bir iki adım geriye gittim . Şuan ki durumum kulak kabartmaktan çıkmıştı onları ajan misali dinliyordum. Bu yanlıştı . Başımı yeniden kapıdan çekip geriye doğru bir adım atmıştım ki Maxy'nin dediği cümle karşısında nevrim döndü .
Maxy
"Ne kadar cani herif ! Kendi kızını ödürmek istiyor " Kapıya iyice yaklaştım
Hades
"Sessiz ol !" diye söylendi . Maxy
"Doğru değil mi ? Beremir onun kızı ..." devamını daha fazla dinleyemezdim . Ayaklarım kendiliğinden kapıyı bulduğunda . Nefesimi tutmuş ellerim titriyordu . Bacaklarımın titrediğini kapıyı açıp yürümeye başlayana dek farketmemiştim . Yere düşüşümle etraftan büyük bir gürültü duydum . Sanki bulunduğum yere bomba atmışlardı . Halilsinasyon görmediğime emindim . Toplu bir grup üzerime hücum ediyor . Ayağa kalkmak istediğimde yer yerinden oynuyordu . Gerçek anlamda yer yerinden oynuyordu . Hades ve Maxy Çoktan yanıma varmış bize doğru koşan , büyü uygulayan siyah kıyafetlilerle savaşıyordu . Sonunda ayağa kalkabildiğimde bana doğru gelen iri yarı adamın göğsüne tekme indirdim . Doğru düzgün acımı yaşamamada izin vermiyordular . Kendileri bilir.
Bütün öfkemi onlardan çıkaracaktım .
Bir alev topu üzerime gelirken yana kaydım . Etrafta hiç su yoktu . Hava uygulayarak alevi ona yönelttim. Acı acı bağırarak feryat etti. Hadese yandan baktığımda birinin yüzüne yumruk indirdi. Yanına gelen bir kişiye daha tekme indirip elini kaldırarak uzaktaki bi adamı yakmaya başladı. Hadesi zor zaptediyor gibilerdi. Maxy ise yapacağı pek bir şey yoktu çünku su honorsuydu ama iyi dövüşüyordu. Buraya doğru koşan muhafızlar mızrakla öldürülmüş yerde külleri kalmıştı. Biri daha üzerime doğru geldiğinde koridordan uzaklaşarak kendime çektim. Bir tekmenin ardından Cansunun büyüsünü hatırlayarak
"Senos krıyssa" diye bağırdım. Beton canlanıp bataklık canavarına dönerken adam yere düşüp kaçacak gibi oldu. Daha sonrasında ayaklanıp yaratıkla dövüşmeye başladı. Onları orada bırakıp koşarak merdivenden indim. Bir kadın bu kez karşıma çıktığında uçan tekme atıp yere inmiş bedenine tekme attım ve hızımı arttırdım. Saray kaosa dönmüştü. Herkes biriyle savaşıyordu. Yerler muhafızın külleriyle dolmuştu. Nereye gitmem gerektiğini bilmiyordum. Yerin altındaki zindanlara doğru koşuyordum. Arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum. Senanın beni kaçırdığı asansöre doğru koştum. Artık korkmaya başlamıştım. Peşimdeki adımlar hızlanırken bir anda önüme çıkan Knox yüzünden korkarak haykırdım
"Knox!!"
Knox da agresif ama korkusuz görünüyordu. "ben asansore doğru koşuyorum. Peşimdeler!!" boynumu çevirip arkaya doğru korkuyla baktım. Knox ellerini sakın olmamı istercesine kaldırdı
"seni kurtaracağım. Kurtaracağım ve buradan gideceksin"
"Nereye gideceğim. Anlamıyorum"
Adım sesleri gittikçe yaklaşıyordu. İyice kontrol etmek için arkama döndüm. Sırtım knoxa doğruydu. Ensemde büyük bir acı hissettiğimde gözlerim dönmeye başladı. Enseye vurulan darbeyle bu kadar çabuk yere serileceğimi hiç düşünmezdim. Ama oldu işte ve bunu yapan knoxdu. Gözlerim kararırken görebildiğim tek yüz Knox oldu.
****
BEREMİRİ KİM KAÇIRDI?
NEREYE GÖTÜRÜYORLAR?
HADES KURTARABİLECEK Mİ?
BU İŞİN ALTINDA KİM VAR?
VOTE VE YORUMLARI UNUTMAYIN
SİZİ SEVİYORUM 😍😍😘
HEPİNİZE GÖRÜŞMEK ÜZERE
OKUYAN GÖZLERİNİZDEN ÖPERİM 👼
İYİ OKUMALAR... ❤️❤️❤️❤️❤️