Rüya Kapanı (TAMAMLANDI)

By Darkparadise168

33.1K 4.3K 3.1K

Natsu aralarına yeni katılan Lucy'nin bir yalancı olduğunu anladığında ondan kendini açıklamasını ister. Lucy... More

1.Bölüm (Kapan)
2.Bölüm (Yardımsever)
3.Bölüm (Özür)
4.Bölüm (Eğlence)
5.Bölüm (Gergin)
6.Bölüm (Test)
7.Bölüm (Nostalji)
8.Bölüm (Ölçü)
9.Bölüm (Eğlence)
10.Bölüm (Hisler)
11.Bölüm (Biz)
12.Bölüm (Aşk)
13.Bölüm (Dost)
14.Bölüm (İlişki)
15.Bölüm (Dinlenme)
16.Bölüm (Şüphe)
17.Bölüm (Sabır)
18.Bölüm (Takıntı)
19.Bölüm (Değer)
20.Bölüm (Çikolata)
21. Bölüm (Kıyafet)
22.Bölüm (Hediye)
23.Bölüm (Kedi)
24.Bölüm (Utangaç)
25.Bölüm (Huysuz)
26.Bölüm (Korku)

27.Bölüm (Anıt) FİNAL

875 86 160
By Darkparadise168

NATSU

"Don't stop me now!" Bağırmamdan sonra Lucy'nin "Cause I'm having a good time!" diyerek şarkıya eşlik etmesi bir olmuştu, ne ara Queen dinlerken yastık savaşı yapan bir ikiliye dönmüştük hiçbir fikrim yoktu doğrusu.

Ah, aslında vardı. Yarışmaya az zaman kaldığından kafa dağıtmak için film izlemeye karar vermiştik ve şarkılara eşlik etmek adına Bohemian Rhapsody'i seçmiştik.

O Rami Malek'e düşmüştü, bense Lucy Boynton'a, ardından küçük bir atışma yaşandıysa da en sonunda filmden sonra sevgili olduklarını öğrendiğimiz bu ikiliye mutluluklar dileyip yastıkları bir silah olarak kullanmaya başlamıştık.

Bunu şiddetlendiren şeyse anlaşmaya vardığımız halde onun "Aslında Roger Taylor'un gençliği de..." diye başlayan cümlesiydi. Kafasına bir yastık geçirmiştim hiç pişman olmadan ve o da bana karşılık vermekten asla çekinmemişti tabii.

"Pes ediyorum, yoruldum." Yastığı yavaşça yanıma koyup kendimi koltukta yaymıştım. O ise bana dik dik bakmaya başlamıştı gerçekliğini sorgular gibi. "Cidden mi?!"

"Evet, cidden." Memnuniyetsiz bir halde elindeki yastığı bırakıp gardını düşürdüğündeyse ona küçük bir saldırı yapmıştım acımasız bir şiddetle. "Yalan söyledim."

"Senden nefret ediyorum." Dedi yüzünü korumaya çalışırken ama bu benim ona vurmaya çalışmayı bırakıp onun yanağına bir öpücük bırakmam için yeterliydi. "Bende seni seviyorum."

Gülümsemesini saklamaya çalışsada çok başarılı olduğu söylenemezdi doğrusu. "Hadi ama, seni mutlu ettiğimi saklamana gerek yok." Saçlarını yüzünden çekip "Ben zaten ne kadar harika bir insan olduğumun farkındayım." dedim gülerek. "O yüzden saklama."

Bana boş gözlerle bakıp "Natsu..." dediğinde birinin adımı söylemesi hiç bu kadar hoşuma gitmemişti daha önce. "Bazen keşke egon bedeninden ayrılıp kendine başka bir yerde mutlu bir hayat kursa diyorum, nasıl fikir ama?"

"Mükemmel ama..." Yanaklarını sıkarken "Egom bile senden ayrılmak gibi bir hataya düşmez küçük hanım" demiştim. "O yüzden ikimizi bir paket olarak düşünün, bir ay değil sonsuza kadar ücretsiz hemde!"

Göz devirmişti ondan beklediğim gibi. "Keşke bu pakete güncelleme gelse de içinden bazı şeyleri çıkarabilsek." Fısıldar gibi konuştu bir de üstüne. "Sonuçta aptallık tehlikeli bir virüs ve bir an önce yok edilmesi gerekiyor."

Kaşlarımı çatıp "Neden?" dedikten sonra sırıtarak "Yoksa gelecek çocuklarımız için mi endişeleniyorsun?" diye sordum utanacağını ya da sinirleneceğini hayal edip.

Ama o sakin bir şekilde karşılamıştı bunu. "Aah, evet. Kesinlikle onlar için endişeleniyorum. Aslında bunlar ciddi konular." Beklediğim tepkiyi alamayınca merakla devamını dinlemeye başladım ben de.

"Sonuçta senden çoçuk yapmadan önce neslimin IQ'sunu düşürmek isteyip istemediğime karar vermem gerekiyor."

"Cidden..." İç çektim. "Sana asla laf yetiştiremiyorum" Yüzümdeki huysuzluğa güldükten sonra "Biliyorum." demişti. "Ve asla da yetiştiremeyeceksin."

Kendimi bu sefer gerçekten koltuğa bırakmamdan sonra "Vay canına..." dedim. "Zaman gerçekten çabuk geçiyor, yarışma için iki gün sonra yola çıkacağımızı düşününce heyecanlanıyorum"

"Bir de bana sor, babamın okulunun kıçını tekmelemek ömür boyu mutlu olmama yeter de artar bile."

"Bu özgüveni sevdim, bir tekme de benden olsun o okula." Esnerken "O adaya gitmeyeli de bayağı olmuştu." demiştim. "Eğlenceli olur umarım."

"O adada..?" Çekinerek "Kimin mezarı var?" diye sormuştu. Doğrulurken "Hmmm..." diyerek mırıldandım. "Nasıl anlatsam sana..."

Saçlarını okşarken kelimelerin ağzımdan dökülmesine izin vermiştim. "O adada güzeller güzeli bir kız yaşarmış, tek amacı dünyadaki bütün yetenekleri bir arada tutan küçük bir dünya yaratmakmış ve bunun için arkadaşlarıyla çok sıkı çalışmışlar..."

Meraklı gözlerine bakınca tebessüm ettim. "Ama genç kız ölümcül bir hastalığa yakalanıp zayıf düşmüş, onu kurtarmak isteyen arkadaşları ellerinden gelen her şeyi yapmışlar ve herkese sormuşlar ama hiçbir çözüm bulamamışlar."

Yutkunmuştu. "Tek bir adam...  Onu iyileştirebilmek için son umutları olan çok iyi bir doktora başvurmuşlar en sonunda ve o da bu güzel kızı hayata döndürmek için elinden geleni yapmış."

"Ama..."

"Ama tabii ki de onu kurtaramamış, kızın bedeni tedaviyi kaldırmamış ve bu beklenenden biraz daha erken ölmesine sebep olmuş."

"Aman Tanrım, doktor için çok korkunç olmalı." Omuz silkip "Öyle de oldu zaten." dedim. "Kızın ölümünden sonra vicdan azabına katlanamayarak intihar etmiş."

"Dalga geçiyorsun." Kafamı iki yana sallayarak "Hayır, geçmiyorum." diyerek itiraf ettim. "Mezarları yan yana, Zeref ve Mavis adına..." İç çekip "O mezar ve anıt yıllarca korundu, o yüzden..."

Konuyu dağıtmak için gülüp "Dramı bir kenara bırakırsak bu okulumuzun temeli denebilir." dedim. "Müdürümüz tüm yetenekli insanlara bir yer vermek isteyen o güzel kızın arkadaşlardan birinin oğlu."

Yumruklarını sıkıp "Babamı bu saygısızlığı için asla affetmeyeceğim." demişti. "Naaah, düşününce aslında bunun iyi bir şey olduğuna karar verdim."

"Ne demek istiyorsun?"

"Şey, sonuçta eğer ruhları hala ordaysa..." Omuz silktim. "Mavis'e bir şeyler başardığını göstermiş olmaz mıyız? Güzel bir okul kurdun, herkes gerçekten çok yetenekli ve senin gibi temiz kalpli, şimdi huzur içinde yatabilirsin gibi..."

Gözlerime uzun uzun baktıktan sonra saçlarımı karıştırarak "Bazen sen bile düşünceli olabiliyormuşsun demek." dediğinde çocuk gibi huysuzlanmıştım. "Ben her zaman düşünceli bir insanım zaten."

"Ah, evet uykularında falan sanırım."  Çok güzel gülümsüyordu yine bana, ona düşünceli bir insan olduğumu sürekli göstermek isteyecek kadar hemde.

Gözlerine bakıp "Sana şu an Love of My Life şarkısını söylemek isterdim..." diye cümleme başladığımda devam etmeme izin vermeden "Bu şarkının yazılma sebebinin Mercury'nin eşcinsel olduğunu fark etmesi olduğunu biliyorsun öyle değil mi?" diye sormuştu. "Mary'e bir vedaydı hani..."

"Ne demeye çalışıyorsun?" Kaşlarını çatmıştı. "Bana tercih değiştirdiğini itiraf etmek üzereysen seni durdurmaya çalışıyorum."

Elimi alnıma vurup "İki dakika duygusal olmama izin vermiyorsun." diye şikayet ettim. "Tam da sana ne kadar düşünceli bir insan olduğumu göstermek için romantik bir konuşma yapacaktım."

Düz bir ifadeyle bakmıştı bana. "Asla inandırıcı olmazdın o yüzden seni böldüğüm için kendime teşekkür ederim."

"Tsch." Alnıma bir fiske vurup "Ben senin bu hallerini seviyorum." demişti. "Düşünceli ama aksi hallerini." Bu cevap beni memnun edince somurtmayı bırakıp gülümseyerek dudaklarına doğru uzandım. "O zaman elden ne gelir ki, Then Show Must Go On."

Kıkırdayarak bana uzun bir öpücük verdikten sonra "Bu yarışmayı kazanıp kurucunuzu onurlandıracağız." demişti sevimli bir sesle. "Başka bir seçenek düşünülemez."

"İşte şimdi tam bizden biri oldun!" Beşlik çakmamızın ardından "Bunlar sahalarda görmek istediğim hareketler!" diye bağırdım neşeyle. "Her zaman beklentimin üstündesin."

"Senin için fazla iyi olduğumu söyleme şekline bayılıyorum." Omuz silkmişti. "Gerçekleri kabullenmek zordur sonuçta."

Onunla eğlenmek istedim ama diğer yandan haklı olduğunu düşündüğüm için gülümseyip yanağına dokunmayı seçtim. "Yarışma biter bitmez tüyelim burdan."

"Nereye?" Bilmiyorum der gibi büzdüm dudaklarımı. "Neresi olursa." Gözleri parlarken "Kulağa hoş geliyor..." diye mırıldanmıştı. "Tabii Erza ve diğerlerinin bizi bulmak için peşimize düşüp canımıza okumayacaklarını varsayarsak."

"Kahretsin, ben onları tamamen unutmuştum. Gray derimi yüzer benim." Sahte bir sinirle "Onlardan kurtulup adam akıllı bir tatile bile çıkamıyoruz..." dediğimde gülüp "Ama bunu seviyorsun." demişti. "Bu yüzden bu okul bu kadar değerli ya zaten."

Bıkkınlıkla iç çekip "Evet, öyle Heartfilia." dedim tepkisini ölçmek için. Suratını ekşitmişti. "Lütfen bana soyadımla seslenme, mideme kramplar girmesine neden oluyor."

Ukalaca "Dragneel demem için bunu bir bahane olarak kullanmana gerek yoktu, söyleseydin sana seve seve soyadımı verirdim." dediğimde "Ver o zaman." demişti beni şaşırtarak.

Kıpkırmızı olmuştum bir anda. "Anlamadım, ne? Sen ciddi misin?" Omuz silkti. "Bilmiyorum, bunu çözmesi gereken sensin."

"Hey, hey, ciddi misin yoksa değil misin?" Gülüp koltuktan kalkarken "Tek kelime daha etmem." demişti. "Oi! Buna cevap vermen gerek, bu bir şaka mı yoksa bir teklif mi?"

Omuz silkip kapıya ilerlemeye devam ettiğinde kalkıp peşinden koşmuştum her zaman olduğu gibi. "Lucy! Lucy dedim... Hey... Bekle beni!"

Asla cevap vermiyordu. "Ciddi misin yoksa değil mi?! Hey! Soyadımı gerçekten alır mısın diye soruyorum?!" Arkasına bile bakmıyordu ama bu benim koşmayı bırakmam için bir engel değildi.

"Lucy! Kahretsin... Hey! Sana bekle dedim!"

Belki de bu rüyanın gerçekleşmesi için yatağıma bir rüya kapanı asmalıydım, gerçi uzun bir süredir hayalini kurduğum güzel rüyalara buna gerek kalmadan sahip olmuştum... Lucy bana tüm güzel rüyaları verip başucumdaki o güzel rüya kapanı olmuştu.


YN
Sonunda bitti dediğinizi duyar gibiyim çünkü ben dedim djdjdjdjd

Eski kitaplarımı finale boğma girişimime bundan başlamak istedim çünkü artık romantik mıcık mıcık bir şeye dönmüştü djdjdjdjdj

Yine de umarım güzel bir hikaye olmuştur, finali içime sinmese de yarışma olayına girişmeden bitirmek istedim djdjdj

Okuyan ve seven herkese kucak kucak sevgiler kocaman kocaman teşekkürler. Başka kitaplarda görüşmek üzere. ❤️🙏🏻

Continue Reading

You'll Also Like

40.9K 3.6K 60
"Mutluluk..." dedim koyu gözlerine bakarken. Düşlediğim bir zamanın içindeydim. "Bu anı ileride hatırladığımda, senin hâlâ yanımda olacağını bilmek...
141K 15K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
377K 34.6K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
38.3K 2K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...