"Kızım , hadi uyan artık !"
"Tamam , anne kalkacağım çık şu odadan artık!"
"Para komidininin üstünde , iki ekmek al da gel . Çayın soğudu .... Kime diyorum ben !"
Annem yorganı üstümden bır hışımla çektiğinde sarmaladığım yastığın altına kafamı sıkıştırdım.
Bu gün pazar günüydü . Hem pazartesi sendromunu hem de hafta sonları tatil adlı geçen ev temizlikleri yüzünden gına gelıyordu . Bir günde "kızım çok yoruldun ,git duşunu al dışarıya çık bir nefes al " denmiyordu . Komandolular gibi yetiştiriliyordum "GERÇEKTEN" .
GÖREVLER
1-Ekmek al!
2-Sofrayı topla!
3-Bulaşıkları yıka!
4-Evi süpür !
5-"Öyle oturup durma , kalk televızyonun camını sil!"
Anlatmak daha uzun sürdü sanki (? )Gözlerimdeki uyku sersemliği , odada boş boş fink atmama neden oluyordu . Ve annnemin diğer bir bağırışı daha
"Aylaaaaaa!!"
Bu bağırış kesinlikle son bağırışıydı .
Ayakkabılarımı ayağıma geçirirken "Demet Hanım ne alacağım ?" dedim . Genellikle onu sinir etmeye çalıştığımda adıyla seslenirdim bayağıda işe yarıyordu açıkçası .
"Ekmek al ." İyide kaç ekmek . Zaten ekmek alacağımı biliyorum .
"Anne kaç ekmek , zaten ekmek alacağımı biliyorum ."
"E biliyorsan niye soruyosun "
Şu anda tam olarak 'anne şaka mısın?' demek isterdim ama çok uzatmak istemiyorum çünkü artık sabah sabah beynimde nöron diye bir şey kalmadığını hissedebiliyorum .
Kapıyı kapatmakla yetindim.
******
Üniversiteye gitmesi gereken 19 yaşındakı genç kız . Evet evet o benim . Tabi siz birinci sınıfta kalmanın ne demek olduğunu bilmessiniz , tabi ben biliyorum. Otuz günlük devamsızlık hakkımı babam olduğunu bildiğim birinin ölümünün yasıyla yaşadım o otuz üç günü . Ve o otuz üç günün sonunda bide ne öğreneyim.
Annem yanıma gelip ;
'kızım o baban değil .Baban bizi terk etti. Şuan nerede olduğunu bilmiyorum 'dediğiyle son buldu.
Lise son hayaller nirvana hayatlar izbe Kadıköyün Erenköy Semtindeki Anadolu Lisesi.
Cansu bahçede elinde bir kutu kola ve çekirdekle meydan okurcasına bana doğru koşuyordu. Bu haliyle aç sumo güreşçilerini andırıyordu.
Yanıma nefes nefese geldiğinde ;
"Kızım sen bunları okula nasıl sokuyorsun ya" diyemeden edemedim .
Cansu artık dışarıdan okula uyuşturucu tacircisi gibi abur cubur soktuğu için bekçi özellikle onu durdurup çantasını karıştırıyordu .
"Ya sen onumu dert ediyorsun . Benim çantamı karıştırıyorlar diye herkesinkini de mi karıştırıyorlar . Bir tane kız bulup çantasına koyuyorum " deyip .Sinsice sırıtmaya başladı.
" Onlarda kabul ediyorlar yani . Öyle mi?"
Sonra bir an düşünüp Cansunun üzerinde göz gezdirdim . Bu cüsseyle onları bile yerdi kesin . Gülümseyip
"Ya da boşver kesin kabul ederdiler . Benim kankamsın sonuçta " dedim . Kolumu omzuna atıp, çimenliklere doğru yürüdük.
Cansuyla uzun konuşmamızın ardından koladan bir yudum aldığımda zil çaldı . Nöbetçi ögretmen bizi sınıflarımıza soktu.
******
Edebiyat dersindeydik. Deniz hoca Tanzimat Fermanına hatırlatma girişini yapıyordu . Gaibten adımı duyduğumda , sesin geldiği yere doğru uzattım bakışlarımı .
Belkız sanki dünyanın yedi ölümcül günahını işlemiş tedirgincesine kağıt fırlattı .Cansu ise arkasından kafa çıkartıp gülümseyerek el salladı.
Yerden alıp gizlice sıra altında buruşturulmuş kağıdı açtım
"KANKA BİZİM EKİPLE AKŞAMA BİR TANE TARLA VAR ARABADAN GEÇERKEN GÖRMÜŞTÜM . SAHİPSİZ SANIRIM . ORADA PİKNİK YAPALIM . ;) "
Kafamı onlara dönüp ağız hareketleriyle 'BAKARIZ' dedim .
Deniz Hoca birden
"Ayla uyarın var !" dedi. Gözlerim kamaşmış gibi önce hocaya sonra gülen ikiliye sinirli bir bakış attım.
Telefonum cebimde titreştiğinde cebimden çıkarıp yanıp sonen bildirim çubuğuna baktım
CENK EREN :
Uyarın var demek!
En arka sırada sırıtan okulumuzun gözde yakışıklısına baktım . CENK EREN ..... Okula yeni gelen çömezler için en ideal hayallerindeki çoçuk sarışın prems ki okula yeni gelmeyenler onun nasıl biri olduğunu bizzat deneyimleyerek bilirler onlar icin aylak adam .
Sevgilisi Deryadan ayrıldığında (onu pek umursadığını sanmıyorum) bana ilan - ı aşk etmişti fakat bizim ekibin hepsi kalıbına bin basarak dalga geçtiğini soylediğinde oda dalgaya vurarak bi anda gülüşünü sanki tutuyormuşcasına püskürterek
"Tabi olum lan dalga geçiyorum " diyerek oğuzun kafasına şaplak indirdi .
İlk bende dalga geçtiğini düşünerek kahkaha attım. Fakat benim gülüşümü görünce yüzünün aldığı hayal kırıklığı gerçekten kendimi berbat hisettirmişti. Tebessüm edip önüme dönmüştüm.
Telefonumdaki ani titreme gözlerimi Cenkten alıp telefona yönlendirdi
CENK EREN:
NEREYE GİDİYORSANIZ BENDE VARIM . SENİNLE KONUSMAM GEREK AYLA.
******
Bir çiçek tarlasına vardığımızda ağzım kulaklarımda bir şekilde gülümsedim . Burası çok güzeldi.
Ayçiçeklerin arkasına doğru uzanan yolda ekipçe yürüyorduk ben , Oğuz ,Cenk, Cansu, Esra, Belkız.
Üstümde yaz çiçekleriyle bezenmiş ince tül bel kısmı dar sarılı altı geniş bir elbise vardı . Esra bu elbisemi görünce aynısını alıp herkese ona özendiğimi anlatıp duruyordu . Beni bilen biri zaten Esraya inanmayacağından çok kafaya takmamıstım. Ama bu elbisenin bana ne kadar yakıstığını Cansunun ıkıdebir bana dönüp güzel lakap tutmasından anlıyordum .
Kafamdaki fötr şapkayı çekiştirerek , arkama dönüp
"Hey! gençler , yer buldum !" diye bağırdım .
İlk yanıma gelen oğuz oldu
"Vay anasını harbi güzel yer bulmussun . Aferim kız sana"
Ona gücenirmiş gibi bakış atıp
"Ayıp ettın ." dedim ve gülümsedim .
Cidden çok güzel bir yerdi çiçeklerin hemen kıyısında çimenlik ve çimenleri sankı koruyan çok büyük bir agaç . Anneme buradan çok güzel çiçekler toplayabilirdim . Annem deli gibi çiçek böcek hastasıdır . Evın her adımında ayağınıza bir sarmaşık takılabilir ve düşebilirsiniz .
Cansu ve Belkızla ılk pjama partisi gecemizi yaparken oturma odasında oturacak yer bulamamıştık çiçeklerden ve sarmaşıklardan .
Cenk bağıra bağıra koşarken "Hey hemen aşağıda göl var girermiyiz"
Ahh ! Aptal gibi yedek kıyafet getirmemiştim ve bu krem rengi elbiseyle göle felan girecegimi hic sanmıyorum.
Diğerleri üstlerine bir şeyler dökerler diye kıyafet getirmişlerdi . Lanet olsun...
Esra
" Derin mi göl baktın mı ?"
Cenk "Evet baktım . Derin değil ya , yaklaşık göğsüme falan geliyordur " dedi herkes heyecanla 'bir şeyler atıştıralım da gidelim' diyordu .
'Ben ilk giremeyeceğim ' dediğimde itiraz etseler de -ki en fazla itiraz eden Esra oldu .Tabi bu şaşırılacak bir durum değildi beni boğmak için güzel bir yerdi. Daha sonrasında onayladılar . Bende çiçek toplayacağımı söyledim.
Cenk göle girmeyip yanıma doğru koştu . Bende adımlarımı yavaşlatıp ona ayak uydurdum .
"Neden gitmedin?"
"Seninle konuşmam gerek "
"Tabi konuş Cenk " dedim ve ona döndüm . O da eliyle yolu gösterip yürümemizi işaret etti.
Başımla onaylayıp yürümeye koyuldum . Çiçeklerin büyüsüne kapıldığımı hisettiğimde kulaklarım sanki sağırlaşıyordu . Cenk bir şeyler diyor fakat dinliyormuş gibi yapıyordum . Biliyorum bu ayıp . Ama elimde olan bir şey değildi, istemsizce oluyordu .
Cenkte durumu fark etmişti sanırım
"Hey Ayla sabahtandır seninle konuşuyorum fakat hiçbir şey demiyorsun?"
SABAHTANDIR MI?Daha yeni yürümeye başlamamış mıydık ?
Saate baktım bir saatten fazladır yürüyoruz.
elimi başıma götürüp şapkamı elime aldım
"A- şey üzgünüm ne olduğunu bilm..." derken sözümü kesip
"Sen iyi misin !" diye bağırdı . Telaşı gözlerinden okunuyordu
"Kızım senin kafan yerinde değil galiba betin benzin akmış ölü gibisin yemin ediyorum " elini alnıma götürüp
"hm ateşin falan da yok . Dur sana su getireyim bekle ..."
Tam aceleyle koşacaktı ki elini tuttum
"Saçmalama Cenk sen koşup gelene kadar akşam olur . Boşver "
Bir anda bana öyle bir bakış attı ki 'Sen GERİZEKALI MISIN ? ' dese daha mutlu olurdum . Fakat ben hiçbir şey hissetmiyordum . Her zaman ki halim. Hatta büyük bir enerji hisediyordum içimde .
Cenk
" Sen harbi manyamışsın ?" bu söylemini soru sorar gibi dile getirdi .
"Kızım kaç saattir aynı yerin etrafında yüz kere dönüyoruz farkında değilsin baksana " eliyle piknik yaptığımız yeri gösterip
"yemek yediğimiz yer şurada , sen harbi iyi değilsin bekle su getiriyorum."
Cenk koşturduğunda gözlerime inanamadım sabahtan beridir aynı yerde dönüyor olamazdık . Kafam ani bir sarsıntıyla zonklamaya başladığında yerdeki toprak kokusunu şuan daha net alıyordum . Bedenim yerdeyken gözlerim sızlıyordu. Gözümün önünde duran hayatımda görmediğim güzellikteki bir çiçeği görmem ile sanki dünyayla aram kesilmiş gibiydi .
Cenkin sesini bir vtr izlermiş gibi duyuyordum
"Aylaa!!" diye bağırıyordu "Ayla iyi misin ? AYLA!" sesindeki telaşı hissedebiliyordum .
"Ayla seni seviyorum !" ve ses tamamen kesildi . O çiçeğe doğru uzandığımda hiçbir şey göremiyordum . Kopardığımda ise burnuma götürüp kokladım . kolum haricinde bedenim yere çivilenmiş gibiydi.
Kafamı siyah göğe çevirdiğimde , göğün parçalandığını ve bir atlı erkek siluetini gördüğüme yemin edebilirim çünkü şuan tam olarak bana doğru geliyordu .
1. BÖLÜMÜN SONUNA GELDİK UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR :)
GÜZEL BİR TANRIÇA KİTABI OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM.
VOTE VE DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM DÜŞÜNCELERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞIRSANIZ ÇOK AMA ÇOK SEVİNİRİM...
SEVGİLERİMLEEEE
İYİ OKUMALAR :)