how to train your donghyuck |...

By krevontulet

130K 14.9K 18K

"Ona birinin yardım etmesi gerekiyordu ve şüphe yok ki ihtiyacı olan yardım Mark Lee tarafından gelecekti." #... More

p r o l o g
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
f i n a l
thanks
s.e.1
s.e.2
s.e.3

3.4

2.1K 266 121
By krevontulet


Sınavların ilk haftasını atlattım şükürler olsun gsjdg Şimdi bir bölüm atabilirim artık

⚫⚪⚫

“Hayır,Donghyuck.” dedi gözüyle elimdeki kolu işaret ederken “Yanlış tuşu kullanıyorsun.”

“Yanlış değil.” O tuşa bir daha bastırdığımda top hiç bir yere çarpmadan kaleye girmişti “Bak.” dedim gülerek “Yanlış mıymış?”

“Ona yanlış dememiştim.” Gözlerimi skordan ona çevirdim “Yönlerin yanlış, kendi kalene attın.”

Ağzım tamamiyle açık kalmışken sinirle kapatıp kollarımı birleştirdim “Oynamıyorum!”

“Oynayamazsın ki zaten 89. Dakika.” Sonra egoist bir şekilde gerinip ekranı gösterdi “Ve ben 9-3 maçı almış bulunmaktayım.”

Ayağa kalkıp hiç beklemeden mutfağa doğru gitmeye başladım ama sinirimin sahte olduğunu bildiğini biliyordum, artık evdekilerle birbirimizi yeterince tanıyorduk.

“Nereye?” Kalktığım koltuğa hemen yayılmıştı hiç bir şey yapmamasına rağmen yine yorulmuş gibiydi “Su alacağım.”

“Bana da getirsene.” Bir şey demeden kafamla onaylayıp adımlarıma devam ettim, o ne kadar yayvan konuşuyorsa ben o kadar sakin konuşuyordum ama anlaşmıştık işte.

Mutfağa gülerek girip dolaptan suyu çıkardım, bugün yine ikisi de dükkana hiç geçmemişti açıkçası Jaemin'in orayı yalnız nasıl idare ettiğini merak ediyordum.

“Hyung ben yardım etmesine ederim ama Jaemin'in her türlü yanımda olması gerekiyor.” Kendi suyumu mutfakta içmeye karar verip Yuta hyung'a götürmek için bir bardak daha çıkardım “Gerçekten çok yoruluyor ve sana da söylemek istiyor.”

“Biliyorum, merak etme.” Bu sefer abimin mahcup bir şekilde gülüşünü duydum “Donghyuck eve biraz daha alışsın o zaman ben veya Yuta Jaemin'e iş bile bırakmayacağız.”

Kaşlarım kalktı benim için evde kaldıklarını bilmiyordum ama mantık içerisinde bakınca normaldi, Yuta hyung ben geldiğimden beri neredeyse hiç çalışmamış bile sayılabilirdi.

“Şey bir de o var.” dedi ama Jeno'nun sesi çok çekingen geliyordu abime bu kadar saygı duyması şaşırtıcıydı “Bizim odamızda Donghyuck kaldığı için biraz zor oluyor hyung.”

Abim derin bir iç çekmişti bu ev daha kalabalıktı Mark ile yaşadığım evde oda açısından hiç bir zaman sıkıntı olmamıştı çünkü zaten iki kişiydik ve ara sıra Yukhei geliyordu.

“Şimdi hemen bir şey yapmak zorunda değilsin tabii ki, sadece en kısa sürede bir çözüm bulmayı denesen.” Jeno ve Jaemin'i odalarından ettiğimi de bilmiyordum, yüzüm istemsizce düşmüştü.

Bir nevi düzenlerini bozmuştum ve Jeno haklı bir şekilde tekrardan bir düzen oluşturmak istiyordu. Haklıydı, bunda darılmam gereken bir şey de yoktu asıl darılması gereken onlardı ve bunun için sonradan özür de dilemeliydim.

Bardağa su doldurup elime aldığımda abimin “Halledeceğim.” dediğini duydum.

Sanırım artık evime dönmemin vakti gelmişti, Mark'ı affetmesem bile orada kalabilir hatta ille bir tepki göstermek istiyorsam çalışıp ona kira niteliğinde bir ücret verebilirdim.

Abim, Yuta hyung ve diğerlerini ne kadar sevsem de zaten Yukhei ve o eve olan özlemim bitmiyordu, böylesi herkes için daha iyi olabilecek gibi duruyordu.

Mutfaktan çıkıp daha demin oyun oynadığımız odaya girdim ve suyu Yuta hyung'ın önüne koydum.

Gitmek istiyordum falan ama nasıl gidecektim, abime onları yerinden ettiğime ve işlerine engel olduğuma dair şeyler söylesem büyük ihtimal izin vermezdi.

“Yuta hyung ben gitmek istiyorum.” Şu neredeyse boğazına kaçacakken son anda toparlanıp yanıma geldi “Bir şey mi oldu Donghyuck?”

“Jeno ve Jaemin benim yüzümden sıkıntı çekiyor ve ben evi özledim.” Derin bir nefes alıp havaya baktı “Eğer yük oluyorum gibisinden konuşursan asla gidemezsin.” dedi yere bakarken sonra ise gözleri parlayarak bana baktı.

“Burada güvende değilmiş gibi hissettiğini söyleyebilirsin.” dedi bu sefer de koltuğa otururken “Diyecek bir şeyi kalmamış olur.”

“Emin misin?” derken hâlâ ne yapacağıma karar verememiştim “Ona söyleyemem ki ama gideceğimi ben.”

“Şimdi çık git, ben söylerim bunların hepsini.” Şaka yaptığını varsayıp güldüğümde ciddi duran yüzüne baktım “Gerçekten mi?”

“Evet, hadi git.” Kaşlarım aniden çatılmıştı “İyi de sen beni neden göndermeye çalışıyorsun?”

Etrafına bir kaç bakış attı ve yanıma gelip sıkıca sarıldı “Onu görmeye ihtiyacın var gibi duruyor.” Başımın öne doğru eğik olması işime gelmişti çünkü dediği şeye yüzüm düşmüştü.

Haklıydı, ihtiyacım vardı böylelikle onu da daha kolay affedebilecektim.

“Gidiyorum o zaman ben.” Gözleri irileşti ve güldü, Yuta hyung'ı özleyeceğim kesindi “Hyung seni çok özleyeceğim.” Dolan gözlerimi kolumla sildiğimde bu sefer bir kahkaha atıp bana yine sarıldı “Beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum.”

“Tabii ki seni seviyorum.” Saçlarımı okşadıktan sonra beni ters çevirip kapıya doğru ilerletti “Bunu ona da söylemeyi unutma.”

Utancım ağır bastığında koşarak kapının koluna asıldım, kapı açıldığı gibi de sokakta koşmam bir olmuştu.

Mark umarım ters bir tepki vermezdi asıl sorun ben ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Kapıyı açtığı gibi içeri koşup odaya girdikten sonra da kapıyı kilitlemek açıklama yapmamı engellerdi ama bu da çok saçmaydı.

En güzeli Yuta hyung'ın söylediklerini ona demek olurdu.

Alışık olduğum zile hemen bastım, bu sefer çiçeklerime güzel baktıysa onu affetme tabloma bir kaç puan ekleyebilirdi.

“Yukhei kapıyı aç!” Mark'ın sesini duyduğumda nefesimi tuttum “Hayır, sen aç!”

Sinirle kapıya bir kaç kez vurdum, artık acele olduğunu düşünüp ikisinden birisi açmalıydı çünkü anlamadığım bir şekilde üşüyordum.

Kapının açılma sesi geldi ve ben kapalı olan gözlerimi onu görmek için açtım. Uykudan yeni uyanmış gibi saçları dağınıktı, o zaten genellikle her zaman dağınık görünüyordu.

Bu detay yüzümde küçük bir gülümsemeye neden olurken o inanamıyormuş gibi bana bakmaya devam ediyordu.

“Donghyuck.” Kollarını bir anlık kaldıracak gibi olsa da ona sarılmayacağımı düşünmüş olmalı ki hızla vazgeçti “Evet?”

“Sen gerçekten burada mısın?” Yüzünde hevesli gülümsemeyi görmemek için başımı eğdim yoksa ona ben sarılabilirdim “Neden?” dedim küstahça “Evime gelemez miyim?”

Gözleri büyürken hemen kafasını iki yana salladı “Hayır!” dedi hemen “Ben öyle demek istemedim, gerçekten.”

“Biliyorum.” Ne kadar ciddi durmak istesem de onun bu haline gülmeden edememiştim “Sana sarılabilir miyim?”

Gözlerim onun gözlerini bulduğunda bu istediğinde emin olmadığını gördüm, reddedilmekten korkuyordu çünkü onu hep reddetmiştim.

Derin bir nefes alıp ona doğru yürüyüp kafamı onun boynuna yaslayıp kollarımı da ona sardım, bu hareketime ne kadar şaşırmış olsa da kollarını hızlıca bana sardı.

Sanki erkenden ondan ayrılacağımdan korkuyordu ama eğer o geri çekilmezse ben ondan ayrılabileceğimi düşünmüyordum şu an kafam alışık olduğum yerde onun boynuna düşmüş haldeyken ve ona sarılıyorken fazlasıyla huzurlu ve rahattım.

⚪⚫⚪

Mark'ın Hyuck'ı aldattığı kız öylesine birisi. Kitapta Mark'ın validesi ve Mi Na'dan başka kız görmeyeceğiz gibi bilginize dgjsgd.

⚫⚪⚫

Continue Reading

You'll Also Like

64.8K 7.9K 31
safkan alfa jungkook, kırık bir kalple ㅡ jimin ile karşılaşır.
41.5K 9K 10
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
911 138 10
"Beni sevdiğin için teşekkür ederim." Bunu yine söyleyemeden edemedim.
3.6K 367 10
bu şehirde akşama doğru, yalnız ve ağlamaklı olduğumu bilsinler ||Behçet Necatigil||