DENIZ'IN RÜZGARI

By KahveninKopugu

8.4M 330K 49.5K

Deniz ailesi ile birlikte Almanya'dan Türkiye'ye kesin dönüş yapar. Yan komşusu Selma Hanım'ın oğlu Rüzgar il... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
- 17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
+++
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49
-50-
-51-
-52-
-53-
-54-
-55-
Whatsapp Grubu
-56-
-57-
-58-
-59-
-60-
-61-
-62-
-63-
-64-
-65-
-66-
-67-
-68-
-69-
-70-
-71-
-72-
-73-
-74-
Önemli Duyuru
-75-
-76-
-77-
-78-
-79-
-80-
-81-
-82-
-83-
-84-
-86-
-87-
-88-
-89-
-90-
-91-
-92-
-93-
-94-
-95-
-96-
-97-
-98-
-99-
-100-
-101-
-102-
-103-
-104
-105-
-106-
-107-
-108-
-109-
-110-
-111-
-112-
-113-
-114-
-115-
-116-
-117-
-118-
-119-
-120-
-121-
-122-
-123-
-124-
-125-
-126-
-127-
-128- (+18)
-129-
-130-
-Final-
ÖZEL BÖLÜM

-85-

44.2K 1.7K 151
By KahveninKopugu

Cemre:

Arabaya biner binmez, adamlardan biri yanıma oturdu ve ceketinin cebinden beyaz bir bez parçası çıkarıp, "Gideceğimiz yeri görmemen için gözlerini kapatacağım," dedi. Bedenim korkuyla bir yaprak misali titrerken başımı salladım ve "Ne gerekiyorsa yapın," diye yanıt verdim.
Adam gözlerimi sıkıca bağladıktan sonra, araç hareketlenmeye başladı.

"Bakalım dangalak Mert bu kızı gördüğünde ne tepki verecek."

Yanımda oturan adamın iğrenç gülümsemesi kulaklarıma dolarken, derin bir iç çektim ve içimden, "Sakin sesini çıkarma Cemre, birazdan Mert'in yanında olacaksın," dedim.

"Söyle bakalım kız, bizim dangalak Mert'in neyi oluyorsun? Sakin sevgilim deme, düşüp bayılırım bak."

Burnuma dolan iğrenç ağız kokusuyla yüzümü buruşturdum ve "Bu sizi hiç ilgilendirmez," dedim.
"Vay, demek ki sert takılıyorsun. Birazdan senin kim olduğunu öğrenmeyeceğimi mi sanıyorsun ha?" demesi ile omuzlarımı silktım ve "Beni bir an önce onun yanına götürün!" dedim.
"Kenan, aşk bacayı sarmış. Şu arabayı çabuk sür de kız sevdiğine kavuşsun!"

Dişlerimi sıkıp, içimden dua etmeye başladım. Kazasız belasız Mert'e kavuşmak, ona sıkıca sarılmak istiyordum. Yaklaşık bir saatlik yolculuğun ardından, arabanın durduğunu hissettim. Heyecanla," Geldik mi? " diye sorduğum anda, yanımda oturan ayı bağladığı bez parçasını çözdü ve ardımdan kolumdan sıkıca tutup, "Geldik ama sakın yanlış bir hareket edeyim deme," dedi ve diğer elinde tuttuğu silahı işaret etti.
"Hadi götürün beni ona," demem ile arabayı süren adam kapıyı açtı ve benim kolumdan tutup, "Gel bakalım, seni sevdiğine kavuşturalım," dedi.

Etrafıma bakarken bayağı bir ürktüm. Adamlar beni depoya doğru çekiştirirken, sesli bir şekilde, "Mert!" diye çığlık attım. Adının Kenan olduğunu öğrendiğim adam hemen eliyle ağzımı kapatıp, "Bağla lan şunun ağzını," diye bağırdı.
"Içeriye götürelim öyle bağlarız ağabey," diye yanıt verir vermez, Kenan beni kucağına alıp, jet hızıyla içeriye götürdü.

O kadar güçlüydü ki, debelenemiyordum bile. Beni bir sandalyeye oturtur oturmaz, diğeri kalın bir ip ile beni bağlamaya başladı.

"İmdat! " diye çığlık atarken, ağzımı da bağladılar. Bedenim korkuyla titriyordu. Ben bu adamlara ne kadar çabuk kanmıştım böyle? Ceren gibi beni de öldürmeyecekleri ne malumdu?

"Abi, kıza bak nasıl ağlıyor. Ah canım, seni gerçekten onun yanına götüreceğimizi mi sandın?"

Kafayı yemek üzereydim. Yanaklarımdan aşağı süzülen yaş nedeniyle ağzımdaki bez parçası da ıslanmaya başlamıştı. Dil yardımı ile, ağzımdaki şeyi çözmeye çalışıyordum, fakat pislik o kadar sıkı bağlamıştı ki, bir türlü kurtulamıyordum.

"Sana şimdi güzel bir kıyak yapacağım, çirkin kız. Ama bunun karşılığında ağlamayı kesmeni istiyorum."

Başımı olumlu anlamda sallarken, adam ceketinin cebinden telefonunu çıkardı ve, birini görüntülü aramaya başladı. Kaşlarımı çatıp, ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum ki, birden adam gülümsemeye başlayıp," Patron, bak sana ne göstereceğim şimdi," deyip telefonu bana doğru tuttu.

"Kim lan bu?" demesi ile, Kenan telefona yapışıp, "Talih kuşu patron, talih kuşu!"

"Kesin sesinizi! Biriniz doğru dürüst anlatsın! Bu kız kimin nesi?"

Kenan telefonu eline alıp, "Bizim Mert'in sevgilisi abi, hüzünlü bir şekilde onun evinden çıkıyordu, biz de hemen kendisini paketledik," dedi.

Ansızın oluşan sessizlik sinirlerimi daha da germeye başlamıştı. Ne yapacağımı bilmez haldeyim. Karşılarında güçlü durmak istiyorum, fakat o gücü kendimde bir türlü bulamıyordum. Telefonun diğer ucunda gelen kahkaha sesi, içimdeki korkunun artmasına sebep olmuştu.

"Aferin lan size! Kedi olalı bir fare yakaladınız. Şimdi kızı daha da yakından gösterin bana!"

Kenan yanıma yaklaşırken, kesik kesik nefes almaya başladım. Ekranı bana tuttuğunda, karşımda maskeli bir adam içeri girdi vardı.

"Ihhhhhhıhhhhh," deyip oturduğum yerde debelenmeye başladım. Adam tekrardan gülüp, "Çözün lan kızın ağzını," diye emir verdiğinde, sarı dişli ağzımdaki bezi çözdü.

"Kimsiniz siz? Ne istiyorsunuz benden?" diye bağırmamla, ekrandaki maskeli adam gülmeye başlayıp, "Mert'in arkadaşı bizim de arkadaşımız sayılır," diye yanıt verdiği anda, kameraya yaklaşıp, "Mert nerede? Çabuk gösterin onu bana!" diye bağırdım.

"Bana bak çirkin ördek, bana böyle bağırmazsın. Mert'i sana göstereceğim, merak etme sen," dediği anda, telefonu başka bir maskeli adama uzattı.

"Mert," diye seslendi adam ve keyifli bir şekilde kahkaha attı. Merdivenlerden yukarı çıktıktan sonra, tekrardan onun adını seslendi ve, "Mertcik, bak sana kimi göstereceğim," dediği anda sanki kalbim durdu.

O oradaydı... Yüzü kan içinde, baygın baygın bakıyordu. Beni gördüğünde hafifçe gözleri büyüdü ve kısılmış sesiyle, "Cemre..." dedi. Onu bu şekilde görür görmez, dudaklarım korkuyla titredi. "Mert, ne yaptılar sana? Kim bu adamlar?" dememle, sesli bir şekilde yutkunup, "Bırakın o kızı orospu çocukları," demesiyle telefonu tutan Kenan yüzümü okşamaya başladı.

"Çek o pis ellerini üzerimden!" diye bağırdığım anda, telefonun diğer ucundaki adam, deliye dönen Mert'e zorla iğne yapmak istediğini gördüm.

"Mert! Ne iğnesi bu?" diye bağırmamla, göz yaşlarımı serbest bıraktım. Her ne kadar güçlü görünmek istesem de, yapamadım. O bu haldeyken nasıl güçlü kalabilirdim ki?

"Mertcik azıcık uyuşacak ablası, çok uykusu gelecek şimdi."

"Ne istiyorsunuz bizden? Bırakın bizi ne olur!"

Karşımdaki adam başını iki yana sallayıp, "Yakında sevgilini ebediyen uğurlamak zorunda kalacaksın," dediği anda oturduğum yerden kurtulmaya çalışıp, "Seni öldürürüm! Bırakın onu!" diye bağırdım.

Maskeli tekrardan telefonu Mert'e doğru tutup, "Bu yüzü hafızana iyi kazı, çünkü yakında bir daha görmeyeceksin," dediği anda, Mert ilacın etkisiyle hafifçe gülümseyip, derin bir uykuya daldı...

*****

Deniz:

Sabahın erken saatinde kulağıma gelen çocuk sesiyle yüzümü buruşturdum ve saate baktım. Henüz çok erkendi. Yataktan çıkıp, misafir odasına doğru yürüdüm ve kapıyı birkaç kez tıklattıktan sonra içeriye girdim.

"Günaydın Defne," dememle kuzenim mahçup bir şekilde bana bakıp, "Seni de uyandırdık, değil mi?" deyip, oğluna baktı ve, "Kendi yatağında uyumadığı için çok huysuzlandı," dedi. Hemen yanlarına uzanıp, Alaz bebeğin başını okşamaya başladım. "Oğlun ileride çok canlar yakacak," demem ile ağlayan bebek birden susup bana gülmeye başladı.

"Küçük artiste bak sen, sana nasıl da cilve yapıyor."

Alaz bebek işaret parmağımı sıkıca tutarken, içimde bir mutluluk hissi oluştu. Dün halamla kuzenimi görmem ile, bayağı şaşırmıştım, çünkü kendilerini uzun zamandır görmüyordum. Halamla pek görüşmezdim, hiçbir zaman yakın olmadık. Ama kızı Defne'yi çok severim. Kendisi ile çok yüz yüze gelemesek de, birbirimizi sık sık görüntülü arardık.

"Heyecanlı mısın?" diye sorduğumda, başımı hızlıca salladım ve, "Sorma, kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyorum kendimi."

"Deniz, beni yanlış anlama da, sen nasıl bu kadar çabuk aşık oldun? Yani ne bileyim, buraya taşınalı çok uzun zaman olmadı, damatla önceden bir tanışıklığınız var mı?"

Gel de şimdi pirincin taşını ayıkla. Defne'yi severim, ama bazı konuları iyice araştırmadan içi rahat etmezdi, öyle bir tip yani. Şimdi ben buna onca şey anlatsam, o yine bildiğini okuyacaktı.

"Hayır, önceden tanışmıyoruz. Burada tanıştım ben Rüzgar'la. Gittiğimiz bir iş gezisinde, onunla daha yakından tanışma fırsatı buldum diyelim. Hemen hemen bir hafta boyunca birlikte vakit geçirdik, toplantılar hariç yemeklere gittik. Öylece birbirimizi iyice tanıdık. Sonra da şirket içinde de sürekli beraberiz, aşık olduk işte birbirimize. Daha fazla beklemek istemedik, şimdi de evleniyoruz işte."

"Hmm," dedi inanmamışcasına. Alaz'ı kucağıma aldıktan sonra, Defne beni alıcı gözüyle inceleyip, "Sen bayağı bir kilo almışsın, baksana yanakların tam sıkmalık olmuş," dediğinde, gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.

"Her gün börek çörek yiye yiye kilo aldım, haklısın. Yakında spor salonuna yazılır, veririm o kiloları, sen merak etme."

"Eee üstüne de diğer sporu ekledikten sonra..." dediği anda gözlerimi büyüttüm ve, "Defne..." dedim utanırcasına. İşte bu huyunu sevmiyordum onun, hem de hiç.

"Yoksa siz mercimeği fırına..." dediği anda, kapı çarpma sesi duyuldu. Alaz bebek ağlamaya başlayınca, annesi onu kucağına aldı ve, "Bir yerde pencere mi açık?" diye sordu.

Odadan çıkar çıkmaz koridoru ve camları kontrol ettim. Hepsinin kapalı olduğunu görmemle, tekrardan içeri girdim ve, "Hepsi kapalı ama sesten anlaşıldığı kadarıyla bizimkiler de uyanmış," dedim.

"Sen dilersen aşağıya in, ben Alaz'ı emzirip öyle geleyim."

Misafir odasının kapısını kapattıktan sonra, derin bir nefes verdim ve odama girip üzerimi değiştirdim.

Aşağıya indiğimde, halam ve annem kahvaltı hazırlıyorlardı.

"Günaydın," dedim keyifsizce ve rol gereği halamın yanaklarından öptüm.

"Maşallah kızıma, maşallah!" dedikten sonra yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip, "Nasılsın halacığım, iyi uyuyabildin mi?" diye sordum.

"İyi ne demek, bebekler gibi uyudum."

"Melek abla, kahvaltıya patates ve biber de kızartayım mı?" diyen anneme doğru döndüm ve, "İstersen ben yaparım," dedim.
İşimi yaparken, halam baş ucumda dikilip, beni dikizlemeye başladı.

"Hala, sen de mi bana kilo aldığımı söyleyeceksin?" dememle, kadın gülümsemeye başladı ve, "Müstakbel kocan sana iyi yediriyor demek," dedi gözünü kırparak.

Allah'ım halam tekrardan evine gitse olmaz mı? Ya tamam, halam o benim, ama sevmiyordum işte kendisini. Hafiften yağ sıçramaya başlayınca, "Hala, dilersen sen geç yerine otur, şimdi yağ falan üzerine sıçrar..." dememle, ona vermek istediğim asıl mesajı anlamışcasına suratını astı ve salona geçti.

Annem yanıma gelip, "Gece boyunca yan odada horladı, uyutmadı kadın," demesi ile gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Beni de Alaz'ın sesi uyandırdı," demem ile annem bana iyice yaklaşıp, "Demir ve Defne boşanıyorlarmış," dedi.

Ağzım öğrendiğim haberle açıldı ve şok içinde, "Ama bu nasıl olur? Birbirlerine çok aşık değiller miydi bunlar?" diye sormamla, annem iyice yaklaşıp, "Defne hamile iken, o iş olmayınca adam başka kadına gitmiş, Defne de bunları yakalayınca..."

Annem sözünü bitirmeden, elimi kaldırdım ve susmasını işaret ettim. Duyduklarım midemin bulamasına sebep olmuştu. Eniştem böyle bir şeyi nasıl yapardı? Hem de hamile bir kadına!

Şerefsiz, hem de en önde gideni! Pis uçkuruk meraklısı Demir!

Hep beraber kahvaltı masasına oturduğumuzda, gözümün ucuyla Defne'yi inceledim. Oğlunu sürekli öpüp kokluyor, aynı zamanda da mutsuz görünüyordu.

Babam çayını içerken, "Bugün evinize götür beni de, gelen eşyaları yerleştirelim." Başımı onaylarcasına sallayıp, "Kahvaltıdan sonra gidelim mi?" diye sordum. Babam keyifsizce başını salladı ve, "Olur kızım," dedi.

Annem keyifle çayını içerken, "Bugün Ankara'dan Esra'da gelecek. Ona göre erken gelin, olur mu?" demesi ile, gözlerim parladı.

"Ne güzel benim sayemde bütün aile burada olacak. Yarın da Rüzgar'ın Londra'dan amcası ve kuzeni gelecek."

Babam çayının son yurdumunu içtikten sonra, ayağa kalktı ve "Hadi erkenden gidelim o zaman," dedi. Ağzıma son bir lokma attıktan sonra, "Gidelim babacığım," dedim.

Üzerimi değiştirdikten sonra, telefonu alıp Rüzgar'a mesaj attım. Kendisi geceden evde kalıp, biraz ortalığı toparlayıp, yerleştirdiğini söylediği an, yüreğime su serpti. En azından babama söylediğimiz yalan belli olmayacaktı. Saçıma bir at kuyruğu yaptıktan sonra, aşağıya indim ve, "Ben hazırım," dedim.

Arabayı yeni evime doğru sürerken, babam memnuniyetsiz bir şekilde iç çekti.
"Hayırdır, bir sorun mu var babacığım?" dediğim anda, başını salladı ve, "Arabayı sağa çek kızım," dedi.
Dediğini yaptıktan sonra, kemerini çözdü ve kendisini hemen dışarıya attı ve soğuk havayı içine çekti. "Hayırdır inşallah," deyip peşinden gittim ve buz kesilen ellerini tutup, kızaran gözlerinin içine baktım.

"Ne oldu Allah aşkına? Yoksa annemle mi kavga ettin?" diye sorduğumda, babam hızlıca başını iki yana sallayıp, "Annenle kavga etmedim Deniz, sorunum seninle ilgili," diye yanıt verdi.

Kaşlarımı çatıp, "Sorun evlenmem, değil mi?" diye sormamla,
babam sesini çıkarmayıp usulca başını salladı. "Babalar anlar kızım, o Rüzgar hergelesi seni fazlasıyla üzecek. Sen ona
layık değilsin."

Etrafta bize bakan insanları görür görmez, "Bu konuyu yolun ortasında
konuşmayalım baba, yeri
değil, " dedim utanırcasına. "Tam da yeri Deniz,istemiyorum o adamla evlenmeni! Bak, yol yakınken dön kızım. Bu
adam seni kullanmak istiyor!"

Alayla gülümseyip, başımı sallamakla yetindi. "İleride mutsuz olacaksam
bu benim sorunum baba. Güven bana ne olur. Ben onunla cok mutlu
olacağım."

Cevabıma yanıt olarak, başını salladı ve alay edercesine gülümsedi. "Onunla birlikte oldun, değil mi Deniz?" dediği
anda, gözlerini gözlerimden utanırcasına kaçırdı.
Titreyen dudaklarımla, "Ne?" dediğimde, babam başını kaldırıp, kan çanağına dönen gözleri ile , gözlerimin içine baktı.
" O çocukla yattın mı Deniz?" diye tekrarladıktan sonra, utançtan dudaklarımı dişleyip, gözlerimi kapattım.

Heyo, nasılsınız kurabiyelerim?
Bölümü nasıl buldunuz?
Sizce Defne'nin başına gelenler yüzünden mi Kemal Bey bu evlilikten korkuyor, yoksa birileri ona bir şey mi söyledi?
Beklediğiniz o malum bölümü, kitap 1 milyon olduğunda paylaşacağım. Yani birinci milyona özel, çok güzel bir bölüm olacak.
Tüyo'yu her zamanki gibi İnstagram hesabımda paylaşacağım.
İG: KahveninKopuguu

www.bkmkitap.com/babamin-vasiyeti sitesine bakarsanız, birinci kitabımı 7,90 TL'de göreceksiniz. Kargo ücreti olmadan kitabıma kısa süre çerçevesinde bu fiyata sahip olabilirsiniz. Fotoğraflarınızı da bana yollarsanız, beni çok mutlu edersiniz.

Sizi seviyorum. Öpüldünüz ♥️

Continue Reading

You'll Also Like

680K 17.9K 71
Cinsel içerik şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterler...
1.1M 24.4K 40
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
186K 16.4K 47
katilim olur musun, yeniden yaşamaya inat?
4.3M 326K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...