Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAM...

By catti-brie

225K 10K 7.5K

''Geç kaldım değil mi?'' diye sordum ümitsizce bakışlarımı tekrar ona çevirirken. Gözlerimin en derinine bakt... More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Uzaklardan Bir Alıntı
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Uzaklardan Bir Alıntı 2
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36 (FİNAL)
MERHABA
YILLAR SONRA...
YENİ HİKAYE
Merhaba
YENİ HİKAYE ALINTISI
YENİ HİKAYE ALINTISI 2

Bölüm 32

3K 177 131
By catti-brie

Herkese merhaba:) Bu kez çok daha çabuk geldim. Bundan sonra bölümü yazınca hemen paylaşmayı düşünüyorum. Zaten en fazla 4 ya da 5 bölüm sonra finali de yapmış olacağız.

Çok fazla uzatmadan bölüme geçiyorum. Oy ve yorumları unutmazsak çok sevinirim:) İyi okumalar...

Bölüm 32

  Duyduğum ağlama sesiyle bir anda sıçrayıp uyandığımda Çağan'ı da uyandırdığımı fark ettim. Öykü'nün 'anne' diye ağlamasıyla ikimiz birden yataktan resmen fırladık ve koşar adımlarla kızların odasına gittik. Ben Öykü'nün yanına gittiğimde Çağan Rüya'nın uyanmaması için onu kucağına alıp bizim odamıza götürdü. Öykü, yatağın içinde gözleri kapalıyken hem sürekli kıpırdanıyor hem de ağlıyordu.

''Anneciğim buradayım bitanem, korkma anneciğim.'' Elimi uzatıp saçlarını okşadım sakinleşmesi için ama daha çok ağlamaya başladı. Çağan koşarak geldiğinde hemen yatağın yanına diz çöktü ve Öykü'nün minik elini tuttu. Birkaç saniye sonra kaşları çatılmaya başladığında kötü bir şey olduğunu anlamıştım. Hemen uzanıp dudaklarımı alnına değdirdiğimde beni Öykü'nün, olması gerekenden çok daha sıcak olan teni karşıladı. Korkuyla Çağan'a baktığımda onun da benden bir farkı olmadığını gördüm.

''Çağan... Çok ateşi var!'' dedim titreyen sesimle. Ellerim titremeye başlamıştı, minik kızım karşımda ağladıkça kendimi daha da kötü hissediyordum. Çağan, dolan gözleriyle bana baktı ve sonra kendisini toparlamaya çalışarak Öykü'nün üzerindeki battaniyeyi çekip attı. Pijamasını da çıkararak daha ince bir şeyler giydirdi. Tüm bunlar olurken ben hiçbir şey yapmadan öylece bakıyordum. Çağan eğilip saçlarımın arasına öpücük kondurdu.

''Bahar'ım sakin ol...'' dedi titreyen sesiyle. ''Ona hiçbir şey olmayacak, iyileşecek kızımız.'' Kendimi biraz toparlayabildiğimde hemen odaya koştum ve telefonumu alıp doktoru aradım. Durumu anlattığımda yapmamız gerekenleri ve bir saat içinde geleceğini söyledi.

Çağan hemen Öykü'yü kucakladı ve alnına bir öpücük kondurarak banyoya yöneldi. Suyu ayarladığımda Öykü'yü kucağından bırakmadan duşun altına girdi. Soğuk suyu hissettiğinde Öykü'nün hafiflemeye başlayan ağlaması daha da çoğalmıştı ve o an kalbimin içine batan cam kırıkları bütün ruhumu acıtmaya başlamıştı.

''Tamam babacığım, bak geçecek şimdi tamam mı benim miniğim? Geçti babacığım. Bak buradayım ben korkma. Baban burada... ''

Bakışlarımı Çağan'a çevirdiğimde, Öykü'ye sımsıkı sarıldığını ve ağlamamak için kendisini zorladığını görmüştüm. Çenesini, dişlerini kırmak istercesine sıkıyor ve gözlerine dolan yaşların akmasına engel olmaya çalışıyordu. Ben ise onun kadar güçlü değildim. Öykü'nün o halini gördüğümde gözyaşlarım çoktan akmaya başlamıştı. Daha önce de hasta olmuşlardı ama onu hiç böyle görmemiştim.

Daha fazla üşümemesi için hemen havlusuna sarıp odaya götürdüm ve üstünü değiştirdim. On beş dakika kadar sonra doktor geldiğinde ağır bir soğuk algınlığı olduğunu söyledi ve ateşinin düşmesi için bir iğne yaptı. Ateşini kontrol etmemizi eğer tekrar yükselirse ilaçlarını vermemizi o da işe yaramazsa hastaneye gelmemizi söyledi. Çağan doktoru dışarıya kadar geçirdikten sonra odaya, yanımıza geldi. Öykü'nün kendisi gibi minik olan yatağının yanına diz çöktüm ve iğnenin de etkisiyle daha rahat bir uykuya dalan miniğimi izlemeye başladım saçlarını okşayarak. Çağan da yanıma oturduğunda uzanıp dudaklarını Öykü'nün alnına bastırdı ve içine çektiği derin nefesle birlikte gözlerini rahatlamış bir şekilde kapattı.

''Ateşi düşmüş sonunda.'' Dedi rahatladığını belli eden sesiyle.

''Çağan?'' dedim titreyen sesimle.

''Efendim bitanem?'' Uzanıp başımı omzuna yasladım ve elini tuttum.

'' Ben... Ona bir şey olacak diye çok korktum.'' Derin bir nefes alıp bana sıkıca sarıldı ve alnıma uzun bir öpücük kondurdu.

''Ben de Bahar'ım. O çırpınışı... Nefes alamadım sanki o an, onun çektiği bütün acıyı alabilmeyi istedim Bahar'ım. Onun canı hiç yanmasın, onun yerine benim canım yansın istedim.''

Elimin üzerine düşen bir damla yaşla başımı kaldırarak gözlerinin içine çevirdim bakışlarımı. Engel olmaya çalıştığı bir damla gözyaşı onu dinlememiş ve esaretten kurtulmuştu. Uzanıp gözyaşını sildim ve yanağından öptüm. Başımı tekrar göğsüne yaslayıp sıkıca sarıldım.

......&&&&&&.........

Sabah uyandığımda Bahar'ın hâlâ uyuduğunu gördüm ve başımı saçlarının arasına saklayıp derin bir nefes aldım. Öykü'nün yatağının kenarına yaslanıp uyuyakalmıştık. Ağrıyan boynumu rahatlatmaya çalışarak sağa sola doğru oynattım. Öykü'ye baktığımda hâlâ uyuyordu. Hemen uzanıp elimi alnına değdirdim yavaşça ve ateşinin olmadığını görünce rahat bir nefes aldım. Ben hareket edince Bahar da sıçrayarak uyandı ve telaşla Öykü'ye doğru uzanıp ateşine baktı. Birkaç saniye sonra derin bir nefes aldı ve gülümseyen gözlerle bana baktı.

''Ateşi yok...'' dedi mutlulukla. Uzanıp yanağından öptüm ve gülümsedim.

''Yok Bahar'ım miniğimiz çok iyi.'' dedim fısıldayarak. Ayağa kalktım ve elimi uzatıp Bahar'ın da kalkmasına yardımcı oldum. ''Hadi gel diğer miniğimize de bakalım, sonra da güzel bir kahvaltı hazırlayalım.''

Sessizce odamıza girdiğimizde yatak boştu. Rüya çoğu zaman erken kalkar ve aşağıya inerdi. Onu ne zaman odasında bulamasak ya mutfakta ya da salondaki oyuncak köşesinin yanında bulurduk. Bahar gülümseyerek bana döndü.

''Rüya yine iş başında galiba.'' Gülerek başımı salladım ve Bahar'ımın elinden tutarak aşağıya inmeye başladım.

''Hadi gel... Bakalım bu defa nerede bulacağız?'' dedim gülümseyerek.

Aşağıya indiğimizde ilk önce salona baktık, orada yoktu. Mutfağa baktığımızda yine görememiştik ve kaşlarım anında çatılmıştı ama Bahar'ı telaşlandırmak istemediğim için kendimi toparlamaya çalıştım.

''Çağan... Rüya nerede?'' dedi Bahar endişeli bir şekilde.

''Sakin ol Bahar'ım, buralardadır buluruz şimdi korkma.'' Kendim korkmaya başlamışken Bahar'ıma korkma demek hiç de kolay değildi ama onu daha fazla endişelendirmek de istemiyordum. Evin her yerini, bahçeyi aradık ama yoktu. Rüya yoktu!

''Çağan, Rüya yok!'' dedi Bahar'ım korkan bir sesle. Korku içimi kemirmeye başlamıştı bile. Nereye gitmişti? Nereye gidebilirdi ki? Hiçbir şey düşünemiyordum ki kahretsin! Bahar yanımdan ayrılıp tekrar mutfağa gitti ve saniyeler sonra 'Çağan!' diye bağırdığını duydum. Nasıl koştum ne ara mutfağa geldim bilmiyordum ama Bahar'ı bahçe kapısının önünde ellerini ağzına kapatmış bir şekilde gördüğüm an içimde bir şeyler paramparça oldu.

''Çağan...'' dedi Bahar ağlayarak. ''Bu- bu kapı akşam kapalıydı, b-ben kilitlemiştim.''

Bakışlarım kapının üzerinde takılı kaldı, ne adım atabildim ne de delicesine atmaya başlayan kalbimi sakinleştirebildim. Hiçbir şey yapamıyordum. Ayaklarımın gücünü kaybettiğini hissettiğimde yanımdaki sandalyeye son anda tutundum. Derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalıştığımda almaya çalıştığım nefes ciğerlerimde tıkanıp kaldı. Bahar'ın ağlayışını duyduğumda titrek bir nefes aldım ve kendimi toparlamaya çalıştım. Bahar'ımın yanına gidip onu kucağıma aldım ve salona taşıdım. Koltuğa oturmasını sağlayıp sıkıca sarıldım ona.

''Çağan... Çağan, yok! Kızım... Kızımız yok Çağan!'' dedi ağlayarak. Gözümden akan bir damla yaşı hırsla sildim ve sakinleştirmek için sırtını hafifçe okşadım.

''Bulacağım! Kızımızı bulacağım Bahar'ım!'' Hemen ayağa kalkıp abimi aradım ve durumu anlattım. Yaklaşık on dakika sonra abim ve Kayra gelmişti.

''Çağan? Ne oldu?'' dedi abim merakla. Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum.

''Abi, Rüya yok!'' dedim titremeye başlayan sesimle. ''Her yeri aradık ama yok!''

''Tamam oğlum bulacağız prensesimizi. Korkmayın sakın!'' Başımı salladım ve derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. ''Ada nerede?''

''Annem kahvaltıya gelmişti ona bıraktık.''

Başımı Bahar'a doğru çevirdiğimde Kayra'ya sarılmış, sessizce ağlıyordu. Daha fazla dayanamadım.

''Kayra?'' dedim kısık bir sesle. Kayra başını bana çevirdi. ''Öykü uyuyor hâlâ, akşam ateşlendi.'' Sonra bakışlarımı Bahar'a çevirdim ve tekrar Kayra'ya baktım. ''İkisi de sana emanet.'' Başını olumlu anlamda salladığında abime döndüm.

''Abi? Ben daha fazla burada duramam. Ben gidiyorum Rüya'yı arayacağım.'' Kapıya doğru yürüyüp hızla çıktım evden. Abimin arkamdan koştuğunu duyduğumda çoktan bahçe kapısından çıkmıştım bile.

''Çağan dur! Çağan?'' Abim kolumdan tutup durdurduğunda ona döndüm.

''Abi!'' Uzanıp omzumu sıktı.

''Ben caddeye doğru bakayım sen de diğer tarafa bak tamam mı?'' dedi abim kararlı bir sesle. Başımla onaylayıp caddeye doğru yürümeye başladım. ''Neredesin Rüya'm? Neredesin babacığım?''

........&&&&&&........

Neredeyse üç saat geçmişti ama hâlâ Rüya'yı bulamamıştık. Polisi de arayıp durumu anlatmıştık ve onlardan haber bekliyorduk. Özgür'e ve kızlara haber verdik. Özgür bizimle birlikte Rüya'yı ararken kızlar Baharların yanına gitmişlerdi.

Çıldırmak üzereydim. Saatlerdir arıyorduk ama yoktu! Ayaklarımdaki güç kesilmeye başladığında sendeledim, ellerim titremeye başlamıştı, ağlamamak için sıktığım dişlerim acımaya başlamıştı. Tam kendimi kaldırıma bırakacakken kolumdan tutan elle biraz daha kendimi toparlamaya çalıştım.

''Çağan! İyi misin abim?''

Başımı iki yana salladım. İyi sözcüğü şu an bana en uzak olan sözcüktü ve ben o kadar çaresiz hissediyordum ki sanki... Sanki aldığım her nefes beni biraz daha yoruyordu ve ben her nefes alışımda biraz daha güç kaybediyordum. İyi değildim. Hiç iyi değildim hem de. Abimin dolan gözlerini gördüğümde başımı bir kez daha olumsuz anlamda salladım. Abim bana sarıldı ve ben o an kendimi tutmayı bıraktım. Abime sarılıp hıçkırarak ağlamaya başladım.

''Abi... Kızım nerede? Rüya'm nerede, neden bulamıyoruz onu saatlerdir?'' dedim bağırarak.

''Bulacağız abim! Çok az kaldı bulacağız!'' Biraz sakinleştiğimde kendimi geri çektim ve yüzümdeki yaşları sildim hızla.

''Bulacağız!''

Abim herhangi bir gelişme olup olmadığını öğrenmek için karakola gitmek üzere tekrar yanımdan ayrıldığında bir süre kendimi toparlamak için olduğum yerde durdum. Tam bir adım atmıştım ki karşıdan gelen Özgür'ü ve onun kucağındaki Rüya'yı gördüm. Rüya buradaydı! İyiydi miniğim... Titreyen adımlarımla Özgür'e doğru koştum ve hızla uzanıp Rüya'mı kucağıma alıp içimde saklamak istercesine sarıldım ona. Başımı saçlarının arasına saklayıp kokusunu derin derin içime çektim. Yüzünün her yerini öptüm gözlerimden akan yaşlarla. Ağladığını belli eden gözleri kızarmıştı, uzanıp gözlerinden öptüm yavaşça.

''Bitanem... Babacığım, Rüya'm... Çok korktum miniğim! Çok korktum babacığım!''

Rüya hiç konuşmadan başını omzuma yasladı, minik ellerinden biriyle gömleğimin yakasını tuttu sıkıca ve gözlerini kapattı.

''Bitanem neden konuşmuyorsun benimle?'' dedim sesimin tonunu ayarlamaya çalışarak. Korktuğunu hissediyordum ve onu daha fazla korkutmak istemiyordum.

''Çağan, daha fazla merak etmesinler gidelim hadi abi!'' Özgür'ün sesini duyduğumda başımla onu onayladım ve eve doğru yürümeye başladım Rüya'ya daha da sıkı sarılarak. Eğilip saçlarına kocaman bir öpücük kondurdum.

Bahçeden içeriye girdiğimizde kapı hızla açıldı ve Bahar koşarak gelip Rüya'yı kucağına aldı. Saçlarına, yüzüne öpücükler kondururken bir yandan da ağlamaya devam ediyordu.

''Annem neredeydin hı? Çok merak ettik biz seni. Çok korkuttun bizi bitanem!''

Rüya annesinin kucağında kıpırdanmaya başladı ve aşağıya inip eve doğru yürümeye başladı küçük adımlarıyla. Hepimiz arkasından şaşkınlıkla bakarken o çoktan eve girmişti bile. Bahar'ın yanına gidip sıkıca sarıldım ve gözyaşlarından öptüm. Annem de gelmişti Ada'yla birlikte. Annemin gözlerine baktığımda gözlerinde biriken yaşlarla bize bakıyordu. Hafifçe gülümsedim ve karşılığı sıcacık bir gülümseme oldu yine. Sonra eğilip saçlarından öptüm Bahar'ımı.

''Ağlama artık bak kızımız burada, yanımızda.'' Belime sıkıca sarılan kollarını hissettiğimde daha da sıkı sarıldım ve saçlarından öptüm.

''Çağan?'' dedi ağlamaktan boğuklaşan sesiyle.

''Efendim Bahar'ım?''

''Neden hiç konuşmuyor?'' Derin bir nefes aldım sıkıntıyla.

''Bilmiyorum Bahar'ım... Benimle de hiç konuşmadı.''

Hep birlikte içeriye girdiğimizde Rüya oyuncaklarının yanında eline pelüş sincabını almış oturuyordu. Öykü ise salondaki koltukta oturmuş Rüya'yı izliyordu yorgun gözleriyle. Bir kez daha ateşlenmişti bugün. Ona hiçbir şey anlatmamıştık ama biliyordum ki o kardeşine olanları hissedebiliyordu. Hem Kayra'nın hem de Selen ve Derin'in burada olması bana da Bahar'ıma da çok iyi gelmişti. Çok yardımcı olmuşlardı bugün bize. Bunun için onlara minnettardım.

''Rüya'yı nerede buldun Özgür?'' diyen Kayra'nın sesiyle bakışlarımı Özgür'e çevirdim.

''Sizin evin arkasındaki sokakta boş bir ev var ya onun önünden geçerken bahçedeki küçük kulübeden gelen sesi duydum. İçeriye girdim, Rüya küçük bir kedi yavrusuyla konuşuyordu.''

Gülümsedim, kedileri çok severdi. Ne zaman bahçeye bir kedi girse onu kucağına alıp konuşurdu o bıcır bıcır sesiyle. Sonra gülümsemem yavaş yavaş soldu yüzümde. Peki, neden şimdi bizimle konuşmuyordu?

''Biz artık gidelim abi.'' Özgür'ün sesiyle ona döndüm ve başımı salladım. Onları kapıya kadar geçirdim.

''Çok teşekkürler, bugün bizim yanımızda olduğunuz için.'' Selen uzanıp elini koluma koydu ve hafifçe sıktı.

''Saçmalama ne teşekkürü!'' dedi gülümseyerek.

İçeriye girdiğimde Kayra, uyuyakalan Öykü'yü kucağına almış odasına götürüyordu. Merdivenlerin yanına geldiğimde uzanıp Öykü'mün yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

''Ben Öykü'yü odasına götürüyorum, Ada da orada, Rüya'nın yatağında uyuyor. Ben yanlarındayım.'' dedi fısıldayarak ve gülümsedi. Ben de gülümsedim ve başımla onayladım. Annem de yukarıya çıkıyordu ama önce yanıma gelip elini yanağıma koydu yumuşakça ve uzanıp yanağıma bir öpücük bıraktı. Gülümsedim ve gözlerimi kapatıp açtım yavaşça iyi olduğumu bilsin diye. Başını hafifçe salladı ve merdivenleri çıkmaya başladı.

Salona girdiğimde Bahar'ım Rüya'yı kucağına aldı ve koltuğa oturdu, Rüya'yı da yanına oturttu. Ben de yanlarına oturduğumda uzanıp Rüya'nın o küçücük ellerini tuttum.

''Bitanem neden bizimle konuşmuyorsun?'' dedim yumuşak bir sesle. Bir süre başını ellerine eğip ellerine baktı.

''Çüntü...'' dedi kısık bir sesle. Çoğu zaman k harfini söyleyemiyordu ama çoğu çocuğun aksine r harfiyle bir sıkıntısı yoktu. ''Siz beni artıt sevmiyorsunuz.'' Şaşkınlıkla ona baktık, bu da nereden çıkmıştı?

''Hayır. Hayır, anneciğim biz seni çok seviyoruz.'' Dedi Bahar'ım şaşkınlıkla ona bakarken.

''Tabii babacığım biz seni kocaman seviyoruz bak bu kadar.'' dedim kollarımı iki yana açarak. Başını sağa sola salladı ve gözlerine dolan yaşlarla baktı bize.

''Biliyorum ben işte! İkiniz de Öytü'yü daha çok seviyorsunuz! Gördüm ben onunla uyuyordunuz benle değil!'' dedi bağırarak. Gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. ''Ben gece tabuş gördüm, korktum, ağladım. Sonra talttım siz yanımda yoktunuz. Ben geldim sonra siz Öytü'nün yanında uyuyordunuz. Ben size torttum dedim, uyanın dedim uyanmadınız.'' dedi hıçkırıklarının arasından.

Gece Öykü bir kez daha ateşlenmişti ve onun ateşini düşürmek için uğraşmıştık, sonra da sabaha karşı yanında uyuyakalınca Rüya'nın bize seslendiğini duymamıştık demek ki. O küçücük kalbi ne kadar kırılmıştı bize böyle! Uzanıp yüzüne gelen saçını arkaya doğru ittim ve tuttuğum elini öptüm yavaşça. Gözlerinden akan yaşları sildim nazik bir şekilde.

''Özür dileriz miniğim. Kardeşin biraz hasta olmuştu akşam, biz de onu iyileştirmek için yanındaydık sonra da orada uyumuşuz.'' dedim yumuşak bir sesle. Omzunu silkti.

''Tüstüm ben size... Babama gitcem ben, babama götür beni.'' dedi Rüya'm küskün gözlerle. Ne kadar ona dayanamasam da üstüne gidersem daha çok inatlaşacaktı. Ayağa kalktım, eğilip kucağıma aldım miniğimi ve yanağından kocaman öptüm.

''Tamam, götüreceğim ama önce anlaşalım Rüya'm. Baba benim, o amca... Bu kadar güzel prenseslerim varken krallığımı kimseye kaptırmam.'' dedim Bahar'a göz kırparak.

Rüya'nın kıkırdayan sesini duyduğumda eğilip bir kez daha öptüm onu. Tam o sırada kapı çaldı, kucağımda Rüya'yla birlikte kapıyı açtığımda karşımda abim duruyordu. Bir haber olup olmadığını öğrenmeye gitmişti ve Rüya'yı bulduğumuzda ona da haber vermiştik. Abim Rüya'yı kucağımda görünce gülümsedi ve derin bir nefes aldı.

''Babam gelmiş!'' Rüya öne doğru uzanıp kollarını abime uzattı, abimin kucağına gidip sıkıca sarıldı.

''Benim güzelim buradaymış demek?'' dedi abim Rüya'yı öperek. Allah'ım, kızımı abimden kıskanıyordum şu an ama bana bile böyle sarılmamıştı inatçı minik!

''Amca Rüya'm amca, baba benim!'' Rüya kıkırdadı ve abimin boynuna daha çok sarıldı. ''Biliyorum ki!'' Gülmemeye çalışarak kaşlarımı çattım.

''O zaman neden ona da baba diyorsun babacığım?'' Abimin yanağına kocaman bir öpücük bıraktı. Sonra bana doğru eğilip fısıldadı.

''Çüntü o da baba.'' dedi gülerek ve abimin yanağından öptü tekrar. Abimin yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. ''Ama...'' dedi biraz daha bana doğru eğilip fısıldayarak. ''Sen benim babacığımsın, tocaman aşkımsın.'' dedi ve beni de yanağımdan öptü. Sonra kaşlarını çattı. ''Ama ben şimdi size tüstüm.''

Ben de daha fazla dayanamayıp kahkaha attım ve uzanıp yanaklarından kocaman öptüm. Sonra abime döndü ve başını omzuna yasladı.

''Baba... Bahçeye gidelim mi?'' Abim bana baktı ve kahkaha attı, sonra da Rüya'yı öperek bahçeye doğru yürümeye başladı.

''Gidelim prenses!'' İkisinin arkasından bakarken bağırdım.

''Amca inatçı minik AMCA! Baba benim yahu!''

.......&&&&&&.........

Rüya'nın kaybolmasından sonra içimden o korkuyu atamamıştım. Sanki gözümün önünden bir an uzaklaşsa yine onu kaybedecekmişim gibi hissediyordum. O gece Öykü de Rüya da yanımızda uyumuştu. İkisinin de varlığını hissetmek istemiştik. Çağan da ben de o gün yaşadığımız korkuyu bir daha yaşamayı asla istemiyorduk.

Öykü artık biraz daha iyiydi, arada öksürse de ateşi çıkmamıştı bir kez daha. Ama yine de bakışlarında hastalığın verdiği o yorgunluk hala belli oluyordu ve o öyle masum masum bakarken sanki benim de canım acıyordu.

Rüya'nın bize anlattıklarından sonra onun da çok çabuk kırılabildiğini daha iyi görmüştük. O küçücük kalbinde hissettikleri o kadar büyüktü ki! Gözlerinden akan o yaşlar kalbime bir kor gibi düşmüştü sanki. O gün Buğra abi geldiğinde Rüya'yla bahçeye çıkmışlar ve uzun uzun konuşmuşlardı. Ne konuştuklarını ikisi de söylemiyordu ama Rüya o konuşmadan sonra bizimle eskisi gibi konuşmaya başlamıştı.

Üzerimdeki elbiseyi düzeltip aynada son kez kendime baktım. Bugün Çağan'la birlikte bir iş yemeğine katılacaktık. Yapacakları yeni ortaklıktan önce bir yemek ayarlanmıştı ve hem biz hem de Kayra ve Buğra abi o yemeğe katılacaktık. Çiğdem anne kızlara bakmaya gönüllü olmuştu ve üçünü de öğleden sonra ona bırakmıştık. Üçü de babaannelerinin yanında bizi unutuyordu sanki.

''Bahar'ım hazır mısın?'' Çağan'ın sesini duyduğumda kapıya döndüm ve gülümseyerek ona baktım.

''Hazırım ömrüm.'' Bir an için bana hayranlıkla baktı ve dudaklarına güzel bir gülümseme yerleşti. Bakışlarındaki sevgi o kadar büyüktü ki bir an için kalbimin çırpındığını hissettim. Üzerindeki siyah takım elbisesi ve uzayan sakallarıyla o kadar yakışıklı görünüyordu ki benim gözlerimde de aynı bakışların olduğuna emindim.

''Bahar'ım ilkbahar kadar güzelsin.'' dedi uzanıp alnıma dudaklarını bastırırken. Derin bir nefes alıp benden ayrıldığında gözlerime baktı ve gülümsedi.

''Sen de çok yakışıklı olmuşsun.'' Dedim ve gülümsedim. Dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı ve elimi tuttu.

''O zaman geç kalmadan çıkalım Bahar'ım. Abimler çoktan gitmişlerdir. Onun diline düşmektense evin çatısından atlarım daha iyi!''

......&&&&&&....

Öfkeyle içeriye girip elimdeki çantayı koltuğa fırlattığımda Çağan evin kapısını kapatıp içeriye girdi. Ayakkabılarımı ayağımdan çıkarıp koltuğun diğer ucuna fırlattım. Çağan zorlukla bastırdığı gülümsemesini saklamaya çalışarak yanıma geldi ve kravatını çıkarıp koltuğun üstüne attı. Onun güldüğünü duyduğumda hırsla ona döndüm ve bağırmaya başladım.

''Sen bir de gülüyor musun Çağan?'' dedim öfkeyle ve bir parmağımı ona doğru sallamaya başladım.

"Ben sana dedim ama böyle güzel güzel giyinme dedim! Saçlarını şöyle yapma çok yakışıklı oluyorsun dedim dinlemedin beni Çağan! Hele o sakalların onları uzatma ded- tamam onu ben demiş olabilirim ama konumuz bu değil şimdi. Al işte Hande Hanımlardan korkarken olana bak! Çalışacağın ortak erkek diye rahatlarken o da gitti sana aşık oldu be adam!'' dedim aklıma o an geldiğinde daha da hırslanarak. Çağan gülmemeye çalışırken devam ettim.

''Ben karar verdim bundan sonra ben çalışıyorum sen çocuklara bakıyorsun yok öyle dışarı falan çıkmak!"

Çağan kendisini tutamayıp kahkaha attığında arkamdaki yastığı hırsla ona fırlattım ve sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Ama adamın söyledikleri aklıma geldikçe daha da öfkeleniyordum.

''Sizi daha önceden tanısaydım sizinle daha özel bir ilişki yaşamak isterdim Çağan Bey!'' Adam benim gözümün içine baka baka bu cümleyi kurmuştu! Ada hastalandığı için Buğra abiler erken gitmişlerdi ve onlar gittikten sonra adamın ilk kurduğu cümle bu olmuştu.

''Bahar'ım-'' Çağan'ın sözünü kesip konuşmaya devam ettim.

''Şu hale bak!'' diye bağırdım. Salonun içinde bir ileri bir geri yürümeye devam ederken bir an durup kaşlarımı çattım ve Çağan'a döndüm. ''Şu hale bak Çağan! Adamın masada hoşlanabileceği tek insan benken adam gitti kocama asıldı!''

Çağan'ın yüzündeki eğlenen ifade bir anda değişip yerini öfkeye bıraktı. Hızla ayağa kalktı ve karşıma geçti.

''Ne diyorsun sen Bahar'ım Allah aşkına? Ne demek senden hoşlanması gerekirken! Sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun? Kimse benim karıma o gözle bakamaz!'' diye bağırdı o da öfkeyle.

Bir an söylediğim şeyi düşününce ne kadar saçmaladığımı fark ettim. ''Tamam, saçmaladım biliyorum ama ne yapayım Çağan? Adamın biri gelip kocama sarkıntılık yapıyor. Hem de benim kocama!''

Çağan'ın gözlerindeki öfke yerini yaramaz bakışlara bırakırken titrek bir nefes aldım. Çağan bana doğru bir adım attı ve aramızdaki mesafeyi kısalttı.

''Yani şimdi...'' dedi derin bir iç çekip bir elini saçımda dolaştırırken. ''Kıskanman hoşuma da gitmedi değil!''

Bıkkınlıkla bir nefes aldım ve başımı sağa sola salladım.

''Ben seninle ne yapacağım Çağan?'' dedim ona gerçekten inanamadığımı gösteren bir gülümsemeyle. Kollarını belime sarıp beni kendine çekti ve dudaklarımın üstüne doğru fısıldadı.

''Kocanı çok sevip başkalarından koruyacaksın Bahar'ım!'' dedi ve gülerek dudaklarıma kapandı.

Continue Reading

You'll Also Like

30.7K 3.2K 36
Biz seninle gidilmeyen şehrin, çıkılmayan yokuşlarında soluklandık. Ve hiç olmayan panjurlu bir evin hayalini üstümüze çatı yaptık. Yani anlayacağı...
149K 5.8K 38
"Bazı vedalarda hoşçakal bile denilemez. Bazı vedalar vardır, hiçbir zaman veda edilemeyen.." Birbirlerine küçükken deliler gibi aşık olan Zeynep ve...
15.8K 779 31
Hayatta her şey bir tesadüften ibarettir.Ve bir tesadüf koca iki yaşamı alır, değiştirir...Onu süsler, renklendirir ve hayatınızın merkezine koyar. ...
1.3K 182 10
İnancı ve yaşayış biçimi farklı olan insanlar bir araya gelebilir mi? İşte bu sorunun cevabı hikayemizde saklı.. Farklılıkları yüzünden bir araya gel...