Elyora | JJK ✓

By Elyios

659K 81.2K 44.2K

"Hiç kolay olmayacak." Erkek olan iç çekerek konuştuğunda, kız en yakın arkadaşının sesindeki hüzün içinde b... More

Elyora | JJK
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Final Part/1
Final Part/2
Final Part/3
YENİ KİTAP: DEEPER

Bölüm 54

7.8K 1.1K 754
By Elyios

Bitmiyordu ;(

Miheranın Anlatımından

Dudakları dudaklarımın üstündeydi. Benim tenime katmış olduğu sıcaklığı hissederken aslında ne kadar soğuk olduğunu düşünüyordum. Tezatlıklara boğulmuşken onun hayatında yüzebileceğime nasıl inanabilmiştim ki?

Karşılık vermem için dudağımı hafifçe çekiştirdiğinde, içinde bulunduğumuz durum yüzünden kalbimin biri tarafından sıkıldığını hisseder gibi olmuştum. Yükselmek için uçan bir kuşun beklenmedik anda yere çakılması gibiydi. O kuş tıpkı benim kalbime benziyordu, beklemediğim bir anda kırılmıştı ve beni yıkmaya çalışıyordu.

Gözlerimi açtım ve beni öperken nasıl göründüğüne baktım. Kirpiklerinin gölgesi elmacık kemiklerine doğru düşüyordu, bense o gölgenin altında saatlerce oturmak istiyordum.

Anlaşılan o benim gibi düşünmüyordu, düşünseydi biliyor olmam gerekirdi öyle değil mi?

Yüzümdeki elinin üstüne elimi koydum ve hiç yapmak istediğim o hareketi yapmak zorunda kaldım. Dudaklarımızı ayırmıştım, tenimi örten o sıcaklığın yerini, sadece derin ve büyük bir boşluk almıştı. O boşluğu doldurmak istemediğini ise ne yazık ki biliyordum.

Kapattığı gözlerini açmadan önce kaşlarını çattı, bana sinirlenmiş olabilir miydi? Sırf onda duygu değişimini oluşturabilmek için bir melezin sinirine bile aç mıydım? Oysa buraya geliş amacım farklıydı, bana aşık olmalıydı. Kaşlarını hiçbir zaman çatmamalıydı mesela, hep gülümsüyor olmalıydı. Başarısızlık ilk defa yüzüme bu kadar sert bir şekilde çarpıyordu.

Bakışlarımı ondan çektim ve halı denen şeyin üzerinde gezdirmeye başladım. Geç kalmıştım, bana güvenmesini sağlayamıyordum. Onu anlayabileceğimi düşünmekten bile çok uzaktı, belki de sadece beni öpmekten hoşlanıyordu.
Benden değil.

"Seni öpmemden rahatsız mı oldun?" Beni öpmesinden rahatsız değildim, onun için herhangi biri olma düşüncesinden rahatsızdım. Beni öperken hiçbir şey hissetmiyor olmasından rahatsızdım. "Hayır, rahatsız olmadım."

Yataktan destek almak için koymuş olduğum elimin üstüne elini koydu. Bu dokunuş, neden az önce dudaklarımın üstünde olan dudaklarından daha iyi hissettiriyordu? "Bir sorun olduğunda anlayabiliyorum, biliyorsun değil mi?"

Onun birçok şeyi yapabileceğine inanıyordum, olduğunu düşündüğüm halinden çok daha üstündü. Gözlerinde gördüğüm o çaresizliğin altında çok güçlü bir kişiliğinin olduğunu bilmeme rağmen, bu güçsüz görünen haline kollarımı sarmak istiyordum. 'Korkma, sen düşündüğünden çok daha fazlasısın' demek istiyordum. En önemlisi 'Seni hiç yalnız bırakmayacağım' diyebilmeyi istiyordum.

"Bir sorun olsaydı söylerdim." Bana yaptığı muamelenin aynısını ona yapmak istemiştim, tabi onun canının acımayacağını düşünmem gerektiğini unutmuştum. "Aklına takılan hiçbir şey olmadığını mı söylüyorsun yani bana?"

Bir anda bu kadar üstüme düşmesinin sebebi, yüksek ihtimalle beni öperken geri çekilmiş olmamdı. Kendimi bu oyunun parçası olarak görmekten usanmıştım, yolun sonuna yaklaştığımın bilincindeydim. "Neden soruyorsun ki? Boşversene."

"Bana böyle davranma." Elini elimin üstünden çekmese de kafasını aşağıya eğmişti. Aynı yatağın üstünde oturuyorduk, ellerimiz birbirine kilitlenmişti, birbirimize ihtiyacımız vardı ama gözlerimiz asla buluşmuyordu.

"Hayatında olmamı istemiyorsun." Haykırmak istesem de mırıldanmadan öteye gidemeyen sesimle konuştum, muhtemelen beni duymamıştı bile. Oysa duymasını öyle çok istiyordum ki...

"Son zamanlarda seni içten gülerken hiç görmedim." Az öncekine göre kendimi biraz daha toplamıştım, bu sefer sesimi duyduğunu biliyordum. Yine de sessiz kalıyordu.

Gözlerimi kapattım, birkaç gün önce kantinde görmüş olduğum o gülüşü zihnimde belirivermişti. İçten gülüyordu, güldüğü kişi ise ben değildim. Elimin üstündeki elinden kurtuldum ve ellerimin kucağımda birleşmesini sağladım. "Aslında seni güldüren bir kızın olduğunu biliyorum."

Bakışları az önce çekmiş olduğum ellerimdeydi ve şimdi yüzümde gezindiklerini fark edebiliyordum. "Ne?"

Çekinmeden kafamı kaldırdım ve bakışlarına karşılık verdim. "Kantinde seni o kızlarla gördüğümde gerçekten gülüyordun, en azından mutlu olabildiğin anlar olduğu için senin adına seviniyorum."

Jungkook gözlerime dikkatlice odaklandığında tüylerimin ürperdiğini hissettim. Bakışlarımı çekmek istesem de yapamıyordum, bana karşı duyguları olmadığını biliyordum. Bana böyle bakmamalıydı.

Kaşları hafifçe yukarı kalktığında yutkundum, şaşırmış görünüyordu. "Hangi kızlardan bahsediyorsun?"

Dudağımın iç kısmını dişlerimin arasına aldım ve sinirlenmemek adına ısırdım. Bilerek yapıyordu, anlamazlıktan geliyordu!

"Kendine zarar vermekten vazgeç." Gözleriyle dudaklarımı işaret ettiğinde ne olduğunu anlamayarak, ısırdığım yerin serbest kalmasını sağladım. Dudağımı içten ısırıyordum, o kadar belli oluyor muydu?

Dudaklarının yukarı doğru kıvrıldığını görerek kafamı aşağıya eğdim, göz temasımız kesilir kesilmez tüm ruhum özgürlüğe kavuşmuştu sanki. "Soo Min ve Hana'dan bahsediyorum. Ben gelene kadar baya mutluydun, hayatına bu kadar olumsuz etki ettiğimi bilmiyordum."

"Kıskanıyor olamazsın öyle değil mi?" Yere eğdiğim kafamı kaldırsam da onunla göz göze gelmekten kaçınmıştım, beni tedirgin ediyordu. "Senin için seviniyorum dedim, kıskansam kötü şeyler hissetmem gerekirdi."

Jungkook'un onaylar gibi bir ses çıkardığını duydum, ayrıca gözlerini bir saniye bile çekmeden nasıl bana bakabildiğini sorgulamakla meşguldüm. "Böyle söylemene üzüldüm açıkçası."

Jungkook'un ses tonundaki bariz değişimle beraber sinirlenmiştim. "Seni üzen ne?" Elini çeneme koyup kafamı ona doğru döndürdü. "Gözlerime bile bakmaman, bana bakmanı istiyorum Mihera."

Bakmalı mıydım?

Derin bir nefes alıp bakışlarımızı buluşturdum, garip hissetsem de bununla baş edebileceğimi düşünmüştüm. Çenesindeki elini boynuma doğru indirdi ve tüm sinir hücrelerimin oraya toplanmasına sebep oldu. Tek düşünebildiğim boynuma yakın olan bileğiydi, tek düşündüğüm onun beni bir hiç olarak görmediğini ummaktı. "Benim sadece senin yanında mutlu olduğumu göremiyor musun?"

Boynuma temas eden elinin nemlendiğini fark ederek gülümsedim, onun elleri nemleniyordu! Tıpkı benimkiler gibi!

Hareket ettirdiği elini oynatmayı bir anlık kesti ve gülümseyerek kafasını bana doğru yaklaştırdı. Nasıl nefes alındığını unutmuştum ve alnı alnıma değdiği an kalbim artık atmıyordu.

Gözlerimin içine şimdiye kadar olduğundan daha odaklı bir şekilde baktı. "Ne hissettiğimi anlamanı istiyorum."

Ben bir araya getirdiği kelimelerle çoktan sarhoş olurken önce burnu burnuma değmiş, ardından da dudakları benimkilerle buluşmuştu.

Farklıydı, farklıydı, farklıydı!

Gözlerimi sıkıca yumdum ve üst dudağını dudaklarımın arasına aldım. Hafif bir inilti kulaklarıma dolduğunda dilinin varlığını hissetmiştim.

Bana değer veriyordu.

Zihnimde yankılanan cümleyle kollarımı boynuna doladım, onu öpmek istiyordum. Ona yakın olma isteğim daha önce hiç bu kadar yoğun olmamıştı.

Benim yanımda iyi hissediyordu.

Kendime engel olamayarak, dudaklarımın arasında kayan dudağını ısırdım. Kolları hızla belimi sarmıştı ve bense hareketlenerek onun kucağındaki yerimi almıştım.

Bana dokunmayı seviyordu, dokunduğu kişi ben olduğum için.

Kalbimin deli gibi çarpıyordu, sesininin yankılanmasını kulaklarımda duyabiliyordum. Boynumdaki sızıya aldırmadan ellerimi saçlarında gezdiriyordum ve artık dilini kullanan sadece o değildi.

Yanında olduğum için mutluydu, hep yanında olmamı istiyordu.

Dudaklarımızı saniyelik ayırdığımız o anlarda, nefesi tüm yüzüme çarparken gülümsedim. Gülümseyen dudaklarıma küçük öpücüklerini kondururken boynuna götürdüğüm ellerimle beni anlamasını umdum.

Her zaman onun yanında olmak istiyordum.

Belimde olan elleri tenimi daha da sıkı kavramış ve beni kendine bastırmıştı. Onu hissedebiliyordum ve bu midemi bulandırmıyordu, aksine heyecanlanıyordum. Diğerlerinin aksine.

Onunla olduğum için kendini şanslı hissediyordu.

Kendimi bir anda Jungkook'un altında olacak şekilde uzanırken buldum, dudaklarımızın ayrılmaması için ekstra bir özen göstermişti. Ona yardımcı olmakta hiç zorlanmamıştım. Beni öperken ellerimi göğsüne doğru indirdim. Kalp atışları en az benimkiler kadar yoğundu.

Kalbinin uzun zaman sonra bu kadar hızlı atmasına sebep olduğum için minnettardı.

Dudağımı haddinden fazla ısırdığında inledim ve bacaklarımın arasına yerleşmesine izin verdim. Jungkook bir an duraksasa da beklemeden dudağımdan aşağıya doğru diliyle yol çizmişti.Dili bir süre boynumda oyalandı, kokumu içine çekmişti.

Kokumu seviyordu.

Ellerimi sırtına götürdüm ve beline baskı uygulayarak üstüme düşmesini sağladım. Böylece onu daha çok hissedebileceğimi düşünmüştüm. Öyle de olmuştu.

Ellerini tişörtümden içeri soktuğunda nefesim kesilmiş, sırtıma doğru çıkarttığında boynuma dişlerini geçirmişti.

Tenimi seviyordu.

Boynuma yönelmiş olan kafasına baskı uygulayarak  kendimce daha fazlasını istemiştim. İsteğimi yerine getirse de geri çekilip, onu en iyi hissedebileceğim boynuma küçük öpücükler bırakmıştı.

Geri çekilmek istemiyordu ama hazır olmamamdan korkuyordu.

Boynuma son kez küçük bir öpücük daha bıraktı ve ellerinden destek alarak yüzüme yukarıdan bakmaya başladı. Sadece gözlerime bakıyordu ve öylece duruyordu.

Nefeslerimizin birbirine karışmasını seviyordu.

Burnunu burnuma sürttü ve uç kısmına dudaklarını bastırdı. Gözlerimi gözleriyle buluşturmaya çekinirken şimdi başka bir yere bakamıyordum bile.

Gözlerimi seviyordu.

Ona olan bakışlarımı seviyordu.

Bana bakmayı seviyordu.

Dudaklarıma hiç olmadığı kadar içten bir öpücük bıraktı. Geri çekilmeden önce gözlerini kapattığını görmüştüm, kaşlarını çatsa da alnını alnımla buluşturmaktan asla vazgeçmemişti.

Kolları sıkıca bedenimi sardığımda hissetmiştim.

Beni seviyordu.

Ve bunu kendi bile bilmiyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

11.5K 1.1K 16
Sadece ruh eşlerinin birbirini renkli gördüğü bir dünyada ruh eşini bulduğunu düşünen Park Chaeyoung, Jung Jaehyun'un peşine takılır. jaerosé. © lil...
2.7K 616 24
BTS üyesi Jeon Jungkook, ssaesengler ile mücadele etmek için evine yemek yollayan tehditkarları aynı şekilde tehdit etmeye başlar. Görünüşte böyle ba...
31.9K 3.1K 31
"Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." -Tolstoy Sung Iseul, taşındığı yeni şeh...
235K 21.9K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin