Tutsak ~ZeyKer~ ►Askıda

Bởi Melisagner15

149K 4.2K 377

Hayata kapılarını sonuna kapar kapayıp, kilit vuran ve o kilidi ölüme giden birine hiç düşünmeden teslim eden... Xem Thêm

Tanıtım
2. Bölüm| "Dalgaların Sessizliği mi?"
3. Bölüm| "Kumsal"
4. Bölüm| "Hamak"
5. Bölüm| "Tesir Altında"
6. Bölüm| "Anı Yaşamak"
7. Bölüm| "Yıldızlarınız ve Siz"
8. Bölüm| "Birileri Dans mı Dedi?"
9. Bölüm| "Dolunay Etkisi"
10. Bölüm| "Derin ve Karanlık"
11. Bölüm| "Garip"
12. Bölüm| "Cevapsız Sorular"
13. Bölüm| "Gerçekler"
14. Bölüm| "İlkleri Hissetmek"
15. Bölüm| "Bir Dilek Meselesi"
16. Bölüm| "İmkansızlık"
17. Bölüm| "Dev İddia"
18. Bölüm| "Vazgeçilmezlik"
19. Bölüm| "Akla Gelmeyen"
20. Bölüm| "Teklif"
21. Bölüm| "Fırsat"
22. Bölüm| "Gökyüzünün Sonsuzluğuna"
23. Bölüm| "Mekan"
24. Bölüm| "Adrenalin"
Önemli Gelişme| "Açıklama"
25. Bölüm| "Bana Benzemeye Başlıyorsun."
26. Bölüm| "Resmin Bütünü"
27. Bölüm| "Anka Kuşu"
28. Bölüm| "Geçmişten Gelen"
...|Bildirim
29. Bölüm| "Duygusal"
30. Bölüm| "Şaşkın"
Önemli| "Karar"

1. Bölüm| "Dumanlar"

10.1K 196 11
Bởi Melisagner15

Herkese merhaba :) Yeni bölümle karşınızdayım. Yazım yanlışı yaptıysam affedin :/

Tanıtıma hiç yorum yok. Ama yapın. Yorum yapın. Vote verin. Bunları yapın ki sevdiğinizi bileyim. Yoksa anlayamam ki müneccim diğilim ben :D Şaka bir yana gerçekten eleştiriye ihtiyacım var. Destek olun bana olur mu ?

"Hayal etmeden asla ve katien okumayınız! :))"

Gözlerimi açtığımda köprünün ordaydım. Buraya nasıl geldiğimi anlamaya çalışırken annemin korku dolu çığlıklarıyla bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde annemle babamın köprüden aşağı yuvarlandıklarını gördüm. Dehşete düşmüştüm. Gözyaşlarımın içinde o yöne doğru koşmaya başladım. Köprünün kırılan tarafına doğru geldiğimde gözyaşlarımın daha da şiddetlendiğini ve bedenimin titremeye başladığını fark ettim. Araba dik olarak nehrin dibine çakılmıştı. Bunu arabanın arka tarafının suyun üstünde oluşundan anlamıştım. Suyun altından annemin boğuk seslerini duyuyordum.

"Zeynep! Git burdan."

"Anne sizi yalnız bırakamam!"

"Bırakmak zorundasın Zeynep."

"Bırakmak istemiyorum. Anne ben sizden ayrılmak istemiyorum."

"Bu yolculukta olmaz kızım. Babanla ikimizin çıkması gereken 2 kişilik bir yolculuk bu."

"Anne.. Gitmeyin.." 

Çaresiz bir şekilde yere çöktüm ve arabanın daha da çok nehre batmasına seyirci kaldım. Gözyaşlarım hıçkırığa dönüşürken kapanan gözlerimle köprüye yığıldım. Birkaç saniye sonra kulağıma dolan müzik sesiyle irkilerek gözlerimi açtım. Terler içindeydim. Kafamı yastıktan kaldırarak ayaklarımı yataktan aşağı koyarak doğruldum. Nefes nefese kalmıştım. Yataktan kalkıp Ceyla'nın yanına doğru yönelttim adımlarımı. Odamdan çıktığımda daha da şiddetlenen müzik sesi kulaklarımda çınlarken salona ulaştığımda Ceyla çayını dolduruyordu. Birkaç saniye sonra dolan gözlerimle ona baktım.

"Zey bende seni.. Zey sen ağlıyorsun."

"Ceyla ben onları gördüm yine."

"Gel buraya." 

Kollarını açarak şevkatle ve sıkıca bana sarıldı. Sırtımı sıvazlıyordu. Bense onun omzunda ağlıyordum. Bazen oluyordu böyle. Farklı yerlerde annemle babamın ölümüne şahit oluyordum. Farklı yerlerde farklı ölüm şekilleriyle. O kadar canımı yakıyordu ki. Bazen dayanamıyorum. Düşüyorum öylece. Ve yine beni kolumdan tutup kaldıran Ceyla oluyor.

"Cey, benim canım çok yanıyor."

"Şşştt. Tamam geçti. Bak ben burdayım yanındayım Zeynep." Gözlerine bakmamı sağladı. Karşımda durdu ve konuşmasına devam etti. Benimse gözlerim hala yaşlıydı. 

"Hem bak beklediğin gün. En sevdiğin yere gidiyoruz."

"Yani evet. Ama çok kötüydü Cey."

"Ben senin neşeni yerine nasıl getireceğimi biliyorum ama." Gözyaşlarımı sildim ve bakışlarımı tekrar Ceyla'ya çevirdim.

"Nasıl olcakmış o?" Masada duran tavanın kapağını açarak sırıtmaya başladı.

"İşte böylee"

"Cey omlet  yapmışsın. En sevdiğimden, gülen suratlı." Yüzüm gülmüştü biraz. Rüyamın etkisinden kurtulmaya çalışacaktım. Zaten sörf yapınca kafam dağılacaktı. Bunu biraz daha öne almakta sakınca yoktu yani di mi? Bende gülümseyip, yanaklarını sıkarak masaya yerleştim. O da karşıma oturdu. 

"Sana demiştim keyfin yerine gelecek diye."

"Seni çok seviyorum Cey, iyiki varsın."

"Sende Zey. Sende iyiki varsın." 

Elime çatal ve bıçağı alarak omletin yarısı kesip tabağıma koydum. Bakışlarımı çalmaya devam eden şarkıya aptal aptal sırıtarak eşlik eden Ceyla'ya çevirdim.

"Sana saklamışım herşeyin güzelini ben. Sevmeler, sarılmalar, şarkılar öpücükleer."

"Cey sen hiç sıkılmaz mısın hep aynı kişi hep aynı kişi? Tamam biliyorum Yalın tutkunu ama yani ben tüm gün 40 kere aynı şarkıyı dinleyemem."

"Zey, biliyorsun dünya bir yana Yalın bir yana. Hem sen kendi adına konuşsana."

"Tamam tamam birşey demedim. Yalın'ın hayatını dinleyemem sabah sabah.

"Ya ama Zeyy! Deme öyle çok güzel gülüyor."

"Hıhı. Bilmez miyim hiç."

"Ye hadi ye kaçıracaksın dalgayı sonra tüm gün kurtulamayacağız çenenden."

"Eyvah Ceyla saat kaç?"

"Erken daha ya. Emin ol kargalar kahvaltılarını yapmamışlardır."

"Cey saat kaç diyorum. Telefonum odada kaldı."

"Tamam ya bakıyoruz. En son 7'ydi. Şu anda 7.28"

"Ben şaşırdım aslında. Seni arabaya sürüklerim diye düşünüyordum sabah.

"Uyuyamadım. Bacaksız sivri kanatlı sivrisinekler uyutmadı. Vızz.. Vızz.. Vızz.. Dayanamadım kalktım. Erkendi saat. Dedim bari kahvaltı hazırlayayım."

"İyi yapmışsın. Ama daha yol var gitmemiz gereken. Bak hazır havada rüzgar var. Rüzgarı karçımam demek dalgayı kaçırmam demek. Kalk çabuk hadi."

"Erken ama daha."

"Biraz daha oyalanırsan dalgayı kaçıracağım. Sonra tüm gün sen benden kaçmak zorunda kalacaksın."

"İyi ya kalktım." Masadakileri toplamaya başlayarak mutfağa götürdü. Bavulu hazırladı mı acaba? Hazırlamıştır ya. Dün kontrol etmedim Ceyla odasına gittikten sonra bende uyumuşum ama hazırdır. Ben tezgaha doğru ilerleyerek ona seslendim.

"Ceyla?" 

"Buyrun benim?" Dedi kafasını tezgahtan kaldırarak bana çevirdi. 

"Sen hazırsın di mi?"

"Nasıl bir hazır olma işi o bahsettiğin?"

"Bavulların diyorum."

"Ha onlar. Evet ya şey onlar. Hazır."

"O halde ben giyiniyorum. Sonra gidiyoruz."

"Hey dur bakalım. Masayı ben topladım. Bulaşıklar?"

"Sen halledersin Cey hadi lütfen bak borcum olsun orda da ben yıkarım iki kere üst üste.

"İki kere üst üste dedin bak."

"İki kere üst üste."

"Anlaştık."

Ayaklarımı odama sürüdüm. Eşyalarımı koyduğum bavulumdan giyeceklerimi alarak fermuarını kapattım. Altıma kısa bir şort ve üzerimede kalın askılı salaş bir bluz geçirdim. Saçlarımı da açık bıraktım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra, telefonumu şortumun cebine koyarak sırayla valizleri dış kapının oraya çektim. Hepsini getirdiğimde Ceyla'nın ortalıklarda gözükmediğini farkettim. Bağıra bağıra Yalın'ın şarkılarına eşlikte etmiyordu. 

"Ceyy? Hadi nerdesin sen?"

"Ceyy! Ses versene."

Şimdi nereye gitti bu kız? Pöffff! Adımlarımı Ceyla'nın odasına doğru hızlandırdım. Kapıyı açmak için kapı kolunu aşağıya indirdim ama açılmadı. En son kapı ardına kadar açıktı. Demek ki kilitlemiş. Yine ne haltlar karıştırıyor acaba?

"Ceyla! Kilidi açar mısın?"

"Ceyy! Ses versene ya!"

"Cey!"

"Hey allahım ya!"

"Kızım öldün mü?"

"Ses verecek misin sen artık?"

"Cey bak sinirlendiriyorsun beni."

"Zey.."

"Sonunda yani. Sen n'aptın söyle bakayım?"

"Yok bak sen kendine kahve yap. Bende sen kahveni bitirince orda olacağım."

"Ceyla kapıyı aç. Bak tamam kızmak yok."

"Kardeşliğimiz üstüne yemin et. Bana kızmayacaksın."

"Kızmayacağımı söyledim di mi? Etmem ben yemin filan."

"Off, tamam açıyorum ama söz ver bari kızmayacağına."

"Tamam. Söz veriyorum kızmayacağım."

"Açıyorum."

"Aç artık."

Son söylediğinden sonra kapıyı araladı. Elimle ittirip ardına kadar açtığımda gördüklerimle kahkahayı patlatmam bir oldu. Tam karşımda duran yatağın kenarında ağzı açık bavulların içine yerleştirilmiş kıyafetler ve yatağın üzerinde duran birkaç bikiniyle kısa şortlar. Gülmemek için birbirine bastırdığım dudaklarım suç işlemiş küçük çocuk gibi bana bakan Ceyla'yı görünce dayanamadım ve yine kahkaha attım. 

"Cey, bunlar ne?"

"İşte bikini birde şortlarım."

"Şapşal onu görebiliyorum. Neden yatağın üzerindeler? Ve sen niye bana böyle bakıyorsun?

"Bavullarım tam anlamıyla hazır diğil çünkü. Sende dalgayı kaçırmak istemiyordun. Bende işte dün gece uyuya kaldığımdan tüm dolabı yatağa indirdim. En son bunlar kaldı."

"Hani hazırlamıştın?"

"Öyle sanıyordum."

"Sen aşık mısın?"

"Yalı-"

"Onu kastetmemiştim."

"Diğer anlamda diğilim ama yorgundum işte. Dün sen beni yatağa gönderince uyuyakalmışım. Sonra sabah oldu işte uyuyamadım. Kahvaltı derken aklımdan çıkmış."

"Cidden şapşalsın Ceyla."

"Kızmadın sen bana?"

"Çok komiktin içeri girdiğimde. Suratının halini benim gözümden görsen sende kızacağımı düşünmezdin."

"E o zaman ne duruyorsun gelde yardım et."

"Dengesiz misin kızım sen?"

"Hayır dün akşam ki Titanic çarpması."

"Belli oluyor zaten."

Yatağa doğru ilerledim. Ben şortları katlayıp yerleştirirken o, bikinileriyle uğraşıyordu. Birkaç dakikaya hepsi bittiğinde kapıya dopru yöneldim ve arkamdan ona bavullarını kapının oraya getirmesini, bende benimkileri arabaya götüreceğimi söyledim. İki elimle de bavullarımı çekiştirirken o da bavullarını kapıya getiriyordu. Benimki zaten 3 taneydi. Bagaja sığdılar. Ceyla'nınkileri de arka koltuklara koyardık. Bakışlarımı kapıya yönelttiğimde taşımakta zorlandığını gördüm. Durduğum yerden ona seslendim.

"Cey, yardıma ihtiyaç var mı?"

"Yok ben taşıyorum şimdi."

"Emin misin?"

"Hayır Ceyla'yım."

"Ceeyy!"

"Tamam ya taşıyorum işte."

"Arabayı kim kullanacak?"

"Ben kullanırım."

"O zaman ben arabaya geçiyorum. Sende eşyalarını arka koltuğa yerleştir. Bagaj doldu."

"Tamam ben hallediyorum."

Ön koltuğa yerleşip, cebimden telefonu çıkardım ve torpidoda olmasını umduğum kulaklığı mı alarak tüm yol kendi kendime takılacaktım. Şimdi yol boyunca Yalın aşağı Yalın yukarı. Birde 1 buçuk saat yol. Birde doğuğu günden başlar. En sağlıklısı bu benim için. Cey kendi kendine takılır. Torpidoyu açarak kulaklığımın orada bulmanın sevinciyle telefona takıp son ses şarkılarımı dinlemeye başladım. Koltuğu da biraz arkaya kaydırarak başımı yasladım. Birkaç dakika sonra rüzgar esintisiyle kapının açıldığını hissettim. Bakışlarımı Ceyla'ya çevirdiğimde arabayı çalıştırmaya başladı. Bende tekrar eski pozisyonuma dönerek başımı arkaya yasladım. Evet başlasın bakalım yolculuk.

~~**~~

Kafama dökülen soğuk suyla sıçrayarak uyandım. Şimdi kafamdan aşağıya soğuk su dökmüştü. Yemin ediyorum gerizekalı bir arkadaşım var. Kafamı Can'ın sesine doğru çevirdiğimde kızgın bakışlarıyla karşılaştım. 

"Can sen gerizekalı mısın?"

"Abicim n'apayım uyanmadın. Neredeyse 15 dakikadır savaş veriyorum sen uyan diye."

Yataktan kalkıp, üzerimdeki ıslak tişörtü çıkarttım. Dolabıma yönelip, kapağını açtığımda için boş olmasıyla ilk afallasam da sonra hepsinin bavullara tıkılmış olduğunu anımsadım. 

"Bavullar nerde Can?"

"Arabada."

"Çok güzel. Ben ne giyeceğim peki?"

"Ayarladım onu merak etme. Kanepenin üzerinde."

"Beni şaşırtıyorsun Can."

"Hadi abicim giy onları gidiyoruz."

"Merak etme kaçmam Can."

"Ee biliyoruz abicim. Hadi ama. Hem geç olacak sonra. Öyle sıcakta hiç çekemem yol."

"Başlama yine. Tamam sen çık ben 5 dakikaya arabadayım."

"601. saniyede burdayım."

"Of Can tamam. Geliyorum 5 dakika olmadan."

"Tamam hadi. Duşunu orda alırsın. Kahvende arabada."

Çok ilginç bir karakteri var Can'ın. Ama birlikte büyüdük biz onunla. Beni kaybetmekten korktuğu için bu kadar üstüme düşüyor biliyorum. Bildiğim birşey daha var biraz daha oyalanırsam söylene söylene yanıma gelecek. Hemen kanepede duran pantalon ile tişörtü üzerime geçirerek telefonumuda cebime koyduktan sonra merdivenlerden çıkarak evden ayrıldım. Can arabaya binmiş müziği son ses açmış, beni bekliyordu. Keyfi yerindeydi baya. Arabaya bindiğimde dikiz aynasından arka koltuklara kaydı gözüm. Arka koltuklar full bavuldu. 

"Can bu kadar bavul nerden çıktı?"

Arabayı çalıştırdı ve hafif gülümseyerek bakışlarını yola odakladı. Bakışları yoldayken bana kahvemi uzattı.

"Daha ne kadar var diye sorsaydın keşke abicim. Ya ne kadar çok eşyan varmış senin öyle? Doldur doldur bitmedi. Daha bagajda da var. Yani kıyafetlerinin maşallahı var. "

"O kadar varlar mıymış ya?"

"Valla varlarmış abicim. Canlı canlı kanıtı sana arkadalar."

"Yol kaç saat?"

"En fazla 1 saate ordayız."

"Okey."

Koltuğu biraz arkaya ittirerek kafamı arkaya rastladım ve çalan müzik eşliğinde gözlerimi kapattım. Yol boyunca hiç konuşmadık. Gözlerim kapalı olduğu için Can'ın beni dürtmesiyle irkildim. 

"Hadi abicim kalk geldik."

Can'a kafamı sallamakla yetinerek arabadan aşağı indim. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Ev fena diğildi. Yani dışardan öyle gözüküyordu.

"Hadi abicim el at bavullara. O kasları boşuna yapmadın."

Can'la birlikte bavulların hepsini evin içine sokmayı başarmıştık sonunda. Oldukça geniş bir salonu vardı. 

"Evin alt katı var mı?"

"Şansına küs abicim."

"Nerde kalacağım o zaman göster."

"Senin için üst katı düşündüm ben ama?"

"Hayatta olmaz kardeşim. O kadar güneş, aydınlık bana göre diğil."

"Perde denilen bir şey var di mi? Üstelik kalacağın oda denize bakıyor, balkonu da var."

"Göster o zaman hadi."

"Gel bavulları çıkaralım yukarı. Odana taşırız."

"Çıkaralım bakalım."

Bavulları Can'ın gösterdiği odaya götürdük. Baya güzel bir yerdi aslında. Oadaya daha çok beyaz rengi hakimdi. İşte onun yanında birkaç renkli obje. 

"Ee nasıl abicim?"

"Güzel. Baya güzel de.."

"De?"

"Fazla aydınlık."

"Kerem başlattırma aydınlığına. Kaç gündür tıkılmıştın eve işte bu açıklık iyidir."

Kendimi yatağa attım. Yatak beni içine çekmişti sanki. Yada yorulduğumdan bana öyle geliyordu bilmiyorum. 

"Banyo ne tarafta Can?"

"Bu oda da olması gerekti. Hatta bak. Burda var."

"Tamam sen çık kendin yerleş. Bende bir duş alıp uyuyacağım."

"Tamam abicim hadi kaçtım ben o zaman."

"Can fark etmediysen aynı evdeyiz."

"Ben şey olsun diye şey etmiştim ama yani olsun yine de. Tamam abicim ben keni odama gidiyorum."

Can odamdan çıktıktan sonra kendimi duşa attım. Suyun her hücremde hisettirdiği rahatlık bana iyi gelmişti. Duştan çıktıktan sonra altıma bir şort geçirerek kendimi yatağa attım. Biraz kestirmek bana iyi gelecekti. 

~~**~~

Ceyla'nın kulağımdan kulaklığı çekmesiyle irkildim.

"Hadi Zey geldik."

"Tamam iniyorum."

"Hadi yardım ette taşıyalım eve kadar."

Ceyla'yla birlikte bavulları taşıdık içeriye. Ben kendimkileri odama koyduktan sonra kısa bir duş alıp, sörf tahtamı da alıp Ceyla'nın yanıa gittim. Eşyalarımı yerleştirmemiştim çünkü çok tozluydu. 

"Cey, ben gidiyorum."

"Git hadi."

"Sen gelmiyor musun?"

"Yok ben daha sonra gelirim."

"Ben  geldiğimde yardım ederim toparlarız biraz."

"Tamam. İşte bende sen gelene kadar burda Yalın eşliğinde takılırım."

Ceyay'la konuştuktan sonra evden çıktım ve plaja doğru ilerledim. Ben ve sörf. Çok iyi gelecek bu bana.Plaja geldiğimde birçok insan vardı. Bazıları güneşliniyor, bazıları yüzüyordu. Birkaç kişide sörf yapıyordu. O tarafa dikkatlice baktığımda içlerinde Efe ve Senem'in de olduğunu gördüm. Sörf tahtamı koyup biraz üstünde yüzerek açıldıktan sonra üzerinde dik durarak esen rüzgardan da faydalanarak dalganın üzerinde dik kalmayı başardım. O kadar zevkli ki. Şu an sörf yapmayı ne kadar özlediğimi daha iyi anlıyorum.

~~**~~

Kulağıma dolan şiddetli müzik sesiyle gözlerimi araladım. Yataktan doğrulduğumda güneşin batmak üzere olduğunu gördüm. Uyanmama sebep olan müziğin kaynağını öğrenmek için yataktan kalkarak balkona doğru ilerledim. Tam karşımızda ki evde bağırarak bir şarkıya eşlik edip, aynı zamanda yerleri silen bir kızla karşılaştım. Aşağı baktığımda Can'ın bahçede elinde kahvesi aptal aptal sırıtarak karşıda temizlik yapan kıza baktığını gördüm. Aşağı inerek mutfaktan kendime kahve hazırlayıp Can'ın yanına gittim. 

"Güzelmiş." Sözümle irkilmişti. Beni fark etmemesine şaşırmıyorum. 

"Ne güzelmiş abicim?" 

"Kız diyorum. Güzelmiş."

"Ha o evet. Çok güzelmiş hemde."

"Can..?"

"Kerem..?"

"Sen.. İyi misin?"

"Hiç olmadığım kadar iyiyim. Yani nasıl olmayayım. Baksana açık hava ohh mis. Sonra sen yanımdasın. Yaz geldi. İyi olmamak için bir neden yok bence. Sende iyi ol." Bana göz kırparak bakışlarını tekrar karşıya çevirdi. 

"Beni şaşırttığı söylemiş miydim?"

"Birkaç kez."

"Akşam bir yerlere mi gitsek?"

"Kerem Sayer geri dönüyor! Tabi abicim gideriz. Yeter ki sen iste."

"Süper. O zaman şöyle bar gibi bir yer var mı?"

"Otelin orda var. "

"Akşam 9'da ordayız o zaman."

"Ordayız."

"Benim karnım acıktı. Önce birşeyler atıştıralım. Sonra hazırlanıp çıkarız."

"Sen git ben 5 dakikaya geliyorum."

Can'a baktığımda kızı kesmeye devam ediyordu. Bende buzdolabına yönelip, neler var diye bakarken Can'ın şiddetli sesiyle irkildim. 

"Oha abicim o Zeynep mi?" Kafamı dolaptan kaldırmayarak Can'a cevap verdim.

"Kim Zeynep mi Can?"

"Abicim işte o sörf tahtasıyla karşımızda ki eve giren kız."

"Zeynep kim?"

"Karşıda ki yazlıkta Cihan amcayla Demet teyzenin kızları. En son ailesini kaybetmeden önce ki yaz görüşmüştük. Saçları kıvırcık olmasa tanıyamazdım herhalde."

"Anladığımkadarıyla aradan çoğu zaman geçmiş. Bence tanıyamaman normal. Ağğıımm Can domatesler nerde?"

"Ne beceriksizsin sen ya. Geldim abicim geldim."

~~**~~

"Zeynep sonunda geldin yani. canım çıktı burda iki saattir."

"Cey, sana geldiğimde demiştim."

"Sıkıldım yani n'apayım?"

"Bekle üzerimi değiştireyim geliyorum." Der demez kendini kanepeye attı. Yorulmuş olmalı.

"Çabuk ol." 

Hızla merdivenleri çıkarak üzerimdekileri değiştirdim. Ceyla'nın bitmek bilmeyen Yalın şarkılarından birini duyduğumda aşağı hiç inmek istemesemde yine de indim. Elime toz bezini alarak etrafın tozunu almaya başladım. 

"Cey, akşam bir yerlere mi gitsek?"

"Çok iyi olur."

"Otelin barına ne dersin?"

"Süper olur. Ya Zey bugün dolunay var fark ettin di mi?"

"Evet zaten sonra kumsalda benim yere dolunayı izlemeye gideceğim."

"Gelmemi ist-"

"Daha öncelerde geliyor muydun?"

"Hayır."

"Yalnız izleyeceğim."

"Tamam. Bak sen şimdi buraları silmeye devam et. Bende mutfağa gidip birşeyler hazırlayayım."

"Tamam. Sonra odama çıkarım. Biraz oraları silip, eşyalarımı filan yerleştiririm."

Ceyla mutfağa gitti. Bende buraları temizlemeye devam ettim. Birkaç dakikaya bitti zaten. Ceyla neredeyse hepsini tamamlamış ben yokken. Tam odama çıkıyordum ki Ceyla'nın çığlıklarıyla mutfağa koştum. Kapıda çarpıştık. O da benim yanıma geliyormuş.

"Cey, sakin ol. N'oldu?"

"Zey yangın var!"

"Hani nerde?"

"İşte şu karşı ki evde. Baksana pencereden dumanlar yükseliyor."

"Can'ın evi orası. Cey musluk musluk. Çabuk bana hortum getir. Mutfakta ki balkonda. Hadi koş koş.

Ceyla bana musluğu getirdiğinde hemen kapının ordaki musluğa takıp dumanların geldiği yöne doğru koştum. Ceyla'da arkamdan geliyordu. Oraya geldiğimde bahçeden içeri girerek mutfak olarak seçebildiğim yere doğru hortumu fışkıttırdım. Birkaç dakikaya dumanlar son bulduğunda karşımda ıslattığım, üzerindeki tişörtleri vücutlarına yapışmış, yüzünden tanıdığım birinin Can diğerininde arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim kaslı, turuncuya çalan saçları, yosun yeşili gözleriyle kızgınca bana bakıyordu. Kısa süren sessizliği bozarak kaslı olan konuşmaya başladı.

"Sen n'aptığını sanıyorsun?"

"Yangını söndürüyorum."

"Yangın mı?" Kahkaha atmaya başladı.

"Ya ne gülüyorsun? Çok mu komik?"

"Baya.."

"Zeyno? Sensin di mi?"

"Can?"

"Çok değişmişsin, saçların kıvırcık olmasa ve seni karşımdaki evde görmesem tanıyamazdım."

"Sen pek değişmemişsin."

"Siz tanışıyor musunuz?" Şaşkın gözlerle bize bakan yeşiller.

"Evet, hemde çok önceden."

"Abicim işte bugün bahsettiğim Zeynep bu Zeynep. Tanıştırayım ben sizi." Yanındakini göstererek "Kerem.." 

"Can bende tanıştırayım. Ceyla" 

"Eyvah Zeyy! Su açık kaldı. Kapatıyorum hemen."

Koşar adımlara evden çıkıp, 2 dakika geçmeden geri geldi.

"Tanışma faslımız bittiğine göre asıl konuya gelelim. Ya Can merak ediyorum o dumanları nasıl çıkardınız?"

"Kokudan da belli olduğu gibi yemeği yaktık."

"Ve sen kıvırcık.. Gelip bizi sırılsıklam edene kadar hallediyorduk."

"Yangın var sanmıştım. Gelip yardım etmek istedim. Yakmasaydınız yemeği. Suç sizin!"

"Okey, yardım etmek istedin. Ne diye hortumu üzerimize tutup su fışkırtıyorsun?"

"Söylediğim gibi yangını söndürmek için."

"Bu yaz çok eğlenceli olacak."

Yüzüne ukala olduğunu belli eden bir gülümseme yaydığında tüm bedenime hakim olmadığım bir sinir kaplamıştı. 

"Ya hala eğlence derdindesin."

Tartışmamız üzerine Can ve Cayla'nın çıt çıkarmadan bizi izlediklerini fark ettim. Yani sanırsam az önce çıt çıkarmıyorlardı.

"Abicim.. Zeyno. Tamam yeter."

"Zey, hadi gidelim bizde artık. Bak hem geç kalacağız akşama hazırlanmamız gerek. Can, Kerem tanıştığımıza memnun oldum. Görüşürüz sonra."

"Bir dakika Zeyno. Akşam derken?"

"Otelin ordaki bara gideceğiz."

"Ee bu süper. Bizde Kerem ile orda takılacaktık zaten. Sizi alalım akşam 9'da. Hep birlikte takılırız. Bizde aradaki açığı kapatmış oluruz hem. Ne dersiniz?"

"Yok artık."

"Var artık Zeyno."

"Bence süper olur. Hem daha iyi tanırız birbirimizi. Di mi Zey?"

"Cey-"

"Akşam 9'da bizi alın. Beraber gideriz. Can, Kerem görüşürüz."

"Görüşürüz Ceyla."

"See you."

Kerem'e yapmacık bir gülümseme atarak Ceyla'yla birlikte eve gittik. Can'ı anlayamıyorum nasıl Kerem'le arkadaş. Arkadaş olmayı geç nasıl aynı evde yaşabiliyorlar anlamıyorum. İçerideki uyuz sinirlerimi bozsada şu an tek düşündüğüm gece ki izleyeceğim dolunay.

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

1.3M 56.7K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...
5.5M 293K 30
!Acemi bir dille yazılmıştır! Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar t...
2.1M 100K 43
Abisinin arkadaşına yaptığı sosyal medya akımından sonra hayatı değişeceğini kim bile bilirdi ki? ○●□■ Siz : Seni bir arkadaş bir dos...
4M 115K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.