27. Bölüm| "Anka Kuşu"

1.3K 75 7
                                    

Selamlar! :)
Ben geldim ve size yeni bölüm getirdim :) 

Bu bölüm isteği üzerine 'Bolhankerlikahve' ye gidiyor :)

Yeni bölüm için net bir gün söyleyemiyorum ama bu hafta kesinlikle yayımlarım :)
Umarım seveceğiniz bir bölüm olmuştur :)
Sonra görüşmek üzere, hoşçakalın:)

~.~.~.~.~.~.~.~.
Mutfaktan gelen seslerle gözlerimi araladım. Kerem yanımda yoktu, hırsız diye şüphelenmeden önce bu ayrıntıyı göz önünde bulundurmam gerekiyordu. Her ihtimale karşılık mutfağa pat diye girmemeye karar verdim. Sonuçta dünyanın binbir türlü hali vardı ve her an herşey olabilirdi. Belki de şu an mutfakta süper manyak mutfak katili..

Derin nefes alarak içimden saçmalamayı kestim. Adımlarımı normal hızından bir tık daha hızlandırarak yürümeye başladım. Sonuçta beni Kerem'e götüreceklerdi. Hırsız yoktu.

Mutfaktan içeri girdiğimde Kerem'in içinde bulunduğu hal hayretlere düşmemi sağlasa da kahkahalarıma engel olamamıştı. Kahkahalarımla bana dönen Kerem'de kısa bir süre sonra da sırıtmaya başladı.

"Zeynep, gülmesene."

Sırıtarak söyledikleri kahkahalarımı kesmeye yetmemişti.

"Zeynep, gülme dedim."

Bu sefer daha da ciddiye bürünmeye çalışması bana hiçte yardımcı olmuyordu. Başını onaylamazcasına iki yana sallamaya başladı. Adımlarını üzerime yöneltmişti.

"Sen şimdi kesmiyor musun gülmeyi?"

Kahkahalarım yüzünden karnım ağrımaya başlamıştı ama kendimi durduramıyordum. Aramızdaki mesafeyi kapattığında yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kahkaha atmasam da sırıtışım yüzümdeydi.

"Umarım gece iyi uyumuşsundur."

Sırıtışım yavaşça silinip yerini dudaklarımın birleşmesine bırakırken yavaşça kaşlarımı çattım. Vakit kaybetmeden elleri vücudumu bulduğunda beni gıdıklamaya başladı. Kahkahalarım mutfağı inlettiğinde onu engellemeye çalıştım ama işlemiyordu. Kaçmaya yeltendiğimde beni durdurmaya çalıştı ama pek başarı keydettiği söylenemezdi. Nereye kaçıcağımı bilemezken salona geçip koltuğu önümde siper attım.

"Yaklaşma."

Nefes nefese kalmış halime bu sefer o kahkaha atarken gözlerimi kıstım.

"Bayılıyorsun değil mi?"

"Neye?"

"Beni süründürmeye."

Sanki zaten kocaman olan sırıtışı daha da genişlemişti. Başını aşağı yukarı salladı. Aynı zamanda dudaklarını birbirine bastırmıştı.

"Bi'tabi."

Söylediğine gülmek istesemde ona karşı hislerim ve isteklerimle ittifak olmalıydım. İtilaf değil. Yaklaşmaya başladığını fark edince hemen geriledim.

"Yaklaşma dedim."

"Niye?"

"Çünkü ben.."

Üstüme doğru koşmaya başladığında geri adım atarak koşmaya başladım. Başladım fakat ayağımın dibinde adlandıramadığım cisime takılarak yeri boyladım. O da zaten neredeyse dibimde olduğu için hızını alamayarak üzerime kapaklandı.

Şokun 'ş' sini bile yaşamadan elleri vücüdumu bulduğunda gözlerimi devirmeme kahkahalarım engel olmuştu. Kerem acımadan beni gıdıklamaya devam ederken ben karanlıkta kalmamak için tek ışık kaynağımı yitirmeyerek onu engellemeye çalışıyordum. 

Tutsak ~ZeyKer~ ►Askıdaحيث تعيش القصص. اكتشف الآن