25. Bölüm| "Bana Benzemeye Başlıyorsun."

1.5K 80 10
                                    

Selamlar :))!
Ben geldim =]]
Ara sona erdi :)
Bu bölümü bizim şapşiriklere ayırdım :D Seveceksiniz diye düşünüyorum :)

Birşey söylemek istiyorum; Ufukta gözükmeyen final kendini belli ediyor. Yakın değil ama düşünüyorum, bilmenizi istedim :)

Yeni bölüm Çarşamba :)!

Şimdilik hoşçakalın :))

•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•.•

Gözümü açtığımda nerede olduğumu bilmiyordum. Etrafa beyaz renk hakimdi ve burası aşırı derecede hijyen kokuyordu. Yattığım yerde doğrulmaya kalktığımda başım döndü. Başım döndüğü için yüzümü buruşturarak kafamı yastığa geri koydum. Sağ elim sızlıyordu ve başımda müthiş bir ağrı vardı. Elimi başıma götürdüğümde sol tarafına bandaj yapıştırıldığını gördüm. Elimin sızlamasının sebebini çözerken kaşlarımı çattım. Serum başlamışlardı. Hiç hoşuma gitmeyen aşırı hijyen kokusunun nedenini anlarken ofladım.

Benim hastanede ne işim vardı?

Gözlerimi kapatarak hatırlamaya çalıştım. Sanki kafamın içinde bir mıknatıs vardı ve tüm iğneleri içine çekiyormuş gibi hissediyordum.
Başımı öne eğerek ellerimde şakaklarımı ovuşturmaya başladım. Kulağıma dolan sesleri anlamaya çalışırken yüzümü buluşturdum.

Acı çok netti.

"Yav, Zeynep sakin ol. Cey içerde uyuyor. Gayet iyi."

Duyduklarım ilgimi çekerken kendimi dinlemeye zorladım.

"Zeyno, gerçekten gelmeyin. Ya, bakın siz keyfinize. İlla uğraştıracaksın değil mi? Bekle seni doktorla konuşturacağım."

Zey inat ediyordu sanırım. İnatçı tavırları gözümün önüne gelirken gülümsedim. Kendimi çok kötü hissetmiyordum ama iyi de değildim. Eğer Zey buraya gelirse abartacağı kesindi. Ve kesin olan bir şey daha vardı; rahat nefes alamaycaktım.

'Sabah sporu yaparsak kendini daha dinç hissedeceksin.'

'Sebzede ağırlık verirsen sana daha iyi gelecek.'

'Seni üzen şeyleri düşünme. Böylelikle daha az başın ağrır.'

'Beraber pilatese gidebiliriz.'

'Al, sana süt getirdim iyi gelir.'

'O şekilde çıplak gibi dışarı çıkamazsın gece gece. Üzerine bir şey al.'

'Islak saçla durma Cey! Sinüzit olacaksın.'

Birden bunaldığımı hissettim. Bu şekilde davranırsa nefes neremizden alınıyor diye düşünebilirdim. Duvarlar üstüme üstüme gelirken Can'ın varlığını yadırgadım.

"Can! Buraya gel."

Düşüncelerimle boğuşurken Can'ın sesini duymuyordum. Büyük ihtimal Zey'e sözünü geçirememiş, salak salak kapının önünde sessizce söyleniyordu.

Ona seslenmemin ardından çok geçmemişti ki, kapı ciddi derecede gürültüyle açılmıştı. Gürültüyü ele alınca ağrıyan başımla birlikte bir an deprem oluyor sandım. Ama Can, görüş alanıma girdiğinde içinde bulunduğu haline gülsem mi ağlasam mı bilememiştim.

Saçları birbirine girmiş, bir eliyle kolunu ovuşturuyor ve yüzünde ki dehşet içeren ifadeyle hızlı hılzı soluklanarak beni inceliyordu. Yüzünde ki dehşet verici ifade beni üzsede tipine gülmeden edemedim.
Ben gülmeye başlayınca Can dirseğini ovuşturduğu kolunu serbest bırakıp bana tuhaf bir şekilde bakmaya başladı. Kahkahalarım daha güçlü bir hal alırken adımlarını bana yöneltti.

Tutsak ~ZeyKer~ ►AskıdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin