KARA LİSTE-ÇETE

By odeurdefraise0

13.2K 484 97

ÖLÜM MÜREKKEBİNİ TÜM SUÇLU BEDENLERE DAĞITAN İNSANLARIZ BİZ. "Dünya kötülükle dönmüyor Eslem. Daha doğrusu i... More

Her şey nasıl başladı?
0.1 TEHDİT
0.2 YABANCILAR
0.3 MAHZEN
0.4 SÖZLEŞME
0.5 ŞAŞIRTAN CİNAYET
0.6 MUHAFIZ
0.7 YÜZÜK
0.9 BUNU BEN İSTEDİM
1.0 HUZUR
1.1 KORKULARINI KORKUT!
1.2 EVE DÖNÜŞ
1.3 BÜYÜLEYİCİ DEĞİŞİM
1.4 REZİL BİR ÖLÜM
1.5 VEDA
1.6 KARA LİSTE
1.7 GÖREV
1.8 FATİH
1.9 GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOLLAR
2.0 ARDA

0.8 TÖREN

200 17 2
By odeurdefraise0

ARKADAŞLAR OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN♥️🌈

  ESLEM

Ateş önümde ilerlerken, tereddütlü ve yavaş adımlarımla bende arkasından gidiyordum. Büyük ağacın önüne geldiğimiz de ise Ateş cebinden telefonunu çıkarıp olduğu yerde durdu. Ben ise tam onun yanına gelmiştim. "Ne olacak şimdi? Bekleyecek miyiz?" dedim meraklı bakışlarla Ateş'e bakarken.

Telefondan gözünü ayırmayarak, "Evet. Ama fazla beklemeyiz. Birazdan açarlar bize kapıyı." dedi Ateş. "Kapı mı?" derken sesim istemsizce titremişti. Ateş kafasını onaylar şekilde sallarken elindeki telefona bakmaya devam ediyordu. "Aynen. Ama bu sefer asıl mahzene, yani Üstad'ın olduğu mahzene gireceğiz." Dedi Ateş sakin bir ses tonuyla. Üstad mı? Anlaşılan tanımam gereken daha çok kişi vardı. Aklımda ki soruları durdurmaya çalışırken, Ateş telefonu kapatıp sol cebine koydu. Bende etrafıma dikkatli bir şekilde göz gezdirdim. Kimse yoktu. İleride duran arabaya baktıktan sonra ormanın ne kadar büyük olduğunu fark ettim. "E hadi!" Dedi Ateş uyarıcı bir ses tonunda. Önüme aniden döndüğümde ise Ateş'in az önce önünde durduğu o ağacın kökleri birden kaybolmuştu sanki. Aşağıya doğru çekilmişlerdi. Çelik bir kapıya benzeyen duvarın önüne doğru ilerlemeye başladık. Yavaş adımlarla ilerleyen Ateş çelik duvarın önüne gelince sağ tarafında duran merceğe benzeyen küçük deliğe doğru kafasını uzattı. Bende arkasından yavaşça ilerledim. Ve durdum.

Duvar ortadan ikiye doğru yavaşça açılmaya başladı. Ağaç sallanıyordu. Yukarı doğru bakarken içimi istemsizce bir korku kapladı. Kapı açılırken Ateş geriye doğru bir adım attı. Sırtı göğsüme birden değince bende bir adım geriye atmıştım. Arkasına bakmadan, "Pardon." Dedi. Kapı açıldıktan sonra ileride duran siyah takım elbiseli adam bize doğru gelmeye başlamıştı. Ateş bana doğru dönüp elini uzattı. Gözlerimi Ateş'in uzattığı eline çevirdim ve tereddütlü bir şekilde elini tuttum. Ateş önüne döndü ve içeri sakin adımlarla girdi. Bende arkasından onun elini bırakmadan devam ediyordum. Takım elbiseli adam tam karşımızda duruyordu.

  Yüz hatları keskindi ve benden gözünü ayırmıyordu. Ona bakmayı kestim ve etrafıma göz gezdirmeye başladım. Siyah karanlık duvarlar, duvarların altında yanan ince şeritler halinde koridoru aydınlatan elektrik mavisi ışıklar, ve koridorun sonundaki asansör. Genç adama doğru çevirdim gözlerimi. Bana bakmaya devam ediyordu. Bakışları sert ve tehditkardı.

"Bundan sonrasını ben hallederim. Sen gidebilirsin." Dedi takım elbiseli adam benden gözlerini ayırmayarak. Ateş'e doğru çevirdim gözlerimi. Kafasını onaylar şekilde salladı ve oda bana çevirdi gözlerini. "Bundan sonrasına girmem yasak. Ben dışarıda, arabada bekliyor olacağım Eslem." Dedi Ateş sakin bir ses tonuyla. Kafamı olumsuz bir şekilde sallarken, "Olmaz. Senin de gelmeni istiyorum. Hem.. ne olacak şimdi? Aziz Bey içeride mi? Yada sizden biri var mı içeride? Tanımadığım bir adamla.." Derken Ateş sözümü devam ettirmeme izin vermedi ve omuzlarımı iki elinin arasına aldı. Korkuyordum. Başıma ne geleceğini bilmiyordum. Şuan da bana güven veren tek kişi Ateş'ti. Gözlerindeki masumiyeti görebiliyordum. En azından hissedebiliyordum bunu. Ateş genç adama kafasını çevirdikten hemen ardından bana baktı. Gözlerimin içine bakarak, "Sadece sakin ol. Korkma.." dedi sakin bir ses tonuyla.

  Korkma mı? Cidden tek diyebileceği şey bu muydu? Bu bir film sahnesi değildi. "Ateş.." dediğim an yeniden sözümü keserek, "Eslem! Sadece onun dediklerini yap ve sakin kal." dedi genç adamı eliyle işaret ederek. Ses tonu yükselmişti. "Benim oraya girmem yasak. Ama zaten ben seni arabada bekliyor olacağım." Sözlerine güvenmek istiyordum ama bu iki gündür yaşadığım onca saçmalığı hatırladıkça, aklım buna izin vermiyordu. "Peki. Anladım." derken Ateş'in yüzüne bile bakmadım ve genç adama doğru dönerek, "Gidelim o zaman. Bakalım bu sefer ne gelecek başıma?" dedim alaycı bir ses tonuyla.

Genç adam yüzüme bakarken suratında bir tebessüm oluştu. Bunu umursamayarak koridorun sonundaki asansöre doğru döndüm. Ateş'in bana sesini yükseltmesi hoşuma gitmemişti. Açıkçası ondan böyle bir tepki beklemiyordum. Genç adam kolumdan tuttuğu anda kafamı ona çevirmiştim. Yüzüme bakmadan "Sadece sus ve ilerle." dedi sert bir ses tonuyla. Şaşkın ve bir o kadar öfkeli bakışlarımı ondan çevirerek, tekrar döndüm önüme. Bana emir verilmesi hoşuma gitmiyordu. Ama buna katlanmazsam hiçbir yerde bana huzur olmayacaktı. Bunu da biliyordum.
...
Asansör çok soğuktu. Genç adam yanımda duruyordu ve kolumu tutmaya devam ediyordu. Kaçamak bakışlarımı ona doğru sakin bir şekilde çevirdim. Soğuk bakışlarını arkamda duran düğmelere dikmişti. Aniden bana çevirdi koyu kahve gözlerini. "Kimsin sen?" dedim kendimi tutamayarak. Aptalca bir soruydu belki ama, merak ediyordum sadece. "Bilmem. Bende en az senin kadar merak ediyorum." dedi. Anlamsız bir yüz ifadesiyle ona bakarken, gülümsedi ve "Benim kim olduğum önemli değil. Önemli olan insanlığa ne kattığım." dedi ve gülümsemesi yavaşça kayboldu yüzünden. Söylediği şey çok doğruydu. Akıllı birine benziyordu. Duruşunda bir asillik vardı. Sert bir insan gibi dursa da, yine de bu ona yakışıyordu.

Asansörün kapısı açıldı aniden. Önüme döndüm ve gördüğüm manzara karşısında nutkum tutulmuştu. Ben nereye gelmiştim böyle? "Gel hadi." dedi genç adam. Yavaşça kolumu serbest bıraktı o arada. Asansörden dışarı sakin adımlarla ilerlemeye başladım. Burası tarihi bir müzeyi andırıyordu. Sanki yerin altına bir saray yapmışlardı. Ama garip olan kısım, burada kimse yoktu. Ben kafamda böyle hayal etmemiştim.

Büyük ve çok geniş bir yerdi. Yüksek bir tavanı vardı ve yerler krem rengindeki mermeri andıran taşlarla kaplıydı. Krem rengindeki uzun ve kalın kolonların desenleri ve duvarlarda bulunan büyük resimler çok hoşuma gitmişti. Resimler bu sefer sanat eseri gibi duruyordu. Bir savaş görüntüsünü andıran tablo, içlerinde gördüğüm tabloların en büyüğüydü.

Neden böyle bir yer vardı peki? İnsanlar neden böyle bir yeri inşa etmişlerdi? "Herkes nerede?" dedim genç adama. Etrafıma bakmaya devam ederken, tavana doğru kafamı yukarı kaldırdım. İnanılmazdı. Binlerce yazı ve insan resmi vardı. Tavan çok genişti. Ve bir o kadar da görkemli..

Sorduğum soruya hala cevap vermemişti. "Herkes ner.." derken arkamı döndüğümde kimse yoktu. Genç adam gitmişti. Etrafıma iyice baktım ama yoktu. Topuklu ayakkabıların çıkarttığı o sesleri duyunca hızla arkama doğru döndüm. Bir kadın vardı kapının hemen önünde. Beyaz bir şal örtmüştü başına, altında ise koyu kırmızı şık bir elbise vardı. Ayak bileklerine kadar uzanan elbisenin altında ise siyah bir ayakkabı vardı. Sade, topuklu bir ayakkabı. Benden gözlerini ayırıp elindeki siyah kulplu bardağa doğru çevirdi bakışlarını. "Siz kimsiniz?" derken bir adım ileriye doğru attım. Kırklı yaşlardaki kadın ise tekrardan bana çevirdi bakışlarını. "Hoş geldin." dedi yüzündeki masum tebessüm ile. Kadına doğru bir adım daha attım ve, "Siz kimsiniz?" diye tekrarladım sorumu.

Kadın tam söze başlayacağı sırada sağ tarafımdan konuşma sesleri gelmişti. Kafamı sağ tarafımdaki koridora çevirdiğimde ise bir grup takım elbiseli orta yaşlı adam birbirleriyle konuşarak buraya doğru geliyorlardı. Beni görmeden içeri geçmişlerdi. Hepsinin elinde bir dosya vardı. Ve bütün dosyaların rengi kırmızıydı. Anlamsızca onlara bakıyordum sadece.

"Herkes beni dinlesin." dedi kadın uyarıcı ve yüksek bir ses tonuyla. Adamların hepsi susunca ortalık sessizleşti. Kadın gözlerini bana çevirip eliyle beni işaret etti. Anlamsız ve şaşkın bakışlarımı kadına dikmiştim. İçimi ise ani bir heyecan kaplamıştı. Herkes aynı anda bakışlarını bana çevirdi. Ne yapacağımı bilmiyordum. Nasıl davranacağımı da bilmiyorum. "Eslem sonunda aramıza katılabildi demek" dedi bıyıklı adam. Beni tanımalarına şaşırmamıştım. Belli ki benimle ilgili çok fazla muhabbet dönmüş burada. "Evet sonunda aramıza katıldı. Ve artık törenin vakti geldi. Yani.. Yüzüğün takılma vakti." dedi kadın. Herkes birbirine bakmaya başladı yüzlerindeki anlamsız ifade ile kendi aralarında konuşmaya başladılar. Kadın ise gözlerini benden ayırmıyordu. "Henüz bunun için erken değil mi, Mürvet Hanım?" dedi epey yapılı, kirli ak sakallı kel adam. Gözlerimi Mürvet Hanımdan çevirip adama diktim. Yüzünü ekşitmiş Mürvet Hanıma bakıyordu. "Bence bunda hiç bir sakınca yok Ahmet Bey. Hem kararlarımı sorgulamak size düşmez." dedi sertleşen ses tonuyla Mürvet Hanım.

Yine benim adıma bir karar veriliyordu. Bana hiç danışmadan. Ve yine ben sessiz kalmakla yetiniyordum. Gerçi sesimi ne kadar çıkartsam da benim burada söz hakkım yoktu. Bu açık ve netti. "Eslem." Adımı söyleyen tanıdık sese doğru döndüğümde karşımda Aziz Beyi görmüştüm. İçim birden rahatlamıştı. "Aziz Bey?" dedim ona doğru ilerlerken. Yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Ama birden eliyle durmamı işaret edince, olduğum yerde kalakalmıştım. Elinde bir kutu vardı. Siyah, parlak taşlarla kaplanmış bir kutu. Aziz Beyin arkasında ise beni buraya getirip ortalıktan kaybolan o genç adam vardı.

Aziz Bey diğerlerine doğru çevirdi bakışlarını. "Mürvet Hanım, artık başlasak iyi olacak." dedi sakin bir ses tonuyla. Ben ise Aziz Beye bakakalmıştım. "Evet, herkes yerlerine otursun. Eslem, sende lütfen masanın karşısına geç." dedi Mürvet Hanım.

Mürvet Hanımın dediği gibi herkes yerine geçerken bende masanın tam karşısına geçmiştim. Koyu kahve renginde daire şeklindeki ahşap masanın etrafına oturmuş adamların hepsi elindeki dosyaları sırayla masaya koydu. Aziz Bey ise tam o sırada yanıma gelmişti. Onun yüzüne bile bakmamıştım. Sinir sistemim gerçekten de çok bozulmuştu.

Elindeki siyah kutuyu masaya koydu Aziz Bey. Gözlerimi kutuya dikmiştim. Olacakları bir hayli merak ediyordum. "Herkesin bildiği üzere, Eslem'i keşfeden ve bize öneren Aziz Türkoğlu'ydu. Ve bizde, yaptığı şey her ne kadar yanlış gözükse de, bu işlerde yeteneğinin olduğunu fark ettik." diye sözlerine başlayan Mürvet Hanım, iki elini önünde birleştirdi. "Şimdi ise bu yüzüğü takmasının vakti geldi. Evet, henüz erken olduğunun bende farkındayım." diye devam ederken Mürvet Hanım, bakışlarını Kirli ak sakallı adama çevirdi. "Ama yine de, karar benim kararım. Elbet bir bildiğim vardır." dedi ve soğuk bakışları tekrar bana döndü. "Aziz Bey." derken eliyle kutuyu işaret etti. "Buyrun." diyerek Aziz Beye baktı. Kafamı Aziz Beye çevirdiğimde o kutuyu eline almıştı.

Sanırım büyük bir adım atıyordum hayatıma. Her ne kadar, bunu isteyerek yapmasamda, benim için büyük bir adımdı.

Aziz Bey kutuyu açıp içinden parlak taşlı bir yüzük çıkarttı. Kırmızı renkteki oval şeklinde bir yüzüktü. Taşı saran pençe şeklinde ki gümüş renk parıldıyordu. Elimi tutan Aziz Bey bana doğru çevirdi bakışlarını. İçimi bir heyecan kaplamıştı.

"Durun!" dedi sol tarafımdan gelen bir kadın sesi. Aniden kafamı ona doğru çevirdim. Siyah saçları, koyu mor ceketi ve içinde diz kapağının hemen altına gelen siyah bir elbisesi vardı. Kaşlarını çatmış Bize doğru bakıyordu. "Sizin ne işiniz var burada?" dedi Aziz Bey şaşırmış bir halde. İyide bu kadın kimdi şimdi? "Sizin bu cesaretinize hayranım doğrusu Aziz Bey. Etti iki! Sözümü yine çiğnediniz!" derken sesi sinirden titriyordu. "Bu kız bu yüzüğü takmayacak! Ben onun hazır olduğunu söylediğim zamana kadar, böyle bir şey olmayacak!" dedi ve benim olduğum tarafa doğru siyah topuklu ayakkabılarıyla hızla gelmeye başladı. Ve Aziz Beyin elindeki yüzüğü hışımla aldı.

Genç kadın gözlerini bana dikmiş sadece bakıyordu öfkeyle.

Continue Reading

You'll Also Like

173K 6.1K 29
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
17.3K 1.5K 17
Buket Ayaz, Kraliçe takma adıyla popüler olmuş bir yazardır. Türkiye'nin en başarılı yazarları arasında parmakla gösterilir. İşinde başarılı olmayı k...
90.4K 6.5K 54
Sessizlik. Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim sadece ona. Sadece sessiz olmasını! Neden dediğimde susmadın? Şimdi yoksun. Bu senin tercihindi!
2.5M 167K 87
#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. A...