Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAM...

By catti-brie

225K 10K 7.5K

''Geç kaldım değil mi?'' diye sordum ümitsizce bakışlarımı tekrar ona çevirirken. Gözlerimin en derinine bakt... More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Uzaklardan Bir Alıntı
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Uzaklardan Bir Alıntı 2
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36 (FİNAL)
MERHABA
YILLAR SONRA...
YENİ HİKAYE
Merhaba
YENİ HİKAYE ALINTISI
YENİ HİKAYE ALINTISI 2

Bölüm 20

3.8K 209 125
By catti-brie

Merhaba:) Bu kez erken geldim ama önümüzdeki hafta çok yoğun olacağım için bölüm atamayacaktım. Ben de fazla bekletmek istemedim.

Bu bölüm hem sakin hem de fırtınanın yaklaşan etkilerini göreceğimiz bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. Kontrol ettim ama yazım yanlışları varsa affola.

İyi okumalar:) Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:)


20. Bölüm

Bir Ay Sonra...

Zaman hızla akıp giderken düğünümüzün üstünden neredeyse iki ay geçmişti. Çağan ile aynı evi, aynı hayatı paylaşmaya o kadar kolay alışmıştım ki bazen kendim bile buna şaşırıyordum. Her günümüz birbirinden daha güzel geçiyor, her geçen an bir kez daha şükrediyordum.

Yemeğimizi yedikten sonra kahvelerimizi alıp bahçeye çıkmıştık. İkimizin de en sevdiği yerlerden biri bahçedeki salıncaktı ve şimdi yine orada birbirimize sarılmış bir halde oturuyorduk.

Çağan'a babasıyla olanları sormak istesem de şimdiye kadar beklemiştim. O gün, Çağan'ı o kadar kötü bir duruma getirecek ne söylediğini deli gibi merak ediyordum ama yine de onun anlatmasını bekliyordum. Ama son zamanlarda sanki bir şeyler oluyordu ve ben artık merakımın önüne geçemiyordum ve her ne oluyorsa o adamla da ilgili olduğunu düşünüyordum.

''Çağan?'' dedim kısık bir sesle. Başını bana doğru eğip gözlerimin içine baktı ve gülümsedi.

''Efendim Bahar'ım.'' Dedi o da kısık ama yumuşacık bir sesle. Kısa bir an ona baktım. Gözlerime dokunan gözleri o kadar hayat doluydu ki bir an için o bakışlara gölge bulaştırmaktan korktum.

''Bahar'ım? Benimle her şeyi konuşabilirsin biliyorsun değil mi?'' dedi bir eli yanağımı bulduğunda. Gülümsedim ve başımla onayladım. Daha fazla düşünmeye fırsat vermeden sordum.

''Düğünümüzden önceki gün kahvaltıda...'' dedim ve durdum. Gözlerine yerleşen gölgeler ona hatırlamak istemediği anıları hatırlattığımı gösteriyordu. Yine de hiçbir şey demeden devam etmemi bekledi.

''O gün babanla ne konuştunuz Çağan? Ne üzdü seni o kadar?'' Derin bir nefes aldı ve belimdeki kolunu biraz daha sıkıp ona iyice yaklaşmamı sağladı. Başımı omzuna yaslayıp yüzüne baktığımda bakışları o güne dalmıştı. Tam konuşmayacağını düşündüğüm anda kısık sesini duydum.

''Babam ve Gökhan Bayrın, ortaklık anlaşması imzalamışlar.'' Dedi ve bana baktı. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken bir şey söylememe izin vermeden devam etti.

''Bana dedi ki, ikisi de bizim evlenmemizi istemiyorlarmış ve bu yüzden de...'' dedi ve derin bir nefes aldı.

''Senden ne istedi Çağan?'' dedim söyleyeceği şeyden korkarak. Dudaklarını alnıma bastırdı ve fısıldadı.

''Düğünü iptal etmemi istedi.'' Başımı hızla kaldırıp ona baktım. O adamın bir şeyler yaptığını biliyordum ama bunu söyleyebileceğini tahmin etmemiştim. Başkalarının hayatlarını yönetmek onlar için ne kadar kolaydı böyle. Dudakları acı bir gülümsemeyle kıvrılırken devam etti.

''Yapmadığım için de...'' dedi ve güldü. ''Beni evlatlıktan reddetti.''

''Ne?'' Şaşkınlıkla ona baktığımda gülümsedi ve beni kendine çekip başımı göğsüne yaslamamı sağladı. Elimi kalbinin üstüne koyup hafifçe okşadım.

''Çağan ben çok üzgünüm.'' Dedim kısık bir sesle. Bana sıkıca sarıldı.

''Üzülme Bahar'ım.'' Dedi bir eli saçlarımı bulduğunda. ''Ben hiçbir zaman onun oğlu gibi hissetmedim kendimi ya da o bana babam olduğunu hiç hissettirmedi. Hep onun için taşıması gereken bir yük olduğumu hissettim.'' Derin bir nefes aldı.

''Biliyor musun?'' dedi kırgın ama güçlü bir sesle. ''Ben uzun zaman sonra ilk kez o gün gerçekten özgür olduğumu hissettim.''

Gözümden taşan bir damla yaşı hızla sildim ve kalbinin üzerine küçük bir öpücük bıraktım. Dokunuşumla hızlanan kalp atışı beni gülümsetirken başımı ona doğru kaldırdım ve bir elimi yanağına koyup diğer yanağına uzun bir öpücük bıraktım. Dokunuşumla kapanan gözlerini açtığında gözlerinde muzip parıltılar oynaşıyordu. Gülerek ona baktım ve başımı salladım. Hiç uslanmayan küçük bir çocuk gibiydi ama onun her halini, geçen her günle beraber daha çok seviyordum.

Oturduğu yerden kalkıp bana doğru eğildi ve hızla beni kucağına aldı. Kollarımı boynuna sardım.

''Çağan, ne yapıyorsun?'' dedim gülerek. Alnıma bir öpücük bırakıp içeriye doğru yürümeye başladı.

''Hani ben şimdi kötü anıları hatırlayıp üzüldüm ya!'' dedi merdivenlere doğru giderken.

''Eee?'' dedim sesimdeki gülümsemeyi saklayamayarak. Merdivenleri teker teker çıkarken göz kırptı.

''Eee'si biraz mutlu olmam için bana yardımcı olabilirsin diye düşündüm.'' Dedi yatak odamızdan içeriye girerken ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

........&&&&&&.......

Sabah gözlerimi açtığımda Çağan bana sımsıkı sarılmış halde derin bir uykudaydı. Hafifçe ona doğru dönüp ellerimi başımın altına koydum ve onu izlemeye başladım. Düğünden önce kısacık kestirdiği saçları uzamaya başlamıştı ve asi bir tutam alnına dökülmüştü. Yavaşça saçlarını çekip yanağını okşadım. Uykusunda biraz kıpırdansa da uyanmadı. Gülümsedim ve yavaşça yataktan kalktım.

Bugün bir toplantısı olduğu için benden önce çıkacaktı ama biraz daha uyuyabilirdi. Mutfağa geldiğimde kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Omletlerimiz olurken diğer kahvaltılıkları masaya yerleştirdim ve arkamdan bana sarılan kollarla gülümsedim.

''Günaydın Bahar'ım.'' Dedi uzanıp yanağımı öperken. Ona doğru döndüm ve ben de gülümsedim.

''Günaydın. Hadi otur ben de çayları getireyim.'' Beni başıyla onaylayıp sandalyesine oturdu. Ben de oturduğumda kahvaltımıza başladık.

''Her şey çok güzel Bahar'ım, ellerine sağlık.''

''Afiyet olsun.'' Dedim çayımdan bir yudum alırken. Saatine baktı ve hızla ayağa kalktı. Yanıma gelip başıma bir öpücük kondurdu.

''Şimdi çıkmam lazım ama daha sonraya uzun bir kahvaltı sözüm olsun.'' Dedi beni tekrar öptüğünde. Ben de ayağa kalktım ve onunla beraber kapıya geldim.

Çağan kapıdan çıkmadan önce dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Tam geri çekilecekken bir tane daha sonra bir tane daha.

"Çağan yeter artık geç kalıyorsun." dedim kendimi geri çekerek.

"Tamam Bahar'ım bir tane daha öpeyim gideceğim." Deyip tekrar öptü ve biraz geri çekilip bana baktı.

" Yok bu olmadı son bir tane daha öpeyim." Tekrar öptüğünde omzuna vurdum yavaşça.

"Çağan hadi artık!" dedim yalancı bir kızgınlıkla.

Mızmız bir çocuk gibi baktı bana. Sesinde gerçek bir kırgınlık vardı.

"Sen de beni göndermeye ne kadar meraklısın Bahar'ım. Ne var yani bir iki kere öptüysem? Hem karım değil misin istediğim kadar öperim."

Küçük bir kahkaha attım. "Çocuk gibisin Çağan. Hadi git artık."

"Tamam gidiyorum." dedi üzgün üzgün. Onun bu haline dayanamadım ve uzanıp bu kez ben onu öptüm. Kocaman gülümsedi ve kapıyı açtı. Sonra tam çıkarken durdu ve bana döndü. Gözlerinde yaramaz parıltılar dolaşıyordu.

"Bahar'ım biliyor musun öpücüğe dayanıklı ruj varmış. Acaba diyorum ki onlardan mı alsan? Ben de seni rahat rahat öpsem. Ne dersin?"

"Çağan!" diye bağırdım hayretle ve omzuna vurdum. "Çok edepsiz bir kocasın sen!"

Kocaman bir kahkaha attı.

"Hem sen nereden biliyorsun öyle bir ruj olduğunu ya?" Çağan tekrar bir kahkaha attı ve tek kaşını haylazca kaldırdı.

"Ben ilgili bir kocayım Bahar'ım beni bilirsin."

"Sen hem ilgili hem de çok edepsiz bir kocasın Çağan!" dedim gülerek.

"Ama sen beni böyle sevdin." dedi muzırca ve son bir öpücük daha bırakıp gitti.

.........&&&&&&..........

Holdinge geldiğimde masamın üstünde duran dosyalar yoğun bir günün beni beklediğinin habercisiydi. Derin bir nefes aldım ve koltuğuma oturdum. Önümdeki dosyalara göz atarken kapının sesini duydum.

Selin, elindeki kahve bardağını masanın üzerine bıraktığında ona gülümseyip teşekkür ettim. Bugünkü programı dinlerken gerçekten yoğun bir gün olacağına bir kez daha emin oldum. Uzun süredir buraya gelmediğim için oldukça fazla iş birikmişti ve birkaç saat sonra bir toplantıya girecektim. Koltuğumda arkama yaslandım ve pencereden dışarıya baktım. Uzun zamandır ne babamdan ne de Bahar'ın ailesinden ses çıkmamıştı. Düğün günü bir şeyler yapmalarından korkmuştum ama şükür ki buna cesaret edememişlerdi. Yine de onların bu sessizliği beni tedirgin ediyordu. Bu kadar uzun süre ortaya çıkmamaları bir şeylerden kuşkulanmama neden oluyordu.

Babamın Gökhan Bayrın ile ortaklık yaptığını öğrendikten sonra yaptıkları işleri takip etmeye başlamıştım. Aynı şekilde Ahmet Ertekin'in de neler yaptığından haber olmak için uğraşıyordum. O adamın Bahar'a söyledikleri hala aklımın bir köşesindeydi ve söylediği her cümle için onu mahvedecektim. Saate baktığımda toplantı saatinin geldiğini gördüm ve ceketimi giyip odadan çıktım.

Yaklaşık bir buçuk saat sonra toplantı bittiğinde odama geldim ve üstümdeki ceketi çıkarıp koltuğun arkasına astım. Bugün abim Kayra ile birlikte doktora gideceği için onun bugünkü işlerini de ben devralmıştım ve ben yokken abimin ne kadar zorlandığını tahmin edebiliyordum.

Kapı çaldığında gelen kişiye baktım ve kaşlarım hafifçe çatıldı. Kerem, babamların yaptıklarını takip etmemde bana yardımcı oluyordu ve buraya gelmişse önemli bir şeyler öğrenmiş olabilirdi.

''Çağan Bey, merhaba.'' Dedi pürüzsüz ve düz bir sesle. Ayağa kalkıp bana uzattığı elini sıktım.

''Hoş geldin Kerem, otursana.'' Dedim masanın önündeki koltuklardan birini işaret ederek. Üstündeki ceketi düzeltip oturduğunda bana bir dosya uzattı.

''Çağan Bey, babanız ve Gökhan Bey'in bir ortaklık yaptığını biliyorsunuz.'' Dedi bilip bilmediğimden emin olmak ister gibi. Başımı sallayarak onu onayladım. Hafifçe öksürdü ve konuşmaya devam etti.

''Bir ay kadar önce ikisinin de önemli bir ihaleye katılma kararı aldığını öğrendim.'' Dedi ve bana baktı. Kaşlarımı hafifçe çattım ve ona baktım.

''Bu oldukça olağan bir şey Kerem.'' Dedim ve dikkatle ona baktım. ''Seni bu konuda endişelendiren şey ne?'' Derin bir nefes aldı ve eliyle elimdeki dosyayı işaret etti.

''Aynı ihaleye Hanbey Holding de katıldı.'' Dedi ve duraksadı. Onları biliyordum. İş dünyasının sevilmeyen simalarındandı.

''Hasan Hanbey'in daha önce katıldığı bazı ihaleleri araştırdım. Birkaç tanesi dışında diğerlerini kaybettikten sonra ihaleyi kazanan şirketin geri çekilmesiyle kazandıklarını öğrendim. Bunun da yasal yollarla olmadığını gösteren bazı kanıtlara ulaştım ama yine de yeterli değil.'' Onu dikkatle dinlerken elimdeki dosyayı incelemeye baktım. Adları bazı adli durumlara karışmış ama her seferinde delil yetersizliğinden aklanmışlardı.

''Çağan Bey, babanızın ve Gökhan Bayrın'ın birkaç gün önce kimliği belirsiz kişilerden tehdit mesajları aldığını öğrendim efendim.'' Başımı kaldırıp çatık kaşlarla ona baktığında sıkıntılı bir ifadeyle bana baktı.

''Asıl söylemek istediğin şey ne Kerem?'' dedim sert bir sesle. Yüzündeki ifade ve sesindeki sıkıntı asıl konunun başka bir şey olduğunu söylüyordu. Kısa bir an sıkıntılı bir ifadeyle bana baktı ve oturduğu yerde biraz daha dikleşti.

''Bu adamlar sizin ve Bahar Hanım'ın kim olduğunu biliyor Çağan Bey.'' Dedi son derece ciddi bir sesle. ''Onlara karşı dikkatli olmanız gerektiğini düşünüyorum.''

Duyduklarım beynimin içinde dolaşırken öfkeyle yumruk yaptığım ellerimi sıktım. Bu adamlar hakkında az da olsa bir şeyler biliyordum ve şimdi öğrendiklerim kazanmak için neler yapabileceklerini gözler önüne seriyordu. Bundan sonra çok daha dikkatli olmalıydım. Kerem'e baktığımda dikkatle bana bakıyor ve söyleyeceğim şeyi bekliyordu.

''Sen olayları takip etmeye devam et Kerem.'' Dedim ve ekledim. ''En ufak bir şey bulduğunda da mutlaka haberim olsun.''

''Elbette Çağan Bey.'' Ayağa kalkıp elini uzattığında ayağa kalktım ve elini sıktım. Odadan çıktığında koltuğuma tekrar oturdum ve ellerimi saçlarımın arasından geçirip derin bir nefes aldım. Telefonumu elime aldım ve Bahar'ımı aradım. Telefon birkaç çalıştan sonra açıldığında derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.

''Çağan?'' Yumuşacık sesini duyduğumda kalbim kocaman bir rahatlamayla doldu.

''Bahar'ım nasılsın?'' dedim sesimin düzgün çıkmasına dikkat ederek.

''İyiyim ömrüm, çalışıyorum sen ne yapıyorsun?'' Tekrar derin bir nefes alıp arkama yaslandım.

''Ben de çalışıyordum sesini duymak istedim. Seni özledim.'' Gülümsediğini hissettiğimde ben de gülümsedim.

''Ben de seni özledim.'' Dedi sıcacık bir sesle. ''Akşam Çiğdem anneye gideceğiz unutmadın değil mi?''

''Unutmadım Bahar'ım.'' Dedim gülümseyerek. ''İş çıkışında seni alırım anneme geçeriz olur mu?''

''Tamam, ömrüm.''

''Seni çok seviyorum. Şimdi kapatmam gerekiyor Bahar'ım. Ben gelmeden holdingden çıkma olur mu?''

''Ben de seni seviyorum Çağan. Tamam seni bekleyeceğim.''

Telefon kapandığında derin bir nefes aldım. Bugün öğrendiklerimi hem Bahar'ıma hem de abime anlatmam gerekiyordu ama Bahar'ın endişelenmesini de istemiyordum.

Bakışlarım pencereden dışarıyı bulduğunda aklım düşüncelerle boğuluyordu. Öfkeliydim, babamın ve o insanların bize yaptıklarından sonra hala onlar yüzünden zarar görme ihtimalimizin olması öfkemi katlıyordu.

Oturduğum koltuktan hızla kalktım ve arabanın anahtarıyla telefonumu aldım. Selin'e öğleden sonraki toplantıları iptal etmesini söyleyip holdingden çıktım. Yarım saat kadar sonra arabayı durdurduğumda önümdeki yüksek binaya baktım ve bir an sonra arabadan indim.

Binadan içeriye girdiğimde doğruca Gökhan Bayrın'ın odasının olduğu kata çıktım. Asistanının olmadığını görünce kapıyı çalmadan içeriye girdim. Bakışları beni bulduğunda yüzü önce şaşkınlık sonra ise hoşnutsuzlukla kasıldı.

''Çağan?'' dedi orada istenmediğimi belli eden bir sesle. Tam karşısında durup ona tepeden baktım ve masanın önündeki koltuklardan birine rahatça oturdum.

''Çok fazla kalmayacağım merak etmeyin.'' Dedim sakin bir sesle.

''Neden geldin?'' dedi sert bir şekilde.

''Babamla ortaklık yaptığınızı biliyorum.'' Dedim ve ona baktım. Arkasına yaslandı ve ellerini masanın üzerinde birleştirdi.

''Eee, ne var bunda?'' Dudaklarım duygusuz bir gülümsemeyle kıvrıldı.

''Bunda bir şey yok, aksine ikiniz de birbirinize çok benzediğiniz için iyi anlaşacağınızdan da hiç kuşkum yok.'' Dedim sakin ama duygusuz bir sesle. Bakışları öfkeyle kararırken öne doğru eğildi.

''Kızımın seninle evlenmesini hiç istemedim.'' Güldüm.

''Siz kendi kızınızı...'' dedim son sözcüğü vurgulayarak. ''Yirmi dört yıl boyunca istemeyen bir insansınız. Beni istememeniz şaşırtıcı bir durum değil!'' Oturduğu koltukta öfkeyle kıpırdandığında bir şey söylemesine izin vermeden devam ettim.

''Bahar sizi ailesi olarak görmediği için de sizin istediğiniz hiçbir şey benim umurumda değil!''

''Haddini aşma!'' dedi sesi biraz daha yükselirken. ''Buraya bunları söylemek için mi geldin?''

''Kimlere bulaştığınızı biliyorum.'' Dedim daha fazla uzatmayıp asıl konuya gelerek. Bakışları bir an için bocalasa da çabuk toparladı.

''Bu seni ilgilendirmez!'' dedi ve arkasına yaslandı.

''Bahar'ı etkileyebilecek her şey beni de ilgilendirir.'' Dedim ve ayağa kalktım.

''Bu adamların neler yapabileceğini benden çok daha iyi biliyorsunuz.'' Dedim ve masanın üzerine doğru eğilip ellerimi masaya koydum.

''Sizin yüzünüzden Bahar'ın başına bir şey gelirse, sizin bulaştığınız pislik Bahar'a zarar vermeye başlarsa!'' dedim ve gözlerinin içine öfkeyle bakarak karşısında dimdik durdum.

''Sizi de o ortağınız olan adamı da doğduğuna pişman ederim!''  

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.2M 80K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
1.1K 621 20
Genç asiklar..."KARADENIZ"...
4.8M 228K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
192K 12.5K 51
Kapıdan çıktığımda onunla yüz yüze geleceğimi bildiğim gibi dudaklarımdan dökülecek olanları da biliyordum. Onu sevdiğimi söyleyecek, gözlerinin siya...