Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAM...

By catti-brie

225K 10K 7.5K

''Geç kaldım değil mi?'' diye sordum ümitsizce bakışlarımı tekrar ona çevirirken. Gözlerimin en derinine bakt... More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Uzaklardan Bir Alıntı
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Uzaklardan Bir Alıntı 2
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36 (FİNAL)
MERHABA
YILLAR SONRA...
YENİ HİKAYE
Merhaba
YENİ HİKAYE ALINTISI
YENİ HİKAYE ALINTISI 2

Bölüm 18

3.7K 206 213
By catti-brie

Merhaba :) Uzun bir zaman sonra yeni bölümle geldim. Elimden geldiğince kontrol ettim ama yazım yanlışı varsa affola :)

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar...


Bölüm 18

Gözlerimi nedensizce açtığımda başıma giren ağrıyla tekrar kapattım. Kendime kısa bir an izin verip bu kez daha yavaş hareketlerle açtım gözlerimi. Boynuma vuran ılık nefes ruhuma huzurun yayılmasını sağladı. Başımı aşağıya doğru eğdim ve gördüğüm manzara küçücük bir gülümseme yerleştirdi dudaklarıma.

Çağan, başını boynuma saklamış bana sımsıkı sarılmış derin bir uykudaydı. Omzundaki elimi onu uyandırmadan saçlarına çıkardım ve yavaşça saçlarını okşadım. Hafifçe kıpırdadı ve bana biraz daha sıkı sarıldı.

Gözlerimi huzurla kapattığımda aklıma akşamın anıları doldu ve aldığım nefes ciğerlerimde takılı kaldı. Babamın bana söyledikleri o kadar ağırdı ki! O sözler nasıl çıkabilmişti dudaklarından hala anlamak istemiyordum. Bana söyledikleri yalanlar, şimdiye kadar yaşadıklarımız bir bir geçti aklımdan. Beni nasıl bir duruma soktuklarından habersizmiş gibi hareket ediyorlar hatta her şeyin suçlusu benmişim gibi davranıyorlardı.

Ben ise sadece onlardan ve yalanlarından uzakta gerçek bir hayat kurmaya çalışıyordum. İçinde Çağan'ın ve sevdiklerimin olduğu huzurlu bir yaşam istiyordum. Çağan derin bir nefes aldığında eğilip ona baktım ve gözlerime dolan yaşları inatla geriye ittim. Burnumu saçlarına yaslayıp derin bir nefes aldım ve saçlarına küçük bir öpücük kondurup Çağan'a biraz daha sarıldım.

''Bahar'ım?'' Biraz öne doğru eğilip yüzüne baktığımda derin bir uykunun içinde olduğunu gördüm.

''Buradayım ömrüm.'' Dedim fısıldayarak ve gülümseyip gözlerimi kapattım.

.............&&&&&&....&&&&&&...........

Bir Ay Sonra...

Aradan geçen günler yorgunluğu da beraberinde getirse de oldukça güzel geçmişti. Son bir aydır neredeyse her gün düğün hazırlığıyla uğraşmış ve hazırlıkların büyük kısmını tamamlamıştık. Çağan da ben de çok yorulmuştuk ama ikimiz de şikayetçi değildik bu durumdan. Aksine mutluyduk.

Bu süre içinde bizi mutlu eden bir diğer şey ise Kayra'nın hamileliğiydi. Haberi aldığımızda hepimiz mutluluktan havalara uçmuştuk. O ufaklık güzel günleri de getirmişti beraberinde. Çiğdem anne ise çok daha fazla duygulanmıştı. Onu tam olarak anlayamazdım ama üç yıl boyunca öldüğünü sandığı oğluna kavuşmak onun için mucizeyle eşdeğerken, bir de torunu olacağını öğrenmek onlarca duyguyu aynı anda yaşamasına neden oluyordu. Çağan, bebeğin yengesi olacağım konusunda ısrarcı olsa da ben teyze olmakta kararlıydım. Çağan ise hala bunu kabullenme aşamasındaydı ve bulduğu her fırsatta beni ikna etmeye çalışıyordu.

Düğüne birkaç gün kalmıştı ve artık evi tamamen yerleştirmiştik. Akşam kına gecemi yapmıştık. Bütün gece eğlenmiş, şimdiye kadar yaşadığımız bütün acıları arkamızda bırakmıştık bir gün için de olsa.

Çiğdem anne kınanın kendi evinde yapılmasını teklif etmiş biz de kabul etmiştik. Çağan gelmek için ısrar etse de onu ikna etmeyi başarmıştım. Onlar da Buğra abilerle birlikte olacaklardı. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi o akşam benim için. Şimdiye dek eğlenmediğim kadar eğlenmiştim. Çiğdem anne kınayı elime yakarken istemesem de gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım.

Kayra da Çiğdem anne de bana sevgilerini o kadar güzel hissettiriyorlardı ki bazen kalbimde bir yerin sızladığını hissediyordum. Kendi ailemi düşünmek istemesem de en olmadık zamanlarda aklımın bir köşesine sızıyorlardı.

Onları en son nişandan sonra görmüştüm. O günden sonra telefon etseler de açmamış, holdinge gelmeleri durumunda bana haber verilmesini istemiştim. Şimdiye kadar yanımda yoklardı ve bundan sonra da olmalarını istemiyordum. Onlara ve yeni yalanlarına ihtiyacım yoktu.

Sabah Çağan'la kahvaltı yapacağımız için erken kalkmıştım. Üstüme yeşil, düz bir elbise giyip saçlarımı toplamadan bıraktım. Tamamen hazırlandığımda kapının sesini duydum ve gülümsedim. Hızlı adımlarla kapıya gidip açtığımda karşımda gülümseyen yüzüyle Çağan duruyordu.

''Çağan, hoş geldin.'' Dedim içeriye girmesi için kenara çekilerek.

''Hoş buldum ömrüm.'' Kolları belimi sardığında ben de ona sarıldım ve kokusunu içime çektim. Saçlarıma bırakılan öpücük gülümsememi büyütürken geriye çekildim. Kısa bir an bana baktı ve gülümsedi.

''Çok güzel olmuşsun.'' Dedi alnıma bir öpücük bırakırken.

''Teşekkür ederim.'' Dedim gülümserken. ''Çıkalım mı?''

''Hazırsan çıkalım.'' Dedi beni onaylayarak. Başımı salladım ve çantamı alıp dışarıya çıktım. Çağan kapıyı kapatıp elimi tuttu ve beraber dışarıya çıktık.

Araba deniz kenarında küçük ama rengarenk bir kafenin önünde durduğunda yavaşça arabadan indim. Ahşap duvarları tamamlayan masa ve sandalyeler renkli renkli boyanmış ve bahçenin etrafı onlarca çiçeğe ev sahipliği yapmıştı.

''Burası çok güzel!'' dedim Çağan'a bakıp gülümseyerek. O da bana gülümsedi ve içeriye doğru yürümeye başladık.

''Birkaç gün önce buradan geçerken gördüm ve beğeneceğini düşündüm.'' Dedi elimi sımsıkı tutarken.

''Çok beğendim.'' Dedim gülümseyerek.

Bahçedeki masalardan birine oturup siparişimizi verdiğimizde kısa bir an konuşmadan gözlerimize baktık. Denizin mavisine eş gözleri, sıcacık bir duyguyla bakıyordu. Sanki kalbini gözlerinden görebilirmişim gibi hissediyordum bana böyle baktığında. Hiçbir kötülük bana yaklaşamazmış gibi.

Kahvaltımız geldiğinde önümdeki peynirden bir lokma aldım. Başımı kaldırıp Çağan'a baktım.

''Yarın için eksik bir şey kalmadı değil mi Çağan?'' Beni başıyla onayladı ve çayından bir yudum aldı.

''Her şey hazır Bahar'ım. Dün her şeyi tekrar kontrol ettim.'' Dedi bakışları gözlerimin en içine çevrildiğinde. Kalbim yerinde çırpınmaya başlarken derin bir nefes aldım.

''Çağan?'' dedim heyecanlı bir sesle. ''Ben çok heyecanlıyım.'' Gülümsedi ve uzanıp elimi tuttu, elimin üstüne bir öpücük kondurdu.

''Saklamaya çalışıyorum ama ben de en az senin kadar heyecanlıyım Bahar'ım.'' Dedi yatıştırıcı bir sesle. ''Yarın, ikimiz için de yeni bir hayatın ilk günü olacak.''

Gülümsedim. Tam bir şey daha söyleyecekti ki telefonu çaldı. Çağan telefonunu eline alıp ekrana bakmadan açtı.

''Alo?'' Karşı tarafı dinlerken yüzündeki gülümseme yavaşça soldu. Merakla ona baktım.

''Şimdi gelemem!'' dedi net bir sesle ama karşısındaki kişiyi dinledikten sonra kaşlarını çattı.

''Tamam!'' Başka bir şey demeden telefonu kapattı ve derin bir nefes aldı. Bakışlarına yerleşen öfke uzun zamandır görmediğim kadar yoğundu. Elimin üstüne tekrar bir öpücük kondurdu ve ayağa kalktı. Ben korkuyla ona bakarken yanıma gelip saçlarıma bir öpücük kondurdu.

''Çağan, ne oluyor? Nereye gidiyorsun?'' diye sordum korkuyla. Gözlerindeki öfke titreşirken gülümsemeye çalıştı.

''Çok ufak bir işim çıktı. Sen eve dönebilir misin?'' Korkuyla ayağa kalktım.

''Çağan, anlatmayacak mısın?'' Uzanıp elimi tuttu ve sıktı.

''Anlatacağım ama neler olduğunu önce benim öğrenmem gerek Bahar'ım.'' Dedi sıkıntıyla. Uzanıp kollarını belime sardı ve sıkıca sarıldı.

''Hemen döneceğim.'' Dedi ve kısa bir an bana bakıp hızlı adımlarla arabaya gitti.

..........&&&&&&.....&&&&&&.....

Sabah Bahar'ımı almaya gittiğimde bu eve son kez geldiğimi düşündüm. Yarından itibaren Bahar'a ve bana ait bir evimiz, bir hayatımız olacaktı. Onunla geçireceğim bir ömrüm olacaktı.

Kahvaltımızı yaparken bir yandan da düğün hazırlıklarını konuşuyorduk. Kalbim heyecanla çarpsa da sakin görünmeye çalışıyordum ve bu benim için oldukça zor oluyordu. Telefonum çaldığında arayana bakmadan açtım.

''Alo?'' Karşıdan gelen ses bir an için beni şaşırttı. Babam arıyordu ve onunla en son abim döndükten sonra yaptığımız kavgada konuşmuştum.

''Çağan! Seninle konuşmam gereken şeyler var. Sana vereceğim adrese gel!'' Dişlerimi öfkeyle sıktım. Onca zamandan sonra bile hiçbir şey değişmemişti. Hala emirler veren, insanların hayatlarını yönetmek isteyen o adamdı.

''Şimdi gelemem!'' dedim sakin kalmaya çalışarak. Derin bir nefes aldı.

''Çağan, şu an nerede olduğunu biliyorum.'' Dedi soğuk bir sesle. Duyduğum cümleyle etrafıma bakındım. ''Eğer seni zorla getirmemi istemiyorsan geleceksin!''

Söylediği cümle öfkemi körüklerken kaşlarımı çattım. ''Tamam!'' dedim ve telefonun kapanma sesini duydum.

Bahar'ımın korkulu bakışlarını gördüğümde sakin olmaya çalıştım ve ayağa kalktım. Yanına gidip saçlarına bir öpücük bıraktım.

''Çağan, ne oluyor? Nereye gidiyorsun?'' Keşke neler olduğunu ben de bilseydim ama gidip bunca zamandan sonra neden beni aradığını öğrenecektim. Bahar'a ufak bir işim çıktığını ve hemen döneceğimi söyleyip hızlı adımlarla arabama doğru yürüdüm. Arabaya geldiğimde telefonuma gelen mesaja baktım. Orayı biliyordum. Babamın yalnız kalmak istediğinde gittiği yerlerden biriydi.

Yol akıp giderken babamla ne konuşacağımızı düşündüm ama aklıma gelen hiçbir şey yoktu. Onunla belki de bir yıldan fazla zamandır görüşmüyorduk ve görüştüğümüz zamanlarda da oturup konuştuğumuz pek söylenemezdi.

Bana söylediği yere geldiğimde arabayı park ettim ve yavaşça arabadan indim. Önümde uzanan patika yolu ağır ağır adımlamaya başladım. Etrafımdaki ağaçlar yolun üzerinde birleşip gökyüzünü kapatıyordu. Ayaklarıma batan taşların çıkardığı sesler her adımımda kulaklarıma doluyordu. Yolun sonundaki bankta oturan babama baktım.

Sırtını ahşap banka yaslamış, hala ayakta olduğunu gösterircesine dimdik duruyordu. Yavaş adımlarla yanına gittim ve aramızda mesafe bırakarak yanına oturdum. Uçurumun ilerisinden görünen deniz sakin dursa da dalgaların kayalara vururken çıkardığı sesler duyuluyordu.

Kısa bir an hiçbir şey söylemeden oturduk. Başını bana çevirdi ve kısa bir süre bana baktı.

''Geleceğini biliyordum.'' Dedi soğuk bir sesle. Sakin kalmaya çalışarak ona baktım.

''Seninle konuşacağımız ne kaldı ki?'' dedim ben de onun gibi soğuk bir sesle. Başını denize doğru çevirdi. Kısa bir an denizi izledi sakince.

''Holdingdeki hisselerimi abine devrettikten sonra kendime küçük bir şirket kurdum.'' Dedi bana bakmadan. Bunu biliyordum. Bütün yetkilerini abime verip holdingden uzaklaşsa da birikimini kullanarak küçük bir şirket kurmuştu.

''Biliyorum.'' Dedim nereye varmaya çalıştığını merak ederek. Dudakları hafifçe yukarıya kıvrıldı.

''Bildiğini tahmin etmiştim.'' Dedi kısık bir sesle. Başını bana doğru çevirdi.

''İşler yavaş yavaş düzeliyor ve birkaç hafta önce benim için çok karlı bir ortaklık anlaşması yaptım.'' Kaşlarım hafifçe çatıldı. Bu durumdan haberim olmamıştı.

''Peki bunun beni ilgilendiren kısmı ne?'' Derin bir nefes aldı.

''Ortağın kim olduğunu sormayacak mısın?'' Sıkıntıyla bir nefes aldım ve sordum.

''Kim?'' Bakışlarını gözlerimin içine çevirdi.

''Gökhan Bayrın.'' Aldığım nefes ciğerlerimde takıldı. Kaşlarımı çattım ve babama baktım.

''Gökhan Bayrın mı?'' dedim emin olmak istercesine. Başını salladı ve hafifçe bana doğru döndü.

''İşte şimdi seni ilgilendiren kısma geldik.'' Dedi soğuk bir sesle. Kaşlarım biraz daha çatılırken öfkeyle ona baktım.

''Neymiş o?''

''Bahar'ın Gökhan Bayrın'ın kızı olduğunu biliyorum.'' Dedi ve devam etti. ''Ve ikimiz de sizin evlenmenizi istemiyoruz! Bu yüzden Çağan, yarınki düğünü iptal edeceksin!''

Duyduğum cümleyle dişlerimi sıktım ve öfkeyle ayağa kalktım. ''Sen ne dediğinin farkında mısın?''

''Dediğimi yapacaksın Çağan!'' dedi sert bir sesle.

''Sen kimsin ki ben senin dediğini yapacağım?'' dedim öfkeyle. O da ayağa kalktı ve tam karşımda durdu.

''Ben senin babanım.'' Dedi keskin bir sesle. Duygusuz bir kahkaha attım.

''Sen benim babam falan değilsin!'' dedim dişlerimi sıkarak. ''Sen şimdiye kadar beni hiç oğlun olarak görmedin. Ben senin için hep sırtında taşıdığın bir yüktüm. Hiçbir anımda yanımda yoktun. Seninle bir yıldan uzun zamandır bir kez bile konuşmadık ve sen şimdi gelip bana düğünümü iptal etmemi istiyorsun öyle mi?'' dedim bağırarak.

''Dediğimi yapacaksın!'' dedi öfkeyle. Bir adım atıp tam önünde durdum.

''Yapmazsam ne olur?'' Kaşlarını çattı ve öfkeyle bana baktı.

''Neler yapabileceğimi tahmin bile edemezsin.'' Güldüm.

''Hiçbir şey yapamazsın! Senin gücün sadece yanında çalışanlara yeter.'' dedim ve ekledim.

''Senin istediğin hiçbir şeyi yapmayacağımdan emin olabilirsin.'' Arkamı döndüm ve arabaya doğru birkaç adım attım.

''Seni evlatlıktan reddederim Çağan!'' Bağırışını duyduğumda durdum ve dönüp ona baktım.

''Ben hiçbir zaman senin oğlun olmadım ki.''

...............&&&&&&...............

Çağan gideli iki saatten fazla olmuştu ve hala bir haber yoktu. Telefonlarımı da açmıyordu ve artık merak etmeye başlamıştım. Oturduğum koltuktan sıkıntıyla kalktım ve evden çıktım. Belki Buğra abi Çağan'a ulaşabilirdi.

Çağan'ı bir kez daha aradığımda telefonu kapalıydı. Bu iyice merak etmeme neden olurken Buğra abilere gelmiştim. Zili arka arkaya çaldığımda kapı hızla açıldı ve Buğra abinin telaşlı yüzüyle karşılaştım. Hızla içeriye girdim ve endişeyle sordum.

''Buğra abi, Çağan'dan haberin var mı?'' Kayra beni en yakındaki koltuğa oturturken Buğra abinin kaşları çatıldı.

''En son akşam beraberdik. Bugün kahvaltıya gideceğinizi söylemişti. Gelmedi mi?'' Derin bir nefes aldım ve onayladım.

''Geldi, biz kahvaltı yapıyorduk. Sonra bir telefon geldi, hiçbir şey söylemeden apar topar gitti. Neredeyse üç saat olacak ama ne aradı ne de telefonlarımı açtı.''

Buğra abi telefonu alıp Çağan'ı aradı ama telefon bir kez daha açılmadı.

''Sana hiçbir şey söylemedi mi?'' Kayra'nın sorusuyla başımı olumsuz anlamda salladım. Bakışlarım bir kez daha Buğra abiye çevrilirken titreyen sesimle konuştum.

''Ona bir şey olmasından korkuyorum.'' Buğra abi hızlı adımlarla yukarıya çıktı. Aşağıya indiğinde hazırlanmıştı. Kayra'ya bir öpücük verip kapıyı açtığında sesini duydum.

''Çağan! Neredesin oğlum sen?'' Kalbim deli gibi çırpınırken hızla ayağa kalktım ve kapıya doğru bir adım attım. Çağan, hızla bana doğru gelip kollarını bana sardı. O kadar sıkı sarılıyordu ki! Ben de kollarımı kaldırıp ona sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim.

''Çağan?'' dedim merakla. Hiçbir şey söylemeden bana daha sıkı sarıldı ve derin bir nefes alıp saçlarıma bir öpücük bıraktı.

''Çağan, iyi misin? Neyin var?'' diye sordum sarılmaya devam ederken.

''İyiyim Bahar'ım.'' Dedi ve kendini biraz geri çekip dudaklarına eğreti bir gülüş yerleştirdi. ''Şimdi daha iyiyim.'' Buğra abi elini Çağan'ın omzuna koydu ve dikkatle ona baktı. Birkaç saniye sonra öfke dolu bir sesle konuştu.

''Babam mı?'' Merakla Çağan'a baktım. Derin bir nefes aldı ve başıyla onayladı. Çağan'ı bu kadar üzecek ne yapmış olabilirdi ki? Buğra abi kapıya doğru giderken Çağan onu durdurdu ve elini omzuna koydu.

''Konuşulacak her şey konuşuldu abi.'' Dedi yorgun bir sesle. ''Eteklerimizde daha fazla dökülecek taş yok artık. Gitme, senin de moralini bozmasın daha fazla.''

''Çağan-'' Derin bir nefes aldı.

''Bana güven!'' Buğra abi bir an için Çağan'a baktı ve başıyla onayladı. Daha fazla dayanamadım ve sordum.

''Çağan neler oluyor?'' Çağan, alnıma bir öpücük bıraktı ve gözlerimin için baktı.

''Her şeyi anlatacağım Bahar'ım söz veriyorum ama şimdi değil tamam mı? Yarın düğünümüz var ve hiçbir şey bozmasın moralimizi. Ben iyiyim merak etme.'' Dedi gülümseyerek. Dikkatle ona baktım ve gülümseyip başımla onayladım. Çağan da gülümsedi ve abisine döndü.

''Bizi kahvaltıya davet edersiniz değil mi?''

...........&&&&&&.............

Sabah gözlerimi bambaşka bir heyecanla açtım. Bugün Çağan'la benim düğünümüz vardı. Yaşadığımız onca şeyden sonra birlikte bir yaşama ilk adımımızı atacaktık. Kalbim bugün daha farklı atıyor, aldığım nefesler içimi huzurla dolduruyordu.

Çağan benim en büyük şansım olmuştu. Onunla yaşadığım her an, kalbinin güzelliğini bir kez daha seviyordum. İçinde yaşadığım yalanların arasında bana umudun hala var olduğunu gösteren en büyük gerçekti o.

Bugün çok işimiz vardı, saate baktığımda Kayra'nın gelmesine az bir zaman kaldığını gördüm ve üzerimi değiştirmek için dolabımın başına geçtim. Giysilerimin neredeyse tamamını evimize götürsem de burada da birkaç parça eşya bırakmıştım.

Hazırlanıp salona gittiğimde birkaç saniye etrafa baktım. Bu ev en umutsuz olduğum anlarda bana yuva olmuştu. Her ne kadar eksik olsa da buradan güzel anılar bırakarak gidecektim. Önümde yeni anılar biriktireceğim günlerin olduğunu bilerek arkamda bırakacaktım burayı.

Pencerenin önündeki koltuğa oturup bakışlarımı dışarıya çevirdim ve düşündüm. Çağan'la şimdiye kadar yaşadıklarımız tek tek geçti gözlerimin önünden, öğrendiğim gerçekler bir kez daha yaktı canımı. Bakışlarımı daldığı boşluktan ayırıp kendime geldiğimde aklıma ailem geldi. Gülümsedim, söylemesi kolay ama yaşaması zor bir sözcüktü aile olmak. Biz de hep böyle olmuştuk ve şu an tek istediğim bugünü mahvedecek bir adım atmamalarıydı.

Kapı çaldığında hızlı adımlarla gidip kapıyı açtım. Kayra gülümseyerek bana doğru bir adım attı ve bana sımsıkı sarıldı. Kollarımı ona sardığımda aklıma doluşan kötü anılardan uzaklaşmaya çalıştım ve ben de gülümsedim.

''Hoş geldin.'' Dedim kendimi geriye çekip içeriye girmesi için yol verirken.

''Hoş buldum.'' Dedi o da gülümseyerek. Sonra kısa bir an bana baktı. ''Hazırsan çıkalım mı?''

''Hazırım, gelinliğimi ve çantamı alayım çıkalım.'' Dedim ve beni onayladığında odama doğru yürümeye başladım.

............&&&&&&................

Sabah erkenden kalkıp abimin kapısına dayanmıştım. Uykulu gözlerle kapıyı açtığında bana attığı bakıştan saatin çok erken olduğunu anlamıştım ama ben uyuyamadıysam o da daha fazla uyumamalıydı. Kahvaltı yapmasını bile beklemeden onu evden çıkarmıştım. Önce gidip tıraş olmuş, oradan da düğünün yapılacağı yere geçmiştik. Hazırlıkların tamamlandığını bir kez daha kontrol ettikten sonra annemi alacak ve oradan da Bahar'ıma gidecektik.

Kalbimdeki heyecan bugün daha farklıydı. Sanki, yüzlerce katlı bir binanın en tepesindeymişim gibi nefesim kesiliyor, ama hissettiğim duygu korku yerine mutluluk oluyordu.

''Çağan? İyisin değil mi?'' Abime baktığımda tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.

''İyiyim, ne oldu ki?'' diye sordum merakla. Abim kendini koltuğa bıraktı ve derin bir nefes aldı.

''Yüzün bembeyaz oldu.'' Dedi ve güldü. ''Bayılmayacaksın değil mi?'' Kızgınca abime baktım.

''Abi!'' dedim uyarırcasına. Abim tekrar ayağa kalktı ve karşımda durdu. Kısa bir an bakışları yüzümde gezindi ve gülümseyip bana sarıldı.

''Hep çok mutlu olun abim.'' Dedi kendini geriye çektiğinde. ''Hiç kimse mutluluğunuzu bozamasın.'' Ben de gülümsedim ve omzuna hafifçe vurdum. Duyduğum ayak sesleriyle başımı arkama çevirdiğimde annemi gördüm.

Üzerindeki uzun siyah elbisenin içinde o kadar genç görünüyordu ki. Gözlerine yerleşen yaşlara rağmen dudakları çok güzel bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. Bana doğru birkaç adım attığında ben de ona doğru gittim ve tam karşısında durdum. Uzanıp yüzümü ellerinin arasına aldı ve gözlerimin içine baktı. Bakışları sevgiyle yüzümde gezindi.

''Bahar ve sen...'' dedi gülümseyerek. ''Birbirinizin ilkbaharı olun oğlum. Hayatınıza hiçbir kötülük uğramasın, korkular sizden hep uzak dursun.'' Dedi ve bir elini kalbimin üzerine koydu.

''Burası hep sevgiyle dolup taşsın.'' Uzanıp alnına dudaklarımı bastırdım ve sımsıkı sarıldım ona. Kolları sırtımda usul usul dolaşırken mırıldandım.

''Seni çok seviyorum annem.''

............&&&&&&...........

Aynadan yansıyan görüntü, bana çok benzeyen ama ben olamayacak kadar farklı birinin görüntüsüydü. Gelinliğimi Aslı ve Kayra'yla beraber seçmiştik. İncecik dantellerle işlenmiş düşük omuzlu bir modeldi gelinliğim, üst kısmı küçük incilerle işlenmiş ve aşağıya indikçe işlemeler seyrekleşmişti ve eteği de az bir kabarıklığa sahipti. Sade ama şık bir görünüme sahipti.

Birkaç saat sonra kapı çaldığında ellerim heyecandan titremeye başladı. Kapıya doğru ufak birkaç adım attım ve durdum. Buğra abi Kayra'yı öptü ve içeriye girdi. Beni gördüğünde dudakları büyük bir gülümsemeyle kıvrıldı ve yanıma gelip alnıma küçük bir öpücük bıraktı.

''Çok güzel olmuşsun Bahar.'' Dedi ve bakışlarını kapıya doğru çevirdi. Onun baktığı yere baktığımda kalbimin bir an duracağını sandım.

Çağan tam karşımda durmuş, gözlerindeki ışıltılarla bana bakıyordu. O kadar çok şey anlatıyordu ki gözleri. Birkaç adım geriye gitti ve bana aşkla baktı. Sonra bana doğru gelip dudaklarını alnıma bastırdı ve fısıldadı.

''Sen benim ömrümsün, ilkbaharımsın!''

Gülümsedim ve bana uzattığı elini sıkıca tutup beni evden çıkarmasına izin verdim. Arabaya bindiğimizde nefeslerimizin sesleri birbirine karışıyordu. Çağan elimi sımsıkı tutmuştu ve başparmağı elimin üzerini okşuyordu.

''Ben çok heyecanlıyım!'' dediğimde tamamen bana döndü ve gülümsedi.

''Ben de Bahar'ım.' Dedi sevgi dolu bir sesle ve ekledi. ''Seni çok seviyorum.''

''Ben de seni çok seviyorum.''

.........&&&&&&..........

Düğün salonuna geldiğimizde bizi karşılaşan kalabalık ve alkışlar ikimizin de heyecanını körüklemişti sanki. Nikah masasına oturduğumuzda Bahar'ıma baktım. Bakışlarını bana çevirdiğinde dudaklarında beliren gülümseme hayat oldu bana.

Abimlerin nikahında ayağıma basışı geldi gözlerimin önüne ve gülümsedim. O gün nikah şahidi olarak oturduğumuz masada bugün bizim nikahımız kıyılıyordu.

''Siz Ahmet kızı Bahar Şule Ertekin, Selim oğlu Çağan Özoğlu'nu eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?'' Bahar kısa bir an bana baktı ve sevgi dolu bir sesle yanıt verdi.

''Evet!'' Dudaklarım kocaman bir gülümsemeyle buluşurken bana sorulan soruyu duydum.

''Siz Selim oğlu Çağan Özoğlu, Ahmet kızı Bahar Şule Ertekin'i eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?'' Bahar'ıma baktım ve avcumun içindeki elini sımsıkı tuttum.

''Evet!''

Sonrası yoktu, nikah memurunun söyledikleri ve evlilik cüzdanını Bahar'ıma verişi birer hayal gibiydi sanki. Sadece Bahar ve ben vardık o an. Evlenmiştik, biz olmuştuk. Bakışlarımız birbirini bulduğunda gülümsedik. Yüzünü ellerimin arasına aldım ve yanaklarını okşadım. Kalbim hızla atmaya devam ederken uzandım ve dudaklarımı alnına bastırdım.

''Seni aldığım son nefese kadar hep çok seveceğim Bahar'ım.'' Dedim ve geri çekilip gözlerine baktım. Dudaklarındaki gülümseme aldığım en güzel yanıt oldu.

Elinden tutup dans pistine çektiğimde kollarımı beline sardım. Kollarını boynuma doladığında saçlarına bir öpücük bırakıp gülümsedim. Şarkıyı özellikle seçmiştim ve şarkının sözlerini duyduğunda vereceği tepkiyi merak ediyordum. Müzik başladığında kollarımda Bahar'ımla dans etmeye başladım ve kokusunu içime çektim. Şarkının sözlerini dinlerken bakışlarımı gözlerine çevirdim.

''Bahar günleri dere boylarında seviş benimle,

Kestane saçlarında kelebekler asılıyken,

Yaz geceleri kurumuş dere yataklarında,

Sıcak kumlar yatağımız, söğütler çatımız, duvarımızken.''

Dudaklarımdaki gülümsemeyle ona bakıp dans etmeye devam ederken Bahar önce bana şaşkınlıkla sonra ise gülmemeye çalışarak baktı ve başını iki yana salladı.

''Çağan! Çok edepsizsin!'' Küçük bir kahkaha atıp ona daha sıkı sarıldım ve çapkınca göz kırptım.

''Ne kadar da bize uygun bir şarkı değil mi Bahar'ım?'' 

Continue Reading

You'll Also Like

15.8K 779 31
Hayatta her şey bir tesadüften ibarettir.Ve bir tesadüf koca iki yaşamı alır, değiştirir...Onu süsler, renklendirir ve hayatınızın merkezine koyar. ...
1.8M 112K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...
1.9M 132K 30
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.5M 93.1K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...