KARA LİSTE-ÇETE

By odeurdefraise0

13.2K 484 97

ÖLÜM MÜREKKEBİNİ TÜM SUÇLU BEDENLERE DAĞITAN İNSANLARIZ BİZ. "Dünya kötülükle dönmüyor Eslem. Daha doğrusu i... More

Her şey nasıl başladı?
0.1 TEHDİT
0.2 YABANCILAR
0.3 MAHZEN
0.4 SÖZLEŞME
0.5 ŞAŞIRTAN CİNAYET
0.6 MUHAFIZ
0.8 TÖREN
0.9 BUNU BEN İSTEDİM
1.0 HUZUR
1.1 KORKULARINI KORKUT!
1.2 EVE DÖNÜŞ
1.3 BÜYÜLEYİCİ DEĞİŞİM
1.4 REZİL BİR ÖLÜM
1.5 VEDA
1.6 KARA LİSTE
1.7 GÖREV
1.8 FATİH
1.9 GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOLLAR
2.0 ARDA

0.7 YÜZÜK

256 21 4
By odeurdefraise0



  "Kızın karakterini çözebilen var mı?" Dedi her zaman ki o alaylı ses tonuyla Dilşah. Burak sert bakışlarını Dilşah'a çevirdi. "Bu ne demek oluyor şimdi?" Dedi Ateş anlamsız surat ifadesiyle Dilşah'a dönerek. Dilşah bakışlarını Ateş'e çevirdi aniden. Gözlerini hafifçe baydı ve "Yani, Eslem burada ki bir çok kuralı çiğneyecek gibi görünüyor. Açıkçası o kız pek hoşuma gitmedi." Dedi bıkkın bir ses tonuyla Dilşah.

  Burak bu sefer gerçekten çok sinirlenmişti. Sözlerine dikkat etmesi gerekse de Dilşah, kibrinden hiç bir zaman asla ödün vermezdi. "Bence sesini kessen iyi olur Dilşah!." derken Burak'ın sesi sinirden titremişti. İstemsizce Eslem'i koruma ihtiyacı duyuyordu son zamanlarda. "Tamam, her neyse. İşimize dönelim. Murat Yaylalı iki gün sonra büyük bir balo düzenliyor." Dedi Miru tartışmayı bölerek.

  Herkes aniden Miru'ya döndü. Aziz Bey Çeteye bir plan yapmalarını ve o adamı yok etmelerini söylemişti. Ve bu göreve Eslem'i de dahil etmelerini söylemişti. "Pekala, o zaman ben direk planı anlatıyım size. Baloya davetli gibi giriş yapacağız. Ve sonra adamı alıp çıkacağız. İşte yine, ve yine mükemmel ötesi zekam." Dedi Yetkin gülümseyerek. Herkes garip bir şekilde Yetkin'e bakarken, Asena durumu düzelterek, "Bu sefer işi içeride halledeceğiz Yetkin. Şu gereksiz şakalarına da bir son ver artık." Dedi ve Yetkin'den gözlerini çevirip bilgisayara doğru baktı. Yetkin hiç bir şey demeden suratını asıp, tekrar önüne döndü.

Asena bilgisayarı açtı ve dosyalar kısmını girip balonun olacağı salonun iç haritasını açtı. Aklından Eslem'i çıkaramıyordu bir türlü. -Onunla konuşmalı mıyım?- diye geçirdi aklından. Konuşmak istiyordu. Fakat konuşursa da onun tepkisinden istemsizce korkuyordu. Kendini iyi hissetmek için gülümsedi ve haritayı duvara yansıtmak için masanın üzerinde duran küçük mavi cihazın üzerinde ki düğmeye tıkladı. Arkasında döndü ve sakin adımlarla duvara doğru ilerledi.

Duvara yansıyan haritaya göz gezdirirken, "Tamam. Şimdi size planı kısaca anlatıyorum." Dedi ve sağ tarafında duran kırık beyaz, küçük sehpada ki ince uzun çubuğu aldı. Burak Asena'nın üzerinde ki gerginliği fark edebiliyordu. Gözleriyle Asena'yı süzerken "Asena?" Dedi meraklı bir ses tonuyla. Asena aniden Burak'a doğru döndü ve "Evet?" Dedi gergin bir ses tonuyla.

Burak ukala bakışlarıyla Asena'ya doğru bakarken boğazını temizledi ve, "İstersen planı ben anlatabilirim. Yani sen, pek iyi görünmüyorsun. Ve böyle gergin bir şekilde bize planı anlatmanın kimseye faydası olmuyor." Dedi gülümseyerek. Asena gözlerini yere doğru çevirdi aniden. "Gergin falan değilim." Dedi hafif titrek bir sesle.

Ateş Burak'a doğru gözlerini çevirdi ve "Burak, Asena bir kaç gündür ilaç kullanıyor, biliyorsun. İyi gözükmemesinin sebebi bu. Ve Asena," derken gözlerini Burak'tan çevirip Asena'ya doğru baktı. Kafasını kaldıran Asena, yere diktiği gözlerini Ateş'e çevirince, Ateş kaşlarını endişeyle çattı. "Asena?" Dedi Ateş endişeli bir ses tonuyla. Asena anlamsızca Ateş'e ve etrafındakilere baktı.

Burnu kanıyordu. Herkes Asena'ya endişeli gözlerle bakıyordu. Asena burnuyla dudağının arasında bir ıslaklık hissedince elini aniden burnuna götürdü ve ardından eline baktı. Kanı görünce kaşlarını endişeyle çattı. Kendini gerçekten iyi hissetmiyordu. Ve bu şey bir haftadır devam ediyordu. Neredeyse her gün burnu kanıyordu.

Burak endişeli bir ses tonuyla "Dinlensen iyi olacak Asena. Evine git. Bu şekilde devam edemezsin." Dedi. Burak, Asena'ya diktiği gözlerini Miru'ya çevirdi aniden. "Sen onu eve götür Miru." Dedi Burak sakin bir ses tonuyla. Miru kafasını onaylar bir şekilde salladı ve Parmağına bakakalmış Asena'ya doğru hızlı adımlarla ilerledi. -Ne oluyor bana? Başım dönüyor. Karnımda tarif edilemez bir ağrı var. Burnum kanıyor. Ne oluyor bana?!- diye geçirdi aklından. Başının dönmesi şiddetlenince, bacakların da bir uyuşukluk hissetmişti. Ona bir adım uzaklıkta ki Miru'nun kollarını aniden tutunca gözlerini sımsıkı kapadı.

"Asena?!" Dedi Miru yüksek ve endişeli bir ses tonuyla. Miru Asena için gerçekten çok endişeleniyordu. Ve bir o kadar da korkuyordu. Asena ile aynı evde kalıyorlardı. Çocukluktan beri arkadaşlardı. Ve Asena'yı bu şekilde görmek Miru'yu gerçekten endişelendiriyordu. Asena yumduğu gözlerini yavaşça açtı ve gözlerine birden perde inmiş gibi hissetti.

Yavaşça kararıyordu sanki gözleri. Bacaklarında sanki binlerce karınca dolaşıyordu. Miru'nun kollarını daha da sıkı tuttu ve "Lütfen beni buradan götür." Dedi Asena kafasını Miru'ya çevirerek. Asena Miru'nun gözlerine bakarken yavaş yavaş Miru'nun yüzünde ki netlik kayboluyordu.

Miru Asena'yı sakinleştirmeye çalışır bir ses tonuyla' "Tamam. Tamam hadi gidelim. Senin hava alman gerek. Merak etme. İyi olacaksın." Dedi.

  Miru Asena'nın bir kolunu omuzuna alıp, yavaş ve dikkatli adımlarla arkasına doğru döndü. Kapı aniden açılınca herkes bakışlarını kapıya yöneltti. "Asena, sen benimle gel." Dedi Pars her zaman ki sert ses tonuyla. Siyah takım elbisesi ve için giydiği krem rengi gömleği, yana doğru taranmış hafif dalgalı açık kumral saçları ile her zaman ki asil duruşuna bir hava katmıştı. Miru istemsizce onun cazibesine kendini kaptıracakken kendini topladı. "Miru sen kalıp planı anlat." Diye devam etti Pars.

  Burak Pars'a doğru bakarken -Pars bir şeyler biliyor olmalı.- diye düşündü. Gözlerini tekrar Asena'ya çevirdiğin de Asena'nın artık dayanacak gücünün kalmadığını anlamıştı. "Pekala. Onu eve bırak. Ben gelene kadar yanında kal." Dedi Miru endişeli ses tonuyla.

Pars kafasını onaylar şekilde salladı ve Asena'nın yanına hızlı adımlarla ilerledi. Ertem cebinde ki aralıklı ritimlerle titreyen telefonunu hissedince elini hızla cebine götürdü. Telefonu cebinden kurtarıp, hızlı bir şekilde ekrana çevirdi gözlerini. Arayan kişi Eslem'di. Kaşlarını yukarı doğru şaşırarak kaldırdı. Tereddütlü bir şekilde telefonu açtı ve kulağına götürdü. "Alo?" Dedi Ertem sakin ve meraklı bir ses tonuyla. "Ateş'in telefonuna ulaşamıyorum. İşimin bittiğini ve beni almaya gelebileceğini ona söyler misin? Şu an Özlem'in evinin önündeyim." Dedi Eslem soğuk ve mesafeli bir ses tonuyla.

Ertem Eslem'in sesinden istemsizce etkilenmişti. Hafif bir duraksadıktan sonra boğazını temizleyip, Eslem'e cevap verdi. "Tabi söylerim. Şarjı bitmiş olmalı. O yüzden ulaşamamışsındır." Dedi Ertem.

Ateş ve Burak gözlerini kapıya doğru ilerleyen Pars ve Asena'dan ayırıp, aniden Ertem'e çevirdi. "Teşekkür ederim." Dedi Eslem mesafeli bir ses tonuyla tekrar. Ertem tam cevap vereceği sırada sinyal sesi gelmişti. Yüzüne kapatmıştı telefonu. Şaşkın bakışlarla yere doğru bakarken, telefonu kulağından çekti ve ekrana baktı tekrar. "Kim aradı Ertem?" Dedi Burak meraklı bir ses tonuyla Ertem'e bakarken. Ateş cebinde duran telefonu hızla aldı ve açma düğmesine tıkladı. Telefon kapanmıştı.

  Ertem düşüncelerini kenara bıraktı ve, "Şey, Eslem aradı. Ateş, Eslem seni bekliyor. Gitsen iyi olur." Dedi gözlerini Ateş'e çevirerek. Ateş telefonu tekrar cebine koydu ve gözlerini Ertem'e çevirdi. Derin bir iç çektikten sonra, "Pekala, ben gidiyorum. Eslem'e yolda olanları anlatırım. Şu yüzük meselesini yani." Dedi ve sağ tarafın da duran kahverengi deri ceketine çevirdi kafasını. Ceketi eline aldı. Burak Ateş'in gitmesini istemiyordu. Eslem'i şimdiden istemsizce sahiplenmişti.

  Ertem kaşlarını hafifçe çattı. "Yüzük meselesini anlatma. Teşkilatın mahzenine gittiğimiz de zaten öğrenecek." Dedi sert bir ses tonuyla. Eslem'in yüzüne kapatmasından hiç hoşlanmamıştı. Kaba bir tavır olarak düşünmüştü. Ertem ince düşünceli ve alıngan bir yapıya sahipti. Bu tür ve buna benzer kaba davranışları kabul edemiyordu. "Sana ne oldu?" Dedi Miru Ertem'e meraklı ve sinsi bakışlarıyla bakarken. "Bir şey yok. Hadi sende oyalanma Ateş. Bir an önce git ve kızı al. Teşkilatın mahzeninde buluşuruz." Dedi sert ses tonuyla. Ateş kafasını onaylar şekilde salladı ve kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledi. Burak gözlerini ilerleyen Ateş'ten çevirdi ve önüne döndü.

...

  Eslem Özlem'in oturduğu binanın kapısının önündeki merdiven basamaklarından birinde oturmuş sabırla Ateş'in gelmesini bekliyordu. Özlem'i yukarıda kontrol etmeye gittiğin de, yerde yattığını görünce yerden kaldırıp yatağına kadar taşıyıp onu yatırmıştı. Üzerine de bir örtü örtüp kapıyı kapatıp aşağı inmişti. Açıkçası Özlem'i taşımak Eslem'in kollarını yormuştu. Gözlerini elinde tuttuğu, Özlem'in evinden aldığı küçük bir dilim ekmeğe dikmişti. Ekmeğin son lokmasını ağzına attı ve kafasını tekrar yola çevirmişti.

  -Nerde kaldı bu adam?!- diye geçirdi aklından. Sinirlenmemek için kendini fazlasıyla zor tutuyordu. Yolda siyah bir jeep belirince oturduğu yerden heyecanla kalktı. Tam bir adım daha atacakken jeep yanından hızla geçmişti. Arabayı süren kişiyi görememişti. Derin bir nefes alıp verdikten sonra gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Yol bu kadar uzun süremezdi.

  Yeniden bir araba sesi duyunca gözlerini aniden açtı ve tekrar sol tarafında duran yola baktı. Gelen gri bir arabaydı. Arabayı süren kişiye baktığında ise Ateş'i görünce -Sonunda!-diye geçirdi içinden. Araba tam önünde durduğu binanın oraya gelince, Ateş arabayı durdurdu ve Eslem'e çevirdi kafasını. "Çok fazla beklettiğimin farkındayım." Dedi endişeli bir ses tonuyla.

Ardından ellerini göğsünün önünde birbirine birleştirip devam etti. "Gerçekten özür dilerim." Dedi tekrar endişeli bir ses tonuyla. Eslem yaptığı şeyi komik bulmuştu. "Sorun değil." Dedi sakin bir ses tonuyla ve arabaya doğru yaklaşıp arabanın kapısını sakin bir şekilde açtı.

Ateş Eslem'in yanında herhangi bir çanta göremeyince kaşlarını çattı ve meraklı bir ses tonuyla, "Eşyalarına ihtiyacın olacağını sanıyordum. Yani Aziz Bey dedi ki.." derken Eslem Ateş'in sözünü keserek, "Biliyorum. Ama o eşyalara ihtiyacım kalmadı. Dün gece hayatımın dönüm noktasını yaptım. Ve eski hayatıma dair bazı şeyleri kafamdan atmam gerek. Onlara ihtiyacım kalmadı." Dedi Eslem ve gözlerini aniden Ateş'e çevirirken.

Ateş söylediği sözler karşısında şaşkın bir şekilde Eslem'e bakarken, "Şey.. Evet, tabi haklısın. Galiba böyle düşünmen işimi daha da kolaylaştıracak." Dedi ve direksiyona doğru kafasını çevirdi. Elleriyle direksiyonu kavradı. Sağ eliyle direksiyonun altında duran anahtarı çevirince, araba çalışmıştı.

Eslem az önce Ateş'in söylediği sözleri anlamaya çalışıyordu. Anlamsız bakışlarla Ateş'e baktı ve "İşini kolaylaştıracak olan şey ne?" Dedi meraklı ve sert bir ses tonuyla. Ateş gaza basmadan önce Eslem'e çevirdi kafasını ve gözleriyle Eslem'e bakarken, "Söyleyeceğim şeylere vereceğin tepkiden bahsediyordum Eslem. Yani en azından kızmadan, daha sakin bir tepki verirsin." Dedi Ateş ve gaza bastı. Eslem önüne döndü ve kemerini hızla bağladı. Kemerini bağlarken olacaklar hakkında tahminlerde bulunmaya çalışıyordu. Fakat aklına pek fazla bir şey gelmiyordu.

1 saat sonra...

Ateş arabayı sürmeye devam ederken gözlerini yavaşça Eslem'e çevirdi. İki gündür uykusuz kaldığı için cama yaslanmış uyuyordu. Uykusuzluk hiç Eslem'e göre değildi. Ateş önüne geri döndükten sonra arabayı aniden durdurdu. Derin bir iç çektikten sonra Eslem'e döndü tekrar ve gözleriyle Eslem'in yüzünü incelemeye başladı. Çok narin durmasına rağmen, aslında çok güçlü ve sert bir kızdı. Genç, azimli, güçlü, asil ve gerçekten de çok güzel bir kızdı.

Eslem ise rüya görüyordu. Rüyasında, yine Abdullah'ı görüyordu. Kaç gecedir aklından çıkmadığı, yüzünü artık zor hatırladığı ama kokusunu hiç unutamadığı o kardeşini. O kadar özlemişti ki onu. Bir an önce onu ziyarete gitmesi gerekiyordu.

Rüyasında Abdullah'ın ellerinden tutmuş onu döndürüyordu. Mısır'ın Kahire şehrindelerdi. Deniz kenarına yakın, çok güzel bir yerde dönüp duruyorlardı. Abdullah ise küçük kahkahalar atıyordu. Ama Eslem kardeşinin yüzünü göremiyordu. Sanki bir karartı vardı suratında Abdullah'ın. Onu görmesini engelleyen bir karartı.

Abdullah gülmeye devam ederken Eslem ağlıyordu. Ona olan özlemini gideremiyordu. Abdullah'ı bir an önce görmesi gerekiyordu. Yoksa daha fazla dayanamayacaktı.

Ateş Eslem'in ağladığını görünce yüzünde ki gülümseme bir anda kaybolmuştu. Kaşlarını endişeyle çattı ve, "Eslem?!" Dedi endişeli bir ses tonuyla. Gerçekten de Eslem hiç iyi görünmüyordu. Terler alnından damla damla süzülüyordu yavaşça. Eslem'in ağlaması şiddetlenmişti. Ateş ise onu omuzlarından tutarak sarsıyordu ve yeniden Eslem'e bağırarak onu uyandırmaya çalıştı. "Eslem! Uyan!" Dedi endişeli bir ses tonuyla.

Eslem derin bir nefes alarak gözlerini aniden fal taşı gibi açtı. Uyanmıştı. Ter içinde kalmıştı. Ateş ne yapacağını bilemeden aniden ellerini Eslem'in omuzlarından çekti ve, "Eslem?" Dedi meraklı, endişeli bir ses tonuyla. Eslem hızlı bir şekilde derin derin nefes alıp veriyordu. Gözlerini aniden Ateş'e çevirdi ve Ateş'in yüzünde ki endişeyi görünce şaşırdı. "Şey.. ben..." derken nefesi kesiliyordu.

Etrafına baktı ve sağ tarafına doğru kafasını çevirdiğin de derin bir orman görünce kaşlarını çattı ve Ateş'e çevirdi kafasını. "Hani.. ev bakmaya gidecektik?" Dedi Eslem sert bir ses tonuyla. "Beni neden buraya getirdin?" Dedi hafif yükselen sert sesiyle.

Ateş derin bir nefes alıp verdikten sonra, "İşte bahsettiğim şey buydu. Buradasın çünkü, bugün önemli bir tören var. Teşkilat senin için toplanacak bugün Eslem." Dedi Ateş ciddi bir ses tonuyla. Eslem gözlerini fal taşı gibi açtı ve, "Teşkilat mı? Ne Teşkilatı? Ne töreni?! Ateş sen tam olarak neyden bahsediyorsun?! Açık konuşur musun?" Dedi Eslem meraklı ses tonuyla. -Benim için bir tören mi? Nasıl yani? Ben bu örgüte katılmayı kabul ettiğim için, bir tören mi hazırlayacaklar? Ah.. gerçekten aklım almıyor.- diye geçirdi Eslem aklından.

Ateş hızlı bir hareketle aniden sol tarafa doğru dönüp arabanın kapısını açtı ve hemen arabadan indi. Eslem şaşkın bir şekilde Ateş'e bakarken, "Ateş? Sana söylüyorum? Nereye gidiyorsun?!" Dedi Eslem yüksek bir ses tonuyla. Ateş Eslem'i duymazlıktan gelerek arabanın sağ tarafına doğru ilerliyordu. Karşısında ki ormanın en büyük ve en yaşlı ağacına doğru ilerlerken Eslem kemerini hızlı bir hareketle açıp arabadan indi. "Ateş?!" Dedi Eslem yüksek bir sesle.

Ateş ağaca doğru durmaksızın ilerliyordu. Ateş'in yaptığına hiçbir anlam veremiyordu Eslem. Ateş ağacın altındaki gizli mahzene giderken yaptığı hatayı anladı ve bir anda durmuştu. -Ne yapıyorum ben?!- diye geçirdi aklından. Eslem'de Ateş durunca aniden durdu. Ateş tereddütlü bir şekilde arkasında duran Eslem'e doğru yavaşça döndü. Eslem'in gözlerinde ki korkuyu ve endişeyi görünce içinde bir pişmanlık yaşadı. "Özür dilerim." Dedi Ateş üzgün bir sesle. Eslem şaşkındı. Ateş'e cevap vermek istemiyordu. Gerçekten de onu kızdırmıştı.

Eslem gözlerini Ateş'e öfkeyle dikmiş ondan bir açıklama bekliyordu. "Bana ne oldu bilmiyorum. Sende farklı bir şey var Eslem. Beni.. beni içten içe..." dedi Ateş tereddütlü bir şekilde. Eslem Ateş'in dediklerinden hiç bir şey anlamıyordu. Eslem'in Gözlerinin içine bakarken Ateş, bir yandan ona doğru yavaşça yaklaşıyordu. -Ne yapıyor bu?!- diye geçirdi içinden Eslem. Ateş'in tavırları hiç hoşuna gitmiyordu. "Beni içten içe korkutan bir şey." Dedi Ateş sonunda.

"Ateş." dedi Eslem sert bir ses tonuyla. Sinirleri gerçekten bozulmuştu. Ateş Eslem'e doğru bakarken, "Artık gidebilir miyiz?" dedi Eslem sakin bir ses tonuyla. Söyleyeceği şeyleri duymak istemiyordu. Sadece bir an önce, ne olacaksa olsun düşüncesindeydi. Ateş kendi topladı ve lafı daha fazla uzatmadan, "Tamam. Gidelim." Dedi sert bir ses tonuyla. Ateş önüne döndükten sonra Eslem de onun peşinden ilerledi. Büyük ağaca doğru ilerliyorlardı. Eslem onu neyin beklediğini bilmeden sadece devam ediyordu. –Her şey yolunda. Sakinleş.- diye geçirdi içinden. Sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Bu şekilde hiç bir şey yoluna giremezdi. Girse bile onun içi rahat etmezdi.

Eslem'in artık hayatını doğru bir şekilde yönetmesi gerekiyordu. Aksi halde, asla o istediği huzura kavuşamayacaktı.

Continue Reading

You'll Also Like

636K 22K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
976K 40.6K 36
İnsan ne dilediğine dikkat etmeli, zira kalbinden geçen iyi ya da kötü hiçbir dilek gerçekleşmeden peşini bırakmaz, derler. Ben, ölüm diledim. Bir ö...
PUS (+18) By Siriustaki•°

Mystery / Thriller

7.4K 389 34
Sıradan bir hayat ve gizem dolu bir adam. Yalanlar ve suçlarla dolu bir dünya. Pus adlı bir ekip. Onlara sonradan dahil olan ve hayatının dönüm nokta...
4.4M 376K 94
1 KIZ, 6 ERKEK, ÖLÜMCÜL BİR EV. Afra'nın diğer tutsaklardan dört farkı vardı: Birincisi, bir kız olmasıydı. İkincisi, tutsak alınan son kişi olmasıyd...