Rüya Kapanı (TAMAMLANDI)

By Darkparadise168

33.2K 4.3K 3.1K

Natsu aralarına yeni katılan Lucy'nin bir yalancı olduğunu anladığında ondan kendini açıklamasını ister. Lucy... More

1.Bölüm (Kapan)
2.Bölüm (Yardımsever)
3.Bölüm (Özür)
4.Bölüm (Eğlence)
5.Bölüm (Gergin)
6.Bölüm (Test)
7.Bölüm (Nostalji)
8.Bölüm (Ölçü)
10.Bölüm (Hisler)
11.Bölüm (Biz)
12.Bölüm (Aşk)
13.Bölüm (Dost)
14.Bölüm (İlişki)
15.Bölüm (Dinlenme)
16.Bölüm (Şüphe)
17.Bölüm (Sabır)
18.Bölüm (Takıntı)
19.Bölüm (Değer)
20.Bölüm (Çikolata)
21. Bölüm (Kıyafet)
22.Bölüm (Hediye)
23.Bölüm (Kedi)
24.Bölüm (Utangaç)
25.Bölüm (Huysuz)
26.Bölüm (Korku)
27.Bölüm (Anıt) FİNAL

9.Bölüm (Eğlence)

1.3K 215 107
By Darkparadise168

LUCY

Gözlerimin dudaklarında gezinmesine engel olmaya çalışarak yutkundum ve "Ne demek istiyorsun?" diye sordum.Cevap vermeden gözlerime bakmaya devam ediyordu ve fazla sessizdi.

Çenemdeki parmağı yavaşça dudaklarımın üzerinde gezinmeye başlayınca tereddütle "Natsu?" diye fısıldadım. Şu an ne yapmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yoktu ya da ne söylemem gerektiğinin.

"Neden Gray?"

Sorusu üzerine şaşkınlıkla ona baktığımda "Neden Gray olmak zorunda?" diye tekrar sormuştu. "Hoşlanacak başka biri yok muydu sanki?"

Fazla yakındı. Heyecanımı bastırmaya çalışarak "Bilmiyorum." dedim. "Onu uzun zamandır izliyordum ve..."

Sözümü keserek "Sen sadece onun hayalinden hoşlanıyordun." demişti. "Onu uzaktan sevmek güzel geliyordu, şimdiye sırf seni sevsin diye bir ton yalan uyduruyorsun."

"Ben sadece senin yapmamı istediğin şeyleri yapıyorum."

"Ve ben de sana yalan söyletiyorum. Gray'in hoşlandığı şeylerden, ona ben de hoşlanıyorum dediklerin arasından gerçekten sevdiğin tek bir şey söyle bana."

Gözlerinden bakışlarımı çekmeye çalışarak "Bu da nerden çıktı şimdi?" diye sorduğumda "Lucy." demişti büyüleyici bir ses tınısıyla. "Söyle lütfen."

Kekeleyerek "Bilmiyorum." dedim. "Şu an aklıma gelmiyor." Alaycı bir şekilde gülerek "Gelmez tabii." demişti. "Yok çünkü."

Yanağımdaki elini çekerken "Birinden hoşlanmam için onunla aynı şeyleri sevmeme gerek yok." diyerek karşı çıktığımda Natsu "O zaman Gray'e neden sevdiğin şeyler konusunda yalan söyleyip durdun?" diye sormuştu.

Onu geçiştirmek için "Çünkü sen öyle yapmamı istedin." dediğimde gülerek kafasını iki yana salladı. "En büyük bahanen benim."

"Neden birden bire böyle davrandığını anlamıyorum."

Suratına küçük bir gülümseme yerleştirip bana doğru bir adım attığında gözlerime dikilen gözlerine karşılık olduğum yere çivilenmiştim sanki.

"Belki de seni sadece kendime istiyorumdur."

Yutkundum. Ciddiydi ve hiçte dalga geçer bir surat ifadesi yoktu. Aksine suratında hüzünlü bir gülümsemeyle söylemişti bunu. Derin bir nefes alıp gözlerinde bir boşluk yakalamak istedim ama buram buram kararlılık kokusu vardı her yerinde.

Yine de korkuyordum. Benimle dalga geçiyor olma ihtimalinden fazlasıyla korkuyordum. Gray'in dediklerini unut demiş olsa bile onun dediğinden farklı davranmıyordu garip bir şekilde.

Fiziksel olarak benimle uğraşıyordu ve şimdi de bir itiraf gelmişti. Daha önce benim onun eğlencesi olduğumu söylemişti üstüne basa basa. Bu fikri aklımdan öylece atmam kolay değildi.

Üstelik Gray hakkında söylediği şeyleri düşünmem gerekiyordu. Belki de haklıydı. Beni sevsin diye umutsuzca ortak nokta oluşturmaya çalışıyordum onunla. Doğallık bunun neresindeydi?

Natsu'nun koluna vurup "Sana benimle dalga geçmemeni söylemiştim." dedikten sonra itiraz etmesine izin vermeden "Ölçülerin lütfen?" diyerek gözümle kalçasını işaret ettim.

Suratıma bir süre boş boş baktıktan sonra bıyık altından gülümsemişti. Dalga geçtiğini biliyordum işte! Benimle uğraşınca eline ne geçiyordu ki sanki? Beni heyecanlandırınca..?

Elindeki mezurayı bana fırlatırken "Tamamdır!" demişti. "Şimdi bana bir şeyler mi dikeceksin?" Bu durum hoşuna gidiyormuş gibiydi beyefendinin.

"Elimde bir taslak var ölçülerine göre ayarlayıp geliyorum." Dedim elime kağıdı alarak. Masum bir sesle "İzleyebilir miyim?" diye sorduğunda dilimin takılmasına engel olamadan "T-Tabii." demiştim.

Onun üzerimde gezinen gözleri beklemediğim bir şekilde elimin ayağıma dolanmasına neden olmaya başlamıştı. Üstelik yanında heyecanlanmayacağımı düşünüp Gray yerine onu çağırmama rağmen sürekli dikkatimi toplamak için kendime telkin vermek zorunda kalıyordum.

Dikiş makinesine geçtiğimde o da hemen karşısındaki koltuğa uzanıp beni izlemeye başlamıştı. Onu etkilemek için midir bilmiyorum elimden gelenin en iyinsini ve en hızlısını yapmaya çalışıyordum.

İşime iyice adapte olunca Natsu'nun varlığı tamamen aklımdan çıkmıştı çünkü azıcık bile ses çıkarmamıştı. Kafamı çevirip baktığımdaysa uyuyakaldığını gördüm ve bu durum beni gülümsetti.

Ayak ucumda dolabımı acıp bir pike çıkardım ve Natsu'nun üstünü örtmek için üzerine eğildim. Suratında çok huzursuz bir ifade vardı. Kaşlarını çatmıştı ve öfkeli gibi duruyordu.

"Uyuyorsun sersem herif." Diye mırıldandım tenessümle. "Bu öfkeli yüz de ne böyle?"

Natsu'nun üstünü örterken bileğimi tutan eliyle irkilmiştim. "Gerçekten de öyle." Dedi gözlerini açmadan. "Uyurken bile sinirlenmeme sebep olacak kadar ne olmuş olabilir ki?"

Bileğimi kurtarmaya çalıştığımda gözlerini açıp "Günaydın, prenses." demişti durgun bir sesle. "Uyumamı fırsat bilip benden faydalanmaya mı çalışıyordun yoksa?"

Kolumu çekerken kızararak "Saçmalama!" dedim. "Sadece üşümemen için üstünü örtmeye çalışıyordum." Yanaklarımı şişirip "Ama anlaşılan sana iyilik de yaramıyor." dediğimde gülmüştü içten bir şekilde.

"Uyurken üstümü örtüyordun demek, sence de bu çok romantik değil mi?"

Kızarak "Tam bir pisliksin!" dedikten sonra "Ya üşütseydin, ya da belin ağrısaydı?" diye sorduğumda tekrar bir alaycı bir ifade yerleşmişti yüzüne.

"Merak etme belim sağlam durumda. Endişelendiğin için sağol ama hala iş görür vaziyetteyim." Göz kırpıp "Kitlenip kalmam." dediğinde örtüyü sıratına kadar çekerek onu boğmaya çalıştım. "Sapık!"

Kendini örtüden kurtarmaya çalıştıktan sonra gülüp "Hemen kızma." demişti gözlerini kısarak. "Seninle sadece eğleniyordum."

Bu acıtmıştı işte. Derdi neydi bunun?Bir ileri bir geri mekik dokuyup duruyordu sözleriyle. Neye inanmam gerekiyordu bilmiyordum ama bana her baktığında hızlanan kalbime söz geçiremezsem işim yamandı gerçekten.

"Madem uyku faslınız bitti sizi sahneye alalım beyefendi."

Avuçlarını birbirine sürterek "Harika!" dedi. "İlk defa birinin modelliğini yapıyorum, heyecanlandım bak şimdi."

"Gerçekten mi?" Önümdeki kıyafette son düzenlemeyi yaparken "Halbuki bu iş için çok uygun bir fiziğin var." demiştim.

Kafamı kaldırıp ona baktığımda hafif kızardığını görür gibi oldum ya da bana öyle gelmişti çünkü ona baktığımı görünce anında kendinden emin bir ifadeyle "Peki ya ücretimi ne zaman alıyorum?" diye sormuştu.

"Sen de ne paragöz çıktın!" Söylenip elimdeki kıyafetlere bakarak ona doğru yürüyordum ki çoktan aramızdaki mesafeyi kapattığını çıplak gövdesine çarpınca fark etmiştim.

Gözlerini göğsüme kaydırıp "Para istediğimi kim söyledi?" dediğinde elimle kafasını yana çevirdim. "Bakışlarına hakim ol, sapık herif."

Huysuzca "Haay, haay." dedikten sonra elimdeki kıyafetleri alıp üzerine geçirmeye başlamıştı. Bu duruma azıcık üzülmedim desem yalan olur, gerçekten çocuğu gözümle bir çok kez yemiştim çünkü.

Heyecanla "Cuk oturdu!" dedikten sonra aynanın karşısına geçip kendine bakmıştı övünür gibi. "Üzerime çok yakışmamış mı, Luce?"

"Evet, tam bir prens gibi görünüyorsun."

Bana göz kırpıp "Prensesime layık olmaya çalışıyorum." demişti eğlenerek.

Cevap vermeden göz devirdikten sonra yanına gidip kıyafetinin yakasını ve ceplerini düzelttim. Dikiş yerlerini kontrol ederken istemeden de olsa Natsu'yu yokladığımı fark etmiştim.

Çocuğa sapık dememe rağmen sorun bendeydi sanırım. Kendime onun yanında hakim olamıyordum bir türlü. Pantalonun oturup oturmadığına bakmak için elimi kalçasına attığım sırada tekrar "Yasak bölge." demişti.

"Şöyle söyleyip durma, kendimi senden faydalanmaya çalışıyormuş gibi hissediyorum."

"Benden faydalanmaya çalışıyorsun zaten."

Cevap verecek bir şey bulamayınca oflayıp son kez boy olarak biraz uzun gelen pantolonun paça ölçüsünü aldım ve ayağa kalkıp karşısında dikildim.

Artık bittiğini söylemek üzereydim ki parmağıyla dudağımın arasına sıkıştırdığım toplu iğneyi alıp "Dikkat et." dedi. "Yutacaksın."

"Teşekkür ederim."

Elinde tuttuğu toplu iğneye bakıp "Şu kadarcık bir şeyi kıskanacağım aklıma gelmezdi." dediğinde anlam veremeyerek "Nasıl yani?" diye sordum.

Bana doğru bir adım atıp gülümsedikten sonra yutkunduğunu boğazındaki şişkinliğe bakınca fark etmiştim.

"Çünkü bu küçük şey senin dudaklarınla buluşma şansı yakaladı."

Continue Reading

You'll Also Like

1K 101 34
Jennie Blackpink üyesi, Jungkook Bts üyesi. İdol oldukları için aşkları olacak mı yoksa olamayacak mı? Yada birbirlerine âşık olacaklar mı? Diğer üye...
29K 1.5K 31
Her şey bitmiş, değişen zamanla birlikte Marinette ve Adrien'da değişmişti. Adrien'ın ikiz kardeşi, babasının holdinginde çalışmak için yurt dışından...
10.4K 361 13
dünyanin ilk cod tepki kitabıdır tamamen benim fikrimdir istek tepki verildikçe yapıcam ayrıca bu kitap ilk call of duty tepki kitabıdır angst almıy...
100K 11.5K 32
değişiyorsun, dayanamıyorum