Prince Or Princess? • KookMin...

By Godisjk

268K 30.8K 19.5K

⭐ANGST⭐ ❝Ve o gün yeni kraliçe, dansı ile herkesi büyüledi.❞ ••• Bu fici @cyintiajin ile birlikte yazdık. -Bü... More

•Tanıtım•
-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-FİNAL-
-ÖZEL BÖLÜM-

-6-

10.9K 1.2K 661
By Godisjk

🍁

Gözlerime vuran güneş ışıkları yerimden huzursuzca kıpırdanmama neden olurken yan tarafıma dönerek ışıkların gazabından kurtulmayı seçtim.

Sabaha karşı ulaştığımız krallık ile Jungkook yarım saat önce uyuyakaldığım için beni uyandırmış. Saraya girdiğimizde boynuma pansuman yaptırıp odama kadar eşlik etmişti.

Yaşananlar zihnimde tekrar canlanırken kapımın tıklatılması ile birlikte boğuk bir sesle yanıt verdim.

"Girin!"

Gözlerimi hâlâ açmamıştım. İçeri kimin girdiği hakkında da bir fikrim yoktu ve ben öylece bu rahat yatakta uyumaya devam ediyordum.

"Prenses Jimin."

Zarif bir kadın sesi işitmem ile göz kapaklarımı aralayıp gelen kişiye baktım.
Benimle yaşıt olduğu belli olan genç kadının üzerinde kırmızı bir elbise, kucağında ise minik bir prens vardı.

Uzanmamım saygısızlık olduğunu bildiğim için yerimden doğrulup ayağa kalkacaktım ki genç kadın beni durdurdu.

"Lütfen dinlenin. Dün gece başınıza gelen kötü olaylardan haberim olunca geçmiş olsun demek istedik."

Gülümseyerek bana baktığında kucağındaki minik bebek, tombul kollarını bana uzatarak anlamsız kelimeler mırıldanmaya başladı.

Bu minik prensin tatlı hallerine kıkırdarken kollarımı da ona uzatıp kucağıma gelmesini sağladım. Minik bebek anında kucağımdaki yerini alırken başını boynuma gömmüş ve esnemişti.

"Oh, sanırım minik prensimiz hâlâ uykusunu alamamış."

Genç prenses kıkırdayıp yatağımın köşesine oturarak minik prens hâlâ kollarımın arasındayken bebeğin sırtını yavaşça sıvazlamaya başladı.

"Bu garip. Youngjae çoğunlukla düzgünce uyur."

İsminin Youngjae olduğunu öğrendiğim bebeğin minik ama tombul olan elini kavrayıp üzerine küçük bir öpücük kondurdum. Burun dekilklerimden içeri giren cennet kokusu ile büyülenirken gülümseyerek prensese baktım.

"Oh üzgünüm. Acaba adınızı bahşeder misiniz?" dediğimde genç prenses bebeğindeki bakışlarını dikkatle bana çıkardı ve yüzüne içten bir gülümseme ekleyip tatlı sesiyle konuşmaya başladı.

"Ah, haklısınız. Ben Haneul, Prens Jungkook'un kız kardeşiyim."

Kardeşi mi? Prens Jungkook'un kardeşi olabileceği hiç aklıma gelmezdi.

"Tanrım~ Çok sevimlisiniz! Prens Jungkook'un kız kardeşi ancak bu kadar güzel ve hoş bir hanımefendi olabilirdi."

Yeniden kıkırtısını işittiğimde -ki galiba utandığında gülme gibi bir huyu vardı. Çünkü çoktan yüzü kırmızı renge bürünmeye başlamıştı. Omzuma çarpan düzenli nefes alışverişin sahibine indirdim bakışlarımı.

Minik Youngjae uyumuştu...

"Teşekkür ederim. Sanırım Youngjae uyudu. Onu alıp yeniden odama döneyim ben. "

Gülümseyip başımı olumlu anlamda sallayıp utangaçça eğdim.

"Şey, prenses acaba Prens Jungkook'un yanına gitsem benimle kahvaltı etmek ister mi?"

Prenses Youngjae'yi kucağımdan alıp ayağa kalktı.

"Elbette ister. Hadi hazırlan abimin kahvaltı saati yaklaşıyor."

Gülümseyip başımı sallayarak ayağa kalktım. Genç prenses odadan çıkarken bir şey hatırlamış gibi arkasını dönerek yeniden güldü.

"Şeftali aromalı koku sürünün. Abim çok sever."

Göz kırpıp odadan çıktığında gülümsedim.

Odama taşınan sandıklara koşup hızla elbise seçmeye koyuldum.

Zümrüt yeşili bir elbiseyi seçtikten sonra üzerimdeki sabahlığımı çıkartıp kenara koyduğum zümrüt yeşili elbiseyi dikkatle üzerime giyindim. Boy aynasının karşısına geçip kendime baktığımda vücudum bu elbisenin içinde gayet hoş ve güzel durmuştu.

Zümrüt yeşili rengindeki elbisenin kenar ve omuzlarındaki küçük kendi rengindeki taşlar elbiseye güzel parıltılı bir hava katıyor ve çokça da dikkat çekici bir hâle getiriyordu.

Elbiseyi giydiğimden emin olup yani sağıma soluma bakıp açıkta bir yerim olmadığından ne olur ne olmaz baktım ve olmadığına kanaat getirip benim için getirilen kapımın önünde duran yardımcılara seslendim. İçeri giren birkaç cariye benim giyinmiş halime kısa bir bakış atıp şaşırdıklarında onların bu haline gözlerimi devirdim. Evet evet kendim, tek başıma giyindim. Ellerim falan tutuyor ya hani...

Onlara olan anlamsız bakışlarımı görmüş olacaklar ki acele edip şaşkın hallerinden çıktılar. Ben makyaj masamın sandalyesine otururken onlarda arkama geçip saçlarımla ilgilenmeye başladılar.

Saçlarımı ördüklerini anladığımda sessiz kaldım. Saç örgüsü bana yakışırdı herhalde. Diğer cariyelerde yüzüme hoş durması için fazla abartılı olmayan, tenimde fazla belli olmayacak boyadan bir göz makyajı sürdüler. Dudağıma süreceğim ruju kendim seçmek istedim.

Bu elbise o kadar çok dikkat çekiciydi ki ben yüzüme de dikkat çekici koyu tonlarında makyaj yapsam çok abartılı olurdu. O yüzden elime ilk gelen ve ten rengime de çokça yakışan kendi dudağımın tonundan sadece bir ton koyu olan pembe rujun kapağını açarak dudağıma yedirmeye başladım. Elimdeki ruju nazik bir şekilde hareket ettirirken başımda dikilen cariyelere yan gözle baktım. Hayranlıkla bana bakışları benim kaşlarımı çatmama neden oldu. Ne yani bir erkek olarak onlardan daha mı güzel görünüyordum yani?

Örgülü sarı saçlarımın arasına koyu yeşil minik çiçekleri de yerleştirdiklerinde gülümseyip mırıldandım.

"Kutulardan birinde şeftali aromalı bir koku olacaktı. Onu getirin."

Yardımcılar hızla sandıklarıma bakarken ayağa kalkıp elbisenin etek kısmını düzelttim. Ayakkabıların olduğu sandıktan düz yeşil kumaş ile süslenmiş ama sade gibi görünen bir topuklu ayakkabı seçip giyindim. Ayakkabının topuğu fazla değildi ve ben bu topuklu ayakkabıyı Jungkook'un boyuna biraz daha yaklaşmak için seçmiştim.

Yardımcıların getirdiği şeftali aromalı kokuyu da boynuma sürdükten sonra aynaya bakarak iyi göründüğüme emin oldum. Odadan çıkıp etrafıma bakındığımda yoldan geçen hadımı fark ettim.

"Pardon, Prens Jeon'un odası ne tarafta acaba?"

30'lu yaşlarda görünen hadım önümde saygı ile eğildikten hemen sonra mırıldandı.

"Efendi Jeon, Prens Jeon'un odası şurada."

Çaprazda ve sonda bulunan odaya bakıp gülümsedikten sonra oraya ilerledim. İçimde garip bir heyecan belirirken kalbim nedensizce hızlı atmaya başlamıştı. Kapıyı yavaşça ve dikkatlice tıklatıp gir komutunu bekledim. Jungkook'un 'girin' kelimesi ile içeri girdim.

Yer sofrasına yeni oturduğu belli olan Prens Jeon bakışlarını çubuklarından bana çıkardı.

Dudakları şaşkınlıkla hafif aralanırken derince yutkunduğunu fark ettim.

"O-oh, akşam yemeğinde bana eşlik edersiniz sanıyordum."

Sözleri ile bir anda yüzümdeki gülümsemeyi soldururken olduğum yerde kalakaldım. Yanlış bir şey mi yapmıştım şu an anlamamıştım.

"B-ben o zaman gideyim. Akşam yemeğinde size eşlik ederim efendim."

Saygı ile eğilip arkamı döndüm. Tam odadan çıkacaktım ki erkeksi kalın sesi ile yeniden kulaklarımı kutsadı.

"Yanlış anladınız. Lütfen tüm öğünlerimde bana eşlik edin. Bunu çok isterim."

Bu cümlelerini duyduğum anda hareketsizce duran bedenimi sonunda hareket ettirmeyi düşünerek bedenimi Prens Jungkook'a çevirdim ve bakışlarımı dikkatle onun yüzünde gezdirdim.

Yanını patpatlayıp ışıldayan gözleriyle bana bakmaya başladığında yüzümde minik bir gülümseme ile onun yanına ilerledim. Hemen yanındaki mindere oturup eteğim ile bacaklarımı kapattım.

"Aslında diğer insanların yanında yalnızca sizli bizli konuşsak ol-"

Bir anda çalınan kapı ile Jungkook'un cümlesi yarıda kesildi ve Jungkook duraksayıp gir komutu verdi.

"Efendim. Kral Jeon, yardımcılar ile acil bir toplantı emri verdi. Sizin de yanında olmanız gerekiyor."

İlk önce bana daha sonrada kaşlarını çatarak sözünü bölen adama baktı. Yan gözle tekrar bana bakıp dilini ağzının içinde yuvarladığında sinirlendiğini anladım ve elini nazikçe tutup gülümsedim.

"Bende kalkayım. Sizde işlerinizi en iyi şekilde halledin. "

Ayağa kalkıp saygı ile eğildikten sonra odadan çıktım. Yavaş adımlarla kendi odama ilerlerken Jungkook'un gürültülü koridoru bıçak gibi kesen sesini tekrar duydum.

"Nişanlım için hızlıca odasına sofra kurun. Uzun bir yolculuk yaptı eğer biraz daha yemek yemezse bayılacak."

🍁
Nasıldı bölüm? Güzel miydi? Ehehhehe

Bu fici cyintiajin ile birlikte yazdık. Yani  o yazdı  ben de düzenledim.

Continue Reading

You'll Also Like

1.1K 157 10
Kunlun: Sakura Ağaçları Güzeldir Shen Wei. Kunlun: Ama Ben Bu Karede Senden Daha Güzel Olan Bir Şey Göremiyorum. Zhou Yunlan × Shen Wei Minific 🌸🌸�...
172K 9.3K 60
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..
530K 47.5K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
113K 6.2K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...