DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yay...

By ElifKaplan3

563K 48.2K 4.7K

Hazinedarların küçük kardeşi Nehir, abisinin gölgesi altında kalmaktan dolayı oldukça şikayetçiydi. Abisi her... More

Tanıtım ve Giriş
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
DERİNLİKTE SAKLI ÇIKTI
63
64
65
66-FİNAL

20

9.4K 739 37
By ElifKaplan3

Uzun süre oldu bölüm yazmayalı...

Nedeni sıcaklar mıdır bilmiyorum. Biraz motivasyon eksikliği de var. Umarım bu bölüm telafi ederiz. 

Özlediyseniz bölüm aşağıda :)

Keyifli okumalar...

insta:elifkaplan3watty

Timuçin bulduğu boşluğu değerlendirmek için hemen harekete geçti. Karşıdaki Tıp Fakültesi'ne hiç gitmemişti, hastaneye ise birkaç kez gitmişti. Acaba Nehir'in abisi şu an neredeydi? Muayenesi de olabilirdi dersi de. En iyisi hastaneye gidip sormak diye düşündü.

Hastaneye girdiğinde karşısında duran danışma masasına gitti. Güler yüzle karşılayan kadına o da gülümsedi ve azıcık olan zamanını kaybetmeden kullanmak istedi.

"Ben Deniz Hazinedar'ı arıyordum." İnsanlar oradan oraya koşuşturup duruyordu ve sıra numaralarının değiştiğini haber veren uyarıcı sesi de duyabiliyordu. Burası oldukça boğucu gelmişti ona.

"Muayene mi olacaksınız?" Kadın onu derinlemesine süzerken yüzü direkt yaka kartına takıldı.

"Hayır, kendisi ile görüşmek istiyordum."

"Bana sadece muayene günleri söylendi. İkinci katta poliklinik odası var. Sekreterinden öğrenebilirsiniz."

"Teşekkürler, kolay gelsin." Sağına döndü ve karşısına çıkan merdivenleri hızlıca çıkmaya başladı. Hiç böyle hayal etmemişti çünkü içerisi çok kalabalıktı. Özellikle Dâhiliye bölümünde nefes alacak alan çok azdı. Neyse ki Kardiyoloji bölümü Dâhiliyeye nazaran daha az kalabalıktı. Kapılardaki isimleri okudu. Deniz Ada Hazinedar'ı görünce ilk başta garipsedi. Özellikle Ada ismi garip gelmişti. Kapıyı çaldıktan sonra açtı ve içeride duran sekreteri görünce direkt konuya girdi.

"Merhaba ben Deniz Bey ile konuşmak istiyordum. Nerede bulabilirim?"

"Şu an ameliyatta birazdan çıkar sanırım ama buraya gelmez. Altıncı katta odası var oraya bakabilirsiniz."

"Teşekkürler," dedikten sonra odadan çıktı. Nedense hastane ortamı ona çekilmez gelmişti. Kendi kliniği oldukça ferahtı buraya göre. Bir kez daha tercihi için memnun oldu. Sadece yarım saati vardı. Bu süre içinde gelmesini umarak altınca kata merdivenlerden çıktı. Nefesi bir nebze kesilse de odayı rahatlıkla bulması rahatlatmıştı. Tahmin ettiği gibi kapı kilitliydi. Sırtını duvara yaslayıp beklemeye başladı. Aklında ise garip bir ikilem vardı. Bildiği kadarıyla Kardiyologlar ameliyata girmiyordu. Kalp Damar Cerrahisinin ameliyat yapması gerekiyordu. Hep Kardiyolog olarak bahsedildiğini duymuştu oysaki.

"Merhaba..." Sesi duyunca irkildi. O kadar dalmıştı ki onun geldiğini duymamıştı bile. Daldığı düşüncelerden sıyrıldı ve odayı açan adama odaklandı. Bu kadar çabuk gelmesini beklemiyordu doğrusu. Kendine çeki düzen verdi ve karşısındaki kişinin Nehir'in abisi olduğunu hatırlattı kendine.

"Merhaba, ben de sizi bekliyordum." Deniz anahtarı deliğe soktuktan sonra biraz alaycı bir tavırla karşısındaki duran genç adama baktı.

"Mesai saatinde mi? Hocan kızmasın..."

"Açıkçası çift branş çalıştığım için belki de beni affederler diye düşündüm." Deniz eliyle onu içeriye davet etti. Timuçin önden girdi ve kapıyı kapatıp karşısındaki koltuğa oturmasını işaret eden adama aklındaki soruyu sormaya karar verdi.

"Kardiyologlar bildiğim kadarıyla operasyon yapmazlar." Biraz da olsa çekiniyordu. Derya abisinden korkmayıp Nehir'in daha anlayışlı olarak lanse ettiği abisinden çekinmesi de ilginçti doğrusu.

"Evet öyle, Türkiye şartlarında aynı anda iki uzmanlık zor ama Amerika'da yapılabiliyor. Denklik de veriyorlar ve ben ikisi de olabiliyorum. Bunu sormak için gelmedin sanırım."

"Evet, aslında arkadaşım için geldim. Asistan alımı olduğunu öğrenmiş..." Timuçin cümlesini tamamlayamadan Deniz araya girdi.

"Maalesef kadroyu doldurduk."

"Kendisi uzman doktor ve akademik kariyer yapmayı da düşünüyor. Belki ona bir şans verirsiniz diye geldim." Uzman doktor lafını duyunca biraz da olsa ilgisini çekmeyi başarmıştı.

"Branşı?"

"Psikiyatri..."

"Aslında olabilir. Nereden mezun oldu?"

"Ege Üniversitesi."

"Açıkçası Psikiyatri daha farklı kriterler barındırıyor. En azından eşime göre. En yakın arkadaşımın eşinin yaklaşımını falan beğenmiyor mesela ama arkadaşımın eşi akademik anlamda son derece başarılı. Eğer Nihal'i ikna ederse neden olmasın?"

"Eşinizi..."

"Evet eşimi, kendisinin de geçmişte bazı problemleri oldu ve kriterleri çok sağlamdır herkesi beğenmez."

"Ne zaman gelebilir görüşmeye?"

"Nihal çok dolu bu aralar. Dâhiliye çok kalabalık oluyor. Mesai çıkışı ancak olabilir. Arkadaşın devlette mi özelde mi?"

"Devlette. Aslında ona kefil olabilirim oldukça iyi bir doktordur."

"Dediğim gibi bilgi kadar yaklaşım da çok önemli. Çok asabi Psikiyatristler de var." Sadece arkadaşı ile görüştüğü için buna şahit olmamıştı Timuçin.

"Peki, teşekkür ederim." Tam yerinden kalkacaktı ki duyduğu soru ile oturmaya devam etti.

"Neden çift branşta çalışıyorsun?"

"Aslında annem yüzünden. Kesinlikle çalışmayı çok seviyorum o konuda bir itirazım yok ama kendi sevdiğim branşta çalışmak istiyorum. Bu okulda olmamı da o istedi. Arkadaşları burada ve akademik olarak gerçekten de iyiler lafım yok ama sıkıştıklarında beni çağırmalarına engel değil. Biz genelde randevu ile çalışırız, geneli ameliyat olduğu için."

"Diğer branş ne?"

"Pedodonti, annem de Pedodontist zaten."

"Neden Diş, Tıpta da okuyabilirdin. Puan sıralama meselesi mi?"

"Yok 250. olmuştum o konuda sıkıntım yoktu. Anneme hayranlığım vardı küçükken o masa ve aletler çok cazip görünürdü. Oradan gelen bir zaaf diyelim." Deniz duyduğu rakam ile çok şaşırmıştı. Karşısında Türkiye derecesi yapmış biri duruyordu.

"250. oldun. Çok iyiymiş."

"Aslında değil, ilk girişimde 51. olmuştum ama o zamanki sınav sistemi daha farklıydı." Timuçin nedense bunu demekten oldukça utanıyordu. İnsanların sadece bir sınav ile yargılanması hoşuna gitmiyordu. Sınavda başarılı oldu diye hayatta sürekli başarılı olacak diye bir kural yoktu ama insanlar sanki onlara kusursuzmuşlar gibi bakıyorlardı. Öğrencilik hayatında çok çalışmıştı ve bu sonucu alması da herkes tarafından beklenen bir şeydi.

"51 ha derece yapmışsın." Deniz aldığı cevaplarla daha da şaşırıyordu. Onu daha yakından tanımak istedi.

"Okuduğum lisedeki öğrencilerin geneli bu şekildeydi. İyi bir okuldan eğitim aldım."

"Ne diyeyim tebrik ederim. Aslında... Tercih döneminde öğrenciler geliyor fikir almak için. Yardım etmek ister misin?"

"Neden olmasın şu yaş işine çok kılım zaten."

"İdealistsin."

"Fazlasıyla yoksa 23 yaşında 250. olamazdım."

"İlk girişinde nereye gittin?"

"Hava Harp Okuluna"

"Aile baskısı mı yoksa kendi isteğinle mi?"

"Kendi isteğimle ama bazı şeyler için istemek yetmiyor." Babası ve abisi pilot olunca herkes aile geleneği diye düşünüyordu ama başka nedenler de vardı.

"Anlıyorum. Nehir seni duysa kıskanırdı eminim. Özelde okumak istemedi ve baya çalışmıştı."

"Hiç bu konular açılmadı aramızda," dedi Timuçin ve gülümsedi yavaşça. Nehir'in onu kıskanacağını hiç düşünmüyordu.

"Açılmasın bence o ilk on bine girmişti. 250'yi duyarsa baya kıskanır. Çok kıskançtır bunu bir kenara yaz bence."

"Aslında öğrenmiş olabilirim. Yargısız infaz yapmayı da seviyor."

"Kesinlikle. Zamanında onun Diş Hekimi olmasını istemiştim. Bir ailede tek sağlıkçı olmak zor oluyor. Ayrıca abimin gölgesinden çıkmış olacaktı."

"Bundan bahsetti ama bence o işini seviyor."

"Kesinlikle."

"Ben gitsem iyi olacak, hastam gelecekti." Timuçin burada kalıp sohbet etmeyi çok isterdi ama randevu verdiği hastasını da bekletmek istemiyordu özel işleri ile.

"Peki, arkadaşın yarın mesai çıkışı gelebilirse görüşme ayarlayabilirim." Timuçin ona uzatılan eli sıktı ve yavaşça başını salladı.

"Teşekkür ederim." Ayağa kalktı ve kısa bir gülümsemeden sonra odadan ayrıldı. Arkadaşına bir görüşme ayarladığı için mutluydu. Şu anda müsait olmayacağını düşündü ve kısa bir mesaj attı. Kendi binasına girdiğinde mesaja cevap geldi. Teşekkürler kardeşim...

***

Nehir arkadaşı Pınar ile iş yerinde mesai yapıyordu resmen. Katalog taramaktan dolayı oldukça yorulmuştu. Bunun üstüne kararsızlığı da onu deli ediyordu. Bu yüzden arkadaşından fikir almak cazip görünmüştü. Neyse ki zevkleri uyuşuyordu.

"Eski işini özlüyor musun?" Arkadaşı onu iyi tanıyordu kesinlikle. Nehir'in şimdiden ne kadar da canının sıkıldığını görebiliyordu Pınar.

"Biraz." Sürekli katalog taramak, yer gezmek, gözle görülebilir değişikler yapmak zordu.

"Önce de çok yoruluyordun. Ne yalan söyleyeyim yüzüne renk geldi. Belki de erkek arkadaşın yüzündendir." Nehir kendini aptalca gülümsemekten alamadı.

"Onun etkisi daha çok," dedi dürüstçe.

"Bir şey söyleyeyim mi? Sen bu çocuğa resmen âşık oluyorsun. Nehir asla böyle gülümsemez." Arkadaşının şaşkın tavrına güldü Nehir.

"O çok fazla olgun ve kibar, anlayışlı..."

"Çok yakışıklı demeyi unuttun."

"Öyle ama göründüğünden daha fazla güzellikler var içinde. Ona her gün daha fazla hayran kalıyorum."

"Sonunda biri Nehir'i gerçekten dize getirdi. Bu günleri gerçekten çok bekledim." Utangaçlıkla arkadaşından gözlerini kaçırdı Nehir. Resimleri art arda incelerken gözleri biraz ağrımıştı. Aslında yetiştirme gibi bir sorunu da yoktu ama boş kalmak ona iyi gelmiyordu. Pınar yanına geldi ve resimleri birlikte izlemeye başladılar.

"Biliyor musun bence bu işte de çok iyisin."

"Diğerinden daha kararsızım ama." Ayrıca kararsızlık onu iyice sıkmaya da başlamıştı. Resimler hızlıca geçerken bilgisayarının sağ alt köşesinde bir bildirim gördü. Gözünü kısıp gönderen kişiye baktı. Açelya yengesi ona mail atmazdı ki, bir şey olduğunda telefonla arayıp hallederdi. Hemen maili açtı ve yazılan notu okudu.

Derya'nın bilgisayardan mail atacakken tesadüfen gördüm. Bilmek istersin diye düşündüm ve hemen kopyaladım.

Mailin altında ise bir dosya eki vardı. Eli titrerken hemen dosyayı açtı ve onlarca fotoğraf, yazı dosyası ve videoları gördü. Hepsi de Timuçin ile alakalıydı.

"Seninki lisede bile iyiymiş baksana." Pınar resmi gösterirken Nehir, abisinin bir arşivi olduğuna inanamıyordu. Araştırma yapması olasıydı ama resmen şeceresini çıkarmıştı. Nehir arkadaşına bakarken Pınar ise pek şaşırmış görünmüyordu.

"Abinden bahsediyoruz sonuçta şaşırmaman gerekir." Nehir bir anlık utangaçlığını yenip resimlere tek tek bakmaya başladı. Liseli Timuçin ve daha sonra ise yıllar geçtikçe büyüyen Timuçin'i gördü.

"Oha sınav sonuçları bile var!" Pınar şaşkınlıkla kocaman ÖSYM logosunu gösterdi. Nehir'in içinde kocaman bir merak belirdi ve resmi büyüttü.

"51 mi yazıyor orada?" Nehir başını sallamadan önce netlerine hızlıca bir göz gezdirdi. Mükemmel bir sınav çıkarmıştı doğrusu.

"Ne kadar da inek bir öğrenciymiş," dedi Pınar alayla.

"İzmir Fen Lisesi... Cidden onun hakkında çok az şey biliyorum." Nehir kendini oldukça kötü hissetti. O daha hiçbir şey bilmeden abisi her şeyi biliyordu.

"Normal ki daha yenisiniz sonuçta. Karşına alıp anlat bakalım doğum hikâyenden bugüne kadar demedin ki yani ve denilmez zaten. Zamanla olur böyle şeyler." Pınar doğru söylüyordu hemen her şeyi öğrenmesi saçmaydı. Sadece abisinin yaptığı gibi bir anda tüm bilgilere sahip olabilirdi.

"Bir sonuç daha var. Neden iki kere girmiş ki sınava?"

"Hava Harp Okulunu bırakmış." Bir an evindeki mezuniyet fotoğraflarını hatırladı ve yanlışını hemen düzeltmek için konuşmaya başladı.

"Yani bitirmiş diplomasını gördüm ama sonrasını getirmemiş."

"Neden? Çok sert bir dönüş olmuş." Yeni sonuca bakarken diğerine yakın netler vardı.

"Yıllar 200 kişi geri atabiliyormuş demek ki." Pınar şakaya vurmak istiyordu ama Nehir arka plandaki fotoğraflarda başka bir şey gördü. Hemen onu açtı ve incelemeye başladı. Pilot tulumları içinde beş kişi vardı ve Timuçin yanındaki kıza kollarını atmış ve objektife kocaman gülümsemişti.

"Sonuçta bomboş olmasını düşünmek aptallık olurdu Nehir."

"Ben bu kızı gördüm kesinlikle ama nerede..." Nehir hafızasını zorlarken diğer resimlere bakmaya başladı. Artık üniversiteli Timuçin vardı karşısında. Bir jetin içinde baş parmağını kaldırmış her şeyin normal olduğunu bildiriyordu. Tanıdık kaskı seçmişti Nehir uzaktan da olsa. Bu Timuçin'in evinde gördüğü kasktı. Diğer fotoğraflarda hep arkadaşları ile birlikteydi ve o kız hep Timuçin'in yanı başındaydı. Evinde gördüğü fotoğraflar geldi sonra ansızın bir video belirdi. Hemen oynatma tuşuna bastı.

Hava Harp Okulu öğrenci alay sancağının mukaddes nöbet sırası sende,

Rengi mübarek ecdat kanının rengidir,

Kumaşı şehit tenidir...

Bariton sesine çok yakışmıştı bu kelimeler. Gurur duymamak imkânsızdı. Video bitti ve başka bir video çıktı. Bu bir kutlama yemeği gibiydi. Yine o kız yanı başındaydı ve Timuçin resmen onun gözlerinin içine baka baka türküyü söylüyordu.

"Görmüyor musun? Kızın içine düşecek resmen." Videodaki Timuçin çok farklıydı sanki. Daha özgüvenli daha şımarık... Şimdiki haline hiç benzemiyordu. O naif adam yoktu burada. Kızı daha dikkatli incelerken sonunda nerede gördüğünü hatırladı. Dikişlerini aldırmak için kliniğe gittiğinde Timuçin ile konuşan kızdı bu. Hatta Timuçin onu kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. İlk randevularını mahveden eski sevgilisinin ta kendisiydi.















































































Continue Reading

You'll Also Like

12.7M 229K 26
(Eski Adı: Beşik Kertmesi) İnsanın kaderi ne zaman yazılmaya başlar? İnsanın kaderi kaç kez yazılır? İnsan kaderini değiştirebilir mi? Melek ve Yiğit...
65.9K 8.2K 35
Dört arkadaşın geçmişten günümüze uzanan hayatları Arkadaşlık onlar için seçimdi, aşksa onlar için bir tercih. Çocukluktan beri yakın arkadaş olan bu...
4.2M 267K 45
Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan'a ilk mesajı değildi ama bu sefer onun...
72.9K 6.5K 40
Yukarıda dolunay parlak ışığıyla bedenlerimizi kutsarken yanımda oturan adamın sözlerini dinliyordum. "Çoban ve dokumacı kız birbirlerinden ayrı düş...