the lesser evil | jikook [çev...

Από -jimineral

171K 16.1K 5.1K

jimin bir mafya üyesine aşık olur, ama aynı zamanda bir polis ihbarcısıdır. o sadece doğru olanı yapmak ister... Περισσότερα

girişten önce (0)
bölüm bir (1)
bölüm üç (3)
bölüm dört (4)
bölüm beş (5)
bölüm altı (6)
bölüm yedi (7)
bölüm sekiz (8)
bölüm dokuz (9)
bölüm on (10)
bölüm on bir (11)
bölüm on iki (12)
bölüm on üç (13)
bölüm on dört (14)
bölüm on beş (15)
bölüm on altı (16)
bölüm on yedi (17)
bölüm on sekiz (18)
bölüm on dokuz (19)
bölüm yirmi (20)
bölüm yirmi bir (21)
bölüm yirmi iki (22)
bölüm yirmi üç (23)
bölüm yirmi dört (24)
bölüm yirmi beş (25)
bölüm yirmi altı (26)
bölüm yirmi yedi (27)
bölüm yirmi sekiz (28)
bölüm yirmi dokuz (29)
bölüm otuz (30) - final

bölüm iki (2)

8.7K 717 803
Από -jimineral

yorum yapanlar ciğerlerimsiniz, sizi yierim, iyi okumalar!
、、、


Ve şimdi Jimin o konuşmadan birkaç hafta sonra, saatlerce arkadaşça davranıp güvenini kazanmaya çalıştığı komşusunun evinde endişeyle bir mindere kurulmuş oturuyor, zemine yakın masaya koyduğu ellerini birleştiriyordu. Bütün bunlar tamamen düzenbazlıktı. Anlaşma Jimin'in polisin ihbarcısı olması yönündeydi. Jimin, Chanyeol'un iş görüşmelerine sızmalı ve işin içinde olan isimleri öğrenmeliydi.

Jimin ilk Seoul'e geldiğinde Chanyeol'un böyle kasvetli bir apartmanda yaşamasını garip bulmuştu. Adam, Armani takımlar giyip Mercedes sürüyordu. Yine de Jimin'in kafası seneye gitmeyi planladığı üniversitesi için yeteri kadar para biriktirebileceği bir iş bulmakla dolu olduğundan başkalarının hayatını yaşayış biçimini takıp sorgulamak onun haddine değildi.

Ve şimdi bütün bunlar mantık çerçevesine yerleşmeye başlamıştı. Memur Ji ve Kang'a göre Chanyeol birkaç illegal işle uğraşan bir iş adamıydı. Bir çete olarak tanımlamıştı polisler, içinde zenginlikleri ve statüleri ile korunan bir sürü güçlü şehir şirketlerinin bulunduğu. Çoğu anahtar oyuncu hakkında özet geçilmişti Jimin'e, ne söyleyip ne söylememesi gerektiği hakkında da uyarılmıştı.

Organizasyonu kademe kademe yok etmeliydiler.

Jimin hem korkuyordu hem de kızgındı. Ve de çaresiz. Onlar iğrenç, çürümüş polislerdi, 20 yaşındaki sıkıntılı bir genci kendi emelleri doğrultusunda kullanan. Gerçekten nazik davranan ve hatta Jimin'e birkaç kere finansal yardımda bulunmayı teklif eden Chanyeol'a göre onlar Jimin için gerçek suçlular olmaya daha yakınlardı.

Ama kim iki tecrübeli ve övülen polis yerine Jimin'e inanırdı ki?

Buna karşı savaşmaya çalışsa sonu büyük ihtimalle kendisine yöneltilen suçlamalar ve iddialarla biterdi. Hiçbir üniversite onu kabul etmezdi. Geleceğini yok edebilecek gücü ellerinde tutuyorlardı.

Jimin boğazı kururken dudağını ısırmıştı.

Polislerin aşırı baskısı sonucu, en sonunda Chanyeol'dan yardım -daha doğrusu iş- isteme cesaretinde bulunabilmişti, bu ihbarcı görevini hemen tamamlamak istiyordu. Polis daha sonrasında onu koruma altına alacaklarını söylemişlerdi. Jimin her şeyin yolunda gideceğine inanmak zorundaydı.

"Ürünlerimizi dağıtmak için yeni bir yer bulmamız lazım." Chanyeol, Jimin'in yanına oturup telefonuna bakarken konuşmuştu. "Sen şu çiçekçide çalışıyorsun değil mi? Bence güzel bir kılıf olur."

Jimin yutkunmuş ama başıyla da onaylamıştı. Onu işe alan sevimli çifti düşünmüştü. Ya onların başı da derde girerse? Onları çok seviyordu. Bütün bu olanların içine sürüklenmelerini istemezdi. Ona fazlaca güveniyorlardı, bazen onlar diğer çiçekçileriyle ilgilenirlerken sakin saatlerde dükkanda tek kalan o olurdu. Jimin bunu yapmak zorunda olmasından nefret ediyordu. O alçak polislerin kendisini tamamen aptal bir şans eseri sonucu bulmuş gibi davranmasından da nefret ediyordu. Hatta utanmadan eğlence için kendi aralarında Jimin'in 'uyuşturucu dağıtımı' konusunda da iğnelemeler yapıyorlardı. Ne sikik bir şaka ama.

"Bunu yapmak istediğinden emin misin?" diye sordu Chanyeol. "Sonrasında kolayca geri çekilemezsin. Bütün operasyon boyunca sessiz kalmak zorundasın.. yoksa."

Jimin titriyor ver terliyordu. Aman tanrım. Bunu yapabilir miydi? Ya polisle konuştuğunu öğrenirlerse? Siktir, ya ailesinin peşine düşerlerse?

Keskin bir tıklatma duyulmuş ve ardından küçük, şaşırtıcı derecede sade ve süssüz apartman dairesine üç adam daha girmişti. Jimin'in karnı kasılıyordu ve her an yaptığı küçük öğle yemeğini kusabilecekmiş gibi hissediyordu.

İlk odaya giren adam soğuk, delici bakışlara sahipti ve Jimin sanki o gözlerin, içini ve zavallı kılıfını tamamen görebilecekmiş gibi hissediyordu.

Min Yoongi. Daegu'nun en güçlü adamları arasında, Seoul işleriyle özel olarak fazladan alakadar değil.

İkinci adam uzundu, Chanyeol'un boyuna yakın bir boyu vardı, kahverengi saçına şekil verilmişti. Etrafına özgüven ve güç saçıyordu.

Kim Namjoon, diye hatırladı Jimin. İşine konsantre ve zeki. Jimin eğer onunla konuşması gerekirse kelime seçimine dikkat etmesi gerektiği konusunda uyarılmıştı. Doğrulara olabildiğince bağlı kal.

Son giren adam parasını müsrif bir şekilde pahalı tasarım kıyafetlere harcamış gibiydi ve yüzünde gülümseme bulunan tek kişiydi. Uzun saçı alaycı gözlerinin üzerine süzülüyordu ve dudaklarında halka bir piercing vardı. Jimin onu tanımıyordu ve bu onu tedirgin yapmıştı.

"Yoongi, Namjoon, Taehyung." Chanyeol gülümseyip oturmaları için işaret etti. "Bu Jimin."

Jimin, önüne oturduklarında istemsizce geriye çekilmişti, masa onların arasına konulmuş küçük bir bariyer niyeti görüyordu. Yoongi ve Namjoon ona üstünkörü bir bakış atıp Chanyeol'a dönmüşlerdi, Taehyung ise gittikçe büyüyen bir sırıtmayla onu gözlemliyordu. Taehyung ona baktıkça Jimin'in kanı daha fazla donuyordu.

"Telefonda size Jimin'den bahsettim. Onun iş yeri çok dikkat çekmeyecektir. Güzel bir yerde." diye açıkladı Chanyeol ama Jimin neredeyse hiçbir dediğini duyamıyordu. Şimdi daha bir içine işlemeye başlamıştı, bir suç sendikasının parçası olacağı.

Kalbi göğüs kafesini deliyordu.

"Bu işe için uygun gözükmüyor." demişti Yoongi direk. Jimin başını kaldırmış ve göz teması kurar kurmaz geri yere indirmişti. Yoongi alayla nefes vermişti, etkilenmemişti belli ki.

"B-bunu yapabilirim." Jimin kendini cesaretlendirerek konuşmuştu, sesindeki titremenin görmezden gelineceğini umuyordu.

Yoongi kaşını kaldırırken Namjoon da pek ikna olmuş gibi durmuyordu.

"Bir sonraki dağıtıma kadar onu hazırlarım." diye garanti vermişti Chanyeol.

Jimin çenesini yukarıda tutmaya çalışıyordu. Umuyordu ki az önce söylediği şeyi kendisi bile biraz olsun inanmış gibi gözüksündü.

"Tartışılması gereken daha önemli bir mesele var." Namjoon boğazını temizlerken Chanyeol da dikleşmişti. "Jeonlar bu durumdan pek memnun değiller, daha doğrusu, işin senin olan kısmıyla ilgili."

Chanyeol nefes verirken Jimin donmuştu.

Jeonlar? Onlar Seoul'ün kötü şöhretli mafya ailesi değiller miydi?

Hassiktir.

Jimin ellerini kucağını indirip dizlerini sıkmıştı, bir şeyin onu sabit tutması gerekiyordu. Kendini neyin içine sokuyordu? Ji ve Kang'ın bundan haberi var mıydı? Büyük ihtimalle o pislikler çoktan bunu biliyorlardı.

Chanyeol kaşlarını çatmıştı, sıkıntılı duruyordu. "Çoğu teslimatımızın yolu kesildi ve paylaşımda birkaç sıkıntı çıktı. Ama emin olun hepsinin çaresine bakıldı."

Çaresine bakılmak mı?

Jimin kimsenin kaçıramayacağı kadar keskin bir nefes vermişti.

"Bir yaprak gibi sallanıyor." Taehyung sırıtıyordu, sesi kalın ve alaylı çıkmıştı. "Bu güzel çocuğu nereden buldun, Chanyeol?"

Jimin dudağını ısırıp aşağı bakmıştı. Her şeyi mahvediyordu, onlar Jimin'in bir boka yaramayacağına karar vermeden önce kendine çeki düzen vermeliydi. Organizasyonları hakkında öğrendiği bilgilerden sonra onun öylece yürüyerek, hiçbir bedel ödemeden, gitmesine izin vermezlerdi.

"Bu apartmanda yaşıyor." diye cevapladı Chanyeol, sesi gayet doğal çıkmıştı.

"Oh, yani onu sikiyor musun?" Taehyung sırıtırken Jimin tiz bir ses çıkarmıştı, korkmuştu.

"Hayır." demişti Chanyeol göz devirerek. Taehyung'un yorumlarından rahatsız olmuş veya şaşırmış gibi gözükmüyordu.

Taehyung gülmüştü. Yoongi sıkılmış gözüküyordu. Ve Namjoon da konuya geri dönmek istiyordu.

"Bunu sonra konuşuruz. Şu anda, Jeonlar geri ödeme istiyorlar." dedi Namjoon öne bir kağıt ittirerek. Bir anda ortam çok meşrulaşmış ve Jimin'in neredeyse oflamasına neden olmuştu.

Chanyeol kağıda göz geçirdikten sonra Namjoon'a karanlık bir bakış atmıştı. "Bu miktarı ödeyemeyeceğimi biliyorsun. En azından şimdilik yapamam."

"Yarına kadar gönderilmesini talep ediyorlar."

"Namjoon."

"Eminim sana olacakları hatırlatmama gerek yoktur." diye azarlarmışçasına konuşmuştu Namjoon, tamamen kabaca olmasa da.

Chanyeol ellerini birbirine kenetlemişti ve Jimin onun stresli olduğunu anlayabiliyordu. "Ben.. Jeonlarla konuşmama izin verin, neler olduğunu açıklaya-"

"Gerek yok." diye lafı bölmüştü Taehyung. Şimdi yüzünde oldukça memnun gözüken bir sırıtma vardı ve neşeyle parlayan gözleri Jimin'in karnının kasılmasına sebep olmuştu.

Namjoon dikleşmişti. Bıkmış gözüküyordu. "Jeonların isteklerini ben hallediyorum, sen değil."

"Hyung, sadece bir dinle beni." demişti Taehyung sahte bir dargınlıkla. "Operasyonun bu bölümünü Bebek Jeon hallediyor. Eminim normalden farklı ödemeleri de kabul eder, sadece biraz ikna edilmeye ve biraz da özür dilenmesine ihtiyacı var."

Namjoon kaşlarını çatarak konuşmuştu. "Ne?"

Yoongi ise sadece kıkırdamıştı. "Onu Bebek Jeon diye çağırdığını duyarsa seni siker."

Taehyung alçak bir ıslık çalmıştı. "Beni masaya yatırıp üzerimde istediğini yapsa sorun etmezdim ama maalesef tipi değilim." Taehyung, Jimin'e göz kırpıp diliyle alt dudağını geçmişti. Jimin kesinlikle kızardığına emindi. "O; tatlı, masum ve güzel olanları seviyor."

Oh.

Oh hayır.

Chanyeol, Jimin'e dönmüştü. Derin düşünceler içerisinde gibiydi. "Kabul eder mi?"

Taehyung sırıtıyordu. "Tabi ki. Ben Jimin'i kendim ona götürürüm. Dayanamayacaktır -parasını zaten eninde sonunda alacak, bir de yanında bu küçük tatlı şeyi de elde etmiş olacak."

Jimin gerilemişti. "L-lütfen, hayır." Çaresizce Chanyeol'a baktı. "Yapamazsın."

Onlar mafya.

Chanyeol ona özür dilermişçesine bakmıştı. "Özür dilerim. Bu bir iş."

"Ama, n-ne-"  Jimin aceleyle ayağa kalkmıştı, göğsü inip kalkıyor, gözlerinde yaşlar birikiyordu.

"Oh, tatlım, sakin ol." diye başlamıştı Taehyung ama Jimin'in beyninde bir korku girdapı oluşmuştu. Nefes alış verişleri kesik kesik olmuş ve kısalaşmıştı. Daha kimse itiraz edemeden ayaklanmıştı, dizleri güçsüzleşmişti. Buradan çıkmalıydı. Satılmak veya pazarlık kozu olarak kullanılmak istemiyordu.

Jimin arkasını dönüp odadan çıkmış, kapıyı telaşla açmıştı ve sonra-

Ve sonra daire kapısının dışında bekleyen başka bir adam tarafından belinden yakalanmıştı.

"Hayır! Bırak beni! Siktir git-"

"Whoa, sakin ol."  demişti yeni adam, Jimin tutuşu altında çırpınırken. Hemen sonrasında ise eliyle Jimin'in ağzını kapamıştı. "Taehyung?" diye dairenin içine konuşmuştu. Jimin ağzı kapalı bir şekilde yardım için bağırmaya çalışıyordu.

"Teşekkürler, bebeğim." demişti Taehyung, Jimin'in yakalandığını görünce sesinden bal damlamaya başlamıştı. "O zaman, gidebiliriz, değil mi? Burada işimiz bitti."

Namjoon ve Yoongi başlarıyla onaylamışlardı.

Jimin'in yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Başının arkasında şiddetli bir acı hissetmeden hemen önce son gördüğü şey Chanyeol'un rahatlamış ifadesiydi. Ardından bilincini kaybetmişti.


、、、
yemin ederim bunu çevirmek insanity'den bin kat daha zor, sesli sözlük bile doğru düzgün anlamını vermiyor kelimelerin, deliriyorum net >:((

her neyse taehyung çok seksi değil mi abi ben bayılıyorum böyle karakterlere, yolo tarzı yaşıyorlarCpkdld

bu sırada anlamayanlar varsa açıklayayım, polisler jimin'i kullanabilmek için tuzağa düşürdüler, şu toz moz olayı, hepsi polisin işiymiş, oçlar kısaca :)

ya şimdi oy ve yorum sınırı yok bu yüzden ruh halime bağlı yazıcam, siz yorum yapınca da mutlu oluyom, kapişşş?

Συνέχεια Ανάγνωσης

Θα σας αρέσει επίσης

202K 19.7K 23
Jeon Jungkook, Park Jimin'in var olduğunu iddia ettiği pembe trolleri görebilmek için saklandığı karanlık kuyuyu terk ediyor.
194K 13.5K 11
Çeviridir. Yazardan bizzat izin alınmıştır. https://www.asianfanfics.com/story/view/1032334/babysitter-fluff-t-jikook-sliceloflife @callmenolan'a ith...
2.4M 211K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
212K 19.8K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin