Mutluluk Baharı(YAYIMDA-TAMAM...

Από catti-brie

225K 10K 7.5K

''Geç kaldım değil mi?'' diye sordum ümitsizce bakışlarımı tekrar ona çevirirken. Gözlerimin en derinine bakt... Περισσότερα

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Uzaklardan Bir Alıntı
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Uzaklardan Bir Alıntı 2
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36 (FİNAL)
MERHABA
YILLAR SONRA...
YENİ HİKAYE
Merhaba
YENİ HİKAYE ALINTISI
YENİ HİKAYE ALINTISI 2

Bölüm 7

7.1K 322 208
Από catti-brie

İyi okumalar:)

Bölüm 7

Tam umudumu yitirmişken gelmişti Bahar bana, kırılan kalbime. Onu karşımda görmem bile onu affetmem için yeterliyken, söyledikleri... Kalbimin mutluluktan durmasına neden olacaktı neredeyse. Ellerini yanaklarımda hissettiğimde gözlerim bana değil, ona itaat etti ve kendiliğinden kapandı.

''Seni çok seviyorum.'' Dudaklarından dökülen bu cümle dünyamın en güzel sözcüklerini barındırıyordu.

Uzanıp alnına derin bir öpücük bıraktım kokusunu içime çekerken ve kalbimden taşmak için aylardır bekleyen sözcükleri serbest bıraktım.

''Ben de seni çok seviyorum.'' Gözlerinin yeşilinde kaybolmak istedim. Onu sarıp sarmalamak ve her şeyden, bütün kötülüklerden korumak istedim.

Uzandım ve kollarımı sıkıca sardım ona, kalbimde saklamak istercesine. Mutluluktan ölebilir miydi insan? Ben o an ölebilirdim. Belime sarılan iki ince kol ruhumun bütün yüklerini aldı sanki ve başımı saçlarının arasına gömdüm, kokusunu derin derin çektim içime. Kendini biraz geriye çekti ve gözlerimin içine baktı. Ellerini tekrar yanaklarıma koydu ve gözlerini kapattı.

''Geç kaldım sandım. Seni kaybettim sandım Çağan, çok korktum.'' Dedi iç çekerek. Nasıl bir his olduğunu biliyordum, nasıl hissettirdiğini çok iyi  biliyordum.

''Bundan sonra kaybetmek yok Baharım.'' Dedim yüzüne gelen saçlarını geri iterek. Hafifçe kaşlarımı çattım. ''Bundan sonra sırlar da yok!'' Annesinin en sevdiği eşyasını kıran küçük bir çocuğun suçlu bakışları yerleşti gözlerine ve başıyla onayladı beni.

''Yok, bundan sonra sırlar yok.'' Gülümsedim ve alnına bastırdım dudaklarımı. Oradan yanaklarına, burnuna... Gözlerini kapattığını gördüğümde gülümsedim ve aylardır yapmak istediğim şeyi yapıp dudaklarımı aşkla kavuşturdum dudaklarına.

.........&&&&&&&&&........

Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında başımı hızla göğsüne yasladım ve sarıldım ona. Sıkıca sarıldı bana ve saçlarımın arasında dudaklarını hissettiğimde dudaklarımda geniş bir gülümseme oluştu. Aylardır içimde büyüyen huzursuzluk bir anda terk etmişti beni sanki. Kalbim üzerindeki ağırlıkları atmış gibi hissediyordum. Çağan kendini biraz geriye çektiğinde başımı kaldırıp ona baktım. Dudakları alnıma dokundu ve derin bir nefes aldı.

''Kokun...''dedi mırıltıyla. ''Aynı adın gibi baharı taşıyor içinde.'' Gözlerimi kapattım, kollarımı hızla boynuna doladım ve kokusunu içime çektim derince. Beni kendinden biraz uzaklaştırdı ve oturmama yardım edip o da yanıma oturdu. Ellerimi tuttu ve dudaklarına götürüp avuç içlerime birer öpücük bıraktı.

''Şimdi bana sorunun ne olduğunu, her şeyi anlat Baharım. Aramızda sırlar olmasın!'' Başımı ellerimize doğru eğdim ve derin bir nefes aldım. Sonra gözlerinin içine baktım ve konuşmaya başladım.

''Sorun babamla aramızdakiler...'' dedim ve her şeyi ona anlatmaya başladım. Her şeyi anlattım ona hiçbir şeyi atlamadan kelimesi kelimesine. ''O gün babam beni çok kırdı Çağan, ona kızgındım, kendime kızgındım.'' Dedim gözlerinin içine bakarak. Sonra uzandım elini tuttum sıkıca. ''Ama o kadar büyük bir aptalım ki ben, kırılmayı en hak etmeyen kişiyi, seni kırdım. Ne olur affet beni Çağan.'' Gözyaşlarım tekrar akmaya başlamıştı.

Uzanıp gözyaşlarımı sildi yavaşça. Sonra uzanıp beni sıkıca sardı ve göğsüne başımı koymamı sağladı. ''Benim seni affetmekten başka çarem yok ki Baharım.'' Dedi yavaşça. Gözümden bir yaş daha aktı. Ben şimdiye kadar annem dışında hiç kimsenin sevgisini bu kadar derinden hissetmemiştim. Bana o kadar güzel hissettiriyordu ki kalbinden geçenleri sanki açık bir kitap gibi okuyabiliyordum onu. O kadar güzeldi ki kalbi bana dünyadaki bütün mutlulukları vaat ediyordu. Ben bu adamı nasıl kırmıştım, kırabilmiştim anlayamıyordum.

Uzun bir süre oturduk, her şeyi konuştuk onunla, çocukluğumuzu, sevdiklerimizi, sevmediklerimizi... Her şeyi! Hayatımın en güzel birkaç saatini geçirdim sevdiğim adamla.

........&&&&......

Bahar'ı eve bırakıp kendi evime geldiğimde kendimi uzun zamandan beri ilk kez bu kadar huzurlu hissediyordum. Aramızda söylenmemiş, anlatılmamış bir şey kalmamıştı. Saatlerce konuştuk, o bana anlattı kendisini ben de ona Çağan'ı anlattım. Odama çıkıp yatağıma uzandım ve gözlerimi kapattım. Göz kapaklarıma yerleşen yeşiller istemsizce gülümsetti beni ve son günlerin yorgunluğuyla kendimi uykuya bıraktım.

Sabah erkenden kalkıp evden çıktım ve Bahar'ıma gittim. Kapıyı çaldığımda heyecanım beni gülümsetmişti. Lise aşkını bekleyen ergenler gibiydim sanki, güldüm. Tam o anda kapı açıldı ve Bahar'ım üstünde gözlerinin renginde bir elbiseyle tam karşımdaydı. Gözlerimdeki hayranlığın bir kitap gibi okunduğuna o kadar emindim ki.

''Günaydın.'' Dedi sıcacık bir sesle. Ben ona o kadar dalmıştım ki kelimelerimi kaybetmiştim sanki.

''Günaydın Bahar'ım.'' Dedim ve kollarımı beline sardım. ''Seni kaçırmaya geldim.''

Kolları belime yerleştiğinde kısık bir sesle yanıtladı beni. ''Kaçırmana gerek yok ki, ben seninle her yere gelirim.''

Verdiği yanıt ömrümün en güzel cümleleriydi benim için ve kendimi bir adım geri çekip dudaklarımı alnına bastırdım. Adı gibi bahar kokusunu içime çektim derince ve saçlarından öptüm küçücük. Sonra uzanıp kenardaki çantasını aldım ve kapıyı kapattım.

''Hadi güzel bir kahvaltı yapalım.'' Dedim elini tutarken ve birlikte arabama doğru yürümeye başladık.

Birkaç Ay Sonra...

Sabah gözlerimi huzurla açtım. Bugün oldukça yoğun bir gündü. Neredeyse üç ay olacaktı Çağan'la birlikte olmaya başlayalı ve her günümüz birbirinden daha güzel geçiyordu. Arada sırada ufak kavgalarımız olsa da birbirimizi kırmadan sorunlarımızı halledebiliyorduk.

 Son zamanlarda annemler aklımı çok karıştırıyordu. Bir şeyler vardı benden sakladıkları ama ne olduğunu bir türlü anlayamıyordum. Annem son zamanlarda çok ısrarcı olmuştu. Sürekli beni kontrol etme ihtiyacı duyuyordu sanki ve sürekli benimle konuşmak istediği bir şeyler olduğunu söylüyordu ama ben sürekli kaçıyordum duyacaklarımdan korkarak. Çalan telefonumu elime aldığımda Çağan'ın aradığını gördüm ve gülümsemem tüm yüzüme yayıldı. Hiç bekletmeden açtım telefonu.

''Ömrüm...'' duyduğum ses içimdeki bütün huzursuzluğu alıp götürmüş, içimde sadece güzel duyguları bırakmıştı.

''Günaydın ömrüm...'' dedim gülümseyerek.

''Hazır mısın? Seni almaya geliyorum.'' Kaşlarımı çattım.

''Neden ki?'' Karşıdan gelen ses az öncekine göre biraz daha sertti şimdi.

''Ne demek neden Baharım, kahvaltıya gideceğiz ya!'' Elimi alnıma vurdum. Nasıl unutmuştum ki ben bunu.

''Tamam ömrüm kızma hemen hazırlanırım ben.'' Dedim ve hızla yataktan kalkıp elbise dolabımın başına geçtim. Siyah bir pantolon ve krem rengi düz, uzun kollu bir bluz seçip giyinmeye başladım, bir yandan da telefonla konuşuyordum.

''Sen bana böyle ömrüm deyince ben sana zaten kızamıyorum ki!'' Söylediği cümle kalbimin delice çırpınmasına neden oldu ve istemsizce gülümsedim.

''Çağan sen böyle konuşurken bir gün kalp krizi geçireceğim haberin olsun.''

''Allah korusun, deme şöyle şeyler Baharım!'' dedi kızgın bir sesle. Ufak bir kahkaha attım.

''Tamam tamam kızma, söylemem.''

''On dakikaya oradayım, bekle beni güzel kız.'' Dedi ve telefonu kapattı. Küçük bir kahkaha daha attım ve hızla hazırlandım.

Tam çantamı alıp aşağıya iniyordum ki telefonum bir kez daha çaldı. Kimin aradığına bakmadan açtım.

''Beni bu kadar çabuk mu özledin?''

''Bahar benim kızım... Başka birinden mi telefon bekliyordun?'' Duyduğum sesle bir an yerimden kıpırdayamadım.

''Anne? Şey... Çağan aramıştı da o sandım ben.''

''Ya öyle mi?'' Bir an sustu. ''Nasılsın kızım?'' Kaşlarım çatıldı, Neredeyse her gün aramızda aynı konuşma geçiyordu.

''İyiyim anne sağ ol.'' Sonra daha fazla dayanamadım. ''Anne neredeyse bir haftadır aynı şeyleri konuşup duruyoruz, nasıl olduğumu sormak için aramadığını da biliyorum. Artık lütfen neler olduğunu söyler misin?''

Derin bir nefes aldığını duydum ve annem konuşmaya başladı.

''Bahar seninle konuşmamız gereken önemli bir konu var lütfen bu akşam yemeğe gelir misin kızım?''

''Anne ben-'' Annem telaşla sözümü kesti ve konuşmaya başladı.

''Bahar lütfen çok önemli olmasa bu kadar ısrar etmem. Lütfen kızım!''

Derin bir nefes alıp verdim ve gözlerimi kapattım bıkkınca. ''Tamam.'' dedim en sonunda.

''Teşekkür ederim kızım bekliyoruz, akşama görüşürüz.'' Telefonu kapattığımda kapının çaldığını duydum ve düşünceli bir şekilde kapıyı açtım.

''Günaydın öm-rüm... Bahar'ım iyi misin?'' Çağan'ın endişeli sesini duyduğumda kollarımı hızla beline sardım ve ruhumun rahatlamasına izin verdim.

''Bilmiyorum Çağan.'' dedim kısık bir sesle.

Bir adım geriye gitti ve yüzümü ellerinin arasına aldı. ''Seni üzecek bir şey mi oldu?''

''Annem... Annem bu aralar çok garip ve akşam beni yemeğe çağırdı. Bana anlatacakları önemli bir şey varmış ama...'' dedim ve derin bir nefes aldım. '' Duyacaklarımdan korkuyorum Çağan.''

Dudaklarını alnıma bastırdı ve derin bir nefes aldı.

''İstersen gitme ömrüm.''

''Hayır, gideceğim çünkü annem vazgeçmeyecek biliyorum. Bu zamana kadar erteledim ama bugün neler olduğunu öğrenmek istiyorum.'' Sonra yanağına küçük bir öpücük kondurup gülümsedim. ''Neyse hadi kahvaltı edelim, ben çok acıktım.''

Harika bir kahvaltıdan sonra Çağan beni işe bıraktı ve bütün gün bir toplantıdan diğerine koşturup durduk. Akşama doğru Kayra da ben de yorgunluktan bitmiş bir durumdaydık. İşten çıkmadan önce Çağan'ı aradım ve annemlere geçtiğimi eve gidince onu arayacağımı söyledim. Beni annemlere götürmek için ısrar etse de istemedim ve bir taksi çağırarak annemlere doğru yola çıktım.

.........&&&&&.........

Kapının kırılırcasına çalmasıyla korkuyla yerimden fırladım. Bir an için nerede olduğumu anlayamamıştım. Etrafıma bakındım kısa bir an ve salondaki koltukta uyuyakaldığımı fark ettim. Kapı bir kez daha yumruklanınca hızla yerimden kalkıp kapıyı açtım. Ne göreceğimi bilmiyordum ama karşımda, ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuş, bayılacakmış gibi görünen sevdiğimi görmek en son beklediğim şeydi sanırım.

''Bahar'ım?'' dedim ne diyeceğimi bilemeyerek ve o an dudaklarından kaçan hıçkırıklarla birlikte ağlayarak bana doğru atılıp sımsıkı sarıldı ömrüm. Ellerim bana sormadan onun beline dolandı ve sıkıca sardım, korumak istedim onu. Ağlaması daha da şiddetlendi, hıçkırıkları nefesinin kesilmesine neden oluyordu ve onu sakinleştiremiyordum. Belinden tutup ayaklarını yerden kestim ve içeriye soktum onu, kapıyı ayağımla iterek kapattım. Boynuma sardığı kolları her saniye daha da sıkılaşırken hıçkırıkları da artıyordu. Kalbimde boy göstermeye başlayan acı ruhumu esareti altına almaya çoktan başlamıştı bile. Onun her damla gözyaşı, korlaşmış bir alev gibi kalbimi yakıyor, dudaklarından kaçan her hıçkırık aldığım nefese ambargo koyuyordu.

Bir elimi sırtına diğer elimi dizlerinin arkasına getirip kucağıma aldım Bahar'ımı. Sıkıca sardım onu, yanında olduğumu hissetsin istedim. Koltuğa oturup onu da kucağıma çektiğimde, iyice sığındı bana sanki o an küçük bir kız çocuğu gibiydi. Onu kendime iyice bastırdım ve başımı saçlarının arasına saklayıp kokusunu içime çektim öpücüklerimi bırakırken. Bir elimi onu sakinleştirmek umuduyla sırtında dolaştırmaya başladım. Şakaklarına bastırdım dudaklarımı ve hissetsin istedim yanında olduğumu. Burnuma o bahar kokusu dolarken dudaklarım alnına ulaştı. Hiçbir şey sormadım, hiçbir şey söylemedim sadece sessizliği paylaştım onunla. Uzun bir süre sadece ağladı, sadece sarıldık birbirimize. Ağlaması biraz azaldığında başını sakladığı boynumdan geriye çekti ve gözlerime baktı. Kirpiklerinde takılı kalan yaşları sildim dudaklarımla ve acıdığından emin olduğum gözlerinden öptüm onu.

''Hadi anlat bana güzelim, kim üzdü seni bu kadar?'' dedim kısık bir sesle. Sanki yüksek sesle konuşursam kaçıp gidecekti kollarımdan. Gözleri doldu tekrar ve asi birkaç damla yaş döküldü yanaklarına.

''Bahar'ım ağlama lütfen, dayanamıyorum. Söyle bana, anlat ömrüm kim üzdü seni?'' Derin derin nefesler aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Başını göğsüme sakladı ve mırıldandı.

''Ben- ben bu za-zamana kadar... Bi-bir yalanın için-de yaşamışım Çağan!'' dedi hıçkırıklarının arasından. Kaşlarımı çattım, ne demekti şimdi bu? Gözlerime bakmasını sağlayıp sordum.

''Ne yalanı? Bahar, sakin ol güzelim hadi en başından anlat bana.'' dedim, yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Derince iç çekti, duraksadı sanki aklındaki dağınıklığı toparlayıp tüm o dağınıklığın arasından sözcüklerini arıyordu.

''İşe gitmeden önce an-'' duraksadı. ''Annem aradı ya beni, eve gelmemi akşama önemli misafirlerin olduğunu söyledi. Ben- ben de kabul ettim.'' Derin bir nefes aldı tekrar, hiçbir şey söylemedim. Konuşursam anlatmayacaktı biliyordum.

''Sonra eve gittim, salonda bir çift vardı. Bayrın Holding'in sahipleriymiş.'' Bana baktı, onaylayarak başımı salladım. Adlarını duymuştum ama tanımıyordum, ihracat üzerine çalışıyorlardı sanırım.

''Hepsi bir garipti Çağan yani... Tedirgin gibiydiler ama şüphelenmedim hiçbir şeyden. Sonra yemek masasına oturduk hep birlikte. Annem bana döndü ve bana anlatmaları gereken bir şey olduğunu söyledi. Bakışlarını kaçırıyordu benden sürekli. Esra ve Gökhan Bayrın'ı yirmi dört sene öncesinden tanıdıklarını söyledi bana.'' Tekrar derin bir nefes aldı ve titreyen sesiyle devam etti.

''Sonra o... O kadın konuşmaya başladı. Yirmi beş sene önce evlenmişler ama aileleri çok sorun çıkarmış evliliklerine, karşı çıkmışlar, reddetmişler onları. Bana bunları neden anlattığını anlamadım Çağan yani tanımadığım biri-nin hikayesini neden dinlediğimi anlamadım. Sonra... Bir sene sonra bir kızları olmuş. Aileleri bebeği öğrenince daha da karışmış her şey, istememişler onu. Ellerindeki her şeyi almakla tehdit etmişler, bütün paralarını.'' Gözlerinde biriken yaşlar akmaya devam ederken sadece sarıldım ve başını göğsüme sakladım, saçlarına bir öpücük bıraktım.

''Paraları- paraları ellerinden gitmesin diye çocuklarından vazgeçmişler Çağan, benden vazgeçmişler!'' Duyduğum cümleyle kaskatı kesildim. Nasıl yani, Bahar? Başını yukarıya kaldırıp gözlerine baktım. Kalbime hançer gibi batan yaşlar doluştu gözlerine. Ama susmadı yine de devam etti.

''Sonra bir arkadaşları yardım etmiş onlara, beni ailem zannettiğim kişilere vermişler. Ailelerine de bebeklerinin hastalandığını ve onu kaybettiklerini söylemişler. Yirmi dört sene boyunca, bir gün bile beni aramamışlar Çağan! Ama en kötüsü ne biliyor musun?'' dedi titreyen sesiyle. ''Bana baksın, gerçeği kimseye anlatmasın diye o... O babam dediğim adama her ay para göndermişler!'' Nefesim hızlanırken, öfkem içimde kaynamaya başlamıştı. Nasıl bu kadar şerefsiz olabilmişlerdi bu insanlar? Nasıl yapabilmişlerdi bunu Bahar'ıma? Öfke bütün vücuduma yayılırken dişlerimi sıkmaya başlamıştım.

''Ama... Asıl sorun ne biliyor musun? Bana dedi ki, o benden vazgeçen kadın 'Eğer parayı göndermeseydik gerçeği herkese anlatacaktı!' Tek umursadıkları bu olmuş Çağan! Benim nasıl olduğum, neler yaşadığım değil tek umursadıkları bu olmuş! Şimdi karşıma çıkıp biz senin gerçek aileniz diyorlar bana, sen benim kızımsın diyor o kadın! Para için beni sokağa atan insanlar karşıma çıkıp yüzsüz yüzsüz bana ailem olduklarını söylüyorlar! Canım çok yanıyor Çağan!''

Hıçkırıkları tekrar artarken sımsıkı sarıldım ona. Bütün acısını çekip almak istedim, canını yakan her şey onu terk etsin istedim, sadece sarıldım ona.

''Tamam güzelim, her şey geçecek sana söz veriyorum. Ben hep yanında olacağım, seninle olacağım. Canını yakan hiç kimse yaklaşamayacak sana bundan sonra, izin vermeyeceğim.'' Sıkıca sarıldı bana tekrar. Elleri üzerimdeki tişörtü sıkıyordu.

''Biliyorum, artık sadece sana güveniyorum ben, benim tek ailem sensin.'' Başını kaldırıp gözlerinin içine baktım.

''Yemin ederim hepsi sana yaptıklarının hesabını tek tek verecek Bahar'ım. Bir daha seni üzmelerine izin vermeyeceğim!'' Elini yanağıma koydu, gözlerimi kapatıp yüzümü eline daha çok bastırdım.

''Seni çok seviyorum.'' dedi ağlamaktan kısılan sesiyle. Gülümseyip alnına bastırdım dudaklarımı.

''Ben de seni çok seviyorum.'' Dudaklarım tekrar alnına dokundu küçücük bir öpücükle, sonra yanaklarına indi ve yanaklarında asılı kalan gözyaşlarından öptüm onu. Gözlerini kapatmıştı ve o kadar masumdu ki! Ona acı çektiren herkese lanet ettim içimden ve bir kez daha söz verdim kendime. Ona yaşatılan her şeyin hesabını, onu üzen herkesten soracaktım. Dudaklarına büyük bir aşkla bastırdığım dudaklarım sözümün mührüydü ve ömrümün bana verdiği aynı aşk dolu karşılıksa o mührün kabulüydü. 

Συνέχεια Ανάγνωσης

Θα σας αρέσει επίσης

GÖLGESİZ Από Ssibellasibell

Γενικό Φαντασίας

980K 54.3K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
1.3M 65.3K 64
Romantizm#8 Hayatının belki de en büyük hatasını yapmıştı. Sevmişti... Hem de o dilden dile dolanan aşk masallarının kahramanlarından bile çok s...
BİR KÜÇÜK SIR Από Betüş

Γενικό Φαντασίας

1.8M 126K 29
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
1.1K 621 20
Genç asiklar..."KARADENIZ"...