OYUN

Por ggulsse

72.3K 5.7K 2.3K

Sadece oyun sandığınız şey bir gerçekse? Katil sandığınız kişi de aslında bir kurbansa? Katil kim? Sırada k... Más

OYUN
OYUN BAŞLASIN
SANDIK
OYUN |4
OYUN |5
OYUN |6
OYUN |7
OYUN |8
OYUN |9
OYUN |10
OYUN |12
OYUN |13
OYUN |14
OYUN |15
OYUN |16
OYUN |17
OYUN |18
OYUN |19
OYUN |20
FİNAL

OYUN |11

2.7K 247 80
Por ggulsse

Daha fazla ölüm...
Daha fazla hüzün...

Bunları haketmiyordum. Hiçbirimiz haketmiyorduk. Ama yaşıyorduk. Yaşamak zorundaydık. Tüm bu olanların olması gerekiyordu ve hala da olmaya devam ediyordu.

Arkadaşlarım ve erkek arkadaşım gözlerimin önünde ölmüştü, artık yoktu. Bir daha hiç gelmeyecekti ama biz yaşıyorduk. Üç kişi...

Ancak hangimizin öleceği belli değil. Her an birimiz olabiliriz ölecek olan kişi ancak ben kimsenin ölmesini istemiyorum. Şimdi de geleceğini söyledi. Gelecek mi acaba gerçekten? Belki de bu oyunu uzaktan uzağa oynamak sıkıcı gelmiştir. Belki de öldürürken hüznü, acıyı ve daha fazlasına tanıklık etmek istiyordu.

Ama tek bildiğimiz şey vardı ki o geliyordu. Kim olduğunu bilmediğimiz bir cani, bir katil ve şimdi sıra üçümüzden birindeydi.

"Ölmek için daha çok erken."

Dilara'ya hak vermeyi istiyordum ama hak versem ne olacaktı ki? Önceki ölümler ve artık yaşamamız için uğraşıp duran yorulmuş kalbimizde biriken acı, yaşamamıza izin verecek miydi?

"Gelemez herhalde?"

Cenk de şaşkındı. Konuşurken, çoktan yorulmuş olan ve kapanmayı isteyen gözleriyle etrafı yokluyordu. Bir an olsun katilin geleceğini mi sanmıştı yoksa? Bu yaşadıklarımız artık bizi ürkütüyordu. Korkuyorduk ve tedirgindik. Her an her yerde olabilirdi artık.

"Gelmeyip de ne yapacak Cenk? Şimdi, Dilara telefonun çekiyor mu?"

Bir an önce bir plan kurmalıydık ve hızlıca konuşmuştum. Konuşurken ellerimi savuruyordum ve etrafıma da dikkatlice bakıyordum. Delirmiş miydim yoksa?

"Çekmiyor."

Dilara uzun süre telefonuyla koridorda gezindikten sonra vermişti cevabı.

"Çekmiyor madem nasıl yazıyor bu adam?"

"Adam mı?" diye düşünmeden de edememiştim. Kendi kullandığım kelimeye bile şaşırıyordum. Belki de bize bunları yapan kişi bir kadındı. Ama her kimse bizi hiç sevmediği belli oluyordu.

"Belki kullandığı farklı bir ağ cihazı vardır ve bizim telefon bilgilerimizle birlikte bize bağlanabiliyordur."

Cenk her zaman olduğu gibi bu konuda da bilgiye sahip bir kişiydi. Bilgisayar, telefon ve ağ işlerinde bazı zamanlarda işe yarıyordu. Hatta belki şimdi de işe yarayabilirdi bu bilgileri.

"O zaman biz de o ağı kullanarak başka birilerini arayamaz mıyız?"

Soruyu sorarken heyecanla birlikte gözlerimi kocaman açmıştım.

"Bilemiyorum. O tarz bir şeyle hiç ilgilenmedim."

İşte şimdi Cenk hayallerimi alt üst etmişti ama pes etmeye sabrım yoktu. Daha fazla beklemeyecektim. Mutlaka bir şeyler yapmam veya en azından denemem gerekiyordu.

"Yine de şansımızı denemeliyiz ama değil mi?" diyen Dilara da en az benim kadar heyecanlanmış görünüyordu. Bir destekçim vardı ve bu da beni sevindirmişti. Birkaç saniye için olmuş olsa da.

"Ne yapmayı planlıyorsunuz kızlar?"

Cenk şaşırmıştı ama ilgiyle bize bakıyordu. Bir taraftan da başını kaşıyordu. Hiç böyle bir hareket yaptığını görmemiştim.

"Bir plan var ama plan olup olmadığını bilmiyorum."

Böyle deyince Dilara da şaşırmıştı. Belli bir planım yoktu gerçekten de. Ama yapmamız gerekeni biliyordum en azından.

"Cenk, biraz konuşup bize birkaç fikir vermeye ne dersin?"

Belki de biraz sert çıkmış olabilirdim. Fakat yine de bunlardan anlayan kişi oydu ve bir şeyler söylemek zorundaydı.

"Önce bağlantıya yakın bir yer bulmalıyız. Belki o zaman bir şeyler deneyebilirim."

Dilara, Cenk'in bu söylediklerinden bir şey anlamamış gibi görünüyordu. Soru yağmuruna başlayacak mıydı?

"Orayı nasıl bulacağız?"

Sadece tek bir soru soran Dilara'ya şaşkınlıkla bakıyordum. Zamanımızın gittiği aklıma gelince içimde bir ürperti olmuştu.

"Gençler, zaman azalıyor ve belki de katilimiz yakınlarda bir yerde. Gitmek zorundayız."

Cümlemi bitirir bitirmez Cenk de biraz sarsılmış görünüyordu. Durumun önemini kavramış olacak ki bir anda gelip ikimizin de kolundan asılmıştı.

"Nereye gidiyoruz?"

Dilara kendini tutamamıştı ve yine bir soru sormuştu. Cenk bıkmış gibi görünüyordu. Sadece iki soru bile bıktırmıştı onu.

"Adam veya kadın her kimse bizim burada olduğumuzu biliyor. Gelir gelmez bizi bulması sizce de adaletli mi?"

Haklıydı ve bu sefer konuşmadan kolumu ondan kurtardım. Yola hızlıca devam etmeye başladık.

Sessizlik bu sefer huzur veriyordu. Sessizliği kazanmış gibi hissediyordum. Çığlıklar yoktu. Sadece sessizlik vardı.

"Telefon hala çekmiyor."

Dilara bıkmış bir şekilde konuşmuştu. Ayaklarını zorla hareket ettiriyor gibi görünüyordu.

"Zaten durduk yere çekmesi imkansız."

Cenk'in umut verici konuşacağını düşünürken tüm umutlarımı yok etmesi beni de şaşırtmıştı.

"Nasıl bulacağız o zaman?"

Soruyu soran bendim. Ağzımdan hızlıca dökülen kelimelerin hakimiyeti elimde değildi artık.

"Hafızamızı kullanıyoruz, Ezgi. Hatırladığım kadarıyla buraları denetleyen odalar üst tarafta." dedi Cenk işaret parmağıyla tavanı göstererek ve ardından devam etti.

"Odalardan birisinin tavanında bir parçalanma vardı."

Aniden onun cümlesini böldü Dilara.

"Bu ne ifade ediyor?"

Akıllıca bir soruydu ve Dilara'dan çıkmıştı. Alkışlamak istemiştim. İyice deliriyordum.

"Üzerinde ağır bir şeyler var ki çökme veya parçalanma yapmış. Demek oluyor ki üzerinde o cihaz veya cihazlar olabilir. Belki de bir sistemdir."

Gerçekten de mantıklı konuşmuştu ve bu açıklama beni mutlu etmeye yetmişti.

"O zaman haydi o odaya gidelim."

Kendime engel olamayarak konuşmuştum yine. Göğüs kafesimden çıkmak istercesine çarpan kalbime bu sefer engel olmayacaktım. Heyecanı durdurmak istemiyordum.

"Koşmaya ne dersiniz kızlar?"

Cenk de heyecanlı görünüyordu. Bu sefer hepimizin gözleri parlıyordu. Dilara da başıyla onaylayınca bana çevrilen parlak gözlere baktım. Ardından ben de başımla onay verdiğimde koşmaya başladık. İşte şimdi kalbim umutla çarpıyordu.

Belki de kurtulacaktık. Üçümüz de olsak ölmeyecektik ve o, bize bunları yapan kişi cezasını bulacaktı. En büyük dileğim şu an için buydu ve gerçekleşmesi için ne yapmam gerekiyorsa yapacaktım, yaşayacaktım.

Bir an arkamızdan gelen patlama sesiyle birlikte hepimiz aynı anda olduğumuz yerde kaldık. Gelmiş miydi? Korkmanın bir alemi yoktu.

Arkamı döndüğümde korktuğum kadar kötü değildi görüntü. Korktuğum böyle değildi, düşündüğüm ve hayal ettiğim görüntü böyle değildi. Bu görüntü düşündüğümden daha korkunçtu bana göre. Kalbim çok fazla hızlı atıyordu. İşte bu sefer kalbimin durmasını istiyordum. Aksi takdirde acıyı en sonuna kadar hissedecektim ve bunu istemiyordum. En azından kalbim durursa acı çekmeyeceğime inanıyordum.

Floresan lamba patlamıştı. Ama ilerideki çalışıyordu ve orada bir şey vardı, bir kişi. Ayaktaydı ve elinde bir şey tutuyordu. Elindekinin ne olduğunu bize doğru birkaç adım attığında fark etmiştim. Elindeki şey bir silahtı ama henüz aşağıya bakıyordu. Birazdan da bize yönelecekti belki de. Ama bu onun için çok küçük bir şey olurdu.

Cenk'in korkmuş gözleri bana döndüğü anda fısıldayarak konuştum.

"Geldi."

Seguir leyendo

También te gustarán

1.3M 122K 150
New York Araştırma Merkezi'nden bir bilim adamı, çok sayıda "Tasarım Bebek" oluşturarak Dünya'nın bundan böyle çok daha yaşanılası, huzur ve refah do...
171K 6K 29
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
Değişim Por v.

Ciencia Ficción

778K 18.3K 10
Maya'ya göre: O sıradan bir zekaya, sıradan bir görüntüye, sıradan bir hayata sahip basit bir genç kızdı; insanlar gereksizdi, az insan çok huzuru be...
640K 22K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...