Sıcak Kanatlar

Par Lanhei

1.3M 74.2K 11.8K

Lily bir akşam tuhaf bir saldırıya uğrar. Daha da tuhaf olanı, davetsiz misafirler ne yazık ki peşini kolayca... Plus

Yanmış Tüy
Element Sayfaları-Yaratılış Güncesi
I*
II*
III-
IV*
V*
VI*
VII*
VIII*
IX*
X-
XI*
XII*
XIII*
XIV*
XV-
XVI*
XVIII*
XIX*
XX*
Element Sayfaları-2
XXI*
XXIII*
XXIV.BÖLÜM*
XXV.BÖLÜM*
XXVI*
XXVII*
XXVIII*
XXIX*
XXX*
XXXI*
XXXII*
XXXIII.BÖLÜM
XXXIV. BÖLÜM
XXXV.BÖLÜM
XXXVI.BÖLÜM
XXXVII.BÖLÜM
XXXVIII.BÖLÜM
XXXIX.BÖLÜM
XL.BÖLÜM
XLI.BÖLÜM
XLII.Bölüm
XLIII
XLIV
XLV
XLVI
XLVII
XLVIII
XLIX
L
LI
LII
LIII
LIV
LV
LVI
LVII
LVIII
LIX
LX
Element Sayfaları-3

XVII*

18.2K 1.2K 23
Par Lanhei


İnternet sitesinde yazan adresi bulabilmek için yarım saattir dolaşıyordum.

Dünden beri ikinci derim haline gelen depresyon hırkamı çıkaralı ise daha iki saat olmuştu.

Aynı mağazayı üçüncü kez gördüğümde olduğum yerde durdum ve alnımı sıvazladım. Yanaklarımı şişirip tüm nefesimi verdim.

Bu kadar karmaşık olmamalıydı. Belki bilmediğim bir zeka geriliğim falan vardı. Zira 18 yıldır aynı yerde yaşıyordum.

Burası sürekli dolaştığım ve adım gibi bilmem gereken bir yerdi. Ama yön duygum sıfır olduğu için nereden gitmem gerektiğini kestiremedim.

Kaşlarımı çattım ve adrese tekrar baktım. Doğru sokakta olduğuma emindim. Adımlarımı sürüyerek bıkkın bir şekilde yürümeye devam ettim.

Çellonun benim engin yeteneğim için fazla olduğunu düşünerek klasik bir keman kursuna gitmeye karar vermiştim. Mekânın internetteki fotoğrafları fazlasıyla şirin ve davetkârdı.

Siyah demirli, açık kapıyı ve sol anahtarlı tabelayı gördüğümde sevinç çığlığı atmamak için kendimi zor tuttum. Hızla yoldan karşıya geçtim ve adres kağıdını arka cebime sıkıştırdım.

Beklediğimden keskin bir kokuyla karşılaşınca durup bir an içime çektim.

Müdireyle konuşmak üzere üst kata yönlendirdiler.

Merdivenleri aştığım anda açılan kapılardan birinden hiç beklemediğim biri çıktı.

''Merhaba.''dedim neşeli gözükmeye çalışarak.

Gülümsedi.

''Merhaba.''

Turuncu saçlarını tepeden toplamıştı. Ne kadar şirin gözüktüğünü düşündüm.

''Buraya mı geliyorsun?''dedim boş bir soru sorarak.

''Evet.''dedi başını sallayıp. ''Bir yıldır gitar dersi alıyorum.''

"Eminim çok iyi çalıyorsundur."dedim, gereksizce başımı sallayarak.

''Pek sayılmaz.''dedi başını kaşıyarak. ''Sen ne için gelmiştin?''

''Keman için kayıt yaptırmayı düşünüyorum.''dedim umutsuzca.

''Buranın sahibi teyzem olur. İstersen seninle birlikte gelebilirim.''dedi, çıktığı odayı göstererek.

Hayır, ihtiyacım yoktu. Ama onun hakkında bir şeyler öğrenme şansını tepecek değildim.

Dudaklarım istemsizce kıvrıldı.

''Aslında fena olmazdı. Teşekkürler.''dedim sesimi canlı tutmaya çalışarak.

Başını onaylarcasına salladıktan sonra eliyle içeriyi işaret etti ve odaya geri girdi. Ardından peşine takıldım.

Haftada bir teyzesinin favori öğretmeniyle çalışma planı yaptıktan sonra elimize verdiği ve 'ithal' olduğunu vurguladığı çikolatalarla birlikte dışarı çıktık.

Kaç yaşında olursanız olun çikolata en iyi ikramdır. Büyük ihtimalle paketi iştahla açışımı gördükten sonra elindekini bana uzattı.

''Yemek ister misin? Bir süre karbonhidrat tüketmeyeceğim. Anlarsın ya.''dedi gülümseyerek.

O sırada küçük bir parçayı ağzımda çeviriyordum. Gözüm önce kalçasına sonra da ince bacaklarına kaydı. Neden bahsediyordu?

Boğazımdaki yapışkanlık hissiyle art arda yutkunum boğazımı temizledim.

Bu tat... Yer fıstığı mı?

Paketi düzeltip içindekileri hızla okumaya başladım.

Sertçe yutkundum ve ağzımdaki parça enfes tadıyla birlikte midemi boyladı. Çenemin altında sinir bozucu kırmızı kabarıklıklar oluşmasının umrumda olmamasını dilerdim.

Ama asıl umrumda olan nefessiz kalmak olmalıydı...

Hayal kırıklığına uğramış bir şekilde elimdekini yanından geçtiğimiz çöpe fırlattım.

''Yiyemem. Yer fıstığı.''dedim duygularımı yansıtarak.

Kıkırdadı.

Zayıf olmam güzel bir fiziğe sahip olduğum anlamına gelmiyordu. Ne yazık ki.. Belki biraz daha kilo alırsam göğüslerime bir yararı dokunabilirdi.

Elini karnına götürüp ovuşturdu.

''Çok açım.''dedi ve bileğimi tuttu. ''Bana eşlik eder misin?''

Olduğum yerde durdum ve baş parmağıyla işaret ettiği kafeye baktım.

İkinci adım.

Sebepsiz yere mutlu olurken -hayır,mutlu olan midem değildi.- başımı salladım.

Güzel dişlerini gösterek gülümsediğinde beni bileğimden çekmeye başladı.

Bir süre yabancılık hissinin sebep olduğu tuhaf sessizlikle oturduk ve çevrede ilgimizi çeken bir şey varmış gibi inceliyormuş izlenimi verdik.

Ailelerimizden, okulumuzdan ve gereksiz şeylerden bahsedecektik işte.

Yemeklerimiz geldiğinde oyalanacak bir şey olmasının verdiği rahatlıkla bir süre sonra konuşmaya karar verdim.

Bardağını şöyle bir çevirip buzları çınlattı.

"Büyükannem ve büyükbabamla yaşıyorum. Şu eski, büyük otoparkın orada."dediğinde sadece bir ısırık daha aldım.

Karşınızdaki kişi detay vermiyorsa siz soramazdınız.

Ama ailesi hakkındaki tahminlerim doğruysa karşımda beni anlayabilecek biri oturuyordu.

Bir nevi.

Sessizliği uzayınca ona döndüm.

Bakışmamız uzadı, uzadı, uzadı...

İçimin ısındığını hissettim.

Bakışlarımı kaçırıp yanağımı kaşıdım.

''O gün, ''dedim usulca." Aslında neyin peşindeydin?"

Tabii ki daha önceden verdiği cevap beni tatmin etmemişti.

Ton balıklı sandviçinden aldığı büyük lokmayı çiğnemeyi birden durdurdu. Ama bakışlarını bana çevirmedi. Yutkunduktan sonra buzlu diyet kolasından birkaç yudum aldı.

''Birini eski bir tanıdığıma benzetmiştim.''dedi gözlerini kaçırarak.

Oluşturduğum ortamla ben de gerildim. Bana yalan söylendiğinin farkındaydım. Dilimi ön dişlerimin üstünde gezdirdim.

''Öyle mi?''dedim inanmadığımı belli eden bir tonda.

Gülümsemeye çalıştı.

''Değilmiş.Sevdiğim biriydi.''dedi.

Sesi giderek azalırken yanaklarının kızarmasını izledim.

İştahımın kapandığını hissetsem de huzursuzca yemeğe devam ettim. Suyumdan bir yudum aldıktan sonra ''Umarım bulursun.''dedim.

Tabağının kenarıyla oynadı.

''Sanmıyorum.''diye mırıldandı.

Kaşlarım çatıldı. Hızla inip kalkan göğsünü fark ettim.

Gözlerim kocaman olurken ne yaptığımı düşündüm. Suçluluk duygusu bir anda tüm vücudumu sardı.

Ne yapacağımı bilemeden elimi nazikçe masadaki elinin üstüne yerleştirdim.

''Camilla,''dedim kısık sesle. ''İyi misin?''

''Ben...''dedi sonra bir süre gözlerini kapattı.

Eli boynundaki kolyeye gitti.

Endişeyle tekrar konuşmasını bekledim.

''Ölen birini bir daha göremeyeceğimi kendime bir türlü anlatamıyorum.''dedi bir çırpıda.

Gözlerimi kırpıştırıp ona bakarken kalbimin sıkıştığını hissettim.

Daha önce bir kez bile anne, baba diyemediğim, simalarını hatırlamadığım biyolojik ebeveynlerim yine aklıma gelmiş olabilirdi.

Midemden yukarı tırmanan şey vicdan azabıydı.

Sonunda yok sayamadığım an gelmişti.

Bunu neden şuan, burada, bu kişiyle yaşıyordum hiçbir fikrim yoktu. Ama o masadan kalkıp gitarını sırtladığında benim de gözlerim doluydu.

''Üzgünüm. Bir dahakine ben ısmarlarım.''dedi ve hızla kafeden çıktı.

Bakışlarım karşımdaki lacivert duvara daldığında düşündüğüm şey, biyolojik babamın gözlerinin ne renk olduğuydu.

Belki de kabul edemediğim şeyin tam göbeğinde büyüyecektim. Olması gereken şekilde.

Sonunda kesik nefesim inleme olarak çıktığında evimin arka sokağındaydım.

Ve hayatımda ilk defa etraftaki insanlara aldırmadan duygularımı özgürce yaşadım. Kaldırıma oturdum.

Ve kaybettiğim şeylerin ardından canım acıyana kadar ağladım.

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

Ergenekon Par Sevde

Science-Fiction

14.5K 5K 30
Tarihler teknoloji çağını göstermeye başladığında devletin düşmanı mert, savaştığı kılıç kalkan değildi. Yeni yüzyılın en büyük belası yayılımı bir...
133K 6.1K 16
Felaketlerle başlayan bir gece kaç Bedel ödettirdi? 🕯️
189K 10.8K 59
Tamamlandı;) Her şey Eski sevgilisi diye yazdığı adam Yüzbaşı çıkınca başladı 🤭
YASAK DENEY Par 👑

Science-Fiction

160K 15.6K 34
Tarih boyunca sadece birkaç kez cesaret edilen ve eşine az rastlanan, insanlık dışı bir yöntemle yapılan dil yoksunluğu deneylerine bundan yirmi iki...