Kolejdeki Feraceli (TAMAMLAND...

By irmmklc

803K 60.2K 15.3K

Sağ gözünden yanağına doğru süzülen bir damla yaşı boynunda hissetti ve silmeye bile tenezzül etmeden gözyaşı... More

~~Yeni Bir Mucize~~
~~Özür Dilerim Anne~~
~~Tarih Sınavı~~
~~Ağlama Lütfen~~
~~Siyah Gökyüzüm~~
~~Sümsük Annesinin Sümsük Oğlu~~
~~Ben de Seni Seviyorum~~
~~Gözlerim Hep Seni Aradı~~
~~Ne Yapıyorsun Sen~~
~~Azılı Düşman~~
~~Kalbim Kanıyor~~
~~Simsiyahın İçinde Küçük Bir Beyazlık~~
~~Can Dostum~~
~~Cenaze Günü~~
~~Annesinin Değerlisi~~
~~Büyük Yaralar~~
~~İtiraflar~~
~~Bana Bir Masal Anlat Baba~~
~~Rolleri Değişme Vakti~~
TANITIM VİDEOSU
~~Üzülme Şampiyon~~
~~Allah Benimle Beraber~~
~~Alıntı~~
~~Ortak~~
~~Bir Hoşçakala Sığdırdın Beni~~
~~Eziyetlerin Kraliçesi~~
~~Sınav Günü~~
~~Olmasın Hiç O Ta İçten Gülen Gözlerde Yaş~~
~~Kalbine Gömdüğün~~
~~Buyur Damat~~
~~Mucizenle Yenilendim Ellerinle~~
~~Mavi Defter~~
~~Katilin Oğlu~~
~~Daha Beter Acılar~~
~~Kolejdeki Feraceli~~
♥100.000♥
~~Serseri~~
~~Hayat Üzülmek İçin Çok Kısa~~
~~Sana Doymamak~~
BENİM KARAKTERİM
~~Vedalar Acıtır~~
TIRNAKLARIMIZ SÖKÜLÜYOR
~~Bir Parça İkiz~~
ÖZÜR DİLEMİYORUZ!
~~Kolejdeki Feraceli-Siyah Başlıklı Rapunzel~~
~~Yobaz Çocuk~~
~~Sıraç'ın Kalbi~~
~~Kardeşim Benim~~
~~Eksik Kalan Yanım~~
~~Sert Deniz Rüzgarı~~
~~Çalışkan Müezzin~~
~~Maziyi Özlemek~~
NASIL BİR GENÇLİK?
EN KARANLIK GECE(15 TEMMUZ)
~~En Acılı Anlar~~
~~Sensiz ve Sessiz~~
~~Canımdan Öte~~
~~Ters Köşe~~
~~İkizinim~~
~~06 MCZ 2009~~
~~Çılgın Subay~~
~~Karanfil Kokulum~~
~~Hayat Arkadaşı~~
~~Yine Yeniden~~
~~El Ele~~
~~Mucize TANAY~~
~~Ellerin Ellerimde~~
~~Baba~~(FİNAL)

~~Kopmaz Bağlar~~

7.1K 584 174
By irmmklc

Meyda:Feray ve Fırat

(Medyadaki tanıtım videosu Ömerler Arasında'ya aittir.İzlemek isterseniz izleyebilirsiniz.😊)

Sıraç TANAY'DAN

Fırat,dolu dolu olmuş ve kızarmış gözlerini ikizinin gözlerine dikerek dikkatle baktı.İkizi,kaşlarını kaldırarak yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi ve yüzünü Fırat'ın yüzüne iyice yaklaştırarak takındığı gülümsemeyi bozmadan konuştu.

''Demek sende benden nefret ediyorsun yobaz Fırat?Bunu arkadaşına da söylemiştim,uzaktan veya yakından hiçbir âlâkâmız yok.Ama maalesef sen benim ikizimsin.''

Fırat,bu sefer her zaman yaptığı şeyi yaparak gülümsedi ve yüzünü ikizinin yüzünden uzaklaşarak gamzelerini belerte belerte cevap verdi.Arada bir bana bakıp boş boş gülümsüyordu...Onun içten gülümsemesini en iyi ben bildiğim için,bu gülümsemesinin ne kadar sahte olduğunu anlamıştım...

''Şampiyonun dediği gibi,sen benim ikizim değil,kardeşim bile olamazsın...''

Ardından birkaç sandalye devirerek kendini sandalyelerden birine atmıştı.Sanırım başı dönüyordu,bu sararan yüzünden belliydi.

Feray,Murat'a dönerek yüksek sesli bir kahkaha attı ve ardından,elini yüzüne kapatarak sandalyede oturan Fırat'a eğildi.Az önce yaptığı gibi yaptı ve Fırat'ın ellerini yüzünden çekmesini sağlayarak yüzünü Fırat'ın  yüzüne iyice yaklaştırdı.

''Sende o yobaz kadın gibisin işte.Güçsüz,zavlı ve ezik...İyiki babamın yanında büyümüşüm ve sizi hiç tanımamışım.Bundan o kadar mutluyum ki.''

Fırat,hışımla oturduğu sandalyeden kalktı ve elinin tersiyle sandalyeye bir tane geçirdi.Sandalye gürültülü bir şekilde kantin zeminiyle buluşurken,Fırat sıktığı yumruğunu Feray'ın yüzüne doğru yaklaştırdı ve derin bir nefes alarak diğer elini sarı saçlarına daldırdı.Gür sesi Feray'ın ürküp gerilemesine sebep olmuştu.

''Bir daha annem hakkında sakın ileri geri konuşma!Keşke seni hiç tanımasaydım,ruhsuz ve acımasız şey!Senin gibi kardeş olmaz olsun!Sen nasıl bir insansın?Nefret gözünü bu kadar mı kör etti?Ben senin ikizinim,diğer yarınım.Ötesi var mı beh?!Var mı?Ama yok,sen beni,bizi hiç sevmemişsin ki!Anneme yazık,zavallı kadıncağız senin için on yedi yıldır ağlıyor...Benim tek ailem ve bir tane kız kardeşim var.Oda Mucize,sen değilsin!''

Murat,gerileyen Feray'ın kollarına dokunurken Feray bir anda Fırat gibi bağırmaya başlamıştı.

''Gerçekten çok etkilendim yobaz Fırat.Hayır,siz benim için hiçbir şey ifade etmiyorsunuz ki.Koca bir hiç!Benim bu hayatta sadece bir tane babam var.Siz,on yedi yıldır nefretimi kabartan iki unsursunuz sadece.İki yobaz...Yobaz Fırat ve onun yobaz annesi.''

Yumruklarımı sıkarak Feray'ın yüzüne ters ters bakmaya başlamıştım.Fırat ise elini havaya kaldırarak Feray'ın yüz hizasına getirmişti.

''Biz seni on yedi yıldır merak ediyoruz aptal!Ölü müsün?Diri misin?Kim büyüttü seni?Ne yaptın annesiz yıllarca?Bu mu yani anne özlemin?Şu şımarık ve realist maskeni bir çıkar,öyle cevap ver Allah aşkına!Hiç anne özlemi çekmedin mi sen?Dizlerin kanadığı zaman anne diye ağlamadın tabi.İlk anne de dememişsindir sen,kesin baba demişsindir...İlk aşık olduğun zaman dizlerinde dertleşeceğin bir annen yoktu senin.Üniversiteyi kazandığın zaman koşa koşa boynuna sarılacağın bir annen yoktu.Bu kadar zavallısın işte sen.Asıl zavallı sensin!''

Feray,dolu dolu olan mavi gözlerini inatla Fırat'ın gözlerine dikerek cevap vermekten hiç çekinmemişti.

''Benim hepsine yetecek bir babam var!O beni olması gerektiği gibi büyüttü zaten.Sizin gibi yobaz olmaktansa,babam gibi realist olmayı yeğlerim.Realist insanlar üzülmezler,çünkü onlar kalpleriyle değil akıllarıyla hareket ederler.''

Feray,gözlerini kapatsa yaşlar sicim gibi süzülecekti ama,gözlerini inadına kapatmıyordu.Fırat ise yüzüne acı bir gülümseme yerleştirdi ve Feray'ın kızarmış olan mavi gözlerine bakarak cevap verdi.

''Bence sen yeteri kadar realist olamıyorsun müsvedde ikizim.Bu dolu dolu olan mavi gözlerinden anlaşılıyor.Yeteri kadar gerçekçi değilsin demek ki.Duygularını öldürememişsin,dokunsam ağlayacaksın.Biliyor musun?Sen ne kadar nefret edersen et,tıpkı anneme benziyorsun.Sağ yanağındaki o hafif gamzen bile annem...Hani o yobaz dediğin kadın.Sana acıyorum,bize değil.Çünkü biz senin yokluğuna alışkınız zaten...''

''Sen kendine acı yobaz Fırat...Ve o çok sevdiğin Allah'ına söyle,sakın babamla sizi karşılaştırmasın.Yoksa çok kötü şeyler olur.''

''Seni de,o realist babanı da bir daha görmek istemiyorum.''

Fırat,acıyan gözlerini Feray'a dikti ve uzun uzun baktı...O ise Fırat'ı umursamayarak Murat'a döndü ve kahkahayı bastı.Feray'ın öyle acınası bir hali vardı ki...Tıpkı Fırat'ın dediği gibi.Ben bu konumda Fırat'a değil Feray'a acıyordum.Ve bu olayda en çok üzülen kişi Bedia Teyze olacaktı...

Fırat,ağır adımlarla yanıma doğru gelerek kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı.

''Allah aşkına gidelim şuradan.''

Çatık kaşlarımla önce Feray'a,ardından Murat'a bakarak tekrar Fırat'a döndüm ve koluna girdim.Birlikte kantinden uzaklaşırken,Aslı olayın şokuyla hâlâ bir onlara bir bize bakıyordu.Tabi,kızcağızın hiçbir şeyden haberi yoktu ki...

Fırat ve ben hızla kantinden çıktığımızda kendimizi güçlükle bahçeye attık ve hızla bahçede turlamaya başladık.Boş bir bank bulduğumuzda Fırat kendini güçlükle banka attı ve elleriyle yüzünü kapatarak belini kırdı.Ağlayacağını sanmıyordum,çünkü o benim kadar güçsüz bir insan değildi.

Aslı,Fırat'a gözlerini dikerek tepesinde dikilmeye başladı.Ben ise Fırat'ın yanına oturarak elimi omzuna attım ve birkaç kez sıvazladım.

''Onun için değmez beh,belediye çukuru.Seni gerçekten sevseydi,o zevzek çocuğun anlattığı gibi senin için gözyaşı dökseydi boynuna sarılırdı zaten.O ruhsuzun teki,kendi ağzıyla söylüyor...''

Fırat,ellerini usul usul yüzünden ayırdı ve yüzüme bakarak kızarık gözlerini birkaç kez kırpıştırdı.

''O benim umrumda bile değil.Ama annem buraya geliyor Sıraç.Keşke haber vermeseydik.Annem ne yapacak yıllardır hasretiyle yanıp tutuştuğu kızını görünce?Bu muydu yani annemin yıllardır gözyaşı döktüğü kızı?''

Aslı,kaşlarını merakla çatarak bana doğru baktı.

''Ne kızı,ne ikizi Fırat?Biri bana ne olduğunu Allah aşkına anlatabilir mi?''

Fırat'ın cevap vermeye hâli yok gibiydi.Onun yerine ben cevap vermiştim.

''Aslı,şimdi ne yeri ne de zamanı.Ben sana uygun bir zamanda anlatacağım olur mu?''

Aslı olumlu anlamda kafasını salladı ve üzgün,bir o kadar da şaşkın gözlerle Fırat'a bakmaya devam etti.Fırat,gözlerini bahçede gezdirdi ve ardından bana bakarak derin bir nefes bıraktı.

''Dersin bitti mi senin?''

Omuzlarımı silkerek başımı olumlu anlamda salladım.

''O zaman eşyalarımızı alıp gidelim şuradan.''

''Tamam.''

İkimiz birlikte okulun girişine doğru ilerlerken,Aslı peşimizden gelerek bizimle birlikte okula girdi.Önce kantine giderek Fırat'ın eşyalarını toparladık.Hareketleri öyle çaresizdi ki...Onu en son birlikte kafeye gittiğimiz zaman böyle görmüştüm.Bana babasını anlatırken...Birde şimdi bu kadar çaresiz görüyordum.

Büyük bir yavaşlıkla başına şapkasını taktı ve çantasını da aldıktan sonra kapıya yöneldi.Bende çantamı alıp hemen döneceğimi söyleyerek yanlarından ayrıldım ve amfiye doğru hızla yürümeye başladım.

Amfiye girdiğimde eşyalarımı toparlayarak kapıya yöneldim.Tam kapıdan çıkmak üzereydim ki kapıda Feray ve Murat belirdi.Feray'ın mavi gözleri kızarmıştı...Bence bu kız sadece göz boyamak için ruhsuz görünmeye çalışıyordu.Yoksa onun da duyguları vardı.Yıllar sonra ikizini ilk defa görmüştü ve onu deli gibi sevdiği ve bunu her halinden belli ettiği halde ondan nefret ettiğini söylemişti.Çok yazık...

Sırtımdaki çantayla birlikte hızla amfiden çıkarken arkama bile bakmamıştım.Soluk soluğa Fırat ve Aslı'nın yanına vardığımda Fırat bana şaşkın bakışlar atmaya başlamıştı.İkisinin şaşkın bakışları arasında hızla okuldan çıktık ve kendimizi bahçeden dışarı atarak yurdun yolunu tuttuk.

Sert rüzgardan dolayı uçuşan şalını zabdetmeye çalışan Aslı'ya dönerek konuşmuştum.Oda Mucize'nin ameliyatından hemen sonra kapanmıştı.Kapanmak için çok geç kaldığını söylemişti ve annesinin baskıları umrunda bile olmamıştı.Mucize ona bir sahabiden bahsetmiş.Mus'ab Bin Umeyr...Aslı,Mus'ab'ın eşsiz hikayesinden sonra annesini bile sineye çekerek başına o örtüyü örtmüştü...

Mus'ab,Mekke'li cahillerin en zenginlerinden olup çok yakışıklı bir delikanlıymış.Efendimiz cahiliyeyi Allah'a davet etmeye başlayınca Mus'ab,koşa koşa gelip iman etmiş ve gencecik yaşında islam nuru ile şereflenmiş.Hani Aslı ve benim gibi geç kalanlardan değilmiş...Ardından Mus'ab'ın zengin annesi bunu çekememiş ve oğluna söz geçiremediği için onu ayağından zindana zincirlemiş...Aslı'nın annesi de Mus'ab'ın annesi gibi ona küsüp onu evlatlıktan reddettiği için Aslı hep kendini o eşsiz Mus'ab gibi gördü.Bin tanemiz birleşsek bir Mus'ab edemeyiz gerçi ama... (Bu arada yazar Mus'ab'a aşıktır...)

''Aslı,biz yurda gidiyoruz.Mâlum,erkek yurdu.''

Aslı derin bir iç çekerek Fırat'a,ardından bana baktı ve cevap verdi.

''Benim yurdum buraya yakın zaten.''

Fırat,güçlükle çıkan sesini bize doğru savururken,yorgun gözleriyle ayaklarına bakıyordu.Aslı'ya bakmıyordu...

''Biz bıraksaydık seni.''

''Yok,ben kendim giderim binbaşı.Hiç gerek yok.Ama sonra yine buluşacağız ve bunların ne demek olduğunu bana anlatacaksınız tamam mı?''

''Tamam Aslı.''

Ardından gülümseyerek yanımızdan ayrıldı ve yolun karşısına geçerek kısa bir süre sonra gözden kayboldu.Bizde nihayet Fırat'la baş başa kalmıştık.Birlikte Ankara sokaklarında yürürken,Fırat kafasını hep benden ters yöne çeviriyordu.Sanırım üzgün yüzünü görmemi istemiyordu.

Elimi içtenlikle omzuna attım.Tam o anda bana gülümseyerek baktı ve kolunu belime doladı.Ama yüzündeki gülümseme o kadar yapmacık ve zorakiydi ki...

Ama biz,hiçbir şeyi umursamayarak kopmaz bağlarla bağlı iki dost olarak yurdun yönüne doğru yürümeye başlamıştık.Fırat bana nasıl tüm acılarımı unutturduysa,bende ona tüm acılarını unutturacaktım.Bu hiç kolay olmayacaktı,ama başaracaktım.Birlikte başaracaktık...

Birlikte omuz omuza yurda doğru yürürken,hafif esen eylül rüzgarı suratımızı yalayıp geçiyordu.Fırat'ın sarı saçları rüzgârın eşliğinde ahenkle dalgalanıyordu.Benim siyah saçlarım ise her zamanki gibi jöleli olduğundan dalgalanmıyordu.Çok jöle sürdüğüm için saçlarım erken yıpranacaktı.Ama Fırat öyle değildi,o doğal ve rahat bir çocuktu...

İkimizde yavaş adımlar ata ata nihayet yurda varmıştık.Yurdun kapısından girmek için birbirimizden ayrıldık ve birlikte ardarda yurda girdik.Ayakkabılarımızı çıkarıp ayakkabılığa yerleştirdikten sonra birlikte hızla merdivenleri çıktık ve odamıza daldık.

Fırat,başındaki şapkayı ve sırtındaki çantayı bir köşeye fırlattıktan sonra kendini güçlükle yatağıma attı ve yol boyunca kızarıklığı geçmemiş olan mavi gözlerini tavana dikti...

Ben ise dolabımın önüne geçerek rahat bir şeyler aldım ve üzerimi değiştirerek Fırat'ın yanına geçtim.Daha önce de söylemiştim,o benim kardeşimdi ve ben ondan artık hiçbir şekilde çekinmiyordum.

Yatağımın yanına yaklaştığımda benden gelen kıpırtıyı sezerek yattığı yataktan doğruldu ve belini kırarak avuçlarını dizine dayadı.Yanına oturduğumda elimi omzuna indirdim ve birkaç kez ileri geri sıvazladım.Başını kaldırarak direkt gözlerime baktı,yüzünü alan silik gülümsemenin eşliğinde ekledi.

''Bu muydu yani şampiyon?''

Derin bir nefes alarak omzundaki elimi daha çok hissetmesini sağladım ve omuzlarımı silkerek cevap verdim.

''Sana telefonda bile söylemişti.Ne bekliyordun ki Fırat?O adam nasıl bir adamsa...Öldürmüş kızcağızın duygularını.Biliyor musun?Çantamı almaya gittiğim zaman onu gördüm.Ve gözleri aynı senin gözlerin gibi kızarıktı.Aslında oda seni özlüyor Fırat...Ama duyguları öyle bastırılmış ki.İstemsiz bir nefret var onun içinde;sana ve Bedia Teyze'ye karşı...''

Fırat,dolu dolu olmuş mavi gözlerini gözlerime dikerek titreyen çenesiyle cevap verdi.

''Peki ben ne yapabilirim Sıraç?Annem ve ben yıllarca onunla yatıp kalktık.Annemin dilinde hep o vardı.Kızım aşağı,kızım yukarı...Hatta bazen onu öyle çok kıskanırdım ki.İnşAllah hiç bulamayız derdim.Büyüdükçe bende onu özlediğimi hissettim.Gözlerim diğer yarımı aradı.Beni tamamlayacak olan insanı.Onu böyle beklemezdim,hiç beklemezdim.Ben ona öyle sarılmak isterdim ki...İplerimizin düğüm olup hiçbir makasın bizi kesememesini isterdim.Kollarımı boynuna öyle dolamak isterdim ki,o bağın testerelere bile meydan okumasını isterdim.Öyle bağrıma basmak isterdim onu,kokusunu öyle ezberlemek isterdim ki.Onun benim varlığımdan haberi bile olmasaydı keşke.Oysa ki ben onu ezberlemek isterdim.Sağ yanağındaki hafif gamzesini ve köprücük kemiğinin üzerindeki beni,anneme benzeyen yüzü...Keşke o beni ezberlemeseydi de,ben onu ezberleseydim.Eğer ben onu tanısaydım her şey daha farklı olurdu.Ama artık o benim için yok.Yok anlıyor musun Sıraç?Yok!Yok!Yo-"

Sözlerinin sonuna doğru kendi yüzünü tokatlamaya başlamıştı ve gözyaşları mavi gözlerinden bir mahkum gibi firar etmişti.Kendini acımasızca tokatlıyordu ve ellerine yapışmasam daha çok yapmaya devam edecekti.

''Fırat,sakin ol!''

Beni duymuyor gibiydi.O,yüzünü tokatlamaya çalışırken ben daha çok abanmıştım.Ben onu güçlükle sakinleştirmeye çalışırken,o ellerini ellerimden kurtarıp kendini daha çok tokatlamaya çalışıyordu.

''Fırat,yeter!''

Odaya yayılan gür sesim kulaklarına ulaşmış olsa da beni dinlemiyordu.Başka çarem kalmadığı için suratına bir tane tokat patlattım ve kendine gelmesini sağladım.Mavi gözlerinden akan sicim gibi yaşlarla önce bana baktı,ardından dudaklarından boğuk bir ağlama hıçkırığı koparak başını omzuma gömdü...Kollarımla tüm sırtını sararken,gözlerim çoktan yanmaya başlamıştı.Gözlerimden akan birkaç damla lacivert lakosunu ıslatmıştı.O ise omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya devam ediyordu...

Başı omzumda olduğu hâlde bende başımı onun başına dayadım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti...Fırat'ı ilk defa bu kadar çaresiz ve üzgün görüyordum.Sanki küçük bir çocuk vardı karşımda.Topunu büyük serserilere kaptırmış veya bisikletinin tekerini patlatmış...Dondurması üzerine akmış veya dizleri kanamış küçük bir çocuğun çaresizliği vardı Fırat'ta...Sadece hüngür hüngür ağlıyordu omzumda.İnsanoğlunun  en çaresiz kaldığı zaman yaptığı şeyi yapıyordu oda,ağlıyordu...

Ama biz,tüm çareler tükendiğinde tek bir şey yaparız;dua...

Fırat,omzumda çaresizce ağladı,ağladı...Ve sanırım bir buçuk saat kadar ağladı.Bunu,kulağıma dolan ikindi ezanından anlamıştım.Fırat'ın kulağına eğilerek omzunu sıvazladım ve fısıldadım.

''Hadi kardeşim,dertleri EZ,Rabbini AN...EZAN okunuyor,birlikte namaz kılalım.''

Kesik kesik içini çekerek omzumdan ayrıldı ve birlikte yatakta oturur pozisyon aldık.Fırat,ölü gözlerle önce bana baktı,ardından deli gibi kahkaha atmaya başladı.Bende onun gibi kahkaha atmaya başlayınca birlikte deli gibi dakikalarca güldük.Kahkahalarını zar zor kestiğinde konuşabilmişti.

''Benim yüreğimi paramparça eden ikizim bile olsa,bu hayat üzülmek için çok kısa be şampiyon.''

Tekrar kahkaha atmaya başladığımızda bu sefer birbirimize sarıldık ve birkaç dakika birbirimize sarılarak yüksek sesli kahkaha atmaya devam ettik.Biz onunla hep ağlıyor,hem gülüyorduk.Böyle bir kardeşliğimiz vardı işte.Delireceksek birlikte delirirdik biz...

Fırat,bir müddet kahkahalarla güldükten sonra yataktan kalkarak biraz daha gülmeye devam etti.Bende ona paralel olarak güldüm,güldüm...Yataktan kalktım ve ikimiz de ayağa kalktığımızda bu sefer ayakta birbirimize sarıldık.Daha sıkı sarılmıştık ve her seferinde daha sıkı sarılıyorduk...

''İkindi için abdest alayım ben.''

Başımla onu onaylandıktan sonra deli gibi gülmeye devam ederek odadaki banyoya girdi ve su sesi kulaklarıma doldu.Bende ikimiz için seccade sererken,odanın kapısı açılmıştı.

Murat,sırtındaki okul çantasıyla hiçbir şey olmamış gibi odaya girdi ve çantasını yatağının üzerine fırlattı.Ben bu çocuğu öldürürdüm!Hızlı bir hamleyle yanına vardım ve yakasından tuttuğu gibi duvara doğru ittirdim.

''Ne işin var hâlâ senin bu odada?Hangi yüzle geliyorsun?Git o realist kardeşinin yanına.''

''Ne oluyor Allah aşkına Sıraç?''

Fırat,arkamdan hızla gelerek Murat ve benim arama girmiş ve beni geri doğru ittirmişti.Ben ise elimi Murat'a doğru sallayarak konuşmuştum.

''Bu ajan,bu odadan defolup gidecek!''

''Ajan mı?''

Fırat şaşkınlıkla sorusunu yönetirken,Murat korku dolu gözlerle bana bakıyordu.Babamın bir katil olduğunu öğrendiği zamandan beri benden korkuyordu zaten.Zira bu her halinden anlaşılıyordu.Fırat,hiçbir şeyden habersiz bir şekilde aynı soruyu sordu.

''Ajan?''

''Bu Feray'ın süt kardeşi Fırat!''

''Ne?Hah!Bir süt kardeş daha mı?Bizden sonra,Mucize ve benden sonra bir MF ikilisi daha mı?''

Fırat,baş parmağıyla başına dokunarak düşünüyormuş gibi yaptı ve sesli mırıldanarak konuştu.

''Mucize-Fırat,Feray-Murat.Allah Allah,ne kadar ilginç.Süt kardeşler zinciri.Süt kardeşler sanayi ve limited şirketi.''

Kafasına yediği şaplak ile birlikte elini kafasına götürerek bana baktı.

''Acıttın şampiyon,ama bir şey itiraf edeyim mi?İlk yumruğun kadar hiçbir darben acıtmıyor.''

Ellerimi öfkeyle yumruk yaptım ve dişlerimi sıkarak bir Murat'a,bir Fırat'a baktım.Birbirlerinden bağımsız tavırları ve ödün vermez halleriyle dikkatimi fazlasıyla çekiyorlar ve beni fazlasıyla delirtiyorlardı.

''Fırat sen manyak mısın?Abi beş dakika önce omzumda salya sümük ağlıyordun,şimdi maskaralık peşindesin.Şu ani duygu değişimlerini nasıl yaşıyorsun anlamıyorum.''

Tekrar Murat'a döndüğümde bu kez üzerine yürümek yerine bağırmayı tercih etmiştim.

''Sen hâlâ bu odada mısın?Defol git demedim mi ben sana?!''

Fırat,omuzlarımdan tutarak beni tekrar geri ittirdi ve yüksek sesiyle dikkatimi üzerine çekmeyi başardı.

''Yahu bir dur hele!Derdi neymiş öğrenelim.Çok istiyorsa pek değerli ikizimin ağzına lafta veririz.Ama onu böyle öteleme Sıraç.Eğer pek değerli ikizimin süt kardeşiyse,ona ne kadar çok değer verdiğini en iyi ben bilirim.''

Omzuna elimi indirirken,içtenlikle haykırmıştım.

''Yüce gönüllü dostum benim.''

Fırat,her zamanki yaptığı şeyi yaparak gülümsedi ve başını  Murat'a çevirerek  kaşlarını çattı,ters ters bakmaya başladı.Büyük bir ilgisizlikle yanına otururken,ondan fazlasıyla uzak durmaya çalışarak yüzüne bakmaya başladı.

''Şimdi,pek sevgili ikizimin süt kardeşi.Derdinin ne olduğunu ve neden hâlâ bu odada kalmak istediğini hemen söylüyorsun.''

Murat,umursamaz tavırlarla kulağının arkasındaki pipeti ağzına aldı ve evire çevire çiğneyerek konuşmaya başladı.

''Biz efso çocukla da konuşmuştuk.Ben kendi ağzımla söyledim ajan olmadığımı.Evet,doğru Feray benim süt kardeşim.Onu herkesten ve her şeyden çok seviyorum.Hatta kendi kardeşimden bile.Ama ben laf taşıyan bir insan değilim.Bunun çok yanlış bir şey olduğunu biliyorum.Ve sizden Feray'a da asla laf taşımam,merak etmeyin.Sadece bu yurtta yalnız ve arkadaşsız olduğum için Sıraç'ın yanına geldim.Gerçekten kötü bir niyetim yok.''

Gözlerimi kısarak Murat'a baktım.

''Sana nasıl güveneceğiz?''

''Zamanla tanırsın,ne diyeyim.Ama inan kötü bir niyetim yok.Seninle arkadaş olmak istiyorum sadece,Sıraç.''

Fırat,bir anda ayağa kalkarak avcuyla alnına vurdu ve çat diye bir ses tüm odayı doldurdu.

''Ya,inanmıyorum!Annem Feray'ı emzirmiş,öyle diyordu.O zaman!''

''O zaman ne olacak,''diye merakla sormuştum.

''O zaman biz bu Murat'la da süt kardeşiz.''

''Hah!''

Murat,yüksek sesli bir tepkiden sonra hızla ayağa kalktı ve Fırat'ın karşısına geçerek şaşkınlıkla sordu.

''Biz nasıl kardeş oluyoruz beh?''

''Senin annen Feray'ı emzirmedi mi?''

''Evet.''

''Dolayısıyla siz süt kardeş oldunuz ve senin annen beni emzirmesede ben Feray'ın ikiz kardeşi olduğum için biz de süt kardeş oluyoruz.''

Fırat ve Murat kendilerini tutamaz bir şekilde kahkahalara boğulurken,ben ise bu olanları sadece şaşkınlıkla ve sessizce izliyordum.Ey yüceler yücesi Rabbim,hikmetinden sual olunmaz ama,hayatımın son sekiz ayına nasıl manyak insanlar soktun?

''İnanamıyorum,gerçekten inanamıyorum!Şuan resmen bir erken kardeşim olduğunu öğrendim.''

Fırat kahkahayla karışık konuşurken,Murat ise onu umursamayarak bana dönmüştü.

''Ne oldu Sıraç efendi?Dün bana âhkâm kesiyordun,Fırat'ı üç beş dosyayla tanıyamazsın diye!Hani Fırat'ı tanıyamazdım?Çocuk kardeşim çıktı lan,kardeşim!Birde 'kardeşim benim,kardeşim benim' diye ortalıkta dolanıp duruyordun.O benim kardeşim,senin değil.''

Bu sefer avcumla ben alnıma vurmuştum ve şaşkınlıktan ellerimle ağzımı kapatmıştım.Diyecek hiçbir şeyim yoktu.İkisi kardeş olabilirler miydi?Şaka maka,ben onların çok iyi anlaşacaklarını tahmin etmiştim...

''Bende Sıraç'sam,bu işi araştıracağım ve sizin süt kardeş olmadığınızı ortaya çıkaracağım.Hem,sen sadece Feray'la süt kardeş oluyorsun Murat.Fırat'la değil ki.''

Kimse beni umursamışa benzemiyordu.

Odanın duvarlarına çarpan 'Kardeşim benim' nidaları eşliğinde birbirine sarıldılar ve birkaç kez birbirlerinin omuzlarına vurdular.Süt kardeş olmasalar bile,dostluktan zarar gelmezdi.Murat,neticede Fırat'ın ikizinin süt kardeşiydi.

''Belediye çukuru,ne çabuk pabucum dama atıldı.''

Fırat,gülümseyerek elini omzuma indirdi ve konuştu.

''Senin yerin hep ayrı şampiyon.''

Elimi tutarak kalbinin üzerine koydu ve elini elimin üstüne koyduktan sonra gülümseyerek gözlerimin içine baktı.

''Bu attığı sürece sen yaşamaya devam edeceksin.Bu durduğu zaman sen de öleceksin.Bu senin adını sayıklıyor,her atışında.''

''Vıcıklaşmayın lan!''

Murat'ın kıskançlık dolu sesi kulaklarımıza ulaşırken,gülümseyerek birbirimizden ayrılmıştık.Fırat ellerini birbirine çarparak seccadenin başına doğru ilerlemişti.

''Haydi Sıraç,çok oyalandık.Murat sen kıldın mı?''

Murat,yüksek sesli bir kahkaha attıktan sonra Fırat'a bakarak cevap vermişti.

''Ben,görünmeyen bir ilahın önünde yatıp kalkmayı saçma buluyorum.''

Fırat'ın gülümsemesi bir anda solarken,Murat'a bakarak biçimli kaşlarını çatmıştı.

''Ne ne ne?''

Murat,omuzlarını silkerek devam etti.

''Duydun işte.''

Fırat derin bir nefes aldı.

''Bu konuyu sonra konuşacağız Murat.Bu arada,Feray'a namaz kıldığımızı yetiştirebilirsin.Aynen şöyle de:Yobaz Fırat ve yobaz arkadaşı ikindi namazını kıldılar.''

''Lütfen kardeşimiz hakkında  konuşma Fırat.''

Kısa bir gülüşmenin ardından huşu dolu bir namaza niyet ederek kendimizi tüm dünyevi şeylerden soyutladık...

Her zamanki gibi huzur verici bir namazın ardından dua ederek seccadelerimizi topladık.Burada,Fırat'la birlikte namaz kılmak ayrı bir huzur vericiydi...

Fırat,yorgun argın yatağıma doğru ilerlerken,Murat çoktan yatağının içine girip telefonuyla oynamaya başlamıştı bile.

Bende Fırat'ın yanına oturdum ve birlikte muhabbet etmeye başladık.Kısa bir süre sonra odanın kapısı açıldı ve tüm yüzler kapıda beliren kişiye döndü.

Kapıda beliren kişiyle birlikte Murat ve ben şaşkınca ayaklanmıştık.

Mirat!

Mirat,kapıdan içeri girerek sakince etrafa bakındı.Ben ve Murat hızla Mirat'ın yanına giderken,Murat ağabeyini görmenin şaşkınlığı ile atılmıştı.

''İnsan sarrafı.''

Mirat cevap vermişti.

''Haylaz.''

Ardından ben atılmıştım.

''Mirat.''

Mirat devam etmişti.

''Sıraç.''

Murat oradan atlamıştı.

''Efso çocuk.''

Mirat,sert ve tok sesiyle Murat'a çıkışmıştı.

''Şımarma haylaz.''

Fırat,hiç anlamadığımız bir şekilde
yanımıza gelip olaya dahil olurken,hepimizi şaşırtacak olan son hamleyi yapmıştı.

''Biri bana ne olduğunu anlatabilir mi Allah aşkına?''

Mirat,Fırat'ın görüş alanına girdiğinde Murat,Mirat'ı işaret ederek konuşmuştu.

''Bak kardeşim,kendisi ağabeyim(!)olur.Namıdiğer insan sarrafı.''

''Ne ne ne?İyide bu nasıl olur?Mirat Ağabey senin ağabeyin mi şimdi Murat?Ben onu çok iyi tanıyorum,ama o beni hatırlamaz.Matematik olimpiyatlarında bize sağlık seminerleri veriyordu.Hâttâ fakülteye yeni başlamıştı o zaman,iki yıl önce.''

Esselamu Aleyküm,

Nasılsınız?Hamdolsun ben iyiyim.Umarım sizi mutlu eden bir bölüm olmuştur.Geçen bölümü iki hafta önce yayımlayabilmiştim,bu bölümü yine iyi yayımladım hamdolsun.Öncelikle anlayışınız için hepinize çok teşekkür ediyorum.Sizler benim en büyük destekçimsiniz.Rabbim sizlerden razı olsun yüce gönüllü insanlar...Biliyorsunuz ki insanın yaşı büyüdükçe hedefleri de büyüyor.Bir buçuk ay sonra on yedi yaşıma gireceğim ve sorumluluklarım biraz daha katlanacak.Ama yanımda Rabbim var ve sizler varsınız.İnşAllah dualarınız benimle olsun.Bu pazartesi bir sınavım var.O sınavın hayırlı sonuçlanması ve hakkımda en hayırlısının olması için dua istiyorum sizden.

Birde Kolejdeki Feraceli instagram hesabına,kitaplardan en beğendiğiniz kesitleri yollayın,paylaşalım.😊Hesabın adı:kolejdekiferaceli.Ve Ömerler Arasında'ya göz atmayı unutmayın.

Sizleri çok seviyorum ve kocaman öpüyorum.Dualarda unutulmamak dileğiyle.Hepiniz Rabbime emanet olun...

İnstagram:irmmklc

Kolejdeki Feraceli İnstagram Hesabı:kolejdekiferaceli

Continue Reading

You'll Also Like

85.1K 6.2K 32
Afitap:Bana bak pide hırsızı! Afitap:Ben o pide kuyruğunda kaç saat bekledim biliyor musun? Afitap:Şu mübarek Ramazan ayında hırsızlık yapmaya utanmı...
8.2M 364K 96
BEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurban edilen iki hayatın hikayesi.. Birbirin...
10.1K 1K 30
Garip bir dünya döngüsündeyim. Ey hayal bana neler sunduğunu bilmem ama sunduğun her neyse enfes bir lezzeti var
584K 42.8K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...