Sıcak Kanatlar

By Lanhei

1.3M 74.3K 11.8K

Lily bir akşam tuhaf bir saldırıya uğrar. Daha da tuhaf olanı, davetsiz misafirler ne yazık ki peşini kolayca... More

Yanmış Tüy
Element Sayfaları-Yaratılış Güncesi
I*
II*
III-
IV*
V*
VII*
VIII*
IX*
X-
XI*
XII*
XIII*
XIV*
XV-
XVI*
XVII*
XVIII*
XIX*
XX*
Element Sayfaları-2
XXI*
XXIII*
XXIV.BÖLÜM*
XXV.BÖLÜM*
XXVI*
XXVII*
XXVIII*
XXIX*
XXX*
XXXI*
XXXII*
XXXIII.BÖLÜM
XXXIV. BÖLÜM
XXXV.BÖLÜM
XXXVI.BÖLÜM
XXXVII.BÖLÜM
XXXVIII.BÖLÜM
XXXIX.BÖLÜM
XL.BÖLÜM
XLI.BÖLÜM
XLII.Bölüm
XLIII
XLIV
XLV
XLVI
XLVII
XLVIII
XLIX
L
LI
LII
LIII
LIV
LV
LVI
LVII
LVIII
LIX
LX
Element Sayfaları-3

VI*

30.5K 1.9K 179
By Lanhei

Planladığım gibi hafta sonuna güzel bir kahvaltıyla başladıktan sonra arabama atlayıp büyükbabamı istasyondan almaya gidiyordum.

Babamın eski arabası on yedinci doğum günü hediyemdi. Benim için olağanüstü bir şeydi. Bir yıldır onu boyatmayı planlıyordum. Yaklaşan doğum günüm için bir seçenek olabilirdi.

Sanırım kendi planlarına pek sadık kalan biri değildim.

Temiz havanın içeri dolması için arabanın camını açtım. Işığın değişmesini beklerken şarkı mırıldanıyordum.

Bu huzurumun sonsuza kadar sürmesini diledim. Sanki bu iki hafta hiç yaşanmamış gibiydi. Büyükbabamla geçireceğim hafta sonu benim için yogadan daha iyi bir meditasyon şekliydi.

Küçüklüğüm onunla geçmişti. Bana sürekli bir şeyler öğretmeye çalışırdı.

Biz kesinlikle birbirimize benziyorduk.

Annemin ve babamın gözleri renkliyken ben onun kahverengi gözlerini almıştım.

Hayır, bu durum hiç de sinirimi bozmuyordu. Kesinlikle!

Tokaları reddeden saçlarımsa annemdendi. Vücudumda memnun olduğum yerler listesinde ilk sıradaydı. Evcilken tabi!

Arabamı durdurdum ve gözlüklerimi çıkarıp indim.

Büyükbabamı görebilmek için etrafa göz attım. Uzun boyuyla kesinlikle her taraftan seçilirdi. Onu gördüğümde istemsizce gülümsedim. Telefonla konuşuyordu. Yaklaştıkça kaşlarının çatık olduğunu ve gergin olduğunu fark ettim.

Beni görünce anında gülümsedi ve telefonu kapattı.

Hızla yanına vardım ve boy farkının izin verdiği ölçüde boynuna sarıldım.

Yani büyük babam eğildi...

''Ne kadar da ağırlaşmışsın.''dedi gülerek.

Yüzümü buruşturdum.

''Sen iyice ihtiyarlaşmışsın.''dedim,karşısında şımararak.

Sesli bir kahkaha attı.

Elimi bavuluna atınca hızla elime bir tane indirdi.

''Hayır,senden daha dincim.''dedi.''Şu gözlere bak! Simsiyah olmuş.''

Büyükbabam arkasını döndüğünde gözlerimi çevirdim.

Koluna girip arabanın yanına götürdüm.

Kaşlarını çattı.

''Bunu kullanmak için yasal iznin var mı?''diye sordu.

''Ehliyetim öyle söylüyor.''dedim, bagajı kapatırken.

Ona düz bakışlar atarken acaba şimdi ne söyleyecek diye bekliyordum.

Kaşları sahte bir hayretle kalktı.

''Sahi mi? O kadar oldun mu ? Ben sadece kilo aldığını sanmıştım.''

Ardından dişlerini göstererek hırıltılı bir şekilde güldü.

Kemerimi bağlayıp ona döndüm.

''Hah!''diye tısladım. "Artık beni şekerle kandıramadığın için üzülüyorsun sadece. Umarım emekli maaşını çekmişsindir."

Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. Ama hala omuzları sarsılıyordu.

Birkaç dakika sonra yorgun olduğuyla alakalı bir şeyler mırıldanıp güneşten mayışarak başını arkaya yasladı.

Her zamanki gibi ütülemeyi unuttuğu gömlek yakalarına bakıp gülümsedim. Yolun devamında en sevdiğim şarkılara mırıltılarla eşlik ediyordum.

Sonuçta mutlu olabileceğim ve düşüneceğim bir iki şey vardı...

Ancak saadetim eve kadar süremedi.

Sitenin sokağına geldiğimizde sanki belimi bir arı sokmuş gibi koltukta doğruldum. Bu seferki o kadar ani olmuştu ki neredeyse direksiyonu bırakıyordum.

Onlar buradaydı. Rain ve diğerleri. Kesinlikle hissediyordum.

Sarsılan araba yüzünden uyanan büyükbabam başını kaldırdı ve yandan bana baktı.

O sırada ön camdan ve dikiz aynasından etrafı kolaçan ettim. Dişlerimin arasından onun duyamayacağı şekilde bir küfür savurdum.

''Bir terslik mi var?''dedi, arkaya dönerken.

Kuruyan dudaklarımı yaladım ve etrafa bakmaya devam ettim.

''Şey,ben..Sadece..''dedim,anlamlı bir cümle kuramadan.

Söyleyecek bir şeyim yoktu.

''Arkada bir şey gördüğümü sandım.'' dedim gülümsemeye çalışarak.

Direksiyonu düzelttim.

"Bir hayvana çarptıysam veterinere götürmeliyim, değil mi?"

Kaşlarını çattı.

Ani bir kararla sinyal verdim ve yavaşlayıp sağa kırdım.

''Eğer inip bakmazsam rahat edemeyeceğim. Sadece iki dakika.''

Arabayı kenara çekip hızla kendimi dışarı attım.

Elimi aldatıcı güneşi engellemek için gözüme siper ederek çevreye göz gezdirdim.

Hala varlıklarını hissediyordum ama gözle görülür hiçbir şey yoktu.

Huzursuzluk içimde kıpır kıpırdı.

Derin bir nefes aldım ve arabanın arkasına dolandım. Ellerimi arabaya yasladım ve gözlerimi kapadım.

Sırtımdaki bu hissin geçmesini beklemeliydim. Bu şekilde araba süremezdim. Dikkatimi çok dağıtıyordu.

Tüm nefesimi üfleyerek doğruldum.

''Bir şey var mıymış?''

Büyükbabamın beyaz başı camdan dışarı sarktı.

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve önüme düşen birkaç bukleyi arkaya attım.

Ağır adımlarla tekrar arabaya bindim. Yapacak bir şeyim yoktu.

Hayır. Hala onları hissediyordum. Yol boyunca gözüm dikiz aynasındaydı. Anayolda bile dikiz aynasını bu kadar kontrol ettiğimi sanmıyordum!

Ben dudaklarımı yemeye devam ederken büyükbabam yerinde huzursuzca kıpırdadı.

"Bir şey yokmuş."dedim."Bir köpeği ezdiğimi düşünüp üzüldüm sadece."

Yüz ifadesi çok ciddiydi. Bakışları ön camdaydı. Ama boştu.

Sanırım her an kaza yapabileceğimi düşünüyordu. Bense içimdeki heyecan patlamasını dışa vuramıyordum.

Eve vardığımızda annem ve babamın hevesli karşılaması havada asılı kalmıştı.

''Çok yorgunum. Sanırım biraz dinlensem iyi olacak.''

Büyükbabam babamın elini hızlıca sıkarak direkt merdivene yöneldi.

Annem endişeyle bana döndü.

''Simon'ın nesi var,Lily?''diye sordu.

Omuz silktim. Sırtımdaki his tüm bedenimi uyarıyor gibiydi. Büyükbabamdaki ani değişiklik ilgimi fazlasıyla kaybetmişti.

''Belki de yalnızlıktan bunalıma girmiştir.''dedi babam. Alındığı barizdi.

Annemle babamı bir an şöyle bir süzdüm. Sanki bir şey var gibiydi.

Babamla büyükbabam arasında bir şey mi vardı?

Bakışlarım üzerlerinde fazla oyalanınca kaçırıp merdivenleri koşar adımlarla çıktım ve odama girdim.

Neredeyse kırk beş dakikadır odada dört dönüyordum.

İçimde buraya geleceklerine dair bir beklenti vardı.

Çok yakında olmalıydılar. Bu sefer gerçekten ama gerçekten kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum.

Ya aileme de bulaşırlarsa?

Ben tam bunları düşünürken birden hissizleştim. Gözlerimin kocaman olduğuna emindim.

Sanki belimi kaşımışım da kaşıntı geçmiş gibi bir duyguydu.

Kendimi yatağımın ucuna attım. Derin bir nefes alıp kendime hayret ederek verdim.

Kabul etmek istemesem de hissettiğim şey hayal kırıklığıydı.

***

Uykum bölündüğünde henüz gözlerim açılmamıştı. Doğrulup kollarımı iki yana açarak iyice esnedim.

Elimi birbirine karışmış olan saçlarımın arasında gezdirdim ve yatağa iyice yayıldım. Mayışmış bir mırıltı ile ritüelime devam ettim.

Ama ne yazık ki birinin kapıyı tıklatmasıyla gözlerimi hafifçe araladım.

Ve gördüğüm şeyle kalp krizi geçirmeme ramak kaldı. Gerçekten acı vererek durdu. Ve saniyeler boyunca nefes alamadım.

Yatağımda hissettiğim bedenin sahibi hiç de buraya ait gibi durmuyordu.

Hala rüya görüyor olmalıydım.

Neden benim yatağımda uyuyordu?

Kaşlarımı çattım.

Elimi yavaşça havaya kaldırdım. Belki dürtüp uyandırmalıydım...

Ama yüzüne dokunacak olan elim, kapı tekrar tıklandığında amacından fazlasıyla sapmıştı.

Bir an bile düşünmedim.

Birden gözlerini açıp refleksle bileğime yapışsa da kapıyı fark edip bana izin verdi.

Ve onu yataktan aşağı ittim.

 Kapı açıldığında annem başını içeri uzattı. 

Yüzünü buruşturdu.

"O ses neydi?"

"Telefonum düştü."

''Neden pencereleri açıyorsun? Yine hasta olacaksın.'' dedi.

Tam odaya adımını atıyordu ki ayağa fırladım.

''Ben hallederim.''dedim omuzlarına bastırırken.''Birazdan iniyorum.''

Çıkıp gitmesi için dua ettim.

Kaşları hayretle kalktı ve odama şüpheli bir bakış attı.

O süre zarfında kalbim ikinci kez tekledi.

Kapıyı arkasından kapattığında tuttuğumun bile farkında olmadığım nefesimi verdim.

Hızla yatağa koştum ve emekleyerek öbür tarafına geçtim. Şişmiş suratımdaki şişmiş dudaklarımı stresle birbirine bastırarak dua girişiminde bulundum.

Sinirlenmiş miydi?

Rain ellerini başının altına almış onu attığım yerde sırtüstü uzanıyordu.Bu durumdan zevk aldığını belirtircesine sırıtıp tavana bakıyordu.

Rahatlayıp gevşedim.

''Sen burada ne arıyorsun?''diye çıkıştım. Sesimin titrememesine gizliden gizliye şaşırarak.

Bakışları tembelce beni buldu.

''Demek odada bir erkekle olman bu kadar tuhaf karşılanıyor.''dedi alaycı bir tonda.

Tüm kan yanaklarıma hücum etti.

Söyleyecek bir şey bulamadan yüzüne aval aval baktım.

Hadsiz.

Normal olan bu değil miydi? Elbette alt katta ailem varken kimse beni bu odada erkekle göremeyecekti.

Sonra bakışları yataktan sarkan saçlarımdan geceliğime kaydı.

Hayır. Seksi falan değildim. Hem de hiç.

Aksine ayıcıklı pijamalarım ve yıkanmamış yüzümle yorganıma dolanmış, yatağımda uzanıyordum.

Dudaklarının arasından alaycı bir ses çıktığında bu sefer tüm vücudumun kızardığına emindim.

Sinirlenip yükselmem gerektiğini düşünürken kendimi geri atıp yüzümü yatağıma gömdüm.

''Çık odamdan, defol!'' diye bağırdım, yastığın yuttuğu sesimle.

Karşılığında ne bir cevap ne de bir gülüş alamayınca tekrar aşağı sarktım.

Yine gitmişti.

Continue Reading

You'll Also Like

846K 53.6K 48
Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konu...
474K 14.3K 51
işten eve dönerken ıssız bir ormanda duyduğu sesin peşine gitti ve bu bulunduğu yer onun hayatının değişim noktasıydı. * * * * * İLK KİTABIM OLDUĞU İ...
61.8K 2.9K 27
Ben Aylin olarak doğmuştum ama Aylin Şahin olarak ölücektim 17 senedir yetimhanede kalan kızın ailesi ortaya çıkmasıyla değişen hayatı Normallerden f...
78.9K 2.8K 20
Avukatın mafya müvekkeli ile zorlu yaşamı