Sıcak Kanatlar

By Lanhei

1.3M 74.3K 11.8K

Lily bir akşam tuhaf bir saldırıya uğrar. Daha da tuhaf olanı, davetsiz misafirler ne yazık ki peşini kolayca... More

Yanmış Tüy
Element Sayfaları-Yaratılış Güncesi
I*
II*
III-
IV*
VI*
VII*
VIII*
IX*
X-
XI*
XII*
XIII*
XIV*
XV-
XVI*
XVII*
XVIII*
XIX*
XX*
Element Sayfaları-2
XXI*
XXIII*
XXIV.BÖLÜM*
XXV.BÖLÜM*
XXVI*
XXVII*
XXVIII*
XXIX*
XXX*
XXXI*
XXXII*
XXXIII.BÖLÜM
XXXIV. BÖLÜM
XXXV.BÖLÜM
XXXVI.BÖLÜM
XXXVII.BÖLÜM
XXXVIII.BÖLÜM
XXXIX.BÖLÜM
XL.BÖLÜM
XLI.BÖLÜM
XLII.Bölüm
XLIII
XLIV
XLV
XLVI
XLVII
XLVIII
XLIX
L
LI
LII
LIII
LIV
LV
LVI
LVII
LVIII
LIX
LX
Element Sayfaları-3

V*

31K 2K 119
By Lanhei



  Kabuslarımın son bulması sekiz günümü almıştı. Kan içindeki yüz beni sürekli uykumdan uyandırıyordu.

İki gün önce bu duruma alışmaya başladığımı fark ettim. Üzerimdeki etkisi zamanla azalıyordu. Sanki başından beri her şey gördüğüm bir kabustan ibaretmiş gibiydi.

Ya da etkisinden çıkamadığım bir korku filmi.

Artık sıçrayarak uyanıp sabaha kadar televizyon karşısında sızmayı beklemek zorunda değildim. Ve artık arkadaşlarımla paranoyak düşüncelerim olmadan vakit geçirebiliyordum.

İlk günlerde korkudan annem ve babamın yanından ayrılmamam ne kadar söylemeseler de onları rahatsız ediyordu. Tabii o sırada bu umrumda değildi. Yalnız kalamazdım. Ne vardı dışarı çıktıklarında da diplerinde bitiyorsam?

Sürekli kesilen iştahımdan ve kilo verdiğimden bahsediyorlardı.

Beni süzen bakışlarından anlayabiliyordum. Bir sorun olduğunun farkındaydılar, elbet. Bunu sınav stresinden sanıyorlardı ve ne hikmetse durduk yere bunun aslında çok da önemli bir şey olmadığından bahsedip duruyorlardı.

Bana dair planları yokmuş gibi. Kendileri gibi avukat olmamı istiyorlardı. Hatta belki savcı.

Ama mezuniyet planları artık ilgimi çekmiyor, boşluğa dalan gözlerime engel olamıyordu.

Şimdiyse hayatım eski monotonluğuna dönüyor gibiydi. Sıradan bir cuma günüydü.

Tek yapmam gereken dönem ortasında yeni nakillere söylenip duran hocama rapor götürüp izin almaktı.

Sonra pazartesi haftaya güzel bir kahvaltıyla başlayacak ve arabama atlayıp büyükbabamı istasyondan almaya gidecektim.

Biraz kafamı dinlemem için annemin hazırladığı bir kaçamaktı. Bunun için büyük babamı çağıranlar da onlardı.

Okulun yurduna vardığımda şöyle bir boğazımı temizleyip kendime çeki düzen verdim.

Sonra binaya girip revire yöneldim.

Şanslıysam içeride kimse olmazdı.

Birkaç haftadır olaylar yüzünden görmediğim biri vardı.

Özel olmayan ama aslında özel olan biri.

Nasıl adlandırabileceğimi bilmiyordum. Ama...oradaydı işte.

Olanlar aklımı o kadar meşgul ediyordu ki sadece bir gülüşle nasıl heyecanlanılır hatırlamak istiyordum.

Hafifçe kapıyı tıklattım.

Onu yanlız gördüğümde dudaklarım istemsizce kıvrıldı.

Masasına eğilmiş ciddi bir ifadeyle önündeki çıktıları okuyordu. 22 yaşında, stajını tanıdık vasıtasıyla burada yapan bir tıp öğrencisiydi.

Beni fark etmesi için açık kapıyı birkaç kez daha tıklattım.

Çatık kaşları beni görünce havaya kalktı. Beyaz dişlerini göstererek sevecen bir tavırla gülümsediğinde içimin ısındığını hissettim.

''Bir şey rica etmek için gelmiştim.''dedim, sesimi kontrol etmeye çalışarak.

Usulca ayağa kalktı ve yanıma gelip arkamdaki kapıyı kapattı. Her zamanki gibi.

Alt dudağımı dişleyip az önce kalktığı sandalyeye oturdum.

Rahat bir tavır takınmaya çalışıyordum. Beni güçsüz görmesi istediğim son şeydi. Onun karşısında olgun gözükmek istiyordum. Onu kaldırabileceğimi düşünmesini istiyordum. Ama her seferinde yaralı bir köpek yavrusu gibiydim.

Yanıma geldiğinde başımı kaldıramadım. Yanaklarımın kırmızı olduğunu görmemeliydi.

Başlığını bile okumadığım makale ilgi çekiciymiş gibi davrandım.

Omzumun üstünden uzanıp burnuma kahve kokusunu yayarak bardağını aldı. Sedyeye yaslanmadan önce sandalyemi kendisine doğru çevirdi. Şimdi bana daha yukarıdan bakıyordu. Aramızda çok kısa bir mesafe vardı.

''Nasılsın bakalım?''dedi.

Sesi bile gerginliğimi alıyordu.

''Aslında zor bir dönem geçiriyorum.''dedim gülümsemeye çalışarak.

Evet, izin raporu için adım adım.

Kaşlarını kaldırdı ve ellerini kupasına sardı.

''Anlat o zaman.''dedi.

Yüzümü buruşturdum. Bugün iki arkadaş gibi sohbet etmeye gelmemiştim.

Daha dik oturabilmeyi dilerdim. Ama omurgalarım o kadar katıydı ki bu çok zordu.

''Belki düşüncelerim dinginleştiğinde.''dedim.

Sorunlarıyla boğuşan bir ergen görünümü veremezdim.

Ela gözlerini kısarak gülümsedi. Dudağımı ıslatmak istedim ama yapamadım.

Elini başıma yerleştirdi ve saçımı hafifçe okşadı.

''Nasıl istersen.''dedi.

Nefesimi sessizce dışarı verdim.

Dört aydır böyleydi işte. Diğer öğrencilerden sıkıldığımda ya da kötü hissettiğimde soluğu hep burada alıyordum. Fırsat buldukça sohbet eder, sıradan şeylerden konuşurduk. İlgimin farkında mıydı, bilmiyordum. Asla çizgiyi aşacak bir şey yapmamıştım. Tek yaptığım arada uğramak ve arada ona bakarken yakalanmaktı.

Onun yanında gevşerken yüzümün sürekli yandığını hissediyordum. Ona sadece bakmak bile heyecan vericiydi. Beyaz önlük bile onu erkeksi gösteriyordu.

''Sana nasıl yardımcı olabilirim?"diye sordu, kibarca.

Arsızca gülümsemek istedim ama elbette yapamadım.

Rapor işi bir nevi iyi olmuştu. Kendisini görmek de istemiştim. İyi bir bahaneydi.

Aslında yalan da değildi. Kendimi pek iyi hissetmiyordum. İlla fiziksel bir yaramın mı olması gerekiyordu?

"Birkaç günlük rapora ihtiyacım var. Bay Wale'ye götürmem gerek."

"Birkaç?"diye sordu burnundan soluyarak gülerken.

"Beş."dedim, çocuk gibi elimle gösterirken.

"Neyin var?"diye sordu ve vücudumu kaşları çatık bir şekilde süzdü. Eli bu sefer olası bir ateş için alnıma gitti.

"Karnım ağrıyor."diye samimiyetsizce gülümsedim. "Pek iyi hissetmiyorum."

Sevecen bir bilmişlikle mırıldandı.

"Yani bir şeyin yok."

Var. Bir şeyim var. Ama hakkında konuşamıyorum. Ve gözümün önüne gelen görüntüleri yoksaymak bazen çok zor oluyor. Ağır geliyor.

Zihnimin yine bulandığını hissediyordum.

Sahte gülümsemem titreyince şöyle bir yüzümü süzdü. Bakışmamız fazla uzadığında gözlerimi kaçırdım.

Ben mi yanıldım bilmiyordum ama bu sefer her zamankinden farklı bakmıştı.

Kalkıp bugün izinde olan asıl doktorun masasına geçtiğinde bana izin yazacağının anlamıştım.

''Stajın ne zaman bitiyor?''dedim, az önceki tuhaf anın odada bıraktığı havayı dağıtmak için.

Olabildiğince rahat olmaya çalışıyordum. Ama bu çabam bariz ortadaydı.

''Daha çok var,Lily.''dedi, hafif alayla. Neden sorduğumu elbette anlamıştı.

Daha ne kadar onu görebilirdim?

Utanarak bakışlarımı kucağımdaki ellerime indirdim.

Dudaklarını bardağına götürürken ''Hep böyle şirinsin.''dedi.

Tekrar makaleye döndüm.

''Başını kaldır.''dedi. Gülümsediğini sesinden anlıyordum. Tekrar gelip aynı yere oturdu.

Sadece yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına attım.

''Bana bak, Lily.''dedi.

Sakin ve hoş sesi onu dinlemeye zorluyordu.

Yavaşça başımı kaldırıp ona baktım.

Gülümserken kaşları çatıktı. Sanki tepkimi anlamaya çalışıyor gibiydi.

Bir süre öylece durduk. Hiçbir şey demeden, hiçbir şey yapmadan.

Dudakları biraz daha kıvrıldı.

Ve tek yaptığı başını iki yana sallayıp yere eğmek oldu.

Neden güldüğünü sormak istedim ama bazen sorular anı mahvedebilirdi. Bunun yerine ben de gülümsemeyi seçtim.

Bir süre yere baktıktan sonra gözlerini kırpıştırıp derin bir nefes aldı.

"Al bakalım."diye kağıtları uzattı. "Kendine dikkat et."

Sonra yine başıma pat pat vurdu. Yüzüme bakmadı. Gülümsemesinin solduğunu fark ettim.

Sanki bir çocuğu, bir köpeği sever gibi. Sanki o çizgiyi aşmamaya çalışır gibi.

İç çekmemek için kendimi tuttum ve basit bir teşekkür ettim.

"Her zaman."dedi.

Kesinlikle gitmek istemiyordum. Sadece bu şekilde saatlerce oturmak istiyordum. Ama nefes almak için uzaklaşmam gerekiyordu.

Hiçbir şey söylemeden kalktım. Benimle birlikte kapıya kadar yürüdü ve benim için kapıyı açtı. Kalbim parmak uçlarımda atıyordu.

Elini kapıya yaslayıp etrafı kolaçan ettikten sonra bana döndü.

Sıradan bir ''Görüşmek üzere, Derek.'' Diyecektim, ismini söylemenin verdiği heyecanla. Çoğu kız ona ağzının suyunu akıtarak bakarken ben bunu yapabilirdim.

"Görüşürüz, Derek."diyip tam bir iki adım atmıştım ki sesiyle durdum.

"Belki."dedi.

Durdum.

Belki?

"Belki bir gün, Lily."

Sesindeki bir şey arkamı dönmemi engelledi. Öylece durup devamını bekledim.

"Kendime ve özellikle sana saygım var."

Yine tepki vermedim.

"Ama belki bir gün o kahveyi ısmarlarım."

Ne demek istediğini şimdi anlamıştım.

Mezun olursam.

Yani iki ay.

En azından artık bir çocuk gibi hayranlığıma gülüp geçmediği cevabını almıştım.

Omzumun üstünden döndüm. Ama ona bakmak ya da cevap vermek yerine hafifçe başımı eğmeyi tercih ettim.

Ve yoluma devam ettim.

Continue Reading

You'll Also Like

792K 29.3K 44
"Tüm gökyüzünü gözlerine taşımışsın. O maviliği bazen kara bulutlar örtmüş, bazen sağanak almış; hiç utanmadan akmış gözlerinden bir bir..." "Sana h...
39.9K 4.7K 80
TAMAMLANDI✓ 81.bölümden itibaren tüm kalan bölümleri blog sitemden okuyabilirsiniz🫰 -Son dakika haberi! İmparatorluk Amirali Lucas'ın dün gece otel...
147K 8.6K 45
TEXTİNG ASKER KURGUSU
154K 661 13
Fantezi Hikayeleri (Bilimkurgu - Fantastik - Doğaüstü)