DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA"

By BURCUQUEEN

6.1M 316K 145K

Yıldız Koleji, sınav senelerinden önce on birinci sınıf öğrencilerini rahatlatmak amacıyla yaz kampına götürü... More

1-DİKDÖRTGEN MASA ŞÖVALYELERİ
2- RÜYA
3-ASLI İLE ARAS
4- KOŞU YARIŞI
5-KUTLAMA
6-KAVGA
7-KEDİ KIZLAR
8- ROMEO BOZUNTUSU
9-ORMAN
10-BASKETBOL MAÇI
11-HAYALET
12-UFAKLIK
13-OYUN
14-İDDİA
15-VOLEYBOL MAÇI
16-OJE
17-İTİRAF
18-HASTANE
19-HEYECAN
20-YEMEK
21-AÇIKLAMA
22-KARAR
23-UYGULAMA
24-İNTİKAM
25-KONUŞMA
26-DENİZ
27-DÖVÜŞ
28-PLAN
29-YARDIM
30-ALAY
31-KAMP ATEŞİ
32-HASTALIK
33-İFŞALAR
34-DEĞİŞİM
35-PİŞMAN
36-YUMRUK
37-BARIŞMA
38-MAÇ
39-SİGARA
40-ASLINUR
41-MÜDÜRLER
42-YÜZME
43-AİLE YEMEĞİ
44-MÜZİK YARIŞMASI
45-KISKANÇLIK
46-DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ
47-DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ-2
48-İLK
49-MUTLU
50-TARTIŞMA
52-STÜDYO
BÖLÜM DEĞİL
53-GİZEMLİ ŞAHIS
54-ARAŞTIRMA
55-KORKU
BÖLÜM DEĞİL, AÇIKLAMA
56-GİZLİ ŞEYLER
57-DÜŞÜNCE
58-KÜSLÜK
59-KÜSLÜK-2
YAZA KADAR ASKIDA
HIZLI BİR ÖZET
60-KAZA
61-SAĞLIK
YKS'YE 53 GÜN VAR
62-İKNA
63-TABURCU
64-KEBAP ORDUSU
65-SON
BEŞ YILLIK SERÜVEN
KİTABIMLA GURUR DUYUYORUM
ÖZEL BÖLÜM-1
KARAKTERLER HAKKINDA İTİRAFLAR

51-CEZA

78.4K 4.1K 1.4K
By BURCUQUEEN

Bu bölümü ireeemshn, Denizzay153, ozlemvrdr12, cennetglkk, mucevherim, mufide109, Gozlukcamkiz, mehdix93 'e ve hesabı çıkmasa da kullanıcı adı @Lalenehri olan okuyucuma ithaf ediyorum.

Açıklama bölümün sonunda, iyi okumalar!

"Ne," dedim ağladığımı belli etmemeye çalışarak.

Yanından geçip yürümeye devam ettim ama kolumu tuttu. Tam Barış'ın tuttuğu yerden.

"Sesin neden garip geliyor, moralin mi bozuk?"

Kolumu hızla çektim. Sokak lambalarının ışığının altında ağladığımı fark edemeyecek kadar salak olduğuna şükrettikten sonra konuştum.

"Sürekli karşıma çıkmak zorunda mısın?"

Bu çocuk yüzünden ağız tadıyla depresyonumu bile yaşayamıyordum. Karnıma saplanan ağrı beni hazırlıksız yakaladı ve iki büklüm oldum. Belli etmemek için hemen kaldırıma oturdum ve ayakkabımın bağcığıyla uğraşıyormuş gibi yaptım.

"Sen iyi misin," dedi tekrar.

"İyiyim," dedim.

"O zaman neden durduk yerde kaldırıma oturdun ve zaten bağlı olan bağcığınla uğraşmaya başladın?"

"A-ayağımı burktum," dedim Melih'ten böyle bir zeka belirtisi beklemediğim için şaşırarak. "O yüzden bağcıklarımı gevşetiyorum."

Uydurduğum şeyle bağcıklarımı çözerken kanımdaki ağrının azalması için dua ediyordum. En azından göz yaşlarım durmuştu. Ben bağcıklarımı çözerken Melih'in yanımda dikilmesi sinir bozucuydu.

"Seni kulübene kadar taşıyabilirim?"

Barış'ın taşımasını tercih ederim.

"Yerde sürünmeyi tercih ederim?"

Gözlerimdeki kararlı ifadeyi gördükten sonra konuştu.

"Tamam tamam, koluna girsem de olur."

"Çok naziksin ama ben iyiyim Melih," dedim sinirimi ve üzgünlüğümü ondan çıkarmamak için. "Gidersen sevinirim."

"Nazik miyim," dedi sırıtmaya devam ederek. "İltifat evresine geçtiğimize göre ilerleme kaydediyorum."

"Troll müsün nesin anlamıyorum ama başımdan git artık," dedim ve ayağa kalktım.

"Of," diye sessizce söylendiğim sırada bağcıklarıma takılıp dengemi kaybettiğim için beni tuttu.

"Dikkatli ol."

"Emir verme."

Onu geride bırakıp yürümeye devam ettim. Neyseki arkamdan gelmedi. Akmak üzere olan göz yaşlarımı tutmaya çalışırken kulübesinin önünde sigara içen ve bana bakan Hakan'ı gördüm.

"Bok gibi görünüyorsun ne oldu, o yanındaki çocuk da kimdi?"

"Anladık Barış'ın yakın arkadaşısın," diye söylendim kapıyı çalmadan hemen önce.

"Bekle," dedi ve birkaç adımda yanıma geldi. "Ben ciddiyim. Ne oldu?"

"Bir şey yok."

Ezgi kapıyı açınca Hakan'a bakmadan içeri girdim. Ezgi kapıyı kapatıp kilitlerken banyoya gittim ve bir pamuğa makyaj temizleme suyu döktükten sonra yüzümdekileri silmeye başladım. Kızlar banyonun kapısına dizildiler ve bana bakmaya başladılar.

"Sorun ne," dedi Aslı.

"Sorun Barış. Kavga ettik, büyük bir kavga."

"Siz neleri atlattınız, bunu mu atlatamayacaksınız," dedi Ezgi güven verircesine.

"Öyle değil," dedim. "Çok ağır şeyler söyledik birbirimize."

Gözümden bir damla yaş aktı. Elimin tersiyle yaşı sildikten sonra pamuğu kenara bıraktım. Yüzümü yıkarken kızlar beni izlemeye devam etti. Şok olmuşlardı ve anlatmamı bekliyorlardı. Kenarda asılı olan açık turuncu, yumuşak havluyla yüzümü kuruladım.

"İçeri geçelim, anlatacağım."

Hep beraber yerdeki şiltelere oturduk. Olayı hızlıca anlattım. Burnundan soluyan Aslı hemen konuştu.

"Hayır sen ağır falan konuşmamışsın. Sonuna kadar hak etmiş. Hem gör bak, yarın köpek gibi pişman olarak gelecek."

Görüşlerini söylemeleri için Zeynep ve Ezgi'ye de baktım.

"Ağır konuşmuşsun. Ama hak etmiş sanki, hem o da fazlasıyla ağır konuşmuş," dedi Zeynep.

"Sen haklısın ama ikinizin de suçu var," dedi Ezgi. "Umarım en kısa sürede barışırsınız. Çünkü senin daha fazla üzülmeni istemiyorum."

O sırada telefonum çalmaya başladı. Arayan Barış'tı. Kızlara gösterdim.

"İçimden bir ses açma da çatlasın diyor. Ama deli gibi açmak istiyorum," dedim.

"Hangisi daha baskın geliyorsa onu yap," dedi Aslı.

Aramayı meşgule atıp telefonu yatağıma fırlattım. Uzakta kalmalıydı çünkü Barış'ı aramamak için kendimi çok zor tutuyordum. O sırada karnıma yine ağrı girdi. Duvara yaslanıp bacaklarımı kendime çekerken hafifçe inledim. Bu halimi gören Zeynep konuştu.

"Reglin mi yaklaştı?"

"Sanırım. Hatta her an olabilirim," dedim.

"Şimdi kavganın asıl nedeni belli oldu," dedi Aslı gözlerini devirerek. "Gerçi hala Barış'a sinirliyim de."

Omuz silktim. Sonra da konuştum.

"Barışırız değil mi?"

"Saçmalama tabiki de barışırsınız," dedi Aslı. "Sadece birazcık sürünecek, o kadar."

"Aynen," diye katıldı Zeynep ve Ezgi.

Gülümsemeye çalıştım. Kızların dediği gibi, biz neler atlatmıştık. Bunu da atlatırdık.

----------

"Ne giymeliyim," diye mırıldandım.

"Bugün uyumlu mu giyinsek," dedi Aslı yanıma gelerek.

"İyi fikir," dedikten sonra beraber çekmecelerimize baktık.

Tamamen aynı olmasa da benzeyen, buz mavisi kot şortlarımızı seçtik. Ben üstüne siyah, göbeğimi açıkta bırakan askılı bir crop giyerken Aslı aynı modelin siyah beyaz çizgilisini giydi.


Gözlerime biraz rimel, dudaklarıma dudak koruyucu sürdüm. Deodorantımı da sıktıktan sonra hazırdım.

Diğerlerinin de hazırlanmasını beklerken telefonum çaldı. Barış arıyordu. Bu sefer açmaya karar verdim.

"Efendim," diye cevapladım soğuk bir şekilde. Lakin sesimin aksine kalp atışlarım almış başını gidiyordu.

"Konuşabilir miyiz artık," dedi.

Sesi her zamanki gibi güçlüydü. Ama biraz üzgündü sanki, her zamanki gardı üzerinde yoktu.

"Konuşsak ne işe yarayacak ki," dedim. Benim sesimde onunki gibi çıkmaya başlamıştı. "Sen beni anlayamadıktan sonra."

"Melis uzatmasan. Konuşalım işte."

"Akşama kadar konuşacak zamanım yok," dedim.

İstesem zaman bulabilirdim ama ben hatamı anlamıştım. Onun da iyice anlamasını istiyordum.

"Konuşmak istiyorsun yani," dedi. "Tek sorun zaman?"

"Yani, evet," dedim diyecek bir şey bulamayıp.

"O zaman ben zaman bulurum," dedi.

Cevap vermeme fırsat kalmadan,

"Görüşürüz," diyerek telefonu kapattı.

Kaşlarımı çatarak telefona baktım. Sonra hazırlanmış kızlara döndüm.

"Barış konuşmak istedi. Kabul ettim ama zamanım olmadığını söyledim. O da zaman bulacağını söyledi ve kapattı," diye özetledim.

Kızlar da anlamamışlardı. Bizim çocukların gelmesiyle bu konuda daha fazla kafa yormamaya karar verdik ve kahvaltımızı yapmak amacıyla yemekhaneye yürümeye başladık.

Aras kolunu Aslı'nın omzuna attı.

"Ben yokken böyle şeyler giyme sakın," dedi.

Aslı sırıtarak bize bir bakış attı. Tabiki de giyecekti. Bende gülerken Kerem'in ağır kolu da benim omzuma atıldı.

"Aynı şey senin için de geçerli bücür."

Gülüşüm dururken gözlerimi devirdim ve kolundan kurtulmaya çalıştım. Bana küçük muamelesi yapmalarına sinir oluyordum.

"Ne yani, hepimizden küçüksün diye sana izin vereceğimizi mi sanmıştın, bü-cür, " dedi Kaan dalga geçercesine heceleyerek.

Ben Kaan'a bir hamle yapmaya kalkışınca Kerem kolunu omzuma daha sıkı doladı. Karnım ve belim hafif ağrıyordu ama belli etmemeye çalıştım.

"Hepimiz otuz yaşına gelip yaşlandığımızda o yirmi dokuzunda olacak. O zaman bu laflarınızı hatırlarsınız," dedi Zeynep beni korumak için.

"Aynen," dedim sırıtarak ve Zeyneple yumruklarımızı tokuşturduk.

Aslı konuştu.

"Ben beş yıl falan yirmi üçümde kalmayı düşünüyorum ama siz bilirsiniz."

Bu hepimizi güldürürken yemekhaneye girdik. Barışların masasına baktığım an onunla göz göze geldim. Hemen bakışlarımı kaçırdım. Bu sefer bana bakan Aslınur ile göz göze geldim. Ondan bakışlarımı kaçırmadan o kaçırana kadar dik dik baktım. Sonunda kaçırdı ama vücudum biraz kasılmıştı. Kerem bir şeyden rahatsız olduğumu anlamış olacak ki, kulağıma eğilip konuştu.

"Sorun ne?"

Omuz silktim ve konuştum.

"Eskilerinden biriyle bakışıyordum."

"Çocukluk aşkının eski sevgilisiyle bakışmanın çok da dostça olduğunu sanmıyorum," dedi gülerek.

"Ya Kerem," dedim sinirle ve kolunu ittim.

Yemeklerimizi alacağımız için yolda yaptığı gibi ısrarla kolunu omzumda tutmadı ama sinir bozucu gülüşü ona yumruk atmam için yeterliydi.

"Medeniyetten uzaklaştığımızda intikamımı alacağım," dedim tehdit dolu bir sesle.

Ardından onu umursamadan her zamanki masamıza oturdum. Sağıma Zeynep, soluma Kaan oturdu. Barışların masasına kaçamak bir bakış attığımda Barış'ın bir kupadan soğuk kahve olduğunu tahmin ettiğim içeceği içtiğini gördüm. Bardağı masaya koyup bana baktı. Birkaç saniye boyunca yüzünü inceledim. Gözlerinin çevresi biraz kırmızı görünüyordu, uykusuz mu kalmıştı?

Gözümün önüne gelen çatal batırılmış yumurta dilimi aramızdaki bakışma sona erdirdi. İçimden Kaan'a söverken ağzımı açıp yumurtayı aldım. Çiğnerken Barış'a bakmadım çünkü akşamki kavgayı hala atlattığım söylenemezdi. Ve Barış'a bakınca gidip sarılma isteğimi bastırmak ona sinirli kalmamı hiç de kolaylaştırmıyordu.

Bizimkiler kahvaltılarını bitirdikleri sırada bende Kaan bana daha fazla lokma vermesin diye bir şeyler yemiştim. Hep beraber kalktık. Tabldotlarımızı bıraktıktan sonra dışarı çıktık. Kapının önünde etütten önce bir şeyler yapıp yapmamak hakkında biraz konuştuktan sonra kulübelerimize yöneldik. Birkaç adım atmıştık ki, arkamızda bir kargaşa sesi duyduk.

Hızla arkamı döndüm ve Barış'ın Melih'e attığı sert yumruğu gördüm. Melih yere düşerken Barış geriye birkaç adım atarak onun düşmesi için alan açtı. Sonra da az önce yumruk atan kendisi değilmiş gibi bana baktı.

Bir an için ağlasam mı gülsem mi bilemedim. Arkadaşları Melihle ilgilenirken ben bizimkilerle olay alanına gelmiştim bile. Araslar Barış'ın üzerine giderken Barış'ın birkaç arkadaşı da ona arka çıktı. Kızlarla birbirimize baktık. Bir şeyler yapmazsak birazdan kavga çıkacaktı.

"Bir dakika bekleyin," dedim ve Kerem'in kolunu tuttum. Aslı da Aras'ı tuttu. Kaan bu işte bir şeyler olduğunu anladığı için bize fazla zorluk çıkarmadan Hasanla geriye çıktı.

"Bunu neden yaptın," dedim Barış'a.

Gözlerimin içine baktı. Neden yaptığını elbette biliyordum.

"Kampın başında kavgaları yasakladığımızı sanıyordum," dedim arkadaşlarının kaldırdığı, burnu kanayan Melih'e bakarak.

Ona üzülmüştüm. Yanında birkaç arkadaşı olduğu için bir şey demeden tekrar Barış'a döndüm.

"Kavga edersen ne olacağını biliyorsun değil mi," dedi bizim okuldan biri. "Bir saat boyunca karşı okulun öğrencileriyle beraber olursun."

Barış ellerini cebine koydu ve omuz silkerek konuştu.

"O zaman bir saat boyunca karşı okulun öğrencileri ile beraber olmaya hazırım."

Bir saat boyunca bizimle takılacaktı, ona istediğimiz birkaç ufak şeyi yaptırabilecektik.

"Sen," derken bir an duraksadım ve her şeyin farkına vardım.

Melih'e bilerek yumruk atmıştı. Böylece bir saat bizim aramızda takılacaktı ve benimle konuşmak için vakti olacaktı. Kaşlarımı çatıp Barış'a bakmaya başladım. Olayı anladığımı fark edince yüzünde bir sırıtış oluştu fakat birkaç saniye içinde bunu yok etti.

Sinirden kızardığımı hissederken ayağımı yere vurmamak için kendimi zor tuttum. Benimle konuşmak için Melih'e yumruk atmıştı! Tamam, Melih'in gerçekten de iyi bir yumruğa ihtiyacı vardı fakat ben ona açık bir dille bunu yapmamasını söylemiştim.

Ben duraksadığım için Aslı devam etti.

"Bir saat boyunca bizimlesin. Ve emin ol bu yumruğu attığına pişman olacaksın."

'Hadi oradan,' diye düşündüm. Aslı'yı bıraksam Melih'e Barış'tan önce yumruk atardı.

Derin bir nefes alıp kendimi topladım ve konuştum.

"Evet," dedikten sonra telefonumdan saatime baktım ve devam ettim. "Etüte bir saat yirmi dakika var. On beş dakika sonra bizim kulübenin önünde olursun."

Bizimkiler 'olmazsan kötü olur' bakışları atarken kalabalık dağılmaya başlamıştı. Barış'ın bakışlarını üzerimde hissederken biz de kulübemize yöneldik.

Erkekler kendi kulübelerine gittiler. Barış geldiğinde onlara haber verecektik.

"Barış benimle konuşmak için Melih'e yumruk attı," dedim kulübeye girer girmez.

Kızlar önce duraksadılar. Sonraysa tepkilerini ortaya koydular.

"Çok romantik," dedi Aslı 'i' harfini uzatarak.

Zeynep de ona katıldı. Ezgiye baktığımda ikilemde kalmış gibiydi.

"Biraz yanlış bir yol ama," dedikten sonra birkaç saniye düşündü. "Melih hak etmişti. Çok romantik!"

Kızlara gözlerimi devirdim. Karnımın ağrısı artınca banyoya girdim, tahmin ettiğim gibi regl olmuştum. Banyodan çıktıktan sonra kendimi yatağıma attım. On dakika kadar sonra Barış gelecekti. Yaptığı şeyin romantiklik derecesini düşünürken kapı çaldı. Bizimkiler olduğunu düşünerek yerimden kıpırdamadım. Zeynep kapıyı açtıktan sonra konuştu.

"Melis."

Başımı kaldırıp kapıya baktım. Gelen Barış'tı. Hemen yataktan kalktım ve içeri girip kapıyı kapatan Barış'a baktım.

"Senin on dakika sonra gelmen gerekiyordu," dedim ifadesiz tutmaya çalıştığım sesimle.

Omuz silkti.

"Seninle biraz konuşmak istemiş olabilirim."

Kızlara baktım. Barış'a zorluk çıkarıp çıkarmamak konusunda kararsızdım. Aslı bunu anlamış gibi konuştu.

"Kızlar hadi bizimkileri çağırmaya gidelim," dedi Aslı.

Bende onlarla kapıya yönelmiştim ki, Aslı beni durdurdu.

"Sen değil."

Barış çıkmaları için kapıyı açtı. Yüzünde memnun bir ifade vardı. Kızlar çıkarken onlara yönelik konuştu.

"Oyalanın."

Karşılıklı sırıttılar ve Aslı bana 'süründür' bakışı atarken Barış kapıyı kapattı.

"Harika," dedim yatağıma doğru yürürken. "Arkadaşlarımı da kendi tarafına çekiyorsun."

Yatağıma oturduğumda Barış da gelip yanıma oturdu.

"Konuşmamız gerektiğini onlar da biliyor."

Yatağımda bağdaş kurdum ve sırtımı yatak başlığına yaslayacak şekilde oturdum. O da tam karşıma oturdu.

"Dün gece uzun süre düşündüm. Tek suçlu ben değilim ama kabul ediyorum, suçun büyük çoğunluğu benim."

Konuşmadan yatağın örtüsüyle oynamaya başladım. Dün akşam ki sözler bir türlü aklımdan çıkmıyordu.

"Dün akşam sinir anında ağzımızdan çıkan sözlerdi. İkimizde sinirlenince kendimize hakim olamıyoruz."

"Evet," dedim sessizce. "Fazla ağır konuştum, kendi adıma özür dilerim."

Hala gözlerine bakmıyordum çünkü benim sorun ettiğim tek şey o sözler değildi. Dün akşamki kızlarla olan samimiyeti de bir sorundu. Elini yatak örtüsünün üzerindeki elime koyarak gözlerine bakmamı sağladı.

"Senin bana ait olduğun gibi, ben de sana aitim Melis. Artık insanların bana yaklaşımına dikkat edeceğim. Kendi adıma özür dilerim."

Gözlerindeki samimiyeti görüyordum. Dün akşamdan beri içimde var olan huzursuzluğa bir su serpilirken ben de yumuşadım. Birbirimize biraz daha yaklaşırken dudaklarımıza bakıyorduk. Tam ne kadar romantik bir anın içinde olduğunu düşünürken dışardan Aslı'nın bağırışı duyuldu.

"Biz geldik!"

Neşeli tutmaya çalıştığı sesinin altındaki endişeyi sadece ben anlardım. Girmeden bağırıyorsa ve seninde endişe varsa bizim çocuklar da yanında olmalıydı. Sessiz bir küfür savunurken Barış'ı yataktan aşağı ittim. Neye uğradığını şaşıran Barış karnının üzerine düştü.

"Şınav çek, şınav çek," diye fısıldadım kapı açılmadan önce.

Kapı açılırken bende yatakta ayağa kalkmıştım. Karnıma ağrılar girmesine rağmen adrenalinden hissetmiyordum, bağırdım.

"Kaytarma, son beş şınav kaldı!"

Barış anlayıp şınav çekerken bizimkiler içeri girdi. Kızlar kötü bir konumda olmadığımızı görüp sevinirken bizim çocuklar biraz sinirli görünüyordu. Onlar içeri girince Barış sanki geldiğinden beri şınav çekiyormuş gibi durdu ve ayağa kalktı.

"Melis şimdiden başlamış," dedi Kaan sırıtarak.

Bir şeyler döndüğünü anlamıştı ama belli etmiyordu. Bende sırıtmaya çalışırken Arasla Kerem kenardaki sandalyeye oturdular.

"Kaba kuvvete baş vurmadığınız sürece bizi dahil etmeyin," dedi Aras ve öylece oturup bize bakmaya başladılar.

Anlaşılan buraya bize göz kulak olmak ve Barış'a psikolojik baskı yapmak için gelmişlerdi. Barış her zamanki umursamazlığıyla yatağıma oturdu. Böyle bir haldeyken nasıl havalı kalabiliyordu bilmiyordum ama bunun için özel bir çaba harcamadığı belliydi. Kanında vardı.

Kızlarla anlamlı bir bakışma yaşadık. Ucuz atlatmıştık. Barış'a baktım ve onunla da anlamlı bir bakışma yaşadım. Bizimkiler gelmeseydi... Öpüşecektik. Bakışlarımı kaçırıp bende yatağıma oturdum. Bizim çocuklara artık gerçekten söylemeliydim. Çünkü eninde sonunda öğreneceklerdi ve ne kadar erken olursa o kadar iyi olurdu.

"Ee, ne yapacağız," dedi Hasan.

"Bilmiyorum," dedi Aslı. "Düşünürken cips yiyebiliriz."

Dolabındaki zuladan birkaç tane orta boy cips çıkardı. Herkese dağıtırken abur cubur gören arkadaşlarımın hiçbirinin dikkati Barış ve benim üzerimde değildi. Hafifçe yanına kaydım ve sessizce konuştum.

"Ucuz atlattık."

O da bana doğru kaydı ve konuştu.

"Kusura bakma ama içimde kalırdı."

Ben daha dediği cümleyi anlayamadan yaklaştı ve dudağıma hızlı bir öpücük kondurup geri çekildi.

Yerimden sıçrayarak kalktım. Benim ani hareketimle bizimkiler bana baktılar.

"Şey," dedim. "Aklıma bir fikir geldi."

'Ne,' der gibi bana baktılar.

"Şey," dedim düşünmeye çalışarak.

Lanet olası aklıma bir fikir gelmiyordu. Beynim çalışmaya karar vermiş olacak ki, bir anda aklıma mükemmel bir fikir geldi.

"Hepiniz Arasların kulübesine lütfen, kızlar hariç herkes dışarı."

Bir şey anlamasalarda hepsini gönderdim. Kaan giderken iki paket cips almıştı. Bizimkilerle Barış'ı tek bırakmak ne kadar mantıklıydı bilmiyordum fakat şu anda bu umrumda değildi. Kapıyı kapatır kapatmaz Elçin'i aradım.

Yaklaşık beş dakikalık bir konuşma süresinde Elçin'i Barış'ın kulübesine göndermiş, doğum gününde ona aldığım tişörtü buldurmuştum. Elçin bizim kulübeye gelip tişörtü verdikten sonra gitti. Kızlarla beraber diğerlerinin olduğu kulübeye gittik.

"Bu tişörtü başka bir şey için yaptırmıştım ama şimdi de kullanabiliriz," dedim sırıtarak.

Herkesin görmesi için tişörtü kaldırdım.

"Bunu ne ara yaptırdın," dedi Aras.

"Bu kızdan her şey beklenir," dedi Kaan.

"Kim bilir hangimize giydirecekti," dedi Kerem.

Dediği şey kendimi köyü hissetmeme neden oldu. Suratımın asılmaması için kahkaha attım. Sonra tişörtü Barış'a attım. Havada yakaladı ve konuştu.

"Ben bunu giymem."

"Söz hakkın olduğunu söylemedim," dedim.

Bir süre birbirimizin gözüne baktık. Bir savaş veriyor gibiydik.

"Melih'e yumruk atarken bu sonuçları üstlenmen gerekiyordu," dedi Zeynep.

Zeynep'in de sözüyle bakışma savaşının kazananı ben oldum. Barış gözlerini kaçırıp banyoya gitti. O tişörtünü giyerken ben de erkeklerin kulübesinde gözlerimi gezdirdim. Ezgi de bakıyor olmalıydı ki, söylendi.

"Yataklarınızı toplamamanızı bile geçtim, bari kıyafetlerinizi yere atmasanız."

Barış banyodan çıktığında gülmemek için kendimi zor tuttum. Tişört tam onun bedenine göre olmuştu ve desenindeki resmim, altında yazan yazı üzerinde hayal ettiğim gibi duruyordu.

Bu tişörtü bir gün ona giydirmek konusunda kararlıydım fakat bu kadar erken olacağını tahmin etmemiştim. Bu dün akşam ettiğimiz kavganın ve Melih'e yumruk atmasının cezasıydı, kendi de biliyordu.

Sırıtarak konuştum.

"Gençler, kampta uzun bir tur atmaya hazır mısınız?"

Çok yoğun bir dönem geçiriyorum... Bölüm yazmak şöyle dursun, telefonu elime alıp Wattpad'e girecek zaman bile bulamıyorum. Ama artık bazı şeyleri düzene oturtmaya başladım. Dolayısıyla zamanım da olmaya başladı. Bölümü belki haftada bir atamayacağım fakat bu kadar uzun bir ara da olmayacak. Yeni bölüm ne zaman gelir bilmiyorum ama atmadan birkaç gün önce profilimde açıklama yaparım. Ya da Instagram sayfasının admini kedilerhepmiyavder ona atacağım yeni bölüm kesitini benim açıklamamla paylaşır.

Sizleri seviyorum, iyi günler ❤


Continue Reading

You'll Also Like

1K 100 25
TUA KİTABIDIR FİVE HARGREEVES ELENA BLACK iyi okumalar
668K 28.6K 38
Ne demiş atalarımız "En büyük aşklar nefretle başlar." Nefretten doğan aşkı okumaya hazır mısınız? @bora_atalarr: beni dikizlemeyi kes @selinnozgur:...
749 82 33
Bu benim yazdığım 2.kitap ama diğerini öylesine ruh halime göre duygularımı aktarmak için yazmıştım onu kaldırdım çünkü kötü bir yazın dilim vardı bu...
119K 6.6K 26
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...