Şelalenin arkasında bulunan çalılıkları kenara ittirdiğinde gözlerim irileşti.Gizli bir geçit vardı ama yeri çok basitti.
Anlaşılan doğal bir yoldu ve bu çalılar zamanla kendi kendine burayı kapatmıştı.Hiç beklemeden geçide girmişti.Dışarıdan şöyle bir göz attığımda içerinin fazlasıyla karanlık olduğunu fark ettim.Eğer oraya girersem tamamen yalnız olacaktım...Ama...Eğer bu adam Michelle Teyze'nin bir adamıysa ona güvenebilirdim.Vücudundan yayılan bu tanıdık aura...Sanki bir zamanlar aynı tarafta savaşmışız hissini veriyordu.Keşke ona adını sorsaydım.Hala yerimde durduğumu fark ederek onu takip etmeye başladım.Resmen...Kapkaranlıktı.Sadece attığı adım seslerini duyuyordum.Onu dinleyerek ilerlemeye çalışsam da resmen bir köre dönüştüğüm için yere kapaklanmayı başarmıştım.''E-Elimi tut.'' fısıltıyla konuşmuş olsa da sesi bütün yol boyunca yankılanmıştı.Elimi havaya doğru kaldırdığımda boşlukta kalmıştı.Tanrı aşkına bunun eli neredeydi?!
''Burada.'' diyerek elimi tutarak ayağa kaldırdığında hızla ayağa kalkmayı başarmıştım.''D-Düşebilirsin tutmaya devam-devam et.'' diyerek hiç beklemeden yürümeye başlamıştık.Bu da neydi? Nasıl o görüyordu da ben göremiyordum?Keşke doğru düzgün konuşabilseydi.Düzgün cevaplayamadığı için hiçbir şey soramıyordum.Açıkçası durumu çok kötüydü...Bu yüzden onu çok zorlamak istemiyordum.Bu sebeple sessizce elini tutarak yürümeye devam ettim.Upuzun bir süre yürüdükten sonra nihayet geniş ve aydınlık bir alana çıkmayı başarmıştık.Ancak tavanın hala kapalı olması mağaranın içerisinde olduğumuzu gösteriyordu.Duvarlarına sabitlenen meşaleler sayesinde aydınlıktı.Her kim bunları koyduysa bir zahmet koridora da koysun.Maske takmasam o muhteşem yüzüm yara alacaktı.Tuhaf...Tuhaf bir şeyler vardı.Beni Michelle Teyze'ye götürmeyecek miydi? Öyleyse burası neden çıkmazdı ve boştu.
(ışıklandırmaları meşale olarak düşünün :))
''Hey...Michelle Teyze nerede?'' diye sorduğumda çantasına yöneldi.Defterini çıkararak bir süre yazmaya başladı.''Yine Teyze dedin.'' diyerek sayfayı çevirdi.''Ashley Michelle'ye adıyla hitap ediyordu,bana yalan söyledin.'' yazıyordu.Şaşkındım...Ashley Abla'nın konuşma tarzına kadar biliyordu.Öyleyse bu kişiyi ben getirmiştim! Ama hatırlamıyordum...Sağır ve dilsiz birini hiç görmemiştim Biblos'ta.''Sen Ashley değilsin.'' yazıyordu kağıdın sonunda da.Kağıdı yine çevirdi.''Artık sana güvenemem...Ne kadar gücün bana tanıdık gelse de,bana yalan söylediğin gerçeğini değiştirmiyor.'' satırları okumayı bitirdiğimde yer sarsılmaya başladı.''Sen büyü yapabiliyor musun?'' diye sordum şaşkınlıkla.Defterin son sayfasına çevirdiğinde ise ''Ne sandın?'' yazıyordu.Resmen dalga geçmişti benimle.Sert toprak çatırdayarak iki kenara doğru çekilirken yutkundum.Ortaya devasa bir canavar çıkmıştı.Hatta ne canavarı...Bu bir S seviye iblisten başkası değildi.Sadece tek S olduğunu sanmıyorum...Muhtemelen SS sınıfı bir iblisti.İblisin ortaya çıkmasıyla adam yere düştü.Ne yani...Sadece iblisin beni yeneceğini mi düşünmüştü.Hayır...Maskesinin kenarlarının ıslanmış olduğunu fark ettim.Hatta sadece yüzü değil,bütün bedeni aniden terlemeye başlamıştı.Tek bir iblisi çağırmak bütün gücünü tüketmişti...İblis devasa yumruğunu bana doğru savurduğunda sıçrayarak onu savuşturdum.Adama son bir kez daha baktığımda dudaklarını hareket ettiriyordu.Ne dediğini duymak için biraz yakınına gelmiştim.
''...Z-Zarar...'' ne demeye çalışıyordu? ''Zarar veremezsin...O-Onlar beni af-affetti.'' sözcükleri kulağımdan geçerek zihnime ulaşırken anlam verememiştim.Ben mi çok salaktım? İblis birden saldırmak için adama yöneldiğinde şaşkınlığım daha çok arttı.Hızla onu kucaklayarak kenara götürürken ''Sen salak mısın? Madem kontrol edemeyeceksin niye çağırıyorsun.'' tişörtü terden renk değiştirmişti resmen.Bu adamın sorunu neydi? Şu iblisi geldiği yere gönderdiğim vakit artık sorularımı soracaktım.
Yazardan
İblis yeniden gücünü toplayarak yumruğunu Azura'ya savurdu.Azura iki elini havaya kaldırdığında su tanecikleri birleşerek devasa bir kalkan oluşturdu.Su kalkanı iblisin gücünü emdiğinde Azura kılıcını çıkarmıştı.Havaya doğru sıçrayarak direk iblisin kellesine yöneldi.Boyun kısmına kılıcıyla bir kesik atmaya çalışsa da boynu birden sertleşmişti.Azura bunu beklemediği için hazırlıksız yakalanarak iblisin yumruğu ile taş duvara çarpmıştı.Ancak yumruk beklediğinden daha çok canını acıtmış ve hasar almasına sebep olmuştu.Dudağının kenarından süzülen kan damlasını elinin tersiyle sildiğinde iblisin adama yöneldiğini fark etti.Adam ise güçten düştüğü için hareket dahi edemiyordu.Azura hızla duvardan destek alarak adamın önüne geçtiğinde iblisin büyü yaptığını fark etti.
Adam ''K-Kaçmalısın.'' demeyi başarmıştı.''B-Bu yete-yeteneği çok-''
''Bu kadar yeterli,kendini zorlama.'' diyerek bir adım öne çıktı.İblis avuçlarının arasında büyü gücünü toplarken Azura ona doğru koşmaya başladı.Bu sefer kılıcını sol eline alarak sağ eline sudan oluşma bir kılıç aldı.Bütün gücüyle havaya doğru sıçrayarak büyü küresini oluşmadan paramparça etti.Yere düşmeden evvel yönünü iblisin omzuna çevirdi.İblisin omzuna inmeyi başardığında ise çift kılıç tekniğini yeniden hatırlayarak iblisin o devasa bedenini saniyeler içerisinde dolanarak kesikler bırakmaya başladı.Adam yardım etmek istese de şaşkınlıktan kıpırdamıyordu.Bu çift kılıç tekniği...Bu kılıç kuşanma tarzı...Böyle birini tanıyordu! Azura yere iniş yapmayı başardığında dev paramparça olarak toprağa karışmıştı.
Azura iblisin yok olduğundan emin olunca yere çöktü.Uzun zamandır onları avlamamıştı ve paslandığından artık emin olmuştu.Yoksa o yumruk darbesini kesinlikle yemezdi.Ancak fark ettiği bir şey vardı ki,o yumruk beklediğinden daha çok hasar vermişti.Karnında acısına zor dayandığı şiddetli bir yanma hissi vardı.Ama şuan onunla ilgilenemezdi,geri dönüp Michelle'yi bulmalıydı.Adama yönelerek elini uzattığında ''D-Daha ölmedi.'' dediğini duydu.Adamın sesi kulaklarında yankılanırken devin parçaları parıldamaya başladı.''Ne yani? Ölmeden önce kendini imha mı ediyor?'' kılıcını hızla bırakarak ellerini birbirine kavuşturdu.Adam ile kendisini bir su küresinin içine aldığında bütün mağara parıldamaya başlamıştı.Ona yaklaşan gücün şiddetini hissettiğinde bu kürenin ikisini korumak için yeterli olmadığını anlamıştı.Adama göz attığında hala bitkin olduğunu fark etti.Yapabileceği tek bir şey vardı.Hızla vücudunu adamın üzerine örterek daha fazla hasar almasını önledi.Nasıl olsa onun vücudunda zırh vardı,adamdan daha az hasar alırdı.
İblis bütün hiddetiyle parıldayarak mağarayı paramparça etmişti.Azura zırhının parçalandığını fark ettiğinde mağara artık çöküyordu.Adamı kucakladığı gibi dışarı çıkmayı başarmıştı.Yeniden kendini şelalenin önünde bulunca derin bir nefes verdi.Artık güvendelerdi ama bütün zırhı paramparça olmuştu,yüzünde ki dahil.Ancak o maskesinin kaybolduğunu fark edemeyerek adama yöneldi.Yine elini uzatarak ''İyi misin?'' diye sorduğunda adam bir süre sesini çıkarmadı.Ardından elini havaya kaldırdığında Azura elini tutacağını zannetti.Ancak adamın eli,Azura'nın elini geçerek yüzüne dokunduğunda Azura şaşırmıştı.Maskesininde parçalara ayrıldığını yeni fark etmişti.Adamın yanaklarında şeffaf bir sıvı görmüştü.Bu görüntü titreyen dudaklarıyla birleşince adamın ağladığını fark etti.Ağlayacak kadar canı yanmış mıydı? Hayır,Azura onu korumuştu.Öyleyse sorun neydi?
''A...Azu...Azura.'' kendi adını duyunca irkildi.Tanışıyorlar mıydı? Adam birden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayınca Azura neye uğradığını şaşırdı.''Sen...İyi misin?'' diye sordu.Artık merakına yenilerek adamın maskesine uzandı.Adam ise hızla ellerini tutarak başını iki yana salladı.''Benden nefret etme! Benden nefret etme!'' artık kekelemiyordu? Hayır...Azura anlamıştı.Bu en çok kullandığı cümle olduğu için kekelememişti.Azura...Neden ondan nefret etsin ki? Ayrıca daha tanımıyordu bile.Sakinliğini korumaya çalışarak ''Bir anlaşma yapalım...Sen beni tanıyorsun,maskem kırıldığı için.Ayrıca seni buraya ben getirdim.Sence de kim olduğunu öğrenmeye hakkım yok mu?''
(karakteri maskeli olarak düşünün:) )
''Benden nefret edeceksin!'' diye bağırdı birden.Azura ''Hayır...Kim olursan ol...Yaşadığın için sorumluluğun bana ait.Bu yüzden daima yanında kalacağım.'' derin bir nefes alarak adamın maskesine yeniden uzandı.Merakı içini kemirirken bir yandan da korkuyordu.Kimdi bu adam? Maskesinin düğümlenen ipliğini kolayca çözmeyi başarmıştı.Maskenin iki ucunu kavrayarak derin bir iç çekti.Ardından yavaşça maskeyi adamın yüzünden çekti.Adamın yüzü artık tamamen ortaya serilirken Azura bir anlığına nefes alamadığını hissetti.Bütün vücudu titremeye başlamış,gözleri şaşkınlıktan sonuna kadar açılmıştı.Kulakları çınlarken yumruklarını sıktı.Kontrolünü kaybederse öfkesine yenik düşerek onu öldürebilirdi.''Sağır ve dilsizsin ha? Yalanların artık tanımadığın kişilere de söylenir hale gelmiş...Gin.''
HELLLLLÖÖÖÖÖWW!!!!!!
Bölümlerin arasına bu tarz gifleri koymak sizce nasıl?
Ayrıca karakterleri animasyon şekliyle tanıtayım mı? Gerçek insanlardan aradığım görüntüyü bulamıyorum.Kolay değil :D Anime de daha rahat oluyor.Sizce bu şekilde devam edelim mi? Kabul ederseniz her bölüm sonunda bir karakter görüntüsü paylaşırım,tabi bölüm araları da öyle :)