Farkındalık ✮ -18

637 72 11
                                    

Yerin sarsıldığını hissedebiliyordum...Kana susamışlığımı ve yapmak üzere olduğum yıkımı hissediyordum.Bütün vücudum uyuşsa da elde ettiğim bu güce iyice alışıyordum.Demek Azura her savaşında böyle hissediyordu...Ne kadar cesaret vericiydi bu.Savaşmak istiyordum,bu gücü test etmek.''Alice?'' adımın seslenilmesiyle sesin sahibine döndüm.Mahiroydu...Doğru ya.Buraya onu korumak için gelmiştim.Neden onu kurtarıyordum ki? O güçlüydü,kendi başının çaresine bakabilirdi.Ama...Artık benimde kendi başımın çaresine bakmamın vakti gelmişti.Azifuse'nin çıkardığı parlak kılıcı görünce güldüm.Üzerime doğru atıldığında kılıcını kolaylıkla yakalamayı başarmıştım.Ancak boşta kalan elinde daha büyük bir kılıç belirdi.Tam istediğim hareketi yaparak kılıcı karnıma sapladığında anlık bir acı hissettim.Artık iki kolunu da tutuyordum.Şimdi...Uluma vaktiydi.Dudaklarımı araladığımda ne yaptığımı anlamaya çalışan bir hali vardı.Tilkilerin alevi ha? İlgi çekici! Beyaz alevlerden oluşan büyü gücünü dudaklarımın çevresinde toplamayı başarmıştım.Gücü serbest bırakarak kurtlara özgü bir şekilde uluduğumda güldüm.Bu his harika ötesiydi! Resmen beyaz alevleri kullanarak ulumuş,kükremiştim...Ve Azifuse bu saldırıyı direk yüzüne yemişti.

Karnımda ki kılıcını çıkarıp bir kenara fırlattığım da artık bedenimde ki gücün azaldığını hissediyordum.Mahiro'nun yanına giderek ''O buzu nasıl kırdın?!'' diye sordum.Beni umursamayarak yaramı kontrol etmeye başladı.Derindi ama umurumda değildi.''Sen...Niye bu kadar ileri gittin?'' diye sordu.

Bakışlarımı ayağa kalkmaya çalışan Azifuse'ye çevirerek ''Bilmiyorum...Güçlenmek istedim.Benim için değerli olan kişileri koruyabilecek kadar güç sahibi olmak istedim.Çok fazla insan öldü Mahiro...Ve senin bunlar içerisinde olma düşüncesi,beni çok üzdü.'' dediğimde bir süre durdu.Çok fazla kan kaybettiğimden dolayı dönüşümüm kaybolurken sendelemiştim.Beni yakalayarak ''Evimi mahvetmiş olsan da...Teşekkür ederim Alice.'' dedi.Gülümseyerek yüzüme baktığında bende gülümsedim.''Onu yenemedim ama en azından seni korudum,sanırım?''

Gülerek saçlarımı karıştırdı.''Korudun korudun...Ama biraz dinlensen iyi olacak,senin yerine ben geçeyim.Ne dersin?''

''Çok ısrarcısın...'' dedim alayla.Aslında şuan ayağa kalkacak gücüm yoktu.''Yine de kabul edilebilir bir teklif.'' dediğimde gözlerim iyice kapanıyordu.Yere yavaşça otururken Azifuse'ye doğru ilerlediğini gördüm.Bir anlığına çok güçlü görünmüştü nedense? Azifuse ise ağır yaralı bir şekilde ayağa kalkarak ''Artık küçük kızların arkasına mı saklanıyorsun?'' diyerek güldü.Ona karşı gelmek istesem de ağzımı açacak gücüm yoktu.Gözlerim kapanmadan önce en son gördüğüm birbirlerine doğru ilerledikleri andı.

***

Uyandığım zaman ne karnımda bir kılıç yarası vardı,ne de Azifuse'nin kılıcından yayılan zehir.Kedi kafalı gerçekten zehri sonuna kadar yok etmişe benziyordu.Onun haricinde ise...Bildiğim kadarıyla Azifuse kaçmayı başarmış,güya.Ben bayıldıktan sonra neler oldu bilmiyorum ama aklımda uçuk tahminler oluşuyordu.Mahiro ise sağlıklıydı.Ya da şöyle açıklayayım,normaldi.Tavırları ve sağlık açısından normaldi.O gün neden oraya geldiğimi,o gücü nasıl elde ettiğimi sormamıştı.Azura ise beni o yaralı halimle görmüştü ve iki haftadır tepemde dikilip duruyordu.Uzun zaman geçmişti aslında o olay üzerinden,bugün dahil on dört gün bitiyordu.Yara aldığım için işimden uzaklaştırılmıştım.Hatta ve hatta Bayan Pell öncü kuvvetlerde ki yerimi bile alacaktı.Duyduğuma göre ise Mahiro bu işte çok istekli olduğumu söyleyerek onu bir şekilde kararından döndürmüştü.

Öyle bir günün yaşanması aslında...İyi olmuştu.İçimde ki tilki ruhunu tamamen uyandırmıştım.Hatta o tilki ruhunun babamın içerisinde yaşayan tilki ruhunun yavrusu olduğunu öğrendiğimde sanki biraz...Sevinmiştim.Hoşuma gitmişti.Babamın gücünün yavrusunu taşımak onu gerçekten bir 'baba' gibi hissettiriyordu.Biraz da özlemiş olabilirdim ne kadar ilgisiz biri olsa da.Annemi de,geri kalan herkesi özlemiştim.Savaşa ise sadece bir hafta kalmıştı.Düşünüyordum...Çok zor olacaktı benim için.Mahiro ile karşı karşıya savaşmak hiç kolay olmayacaktı.Durdum...Neden diye sordum.Neden? O gün oraya gitmeme sebep olan,onu koruma isteğim geçmiş yaşantısına acıyıp merhamet etmek istemiş olmam mıydı? Ona karşı beslediğim duygulara bir isim koymam gerekse bu acıma ve merhamet olur muydu? Bence gayet uygundu.Yaşantılarının karşısında empati kurduğum vakit onu korumak istemiştim ve hala aynı duyguları taşıyordum.

Kovucu ✮ 3 (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin