Nefes Virüsu ✮-34-

582 62 11
                                    

''Daha iyi misin?'' diye sordu yavaş konuşmaya özen göstererek.Gin,Michelle'nin sorusunu anladığında başını aşağı yukarı salladı.Michelle gülümseyerek saçlarını karıştırdı ''Güzel...Toparlanıyoruz iyice.'' diyerek yere oturdu.Gece şahit oldukları hala aklından çıkmazken kaçış planına tam kafasını veremiyordu.Yine de kızların durumunu merak ediyordu.Yerlerini takip ediyor olsa da ne ile karşı karşıya olduklarını göremiyordu.Bu artık onun canını sıkıyordu.Griffin'in güç bariyerini kaldırmasından dolayı iyice güçlerini toplamıştı.Gin'de bu sayede iyileşirken durumları iyiye gidiyordu.Gözleri her Gin'e kaydığında içinde ki acıma duygusu uyanıyordu.Çok kötü şeyler yaşadığını biliyordu.Naxius Gezegeninde iken yeterince konuşacak vakitleri olmuştu.Azura'ya yaşattıklarından dolayı pişman olduğunu ve elinden ne gelirse yapacağını biliyordu.Ona artık güvenebileceğinden emindi.Yanı sıra gece ki ihaneti henüz kaldırabilmiş değildi.Küçüklüğünden beri tanıdığı kişi nasıl hain olabilirdi? Yıllarca...Her gün onlara gülümseyip sanki her şeyin gerçek olduğuna kendisi de kanmış gibi...''O kadar yıl yanımızda kalıp...Hiçbir şey hissetmediğini söyleme seni pislik.''

Azura

Alice'in bayılmasının üzerinden tam olarak iki gün geçmişti...Kolunda ki morluk iyice kaybolurken Bay Alucard sayesinde durumu gün geçtikçe iyiye gidiyordu.Onun gibi fiziksel güce dayalı işlere dayanıklı olmayan birinin duvara çıplak el ile yumruk atması...Deliceydi.Şuan da bunun cezasını çekiyordu.Mahiro ile aralarında ne geçtiğini bilmiyorum ama...Odasından çıktığında bayılmadan önce göz göze gelmiştik.Gözlerinde sadece...Saf bir üzüntü vardı.Mahiro'ya karşı beslediği duygular beni ne kadar mutlu etse de o adam...Nedense çok şüphe çekiciydi.Koskoca Yüce Kralın sağ kolu fakat şimdiye kadar dövüştüğünü hiç görmedim.Kalenin içerisinde mutlak bir düzen vardı...Askerler robot misali çalışırken koskoca ülkede hiçbir sorun çıkmıyordu.Sanki herkes bu saçma adamın kurallarını kabullenmişti.Neden bu adama karşı düşmanlık ettiğimi bilmiyorum...Ama şuan yaşadığımız hayat resmen ölüm kokuyordu.Kalenin duvarları,mobilyaları,kitapları,silahları,bahçesinde ki çiçekler hatta havası bile...Her yerde ölüm vardı.Burada kalalı ne kadar olduğunu hatırlamıyorum ama...Ne kadar uzun süre kalırsak o kadar çok hissedilir hale geliyordu.Sanki...Sanki lanetli gibiydi.

Karamsar düşüncelerimi bir kenara bırakarak Alice'i görmenin iyi bir fikir olacağını düşündüm.Sessizce revire girerken Mahiro'nun yine içeride uyuya kaldığını fark ettim.Herhalde bütün işlerini halledip direk buraya geliyordu.O gün odada ne konuştularsa kendini sorumlu hissediyor olabilirdi.Ancak ben Alice değildim ve ona değer vermiyordum.İyi bir dost olabilirdi,başka bir yerde tanışmış olsaydık.Şuan ise birer düşmandan ibarettik.Alice'in hemen yanında ki sandalyede uyuya kalmıştı.Eli Alice'in elinin üzerindeydi ve bu beni rahatsız etmişti.Elini tutup çekerken gözleri birden açıldı ve irkilerek ayağa kalktı.Omuzlarını hareket ettirerek ''Geldiğine göre ben artık gideyim.'' diyerek kapıya yöneldi.

''Uyanmadı mı?'' diye sordum çıkmadan evvel.Başını iki yana salladı.''Mahiro...O gün ne hakkında konuşuyordunuz?''

Yüzünü bana doğru çevirerek gülümsedi.''Hafızasını kaybeden bir düşman müttefiğine göre çok ilgilisin Alice ile.'' Haklıydı...Griffin'in yanında görülen ve hafızasını kaybeden birine göre onunla çok yakındım.Elbette şüphe çekerdi ancak biz insanların önünde yakın durmamaya özen gösteriyorduk.Mahiro devamlı bizim yakınımızda olduğu için bir şeyler anlamış olabilirdi.Bir dakika...Yakınımızda durduğu için...Mahiro belkide geldiğimizden beri bizimle oldukça yakındı.''Neden bu konu açıldığında ikinizde susuyorsunuz.'' diyerek gülümsemesini genişletti.Aklı sıra bizi köşeye sıkıştırdığını düşünüyordu.''Buraya geleli aylar oldu ama hala hafızan geriye gelmedi.Onu geçtim geçmiş anılarından parçalar görmen gerekiyordu...Sence de çok tuhaf değil mi?'' 

Kovucu ✮ 3 (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin