Multimedya: Ilgın Linda ÖZER
Not: Mayıs ve Ilgın'ın kıyafetlerini dış bağlantı olarak ve instagram hesabımızda paylaşacağım.
İYİ OKUMALAR
■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■
ILGIN LİNDA ÖZER
Kalktığımda saat 18:00 olmuştu. Yani hazırlanmam için iki saatim vardı. Mayıs'ın buraya çağırırsam beraber daha kısa sürede hazırlanabilirdik. En azından saçıma yardım ederdi. Ben de ona yardım ederdim. Hemen telefonumu elime alıp mesaj attım.
"Hazır mısın Mayıs? " Mesajıma kısa sürede cevap geldi.
"Hayır hazır değilim küçük kardeşim." Cevabıyla gülümsedim. Sanırım ona alışmam sandığımdan daha kolay olacaktı.
"Tamam. Giyeceğin kıyafetleri alıp bize gelebilir misin? Seni odada bekliyorum."
"Tamam 10 dakikaya ordayım."
Telefonumu şarja taktım ve dolabın kapağını açtım. Dolaptan yemek için uygun olabilecek kıyafetlerime bakarken gözüme çarpan elbiseyi elime aldım. Daha sonra biraz altta olan ayakkabılarımı da aldım. Bu sırada Mayıs gelmişti.
"Merhaba Mayıs. Ben Öykü'nün kıyafetlerini ayarlamaya gidiyorum. Sen istersen giyin gelince makyaja başlarız." Diyerek odadan çıktım. Öykü'yü odasında bulunca gülümseyerek yanına oturdum.
"Merhaba Öykücüm. Gel kıyafetlerini ayarlayalım." Dedim. Öykü'de gülümseyerek kalktı ve yanıma geldi.
Dolaptan çıkardığım elbiseye baktım. Etek kısmı siyah deri üst kısmı bordo ve deriydi. Elbiseyi Öykü'nün eline verdim ve hafif topuklu olan siyah ayakkabılarını aldım ve dolabı kapattım. Öykü siyah ince kilotluçorabını giydikten sonra elbisesini giydirdim. Yere dizlerimin üstünde oturarak ayakkabılarını giymesine yardım ettim. Siyah deri ceketini de aldım ve Öykü'nün elinden tuttum.
"Çok güzel oldun tatlım." Dediğimde Öykü bana gülümseyerek teşekkür etti. Kapıyı tıklattım ve içerden gelen olumlu sesi duyunca içeri girdim. Öykü hemen Mayıs'ın yanına gidip oturunca bende elbisemi ve ayakkabılarımı alıp banyoya geçtim üstümü değiştirince ayakkıbılarını giydim ve banyodan çıkınca Mayıs ve Öykü bana döndüler. Daha sonra sanki anlaşmış gibi aynı anda "Çok güzel olmuşsun anniş." Ve "Çok güzel olmuşsun Linda." Dediler. Bende gülümsedim ve cevap verdim.
"Sizde çok güzel olmuşsunuz. Şimdi Mayıscım gel saçını yapalım." Dedikten sonra Mayıs kalktı ve makyaj masasının sandalyesine oturdu bende ilk olarak saçını yaptım. Saçı bitince ise makyajına geçtim. Fondoten sürmesine gerek yoktu. Bu yüzden elime rimeli aldım ve kirpiklerine sürdüm. Rimeli sürdükten sonra takma kirpikleri taktım ve elime aldığım far paletimden açık pembe rengi fırçaya aldım ve göz kapağına dağıtarak sürdüm. Daha sonra toz pembe tonunda farı fırçaya aldım ve göz kapağının katlanma bölgelerine sürünce far paletimi elimden bıraktım. Eyeliner'ı göz kapağına düzgünce çektikten sonra içini doldurdum ve eyeliner'ı bırakıp naneli nemlendiricimi aldım ve dudağına sürdüm daha sonra açık pembe dudak kalemim ile dudağını çerçeveledim ve açık pembe mat ruju dudaklarına dağıtarak sürünce hazırdı. Eline sürdüğü siyah ojeleri gayet yakışmıstı.
Mayıs'ın Kombini
Mayıs'ın kalktığında hemen yerine oturdum. Mayıs ilk olarak rimelimi sürdü. Ardından da takma kirpikleri taktı. Daha sonra ilk olarak siyah bir tonda farı göz farını göz kapağıma sürüdükten sonra lacivert renkte farı göz kapağımın katlanma bölgelerine sürdü. Sıra eyeliner'a gelince ustaca eyeliner'ı sürdü ve içini doldurdu. Dudaklarıma naneli nemlendirici sürdükten sonra mat bordo ruju aldı ve dudaklarıma sürdü. Daha sonra siyah mat ojelerimi de sürdü. Saçımı tamamladığında ojelerim de kurumuştu.
Ilgın'ın Kombini
Öykü'yü de koltuğa oturunca hemen saçlarını taradım ve mısır örgüsü yaptım. Nemlendirici ve pembe lip gloss sürünce hepimiz hazırdık. Çantama bir miktar para, telefonumu ve rujumu koydum. Daha sonra deri ceketimi giydim. Farkettim ki hepimiz de deri ceket giymiştik. Ama Mayıs'ın deri ceketi beyazdı. Aşağı indiğimizde Can hepimize baktı ve konuşmaya başladı.
"Gitmekten vazgeçsekmi ki? Benimle gelen 4 güzel hanım efendileri baya korumam gerekecek. "
"Annemler hazır mı Can?"
Şeklinde gelen benim soruma cevabı veren kişi Can değildi.
"Evet kızım hazırız." Cevabını veren Can'ın babasıydı. Kızaran yüzümü gizlemek için arkamı döndüm. Ve akşam yemeği yiyeceğimiz yere doğru yola çıktık.
■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■
Yemek yiyeceğimiz restorantta geldiğimizde bir masaya oturduk ve yemeklerimizi yedik. Ben izin isteyerek lavaboya gittim ve çantamdan rujumu çıkardım. Ve rujumu tazeledim. Tam çıkıcakken gelen sesle bir kabine girdim ve kapıyı kapattım. Seslerden anladığıma göre iki kişi vardı. Konuşmaya başladılar.
"Can'ımıgördün mü? Yanında iki kız ve Öykü'm vardı. Can'ın anne ve babasıyla yemek yiyorlardı. Can sanırım hala beni seviyor çünkü evlenmemiş. Yanındaki kızlar onun eşi olamaz." Bu ses baya tanıdık geliyordu. Biraz düşününce kim olduğu aklıma gelmişti. Bu Öykü'nün annesi Mine'ydi. Onunla bir ara aynı sınıftaydık ama onu hiç sevmezdim. Yanındaki kız konuşmaya başlayınca dikkatle onu dinledim.
"Tabiki de evlenmemiştir. Senden güzel kız bulmuş olamaz. Ve o seni her zaman sever. Bunu biliyorsun." Kız susunca hızla kabinden çıktım. Kızların yanına geçtim ve konuşmaya başladım.
"Anladım dedikodu yapmayı seviyorsunuz ama kocam ve kızım hakkında dedikodu yapmanızı istemiyorum. " Ben cümlemi bitirir bitirmez Mine bana döndü ve cevap verdi.
"Can seninle evli olamaz. Daha düzgün bir yalan bulsaydın keşke. Hem Öykü benim kızım. Onu ben doğurdum. Can'da Öykü'de benim. Anladın mı?"
Sahte bir kahkaha atarak cevap verdim.
"Ah pardon. Yalanlar kraliçesi olabilecek kadar yalan söylemiş biriyle konuştuğumu unutmuşum. Hem Minecim sadece doğurmakla senin kızın olmuyor. Eğer onu gerçekten kızın olarak görseydin ve Can'ı gerçekten sevseydin onları bırakmazdın."
Sustu. Çünkü bu konuda ben haklıydım. Eğer Can ve Öykü'yü benim sevdiğim kadar sevebilseydi şuan benim yerimde o olurdu. Yeteri kadar düşünmüş olacak ki cevap verdi.
"Ah tatlım sen kendini fazla kaptırmışsın. Can seni sevmiyor. Sadece Öykü'yü büyütmen için seviyormuş gibi yapıyor. Can bir tek beni seviyor. Başka kimseyi sevmiyor." Dediği şeyle gözlerim doldu. Yalan söylediğini biliyordum. Can bu yaşına kadar Öykü'yü tek başına büyütmüştü. Bu şekilde kızını büyütmeye devam da ederdi.
"Asıl kendini fazla kaptıran sensin Mine. Kendini yıllar öncesine kaptırmış ve o zamı yaşıyormuş gibi yaşıyorsun. Eğer Can beni sevmeseydi benimle evlenmezdi. Bu yaşına kadar Öykü'yü nasıl büyütüp hayatını sürdürdüyse öyle devam ederdi hayatına." Bunu dedikten sonra Mine'nin cevap vermesini beklemeden devam ettim.
"Geçmişte yaşamayı bırak Mine. Kurtul geçmişinden. Artık geçmişte olan bir ailen yok. Can ve Öykü yok." Dedim ve hemen çıktım. Bu sırada gözümden bir damla yaş düşmüştü. Beni böyle gören Can peşimden geldi. Tek istediğim biraz kafamı dinlemekti. Dolan gözlerim ile önümü göremeyecek hale gelmiştim. Umursamadım ve devam ettim. Bu defa huzur vermeyen karanlığa kavuşmadan önce tek duyduğum şey acı bir fren sesi ve Can'ın "Gitme. Bizi bırakıp gitme lütfen papatyam." Diye bağıran sesiydi.
●□□□□●□□□□●□□□□●□□□□●□□□□●□
"Hepinize merhaba! Nasılsınız papatyalarım? Umarım iyisinizdir. Şimdi bölüm ile ilgili sorularımıza geçelim.
Soru 1)
Mine'nin geri dönüşü ve Mine hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Soru 2)
Sizce Can gerçekten Ilgın'ı seviyor mu? Yoksa hepsi Mine'nin dediği gibi bir oyun mu?
Soru 3)
Kombinler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Soru 4)
Bölüm ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Soru 5)
Kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?
Soru 6)
Kitabın ilk yayınlanma tarihini biliyor musunuz? Cevabı bu paragrafa yazar mısınız?
Son Soru| Soru 7)
Kitaba başladığınız tarihi hatırlıyor musunuz? Hatırlıyorsanız bu paragrafa cevabı yazar mısınız?
İnstagram hesabımız
Papatya_prensesi_26
Bütün papatyalarımı bekliyorum. Sizleri çok seviyorum. ♥♥♥♥♥♥♥