MANKEN-(Hayat Serisi-2)(tamam...

By YabanGulu92

230K 14K 1.6K

Daha doğmadan kaderleri babalarının iddiaya girmeleri sonucunda yazılmaya başladı. Kader onları dünyanın fark... More

Tanıtım
1.Bölüm-Deprem
2.Bölüm-Defile
3.Bölüm-Biz evliyiz
4.Bölüm-Kıskandım
5.Bölüm-Cehennem
6.Bölüm-Terkedemez beni
7.Bölüm-Ayrılmak istemiyorum
8.Bölüm-Dilara
10.Bölüm-Rehnüma yaşıyor
11.Bölüm-Seni Asla affetmeyeceğim
12.Bölüm-Duru'nun planı
13.Bölüm-Röportaj teklifi
14.Bölüm-Patlama
15.Bölüm-Öldü mü?
16.Bölüm-Rüya
17.bölüm-Gerçeklerden kaçış
18.Bölüm-Yeni başlangıç
DUYURU
19.Bölüm-Hidayet
20.Bölüm-Kötü haber
21.Bölüm-Annem
22.Bölüm-Vuslat
23.Bölüm-Lansman
24.Bölüm-Büyük tehlike
25 bölüm-Bitmeyen olaylar
26.Bölüm-Furkan'ın sırrı
27.Bölüm-Birleşen Kalpler
yeni kitap
28.Bölüm-Furkan'a büyük şok
29.Bölüm-Boşluk
30.bölüm-FİNAL
Yeni kitap

9.Bölüm-Gerçeklere adım adım

6.5K 450 46
By YabanGulu92

Selamun aleyküm, hayırlı geceler, hayırlı cumalar...

Yeni bölüm ile karşınızdayım. Düşünce ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum. Okuduktan sonra vote verirseniz mutlu olurum.

Keyifli okumalar..

****



“Diana..Diana”

Atilla seslense de genç kıza sesini duyuramadı. Kucağına aldığı gibi yukarıya Ayşe Nefise’nin odasına çıkardı. Yatağa yatırıp camı açtı. Nevin hanımın getirdiği kolonyayı yüzüne ve bileklerine sürdü. Tam gidecekken Diana’nın kazağında kan lekesi gördü. Korku ile yüzünü sıvazlayıp aşağıya inmeye yeltendi. O esnada annesi kolundan tuttu.

“Nereye Atilla, bu kız neden bayıldı.”

“Anne hiç sırası değil, doktor çağıracağım. Büyük ihtimal dikişleri patladı.” Dedi parmağı ile Diana’nın kazağını göstererek.

Duru oğlunun göstermesi ile başını Diana’ya doğru çevirdi. Kanı görmesi ile küçük bir çığlık attı. Bileklerini ovalamakla uğraşan Zeynep annesinin çığlığı ile yerinde sıçradı.

“Nasıl oldu bu Atilla, düşerken bir yere mi çarptı.”

“Hayır anne, Diana bir kaç hafta öncesinde yaralandı. O yüzden kanıyor.” Diyerek cebinden telefonunu çıkardı.

“Diana mı, neden hep Dilara’ya Diana diyorsun.” Dedi Duru şaşkınlıkla. Atilla yaptığı büyük gafı anlayarak gözlerini kapattı. Şaşkınlıktan her şeyi unutmuştu. Gözlerini açarak kendisinden bir cevap bekleyen anne ve kız kardeşine baktı.

“Sonra anlatırım. İlk önce doktor çağırmalıyım.” Diyerek kapı önünde merakla bekleyen babası ve Tayfun’un önünden hızlıca geçti.

Doktor Diana’yı muayene ederek dışarıya çıktı. Kapı önünde endişe ile bekleyen aileye göz attı.

“Hastanın durumu iyi, büyük ihtimal düşerken dikişleri açıldı. Bir kaç ilaç yazdım. Onları alarak uygularsınız. Tekrar geçmiş olsun.” Diyerek merdivenlere yönlendi. Atilla doktoru uğurlamak için peşinden indi. Şimdilik ne annesinin nede babasının konuşmalarına maruz kalacak durumdaydı.

Duru, genç kızın durumunu merak ederek içeriye girdi. Diana kendine gelmiş tavana bakıyordu. Duru'nun içeriye girdiğini görünce yatağından doğruldu. Duru mani olsa da Diana çoktan kalkmıştı.

“Nasılsın kızım, kendini iyi hissediyor musun.”

Diana mahcup bir şekilde başını yere eğdi. “İyiyim Duru hanım, teşekkür ederim.”

Duru genç kızın haline tebessüm ederek yaklaştı. Elini tutup gözlerine bakmasını sağladı. Bir anne şefkati ile sordu.

“Ben senin annen yaşında sayılırım. Kızım senin Ayşe Nefise’den haberin yok muydu?”

Diana gözlerini karşısında ki yeşil gözlere dikti. Bu kadında bir tanıdıklık ve samimiyet hissediyordu. En önemlisi annesinin kokusunu hissediyordu.

“Ben bilmiyordum. Şey..yani Atilla beyin evli olduğunu bilmiyordum. Bana evde kimsesiz çocuk var dedi. Eve gelince Zeynep'in kucağında görünce onun kızı sandım. Özür dilerim, karışıklığa sebep oldum.”

Duru, Diana’nın saf ve üzgün haline tebessüm etti. Elini şefkatle tekrar sıkıp konuştu.

“Atilla, babaannesinin zoru ile ölen halasının kızı ile evlendi. Sonra kızları oldu. Ayşe Nefise doğduktan iki ay sonra ansızın karısı intihar etti. Sonra öğrendik ki, meğer Atilla’nın arkadaşı Vedat ile aylardır Atilla’yı aldatmış. Atilla bunu öğrenince şok oldu. Hemen boşandı, kendi kızını da kabul etmedi. Boşandıktan sonra Hicran'da Vedat'a gitmiş. Ama Vedat istemeyince bunalıma girip intihar etti.

Biz Atilla inansın diye Ayşe Nefise’ye DNA testi yaptırdık. Kendi kızı çıktı ama Atilla hep soğuk davrandı. Bir kere bile sevmedi konuşmadı. Ayşe Nefise'de hayata küstü. Kimseyle konuşmadı. Ama sen geldin torunumun yüzünü güldürdün. İyi ki geldin kızım, sen hiç gitme sakın.”

Diana duydukları ile çok üzülmüştü. Atilla’nın neden söylemediğini şimdi anlıyordu. Kızgınlığı gitmiş yerini hüzün almıştı. Acı içinde tebessüm ederek mahcup bir halde Duru’ya baktı.

“Ben size karşı mahcubum, biz size yalan söyledik. Aslında ben iç çamaşırı mankeniyim. Sonra Atilla beyin yanında çalıştım. Geçenlerde yaralandığım için Atilla bey beni bakıcılığa aldı.
Duru hanım özür dilerim. Kabul etmezseniz hemen giderim. Asla üzülmem, siz haklısınız.”

Duru tebessüm ederek Diana’nın yüzünü okşadı.

“Doğruları söylediğin için minnettarım, hem ne dedim, ne olursa olsun asla gitmeyeceksin. Diana ben sende çok samimi olduğum bir dostumu görüyorum. O yüzden sana güvenmek istiyorum. Kendini mahcup hissetme canım.” Diyerek genç kıza sarıldı.

Diana hissettiği vicdan azabı ile zoraki sarıldı. Daha söylemediği bir sürü yalanları vardı. Atilla ile evli olduğu sonra asıl kimliği, genç kız bunları hatırlayınca kendisine kol kanat geren bu aile için üzüldü.

“Teşekkür ederim Duru hanım, sizde iyi ki varsınız.”

Duru, Diana’yı kendisinden ayırıp yüzüne baktı. Kaşlarını çatarak sitem etti.

“Emrah’a amca diyorsun, neden bana hanım diyorsun. Bana da teyze de, hem benimde iki kızım vardı. Şimdi üç oldu. Tamam mı kızım” diyerek çenesini eliyle sıktı.

Diana kendisine gösterilen ilgi ve alakadan memnun olup tebessüm etti.

“Tamam Duru teyze”

**

Diana gözlerini açarak yanında yatan kıza baktı. Geldiğinden beri susmamış okulda yaptıklarını anlatıyordu. Bugün Ayşe Nefise hakkında anlatılanlar yüzünden küçük kıza şefkatle bakıyordu. Sanki bir şey dese kalbini kıracakmış gibi hissediyordu. Yıllardır baba ve anne sevgisi görmeyen bu küçük kıza bütün sevgileri vermeye çalışacaktı. Elini uzatıp Ayşe Nefise’nin saçlarını okşadı.

“Bir tanem uyuyalım mı? İkimiz de bugün çok yorulduk. Uyuyup uyanalım, sonra kalkınca oyun oynarız, sende bu esnada anlatırsın tamam mı?”

Ayşe Nefise gözlerini kapatıp elini çenesine götürdü. Bir müddet düşünerek gözlerini sevinçle açtı.

“Tamam Dilara, bu fikir hoşuma gitti.”

“Canım benim adım Dilara değil, Diana. Bir yanlışlık oldu.” Deyip küçük kızın gözlerine baktı.

“Tamam Diana” diyerek Diana’yı yanağından öptü. Başını Diana’nın göğsüne yaslayarak kollarını vücuduna doladı. Gözlerini kapatarak uyumaya başladı.

Diana kolları arasında duran masuma bakarak tebessüm etti. Bu duruma düşeceği asla aklına gelmezdi. Hep hayallerinin peşinden koşmuştu. Şimdi yaşadığı bu huzur ve mutluluk bambaşkaydı. Ayşe Nefise’nin saçlarından öperek başını kaldırdı. Kapıda Atilla’yı görmesi ile afalladı.

“Atilla bey” dedi sessizce. Atilla adımlarını sessizce atarak Diana’nın olduğu tarafa geldi. Yatağın kenarına oturup Diana’nın yüzüne baktı.

“Nasılsın iyi misin?”

“İyiyim Atilla bey, merak etmeyin beni, bayağı toparladım.” Dedi gülerek.

“Peki bana kızgın mısın”

Atilla bakışlarını bal gözlere çevirdi. Olumsuz bir tepki beklerken Diana’nın gülümsemesi ile afalladı.

“Atilla bey sizi anlıyorum. O yüzden kızgın değilim. Rahat olun lütfen.”

“Peki o zaman iyi bir baba değilim diye benden nefret etmişsindir. Sonuçta çocuk sevgisi merhamettendir, dedin.”

Diana karşısında utançtan iki büklüm olan Atilla’ya tebessüm etti. İstemsiz bir halde elini uzatıp Atilla’nın elini tuttu.

“Aslında siz iyi babasınız, hatta kızınızı seviyorsunuz. Ayşe Nefise beni kabul etmez diye korkuyorsunuz. Atilla bey ben sizi bir araya getireceğim, bana güvenin.”

Atilla elinin üzerindeki ele bakarak bakışlarını bal gözlere çevirdi. Kalbinin hızlı hızlı atması ile ne diyeceğini bilemedi. Diana ne yapıyor ediyor kendisini afallatmayı beceriyordu. Yaşadığı şaşkınlık yüzünden ağzından kelimeler istemsizce döküldü.

“Tamam başar bakalım. Beni kızımla buluştur ama bundan kimseye bahsetme.” Dedi. Sonra dediklerinin farkına varınca bir anlığına pişman olsa da geri vazgeçti. Kızına karşı babalık görevini yerine getirecekti.

Diana, Atilla’nın ültimatom içeren ses tonuna aldırmadan, tebessüm ederek elinin altındaki eli sevinçle sıktı.

“Teşekkür ederim Atilla bey”

Atilla, Diana’nın çocuklar gibi sevinmesine karşılık dişleri gözükecek şekilde tebessüm etti. Gözünün ucuyla elini tutan ele baktı. Diğer elini kalbine götürüp hafifçe bastırdı. Hızlı hızlı atan kalbi durmak bilmiyordu. Kaçmak istercesine hızlıca söyledi.

“Hadi sen dinlen biraz, sonra konuşuruz.” Diyerek tebessüm ile ayağa kalktı.

**

Kahvaltı masasında bir araya gelen aile, Ayşe Nefise’nin katılması ile mutluydu. Ayşe Nefise saçlarını ilk defa iki yanından ördürmüş ve etrafına dolayarak topuz yaptırmıştı. Normalde asla saçlarına bile dokundurmazdı. Aile bunun sebebini Diana’ya borçlulardı.

“Güzel kızım sen çok güzel olmuşsun dedeciğim, kıskanırım seni ya huu” dedi torununa kocaman gülerek.

Ayşe Nefise, dedesine karşı tebessüm ederek, utançla başını Diana’nın göğsüne gömdü. Diana tebessüm ederek elindeki ballı ekmeği Ayşe Nefise’ye uzattı.

“Yeğenlerin en güzeli, prensesim çok şeker olmuşsun. Bu saç modeli sana çok yakışmış.” Dedi Tayfun.

Babaannesi ve halası Zeynep'ten de övgüler gelince Ayşe Nefise büsbütün afallamıştı. Normalde hep övgü alırdı ama şimdi aldığı övgüler utanmasına sebep olmuştu. Gözleri babasına takılması ile babasının bakışlarını görünce hızlıca kaçırdı.

Diana gördüğü manzara ile tebessüm ederek Atilla’ya baktı.

“Atilla bey siz bir şey demeyecek misiniz?”

Atilla’nın yudumladığı meyve suyu boğazında kalırken, masadakiler de şaşkınlıkla Atilla ve Diana’yı izliyordu. Atilla öksürükten kurtularak Diana ve Ayşe Nefise’ye kaçamak bakışlarla baktı. Diana’ya söz verdiği için onun yardım elini tutmak zorundaydı.

“Evet güzel olmuş, yakışmış.... Ayşe Nefise’ye” diyerek bakışlarını önündeki tabağa çevirdi. Masadakiler bir şey diyememenin acısı ile gülümsemelerini belli etmemeye çalıştılar. Babaanne hariç herkes Diana'dan memnun kalmıştı. Babaanne Saadet hanım yüzünü ekşiterek Diana’ya döndü.

“Sen mankenmişsin, kendini buraya fazla kaptırma. Senin gibi birisinin torunuma bakıcılık yapmasını istemiyorum. Kim bilir neler yapmışsındır, şimdi torunuma da onları öğretirsin.”

Masadakiler üzüntü ile şaşırarak babaanneye baktılar. Diana ise tepkisiz bir halde bakıyordu. Ayşe Nefise ağlamaklı bakışlarını Diana’ya çevirdi. Emrah ağzını açacakken, Atilla’nın konuşması ile lafı ağzında kaldı.

“Sakın babaanne sen karışma, hem ayrıca hatırlatırım o benim kızım ve velayeti benim üzerimde. Babasıyım ve kimse ona karışamaz.” Diyerek peçete ile ağzını sildi. Herkesin hayret dolu bakışlarına aldırmadan ayağa kalktı. Aklına gelenle babaannesine tekrar döndü.

“Birde Diana benim çalışanım, bu evde ona benden başka kimse karışamaz. Hem Diana’ya o lafları asla diyemezsin.” Diyerek Diana’ya döndü. Bal gözler koyulaşmaya başlamıştı. Genç adam yavaş yavaş Diana’yı tanımaya başlıyordu. Üzüldüğünde bal gözleri koyu bir renge bürünüyordu.

“Üstünü giyin, Ayşe Nefise’yi okula beraber bırakacağız.” Diyerek Diana’ya son kez bakıp masadan kalktı. Herkes Atilla’nın kızını savunmasını dahi sevinememişti. Duru gözleri dolarak nefretle kaynanasına baktı. Yıllardır kendisine hayatı zehir etmişken, şimdi oğlu ile uğraşıyordu. Dudaklarını ısırarak salonda oturan oğluna baktı. Annelik iç güdüsü depreşmiş ve oğlu için yüreği bir kez daha yanmıştı.

Tayfun yaşanan gerginlikten bunalarak ayağa kalktı. Anneannesine sert bir şekilde çıkıştı. Gitmekte olan Diana ve Atilla Tayfun’un sesi ile durup onlara baktılar.

“Pes anneanne, o kadar acı yaşadık sen asla değişmedin. Atilla’yı bu hale getiren sensin, Ayşe Nefise’yi bu hale getiren sensin. Kardeşime çok kızgınım ama kardeşimi de o hale getiren sensin. İkisine sormadan zorla evlendirdin. İkisi birbirini dahi sevmiyordu. Ama sen dinlemedin. Bebekleri olsun diye baskı da bulundun, senin konuşmalarından bıktılar ve Ayşe Nefise doğdu.
Hicran bir kere bile kızının yüzüne bakmadı. Bir kere bile sevmedi. Kucağına alıp emzirmedi. Bunlar hep senin suçundu. Senin dayatmaların yüzünden yaşandı bunca olay...
Şimdi tanımadığın bir kız hakkında çıkıp, çirkin laflar ediyorsun. Unutma senin torunun bunları alenen yaptı. Ama bir kere bile Hicran'a kızmadın. Hep Atilla’ya suç yükledin. Yeter artık anneanne, dur ve kimseye karışma. Ayşe Nefise’nin yüzü gülüyorsa sebebi Diana. Biraz insanlara minnet duy ve teşekkür et. Sizlere afiyet olsun. Ben çıkıyorum dayıcığım ve yengeciğim.”

Tayfun dayısına ve yengesine haber ederek masadan ayrıldı. Yıllardır içinde biriktirdikleri şimdi dışarıya çıkıyordu. Diana’nın hakarete uğramasına dayanamamıştı. Belki de ikinci bir Hicran davası yaşanmasından korkmuştu. Tayfun, Atilla ve Diana’nın yanına geldiğinde onları yeni fark etmişti.

“İyi misin” diyerek elini Tayfun’un omzuna koyarak sordu Atilla.

“İyiyim kuzen, senin burada olduğunu görmedim. Kusura bakma eskileri deştim.”

“Sorun değil, illa ki açılacak. Kaçmak mümkün değil.” Diyerek acı içinde gülümsedi.

“Nereye, istersen sende gel. Beraber şirkete geçeriz.”

“Sağol Atilla, beni bir arkadaş çağırdı. Yardıma ihtiyacı varmış. Onunla olurum. Başka gün gelirim. Hadi size kolay gelsin.” Diyerek yeğenini yanaklarından öperek kapıdan çıktı.

Atilla tebessüm ederek Diana’ya baktı. Diana’nın gülümseyerek Ayşe Nefise’ye bakmasını bir müddet izledi. Nedense ikisine bakmak yüreğini bir nebze ferahlatıyordu. Annesinin gelmesi ile bakışlarını hızlıca çekti.

“Oğlum geç kalacaksınız. Hadi gidin.”

Duru tebessüm ederek içindeki acıyı belli etmemeye çalıştı. Gerçi biraz önce Tayfun’un konuşması ile yüreği soğusa da kaynanasını tanıdığı için sevinememişti. Çünkü kaynanası gamsız birisiydi. Ne olursa olsun asla değişmezdi.

“Tamam annem gidiyoruz.” Diyerek Diana’ya baktı. Diana ve Ayşe Nefise önünden çıkarken, Atilla’da arkalarından çıktı. Duru mutlulukla onlara bakarken torunu ve oğlu için seviniyordu.

Atilla arabaya geçerek kapıyı kapattı. Diana, Ayşe Nefise’yi arkaya oturtup kendisi öne geçti. Emniyet kemerini takarak, başını aradan arkaya çevirdi.

“Rahatmısın canım”

Ayşe Nefise, halen babasına alışamamıştı. Kızmasından korkarak konuşmadan, olumlu bir şekilde başını salladı. Çıkan kavgalardan çok etkileniyordu. Sonra babası hep küçük kıza kızıyor ve acısını ondan çıkarıyordu. Şimdi de aynısı olacak diye korkuyordu. Kreşe babasının bırakmasından çok memnundu. Arkadaşları babaları ile geldiğinde onlara hep imrenirdi. Şimdi o mutluluğu kendisi bizzat yaşayacaktı.

**

Tayfun yarım saattir sessiz bir şekilde konuşmadan masaya bakıyordu. Önündeki kahve çoktan buz gibi olmuştu. Bahar son kez Tayfun’u dürtüp kendisine bakmasını sağladı.

“Tayfun ağabey, hani bana yardım edecektin. Geldiğinden beri konuşmuyorsun. Bir derdin varsa söyle lütfen.”

Tayfun bakışlarını genç kıza çevirip zoraki gülümsedi.

“Aynı şeyler, anneannem ve yanlışları. Boş ver, sen derdini anlat. Nasıl yardımcı olacağım.”

Bahar heyecanla gülerek ellerini birleştirdi. Sarı saçlarını arkaya atarak utançla Tayfun’a baktı.

“Ben bayadır telefonda birisi ile konuşuyorum. Birbirimizi üniversite de görmüştük ama farklı bölümlerdeydik. Sonra bir şey oldu ve yollarımız ayrıldı. O Ankara’ya gitti. Sonra hep telefonla konuştuk. Şimdi buraya gelmiş ve benimle görüşmek istiyor. Ben çok utanıyorum. Sen de gelsen ilk önce sen konuşsan olur mu? Sonra beni çağırırsın, bende öyle gelirim.”

Tayfun söylenilenleri beyin süzgecinden geçirdi. İyice ölçüp biçip meseleyi tarttı. Aklına yatan fikirle genç kıza baktı.

“Tamam kabul ediyorum. Ama bunu kabul etmemin sebebi beni ağabeyin olarak görmenden dolayı, yoksa asla kabul etmem. Hadi şimdi ara müstakbel damat adayını ve bir görüşelim.”

Tarık telefonu kapatarak heyecanla Alçin’e baktı. Yüreği ağzında atıyordu, halbuki sevdiği kızı görmek için Ankara’daki işleri anca ayarlamıştı. Şimdi ise çok heyecanlanıyordu.

“Alçin sen benim teyzem kızısın, benim yerime sen git. Ben bugün buluşamayacağım. Heyecandan ölebilirim.”

“Saçma saçma konuşma Tarık, ben asla gitmem. Kıza ne diyeceğim, hem üzülür kız, kendin git ve paşa paşa konuş.”

“Alçin ne olur bir iyilikte bulunsan, lütfen sen git.”

Alçin karşısında ki kocaman adamın yalvarmasına şaşkınlıkla bakarak tereddütle nefes alıp verdi. Kuzeni ilk defa bir kızla buluştuğu için aşırı heyecan yapıyordu. Ellerini birbirine vurup güldü.

“Tamam kabul ediyorum. Ama ben konuşurum, sende yanımda geleceksin. Seni çaldırınca arabadan çıkıp gelirsin.”

“Teşekkür ederim Alçin, bu iyiliğini asla unutmayacağım.” Diyerek güldü.

--

Tayfun oturduğu yerde ayakları ile ritim tutarak beklemeye koyuldu. Kendisine tarif edilen erkek şekline göre çay bahçesine giren tüm erkeklere bakıyordu. Saatine bakarak, eline telefonunu aldı. Arabada bekleyen Bahar'a mesaj atacakken bir kızın kendisine seslenmesi ile vazgeçti.

“Beyefendi kusura bakmayın, yanlış yere oturmuşsunuz.”

Tayfun oturduğu yere bakarak şaşkınlıkla bakışlarını kendisine seslenen kıza çevirdi. Gördüğü kişi ile büsbütün şaşırdı.

“Yok daha neler, yine mi sen?”

Alçin karşısında duran adama gözlerini kocaman açarak baktı. Telefondaki adrese ve buluşma yerine bakarak son kez masaya baktı.

“Sen ne arıyorsun ya, hep yanlış yerlere oturuyorsun. Ben burada Bahar hanımla görüşeceğim.”

Tayfun sinirle gülerek Alçin’e baktı. Bu kızın ukala tavırları sinirlerini bozuyordu.

“Bende Tarık efendi ile buluşacağım. Bana denilen yer burası, asıl sen yanlış geldin.” Diyerek umursamadan masaya oturdu. Aklına gelenlerle hızlıca Alçin’e baktı. İkisi anda yüksek sesle konuştu.

“Bahar hanım mı?”

“Tarık bey mi?”

“İnanmıyorum sen buraya Tarık'la görüşmeye mi geldin. O benim teyzemin oğlu, benden ricada bulundu ben geldim.” Diyerek şaşkınlıkla Tayfun’un karşısına oturdu.

“Bahar benim kardeş bildiğim birisi, benden ricada bulunca delikanlı ile ben görüşeyim diye geldim. Bahar araba benim çağrımı bekliyor.” Dedi Tayfun.

“Tarık'ta benim çağrımı bekliyor.” Diyerek telefonu eline aldı. Gelebilirsin diye mesaj atarak Tayfun’a döndü.

“Sende Bahar'a mesaj at. İkisi de buraya gelsin. Bu mesele bizden çıktı. Onlar görüşsün.”

Tayfun tamam diyerek Bahar'a mesaj attı. Aradan bir kaç dakika sonra ikisi de uyanarak masaya geldiler. Karşılıklı oturup, birbirlerinden bakışlarını kaçırdılar.

“Tarık biz gidiyoruz. Artık siz konuşun. Biz başka masada olacağız.” Diyerek Tayfun’a kaş göz işareti yaptı. Tayfun sinirle yerinden kalkıp ikisine de şans diledi.

Boş masaya geldiklerinde Alçin çoktan oturmuştu. Tayfun ellerini masaya koyarak genç kıza doğru eğildi.

“Seninle masaya dahi oturmak istemiyorum. Ama Bahar'a dua et, yoksa çeker giderdim.” Diyerek Alçin'den bir cevap beklemeden oturdu.

“Bende sana hayran değilim. Hatta mümkünse bir araya gelmeyelim. Zira keyfimi kaçırıyorsun.”

“Keyifleri kaçırmakta kimse senin üstüne yoktur. O yüzden bu konu tartışmaya değmez.” Diyerek garsonu çağırdı.

**

Aradan bir kaç hafta geçmişti. Kış tamamen kendisini belli ediyordu. Diana, GİRAY ailesine çok alışmış, GİRAY ailesi de genç kızı yürekten sevmişti. Asya, ikizi Atilla ve yeğeni Ayşe Nefise için çok mutluydu. Diana ile sıkı bir dost olmuşlardı. Diana bazen mesleğini özlese de, Atilla'nın sert çıkışlarından dolayı geri oturuyordu.

Atilla kızına gün geçtikçe alışıyordu. Tamamen benimseyemese de, artık kızı gözüyle bakıyordu. Her gece odasına giriyor, dakikalarca kızını ve yanında yatan Diana’yı seyrediyordu. Eve dönmek için akşamı sabırsızlıkla bekliyordu. Diana hayatına sihirli bir değnekle dokunmuş gibiydi.

Bugün günlerden cumartesi idi. Tüm aile salonda ve herkes kendi meşgalesi ile uğraşıyordu. Diana, Zeynep, Tayfun ve Ayşe Nefise şömine başında neşe ile resim çiziyorlardı. Duru dernekler hakkında kocası Emrah ile konuşurken, babaanne herkesi somurtarak izliyordu.

Atilla oturduğu yerden tabletten işleri ile ilgileniyordu. Bakışlarını yanındaki duvardan duvara olan, devasa büyüklükte olan cama çevirdi. Etrafı yemyeşil saran çam ağaçlarına baktı. Hava yine bozmuş, her an yağmur yağdı yağacak gibiydi. Bakışlarını resim çizenlere kaydırıp gülümsedi. Diana’nın sol eliyle yazdığını görünce istemsiz bir halde hareketlerini inceledi. Bakışları Diana’da olsa da, yüreği başka yerlere gitmişti.

Rehnüma, sen sol elinle yazıyorsun.”

“Ne olmuş Atilla, sol elle yazmak kötü mü? Hem babam dedi ki, solak olanlar çok zeki olurmuş. Babam da solak, ben babamın kızıyım.”

“Yemeği de sol elle mi yiyorsun Rehnüma”

“Evet sol elimle yiyorum. Annem kızıyor sağ eline al diye, ama benim elim titriyor.” Dedi üzülerek.

“Üzülme Rehnüma bundan sonra senin sağ elin ben olacağım.” Diyerek gülümsedi.

Atilla tekrar kendi alemine döndüğünde hüzünlenmişti. Gözlerinin dolması ile başını iki yana sallayarak dışarıya baktı. Rehnüma, sevdiği kız çoktan toprağa karışmıştı. O büyük deprem sevdiğini elinden almıştı. Atilla kalbinde hissettiği acı ile kıvrandı. Elini kalbine götürüp avucu ile sıktı. ‘Rehnüma.. Seni özledim.. Sana kavuşacağım anı bekliyorum.’ Diyerek içinden geçirdi.

Diana’nın gülmesi kulaklarını doldurunca sinirle baktı. Tayfun ile şakalaşıyordu. Birbirlerine yaptıkları el şakalarına Ayşe Nefise’de dahil oluyordu. Atilla dişlerini sıkarak bağırdı.

“Kesin artık, başım ağrıdı.” Diyerek herkesin şaşkın bakışları arasında ayağa kalktı. Ayşe Nefise korku ile Diana’nın kolunun altına girdi. Atilla, Diana’ya bakarak konuştu.

“Sen Diana, yerini bil. Bakıcı olduğunu unutma.” Dedi. Atilla arkasında kalbini kırdığı kişiyi bırakarak odasına çıktı.

“Ne oldu buna, gök gürlemesi lazımken, Atilla gürlüyor. Anlamıyorum bu oğlanı” dedi Tayfun şaşkınlıkla.

Diana dolan gözlerini açarak ağlamamak için çabaladı. Sonunda başardığında Ayşe Nefise’yi elinden tutarak ayağa kaldırdı.

“Gel canım biz odana gidelim.”

“Diana üzülme, Atilla aklına bir şeyler gelmiştir. Takma sen, ben onunla konuşurum” diyerek genç kızı teselli etmeye çalıştı Tayfun.

“Önemli değil Tayfun, Atilla bey doğru söyledi.” Dedi Diana zoraki.

Emrah sitemle ortaya atılarak konuştu. “Bak kızım o deli hergeleyi takma, sonra pişman olur yanına gelir. Tayfun’un da dediği gibi aklına bir şey gelmiştir. Kendi haline bırakalım. Ama sen o gül yüzünü asma” diyerek gülümsedi.

**

Diana yatışa kadar odasından çıkmadı. Diana’nın çıkmadığını gören Ayşe Nefise’de odadan çıkmamıştı. Hizmetçinin getirdiği yemeği yiyen Ayşe Nefise çoktan uyuya kalmıştı. Diana gece lambasını yakmasına rağmen, etraf kendisine göre hafif karanlıktı. El yordamı ile bulduğu hırkayı sırtına geçirip balkona çıktı.

Yağmur yağdığı için etraf hem soğuk hemde güzel kokuyordu. Diana yağmur kokusunu içine çekerek içinde hapsetti. Son aylarda yaşadığı olaylar hiç tahmin edemeyeceği şeylerdi. Genç kız fazla göremese de  bakışlarını geniş bahçede gezdirdi. Biraz daha durduktan sonra üşüdüğünü anlayarak içeriye girdi. Ayşe Nefise’nin yanına yatarak uyumaya çalıştı.

Genç kız şiddetli sarsılmayla gözlerini açtı. Yatak olabildiğince sallanıyordu. Diana etrafına bakınmaya çalışsa da karanlıkta bir şey göremedi. Bağırmak istese de başarılı olamamıştı. Ayşe Nefise’ye baktığında yatağında yoktu. Yatağın üzerinden sarkarak yere baktı. Ayşe Nefise’yi görmesi ile çığlık attı. Etrafındaki eşyaların birer birer düşmesi ile Diana var gücü ile bağırdı. Deprem olduğunu şimdi anlamıştı. Hafızası küçükken yaşadığı o depreme gidince nefes siz kaldı. Elini boğazına atarak sıktı. Oradan da göğüs kafesine indirip üzerine baskıda bulundu. Ne yaparsa yapsın nefes alamıyordu. İlacını almak için kalkmaya yeltense de yapamadı. Daha fazla dayanamadan gözlerini kapattı.

“Diana-Diana gözlerini aç. Kabus görüyorsun.”

Diana uzaktan gelen sesleri duysa da gözlerini açamadı. Halen depremin korkusu üzerindeydi. Tekrar Almanya depremini hatırladığında kendisini bir şeylerin arasına sıkışmış olarak gördü. Uzaktan ağabeyinin ‘Rehnüma’ diye bağırışı geliyordu. Başında hissettiği ağırlık yüzünden ağabeyine seslenemedi.

“Diana uyan, kabus görüyorsun.”

Diana tekrar duyduğu ses ile yavaş yavaş gözlerini araladı. Işık gözlerine çarpması ile tekrar kapattı. Aklına Ayşe Nefise gelmesi ile hızla yataktan doğruldu.

“Ayşe Nefise” diyerek yanına baktı. Ayşe Nefise yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Eşyalara baktığında hepsi düzgünce duruyordu. Şaşkınlıkla Atilla’ya baktı.

“Biraz önce deprem oldu. Eşyalar düşmüştü, Ayşe Nefise yerdeydi. Nasıl her şey yerli yerinde.”

Atilla afallayarak etrafına göz gezdirdi. Dudaklarını bükerek Diana’ya baktı.

“Deprem filan olmadı. Sadece sen rüya gördün.”

Diana yüzüne yapışan saçları eliyle arkaya atarak Atilla’ya baktı. Depremin olduğuna adı gibi emindi. Çünkü her şey çok gerçekti.

“Hayır deprem oldu. Ama siz benim korkmamdan dolayı böyle diyorsunuz? Her şey çok gerçekti, rüya olamaz.”

Atilla tebessüm ederek Diana’ya baktı. Bugün Diana’ya sert çıkıştığı için çok pişman olmuştu. Genç kızı balkonda görmesi ile konuşmak için odasına gelmişti. Geldiğinde Diana çoktan uyumuştu. Atilla yatağın kenarına oturup bir müddet ikisini izleyerek saçlarını okşamıştı.  Sonra yaptığını anlayarak ayağa kalkmıştı. İşte o sırada Diana’nın sayıklaması ve çırpınması ile genç kızın kabus gördüğünü anlamıştı.

“Diana kabus gördün. Deprem olmadı. Hem olsa herkes ayakta olurdu. Ayşe Nefise ağlıyor olurdu. Hadi yat artık.” Diyerek genç kızı yatırdı. Yorganı üzerine örttüğünde Diana’nın dedikleri ile olduğu yerde durdu.

“Her şey çok gerçekti. Aynı Almanya depremi gibiydi. Ağabeyimin sesini bile duydum. Bana sesleniyordu ‘Re..’”

“Almanya depremi mi! Ağabeyin mi! Nasıl ama sen İngiltere de değil miydin. Hem sen tek çocuksun ağabeyin nereden çıktı.” Diyerek Diana’nın konuşmasını yarıda keserek atıldı.

Diana yapmış olduğu gafı hatırlayarak elini yüzüne götürdü. Öyle bir şey demeliydi ki, Atilla bu anı unutmalıydı. Diana çaresizce Atilla’nın gözlerine bakarak ne diyeceğini bulmaya çalıştı.

“Sen gerçekten kimsin Diana. Neden her sana baktığımda kaybettiğim değerlimi görüyorum. Söyle kimsin?” diyerek Diana’nın omuzlarından tutup gözlerinin içine baktı.





Continue Reading

You'll Also Like

532K 36K 29
Ayşe , hiç bilmediği bir ülkeye görücü usulu bir evlilikle gelin gider . Sürmeneli Ayşe artık Alamancı olmuştur .
33.1K 1.3K 22
0545*****: Seni geberticem çocuk 0545*****: Ya olm nie babama şikayet ediyon ya 0545*****: Ama sen buraya gel varya ağzına sıçmassam ben neyim 0539**...
97.1K 6.1K 32
Yağız Ata Erim, babası tarafından bir anda bambaşka, alışık olmadığı bir hayata sürgün edilir. Sırf onun istediğini yapmamak için bunu kabul eden gen...
131K 8.7K 80
"Muhammet abi..." Arkamı döndüğümde kız kardeşlerimin can dostu Rumeysa'yı gördüm. Gözlerini kaçırıp tekrar bana baktığında sesini duydum. Rahatsız o...