However Long It Takes.

By Spring-

91.7K 3K 619

More

However Long It Takes.
Bölüm 2.
Bölüm 3.
Bölüm 4.
Bölüm 5.
Bölüm 6.
Bölüm 7.
Bölüm 8&9.
Bölüm 10.
Bölüm 11.
Bölüm 12.
Bölüm 13.
Bölüm 15.
Bölüm 16.
Bölüm 17.
Bölüm 18.
Bölüm 19.
Bölüm 20.
Bölüm 21.
Final.
Ek bolum: Düğün gunu!

Bölüm 14.

3K 121 30
By Spring-

Caroline, dudaklarının bu kadar yumuşak olabileceğini tahmin etmemişti.

Klaus bir an bile duraksamadi. Sanki yaşadığı bin yıldır bunu bekliyormuş gibi dudaklarını araladı.

Her dudağın ayrı bir tadı, her öpüşün ayrı bir kokusu vardır. Caroline hicbir zaman bir kokuyu böylesine benimsediğini hatırlamıyordu.

Klaus tek elini onun yuzune koydu, hareketlerindeki şefkat hissedilebiliyordu. Yavaşça sacının ucunu iki parmağının arasına aldı. Caroline iki elini onun boynuna koydu. Ikisinin de atan kalpleri aralarında gürültü yapıyordu.

Caroline yavaşça alt dudağını dudaklarının arasına aldı, ikisinin de anlık gözleri acildi. Klaus'un gözleri hic görmediği kadar parlakti. Caroline'in icinden ona karsi bir seyler akıyordu, bunu hissedebiliyordu.

Gercekten bir seyler aktigini fark etti.

En basta Klaus'un dudaklarına kırmızı bir seylerin bulaştığını gördü ve beyni once kırmızı ruj sürdüğü fikrine, ardından kan düşüncesine odaklandı ve bir an onu ısırdığını düşündü.

Ani bir hareketle onu itti ve elleriyle karnını tutarak yere dogru kan kusmaya başladı.

-"Caroline?!" Klaus nefes nefeseydi ama bu öpücükten mı yoksa endişeden mı kestiremiyordu. "Neler oluyor?" Bir adımda yan tarafına geçip saclarını tuttu.

Caroline cevap veremedi. Tek eliyle karnını tuttu, simdi kanın şiddeti azalmıştı ama hala damla damla dudağının kenarından akıyordu. Yavaşça doğruldu, yerde oluşmuş küçük çaplı kan gölüne baktı.

-"Neler oluyor?" Klaus basını tutup kendine çevirdi. "Nasıl hissediyorsun?"

-"İyi." diyebildi yalnızca. Şaşkın, daha dogrusu dehşet içindeydi. Bir vampir neden kan kusardi ki?

Klaus bir an daha yuzune baktı ve telefonunu çıkarıp sinirle bir numara tuşladı. "Marcel. Caroline burada kan kustu. Neden olduguna dair bir fikrin var mı?"

Caroline sesi duymak icin biraz dikkat kesildi. "Hayır. Bana hicbir sey olmadı." Klaus'un kasları catildi. "Ne demek olmadı? Siz bağlısınız." Hatırlatmaya calisiyor gibiydi.

-"Evet, oyle. Ama bana hicbir sey olmadı."

-"Eğer bu senin oyunlarından biriyse.."

-"Yeter artık. Aynı tarafta oldugumuzu kanıtlamak icin ne yapmam gerekiyor? Davinia onu kontrol ediyor tamam mı?"

Aşağıdan Rebekah Klaus'a seslendi. "Nik! Buraya hemen gelmen gerekiyor!"

Klaus sinirle basını yana yatırdı. "O halde soyle o küçük cadına, isini düzgün yapsın."

-"Nik!"

Klaus sert bir hareketle telefonu kapadı ve odadan cikti, Caroline da kendi yarattığı kan gölüne bir kez daha bakıp onu takip etti.

Asagi indiğinde Rebekah merdivenin ilk basamağında durmus hala Klaus'a bağırıyordu. Arkasında kapının girişinde Hayley ellerini iyice belirgin olan karnına koymuştu. Tam yanında ise Hayley'e göre daha da kısa duran Sophie onlara bakıyordu.

-"Biri kalbini çıkarıyormuş gibi neden bağırdığını sorabilir miyim kardesim?" dedi Klaus hizlica merdivenlerden inerken.

-"Hayır ama bunu duyduktan sonra senin birkac kalp çıkarmak isteyeceğine eminim." Sophie gerildi. "Cadılar. Caroline'i öğrenmiş."

Aman Tanrım. Caroline oldugu basamakta durdu, vücudu taslasmis gibiydi. Devam etmesi icin bekledi.

Klaus'un daha once görmediği bir öfkeyle Sophie'ye baktığını gördü ve daha kimse anlamadan vampir hızıyla Sophie'yi boynundan tutup duvara yasladi. Havaya kaldırmıştı.

-"Seni uyarmıştım cadı." Caroline onun değiştiğini görebiliyordu, gözleri kurt adam haline dönmüş, dişleri açığa çıkmıştı. Bu canavar Klaus'tu.

Sophie elleriyle boynunu tutan ellerini tutuyordu. "Ben. Yapmadım." diyebildi dişlerinin arasından. Hayley bağırıyordu. "Bırak Klaus, Tanrı askına o yapmamış!" Klaus hala kıpırdamiyordu. Hayley onu ikna etmeye çalıştı. "Dur. Anlatacaklarını dinle. Dur." Caroline hala neden Sophie'nin büyü yapmadığını merak etti.

Klaus'un elleri gevşedi. Gözlerinin normale döndüğünü görebiliyordu. Yavaşça geri çekildi ve kızı yere bıraktı, kız boynunu tutarak duvarın dibine çöktü. Caroline Rebekah'in yanına ilerlemişti.

Birkac dakika cadının normale dönmesini beklediler. "Ben değildim."'dedi yeniden ayağa kalkmaya çalışarak. "Ben haberiniz olması icin gelmiştim. Nasıl öğrendiler bilmiyorum."

Klaus ona baktı. "Caroline'in kan kusmasinin bunla ilgisi var mı?" dedi. Rebekah Caroline'a baktı.

-"Büyü kullanmadan da kanın varlığını bir ritüel ile anlayabiliyorlar. Muhtemelen o yüzden."

Klaus yan tarafında duran bir vazoyu alıp duvara fırlattı. Kimse korkusundan kipirdayamiyordu. "Ne olacak?"

Kız Caroline'a bakıyordu.

-"Bilmiyorum."

Birkac sessiz dakikadan sonra Klaus Sophie'ye döndü. "Benimle geliyorsun cadı. Marcel'in yanına."

-"Hayır, Klaus hayır lütfen." Gözleri kocaman acilmisti.

-"itiraz etme hakkın oldugunu sanmıyorum." dedi dudaklarını sıkarak. Sonra digerlerine döndü ve en son Caroline'in yuzune baktı. "Korkma. Ben her seyi halledeceğim." Caroline basını sallamaya çalıştı ama kaskati vücuduyla ne kadar başardı bilemiyordu.

Klaus Rebekah'a döndü. "Onu evden çıkarma. Eğer bir sey olursa sonsuza dek o tabutta çürürsün." dedi ve ona soz hakkı bile bırakmadan Sophie'yi de alıp kapıdan cikti.

-"Bunu hobi olarak yine yapacağından eminim." dedi Rebekah arkasından. "Neden herhangi birini ailesinden üstün tutmasına şaşırıyorum ki?" Ilerleyip salona gecti ve oturdu. Girişte Hayley ile ikisi yalnız kalmıştı ve Hayley gergin bir sekilde ona bakıyordu.

-"Ne?" dedi Caroline kaslarını kaldırarak.

-"Kan kusmak korkunç olmalı. Özellikle opusurken."

Caroline'in şaşkınlıkla gözleri acildi.

-"Sen.. Nasıl?"

Nereden biliyordu?

Hayley cevap vermedi. Yalnizca gülümsedi. "Klaus'a bayıldigimi söyleyemem ama.." Etrafında dolanıp diğer yanına gecti. "Sonuçta istesek de istemesek de bir ailemiz olacak. Ve sen bu ailenin köşesinde olmayı ne kadar kabul edeceksin?"

Ah. Bu canını yakıyordu. Bir sey demeden bekledi.

-"Cocugu olunca seninle boyle ilgilenecek mı sanıyorsun?" Ses tonu oyle olmayacak der gibiydi. "Yalnızca dikkatini dağıtacak biri olacaksın. Alakasız biri.."

Caroline'in ici eziliyordu ama susamazdi.

-"Belki de bir kökenle yatıp zorla ona kendimi yamamaktan iyidir." Rebekah onları dinliyor mu merak etti.

Hayley yalnızca güldü, Caroline artık onu tokatlamak istiyordu. "Sonuçta bu bebek bir mucize. Onun deger verdigi bir sey. Hayatını boyle kenarda geçirmek istemezsin sanıyordum." ona soz hakkı tanımadan salona dogru yürüdü.

Caroline sinirle yukarı cikti.

Odasına girdi. Yerdeki kanı görmezden geldi ve kıyafetleriyle yatağa uzandı. Hayley'in dediklerini kafasında tarttı.

Haklıydı. Klaus'un sorumlulukları vardı ve bir de ailesi. Ne kadar kabul etmesi zor olsa da ondan once öncelikleri vardı.

Gözleri yasardi. Boyle hissetsin istemiyordu. Yalnızca ona kızgın kalmalıydı. Yalnızca ondan nefret etmeliydi. Bu Tyler'in gidişinden hatta bütün o reddedilislerinden bile daha cok üzüyordu.

Artık bunu geri plana atamıyordu, kendisine yalan söylemeyi beceremiyordu.

Klaus'u seviyorum, diye düşündü.

Bunu itiraf etmek göğsünün üstünden bir yük kaldırmıştı sanki.

Ama Hayley de haklıydı. Ne kendine, ne de Klaus'a bunu yapmamalıydı.

Ne yaptığını merak etti, cadılar konusunu halletmiş miydi acaba? Caroline burada ölmek istemiyordu.

Aradan saatler gecti. Caroline huzursuz bir uykunun ortasindayken aşağıdan gelen sesleri duydu ve aralarından Klaus'un sesini seçti. Gozlerini acmak istemiyordu.

Merdivenleri çıkan adımlarını saydı ve kendisine ulaşmak icin attıgı altı adımı daha. Kapısı çaldı ama cevap vermedi, Klaus kapıyı açınca gozlerini actı.

Girişte durmus, ona bakıyordu. Caroline hafifçe doğruldu. "Ne oldu?"

Klaus içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. "Koruman arttırıldı. Ve cadıların kalan tek yaşlısını öldürdüm." dedi sanki hava durumundan bahseder gibi. "Davinia bu büyüyü genc olanların kolay kolay yapamayacağını soyluyor ama hala koruma altındasın. Yalnızca Sophie bu Deli Agnes'i öldürme olayını abarttı. O küçük kız sinirimi bozmaya başladı." Caroline herhangi bir yorumda bulunmadı.

Birkac saniye tuhaf bir sessizlik icinde oturdular. Klaus göz teması kurmaya çalışsa da Caroline buna izin vermedi. En sonunda Klaus yüzünü iki eliyle kendine çevirdi. "Caroline bu öpücük benim.."

Caroline kalanını duymak istemiyordu yoksa bu söyleyeceği yalanı inandırıcı olarak soyleyemeyecekti. Yalnızca bu hikayedeki ara bozan kız olmak istemiyordu.

-"Klaus ben cok uzgunum. Cok buyuk bir hataydı."

-"Ne?" dedi Klaus şaşkınlıkla.

-"Yapmamaliydim."

-"Hicbir sey hissetmedin mı?"

-"Hayır." dedi duygusuz bir sesle.

Caroline Klaus'un bakışlarındaki hayal kırıklığı ve acıdan sonra ona olan duygularını söylememek icin zor duruyordu bu yüzden bakislarini çevirdi ve kafasını yastığına gömdü.

Continue Reading