Benim Oğlum

By Kelebbek

690K 30K 2K

Bir gün kapının önünde bir çocuk bulsanız ne yapardınız? #bu isimle yazılan ilk hikayedir More

1-Umut
2-Yeni hayat
3-Bakıcı
4-Anne
5-Oğlum
6-Havuz
7-Haksızlık
8-Kahve
9-Sunum
10-Adnan
11-Beklenmeyen
12-Masalım
13-Bana Sarılır Mısın?
14-Ne!
15-Şirket
16-Sevgili
17-Piknik
18-Bazı Sırlar
19-Yaşlı Teyze
20-Yemek (Part 1)
20-Yemek(Part2)
21-Kızlar Gecesi
22-Tehdit
23-Üç Yıl
24-Kaçış
25-Telefon
26-Piknik
27-Kavga
28-Benim Oğlum
29 -Mutluluk
30-Kilitli oda
31-Cenk Babam
32-Naciveyt Ayaba !
33-Ebe!
34-Kriz
35-Alışveriş
36-Asansör
37-Aile Büyükleri Günü
38-Köpek
39-Aliye Hanım
Final
Final sonrası
SİZİN DESTEĞİNİZ
Hazine

40-Beklemek

8.7K 477 46
By Kelebbek

MASAL'IMA HAKSIZLIK EDİYORSUNUZ.NEDEN EVLENMEK İSTEMEDİĞİNİ ÖĞRENİNCE TEPKİLERİ BELİRTİN BAKAYIM😠

Şaşkınlıkla Masalın cevabını dinlerlerken üçü de aynı anda "Ne!"diye bağırdı. Kimse Masaldan olumsuz bir cevap beklemiyordu oysa ki.

Emir sinirle Aliye Hanım'a dönüp "Torununuz artık benimle evlenmek de istemiyor! Söyleyin Allah aşkına bu kadar mı kötü bir eş adayıyım ?"

Aliye Hanımda Masalın olumsuz cevabına üzülmüştü. Çünkü Emir, Umut'u ve Masal'ı gerçekten seviyordu ve torunlarına gereken sevgiyi verecek bir adam olduğu için Emiri sevmişti.

Buğra hâlâ kardeşinin yüzüne bakıyordu. Bir kaç ay önce Masal , bu adama aşık olduğu için ağlamıştı bile. Şimdi bir anda ne vazgeçirmişti onu bu aşktan, sevgiden ?

"Öyleyse gidiyoruz Masal. Umutu da getir gidiyoruz." dedi yaşlı kadın sert bir ifadeyle.

"Hayır gitmiyoruz." dedi Masal. Emir sevdiği kadına kızgındı. Amacı neydi anlayamıyordu da.

"Neden evlenmek istemediği mi niye sormuyorsunuz?" dedi kaşlarını çatarak. Birinin bu soruyu sormasını beklemişti ama kimse sormayınca işler daha fazla karışmadan evlenmek istememe sebebini açıklamalıydı.

"Neden?"dedi Buğra. Kardeşi kendince bir işler çeviriyor gibiydi.

"Niye evleneyim ki? Ben evlilik teklifi almadım." dedi gülerek.

Derin bir nefes aldılar. Buğra her ne kadar Emiri sevmese de kimsenin kardeşini bu kadar güzel sevip, sarmalamayacağını iyi biliyordu.

"Ne teklifi ?" dedi Emir. "Seni sevdiğimi, evlenmek istediğimi bilmiyor musun? Teklif zorunlu mu ya ?"

"Valla ben onu bunu bilmem. Teklif yoksa evlenmek de yok." deyip gülerek ve koşarak merdivenlere yöneldi. Bu kadın bugün herkesi ne kadar çok şaşırtıyordu. Emir az önce bu kadına sinirlenmişti ama şimdi o siniri de unutmuştu.

Masal bir elinde çantası diğer elinde Umutla merdivenlerden inip "Gidelim babaanne. Emirinde keyfi bilir." deyip kimseyi beklemeden evden dışarı çıktı. Aliye Hanım torununun peşinden giderken Buğra elini Emir'in omuzuna yerleştirdi.

" Yemin ederim bugüne kadar seni bir gram sevemedim ama şu an senin için üzülüyorum. Masalın gönlünü yapmak  bazen dünyayı fethetmekten zordur. Allah kolaylık versin." deyip evden çıktı.

Emir hâlâ kapıya bakıyordu. Şaka mıydı tüm bu yaşananlar? Her şeyi geçmişti de haklıyken ne ara haksız konuma gelmişti ? Kadınlar şeytandır dedikleri  doğruydu.

Açık kapıdan içeri Cenk girdiğinde arkadaşının neden orada olduğunu ve kapının neden açık oldugunu merak etmişti.

"Ne oldu? İyi misin ?" diye sordu.

"Ben bilmiyorum. Biz Masalla kavga ettik. Sonra ağabeyisi ile anneannesi geldi. Evlenme teklifi etmeyeceksen evlenmiyorum dedi. Umutu da aldılar gittiler." dedi.

Cenk bir kahkaha atıp "Helal olsun Masal'a. Hem haklı kız git evlenme teklifi et." dedi

"Ya bu teklif gerekli mi? Onu sevdiğimi biliyor. Ne yani güller bilmem nelerle mi aşkı mı anlıyor?"

Cenk koltuğa rahatça yerleşip "Orasını gidip Masal'a soracaksın. Kadınlar böyle. Hem bak bana. Anladım zamanında dillerinden teklif bile ettim ne oldu? En sonunda terk edildim. Bana kalırsa istiyorsa teklif geç olmadan git teklifini yap." dedi.

Emir çocuk gibi omuz silkip "Teklif falan yok. Beklesin dursun Masal Hanım." dedi sinirle.

~~~~

Masal, Umuta dolaptan giymesi için eşyalarını çıkardı. Oğlu yatağın üzerine oturmuş tableti ile oynuyordu. O evden çıkıp gideli bir hafta olmuştu. Her gün Emir'in evlenme teklifi etmesini bekleyerek yatıp kalkmıştı ama beyefendiden hâlâ bir ses seda çıkmamıştı. Yaklaşık otuz dakika önce arayıp Umut'u görmek istediğini söylemişti. Masal inadına bu duruma izin vermeyecekti ama Umut, annesinin babasıyla konuştuğunu duyunca hevesle buluşmak istemişti. Masal da oğlunu geri çevirip üzmek istememişti.

Seçtiği ince kazağı oğluna giydirecekti ki Umut  annesine sarılıp "Babamla gidiyoyuz ya neden şen gelmiyoyşun anne?" diye sordu. Annesiyle hiç bir zaman ayrılmak istemiyordu.

"Bugün baba oğul yanlız gezerseniz daha iyi olur. Benim biraz işlerim var."

"Ama şen bizi özlemez mişin?"

"Özlerim ama nasıl olsa gelince sana sarılırım." deyip oğlunu öptü ve önce kazağını daha sonra da pantolonunu giydirdi. Umutun uzun ve uçları kıvırcık olan saçlarını tarayıp parfümünü sıktı.

Zil çalınca Umut hızla odasından çıkarken Masal da son kez aynada  kendine baktı. Sert bir duruşa sahip olmalıydı. Emire tavrını koymalıydı. Evin kapısına ulaştığında ciddi olan suratı bir amda şaşkınlıkla kaplandı. Umutu almaya Emir değil Cenk gelmişti.

"Hoş geldin." dedi gülümsemeye çalışarak. Gözleri Emiri arıyordu. Cenk bir seyler söylerken o da bahçenin dışına göz gezdiriyordu. Emir üstü açık siyah bir arabanın şoför koltuğunda mıydı yoksa yanlış mı görmüştü? Hava hafiften esiyordu. Kış gelmese de sonbahar kendini belli etmişti. Peki bu adam iyi miydi? Umut'un hasta olabileceği ihtimalini hiç mi düşünmemişti?

"Masal!"dedi Cenk. Masal irkilerek arkadaşına baktığında Cenk bir kahkaha attı. "Sana diyorum Umut biraz geç gelebilir mi? Bugün için çok planımız var,"

"Beni merakta bırakmayın ama arada arayın oğlumun sesini duyacağım." dedi.

Umut, Cenk'in kucağındayken annesine el sallayıp kollarını Cenk'in boynuna doladı. Arabaya bindiklerinde Emir oğlunu kucağına alıp yanaklarından öptü.

"Benim oğlum çok mu yakışıklı olmuş ne ?" dedi gülerek.

Umut, babasının dediklerine güldükten sonra "Yeni ayaban çok güzelmiş." dedi heyecanla.

Emr gülüp arabayı çalıştırdı ve oğlunun minik ellerini direksiyona yerleştirdi. Umut sevinç kahkahaları atarken Emir ve Cenk de bu küçük cocuğun mutluluğuna ortak oldu.

Araba durduğunda Umut şaşkınlıkla geldikleri yere baktı. Ne işleri vardı burada ?

"Neden geldik buyaya?"dedi merakla.

"Birazdan görürsün." dedi Emir. Merakla neyle karşılaşacağını bekliyordu. Bir anda içeri girdiklerinde oluşan bağırış sesleriyle Umut şaşkınlıkla ağzını araladı.

~~~ 

Umut ve Cen gittikten sonra Masal kapıyı sertçe kapatıp sinirle bir çığlık attı. Birde oğlunu bile almaya gelmemişti. Bu adamı öldürmek istiyordu. Bu kadar mı silmişti Masal'ı? Umudunu kesmişti artık Masal. Bu adamın evlilik teklifi falan edeceği yoktu. Beklemekten zaten yorulmuştu. Çünkü her umut edişten sonra hayal kırıklığına uğramak insanı yoruyordu,

Sinirle salona yürüyüp saçlarını çekiştirdi. Sevgi televizyon karşısına oturmuş dikkatle televizyon izliyordu. Masalı görmemişti. Sinirinden ağlarken Sevgi arkadaşının ağlama sesleri ile hızla yerinden kalktı. Neden ağlıyordu şimdi?

"Ne oldu canım?"

"Kapıya bile gelmedi Sevgi. Vazgeçti işte, biliyorum teklif falan yok. Bir kere daha hayallerim suya düştü. Tarıkta aynı şe-"

"Kes çeneni! Tarık ve Emir asla aynı kefede olamaz anladın mı?! O adam seni sevmedi ama Emir seviyor biliyorum. Madem bu kadar seviyorsun git ve evlilik teklifinin bu kadar önemli olmadığını söyle. Belki o da inat ediyordur."

"Ama biliyorum sevmiyor." dedi inatla. Çocuk gibi davranıyotdu yine. Yirmi üç yaşında ve anne olmuş olması onun çocuksu ruhuna asla engel değildi. Arada böyle davranıyordu ama kendisi de bu durumu fark edemiyordu.

Telefonu çaldığında kenarda duran telefonunu göz yaşlarını silip eline aldı. Gördüğü isimle kaşları çatıldı. Bugün hafta sonuydu ve arayan kreşteki öğretmenlerden biriydi. Neden arıyordu ki?

"Efendim." dedi şüpheyle.

"Masal Hanım ben şu an kreşin oradayım. Bana da arkadaşlardan biri haber verdi. Kreşte yangın çıkmış." deyip telefonu kapattı. Ne demekti bu? Yangın mı? Kim yapmıştı? Nasıl olmuştu ?

"Ne olmuş?"dedi Sevgi.

"Yangın, yangın çıkmış.Sevgi kreş yanmış. Üç yıldır tüm emeklerim suya düştü. Yine ben başaramadım." dedi sinirle."Neden hep kaybediyorum." dedi ağlarken .

Sevgi ayağa kalkıp "Yürü gidiyoruz." deyip Masalın kolundan tuttu.O kreş yanıyorsa burada oturup hiçbir şey yokmuş gibi davranamazlardı. Telefonlarını ve arabanın anahtarlarını akdıklarında Masal ağlamaya devam ediyordu. Son zamanlarda tüm olumsuzluklar onu bulduğu gibi yıllardır emek verdiği kreşe de içi yanıyordu.

Sevgi direksiyon başına geçtiğinde derin bir nefes aldı. Arkadaşına ağlama diyemiyordu. Masal o kreşe emek verirken gözleriyle görmüştü. İlk başlarda kreş bilinmediği için tanıtabilmek için çok çaba sarf etmişlerdi. Ama ne olursa olsun üzülmemeliydi. O kreş yansa bile Masal yine başarılı bir kadın olurdu, bundan emindi.

Kreşe geldiklerinde Masal hızla arabadan inip bahçe kapısına koştu. Sevgi de peşinden ilerlerken yandığı haberini aldığı binaya baktı. İyi ama bu bina sağlamdı.

"Yanmıyor." dedi Masal. O kadar şaşkındı ki binanın yanmadığına sevinememişti bile. Kreşin yandığını duyduğunda oysa nasıl da üzülmüştü. Peki kreş yanmıyorsa arayan öğretmen neden öyle söylemişti?





Bir anda iki kadının da gözleri kapandı. Sevgi korkuyka çığlık atarken Masal gözlerini kapatan her kimse kurtulmaya çalışıyordu.

"Kimsiniz siz? Ne istiyorsunuz bizden?!" diye bağırdı. Belki de o öğretmen de bu komplonun içindeydi. Adamlar bir şey söylemeyip Masal ve Sevgiyi yürütmeye çalıştılar. Masal bir şey belli etmese de korkuyordu bu durumdan.

Gözleri açılmadan önce başına konan bir şeyler hissetti. Hareket etmeye çalışıyordu ama onu tutan her kimse bu konuda zorluk çekiyordu.

Gözlerindeki eller bir amda yok olurken karşısında oğlu ve başında duran bir sürü çocuğu gördü. Ne işi vardı bu çocukların. Umut'un önünde duran o pasta da neydi? Umutun doğum günü değildi. Aylar önce doğum günü zaten geçmişti.

"Umut" dedi sadece. Umut hızla annesine koşup "Anne bak pastama !" dedi heyecanla.

Masal eğilip oğlunu kucağına aldı ve "Umut, ne pastası bu." dedi.

"Doğum günü pastası ." dedi arkadan bir ses. Emirin sesiydi. Masal hızla arkasına döndüğünde karşısında sadece palyaço gördü. Artık Emirle kafayı bozmuş gibiydi.

Palyaço yavaşca kendilerine yaklaştığında Masal gerçekten de onun Emir olduğunu gördü. Üstündeki Lacivert takım elbise şeklindeki kıyafeti, beyaz yüzü, kırmızı burnu ve fötr şapkasının altından gözüken kırmızı saçlarıyla çok tatlı duruyordu.

Sert bir ifade takındı Masal. Yangın olayını hâlâ çözebilmiş değildi ama şu an Emire karşı tavrını koymalıydı.

"Ne doğum gününden söz ediyorsun sen? Umutun doğum günü aylar önceydi. Ne kadar iyi baba olduğun buradan belli." dedi sinirle.

"Umutun asıl doğum gününün bugün olmadığını biliyorum." dedi gülümseyerek. Umut annesinin kucağından indiğinde Emir de yavaşca genç kadına yaklaştı. 

"Belki bugün doğmadı ama benim kapıma üç yıl önce tamda bu tarihte konuldu. Kim ne derse desin benim oğlumun doğum günü bugün."

Masal duyduklarına inanamıyordu. Birde hak etmediği halde Emire hakaret etmişti. Şu an çok utanıyordu. Emir bir anda cebinden bir gül çıkarıp Masal'a uzattı. Herkes alkışlamaya başladığında Masal alkışlayanklara baktı. Kreşteki bir çok çocuk ve ailesi vardı. Hatta yangın çıktığını söyleyen öğretmende buradaydı. Her şey o kadar üst üste gelmişti ki bu insanları yeni fark ediyordu.

Masal bu kez Emire dönüp uzattığı çiçeği aldı." Ben hiç bir zaman tam anlamıyla romantik olamadım ama düşündüm ki bugün hem Umut hem sen mutlu ol. Süslü laflardan pek anlamam ama ben seni gerçekten çok sevdim. Kalbime oğlun ve sen o kadar güzel yerleştiniz ki anlatamam. Şimdi herkesin önünde soruyorum. Benimle evlenir misin? Oğlumuzla beraber baş edebilir miyiz?" dedi gülerek.

Masal ne diyeceğini bilmiyordu. Gerçekten çok mutlu olmuştu. Emirin yüzüne dokunmak istiyordu ama her tarafı boyaydı. Kırmızı burnunu sıkıp "Biraz daha sesli söyle. Ben bile zor duydum."dedi.

Emir kaşlarını çatıp "Sen duyduysan başkalarına ne gerek var baş belası?" dedi.

Masal omuz silkip "Olmaz bir daha söyle." dedi.

Emir derin bir nefes alıp Masalın ellerini avuçlarının içine hapsetti."Benimle evlenir misin? Umutu beraber büyütebilir miyiz?" diye bağırdı. Herkes tekrar alkışlarken Masal bir kahkaha attı.

"Evet!" diye bağırdığında Emir, kadını kolları arasına alıp döndürmeye başladı. Masal daha yeni fark ediyordu. Başında bir taç vardı. Üzerinde mor ve pembe gülleri bulunduran bir taç.

"Hazır tacında var. Bak benim takım elbisemde hazır."dedi Emir. Kadını kolları arasından ayırıp derin bir nefes aldı. Burnundaki kırmızı topu çıkarıp Masalın burnuna taktı ve "Senin de gelinliğin olmasa da çok güzel bir burnun var. Şimdi mi evlensek?!" dedi heyecanla.

Masal kahkaha atıp "Saçmalama şapşal. Ben daha gelinlik giyeceğim." dedi.

Emir gülümseyerek "Sen böylede güzelsin."dedi.

Ne olursa olsun mutluydular.Ne geç gelen evlilik teklifi, ne de aralarında ki küçük anlaşmazlıklar onları ayıramayacaktı

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 85.5K 55
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
895K 56.3K 38
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
763 118 42
Çocukluğumda tanıdığım, bakışlarıyla beni mutlu eden, gözlerinde huzuru bulduğum, her daim yanımda olucağına söz veren adamı herşeyden çok seviyorum...
13.4K 494 41
Bir kaza sonucu yüzünü kaybeden Dolunay, yüzü ile birlikte kardeşini ve sevgilisini de kaybetti. Kendisine yeni bir yüz nakli yapılan Dolunay aslında...