Kolejdeki Feraceli (TAMAMLAND...

By irmmklc

802K 60.2K 15.3K

Sağ gözünden yanağına doğru süzülen bir damla yaşı boynunda hissetti ve silmeye bile tenezzül etmeden gözyaşı... More

~~Yeni Bir Mucize~~
~~Özür Dilerim Anne~~
~~Tarih Sınavı~~
~~Ağlama Lütfen~~
~~Siyah Gökyüzüm~~
~~Sümsük Annesinin Sümsük Oğlu~~
~~Ben de Seni Seviyorum~~
~~Gözlerim Hep Seni Aradı~~
~~Ne Yapıyorsun Sen~~
~~Azılı Düşman~~
~~Kalbim Kanıyor~~
~~Simsiyahın İçinde Küçük Bir Beyazlık~~
~~Can Dostum~~
~~Cenaze Günü~~
~~Büyük Yaralar~~
~~İtiraflar~~
~~Bana Bir Masal Anlat Baba~~
~~Rolleri Değişme Vakti~~
TANITIM VİDEOSU
~~Üzülme Şampiyon~~
~~Allah Benimle Beraber~~
~~Alıntı~~
~~Ortak~~
~~Bir Hoşçakala Sığdırdın Beni~~
~~Eziyetlerin Kraliçesi~~
~~Sınav Günü~~
~~Olmasın Hiç O Ta İçten Gülen Gözlerde Yaş~~
~~Kalbine Gömdüğün~~
~~Buyur Damat~~
~~Mucizenle Yenilendim Ellerinle~~
~~Mavi Defter~~
~~Katilin Oğlu~~
~~Daha Beter Acılar~~
~~Kolejdeki Feraceli~~
♥100.000♥
~~Serseri~~
~~Hayat Üzülmek İçin Çok Kısa~~
~~Sana Doymamak~~
BENİM KARAKTERİM
~~Vedalar Acıtır~~
TIRNAKLARIMIZ SÖKÜLÜYOR
~~Bir Parça İkiz~~
ÖZÜR DİLEMİYORUZ!
~~Kolejdeki Feraceli-Siyah Başlıklı Rapunzel~~
~~Yobaz Çocuk~~
~~Sıraç'ın Kalbi~~
~~Kardeşim Benim~~
~~Eksik Kalan Yanım~~
~~Sert Deniz Rüzgarı~~
~~Çalışkan Müezzin~~
~~Maziyi Özlemek~~
~~Kopmaz Bağlar~~
NASIL BİR GENÇLİK?
EN KARANLIK GECE(15 TEMMUZ)
~~En Acılı Anlar~~
~~Sensiz ve Sessiz~~
~~Canımdan Öte~~
~~Ters Köşe~~
~~İkizinim~~
~~06 MCZ 2009~~
~~Çılgın Subay~~
~~Karanfil Kokulum~~
~~Hayat Arkadaşı~~
~~Yine Yeniden~~
~~El Ele~~
~~Mucize TANAY~~
~~Ellerin Ellerimde~~
~~Baba~~(FİNAL)

~~Annesinin Değerlisi~~

13.7K 1.2K 134
By irmmklc

MUCİZE SOYLU'DAN

Neden herşey bu kadar ani oluyor hayatta?Allah,hep sevdiği kullarını mı imtihan ediyor?Ben daha onyedi yaşıma rağmen,bu kadar acıyı,yıkıntıyı ve enkazı kaldırmışken,hayalini kuruyorum geleceğimin.Sönük,karanlık...

Aslı anlamsız ifadeye bürünmüş suratıyla beni döverken,duyduğum sözleri hazmedemeyen başım büyük bir ağrıyla dönmeye başlamıştı.Hasta kalbim bu kadar acıya dayanamazken,hani derler ya yılların birikimi,işte tam olarak bir yılın birikiminin patlağını veriyordu.

Hızlı atan kalbimden dolayı kesik kesik çıkan sesimle,Aslı'ya birşeyler söylemeye çalıştım.

''Ev...eve gitmek ist...isti...istiyorum.''

Yanıma eğilmiş ve telaşlı gözlerini üzerime dikerek,yığılmak üzere olan vücuduma destek vermeye çalışıyordu kendince.

''Ne diyorsun Mucize,anlamadım.''

İçeri bir anda dalan topuklu ayakkabı sesleri mobilyalı odada dahi yankı yapmaya yetiyordu.

''Aslı.''

Göz ucuyla beni süzmek istedi ama,gözleri hızlı nefes alış verişlerimde takılı kaldı.

''Arkadaşın iyi mi?Nesi var?''

Kısık sesimi ve düzensiz nefeslerimi kontrol altında tutmaya çalışarak cevap verdim.Sanki bu bir cevaptı.

''İyiyim ben.''

Bir anda ses tonumun eski haline dönmesi,kesinlikle Rabbimin bir lütfuydu.

''Aslı defterler sende kalsın.Ben eve gitmek istiyorum.''

Aslı'nın yüzüne bakmaya çalıştığımda,bir anda yüzünün düştüğünü ve anlamsız bir ifadeyle yüzüme baktığını gördüm.

''Ama daha yeni geldin,hem ne oldu ki birden.''

Sık nefes alışlarım biraz daha arttığında artık vücudumun kasıldığını hissetmiştim.

''Kendimi hiç iyi hissetmiyorum Aslı.Babamı arar mısın lütfen?''

Yüzündeki üzgün ifade sesine de yansımıştı.Büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı bana verdiği cevaptan anlaşılmıştı.

''Peki. ''

Kararan gözlerimin izin verdiği kadarıyla Aslı'ya baktım.Cebindeki telefonu çıkarmış ve birkaç kez ekrana dokunduktan sonra kulağına götürmüştü.

''Alo,Ertuğrul amca,ben Aslı.Mucize biraz rahatsızlandı, eve gelmek istiyormuş.Onu alabilir misiniz?''

Birkaç onaylama nidası zar zor ilişmişti kulaklarıma.Bu kadar çabuk muydu herşey?Geride gözü yaşlı bir eş ve üniversite kazanması gereken bir çocuk bırakacak kadar kolay mıydı?Bir adam öldürmek,bu kadar kolay mıydı?

Çok geç farketmiştim Aslı'nın çarşafını ellerimle talan ettiğimi. Hangi engamede oturmuştum ki yatağın üzerine?Ne kadar zamandır buradaydım?Şuan dilimde tek bir kelam vardı.

''Biz senin gönlünü ferahlatmadık mı? Senin belini çatırdatan o yükü kaldırmadık mı?Şüphesiz ki her zorlukla beraber bir kolaylıkta vardır. Her zorlukla birlikte bir kolaylıkta vardır.''

El/ İnşirah-1,2,5,6

Evet!Benim tek gerçeğim ayetlerim!

Bilmem kaçıncı kez başladığım İnşirah Suresi'ni Aslı'nın zelzelişleriyle yarıda kestim.Yanıma oturmuş ve ellerimi tutmuştu.

''Ne oldu ki böyle bir anda Mucize'm?''

Yüzüne acı bir gülümsemeyle baktım ve dudaklarımı araladım.

''Hiçbir şey bir anda olmaz Aslı. Sadece dua et!Bu işin sonunda hepimizin ciğeri yanacak.''

''Ne işi,ne ciğeri Mucize?''

''Sadece babam gelsin.''

Güçlükle söylediğim sözlere daha fazla bedenim dayanamamış olacak ki,en son Aslı'nın sesleri yankılanıp durmuştu kulaklarımda.

''Mucize,anne ambulans çabuk!''

Sonrası,sadece karanlık...

***
''Burası.''

Mırıldanır gibi kurduğum cümlelerimin arasında,gözlerime vuran keskin ve dik güneş ışınlarıyla açtım gözlerimi.Kuvvektli ışınların izin verdiği kadarıyla açtığım kahve gözlerim bir müddet etrafa bakındı.

''Burası neresi Allah'ım!''

Neresi olduğunu anlamam pek uzun sürmemişti.Hani bir keresinde Matematik Hocasına demiştim ya rüyamda cennete gittiğimi.İşte burası aynı yerdi...

Cennet...

Ayaklarıma değen soğuk su dalgalarıyla tüm vücudum irkilirken,dahada kuvvetlendirdim bakışlarımı etrafa karşı.Sanırım bir iskeledeydim.Etrafı bezemiş olan alabildiğine sonsuz maviyle buluştu gözlerim. Bu deniz,tıpkı bana şeyi hatırlatmıştı.Şeyi,dilimin ucunda.

Hatırladım!

Mavi gözü.Bana aşık olan mavi gözü.Şimdi yanımda yoktu ama,hep kalbimdeydi dersem çok klişe olur.Şimdi burada bile neden ona ihtiyaç duymuştum ki.Babam,Fırat,hepsi varken.

Ayaklarıma vuran su sesiyle tekrar düşüncelerimden sıyrıldım.Bir dakika!Gözlerim,üzerimdeki elbiseyle buluştuğunda pek anlam veremez gözlerle baktım.Beyaz ve uzun bir elbise,dizlerime kadar krem küpürleri vardı.Bel kısmında da bir fiyonk.

Masalardaki prenseslere bezemiştim.Başımında açık olması iyice canımı sıkmaya başlamıştı.Siyah dalgalı saçlarım omzumdan aşağı salınmış ve ortadan ikiye ayrılıp tokayla arkaya tutturulmuştu.Ayna olmamasına rağmen, kendimi görebiliyordum .Burası nasıl bir yer böyle?Siyah örtüm ve feracem neredeydi?

Onlarsız ne yaparım diye düşünürken,arkamdan bedenimi saran,o hoş sesi işittim.

''Mucize'm.''

İskelede yerimden doğrulup,ayaklarımı sudan çıkarmamla arkamı döndüm ve...

''Anne!''

Bana doğru tüm gerçekleriyle yaklaşan annem ilişti gözlerime.Siyah dalgalı saçlarının benimki ile aynı modelde olması dikkatimi çekmişti.Elbisesi de benim beyaz elbisemin aynısıydı.

Yanıma bir çırpıda gelip aramızdaki mesafeyi kapattığında,kahve gözlerini birkaç kez keyifle kırparak elini yüzümde gezdirmeye başladı..Alnıma doğru yol alan eli saçlarımdan aşağı yol alırken,belimde son buldu.Hızla kollarını belime doladı ve diğer eli hâlâ saçımda,saçıma öpücükler kondurmaya başladı.

''Benim Mucize'm.Ne kadar özledim seni yavrum.Annesinin değerlisi.Neler yaptın bir senedir bensiz?''

''Annem,canım.''

Gerçek mi değil mi diye anlamak için ondan ayrılıp elimi gülümseyen yüzündeki gamzeli yanaklarında gezdirmeye başladım.

''Anne sen yokken,o kadar çok değişti ki.Babam,beni bir koleje verdi inanabiliyor mus-''

Daha fazla konuşmama izin vermeden parmak uçlarıyla dudaklarıma dokundu susmam için...

''Baban,ne yaparsa bizim iyiliğimiz için yapar kızım.Biz babanın kararlarını ne zaman sorgular olduk?''

Gözlerimi devirerek cevap verdim.

''Hiçbir zaman.''

''O güzel gözlerini devirme.''

Bana tatlı bir azar çeken anneme gülmeden edemedim.Biraz daha yüzüne baktığımda,sanki ölmeden önce Son hali değilmiş gini geldi.Sanki on yaş daha gençmiş gibi.

''Anneciğim,sen burada çok güzelleşmişsin yalnız.''

''Herkes,burada gençleşir kızım.Otuziki yaşındayım ben.''

''Vay canına,ben yedi yaşındayken sen otuz iki yaşındaydın.Ama ölünce kırk iki.''

Boğazımda oluşan yumruyu yutkunarak gidermeye çalıştım.Annem başımı ellerinin arasına alarak konuştu.

''Mucize'm,ben bir kez öldüm.Oda sadece dünya içindi.Geçen gün Fırat'la konuştuğunuz Ankebut Suresi'nin ayetleri vardı ya 'Asıl yurt ahiret yurdudur.Keşke bilselerdi.' diye.İşte burası asıl yurt.Ve ben burada hiç ölmeyeceğim.''

Gözlerim Şaşkınlık içinde açılırken, hızla konuştum.

''O an bizim yanımızdaymış gibi konuştun anneciğim. ''

''Ben sizi her an görüyorum,hep haberdarım.''

''Nasıl yani!Herşeyi mi?''

''Evet,herşeyi.''

Annem,tebessüm edince gül yüzündeki gamzeleri yine belermişti.Anneme çok benzememe rağmen,ondan gamze almamıştım.Olsun,Fırat'ın gamzeleri bana yeterdi.Annemin gülümseyen yüzünde parmaklarımı gezdiriken,hâlâ bu kadar uzun süreli bir rüya gördüğüme...

''Herşey derken?Bundan kastın ne anneciğim? ''

''Yeni okulunu,oradaki arkadaşlarını.Arkadaştanda öte kişileri mesela.''

''Arkadaştanda öte kimi biliyorsun ki?''

Annem dişlerini gösterip gülümsedi.

''Sıraç'ı mesela''

Kızaran yanaklarımı anneme çevirdim ve boynuna sarılarak ağlamaya başladım.Saçlarımı koklarken bana seslenmişti.

''Niye ağlıyorsun?''

Burnumu çekeleyerek ayrılmıştım ondan.

''Ben Sıraç'a aşık değilim anne.Rabbimin sevgisinden öte hiçbir sevgi geçemez.''

Annem,yüzümü ellerinin arasına alıp yüzünü yüzüme iyice yaklaştırdı.

''Aferin,annesinin değerlisi.Sana bunu aşıladıysam ne mutlu.Ve senin zamanı geldiğinde,Sıraç'la mutlu bir yuva kuracağından eminim.''

Yuva kurmak mı,ben bu boyuttan hiç düşünememiştim,biz Sıraç'la evlenecek miydik?

''Evlilik mi?''

''Neyse,şimdi bunları boşver seni bir yere götüreceğim.''

Merakla parlayan gözlerimle sordum.

''Nereye?''

Annem,elimi tuttuğu gibi güzel yollarda yürütmeye başladı beni. Yanımdaki annemi incelediğimde tıpkı ona benzediğimi farketmiştim.

Siyah uzun saçlarının bitimindeki ince beli onun otuz iki yaşında bir kadın olmasını gölgeleyebilirdi.En az üç yaş genç duruyordu bence.En fazla otuz.En güzel ressamın çizdiği iki biçimli kaşlarının altındaki uzun kirpikleri tüm güzel kirpiklere bedeldi.Koyu kahve gözlerinin her bir noktasında her zaman;neşe,sevgi ve mutluluk gizlerdi.

Gamzeli yanakları ve kırmızıya dönük dünyanın en güzel rengine sahip dudaklarıyla tam bir bibloydu.Ama cilalı bir biblo değil.Rabbin yarattığı bir biblo...Annemin alabildiğine güzelliğine kendimi kaptırmışken,önümüzde açılan beyaz,aşırı ışık olan odanın içine daldık.

Girişte,tam karşıda kocaman harflere şu yazı yazıyordu.

''SENİ,ÖLÜME DE GÖTÜRSE,DOĞRULUKTAN ASLA VAZGEÇME.''

Ve,sağ tarafta namaz kılan çok heybetli bir adam.Bu adam,tıpkı o muhteşem kitaplarda okuduğum,tasfirlerin en çok yakıştığı sahabiler gibiydi.Baş parmağımı adama doğru yönelttim ve yanı başımdaki anneme sordum.

''Bu adam kim?''

''Hz.Ömer kızım.''

''Ne?''

''Duvardaki çerçeveden anlamış olman lazım.''

''Seni ölümden de götürse doğruluktan asla vazgeçme.''

Annem iki elimi tutup,hoş bahçedeki masanın sandalyelerinden birine oturturken beni,konuştu.

''Cinayeti kimin işlediğini bildiğini biliyorum.Ve sen,bunu babana söyle tamam mı annesinin değerlisi.''

''Tabiki söyleyeceğim anne.Peki Hz.Ömer'i görmemizin hikmeti neydi?''

''O,bizim rehberimiz adalet timsali.Şimdi seni ölüme götürse de,doğruluktan ayrılmayacağına söz ver bana.''

''Söz veriyorum anneciğim.''

Annem tuttuğu ellerimden tekrar yüzüme yerleştirdi ellerini.Ve tebessüm etti.

''Artık gitme zamanın kızım. ''

''Nasıl yani,ben artık burada seninle yaşamayacak mıyım?''

''Sen ölmedin ki Mucize'm.''

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Annemin yüzümdeki ellerine yapıştım.

''Öleyim o zaman anne.Lütfen gitmek istemiyorum. Senin yokluğun çok zor.Acı veriyor.''

Annem yine parmak uçlarıyla dudaklarıma dokunmuştu.

''Şttt,ağlama bakayım.Hem baban seni bekler.Onu,ikimizde mi yalnız bırakalım?''

Babamın gülümseyen yüzü geldi bir an gözümün önüne.Onu da bırakamazdım ama,içimdeki his annemle daha çok kalmak istediğim yönündeydi.Annem son kez gözümden akan yaşları sildi ve ellerimden yavaşça sıyırdı ellerini.Ayağa kalkıp birkaç adım geriledi ve son kez silik bir tebessüm belirdi dudaklarında.

Benden gözünü ayırmadan,önüne açılan beyaz oluktan içeri süzüldü gülümserken.

''Git Mucize'm,senin yerin burası değil,babana git annesinin değerlisi...''

***

MUCİZE SOYLU'DAN

''Mucize,Mucize,Mucize.''

''Fırat'ın Mucize'si.''

Gözlerim yavaş yavaş açılırken gözüme vuran floresan ışınlarından çok rahatsız olmuştum.Yüzümde gezinen bir adet el,irkilmeme neden olmuştu.

''Canım benim,uyandın mı?''

Bu babamın sesi olmalıydı.

Aman Allah'ım!

Hepsi rüya mıydı yani?Ben,gerçek sanmıştım çünkü annem,gerçek gibiydi.

Yutkunarak boğazımın kurumuş olduğunu farkettim. Benim uyanık kardeşim, hemen durumu anlamış olacak ki,bana su uzatmıştı.Bir yudum içerken sudan,sanki farklı bir sıvıymış gibi yaktı boğazımı.Canım öyle yanmıştı ki benim...

''Baba,az önce annem yanımdaydı.Nereye gitti?''

Babam elleriyle yüzümü okşarken konuştu.

''O,sadece güzel bir rüyaydı kızım.Ama annen hep kalbimizde.''

Dolan gözümden bir damla yaş sürülmüştü yanağıma doğru.

''Neredeyim peki?''

Fırat boşta kalan elimi tutmuş ve gözlerimin içine bakarak tebessüm etmişti.

''Hastanedesin Fırat'ın Mucize'si.Ufak bir baygınlık geçirdin sadece.Ama turp gibisin çok şükür.''

Aynı tebessümle ona cevap verirken,gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş Aslı koşarak içeri girdi.Hızla yanıma geldiğinde,Fırat'ın bıraktığı elimi tuttu.Sesi titrek geliyordu.

''Dostum,beni öyle korkuttun ki.''

Gözümden akan bir damla daha yaşı eliyle sildi.

''Sana hüzün hiç yakışmıyor,bundan sonra hep güleceğiz tamam mı?''

Titreyen sesini neşeli bir tona bürümeye çalışıyordu can dostum.

''Tamam,inşallah.''

Tabiki onlara burada ne işim var diye sormayacaktım çünkü burada neden olduğumu an be an hatırlıyordum.Cinayeti kimin işlediğini öğrenmiştim.Halil'in babasını Birol Tanay öldürmüştü ve ben bunu,babama ilk fırsatta izah edecektim.Babam,gereğini yapardı zaten.

Benim,bu itirafın sonunda üzüleceğim tek kişi Sıraç olurdu.Babası ve annesi,mutlular mıydı?Bunu bilmiyordum.Ama bir katille hayatın nasıl geçeceğini az çok tahmin edebiliyordum.

Başım yine açıktı ve bu beni çok germişti.Aslı'yla konuşmamızı bölerek Fırat'a seslendim.

''Belediye çukuru, benim örtüm nerede?''

Çalıştığı kitaptan başını kaldırdı ve sağ tarafından kaptığı başörtüsüyle bir çırpıda yanıma geldi.

Yavaş hareketlerle örttüğü başörtüsünden sonra bana gülümsedi ve yüzüme doğru eğildi. Amacımız ne miydi?Benim prensibim!Ellerimi beleren gamzelerine geçirdim ve tekrar eski yerine gitti.

Biliyordu ki,benim yanımdayken asla,Aslı'sına bakamayacağını.Oda hiç uzatmayıp bizden uzak durmayı tercih ediyordu. Arada bir canım babama baktığımda,benden gözünü bir an bile ayırmadığına ve ona bakınca tebessüm ettiğine şahit oluyordum. Rabbim!Bu adam iyiki benim babamdı.

Annemin dediği gibi,o bizim için hiç kötü bir karar verir miydi?Kolejse kolej işte.İki ayda alışmıştım.Sınıfta kardeşimde olacaktı.Daha ne isterdim ki Rabbimden.

Kapı birkaç kez çalındı ve içeri doktor girdi.Elinde tuttuğu dosyaya bakarak konuştu.

''Mucize'yi birkaç saat sonra taburcu edebiliriz İnşallah.''

Babam ayağa kalkıp doktorun yanına gitti.

''Teşekkür ederiz doktor bey.''

Doktor bana döndü.

''Geçmiş olsun küçük hanım.''

Yaşlı doktora tebessüm ederek cevap verdim.

''Allah razı olsun efendim.''

''Cümlemizden.''

Doktorun peşi sıra babamda çıktı ve ben tekrar Aslı'ya döndüm.

''Biliyorsun musun,aynı gerçek gibiydi. Hayatımda hiç giymediğim bir rengi giyinmiştim.''

Aslı merakla sordu.

''Ne renk o? ''

''Beyaz.''

Bu sefer şaşkınlığını gizlemek istemezcesine konuştu.

''Ciddi misin?''

Başımı onaylarcasına salladım.

''Boşver, benim bir sürü beyaz elbisem var.Birini de sen giyersin.Ama onlar çok kısa ya.''

Fırat başını ders çalıştığı kitaptan kaldırıp bizim muhabbetimize bodoslama dalmıştı.

''Kısa mı?Ne kadar kısa?Çok mu?O kadar kısaysa neden giyiyorsun?Giyiyor musun?''

Fırat kızı soru yağmuruna tutmuştu.Aslı'nın cevabı daha ilginçti.

''Ne?''

İkisinin arasındaki bu diyaloğa gülmeden edemedim ve sesimi temizler gibi bir hareket yaptım.

''Fırat ve Aslı.İkinizi de Gebertirim.''

İkisi aynı anda kahkaha atmaya başlayınca bana dönüp konuştular.

''Biliyoruz.''

Babam içeri girdi ve vakur sesi odayı doldurdu.

''Şapşal ve Aslı.Kızımın hazırlanmasına yardım edin.''

Sanki şunu hapse götürün der gibi emir veriyordu adam.Fıtratına mı yerleşmişti acaba mesleği?Odaya gelen hemşire elimdeki serumu çözdü ve Aslı'nın yardımıyla yataktan kalktım.Aslı'nın koluna girmiş bir vaziyette hastane koridorunda ilerlerken,canım annem gelmişti aklıma.Onun son günleri hep hastanede geçmişti.

Rüya ne kar gerçekçiydi Rabbim!Sana şükürler olsun,annemle beni bu rüyada buluşturduğun için!

Kapıdan dışarı çıktığımızda,Aslı kolumdan çıktı.

''Canım,çok özür dilerim.Gelemeyeceğim seninle. Annem izin vermedi.Ama inşallah pazartesi okulda görüşürüz Tamam mı?''

Ellerimi izin verdiği kadarıyla sarılmaya çalıştım ona.

''Sorun değil canım. ''

Annesini anınca,yine o evdeki rezil manzara geldi gözümün önüne.Cinayet,çok kolay işlenen bir şeymiş gibi,tavırlar ve davranışlar!

Zina,cinayet,para...

Bu üç şey benden uzak olsun diye dua ettim.Babam,Aslı'yı bir taksiye bindirdikten sonra yanımıza geldi.Oturduğumuz banktan Fırat'la kalkarken bizim için gelmiş araba ilişti gözlerime.

Bu araba,birkaç saat önce benim Aslı'ya bırakan arabaydı.İçinden çıkan zampara polis hızla yanımıza geldi ve babamın elini öpmeye çalıştı.

Babam müsade etmeyince Fırat ve ben birbirimize bakıp gülümsedik. Kısa bir tokalaşma faslından sonra şu polis arka koltuğu açtı ve Fırat'la benim yerleşmemi bekledi. Birkaç dakika sonra babama da ön koltuğun kapısını açmasıyla herkes arabaya yerleşti.

Fırat elini omzuma atmıştı ve göğsünün üzerine başını yaslamıştım.Huzur veren kokusunu içime çekerken,elleriyle elimi tutmuştu.Tüm kulakları o saçma ses doldururken, Fırat kahkahayı basmıştı bile.

''Ertuğrul Komiserim,Kızınızın sağlık durumu iyidir inşaallah.Bu arada ben,Mucize Hanım'ın evli olduğunu bilmiyordum.

Babamın öfkeli sesi tüm arabayı yardı.

''Ne evlisi Burak!O benim yeğenim,kızımında süt kardeşi.''

Yine Mors olmanın verdiği etkiyle kısık sesi zar zor duyuldu.

''Özür dilerim efendim.''

Başımı yasladığım huzurlu göğüsten ayırmadan gözlerimi kapattım. Annemin gülümseyen yüzü geldi gözümün önüne.Hz.Ömer'in o muhteşem sözü yankılanıp duruyordu kulaklarımda.

''Seni ölüme de götürse,doğruluktan asla vazgeçme. ''

Rabbim!

Babama katili nasıl söyleyecektim?

Esselamu aleyküm,

Öncelikle vakit ayırıp okuyan ve vote bırakan arkadaşlara oldukça teşekkür ederim.Siz yorum yaparsanız sevinirim. Bu bölümde bir ilke imza attım ve bir rüya kesiti yazdım.Benim hoşuma gitti. Ama sizin gider mi bilmem.Ve bunu bilmem için yorum yapmanız gerekmektedir.Sizleri çok seviyorum bunu bilmiş olun.Hakkınızı helal edin.Yorumlarda görüşmek üzere...

Rabbime emanet!

İnstagram:irmmklc

Kolejdeki Feraceli İnstagram Hesabı:kolejdekiferaceli

Continue Reading

You'll Also Like

617K 41.4K 107
[22.12.2020 - 05.04.2021] Bir kadın düşünün kendi halinde mesleğini yapan doktor...●■ Bir adam düşünün nişanlısını kaybettikten sonra ,nişanlısının...
523K 39.1K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...
7.3K 811 25
Garip bir dünya döngüsündeyim. Ey hayal bana neler sunduğunu bilmem ama sunduğun her neyse enfes bir lezzeti var
480K 35.9K 35
Antep'in ihtişamlı konaklarından birinde, aşk acısını sır gibi saklayan Üsteğmen Zeyd ve sevdiği adamı ölmeden yüreğindeki mezara gömen Katre'nin hik...