DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA"

By BURCUQUEEN

6.1M 316K 145K

Yıldız Koleji, sınav senelerinden önce on birinci sınıf öğrencilerini rahatlatmak amacıyla yaz kampına götürü... More

1-DİKDÖRTGEN MASA ŞÖVALYELERİ
2- RÜYA
3-ASLI İLE ARAS
4- KOŞU YARIŞI
5-KUTLAMA
6-KAVGA
7-KEDİ KIZLAR
8- ROMEO BOZUNTUSU
9-ORMAN
10-BASKETBOL MAÇI
11-HAYALET
12-UFAKLIK
13-OYUN
14-İDDİA
15-VOLEYBOL MAÇI
16-OJE
17-İTİRAF
18-HASTANE
19-HEYECAN
20-YEMEK
21-AÇIKLAMA
22-KARAR
23-UYGULAMA
24-İNTİKAM
25-KONUŞMA
27-DÖVÜŞ
28-PLAN
29-YARDIM
30-ALAY
31-KAMP ATEŞİ
32-HASTALIK
33-İFŞALAR
34-DEĞİŞİM
35-PİŞMAN
36-YUMRUK
37-BARIŞMA
38-MAÇ
39-SİGARA
40-ASLINUR
41-MÜDÜRLER
42-YÜZME
43-AİLE YEMEĞİ
44-MÜZİK YARIŞMASI
45-KISKANÇLIK
46-DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ
47-DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ-2
48-İLK
49-MUTLU
50-TARTIŞMA
51-CEZA
52-STÜDYO
BÖLÜM DEĞİL
53-GİZEMLİ ŞAHIS
54-ARAŞTIRMA
55-KORKU
BÖLÜM DEĞİL, AÇIKLAMA
56-GİZLİ ŞEYLER
57-DÜŞÜNCE
58-KÜSLÜK
59-KÜSLÜK-2
YAZA KADAR ASKIDA
HIZLI BİR ÖZET
60-KAZA
61-SAĞLIK
YKS'YE 53 GÜN VAR
62-İKNA
63-TABURCU
64-KEBAP ORDUSU
65-SON
BEŞ YILLIK SERÜVEN
KİTABIMLA GURUR DUYUYORUM
ÖZEL BÖLÜM-1
KARAKTERLER HAKKINDA İTİRAFLAR

26-DENİZ

85.7K 5K 1.3K
By BURCUQUEEN

Merhaba, 

27. bölümde Barış'ın ağzından bir kısım olacak. Ve sonraki bölüm ortalama üç gün sonra gelir.

İyi okumalar!


" Ve bana bu fotoğrafı verdi, " dedim.

" Elçin'in daha önce bir zararını görmedik zaten, " dedi Ezgi. " Belki gerçekten de iyi bir kızdır. "

" Barış'ın anlattığına göre onun yakın bir arkadaşıymış bence de iyi biridir. " dedi Zeynep.

" Güvenemeyiz, " diye reddetti Aslı. " Bu kız Gülsularla aynı kulübede kalmıyor mu? " dedi. 

" Haklısın, " diye mırıldandım. " Artık düşmanım değil ama dostum da değil. "

Kızlarda beni onayladı.

" Etütten de iyi yırttık. " dedi Zeynep oturduğu yatakta geriye yaslanarak.

Ezgi onu onayladı.

" O halde bunu telafi etmek için şu saçma meseleleri bırakalım ve biraz ders çalışalım. " dedim gülerek.

Evet, Araslar bize inek diyorlardı. Belki bulunduğumuz çevreye göre biraz inek olabilirdik fakat bunu bilinçli olmak diye adlandırmayı tercih ediyordum. Yaşıtlarımız hiç durmadan ders çalışırken biz burada tatil yapıyorduk ve bu doğru değildi. Eğer iyi bir gelecek istiyorsak fazla çalışmasak da en azından düzenli olarak çalışmalıydık.

" Erkekleri ben ararım. " dedi Aslı.

" Bende masayı hazırlayayım, " dedim ve işe koyuldum. " Bugün fizik çalışalım. " diye ekledim.

Fiziğim pek iyi olmasa da Zeynep anlatırdı, onun ki iyiydi.

Sanırım grup olmamızın iyi yanlarından biri de hepimizin bazı derslerde diğerlerinden daha iyi olmasıydı.

Zeynep her şeyde iyi olmasına rağmen sayısalı, özellikle feni oldukça iyiydi. Fakat kimya da Hasan kadar iyi değildi. Benim ve Aslı'nın matematiği, Ezgi'nin türkçesi, Kaan'ın ise sosyali daha iyiydi. Aras ve Kerem ise biz konu anlatırken bizi dayak zoruyla dinlemekte iyiydiler, sanırım.

Eğer doğru düzgün bir ortam kurabilirsek birlikte çalıştığımız dersler grup dersi gibi oluyordu, birbirimize bildiklerimizi öğretmeye çalışıyorduk ve fazlasıyla verimli geçiyordu.

" Yanlarına fizik kitaplarını almalarını söyledim, " dedi Aslı.

Başımı sallayarak onayladım. Yatağımın yanına gidip şifon yerinden cüzdanımı aldım. Verimli bir etüt olmasını istiyorsak, enerjik olmalıydık. Bunu sağlayacak en iyi ve güzel şey çikolataydı. Kafeteryaya gidip çikolata ve çikolatalı süt alsam iyi olurdu.

----------

" Bayağı iyi çalıştık ha? " dedi Kaan.

Masanın üzerinden yeni bir çikolatalı süt paketi aldım ve pipetini açarken başımı sallayarak onayladım.

Sadece yirmi dakikalık bir ara vererek üç saat boyunca fizik çalışmıştık. Benim için fazla zor olan bilgiler ve işlemlerin beynimden silinmemesi için kafamı fazla hareket ettirmemeye çalışıyordum. Psikolojik olduğunu bilsem de bu düşünceden kurtulamıyordum. Sanırım bilgiler sindirilene kadar ani hareket etmemeye dikkat edecektim. 

Düşüncelerimin saçmalığı bile fizik çalışmanın, daha doğrusu ders çalışmanın bendeki yan etkisini gösteriyordu sanırım.

Çikolatalı sütümden bir yudum alırken diğerlerine baktım. Onlarda en az benim kadar kafası güzel görünüyorlardı. 

" Sanırım uyumalıyız, " dedi Zeynep. 

Diğerleri de onu onayladı. Erkekler toparlanıp kulübeden gittikten sonra Ezgi masayı ve üzerindeki çikolata kabuklarını falan toplarken bende sütümü bitirip çöpe attım. Yatağıma oturup Hayalet'i severken aklımdan yarın Denizle nasıl konuşmam gerektiği hakkında plan yapıyordum.

" Doğaçlama yap bence. " dedi Aslı aklımı okumuş gibi.

Yatağına oturmuş, elindeki telefondan birileriyle mesajlaşıyordu. Az önce söylediği şeyi bana ithafen mi dediğini anlamak için yüzüne dik dik baktım.

Bakışlarını birkaç saniyelik telefonundan kaldırıp bana baktıktan sonra tekrar telefonuna indirip mesaj yazmaya devam etti ve konuştu.

" Sana söyledim. "

" Çok mu belli ediyorum? " dedim.

" Hayır, ben senin aklını okuyorum. " dedi.

Bazen Aslı'nın gerçekten aklımı okuduğunu düşünüyordum. 

" Hey, " dedim aklıma gelen şeyle. " Arasla nasıl gidiyor? "

Telefonunu tuş kilidine alıp yastığının yanına koyduktan sonra kendini yatakta geriye attı ve uzandı.

" Hiç aksiyon yok, ama yine de güzel. " 

" Salak, " diye mırıldandım gülerek.

Arasla Aslı'ya aksiyonlu bir şeyler yaptırmayı aklımın köşesine koyduktan sonra bende kendimi Aslı gibi yatağa bıraktım ve uzandım.

Hepimiz birbirimize iyi geceler diledikten sonra vantilatörleri ve ışıkları kapattık.

Barış acaba benim hakkımda ne düşünüyordu ya da Barışla daha ne kadar böyle gizli saklı konuşmaya devam edebilirdik, bilmiyordum.  Denizle konuşunca Deniz nasıl tepki verecekti, onu da bilmiyordum. Bunları sabah düşünmeye karar verdim ve gözlerimi kapattım.

----------

Sabah kızlar tarafından yataktan kazınarak kaldırılmış olmanın verdiği yavaşlık ve sersemlikle üzerime bir şort ve tişört geçirdim.

" Hadi gidelim, " dedim aynı yavaşlıkta.

Beraber kulübeden çıktık. Erkekleri de aldıktan sonra yemekhaneye doğru yürüdük. İçeri girdiğimizde ne kadar boş olduğunu fark ettim.

Acaba erken mi geldik, diye düşünerek cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım.

Saat 09.16 idi.

Yemekhanenin kapısı kapanırken neden bu kadar boş olduğunu düşündüm. Normalde bu saatlerde yemekhane tamamen dolu olurdu. Barışların masasına baktığımda oranın da boş olduğunu gördüm.

" Burada neler oluyor? " diye sordum.

Bu işin içinde bir iş vardı.

" Neden etrafta hiç Kayalı yok? " dedi Zeynep.

Salonda gözlerimi dolaştırdım ve gerçekten de hiç Kayalı olmadığını gördüm. Herkes bizim okuldandı.

Bizimkiler ve bizim okulun bir kısmı bunu fark etmiş gibi etrafı şüpheyle süzüyorlardı. O sırada telefonum çalmaya başladı. Arayan Elçin idi. Eş zamanlı olarak Barış'tan mesaj gelince aramayı meşgule atıp Barış'ın mesajına baktım.

' Yemekhaneye girme. ' yazmıştı.

Avcumun içini alnıma vurup,

" Tabi ya, " dedim.

Aras bir küfür mırıldanırken hızla kapıya doğru ilerledim ve açmaya çalıştım. Tahmin ettiğim gibi, açılmıyordu.

" Bu bir oyun. " dedim yemekhaneye.

Fark etmeyenlerde bunu fark edip ayaklanırken ne yapabileceğimizi düşündüm. Ne yapacaklarını bile bilmiyorduk ve yemekhanede kilitli kalmıştık.

O sırada olan oldu.

Yemekhanenin her tarafından patlayan ses bombaları kulaklarımızı sağır ederken ellerimi diğer herkesin yaptığı gibi hızla kulaklarıma koydum. Aynı anda nereden geldiğini anlamadığım broşürler her yere dökülmeye başlayınca ellerimi kulaklarımdan çekmeden yere düşenlerden birine baktım.

' KENDİNİZİ STAR MI SANIYORSUNUZ YILDIZ KOLEJİ? ' yazan broşürlerde sırıtma emojileri vardı ve alt tarafında ise benim fotoğrafım vardı.

Gözlerim kocaman açılırken sesi kesilen ses bombası ile hemen yere uzanıp broşürü aldım ve fotoğrafıma baktım.

11. sınıfın başları olmalıydı. Bizimkilerin eğlencesine saçıma taktıkları yıldızlı bandana ile gitar çalıyordum. O anı anımsayınca kaşlarım çatıldı. Okul bahçesindeydik ve herhangi bir Kayalı gördüğümü hatırlamıyordum. Sadece kendi aramızda eğleniyorduk işte.

Fotoğrafta ifşa çıkmadığım için kendi kendime şükrederken kapının kilidinin açılma sesini duyunca broşürü cebime tıktım ve hızla kapıya yürüdüm. Kulaklarım hala çınlıyordu.

Benden önce kapıya ulaşan Kerem sert bir şekilde kolu çevirip dışarı çıktı. Bizde arkasından çıkarken onlara yapmayı planladığım oyun şimdiden aklımda şekillenmeye başlamıştı.

Dışarı çıktığımda elbette karşımda başını Gülsu'nun çektiği bir topluluk görmeyi bekliyordum. Fakat Barış'ın olmaması dikkatimden kaçmamıştı. Gözlerim Hakan'ı ya da Elçin'i ararken onları da göremedim fakat kaslı tayfadan bir iki kişi görmüştüm.

Şu anda bizim erkekleri tutan tek şeyin karşılarındaki topluluğun başında kız olmasıydı. Olaya el attım.

" Espri yeteneğinize hayran kaldım, " dedim broşürleri kast ederek.

Bunun karşılığında Gülsu gülünce sinirin damarlarıma hızla yayılmaya başladığını fark ettim.

" Bunun karşılığını alacaksınız. " dedi Zeynep.

Aklıma onlara yapacağım şey gelince yüzüme hafif bir sırıtış yerleşti. Müdürlerin geldiğini fark ettiğim sırada Seda konuştu.

" Elinizden geleni yapın. " 

Müdürler geldiği için cevap veremezken ' Son gülen iyi güler, ' diye geçirdim içimden.

----------

Müdürlere bir şey çaktırmamış ve azar işitme kısmını Kayalılara bırakıp kahvaltımızı kafeteryada yapmıştık. Bu süre içinde Barış'ın mesajına cevap yazmazken Elçin'e kısa bir teşekkür mesajı atmıştım. Açıkçası ona hala tam güvenmiyordum.

Kahvaltılarımızı yaptıktan sonra etüte gitmiştik. Etütte Barış'ı görmemiştim fakat Elçin'i görünce ona gülümsemiştim. O da bana gülümsemişti ve bunu yaptığı için şu anda Hazal ikimize de öldürücü bakışlar atıyordu.

Zaten bildiğim bir konuyu anlatan matematik öğretmenine çaktırmadan telefonumu çıkardım ve Elçin'e mesaj attım.

' Hazal sinirlendi ha? '

Sırf o tikilerin yüzündeki ifadeyi görmek için bile Elçinle konuşabilirdim. Tabi Elçin bana bir oyun oynamıyorsa.

Elçin telefonuna bakıp başını kaldırdı ve Hazal'a baktı. Hazal Sedayla fısıldaşıyordu. Seda da bir bana bir Elçin'e bana tip tip bakıyordu. Elçin bana baktı ve dudağının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı. Ardından telefonundan bir şeyler yazdı ve o sırada bir mesaj bildirimi geldi.

' Bizim dedikodumuzu yapıyorlar. ' yazmıştı.

' Onu bende fark ettim, ' bakışı attıktan sonra bende Elçin'e bir mesaj gönderdim.

' Bu gece kulübede kendine dikkat etmeni tavsiye ederim. ' 

Aslında bu mesajları biraz da onun tepkilerini ölçmek ve yaptığı hareketlerde samimi olup olmadığını anlamak için atıyordum.

Çok geçmeden yanıt geldi.

' Artık onlarla aynı kulübede değilim, başka bir kulübeye geçtim ama olmazsa Barışların yanına geçeceğim. '

Attığı mesajın sonunu okur okumaz saniyesinde içimi kapladığı gibi gözlerimi de kapladığına emin olduğum sinirle derin bir soluk alıp başımı kaldırdım ve Elçin'e en kötü bakışlarımdan birini attım. Anında bir mesaj daha attı.

' Hey hey, tepkini ölçmek için şaka yapmıştım sadece. O kadar kız varken Barışların kulübesine taşınmayacağım tabii ki.'

İçimde oluşan ve tam olarak ne olduğunu anlayamadığım duygu yerini rahatlığa bırakırken kaşlarımı çattım. Az önce neden o kadar sinirlenmiştim?

Kaşlarımı gevşemeye zorlarken içimden kendime bildiğim tüm küfürleri ettim. 

Elçin'in attığı mesajı takmayıp hocaya odaklanmaya çalıştım.

----------

Etütten sonra biraz kulübede takılmış, ardından öğle yemeği için yemekhaneye gelmiştik. Sevmediğim bir yemek olduğu için fazla yemezken Barış'ın yine masasında olmadığını üzülerek fark ettim. Bu çocuk neredeydi? 

Son zamanlarda sürekli yaptığım gibi üzüldüğüm için kendi kendimi azarladım ve bizimkilere döndüm.

" Çarşamba günü dikdörtgen masa toplantısı yapıyoruz, güzel planlarım var. " dedim.

Kavga yanlısı olan Aras ve Kerem suratlarını asarken diğerleri beni onayladı.

Herkes yemeğine devam ederken solumda olan Deniz'e döndüm ve bizimkilerin dikkatini çekmemeye çalışarak konuştum.

" Deniz, " dedim.

Bana ne diyeceğimi soran gözlerle baktı.

" Yemekten sonra biraz konuşabilir miyiz? " 

Gözleri anlam veremediğim bir şekilde ışıldarken,

" Tabi, " dedi. " Bende seninle konuşmak istiyordum zaten. "

Başımı anladığımı göstererek salladım ve önüme döndüm. Ne diyeceğini merak etmiştim. Benimle ne konuşmak isteyebilirdi ki?

Önümde duran ve sevmediğim yemeği daha fazla yiyemeyeceğimi fark edince masadan kalktım. Tabldotu yerine koyup bizimkilere el salladım ve yemekhaneden çıktım. Denizle konuşmak için kendimi hazır hissetmeliydim. 

Kulübeye gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Deniz'in ne tepki vereceğini bilmiyordum ve onu kaybetmek istemiyordum.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle elimi cebime attım ve telefonumu çıkardım. Mesajı Deniz atmıştı.

' Nerede konuşalım? '

' Birazdan sahile gelirim. ' yazıp gönderdim.

Sahilin ıssız köşelerinde konuşmamız en mantıklısı olurdu. En azından başkaları duymazdı.  

Aynadan kendime kararlı bir bakış atmaya çalışıp kulübeden çıktım. Sahile doğru yürürken bir şezlongun üzerinde oturmuş, beni bekleyen Deniz'i görünce yanına gittim.

" Selam, " dedim beni fark etmesi için çekingen bir sesle. 

Beni fark edip ayağa kalktı ve suratına kocaman bir gülümseme yayılırken beni kendine çekip hafif bir şekilde sarıldı.

Ondan ayrılıp aşağı kıvrılmak isteyen dudaklarımı yukarı kıvrılmaya zorladım. Şu anda koşarak kulübeme gitmek istiyordum, Deniz'in yüzündeki hayal kırıklığını görmek istemiyordum.

' Bunu yapmak zorunda değilsin, söylemek zorunda değilsin. ' dedi mantığım.

Fakat vicdanım susmuyordu. Beni söylemem için zorluyordu ve ben söylemeden susmayacağına emindim.

Beraber sahilin kenarlarına doğru yürümeye başladık.

" Aslında bunu sana uzun zamandır söylemek istiyordum fakat emin olamadığım şeyler vardı, " dedi.

Ne dediği ya da diyeceği konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu, onu dinlememiştim ama yine de başımı sallayarak onayladım.

" Biliyorum kafanda soru işaretleri var ve ne diyeceğimi merak ediyorsun. " dedi. 

Biraz duraksayıp devam etti.

 " Senin yerinde başka biri olsa muhtemelen tahmin ederdi, fakat sen farklısın. Çok zeki olmana rağmen bir tek bu konuda aklını kullanamıyorsun, " 

Kaşlarımı çattım.

" Bu bir hakaret miydi? " dedim.

" Hayır, hatta iltifat bile sayılabilir. " dedi.

Korkmaya başlıyordum. Kızların, erkeklerin ve Barış'ın söylediği fakat benim ısrarla reddettiğim şey aklıma gelince stresle alt dudağımı ısırdım. 

Deniz benden hoşlanıyor olamazdı değil mi?

Neredeyse kardeşim diyebileceğim, yakın arkadaşım Deniz'den bahsediyoruz. Hani şu şıpsevdi olan ve bizim okuldayken her ay başka kızdan hoşlanan Deniz?

Olaya el atma ihtiyacı hissettim çünkü korktuğum şeyin başıma gelme ihtimali vardı.

" Önce ben söylesem olur mu? " dedim.

" Neyi? " dedi.

Sesi neşeli çıkıyordu.

" Söyleyeceğim şeyi, " dedim.

Başını iki yana salladı. Sahilin oldukça ıssız kenarlarına gelmiştik. Durdu ve bana döndü.

" Hayır, " dedi. " Cesaretimi toplamışken söylemeliyim. Yoksa bir daha söyleyemeyebilirim. "

Kalbim çok hızlı atıyordu ve bunun nedeni korkuydu.

Sertçe yutkunarak soluma baktım ve kulübelerle aramdaki mesafeyi hesaplamaya çalıştım. Şu anda tam olarak koşarak uzaklaşmak istiyordum ve bu kadar kasılmasam bunu yapardım da.

" B-ben söylemek istiyorum, " dedim. " Söyleyeceğim şey önemli bir şey. "

" Benimki de önemli, " dedi. 

Ardından ben itiraz edemeden dudaklarından korktuğum, bu güne kadar hiç ihtimal vermediğim kısa fakat anlamı büyük kelimeler döküldü.

" Melis ben seni seviyorum. "

Continue Reading

You'll Also Like

131K 7.2K 66
Tehlike Çetesi serisinin 3. kitabıdır.
434 84 22
Tamamlandı# Bir kadın gücünü görmüyor. Ve bir adam, o kadına gücünü görmesini için elini uzatıyor. O el ya kopar ya da kenetlenir ayrılmamak üzere. İ...
4.1K 311 22
•TAMAMLANDI• Yapılan soygun planı mükemmeldi fakat rastgele oluşan olaylar kadar değil. * Kısa bölümlerden oluşan küçük bir hikaye.
Damer By Helin Barcin

General Fiction

75.7K 2.9K 71
Damla ve Eren'in aşk hikayesi.. Damla, küçüklüğünden beri baba sevgisi olmadan ve babası olmadan büyürken, Eren babası yanında olsa da sevgisiz büyüm...