Mavi Isırık

By BrooklynCF

765K 54.4K 8.8K

Bilmediğin bir şeyi asla ısırma. Sonunda ne olacağını bilemezsin. More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Önemli not
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Merhaba
Herkese Yeniden Merhaba

Bölüm 16

13.9K 1.2K 87
By BrooklynCF


Şehrin, turuncu ışıkların altında kayboluşunu izlerken kendi mi de kaybettiğimi biliyordum. Bulduğum ilk otele girmiş, pencereden manzarayı izlerken artık bu dünyada kalan vaktimin kısa olduğunu bildiğim halde daha da kısalmasını istiyordum. Sadece bir damlacık gözyaşı bütün ümitlerimi söndürmüştü. 

"Artık geri dönmelisin Zuhal. Yapacak bir şey kalmadı." 

"Gerçekten kendi kendine çok konuşuyorsun." Normalde bu sesi duyunca aniden ürker, sakarlıklar yapardım. Ama şimdi sadece kocaman bir boşluk hissediyorum. 

"Nasıl geldin buraya?" dedim. Ona doğru dönmedim. Onu görünce kendimi kaybetmekten yorulmuştum artık. 

"Beni engellemedin. Ben de gelebildim." 

"Neden geldin peki?" Yoğun düşüncelerim arasında yeni keşfettiğim kontrol gücünü yitirmiş olmalıydım. Şimdi Mavi'nin neden Helen'i bulamadığını anlıyordum. Helen, onu engellemişti. Yanına gelebilmesini, onu bulabilmesini sağlayacak bütün sihirli yolları kesmişti. Adamlarım da onu bulamıyor demişti Mavi. Helen, onları da tamamen engellemiş, bloke etmiş olmalıydı. Aynı gücü bugün ben de hissetmiştim. Mavi'ye çok kızdığım zaman ona karşı koyabilecek bir güç belirmişti içimde. Ben de sonuna kadar sarılmıştım bu güce. Ama daha çok yeniydim bu konuda ve ilk başarısızlığımda yanımda bitivermişti Mavi. Kollarımı göğsümde kavuşturup ona döndüm. Karanlıkta saklanmıştı. Hafif ay ışığı siluetini belirginleştirmişti sadece. Yüzünü göremiyordum. Duvara yaslanmıştı.

"Konuşmaya ihtiyacım var." dedi. 

"Dinliyorum. Ne konuda yardımcı olabilirim? Eski sevgilinin başkasıyla beraber olmasını mı anlatacaksın yoksa barda seni rahatsız ettiğim için mi azarlayacaksın?" dedim. Işığın daha çok olduğu bir noktaya geçip bana bakmaya başladı. Hem öfkeli hem de dağılmış gözüküyordu. Gözündeki kahverengi nokta artık nokta olmaktan çıkmış maviliğini yok etmek istercesine biraz daha yayılmıştı.

"Neden buradasın Zuhal? Nereden biliyordun buraya geleceğimi? Ve neden peşimden geldin?" Yeniden arkama döndüm. Onun beni sevdiğini düşündüğümden geldiğimi söyleyemezdim. Daha fazla rezil olmadan durumu toparlamam lazımdı. Ona karşı zayıf kalmaktan yorulmuştum. 

"Bir önemi yok Mavi nedenlerin. Sadece büyük bir hataydı diyelim." 

"Tevfik yolladı değil mi?" Cevap vermemiştim. Ellerini cebine sokarak görünmez bir noktaya gülümsedi. Tevfik Bey'e kızmış gibi görünmüyordu. Anlayışla karşılamıştı. 

"Yemek yiyelim mi?" dedi. Ani konu değişimine şaşırsam da başımı olumlu anlamında sallamakla yetindim. 

Geldiğimiz lokanta gecenin bu saatinde bile hala kalabalıktı. Işıklandırmalar her yeri kaplıyordu. Mavi'nin yüzü ışıl ışıl görünüyordu. Işıkları sevmiştim o yüzden. Sandalyemi çekerek centilmence oturmamı bekledi. Gelen garson Felemenkçe konuşmuştu. Onu anlamaya çalışırken Mavi ona karşılık vermişti. 

"Umarım tavuk seversin." Kafamı salladım.

"Felemenkçe nereden biliyorsun?" dedim. 

"Uzun yıllardır boş boş oturuyorum. Çok vaktim oldu. Tek bildiğim dil değil. Birkaç dil daha biliyorum. Dil öğrenmek hem zevkli hem kafa dağıtıcı." Yemeklerimizden önce gelen şarabı bardaklara doldururken garson, aramızdaki gerilimi çözecek uygun soruları arıyordum. 

"Bu şirket de nereden çıktı?" dedim. 

"Çok eskiden kalma. Helen içindi. Araştırmalarına fon sağlıyordum falan." Hayatındaki her şeyi Helen için yapmış olması... 

"O kadar parayı nereden buldun?" dedim bir çatal daha alırken. 

"Çok yaşlıyım farkındaysan. İstemediğim kadar fırsatım oldu para için." Göz kırpıp yemeğe devam etti. Çatal bıçağı ustaca kullanıyordu. Ve şirket konusunda da tahmin ettiğim şeyleri söylüyordu. Zaten bu konuyu biraz da bundan açmıştım. Güvenli alandan başlayıp asıl sormak istediklerime geçmek istiyordum.

"Tevfik Bey kim?" Mesela bu sorunun cevabını merak ediyordum gerçekten de. Tevfik Bey ile Mavi'nin arasında güçlü bir bağ olduğu belliydi. 

"Helen gidince işleri birine bırakmam gerekiyordu. Sonuçta geri döndüğünde yeniden paraya ihtiyacım olacaktı. Helen, para harcamayı her bakımdan severdi. Hem araştırmaları için hem de o günkü moduna uygun renkte ayakkabılar giymek için." Kısa bir ara verip şarabından bir yudum daha almıştı. 

"Tevfik benim normal olan tek arkadaşım. Ondan sonra normal biriyle konuşmam sadece seninle olmuştu. O yüzden de bütün işlerimi ona devrettim. Benim yerime ilgileniyor." dedi.  

"Tuhaf ve gülünç." Bıçağımı onun gibi kullanmaya çalışırken beceriksizliğime gülüyordu.

"Neymiş tuhaf olan bakalım?"

"Filmlerdeki gibi yakışıklı çocuk yine zengin çıktı. Gizemli şirketi falan var. Adamları var. Saçma sapan işler işte." dedim. En azından bu kısmı klişe olmasaydı da olurdu. Daha romantik olması için Mavi de fakir olsaydı mesela benim gibi. 

"Helen hakkında bir şeyler söylemiştim sana. Ölümsüzlüğü bulmaya çalışıyordu. Ona yardım etmek hoşuma gidiyordu. Onun yanında olmak hoşuma gidiyordu zaten. Konu her ne olursa olsun yanında olmam yeterliydi." Bardağımda kalan şarabı tek yudumda bitirmiştim. Yenisini doldurmak için uzanırken Mavi beni engellemişti. 

"Barda içerken sen, ben böyle bir şey yapmadım ama." dedim öfkeyle.

"Konuyu açman iyi oldu. Önce bunu konuşalım." Bardaki kız aklıma gelince sinirden kıpkırmızı olmuştum. 

"O kıza düşündüğün gibi bir şey yapmayacaktım. Gerçekten. İnan bana." Kelimelerin üzerine basa basa söyleyince haklı olmuyordu kimse. 

"Bunu bana tekrarlamana gerek yok Mavi. Asıl şuna cevap ver. Ya Helen seni görünce boynuna atlasaydı? O zaman ne olacaktı?" dedim sabırsızlıkla. Geldiğimizden beri asıl konuşmak istediğim konu buydu. 

"Cevap ver hadi." dedim. Gözlerini benden kaçırıyordu. 

"Sana yemin ederim ki bilmiyorum. Cevap bu. Bilmiyorum. Bana koşsaydı ne yapardım bilmiyorum. Beni öpse ne yapardım bilmiyorum. O adamla gördükten sonra şu an ne hissediyorum onu da bilmiyorum. Acı çekiyorum evet. Ama ne için acı çektiğimi de bilmiyorum. Çok karmaşık Zuhal. Sen geldiğinden beri çok karmaşık. İşkence bu." Pes ederek arkasına yaslandı. Çantamı alıp yerimden kalktım.

"Tamam o zaman. Bitireyim bu işkenceyi. Sana evdeyken söylediklerimi çiğneyerek buraya geldim. Ama keşke gelmeseydim. Ağzımdan çıkanların arkasında durmam gerektiğini çok iyi hatırlattın bana. Bütün suç benim. Hoşça kal." 

Başından beri gelmem hataydı zaten hem bu yemeğe hem de Hollanda'ya. Tam taksiye binecekken güçlü kollar beni yakalayıp kendine çekmişti.

"Eğer bunu şimdi yapmazsam her şey belirsiz kalacak. Eğer şimdi yapmazsam bu, benim içimde hep soru işareti olarak kalacak. Belki de her şeyi çözmemi sağlayacak." 

"Ne?" dedim neden bahsettiğini anlamayarak. 

"Bu." Dudakları dudaklarımla birleşti. Hiç beklemediğim bu hareketi beni tamamen ele geçirirken ayakta durmakta zorluk çekiyordum. Kolumu beline sararak dengemi sağladım. Öpüşü şiddetlenirken hala karşılık vermediğimi fark ettim. Gözlerimi açıp ona baktım. Onunkiler kapalıydı. Sanki bütün dünya durmuştu. Ya da çok hızlı dönüyordu. Işıklar etrafımızı tuhaf bir sıcaklık vücudumu sarıyordu. Ona hem karşılık vermek istiyordum hem de neden bunu yaptığını anlamaya çalışıyordum. Yavaşça onu geri ittim. Kendini toparlayıp bana baktı.

"O gözyaşı senin içindi. Sakın bana ölümden söz etme bir daha. Ölmene asla izin vermem senin. Gerekirse eğer, ben ölürüm." dedikten sonra karanlıkta gözden kayboldu. Taksicinin tuhaf bakışlarıyla kendime geldikten sonra kaldığım otelin adını söyleyerek Mavi'nin ardından ben de karanlığa karışmıştım. 

O, benim için ağlamıştı. Beni öpmüştü. Kalbim pır pır atıyordu. Midemde kelebekler uçuşuyordu. Biliyordum, onun hala kimi sevdiği belli değildi. Ya her şeye rağmen Helen'i seçerse diye düşünüp duruyordum. 

"Karamsarlığı bırakıp bu gece mutlu uyu bari Zuhal." Kendi kendimi teselli ettikten sonra yatağıma uzanıp uzun zamandan sonra ilk kez huzurla uyuyakaldım. 

Yazardan not;

Arkadaşlar sınav haftam nedeniyle biraz gecikti yb ama bakıyorum ki hiç yeni okunma yok. Açıkçası bu durum beni çok üzüyor. Yazma hevesimi kırıyor. Ne yapsak? 

Continue Reading

You'll Also Like

9.7K 358 25
cok begendigim bi hikayeden alintidir. kendisinin bazi nedenlerden dolayi devam edememesi ve şuan haberi bile yok boyle bisey yaptigimdan umarim okur...
6.3K 332 14
Yazım yanlışları ve düşük cümlelerden temizliyorum. Kopuk gelen bölümleri de tekrardan ele alacağım. "+" işareti gördükleriniz yeniden düzenlenmiş o...
40.1K 2.5K 43
Diego Anderson vampirlerin başıdır. Safkan bir vampir olmasıyla birlikte aynı zamanda da bir melez ve binlerce yıl yaşayıp çok fazla olaylar görmüştü...
74.2K 3.4K 30
Bir berdel hikayesidir.. Havin sevdiğinden ayrılırken nerden bile bilirdi evleneceği adamın kuzeni olduğunu herşeyden habersiz berdeli kabul etmişti...