Medya: Rüya.
Koşarak banyoya girdi. Ben de arkasından sendeleyerek yanına gittim. Tuvalete eğilmiş, kusuyordu. Onu kusarken görmek bile miğdemi bulandırmıyordu.
Alkole alışık olmadığı belliydi.
Ortalama beş dakika sonra işini bitirmişti. Dengesiz bir şekilde ayağa kalktı. Sallanarak ellerini duvara koyup, başını öne eğdi.
"Özür... dilerim."
İstemsizce dudaklarım kıvrıldı.
"Sorun değil." Yanına gidip onu lavaboya götürdüm. Suyu açtım ve yüzünü yıkadım. Elim, tenine değince farkettim.
Çok sıcaktı. Ateşi çıkmıştı sanırım. Belliydi zaten. Çok halsiz görünüyordu. Havluya uzanıp yüzünü kuruladım. Arada ben de dengemi kaybediyordum.
Sarhoş, sarhoşa bakmaya çalışıyordu sonuçta.
Havluyla işim bittikten sonra fırlattım. Elimi, Derin'in beline sarıp ona destek olarak banyodan çıkardım.
Sallanarak koridorda ilerliyorduk. Bazı yerlere çarpmasaydık iyiydi. Zar zor Derin'i odamıza getirdim. Onu yatağa uzandırıp, ben de hemen yanına uzandım. Yüzümü ona çevirdim.
"Tanrım, Derin. Miğden beni sevmiyor."
Sesimi duyup, o da yüzünü bana çevirdi. Gözleri, hala kırmızılar içindeydi. Donuk bir ifade vardı suratında.
"Alışık değilim."
Sırıtarak gözlerimi kıstım.
"Farkındayım."
Gözlerime bakıp, kahkaha atmaya başladı. Eliyle gözlerini silerken tekrar bana döndü.
"Rüya, yatakta çok iyisin."
Gözlerinde olan elini tutup, onu kendime çektim.
"Bir şey yapmama izin vermedin daha."
Gözleri dudaklarıma kaydı. Elini, dudağıma getirip dokundu.
"Ne yapıcaktın?"
Dudağımda olan parmağını yavaşça yaladım.
Gözlerini, tahrik olmuşcasına kapattı ve nefes verdi.
"Arzuladıklarımı." Dedim fısıldayarak.
Elini dudağımda gezdirip, yanağıma koydu.
Okşadı.
"Arzuluyor musun?"
Her saniye. Her saniye seni öpmek, sana dokunmak, nefesini dudaklarımda hissetmek, en çok da elini tutup, sahiplenmek istiyorum.
Sırıttım.
"Rüyalarıma giriyorsun."
Dudakları kıvrıldı. Suratını yüzüme yaklaştırıp, dudaklarıma bir kaç santim kala durdu.
Durma. Öp dudaklarımı.
Dudaklarını yalamasıyla içimde fırtınalar koptu.
Karnımda hafif bir sıcaklık ve titreme.
Kaşlarımı çattım.
"Üstünde öyle izler bırakacağım ki bunu yaptığına pişman olacaksın, Derin Yüksel."
Bileklerini tutup, bir hamlede üstüne çıktım. Gülümsedi. Dudaklarıma bakıyordu.
Onu çıldırtmak istiyordum.
Öpücekmiş gibi yaklaşıp, boynuna eğildim. Sert, canını biraz yakacak şekilde boynunu dişledim.
Ağzından bir inilti kaçırdı. Daha önce de uyurken boynunu dişlediğimde hafifçe inlemişti.
Yavaşça dilimi boynuna değdirip, boydan boya yaladım. Elleriyle sırtımı kavrayıp, beni kendine bastırdı.
Göğüslerim, göğüslerine değince irkildim.
Dizimi, bacaklarının arasına yerleştirdim. Temas ediyordu.
Dizim.
Kadınlığına.
Dizimi hafif bastırınca, elleriyle sırtıma tırnak geçirdi. Bu hoşuma gitmişti. Fazlasıyla.
Ben hala boynunu emerken, eli sütyenimin kopçasına takıldı. Tüylerim diken diken oldu. Elini kopçanın altına soktu.
Tanrım...
Boynundan çekilip, dudaklarına fısıldadım.
Fısıldarken, her kelimemde dudaklarım dudaklarına değiyordu.
"Sakin ol, bebeğim."
Yavaş bir hamleyle dudaklarımızı birleştirdi. Alt dudağımı kavrayıp, sertçe ısırdı. İkimiz de derin nefesler alıyorduk ve nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
Duraksadı ve sırıttı.
"Sen... gerçekten çok iyisin."
Gülümsedim.
"Çünkü seninle sevişiyorum."
Sırıtışı büyüdü. Bugün, ilk defa gamzelerini gördüm. Hep yüzüne dikkat etmişimdir ama daha önce gamzelerini görmemiştim
Tanrım, çok tatlıydı.
Uzanıp yanağındaki gamzesini öptüğümde gözlerini kapattı.
Dudaklarının yanındaki gamzelerini de öpünce, dudaklarını ısırdı.
Sırıttım.
"Sabretmeyi öğrenmelisin."
Hâlâ sırıtıyordu. Konuşmadı. Kafasını yukarı aşağı hafifçe sallayarak beni onayladı. Dişleri arasındaki dudağını, yavaşça bıraktı. Sanırım ben de sabretmeyi öğrenmeliydim.
Boynuna bir sürü öpücük kondurup, köprücük kemiklerini öptüm. Elim karın çevresinde daireler çiziyordu. Arada irkildiğini farkediyordum. Bu beni, ona acıktırıyordu. Ona olan iştahımı, kabartıyordu.
Göğsünün üst tarafına dilim değdiği an iç çekti. Bunu kelimelere dökersem, "Shhhhmmm" evet, kesinlikle buydu.
Dilimi yavaşça göğsünün üst tarafında gezdirmeye başladım. Sütyeni hala duruyordu. Tabii, benim ki de duruyordu.
Onu o kadar çok çekip çıkarmak istiyordum ki.
Ne yazık ki, hazır değildim.
Ayrıca, gördüğüm bu güzelliği yarın unutmak istemiyordum.
Göğüslerini es geçip, karnına indim. Ellerimi, sırtına koydum. Ellerim, sırtından, kalçasına doğru inip çıkıyordu.
Teni, bembeyaz ve pürüzsüzdü.
Şeker gibi kokuyordu. Onu ısırmamak için kendimi zor tutuyordum.
Karnını sakince yalamaya başladım. Göğüslerinin bittiği yerden, göbek deliğine kadar yaladım. Kasıklarını öptüm. Şortunu elimle biraz aşağı indirip, açtığım yeri yaladım.
Aldığı derin nefesle karnı kalkıp indi. Ellerini ensemde gezdirdi.
"Rüya..."
Şortunun fermuarını yavaşça açtım. Gözlerim şortundayken fısıldadım.
"Merak etme, sadece orada mı diye kontrol edeceğim."
Çok derin nefesler alıyordu. İncecik beli inip kalkarken benim de nefesim hızlanıyordu. Gözlerini kapattı.
"Çok oyalanma."
Sırıttım. Elimi şortunun içine ittirdim. Kafasını geriye attı. Dudakları aralandı.
Ben mi?
Ben kendimi kaybettim. Durmalıydım yoksa, Derin'e bir şeyler olucaktı. Ben bunu unutmak istemiyordum.
Sadece bir kaç saniye okşayıp, elimi yavaşça çektim.
Derin gözlerini araladı. Çok tahrik olduğu gözlerinden okunuyordu. Daha fazlasını istiyordu. Söyleyemiyordu.
Suratımda ki sırıtışı sildim. Derin'e yaklaştım. Burunlarımız birbirine değerken mırıldandım.
"Oradaymış."
Gülümsedi. Gözlerini tekrar kapattı.
Gözlerim dudaklarına yöneldi.
Fısıldadı.
"Dudaklarım da orda mı bakar mısın?"
Sesini kısarak seksi bir şekilde söylemesi beni tahrik etti.
"Ellerim vücudunla meşgul. Dudaklarımla baksam?"
Dudaklarını ısırdı.
Yaklaşıp, kafamı hafif yana çevirdim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Doğrularak dudaklarını araladı. İstediğini yapıp, dilimi dudakları arasına ittirdim.
Dilim diline değince, ikimizde irkildik. Elim göğsünü kavradı.
Elleri sırtımda dolaşıyordu.
Elim tekrar şortuna yönelince durmamız gerektiğini anladım.
Yoksa içimde uyuyan canavar uyanacaktı.
Dudaklarını ısırarak bıraktım.
Gözlerini araladı. Sanki bitsin istemiyor gibiydi.
Ben de öyle.
Bir şey demeden sadece gözlerini kapattı. Yorulmuştu.
Ben de üstünden kalkıp yanına uzandım. Hâlâ soluk soluğaydık. Yorganı üstümüze çektim. Kafasını göğsüme yasladı.
Mırıldandı.
"Hatırlamak ister miydin?"
Saçlarını öptüm.
"Tüm hafızamı bu anılar karşılığında alabilirler."
Gülümsedi.
O hatırlayacaktı. Ben yine unutacaktım. Kahretsin.
♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀
Sabah olunca, Rüya'ya döndüm. Üstünde sadece sütyen, bana sarılıyordu. Kolunu yavaşça üstümden çektim. Kıpırdandı. Daha erkendi. Saat, 06:34'dü.
Sakince yataktan kalktım. Baktığımda şortumun fermuarı açıktı.
Tanrım...
Fermuarı kapatıp, üstüme bir askılı beyaz bluz geçirdim. Rüya'nın dolabını açıp, rastgele bir tişört aldım. Dün Rüya'nın yırttığı tişörtümü de alıp, çantalarımdan birine tıktım.
Yatağa gidip, Rüya'yı doğrulttum ve tişörtü giydirdim.
Tanrım, göğüsleri harika görünüyordu.
Kendine gel.
Kaşlarını çattı. Uyanıcak diye çok korktum. Neyse ki uyanmadı. Hemen tekrar yatağa yatırıp, örttüm. Etrafı da biraz topladıktan sonra ben de yanına uzandım.
Belki yırtık tişörtümü veya yarı çıplak olduğumuzu görseydi hatırlayacaktı.
Bunu istemiyordum. Belki de sadece zevk olduğu için yapmıştı. Yılbaşında da zevk için yapmış olabilirdi. Sonuçta hep sarhoştu.
Sarhoş değilken beni hiç öpmemişti değil mi?
Hayır.
Ben onu öptüm ama.
Yılbaşında. Ben sarhoş değildim ve karşılık verdim.
Ama bilmiyor, hatırlamıyor.
♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀♥♀
Sabah olunca, gözlerimi araladım. Yanıma baktım. Derin, arkasını dönmüş yatıyordu. Yorganı çekip yerimde doğruldum.
"Hey, Derin."
Arkasını dönmeden mırıldandı.
"Hmmm?"
Esnedim.
"Sana da günaydın."
Cevap vermedi. Merak edip, elimi beline koyarak onu bana çevirdim. Kaşlarını çatmış, gözleri kapalıydı. Terlemişti.
"Derin? Sen iyi misin?"
Yine cevap vermedi. Kaşlarını yukarıya kaldırarak 'hayır' dedi.
Elimi alnına koydum.
Tanrım, o yanıyordu.
Çok halsiz ve yorgun görünüyordu.
"Derin, sen yanıyorsun! Tanrım, bu bluzla yatılır mı?! Üşüttün işte."
Cevap veremiyordu. Ben niye bağırıyorsam.
Tüm yorganı Derin'e sarıp, dürüm ettim.
Kaşlarını çatıp zar zor konuştu.
"Ah, sıcak."
Biraz sonra ekledi.
"Çok... çok sıcak."
Daha çok terlemeye başlıyordu. Hemen dolabı açıp, düzgün bir tişört ve atlet aldım.
Yorganı çözüp, Derin'i doğrulttum. Bluzunu çıkarmayı kolaylaştırmak için kollarını havaya kaldırdı.
Çıkarttım ve yatağa koydum.
Bedenine bakarken, "Neden atlet giymezsin ki?" Dedim ve aldığım atleti giydirdim. Çok seksiydi ama kendimi tutmalıydım. Ardından aldığım tişörtü de giydirdim. Baktım ki, altında mini bir şort var. Tanrım, onu da çıkartıp düzgün bir şey giydirmeliydim.
Şortunu,
Çıkarmalıydım.
Tanrım! Tamam, bunu yapmalıydım.
Şuan hislerimi kitliyorum.
Kitliyorum.
Kitledim.
Parola önümdeyken kitli kalmam biraz zor olucak.
Elim şortuna gidince irkildi. Suratım alev alev yanıyordu. Hızlıca fermuarını açıp, şortunu sıyırdım.
Kırmızı?
Tanrım, bana bir şeyler oluyor.
Tamam sakin ol, sakin ol.
Utandığını görebiliyordum. Ben de utandım. Hemen dolaptan bir pijama alıp, giydirdim. Ah, işte oldu.
Bana bir şeyler olmasa iyiydi. Alt tarafta işler pek iyi gitmiyordu.
Tekrar onu yorgana sardım. Dudakları aralandı. Söylemekten vazgeçti. Kaşlarını tekrar çattı. Derin nefesler alıyordu. Mutfaktan bir bez bulup, terini sildim. Bezi tekrar ıslatıp sıktım ve alnına koydum.
Yanına uzandım.
Tekrar uykuya daldı. Ben de onu izlerken uyuya kaldım.
♀♥♀♥♀♥♀♥ 3 Saat Sonra ♀♥♀♥♀♥♀
"Rüya."
"Rüya..."
"Rüya."
"Ah, Rüya!"
Aniden irkildim.
"Ha? Ne? N'oldu?"
Derin'e döndüm. Elleriyle yorgandan kurtulmaya çalışıyordu. Gözlerini araladı.
"Çok sıcak, Rüya."
Doğruldum ve alnındaki bezi aldım. Bez çok sıcaktı.
"Üzgünüm ama terlemelisin, Derin."
Yorganı gevşetince, yorganı tuttum.
Üstünü örterken, elimi sıkıca tuttu. Örtmeme izin vermedi. Gözlerime bakıyordu.
"Rüya..."
"Soy beni."
Şaşkınca gözlerine baktım. Hâlâ çok terliyordu.
"Ha?!"
Kaşları masumca eğildi.
"Lütfen, soy beni."
Elimi çekmeye çalışırken, daha sıkı tuttu.
"Hayır, terlemen-"
Bağırarak sözümü kesti.
"Soy beni!"