Benim Oğlum

By Kelebbek

690K 30.1K 2K

Bir gün kapının önünde bir çocuk bulsanız ne yapardınız? #bu isimle yazılan ilk hikayedir More

1-Umut
2-Yeni hayat
3-Bakıcı
4-Anne
5-Oğlum
6-Havuz
7-Haksızlık
8-Kahve
9-Sunum
10-Adnan
11-Beklenmeyen
12-Masalım
13-Bana Sarılır Mısın?
14-Ne!
15-Şirket
16-Sevgili
17-Piknik
18-Bazı Sırlar
19-Yaşlı Teyze
20-Yemek (Part 1)
20-Yemek(Part2)
22-Tehdit
23-Üç Yıl
24-Kaçış
25-Telefon
26-Piknik
27-Kavga
28-Benim Oğlum
29 -Mutluluk
30-Kilitli oda
31-Cenk Babam
32-Naciveyt Ayaba !
33-Ebe!
34-Kriz
35-Alışveriş
36-Asansör
37-Aile Büyükleri Günü
38-Köpek
39-Aliye Hanım
40-Beklemek
Final
Final sonrası
SİZİN DESTEĞİNİZ
Hazine

21-Kızlar Gecesi

11.6K 652 56
By Kelebbek

~~~~

"Buğra saçmalıyorsun! Niye böyle bir şey yapacaksın?!" diye çıkıştı Masal.

"Arabada konuşalım bunları." deyip kardeşinin elini bıraktı. Yeğenini kucağına aldığında Masal da anneannesini öpüp sarıldı. Annesi ve babası da ona sarılması için bekliyorlardı ama Masal bunu yapmayacaktı.

Dışarı çıkıp arabaya bindiklerinde Masal sinirini yatıştırmaya çalışıyordu. Emir'in hatası herkese mâl olamazdı. Bu diğer insanlara yapılan çok büyük bir haksızlıktı.

"O herif seni öpmeseydi ben bu anlaşmayı bozmaya çalışmazdım."

"Şirket Emir'in mi ha? Diğer insanlara haksızlık ediyorsun ama haberin yok. Buğra, hayat sandığın kadar kolay değil. Senin her daim cebinde paran, altında araban olabilir ama bu rahatlık herkes için geçerli değil. Bu anlaşmayı yaparak Emir'i yıkamazsın. Adam zaten mimar. Şirket batsa gider başka bir yerde rahatlıkla iş bulur ama anlaşmayı bozduğunda şirketin sekreterini, temizlikçisini, güvenliğini de düşün. Yaşadıklarım olmasaydı senin kadar bencil düşünebilirdim ama hayat o kadar da bencil düşünülecek bir yer değilmiş."

"Ne yapayım o zaman söylesene! Sırf verdiğim sözden dolayı adamın ağzını burnunu dağıtamıyorum. Hadi bugün Sevgilerde kalacaksın. Yarın o eve gidince ne olacak? O adamın sana zarar vermeyeceğini nereden bileceğim?"

"Ağabeyimsen bileceksin. Orası sana kalmış ." diyerek tüm yükü Buğra'nın üzerine yıktı.

Sevgi'nin evine geldiklerinde Buğra'yı öpüp arabadan indi. Buğra'nın öfkesinin dinmeyeceğini biliyordu. Belki de o kadar konuşmaya rağmen anlaşmanın bozulması için babasını ikna edecekti. Söyledikleri yetersiz gibiydi ama bir şekilde ağabeysini ikna edecekti.

Zili çaldığında kapıyı üzerinde pijamayla, yüzünde büyük bir gülümsemeyle arkadaşı açtı. Sevgi arkadaşına 'hoş geldin' demek yerine direk Umut'u kucağına almış sevmeye başlamıştı. Masal onları önemsemeden içeri girip çantasını kenara bıraktı. Sevgi'nin anne ve babası ortalıklarda gözükmüyordu.

"Geç hadi odama. Annemler yok, üzerini değiş biraz dedikodu yapalım."

Masal gülümseyerek başını salladı ve yukarı çıktı. En az kendi evi kadar bu evinde detaylarını unutmazdı. Neredeyse ömrünün yarısı burada geçmişti. Her hafta mutlaka ya Sevgi onlara gelirdi ya da Masal eşyalarını toplar bu eve gelirdi. Kendisinin pijaması yanında olmadığı için dolaptan Sevginin pembe pijamasını alıp giyindi. Saçlarını ev topuzu yapmak yerine salık bıraktı. Saçlarıyla oynamayı her daim seviyordu. Bugün kızlar gecesi olacaktı ve anlatacaklarına rağmen her şey güzel olacaktı.

Aşagı indiğinde oğlu ve arkadaşı oyun oynuyorlardı. Sevgi yastığı yüzüne koyup, garip sesler çıkardıktan sonra yastığı yüzünden çekiyor, Umut da kahkahalarla gülüyordu. Oğlunu kucağına alıp öptü. Sevgi ise yaptığı oyuna devam ediyordu.

En son oyunu bırakıp "Aç mısın yoksa abur cubur mu hazırlıyım?"

"Aç değilim." diye yanıtladı.

Cips yiyip, kola içip stres atmak istiyordu Masal. Her zaman olurdu bu. Her cips çıtırdadığında üzerindeki stres azalıyordu. Sevgi yiyecekleri getirdiğinde cips tabağını eline alıp yemeye başladı.

"Emir'in geldiğinizden haberi var değil mi? Umut'u bırakmazdı ne oldu merak ettim."

"Haberi yok ama kırk yılda haber vermesem iyidir."

"Ne oldu ki?"

Masal tam ağzını açmış cevap verecekti ki Sevgi'nin telefonu çaldı. Arayan Mertti. Sevgi nişanlısı ile konuşurken her saniye mimikleri değişiyordu. Mert Emirden öğrendiği her şeyi anlatmış, Sevgi de şok olmuştu.

Telefonu kapatacakken "Aşkım sen kapatsana, ellerim yağlı." diyerek telefonunu sehpanın üzerine bıraktı.

"Sevgi ben sana sürekli bir şeyler anlatmayı erteliyordum ya. İşte onları anlatmanın zamanı geldi."

Mert telefonu kapatacakken Masal'ın dediklerini duydu. Ne diyecekti merak ediyordu. Yatağına uzanıp telefonun diğer ucundaki sesleri dinlemeye başladı.

"Ya Masal önce şu öpüşme mevzusunu anlat."

"Anlatacak bir şey yok. Öptü bende tokat attım. Bak anlatacaklarım daha önemli. Eğer şimdi cesaret edemezsem bir daha hiç anlatamam"

"Ay tamam anlat hadi bekliyorum."

Mert sabırla söylenecekleri bekliyordu ve Masal'ın anlatacaklarının saçma olmamasını umuyordu.

"Hani Tarık vardı ya?" dedi. Daha sonra derin bir nefes aldı.İşin bu kısmı anlatmak zordu. Ne yaparsa yapsın o yaşadıklarının gözünün önüne gelmesini engelleyemiyordu.

"Mezuniyet partisi vardı. O da katılmıştı. Üzerimde senin beğendiğin mavi bir elbise vardı."

"Ee Masal anlatıver."

"Bak önce sakin ol ama tamam mı?"

Sevgi hızla başını sallarken bir yandan da cips yiyordu. Mert bile telefonun ucundan Masal'ın anlatacaklarını bekliyor, 'Lafı ağzında geveleme de anlat' demek istiyordu.

"O gece Tarık beni eve bırakmak yerine evine götürdü ve odasına çıkardı."

"Ayrılmak istediğini falan mı istedi? O yüzden mı ismini bile duymak istemiyorsun?"

"Aşkım bir sus" diye mırıldandı Mert. Sevgilisi susmadığı sürece kalpten olanları öğrenemeyecekti ve bu gidişle kalpten gidecekti.

"Hayır, Tarık o gün bana tecavüz etti." En iyisi her şeyi tek nefeste söylemekti. Yoksa beklerse söyleyemezdi. Ve tecavüz kelimesini ilk defa bu kadar net ve duygusuzdile getirebilmişti.

"Ne!" diye bağırdı Sevgi. Bağırmasına Umut korkmuş, ağlamaya başlamıştı. Masal, arkadaşının şaşkınlığını üzerinden atmasını bekleyip oğlunu susturmaya çalıştı. Herkes yavaş yavaş öğrenmişti. Nasıl olsa en yakın zamanda ortalıktan kaybolacaktı. Bundan sonra kim, ne öğrenirse umurunda değildi. Yeter ki her şeyi çözüp Emir'in evinden ayrılsındı.

Mert sabırla olayın devamını dinliyordu. Oysa Masal dışarıdan sert, otoriter yapıya sahip, istediğinde Emir'i sinir edebilecek kapasitede olan bir kızdan başkası değildi. Ayrıca yaşı çok gençti. Tecavüze uğramasına rağmen bu kız hâlâ nasıl hayattaydı? Başkası olsa büyük ihtimalle intihar ederdi. Masal'ın yaşadığını duyunca istem dışı sinirle elini yumruk yaptı.

Masal, nihayet oğlunu susturduğunda arkadaşına döndü. Sevgi'nin gözlerinden yaşlar sessizce firar ediyordu ve bakışları Masal'ın üzerindeydi.

Gülümsedi genç kadın. Olanları ilk yaşadığında o da böyle ağlamıştı. Bağırarak, herkese sesini duyurarak ağlamak istese de kimse olayı bilmediği için sessizce ağlamıştı.

"Ağlayınca hiçbir şey düzelmeyecek Sevgi. Denedim olmadı. Ben, ağlayarak bir şeyler düzeltmeyi beceremedim."

"Masal, ben özür dilerim. O zamanlar kötü durumda olduğunu fark edemedim. Ne olur beni affet."

"Özür dilemene gerek yok. Hem sen tatile gitmiştin. Bende üç ay odamda ağladım sadece"

Mert her şeyi şimdi anlıyordu. Eksik taşlar yerine yeni yeni oturuyordu. Demek ki Sevgi ve Masal önceden tanışıyorlardı. Peki bunu neden saklamışlardı?

"Sonra bir gün babam odama geldi. Çok sinirliydi. Ne olduğunu anlayamadan kolumdan tutup sürükledi. Ne olduğunu sorduğumda bana cevap vermek yerine kolumu sıkıyordu. Salonun ortasına fırlatıp hamile olup olmadığımı sordu."

Her şey daha fazla karışıyordu. Ne yani Masal bir de hamile mi kalmıştı? Şu an telefonu dinlediğini itiraf edip aklında ki soruları Masal'a sormak istiyordu. Sevgi, eliyle ağzını kapatmış göz yaşları hâlâ akarken arkadaşını dinlemeye çalışıyordu.

"Hamile miydin peki?" diye mırıldandı. Kızıyordu kendine. Masal en zor günlerini yaşarken o üç ay boyu tatil yapmıştı ve Masal'ı aradığında sesinde hiç bir gariplik fark etmemişti. İyi bir arkadaş olamadığına kızıyordu. Tarığ'a kızıyordu. Oysa Masal'ı çok sevdiğine inanmıştı. Arkadaşını üzmeyeceğini düşünmüştü ama yanılmıştı. Asıl kızgınlığı ise hayataydı. Böyle onursuz insanlar varken Dünya nasıl temiz kalabilirdi?

"Evet. Şüphelenince hastaneye gittim. Hamile olduğumu öğrendim."

"Aldırdın mı peki?"

Ağlamaya devam ediyordu ama sesi yorgun çıkıyordu. Öğrendikleri tüm enerjisini yok etmişti.

Masal gülümseyerek "Sabret, hikayenin sonu var." dedi.

Bu kız ne kadar çok uzatıyordu. Mert de aynı nişanlısı gibi aynı sorunun cevabını bekliyordu.

"Babama dinlemesini, her şeyi açıklamak istediğimi söyledim ama beni dinlemedi. Adnan Aydemir beni kapının önüne attı Sevgi."

Adnan Aydemir. Ne yani o adam Masal'ın babası mıydı? Demek Sevgi o adamı şirkette gördüğü zaman bu yüzden telaş yapmıştı.

"Buğra, o seni korumadı mı?"

"Gelmesine bir hafta vardı. Yazın yurt dışında işleri vardı ve onu göremeden olanlar oldu."

Buğra? O zaman Masal ve Buğra sevgili değil kardeşlerdi. Mert duyduklarına git gide inanamıyordu. Nasıl bir oyundu bu? Kız resmen oskarlık oyun oynamıştı. Hemde kendi başına çevirmişti bu oyunu.

"Masal, ben tatilden geldiğimde defalarca seni sordum ama birinin de ağzını bıçak açmadı. Hatta en son beni kovdular."

"Biliyorum canım, sen canını sıkma ." dedi. "Banka da bana açılan hesapta ki parayı kullanmak zorunda kaldım, başka çarem yoktu. Kendime bir ev tuttum, eşyalar falan derken bir düzen kurdum."

"Bebeğe ne oldu?"

"Kıyamadım, aldıramadım. Bir cana kıymanın hesabını Allah'a nasıl verirdim? Dokuz ay sabrettim. Sonra da doğum yaptım. Üç beş ay daha o evde kaldım ama sonra param bitince evden atıldım."

"Çocuk nerede peki? Nerede kalıyor?"

Masal, Umut'u biraz geriye çekip göğsünü açtı ve onu emzirmeye başladı.Zaten Umut da acıkmıştı. Sevgi şaşkınlıkla bakıyordu.

"N-Ne yani Umut senin oğlun mu?"

Mert daha neler duyacaktı? Önce tecavüz, sonra Sevgi ile yıllardır süren arkadaşlığı, Adnan Aydemir'in kızı olması, Buğra ile kardeş çıkmaları, şimdi de Umut çıkmıştı. Emir, Umut'u nerede bulduğunu anlattığında Mert o zaman tanımadığı kadına kızmıştı ama düşününce Masal da haklıydı. Elinde bir çocuğu ile sokaklarda kalmıştı.

"Evet oğlum. Sevgi, özür dilerim daha önce anlatamadım ve seni çok kırdım."

"Boş ver bunları. Şimdi ne yapacaksın? Emir'in yanında yaşamaya devam mı edeceksin?"

"O duruma sonra bakacağız. Sevgi lütfen kimseye anlatma. Anlatırsan eğer Umut'u elimden alırlar. Biliyorsun, Umut artık Emir'in nüfusuna kayıtlı."

Mert, Masal'ı anlayabiliyordu ama Emir'e anlatması gerekenler de vardı. Emir aptal yerine konulmuştu ve o bunu hak etmiyordu.

Sevgi arkadaşının yanına yaklaşıp sıkıca sarıldı. "Şapşal, tabi ki anlatmam." dedi.

Arkadaşından ayrılıp sehpanın üzerindeki telefona yöneldi. Masal ile meşhur şarkısını açıp biraz keyif bulmak istiyordu. Telefonu eline aldığında yanlış gördüğünü düşünmek istedi. Gözlerini kapatıp tekrar açtı. Hayır! Yanlış değildi. Mert hâlâ telefondaydı. Ne yani tüm konuşmaları dinlemiş miydi?

"Sevgi." dedi Masal. "Ne oldu? Niye sustun?"

Sevgi telefonu Masal'a doğrultup "M-Mert." dedi.

Galiba Masal artık bitmişti. Mert ve Emir yakın arkadaşlardı ve muhtemelen Mert her şeyi arkadaşına anlatacaktı. Peki ya Masal? Daha o evden gidememişken oğlunu nasıl koruyacaktı? Korkusu Emir'in, Umut'u elinden almasıydı.








Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 51.7K 54
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
17.7K 1.1K 44
Kaderin Kitabının Efsanesi kitabının ilk yayınlandığı düzensiz hâlidir.
379K 27.6K 42
Ada ölmek için yazdığı adama aşık olduktan sonra hayatı tamamen değişir. Peki adam Adayı ölmekten vazgeçirebilecek midir?
1.7M 102K 62
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.