Benim Oğlum

By Kelebbek

690K 30.1K 2K

Bir gün kapının önünde bir çocuk bulsanız ne yapardınız? #bu isimle yazılan ilk hikayedir More

1-Umut
3-Bakıcı
4-Anne
5-Oğlum
6-Havuz
7-Haksızlık
8-Kahve
9-Sunum
10-Adnan
11-Beklenmeyen
12-Masalım
13-Bana Sarılır Mısın?
14-Ne!
15-Şirket
16-Sevgili
17-Piknik
18-Bazı Sırlar
19-Yaşlı Teyze
20-Yemek (Part 1)
20-Yemek(Part2)
21-Kızlar Gecesi
22-Tehdit
23-Üç Yıl
24-Kaçış
25-Telefon
26-Piknik
27-Kavga
28-Benim Oğlum
29 -Mutluluk
30-Kilitli oda
31-Cenk Babam
32-Naciveyt Ayaba !
33-Ebe!
34-Kriz
35-Alışveriş
36-Asansör
37-Aile Büyükleri Günü
38-Köpek
39-Aliye Hanım
40-Beklemek
Final
Final sonrası
SİZİN DESTEĞİNİZ
Hazine

2-Yeni hayat

39.9K 1.5K 80
By Kelebbek



Genç adam şaşkınlıkla bir elindeki mektuba bir de çocuğa bakıyordu. Tüm bunlar şaka falan mıydı? Dikkatlice etrafına baktı ama kimse yoktu. Şaka değildi. Mutu ve çantasını da alıp salona geçti. Ne yapacaktı? Gerçekten bu çocuğa bakacak mıydı? Henüz yirmi dört yaşındaydı. Kendine bakabiliyor, yemek yapabiliyordu ama küçük bir çocuğa bakmak sorumluluk isterdi. Bir tarafı 'Benim çocuğum değil. Bakmasam da olur. 'diye düşünürken diğer tarafı 'Onu bir yurda bıraka bilecek misin? 'Diyordu. Ne yapacağını ciddi anlamda şaşırmıştı.



Kucağında olan Umut'u koltuğa oturtup onunla ilgilenmeye başladı. Umut koltuğun kenarındaki yastığı asılıp kenarını dişlemeye başladı. Bu çocuk en fazla bir yaşında olmalıydı .Umut'un yaptıklarına tebessüm etti. Eğer bu küçük çocuk bilseydi şu an ne durumda olduğunu böyle mutlu olamazdı , annesinin elinde bir deney faresi gibi kullanılmıştı.




Yetimhaneye bırakabilir miydi Emir ?Ama kendi çocuğu da değildi ki. Henüz evli bile değildi. Evlenip kendisine güzel bir yuva kurmak varken neden kendinden olmayan bir çocuğa bakacaktı ki? Çapkın bir adamdı çoğu zaman ama çocuklarının olması, onlarla oyunlar oynamak onunda hayaliydi. Gerçekten kafası çok karışmıştı. Çaresiz ablasını arayıp eve gelmesini söyledi gelene kadar her şeyi iyice düşünecekti.




~~~~



Çok geçmeden ablası geldiğinde Umut da uyuya kalmıştı. Emel içeri girdiğinde telaşla kardeşine baktı. Hemen gelmesini söylediğine göre önemli bir şey olduğu kesindi.



"Geç salona abla."



"Emir ne oldu? Beni neden çağırdın ? Bak sen beni durduk yere çağırmazsın."



'Belli ki susmayacak' diye düşündü adam. Ablasını kolundan tutup salona doğru sürükledi. Emel şaşkınlıkla koltukta uyuyan sevimli çocuğa bakıyordu. Kardeşine bakıp konuşacaktı ki Emir ablasının eline mektubu tutuşturup tekli koltuğa oturttu.



Emel okudukları karşısında ne diyeceğini düşündü. Âdeta kanı donmuştu, neydi bu okudukları? Nasıl bir kadındı bunları yazan kişiye nasıl 'anne' denilebilirdi. Kendisi de bir anneydi. Düşünüyordu da ne olursa olsun oğlu Talha'yı bırakıp gidemezdi. Hele ki hiç tanımadığı bir eve asla!



"Ben sen gelene kadar iyice düşündüm. Bu çocuğu evlat edineceğim abla."



"Senin aklın yerinde mi? "diye azarladı." Senin olmayan bir çocuğa sen neden bakacaksın ?Ayrıca tek başına nasıl bakmayı düşünüyorsun? Her gün işe giderken çocuğuda mı götüreceksin?"



"Onu yurda bırakırsam ne olacak asıl sen düşündün mü? Onu bırakıp giden kadından ne farkım kalacak abla ?Hem gerekirse ben bakıcı bile tutarım."



"Annem duysa ortalığı yıkar biliyorsun değil mi?"



"Umurum da değil. Ben bu çocuğa sebepsizce ısındım. Bilmiyorum belki de acıdım ama evlat edineceğim."



"Ne olacak peki? Onu sahiplenecek misin? Daha kendine bakamıyorsun."



Emel kardeşine dikkatle baktı. Kesinlikle Emir delirmişti. Bu durumun onun gözünde başka bir açıklaması yoktu.




1 hafta sonra



Geçen bir hafta onlar için epey zorlu olmuştu. İlk iki gün Umut ve Emir beraber vakit geçirmişlerdi. Emir nüfus işlemlerini başlatmak için başvurduğunda Umut'u elinden almışlardı. Bu sevimli çocuğu vermemek için çok savaşmıştı genç adam ama mecbur olduğunu fark ettiği zaman çaresiz görevlilere teslim etmişti. Kırk sekiz saat gibi kısa bir süre içinde birbirlerine çok çabuk alışmışlardı. Umut yurda gittiğinde ise Emir hiç vaz geçmeden oğlu olacak çocuğun yanına gitmişti. Akşama kadar yurtta beklemiş, akşam Umut uyuduğunda ise eve dönmüştü.




Şimdi ise baba -oğul yeni eve gelmişlerdi. Emir koltuğa oturup oğlunu da oturtunca derin bir nefes alıp gülümsedi. Zor olmuştu ama bu çocuğu evlat edinmeyi başarmıştı. Oğlunun mama vakti geldiğini hatırlayınca kucağına aldı ve beraber mutfağa ilerlediler. Mama sandalyesine oğlunu oturtup gerekli malzemeleri çıkardı. Her ne kadar ilk başta tavır gösterse de ablası çocuk konusunda ona çok yardımcı olmuştu. Kendisi yurtta Umutla ilgilenirken, ablası Umut için gerekli alışverişleri yapmıştı. Hatta Umut'un kendisine ait bir odası bile vardı.



Hazırladığı mamayı biberona döküp oğluna uzattı. Umut büyük bir heyecanla biberonu alıp mamasını içmeye başladı. Maması bittiğinde biberonu yere fırlattı. Genç adamın oğlunun bu hareketi karşısında istemsizce kaşları çatıldı. Biberonu yerden kaldırıp oğluna baktı. Sahi bu çocuk artık gerçekten oğluydu değil mi? Bu duruma hâlâ inanamıyordu. Umut bezine yaptığına dair sesler çıkarınca Emir bu kez yüzünü buruşturdu. Ve aklına gelen ilk şey bakıcı oldu. Bez değiştirmek ona göre değildi ve ablasıyla bu konuyu bir an evvel konuşması gerekiyordu.




Oğlunu kucağına alıp mutfaktan çıktı. Merdivenlere yönelip oğlunun odasına doğru yol aldı. Bebe mavisi ile döşenmiş odaya girip dolaptan bez ve ıslak mendili çıkardı. Önce yere bir örtü serip oğlunu örtünün üzerine yatırdı ve pantolonunu çıkardı. Bezini de açtığında bir eliyle oğlunun bacaklarını tutup diğeriyle burnunu tıkadı. Bu koku gerçekten dayanılmazdı. Bezi değiştirdiğinde kirli olanı alıp aşağıya indi ve çöpe attı. Ardından ablasını arayıp bir dadı bulmasını, gerekirse bu konu için gazeteye ilan vermesini söyleyip telefonu kapattı. Oğlunun yanına tekrar döndüğünde ağlıyordu. Hemen kucağına alıp sakinleştirmeye çalıştı.




"Özür dilerim." diye tekrar edip kucağındaki miniğin sırtını sıvazlıyordu. Oysa neden özür dilediğini bile bilmiyordu. Umut biraz olsun sakinleştiğinde Emir oğlunu kendi odasına götürüp çift kişilik yatağa oğluyla beraber yattı. Umut o minik elini babasının sakalına yerleştirip başını da boyun girintisine gömdü ve sustu. Genç adam o an bu bebeğin ne kadar güzel koktuğunu fark etti. Her bebek bu kadar güzel kokar mıydı yoksa bu özellik oğluna mı aitti bilmiyordu.



Oğlu uyuduğunda 'İyi ki' dedi içinden. 'İyi ki hayatıma girdin. 'Bunları söylemek için belki erkendi ama o bunları oğluna söyleme ihtiyacı duyuyordu. Bu çocuğa karşı anlam veremediği bir yakınlık hissediyordu. Emir evlat edinmekle pişman hissetmiyordu. Çünkü her şeye rağmen bu çocuk sevilmeye değerdi.



O an Umut'un annesini hatırladı. Emir bile kan bağı olmayan bir çocuğa bu kadar alışıp sevmişse o kadın oğlunu nasıl bırakmıştı? 'Anne' denilir miydi gerçekten böyle insanlara?



Ayağa kalkıp bebe fonun birini komodinin kenarına koyup diğerini de eline aldı ve aşağıya indi. Salondaki koltuğa oturup derin bir nefes aldı. Çalan telefonunu çıkarıp arayana baktı. Arayan Cenkti . Etrafında tanıdığı çok insan vardı genç adamın ama 'dost' diyebileceği iki insan görüyordu. Biri Cenk diğeri Mert'ti.



"Efendim."



"Kaç gündür işe gelmiyorsun. Hayatında bir kadın varda bizden mi saklıyorsun yoksa?"



Sesindeki muzip ifadeye gülümsedi Emir. "Evet hayatımda biri var ama bir kadın değil. Kim olduğunu çok merak ediyorsan gelirsin." deyip telefonu kapattı. Ki gelecekti de. Bundan emindi çünkü Cenk fazla meraklı biriydi.




Üç arkadaş aynı şirkettelerdi. Şirketin sahibi Cenkti . Mert mühendisti. Emir ise başarılı bir mimardı. Yeni bir kadın konusuna gelince uzun zamandır hayatına yeni bir kadını sokmamıştı ki bundan sonra da sokmayı düşünmüyordu. Annesi çok istiyordu ama bundan sonra olmazdı. Emir'in evleneceği kadından isteyeceği ilk şey çocuktu. Yeğeni Talha'dan sonra çocuklara karşı fazla ilgiliydi. Evlenecek bir kadına artık ihtiyacı yoktu. Nasıl olsa bir oğlu vardı. Hem evlense bile o kadın kendi soyundan bile olmayan bu çocuğu kabullenip sevebilecek miydi? Bu biraz zordu ve bu dakikadan itibaren aklından evlenme düşüncesini silmişti. Hem ona oğlu yeterdi. Bir kadına ihtiyaç yoktu.



Mert ise Sevgi adında bir bayanla görüşüyordu ve aralarındaki bağ ciddiydi. Hatta nişanlılardı, evlenmeyi düşünüyorlardı. Zaten evlensinlerdi. Üçünün de annesi yaşlarının gelip de geçtiğini söyleyip duruyorlardı. Oysa o kadar da büyük değildi yaşları. Daha yirmi dört yaşındaydılar.



Cenk ise kadınlar konusunda fazla yaralıydı. Kadınlara karşı adeta nefret duygusu besliyordu. Bir sene önce sevdiği bir kadın tarafından terk edilmişti ve tüm kapılarını artık aşk konusunda kapatmıştı.



Zil çalınca hemen ayağa kalktı. Arkadaşı gelmiş olmalıydı. Merakına yenik düşeceğini biliyordu. Gülümseyerek kapıyı açtığında beklediği olmamıştı. Karşısında arkadaşı yerine siyah saçlı, mavi gözlü bir bayan duruyordu. İyi ama bu kimdi?



Şaşkınlığını üzerinden "Buyurun." dedi.



"Rahatsız etmiyorum umarım. Ben bakıcı aradığınızı duyduğum için gelmiştim."



"Buyurun içeri konuşalım." diyerek karşısındaki bayanı içeri davet etti.



Genç bayan koltuklardan birine oturduktan sonra adamında oturmasını bekledi da oturduktan sonra elindeki cvsini adama uzattı. Adam elindeki cv'yi uzunca izledi. "Masal Kahraman" yazıyordu önündeki kağıtta Herhangi bir deneyimi yoktu ama çocuk gelişimi okuduğu yazıyordu. Yani bu konuda bilgili olduğunun göstergesiydi. Zaten yaşı da daha çok gençti. Yirmi yaşındaydı.



"Ben mimarım. Oğlumla uzun saatler ilgilenmeniz gereken zamanlar olacak. Bazen eve geç gelirim bazen de gece yarısı. Buna katlanabilecek misiniz?"



"Benim için sorun olmaz. Ailem yok ve eğer sizde uygun görürseniz yatılı olarak kalabilirim."



"Bunu düşünmemiştim ama eğer sizin için de sorun olmayacaksa olur. Burada kalabilirsiniz." dedi.



Beraber maaşı da konuştuklarında "Kabul ediyorum." dedi Masal. Kısa kısa cevaplar veriyordu ve Emire göre karşısındaki bayan biraz heyecanlıydı . Bebe fondan oğlunun ağlama sesleri gelince izin isteyip yukarı çıktı adam. Oğlunu kucağına alıp saçlarından öptü ve aşağıya indirdi.



"Oğlum konusunda özenli olmanızı istiyorum. Onun için gerekli tüm malzemeler var ama eksik gördüğünüz bir şey olursa bana söyledin ya da liste yapın."



Masal gülümseyip başını salladı ve "Alabilir miyim?" dedi Umut'u kast ederek.



Emir oğlunu bakıcısına uzattığında genç bayandaki garipliği hissetti. Fazla mı gülümsüyordu? Zil çalınca kapıya doğru ilerledi. Bu kez gelen Cenkti. Emir'e sarıldıktan sonra telefonda söz ettiği kişiyi sordu. Salondan gelen ağlama sesleri ile bakışlarını o tarafa çevirdi. Bir kadın ve kucağında bir bebek vardı.




"Şaka değil mi? Bir çocuğun yok! Hangi sevgilinden bu çocuk?"



Emirin cevap vermesine izin vermeden salona ilerledi. Emir de hemen onun arkasından gitmişti.



"Emir bu sevgilini niye hiç görmedim bir, bu çocuk kocaman iki. Üç oğlum sen ne zaman yaptın bu çocuğu?" dedi.



"Cenk ben sana her şeyi anlatacağım. Bu bayan düşündüğün kişi değil. Oğlumun bakıcısı sadece. "dedi.



"O zaman bu çocuk nereden çıktı?"



Masal kaşlarını çatıp "Burnumu bu konuya sokmamam gerektiğinin farkındayım ama bu çocuk sizin değil mi şimdi?"dedi.



"Hayır benim oğlum ve evet siz burnunuzu sokmayın." diye azarladı Emir.



Cenk neden bu kadar boş boğazdı? Emir arkadaşının bu huyundan nefret ediyordu. Masala ise işe yarın başlaması gerektiğini söyleyip gönderdi. Cenk'e her şeyi anlattığında tepkisizce Emir'e baktı. Emir karşısındaki adamın bu tepkisiz halinden korktu. Acaba şoka mı girmişti? Cenk daha sonra bir kahkaha patlattı.



"Manyak mısın lan sen ?Sana ne de elin çocuğuna bakıyorsun ?Bakalım bu çocuğu kimden yaptı? Peki bakacaksın diyelim. Büyüdüğünde ne diyeceksin ?'Anan baban seni benim evimin önüne bırakıp gitti mi? Cami avlusu mu lan burası?"



"Kes çeneni! Gerekirse söylemeyeceğim, hatta söylemeyeceğiz. Ve o artık elin değil benim çocuğum? Bir daha saçmalarsan aramız bozulur."



Nasıl bir hayattı bu? Kimisi olayları kabullenirken kimisi küfrediyordu. Cenk'in arkadaşına destek olması gerekmez miydi? 'Sen bu çocuğun babası olursan ben de amcası olmaya hazırım.' demeliydi. Bu tanıdığı Cenk miydi? Düşüncelerinde boğulurken Cenk ona seslendi?



"Efendim." dedi Emir ama sesinden kırıldığı belliydi.



"Lan o bu değil de anası iyi ki bırakmış. Yoksa senin gibi tipsizin böyle yakışıklı oğlu olamazdı. Ver bakayım koçumu amcasına "dedi.



İkisi de gülmeye başladı. İşte Emir'in tanıdığı gerçek Cenk buydu



Continue Reading

You'll Also Like

37.5K 2.1K 113
Eda sokakta yaşayan iyi kalbli, kimsesi olmayan, saf bir kızdır. Serkan da zengin, akıllı, iyi kalpli, yardımı etmesini çok seven biri. Zengin bir...
1.4M 52.6K 54
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
1.7M 103K 62
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
KALP By Evolution

Fanfiction

73.3K 4.1K 61
Yorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonra inanacak yeni bir şey lazımdı... Tutun...