DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA"

By BURCUQUEEN

6.1M 316K 145K

Yıldız Koleji, sınav senelerinden önce on birinci sınıf öğrencilerini rahatlatmak amacıyla yaz kampına götürü... More

1-DİKDÖRTGEN MASA ŞÖVALYELERİ
2- RÜYA
3-ASLI İLE ARAS
4- KOŞU YARIŞI
5-KUTLAMA
6-KAVGA
7-KEDİ KIZLAR
9-ORMAN
10-BASKETBOL MAÇI
11-HAYALET
12-UFAKLIK
13-OYUN
14-İDDİA
15-VOLEYBOL MAÇI
16-OJE
17-İTİRAF
18-HASTANE
19-HEYECAN
20-YEMEK
21-AÇIKLAMA
22-KARAR
23-UYGULAMA
24-İNTİKAM
25-KONUŞMA
26-DENİZ
27-DÖVÜŞ
28-PLAN
29-YARDIM
30-ALAY
31-KAMP ATEŞİ
32-HASTALIK
33-İFŞALAR
34-DEĞİŞİM
35-PİŞMAN
36-YUMRUK
37-BARIŞMA
38-MAÇ
39-SİGARA
40-ASLINUR
41-MÜDÜRLER
42-YÜZME
43-AİLE YEMEĞİ
44-MÜZİK YARIŞMASI
45-KISKANÇLIK
46-DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ
47-DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ-2
48-İLK
49-MUTLU
50-TARTIŞMA
51-CEZA
52-STÜDYO
BÖLÜM DEĞİL
53-GİZEMLİ ŞAHIS
54-ARAŞTIRMA
55-KORKU
BÖLÜM DEĞİL, AÇIKLAMA
56-GİZLİ ŞEYLER
57-DÜŞÜNCE
58-KÜSLÜK
59-KÜSLÜK-2
YAZA KADAR ASKIDA
HIZLI BİR ÖZET
60-KAZA
61-SAĞLIK
YKS'YE 53 GÜN VAR
62-İKNA
63-TABURCU
64-KEBAP ORDUSU
65-SON
BEŞ YILLIK SERÜVEN
KİTABIMLA GURUR DUYUYORUM
ÖZEL BÖLÜM-1
KARAKTERLER HAKKINDA İTİRAFLAR

8- ROMEO BOZUNTUSU

110K 5.8K 2K
By BURCUQUEEN

Kıyafetlerimin karşısında derin düşüncelere dalmışken Aslı yanımda belirdi.

" Bu kadar düşünecek ne var? "

Rastgele siyah bir tayt ve beyaz bir askılı çıkarıp üzerime attı.

" Harbiden, "dedim." Neden düşünüyorsam. "

Kıyafetleri hızla giydim. O sırada telefonuma bir bildirim geldi.

Telefonu elime alıp gelen mesaja baktım. Barış atmıştı.

" Çitlerin oraya gel. "

Cevap yazmadan telefonu taytımın arka cebine tıkıştırdım ve kulübeden çıkmadan önce kızlara seslendim.

" Bana şans dileyin. Bu arada anahtarı yanıma almıyorum. "

Hepsi büyük bir hüzünle beni uğurladı. Kulübeden çıkıp çitlerin oraya doğru yürüdüm.

Yaklaşınca Barış' ın çitlere yaslanmış, sigara içtiğini gördüm. Beni fark etmemişti.

" Çok zararlı. İçme, " dedim.

Bakışlarını bana çevirdi.

" Bugün emirleri veren sen değilsin, benim. "

Gözlerimi devirdim. Bu gecelik ona katlanabilirsem bu bir mucize olacaktı.

Cevap vermedim ve beraber çitlerin üzerinden atladık.

Biten sigarasını yere atıp ayağıyla ezdi.

Ona yüzümü buruşturarak baktım.

" Bu sefer neyi beğenmedin? " diye sordu.

Otomatiğe alıp hızla konuşmaya başladım.

" Yerlere çöp atma. Doğaya karışması ne kadar uzun sürüyor biliyor musun? Ayrıca toprağa verdiği zarardan hiç bahsetmiyorum. Sadece o şey bile topr- "

" Tamam tamam sus. Merak etmiyorum."diye sözümü kesti.

Susup kollarımı birbirine bağladım ve yürümeye devam ettim. O ne anlardı ki çevreden.

Yavaş yavaş başlayan yürüyüşümüz gittikçe hızlanırken mağaraya çok yaklaşmıştık. Mağarada en fazla ne yapabilirdik ki?

Kayalıklara geldiğimizde bandajlı bileğime kısa bir bakış attı. Ama bem umursamadan kayadan aşağı inmeye başladım.

Kolumun ağrısı o kadar hafifti ki, bazen bandajlı olduğunu unutuyordum.

Kayadan inip mağaraya girdim. Barış da arkamdan girdi.

Telefonumun yardımcı ışığını açıp etrafa baktım.

Geçenki gelişimde üzerinde uyuyakaldığım çarşafım yerde çok hafif buruşmuş halde duruyordu. Büyük el feneri ise mağaranın ortasındaydı.

Hemen gidip el fenerini açtım.

Telefonumun ışığını söndürüp cebime koydum ve arkamda dikilen Barış' a döndüm.

" Ee? " dedim. " Üç saat boyunca neler yaptıracaksın bana? "

" Henüz düşünmedim. " dedi sırtını duvara yaslayarak yere otururken.

Iy. Duvarda böcek falan olabilir ben hayatta sırtımı duvara yaslamam.

" Nasıl düşünmedin? " dedim.

Beni kölesi yapmaya çok istekli görünüyordu halbuki. Ben bir 840502684 isteği olacağını düşünmüştüm.

" Benim için fark etmez. " dedim onun konuşmasına izin vermeden ve omuz silkerek çarşafa oturdum.

Tabi oturmadan önce böcek var mı diye kontrol ettim.

Bir şeyler düşünmemiş olması benim için iyi olurdu. Böylece o düşünürken zaman geçerdi.

Ayağa kalkıp ben ne olduğunu anlamadan önüme sırtı dönük bir şekilde oturdu.

" Ben düşünürken bana masaj yap. "

" Oldu canı- "derken bir anda sustum.

Lanet olsun ki ben bugün onun kölesiydim ve dediklerini yapmam gerekiyordu.

Masaj yapmaya başladım.

Aradan beş dakika bile geçmemişti ve ellerimle kollarım çok yorulmuştu.

Fazla incitmemek için sağ kolumu fazla kullanmasam da yorulmuştum.

Babam ara sıra kısa süreli masaj yaptırırdı fakat daha önce hiç bu kadar uzun süre masaj yapmamıştım. Ve hiç bu kadar sert bir omuza.

" Güzel masaj yapıyorsun, aferin. " dedi.

Buna sevineceğimi falan mı düşünmüştü? Canını yakmak için yorulan kasalarım aldırmadan omzunu fazla sıkmaya başladım.

" Biraz da sağ tarafı sık aynı şekilde. " dedi gülerek.

Canı acımamış mıydı yani?

Ofladım ve geriye yaslandım. Çok yorulmuştum.

" Kolum bandajlı, ağrıyor. " dedim bahane olarak da.

" Ben de masajı kesmeni söyleyecektim zaten. Çünkü ne yaptıracağımı buldum. " dedi sırıtarak bana dönen Barış.

" Ne? " dedim merakla.

Lütfen kötü bir şey olmasın.

" Dediklerimi tekrar edeceksin. "

Bundan kolay ne vardı ki?

Başımı sallayarak onu onayladım.

" Barış iyi bir insan."dedi sırıtarak.

Gıcığıma yapıyordu pislik. Ama ben de diyecek göz var mı? Hayır.

" Barış kötü bir insan. "

" Söylemediğin her saniye cümlenin ağırlığını arttıracağım. Barış iyi bir insan. "

İnat kişiliğimi ortaya koydum.

" Barış kötü bir insan. "

Şu pis sırıtması yok mu.

" Barış iyi ve yakışıklı bir insan. "

Yakışıklı olduğu doğru ama söyler miyim? Hayır.

" Barış kötü ve tipsiz bir insan. " dedim.

Güldü.

" Barış iyi, yakışıklı ve kaslı bir insan. "

Oha ama hayatta diyemem ben bunu.

" Barış kötü, tipsiz ve kassız bir insan. "

" Pekala, " dedi ve cebinden telefonunu çıkardı.

Bir şeyler yazıp bana gösterdi.

Twitter'da bir tweet yazmıştı fakat henüz göndermemişti.

' Melis dün gece bende kaldı. '

" Barış çok iyi yakışıklı kaslı bir insan o çok taş. " dedim hemen bir çırpıda.

Gözümün önünde yazdığı tweeti sildi ve ben rahat bir nefes aldım. Ayrıca çaktırmadan kullanıcı adına da baktım tabiki.

Barış' tan nefret ediyordum.

" Şimdi gelelim en eğlenceli kısma." dedi.

Merakla ona baktım.

" Şimdi sana söyleyeceğim iki şey arasında seçim yapacaksın. İkisinden birini yapmalısın. "

Seçeneğimin olması güzel bir şeydi.

" Söyle. " dedim.

" Ayağımı yıkamak mı yoksa- "

" Tabiki de diğer seçenek senin ayağını yıkayacak değilim gerizekalı. " diye sözünü kestim.

Beni umursamadan devam etti.

" Yoksa Hazal' ı arayıp özür dilemek mi? "

Adeta şok olmuştum.

İkisini de yapmam imkansızdı.

" Hiçbiri. " dedim sert bir ses tonuyla.

Bu kadarı yeterdi.

Tam ayağa kalkmış mağaradan çıkacakken konuştu.

" Uzun zamandır tweet atmıyorum, atsam iyi olur. "

Bu cümle yerimde durmamı sağladı. Yavaşça arkamı döndüm.

" Ayağını neyle yıkayacağım gerizekalı? "

Mağaranın köşesindeki leğen, sünger, sabun ve beş litrelik bir şişedeki suyu gösterdi.

Ben bunları nasıl fark etmemiştim?

Aslında hepsi bir oyundu.

Bunu yapmayı önceden planlamış ve leğeni, sabunu, süngerle suyu buraya getirmişti.

'Ahh! ' dedi mantığım 'Sinir! '

Tepki vermeden aletlere bakarken Barış ayakkabılarını çıkarmış, mağarada bir girintiye oturmuş ve ayaklarını öne uzatmıştı.

Lanet olsun dedim içimden.

" Peki. " dedim dışımdan.

Ve aletleri almak için mağaranın köşesine yürüdüm.

---------

Süngeri Barış' ın ayağına sürerken göz ucuyla mesaj gelen telefonuma baktım.

Sürekli mesaj geliyordu fakat Barış bakmama izin vermiyordu.

Elimi kesinlikle sürmediğim ayağına süngeri sürmeye devam ederken saat gözüme çarptı.

02.59

Anlaşmamıza göre saat geçe üçte köleliğim bitiyordu.

Ayağını içine koyduğu su dolu leğene, elimdeki süngere ve yerdeki sabuna baktım.

Ani bir kararla su dolu leğeni zor kaldırsamda elime alıp ayağa kalktım.

" Suyu mu değiştireceksin? " diye sordu aptal şey.

" Hayır, "dedim gülerek ve elimdeli leğenin içindeki pis suyu kafasından aşağı boşalttım.

O daha şoktayken fırsattan yararlanıp yerdeki telefonumu aldım ve tam gaz kampa doğru koşmaya başladım.

Eğer beni yakalarsa bu muhtemelen benim ölümüm olurdu.

Koşarken deli gibi kahkaha atmaya başladım.

Barış Vuran' ın kaybolmaz egosunu barındıran yakışıklı bedeninin üzerine bir leğen pis su dönmüştüm!

Barış beni yakalar korkusuyla ne kadar koştuğumu bilmiyordum ama çitlerin oraya ulaşmıştım.

Durup soluklanarak arkama baktım.

Kimse yoktu.

İçim biraz rahatlasa da tedirgin bir şekilde çitlerden atlayıp hızla kulübeme yöneldim.

----------

" Sonra ne yaptın! " dedi Zeynep mutlulukla.

" Suyu üzerine döktüm. " dedim bıkkınlıkla ve kızlar yine çığlık attı.

Sabah uyandığımdan beri olayı yaklaşık 1848905073 kere falan özet geçmiştim. Her anlatışımda çığlık atan kızlar bana bir kere daha anlattırıyorlardı.

" Bir kere daha. " dedi Aslı.

" Bu son olacak, söz. " dedi Zeynep.

En sonunda dayanamayıp yataktan kalktım.

" Bu kaçıncı son? " diye sordum. "Ben duş alacağım. " diye devam ettim ve kızların itiraz dolu seslerine aldırmadan banyoya yürüdüm.

Bu kızların duracağı yoktu ve bir duş alıp sabah kahvaltısına yetişsem iyi olurdu.

----------

" Bakışlarına dayanamıyorum. " diye fısıldadım tabağımla oynarken kızlara. "Öldürecek gibi bakıyor. "

" Onu sallamıyor gibi davran ve kahvaltına devam et. " dedi Zeynep.

" Bence gidip onu dövelim. " dedi Aslı." Hatta bunu şimdi yapmalıyız. "

Sandalyesini gıcırtılı bir ses eşliğinde geriye itti. Kalkmak için hazırlanırken onu bileğinden yakaladım.

" Saçmalama gerizekalı. Siz karışmayın olaya. Sakın. " dedim.

Gözlerini devirip ofladı ve çatalına sinirle bir zeytin batırıp ağzına attı.

Onu umursamadan bende bir zeytin alıp ağzıma attım.

O sırada sabah duyurusu yapılmaya başlandı.

" Günaydın çocuklar. Umarım tatiliniz iyi geçiyordur. "

Hiç de iyi geçmiyor.

" Yarışlara devam edeceğiz. Ancak bugün değil. Pazartesi günü iki okul arasında basketbol maçı yapılacak. Size takımlarınızı oluşturmanız ve antrenman yapmanız için yeterli süre verdiğimi umuyorum. "

Devamını dinlemedim. Bu maçı kazanmalıydık. Gözüm okul basketbol takım kaptanımız olan Aras' a kaydı.

" Takımımız belli. " dedi Aras rahatlıkla.

Bazen onun bu kadar rahat davranmasına şaşmıyor değildim.

" Ben, Kerem, Kaan, Hasan , Deniz, Cengiz kesinlikle varız. Gerisini sonra ayarlarız. " dedi.

Kerem ve Cengiz'in basketbol takımında olduğunu biliyordum. Kaan ve Hasan' ın asıl alanı futbol olsa da basketbolda da kötü değillerdi. Ve Deniz' de okuldan gitmeden önce basketbol takımındaydı.

Umarım maçı kazanırdık ve Barış' a bir kapak yapma şansım olurdu.

----------

" Acilen toplantı yapmalıyız biliyorsunuz değil mi? " dedim.

" Bence salı günü uygun. Hem bizim maç bitmiş olur rahat rahat yaparız. " dedi Hasan.

Haklıydı. Maçları olduğu için antrenman yapmaya gidip duruyorlardı.

" Olur. " dedim başımı sallayarak. " Hadi siz gidin ve biraz antrenman yapın."diyerek onları gönderdim.

Akşam yemeğinden çıkmıştık. Kızlar kulübeye giderken ben erkeklerle kalmış ve onların maç planlarını dinlemiştim. Şimdi onları göndermiş ve tek kalmıştım.

İçimden bir ürperti geçti. Gün boyunca Barışla göz göze gelmiştik ve bu cidden sinir bozucuydu. Azıcık da korkutucu. Şimdi tek kalmıştım ve onunla karşılaşmaktan çekiniyordum.

Kulübeme doğru yürümeye başladım. Çok yaklaşmıştım ki, birden önümde bir beden belirdi.

Kimin bedeni olduğunu biliyorsunuz. Tabiki de Barış' ın.

" Ne istiyorsun? " dedim korkumu bastırıp cesaretimi ön plana çıkararak.

Sürekli ondan kaçacak değildim.

" Dün yaptığın şeyin hesabını vermeni istiyorum. " dedi.

Kalbim neden bu kadar hızlı atıyordu? Ve böbreklerim neden adrenalin salgılıyordu?

Korkudan tabiki.

" Saat üç olmuştu. Yani süre dolmuştu. İstediğimi yapmakta serbesttim. "

Bir an afallar gibi oldu. Kaşlarını çatıp birkaç saniye bekledi. Sonra ağzını açtı ve tam konuşacakken sözünü kestim.

" Çok zeki olduğumu biliyorum."

Eğer konuşmasına izin verirsem gıcık bir şey söyleyecekti. O yüzden tam konuşacakken sözünü bir daha kestim.

" Güzel olduğumu da biliyorum. "

Yüzüne buruşturdu. Tam bir şey daha diyekken sözünü tekrar kestim.

" Güzel ve zeki kızlara bayılırsın evet. Şimdi gitmeliyim."dedim ve az bir yol kalmış kulübeme uçarak ulaştım.

Kapıyı hemen açıp içeri girdim. Yüzüm kızarmıştı. Ona resmen güzelim, zekiyim ve sen güzel zeki kızları seversin demiştim.

Ah!

Tam bir aptalım.

'Hayır güzel ve zekisin. ' diye dalga geçti mantık benimle.

Onu umursamamaya çalışıp bana 'ne oldu? ' der gibi bakan kızlara döndüm.

" Bir şey yok. " diye geçiştirip kendimi yatağıma attım.

Ne kadar da boktan bir gün.

Sanırım artık kampa alışmıştım. O yüzden uyumam çok zor olmadı.

Saat dokuzda uykuya dalarken tüm uyuyamadığım tüm günlerin yorgunluğunu üzerimden atacağımı umuyordum.

--------

Sıcak hava ile gözlerimi açtım. Bugün hava ne kadar da sıcaktı.

Telefonumu alıp saate baktım.

08.08

Biri beni düşünüyor!

'Bunu ne zaman anlayacaksın? Kimse seni falan düşünmüyor. ' dedi mantığım.

O sırada telefonuma bir mesaj bildirimi geldi.

Barış tarafından atılan bir mesaj.

Mantığıma hayali bir hareket çekerken mesaja baktım.

'Basketbol maçına iki gün kaldı. Hangi tarafın yeneceği hakkında bir iddiaya girmek ister misin? ;)'

Basketbol maçına iki gün mü? Maç pazartesi olduğuna göre bugün cumartesi olmalıydı.

'Aferin sen ne kadar zekisin nasıl hesapladın bunu? ' dedi az önce bozduğum için bana laf sokmaya çalışan mantık.

Onu umursamadan Barış' a cevap yazdım.

'Hayır. '

Çok geçmeden cevap geldi.

'Bizim yeneceğimizi bildiğini biliyorum. '

Kendini ne sanıyor? Görende Türkiye milli takımında sanacak.

'Hayır, biz yeneceğiz. Ama iddiaya girmeyeceğim. '

Çünkü seninle ne zaman iddiaya girsem kaybediyorum.

'Kazanacağınızdan bu kadar eminsen benimle iddiaya gir.'

'Hayır. '

'Korkuyorsun.'

Evet.

'Tabiki de hayır! '

' Korkmasaydın iddiaya girerdin.'

İşte şimdi damarıma basmıştı. Bunu bilerek yaptığını biliyordum.

'Neyine giriyoruz? '

' Bir gecelik köleliğine :D'

' Hayır. '

' Sonuçta siz kazanacaksınız. Senin için sorun olmaz ;)'

Sürekli bir yolunu bulup üste çıkmayı başarıyordu ve ben buna ayrı bir sinir oluyordum.

' Üç saatlik.'yazıp gönderdim.

Damarıma nasıl basacağını biliyordu.

Hala uyuyan kızlara baktım. Onlara söylemesem iyi olurdu çünkü söylersem beni öldürmeleri ihtimali oldukça yüksekti.

'Anlaştık. ' diye bir mesaj geldi.

Cevap yazmayıp yataktan kalktım.

Kendimi dinlenmiş hissediyordum.

Çekmecelerimi karıştırıp siyah bir şort ve tozpembe bir tişört aldıktan sonra banyoya girdim.

----------

" Aras, maçı kazanırsınız değil mi? "

" Kazanırız. "

" Eminsin misin? "

" Of Melis şu soruları ne zaman bırakacaksın? "

" Ayrıca eminsin misin nasıl bir cümle Melis? " dedi Kaan.

İkisine de cevap vermedim.

Sabah kahvaltısından çıktığımızdan beri Aras' a maçı kazanıp kazanamayacakları hakkında soru sorup duruyordum. Sinirlenmekte haklıydı.

" Antrenmanımızı izlemeye gelmek istediğinden emin misin? " dedi Kerem.

" Evet. " dedim hemen.

Ne kadar sıkı çalıştıklarını kendi gözlerimle görmeliydim.

Kapalı spor salonundaki basketbol sahasına geldiğimizde yanımda yürüyen Aras, Kerem, Kaan, Hasan ve Deniz sahada topu potaya falan atan kişilerin yanına gitti ve ben de kenardaki oturma yerlerine oturup onları izlemeye başladım.

Eğer maçı kazanmazlarsa elimden çekecekleri vardı. Ve tabi benim de Barış' tan.

----------

" Gerçekten tam iki saattir orada oturup bizi izlediğine inanamıyorum. " dedi Kaan başını iki yana sallayarak. " Öğle yemeğine bile gitmedin. "

Onlar antrenmanlarını bitirene kadar oturup onları izlemiştim. Tabi arada kızlarla mesajlaşmış, Wattpad' den kitap okumuştum. Aslı Aras' ı izlemek için yanıma gelmişti fakat yarım saat sonra sıkılıp gitmişti. Kısacası hiç yerimden kalmamıştım.

Sıkı bir antrenman yaptıklarından emin olmak istemiştim ve olmuştum da.

Gerçekten sıkı çalışmışlardı.

" Benimle konuşacağınıza acele edin ve kulübenize gidin. Çok terlisiniz hasta olacaksınız. " dedim Kaan' a cevap olarak.

Hasta olurlarsa maçta iyi oynayamazlardı.

'Sen ne kadar kötü kalpli bir kızsın hasta olmaları aslında umrunda değil. Umrumda olan şey iddia.'dedi mantığım.

Onu umursamadım.

Tabiki sağlıklarını önemsiyordum fakat hastalıkları birkaç güne geçerdi ama maçı kaybederler ve ben Barış' ın diline düşersem Barış' ın dilinden asla düşmezdim.

Spor salonundan çıkarken Aras ve Kerem anlaşmış gibi iki yanımdan kollarını omzuma attılar.

"Hasta olup olmamamızıda mı düşünürmüş? " dedi Aras küçük bir çocuğu sever gibi.

Hemen terli kollarının altından kaçtım.

Bu hareketime gülselerde üzerime gelmediler. Derin bir nefes aldım çünkü ben pislikliğine bana sarılacaklarını falan düşünüyordum.

" Hasta olup olmamanız umrumda değil, maçı kazanmanızı istiyorum ben. " dedim.

Kaan kısa ama sesli bir 'oo' çekti.

Ona 'çocuklaşma' adını verdiğim bakışımı atıp gözümü devirdim. Bu bakışı yeni üretmiştim.

Biraz yürüdükten sonra kulübelere yaklaşmıştık. Herkes kulübesine dağılırken bende kendi kulübeme yöneldim.

Cebimdeki anahtarı çıkarıp kulübenin kapısını açtım. Kızlar kulübede değillerdi. Denize gireceklerini söylemiş, beni de çağırmışlardı ama ben antrenman izlediğim için gitmemiştim.

Üzerimi değiştirip yanlarına gitmeye karar verdim.

----------

Islak saçlarımı geriye atarak yemekhaneden çıktım ve Aslı'nın koluna girdim.

Biraz denize girmiş, kulübeye gelip duş almış ve akşam yemeğimizi yemiştik.

Yemekhanede okulumuzun müdürü yanımıza gelmiş, koşu yarışında kazandığım ödülün biletlerini bana vermişti. Barış' ınkini de bana vermişti.

Neymiş? Barış gelmek istemiyormuş.

Bende biletleri beraber gitmeleri için Aslı ve Aras' a vermiştim.

Kulübelerimize yaklaşırken Deniz omzumdan tutarak beni durdurdu.

Ona sorar bir şekilde baktım.

" Şey, biraz yürüyelim mi? " diye sordu.

Nedensiz bir şekilde onunla yürüyüşe falan gitmek istemiyordum. Islak saçlarımı göstererek bahanemi sundum.

" Saçlarımı kurutmalıyım."

Aslı kolumu sıkarak bu bahanenin hiç inandırıcı olmadığını anlamamı sağladı.

" Ama sonra çıkabiliriz. Seni ararım. " dedim ve kısa bir vedadan sonra kulübeme girdim.

Girer girmez Aslı bana döndü.

"Kanka bir şey diyeceğim ama kızma. "

"Peki. " dedim.

Ne söyleyeceğini merak ediyordum.

" Geldiğinden beri hareketlerine çok dikkat ettim. Ve bir sonuca vardım. Deniz senden hoşlanıyor."dedi.

Gözlerim büyürken hemen Deniz'i savunmaya geçtim.

" Hayır tabiki. Ben onu kardeşim olarak görüyorum. "

" Sana bir şey demiyorum zaten. Ayrıca Deniz' in seni kardeşi olarak gördüğünü de pek sanmıyorum. " dedi.

Aklımda soru işaretleri kalsa da "Saçmalama. " diyerek onu geçiştirdim.

Genelde Aslı'nın şüpheleri doğru çıkardı fakat bu imkansız bir şeydi.

Ben Deniz' i kardeşim gibi görüyordum ve eminim o da beni öyle görüyordu.

Aslı'yı umursamamaya çalışıp saçlarımı kurutmak için banyoya yöneldim.

----------

" Deniz ben sahanın oradayım. " dedim.

" On dakikaya oradayım." dedi ve kapattı.

Neden on dakika anlatsana biraz?
Tam içimden kendi kendime atışmaya başlayacaktım ki arkamdan gelen sesle geriye döndüm.

" Duyduğuma göre bugün gözünü antrenman yapanlardan ayırmamışsın? "

Sizce kimin sesi?

Tabiki de Barış' ın...

" Kimden duydun? "

Kimden duyduğunu söyle de döveyim.

" Kuşlardan. "

Gözlerimi devirdim.

" Korktuğunu herkesten gizleyebilirsin, benim haricimde herkesten."dedi.

" Hah."gibi bir ses çıkardım. "Korkmuyorum."

" Yalan söyleme, anlıyorum. " dedi.

Keyifsiz bir gülüş sergileyip alayla konuştum.

" Nereden anlıyorsun? "

" Yalan söylerken, ya da söylemeye çalışırken hep dudağını ısırıyorsun. "

Düşündüm. Sanırım haklıydı.

" Uydurma. " derken dudağımı ısırmamak için üstün bir çaba harcadım.

Bana alayla baktı.

" Boşuna uğraşma. Dudağını ısırmasan bile gözlerin seni ele veriyor."

" Kampın sahibinin akrabasısın diye kendini müneccim sanma."dedim sonunda.

Bu dediğime sırıtıp cevap verdi.

" Kampın sahibi babam olur."

Bir an aklım müdüre gitti. Ne yani? Müdür onun babası mıydı!

Birkaç saniye gerizekalı gibi düşündükten sonra mantığım bana yardım etmeye karar vermiş olmalı ki, konuştu.

'Kamp sahibin işi gücü yok burada müdürlük mü yapacak aptal? Buradaki müdür sadece bir çalışan. '

Müthiş zekamı tebrik ettim.

" Sen zamanında çok Ben10 izlemişsin."dedim.

Ben10 ne alakaydı bilmiyordum ama içimden bunu söylemek gelmişti. Çok mantıksız konuşuyordum lanet olsun.

'Benimle beraber konuşmalısın. ' diyen mantığımı umursamayıp Barış' ın ddediği şeyi dinlemeye başladım.

" Çok komik. Bence sen basketbol antrenmanlarını izlemek yerine kitap oku. Belki biraz mantıklı konuşmanı sağlar. "

'Barış bile benimle konuşmanı istiyor. ' dedi mantığım.

Birazdan bağıracaktım. Sabrım kalmamıştı.

"Git başımdan. "

" Sinirlendiğini görmek çok eğlenceli. "

Kendimi tutamayıp çok yüksek sesle olmasa da bağırdım.

" Git başımdan dedim sana. "

O daha cevap veremeden aramıza biri girdi.

" Sana gitmeni söyledi. " dedi Deniz.

Barış eğlenir gibi bir ifadeyle konuştu.

" Bende kahramanımız Ben10 nerede kaldı diyordum. "

Al işte. Kavga çıkacak kesin.

" Kes sesini. " dedi Deniz ciddiyetle.

Barış başını geriye atıp güldü.

" Kesmezsem ne olur? "

" Kötü olur. "

" Çok korktum."dedi Barış.

Deniz sinirleniyor. Benim bir yolunu bulup onları ayırmam lazım.

Beklemediğim bir hareketle Deniz Barış' ı omzundan sertçe itti.

SIÇTIK.

Sadece bir adım gerileyen Barış' ın yüzündeki eğlenen ifade yerini ciddiyete bırakırken önce itilen omzuna, ardından Deniz' e baktı.

" Haddini aştın Romeo bozuntusu."

Continue Reading

You'll Also Like

691 148 15
Valar küçüklüğünden beri zorluklar içerisinde yaşamış bir çocuktu. Ailesi ile zor bir yaşam sürüyordu. Seherium insanlara acıyan biryer değildi. Bura...
434 84 22
Tamamlandı# Bir kadın gücünü görmüyor. Ve bir adam, o kadına gücünü görmesini için elini uzatıyor. O el ya kopar ya da kenetlenir ayrılmamak üzere. İ...
1K 100 25
TUA KİTABIDIR FİVE HARGREEVES ELENA BLACK iyi okumalar
118K 6.6K 26
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...