DÜŞMAN OKULLAR "YAZ KAMPINDA"

By BURCUQUEEN

6.1M 316K 145K

Yıldız Koleji, sınav senelerinden önce on birinci sınıf öğrencilerini rahatlatmak amacıyla yaz kampına götürü... More

1-DİKDÖRTGEN MASA ŞÖVALYELERİ
2- RÜYA
3-ASLI İLE ARAS
4- KOŞU YARIŞI
5-KUTLAMA
6-KAVGA
8- ROMEO BOZUNTUSU
9-ORMAN
10-BASKETBOL MAÇI
11-HAYALET
12-UFAKLIK
13-OYUN
14-İDDİA
15-VOLEYBOL MAÇI
16-OJE
17-İTİRAF
18-HASTANE
19-HEYECAN
20-YEMEK
21-AÇIKLAMA
22-KARAR
23-UYGULAMA
24-İNTİKAM
25-KONUŞMA
26-DENİZ
27-DÖVÜŞ
28-PLAN
29-YARDIM
30-ALAY
31-KAMP ATEŞİ
32-HASTALIK
33-İFŞALAR
34-DEĞİŞİM
35-PİŞMAN
36-YUMRUK
37-BARIŞMA
38-MAÇ
39-SİGARA
40-ASLINUR
41-MÜDÜRLER
42-YÜZME
43-AİLE YEMEĞİ
44-MÜZİK YARIŞMASI
45-KISKANÇLIK
46-DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ
47-DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ-2
48-İLK
49-MUTLU
50-TARTIŞMA
51-CEZA
52-STÜDYO
BÖLÜM DEĞİL
53-GİZEMLİ ŞAHIS
54-ARAŞTIRMA
55-KORKU
BÖLÜM DEĞİL, AÇIKLAMA
56-GİZLİ ŞEYLER
57-DÜŞÜNCE
58-KÜSLÜK
59-KÜSLÜK-2
YAZA KADAR ASKIDA
HIZLI BİR ÖZET
60-KAZA
61-SAĞLIK
YKS'YE 53 GÜN VAR
62-İKNA
63-TABURCU
64-KEBAP ORDUSU
65-SON
BEŞ YILLIK SERÜVEN
KİTABIMLA GURUR DUYUYORUM
ÖZEL BÖLÜM-1
KARAKTERLER HAKKINDA İTİRAFLAR

7-KEDİ KIZLAR

118K 5.8K 1.7K
By BURCUQUEEN

Hepinizin kurban bayramı kutlu olsunn :d

Hazal denen kızın üzerine düşmeyi beklerken, belime sarılan eller yüzünden durdum ve bir bedene çarptım. Bir erkek bedenine.

Olayı anlamak için birkaç saniye beklemem gerekti.

Pekala, sanırım ben aşağı atlarken Hazal' ın yanına son anda gelen biri beni belimden yakalamıştı.

Nane kokusunu aldım. Koku sigarayla karışmıştı. Sigara kokusunu pek sevmesem de, bu koku kesinlikle güzeldi.

Hey!

Beni Barış tutmuştu.

Ve şu an yüzlerimiz birbirine çok yakındı.

Karanlıkta koyu renk görünen gözlerine bakıyordum.

Ben şoka girmiş, öylece dururken arkamdan gelen ses kendime gelmemi sağladı.

" Melis? Melis! "

Bu Deniz' in sesiydi. Sesinden hemen sonra yanıma geldiğini hissttim. Nefes nefeseydi. Belli ki koşmuştu.

" Bırak onu. " diyerek beni Barış' ın kucağından ayırdı.

Barışla göz temasımı kesmek istemesem de konuşan Deniz' e baktım.

" Neler oluyor? "

Ben daha ağzımı bile açmadan Hazal konuşmaya başladı.

"Arkadaşın kayadan üzerime atlamaya çalıştı. " Barış' ın koluna girip devam etti. " Barış olmasaydı beni dövecekti. "

Ama ben senin o kolunu kırarım. Masum taklidi yapıyor sürtük.

" Beni kışkırttı. " dedim onun masum kızı oynamasına verdiğim hayreti sesime katmaktan çekinmeyerek.

" Kuralları sen koydun Melis. Ve bunlara uymalısın. " dedi Barış.

Derin bir nefes aldım.

" Beni. Kışkırttı. Diyorum. Neresini anlamıyorsun? "

" Onu bunu bilmem. Ben olmasam arkadaşımı dövecektin. Bu cezasız kalamaz. "

Deniz bana biraz daha yaklaştı. Kaslarının gerildiğini hissedebiliyordum.

"Senin arkadaşın da bana bardak fırlatmıştı. Son anda eğilmesem başıma kötü şeyler gelebilirdi. Bu da cezasız kalamaz. " dedim bastırmaya çalıştığım sinirimle.

İkisi de birkaç saniye dediğimi düşündü. Haklı olduğumu fark ettiklerinde hala masum bakışlar atmaya çalışan Hazal konuştu.

" Bu davranışını şimdilik görmezden gelebilirim sanırım ama bir daha olmasın. "

Ya ben bu kızı döverim! Resmen masum ayağına yatıyor.

" Kızım masum ayağına yatma yolarım seni !"

" Ya ne masum ayağı? Resmen üzerime atladın. " dedi Hazal.

" Beni kışkırtmasaydın atlamazdım. " dedim.

Şu anda Deniz benim kolumu sıkı sıkı tutmasa muhtemelen kızın üzerine atlamıştım.

" Uyma şunlara Melis. Boşver. " dedi Deniz.

Barış' ın içine girmiş halde bana bakan Hazal' a tehditkar bir bakış attım.

" Sanırım kampın sonuna kadar sabretmem gerekecek. " diye sessizce mırıldandım ve kolumu Deniz' in elinden kurtarıp yürümeye başladım.

Arkamdan beni takip eden Deniz' in ayak seslerini duyabiliyordum.

"Seni kışkırttı ha? "

" Evet. " diye cevapladım.

" Erkek olsa direk ben döverdim ama kız işte. Neyse kampın sonunda kızlarla bir ayar yaparsınız. " deyip güldü.

Ona sinirle karşı çıktım.

" Kızlarla değil! Kendim döveceğim. Tek başıma. "

Kafası biraz karışsa da konuştu.

" Sen bilirsin. Ee, yeni dondurma alayım mı, yürümek mi istersin? "

Sanırım koşmak istiyordum.

" Koşmak isterim. "

" Peki. " dedi gülerek. " Hadi koşalım. "

Cümlesini bitirir bitirmez hızla koşmaya başladım. O da benimle koşmaya başladı.

İkimiz yanyana koşarken uçuşan açık saçlarıma aldırmadan deniz kokusunu içime çektim.

İstanbulda kız kulesinin karşısında koşarken de böyle hissederdim.

Tabi o zamanlar ayağımda bir spor ayakkabı, kulağımda kulaklık olurdu.

Deniz' in benimle aynı hızda koşmak için çabaladığını fark ettiğimde biraz yavaşladım. Ne kadar koştuk, bilmiyordum. Fakat ikimizde yorulmuştuk.

Durup kenardaki banklardan birine oturduk.

" Sinirin geçti mi biraz? " diye sordu.

Başımı iki yana salladım.

"Bilmiyorum. "

Kesinlikle kinci bir insan değildim. Bana yapılan kötülüğü uzun sürse de bir gün mutlaka unuturdum. Ve bu özelliğimden nefret ediyordum.

Cebimden saati çıkarıp baktım.

00.00

Kesin biri beni düşünüyor.

'Kim düşünecek ki? ' dedi uzun zamandır ortaya çıkmayan mantığım.

Deniz düşünebilir, kızlar düşünebilir, Hazal bile düşünebilir mantık niye böyle beni bozmak gibi bir hevesin var ki?

Mantığım cevap vermedi.

Mantık terk.

'Yeter ki şöyle keko keko cümleler kurmayı kes Melis. Ben hiç gitmem.'diyen mantığıma gözlerimi devirdim.

" Neden gözlerini devirdin? " diye sordu Deniz.

Aov. Ben Deniz' in burada olduğunu unutmuşum.

Mantığımla konuşurkenki yüz ifadelerimi gördüğüne göre kesin delirdiğimi düşünüyor.

Eh, çok da yanlış düşünmüyor.

" Ben artık kulübeye gitsem iyi olacak."

" Tamam, seni bırakayım. "

" Gerek yok ya ben tek giderim. " dedim.

" Seni bu saatte yalnız başına bırakamam. " diyerek beni susturdu.

Ah Deniz ah. Ben tek başıma daha da geç saatlerde nerelere nerelere gittim bir bilsen.

" Peki. " diyerek kabullendim ve beni kulübeme kadar bırakmasına izin verdim.

-----------

"Ben o kızı. Ya ağzıma küfür almak istemiyorum. " dedi Zeynep.

" Ya nasıl böyle bir oyun yapar o kız! " dedi Ezgi.

Aslı ise kelimeler yerine hareketleri konuşturmaya karar vermiş olacak ki, ayağa kalktı ve hızla kapıya yürümeye başladı.

" Ona gününü göstereceğim. "

Zeyneple beraber onu zor durdurduk.

" Ya Aslı geç otur yerine. Siz sakın bu olaya karışmayın. Ben kampın sonunda tek halledeceğim. " dedim.

" Cidden o sürtüğün dediklerini umursayacak mısın? " diye sordu Ezgi.

" Tabiki de umursamayacağım. Sadece ona tek başıma da halledebileceğimi göstermeliyim. "

" Tamam, halledersin sen. Ama önce sakin olalım lütfen. Böyle hiçbir yere varamayız. " dedi Ezgi.

Sağ kolumdaki bandajla oynayarak yatağımda bağdaş kurdum.

Kolum bayağı iyileşmişti. Doktorun verdiği ağrı kesiciyi içtiğim ve jeli sürdüğüm takdirde rahatlıkla kullanabiliyordum. Ama bizimkiler tam olarak iyileşene kadar çıkarmama izin vermiyorlardı.

Bu konuyu bir kenara atıp konuştum.

" Sanırım sabretmekten başka çaremiz yok. "

Yaklaşık on dakika boyunca hepimiz benim yatağımda bağdaş kurmuş halde oturduk.

" Ben çok sıkıldım. " dedi Ezgi.

Diğerleri de onu onayladı.

Bu tanıdık konuşmanın devamını getirdim.

" Hadi bir şeyler yapalım. "

" Ya ama bu sefer cidden kötü bir şey yapmak istemiyorum ben. " dedi Ezgi.

Ona bakıp gözlerimi devirdim.

" Kampta, gece gece en fazla ne yapabiliriz ki? "

-----------

" Kedi kızlar! " diye bağırdım fısıltıyla.

Evet ben fısıldayarak bağırabiliyorum.

Önümde hizaya dizilmiş, siyah tayt ve siyah dar rambo giymiş, kollarına siyah bileklikler takmış, gözlerine kopkoyu bir makyaj yapmış, dudaklarına kıpkırmızı ruj sürmüş Ezgi, Zeynep ve Aslı'ya baktım.

Benim de onlardan bir farkım yoktu.

Hepimiz kedi kadın özentisi olmuştuk.

Önüme gelen saç tutamını geriye atıp yeniden fısıldadım.

" Hepsi uyuyor. Kedilerin ilk kuralı neydi? " diye sordum.

" Sessiz olurlar. "

" Ve atik. "

" Ve estetik."

Hepsini başımla onayladım.

Bir şeyler yapalım dedikten sonra oturup hep beraber Kedi Kadın filmini izlemiştik.

Ve sonuç olarak kedi kızlar gibi giyinip, Arasların kulübesinden içki çalmaya gelmiştik.

İçmek istediğimizden değil, sadece aksiyon yaşamak için bunu yapmaya karar vermiştik.

Ve şansımıza uyurken pencerelerini açık bırakmışlardı.

"Kızlar, Kerem' in yatağının yanında mini dolap var bir tane. İçi içki dolu. Onları alıp çıkıyoruz. " dedim.

" Sadece içki mi çalacağız? " diye sordu Aslı.

Kızların hepsinin yüzüne hınzır bir sırıtış yerleşirken konuştum.

" Tamam, belki yüzlerini azıcık, küçücük boyayabiliriz."

Bunun üzerine Aslı cebinden çıkardığı tükenmez kalemleri hepimize dağıttı.

Kalemleri yakamıza taktıktan sonra hepimiz derin bir nefes aldık.

Tırmanmaya önce ben başladım.

Elim ağrımasa da dikkat ederek sessiz ve atik bir şekilde pencereden tırmandım.

Siyah adidaslarımın ses çıkarmamasına dikkat ederek aşağı atladım. Sonra kızların sessizce inişini izledim ve elimi yumruk yapıp, baş parmağımı yukarı kaldırarak 'tamam' işareti yaptım.

Odanın ortasında duran içki şişeleri onların da içip sızdıklarını gösteriyordu. Bu işimize gelirdi. Böylece yüzlerini boyarken uyanmazlardı.

Sırt üstü uyuyan Hasan, yüz üstü uyuyan Aras ve Kaan' ı umursamadan Kerem' in yatağına yöneldik.

Yavaş adımlarla yürüyerek Kerem' in yanına ulaştık.

Yatağının yanındaki mini dolabın başında diz çöktüm.

Kapağı yavaşça açıp içinden dört bira şişesi aldım.

Herkese birer tane verdikten sonra dolabın kapağını kapattım ve ayağa kalktım.

Sonra da yakamdan kalemi çıkarıp kızlara gösterdim ve otuz iki diş sırıttım.

Olayı anlayan Aslı Aras' ın yanına, Ezgi Hasan' ın yanına, Zeynep Kaan' ın yanına gitti.

Ben de Kerem' in üzerine eğilirken yüz üstü yatması biraz sorun olsa da başı sola çevrildiği için yüzü açıktaydı.

Kalemin arkasına bastırıp ucunu açtım.

Kerem'in alnına biraz zor sığdırsam da bir cümle yazmayı başardım.

MELİS'İN İSTEKLERİ BENİM İÇİN EMİRDİR

Yazdığım şeyle gülmemek için kendimi zor tutarken yanaklarına çiçek, böcek, kalp gibi şeyler çizdim.

Yüzünün her tarafına bir şeyler çizdiğimden emin olduktan sonra diğerlerinin yüzüne de baktım.

Hasan' ın alnında büyük harflerle kocaman bir 'MAL' yazıyordu. Yanaklarındaysa kalpler vardı.

Kaan' ın alnında 'ZEYNEP BENİM EFENDİMDİR' yazıyordu ve onun yanaklarında da kalpler, çiçekler vardı.

Ve Aras'ın yüzünde...

Ah Aras...

Yüzünde kalemle bir şey yazılmamış olan tek bir nokta yoktu.

Ve her kelime Aslı ile ilgiliydi.

'ASLI BENİM AŞKIM'

'KIZLAR UZAK DURUN ASLI' DAN BAŞKASINI GÖZÜM GÖRMEZ'

'TEK AŞK ASLI'

Ve daha bir çok şey. Boş kalan yerlerde de kalpler ve dudak resimleri vardı.

Gülme krizine girmemek için kendimi zor tutarken diğerlerinin yüzünü izleyen kızlara elimle 'gelin' işareti yaptım.

Hayır, evlenecek olan gelinden bahsetmiyorum. Her neyse...

Elimizdeki bira şişeleriyle biraz zorlansak da pencereden atlamayı başardık.

Sahile kadar koştuk.

Sahile gelince şezlonglara oturduk ve gülme krizine başladık.

Erkeklerin yüzü aklımıza geldikçe katıla katıla gülüyor, gülmediğimiz saniyelerde bira şişelerimizi kafamıza dikiyorduk.

Çabuk sarhoş olan biri olarak birinci şişe bittiğinde şey, azıcık sarhoş olmuştum.

Çoktan sarhoş olmuş Aslı saçma sapan vurgular yaparak konuştu.

" Kızlar size bir sürprizim var. "

Ona sorar gözlerle bakınca sonunda arkasında sakladığı şeyi çıkardı.

Bir şişe bira daha!

" Siz bakmıyorken çaldım. " deyip gülmeye başladı.

Bizde nedensizce gülme krizine girdik.

Sonra Aslı elindeki dolu şişeyi hepimize paylaştırdı ve o şişe de bitti.

" Ya, "dedi Aslı. " Ben gidip Aras' ın yanında uyuyacağım."

" Ben de Hasan' ın. " dedi Ezgi.

İkisi ayaklanıp giderken arkalarından bağırdım.

" Sessiz olun. Kedi kız kurallarını unutmayın! "

" Merak etme sabah uyanana kadar haberleri olmaz. " dedi Ezgi bana karşılık olarak.

Ah. Bunlar gerçekten deliydi.

Mesela ben sarhoş olsam bile gayet mantıklı düşünüyordum şu anda.

" Eee Zeynep? Sen ne yapacaksın? " diye sordum.

" Sanırım snap atacağım. " dedi nereden çıkardığını anlamadığım telefonunu göstererek. " Sonra da Twitter'de takılırım herhalde. "

" Peki. " dedim. " Ben gideyim o zaman. "

Sadece başını sallamakla yetindi.

Kulübeme doğru yalpalayarak yürürken mantığımın sesini hiç duymuyordum.

Mantık terk, diye düşündüm ama yine de gelmedi. Uyumuştu galiba.

Kulübeme çok yaklaşmışken üzerimdeki kıyafetlerin, kedi kızlığın hakkını vermeye karar verdim ve adımlarımın yönünü değiştirdim.

Nereye mi?

Asıl yüzünün boyanması gereken kötü kişiye.

Barış' ın kulübesine.

Eh, yüzünü biraz boyasam fena olmazdı.

Pencereyle uğraşmak istemediğim için kapının kulpunu çevirdim.

Bingo!

Kapı açıldı.

Yavaş ve sessiz bir şekilde kapıyı kapatıp odayı incelemeye başladım.

Hey! Bu odada bir değişiklik var. Bizim odalarımızdan farklı. Sadece iki yatak var. Bu yataklardan biri boşken birinde Barış olduğunu tahmin ettiğim biri yatıyordu ve oda bizimkinden çok daha iyi döşenmişti. Resmen kampın sahibinin akrabası diye haksızlık yapmışlar.

Ayrıca bu oda neden soğuk?

Bakışlarımı etrafta gezdirince gördüğüm şeyle gözlerimi iri iri açtım. Odada bir klima vardı!

Bu kadar güzel bir odayı hak etmiyor Barış. Bana versinler bu odayı.

Yüzünü boyamak için Barış' ın yanına yaklaşırken kendimi bunu adalet için yaptığıma inandırmıştım.

Ya bu erkekler neden hep yüz üstü yatıyor?

Yüzünü rahatça boyayabilmek için biraz sırt üstü çevirdim. Tam yüzünü boyamak için eğileceğim sırada birden gözlerini açtı.

Daha ne olduğunu bile anlamadan yatakta ben altta, o üstteydi ve ellerim birleştirilmiş halde başımın üzerindeydi.

" Bırak beni! " diye tısladım.

Uyku mahmuru gözlerini birkaç kere açıp kapattı.

Bunu da buraya not düşeyim, uyku sersemi bir Barış çok tatlı oluyor.

" Melis? " diye sordu.

Cevap vermedim çünkü her zamanki gibi çok güzel kokuyordu.

" Burada ne arıyorsun? " diye sordu bileklerimi sıkan elini gevşeterek.

Sağ bileğimi pek sıkmıyordu.

Gözlerimi kocaman açmış bir şekilde gözlerinin içine bakarken yine cevap vermedim.

" Cevap versene kızım! " dedi.

Yutkundum.

" Çok güzel kokuyorsun. "

Önce dediğimi idrak edebilmek için kaşlarını çatıp birkaç saniye bekledi. Sonra kaşları gevşedi ve konuştu.

" Sen sarhoş musun? "

Başımı iki yana salladım.

Dudağının kenarı kıvrılırken konuştu.

" Elindeki kalem ne için? "

Hala elimde tuttuğum kalemi fark ettiğimde tekrar sesli bir şekilde yutkundum.

" Hiç. "

" Bana doğru düzgün cevap ver. " dedi.

Sarhoşluğun verdiği cesaretle birden bağırdım.

" Bu haksızlık tamam mı? "

'Bu kız ne diyor ya? ' şeklinde güldü.

" Ne haksızlık? "

" Odanın bu kadar güzel olması! Adaleti sağlamak için buradayım ben. Bize haksızlık yapılıyor. "

Başını geriye atıp güldü.

" Adalet ha? "

" Evet. " dedim. "Bundan sonra burası benim odam. Kalk üzerimden. "

Üzerimden kalkıp yana kaydı.

" Hadi odana git ve yat. " dedi.

" Odamdayım zaten. Sen odana git. "

" Melis odana gider misin? "

İsmimi ağzından duymak çok hoştu. Cevap vermeyince yine konuştu.

" Bak odana kadar falan taşımam haberin olsun. Umrumda bile olmazsın. "

Dedikleri üzerine sinirle gözlerimi kapattım. Çok uykum vardı.

Önüme düşen saç tutamlarını yavaşça geriye itti.

Saçımla uğraşılınca acayip uykum geldiği için konuştum.

" Saçımla oynasana. "

Yine gülme sesi duydum.

Saçımı okşarken konuştu.

" Yarın bunların hiçbirini hatırlamayacaksın."

Ona cevap vermek isterdim ama aniden bastıran uyku cevap vermemi engelledi.

Yoğun nane kokusunu alırken uykuya daldım.

----------

Arka cebimdeki telefonumun titreşimleriyle uyandım.

Gözümü açmadan telefonu cebimden çıkardım ve bakmadan açma yerini kaydırıp kulağıma dayadım.

" Melis neredesin sen çabuk söyle!"

Bağıran Aras' ın sinirli sesiyle ağrıdığını yeni fark ettiğim başıma bir ağrı daha saplandı.

" Aras ne diyorsun sen sabah sabah. " dedim uykulu uykulu.

" Neredesin Melis bana nerede olduğunu söyle. "

Bu çocuk ne içmiş?

" Ya odamdayım Arsa, başka nerede olacağım? "

" Melis! Bana doğru düzgün cevap ver neredesin? Ayrıca benim adım Arsa değil. "

Ya odam haricinde nerede olabilirim allasen?

" Tamam Aras geliyorum of hadi kapat bay. " deyip kapattım.

Gözlerimi açtım.

Hey, bu tavan benim her sabah akşam kesiştiğim tavan değil.

Ve... Burası fazla serin.

Başımın ağrısını umursamadan doğruldum ve etrafa baktım.

Burası benim kulübem değil. İyi de ben buraya nasıl geldim ki? Ayrıca etraftaki nane kokusu da bu gizemin cabası.

Aklıma gelen görüntüler korkmama sebep oldu.

Kedi Kadın filmi, Arasların kulübesine girişimiz, içki çalıp yüzlerini boyamamız ve sahilde sarhoş olana kadar içmemiz.

Neredeyim lan ben?

Yanımda bir hareketlenme oluncaya refleks olarak soluma döndüm ve gördüğüm şeyle çığlık attım. Çığlığımla baş ağırım sanki mümkünmüş gibi iki katına çıkmıştı.

Yanımdaki Barış yüzünü buruşturup ağzımı kapatırken çırpınmaya başladım.

" Bırak beni pis sapık! Yardım ediin! "

Ağzımı daha sıkı kapatıp konuştu.

" Kızım bi sussana be. "

Elini ağzımdan çekip yataktan kalktım ve ona sinirli sinirli baktım.

" Benim burada ne işim var? "

Aklıma olası senaryolar gelince adeta dehşete düşmüştüm.

" Gece gece geldin yüzümü boyamaya çalıştın. " dedi yerde duran kalemi göstererek. " Sonra da bu oda benimkinden daha güzel, bu haksızlık tarzı şeyler saçmalayıp sızdın. "

" Ve sen de beni umursamayıp uykuna devam mı ettin? " dedim şaşkınlığımı sesime katarak.

Omuz silkti.

" Evet. "

" Yani, b-başka bir şey olmadı değil mi? "

Kafasını iki yana salladı.

Ya sarhoş ben hiç çekilmiyor. Lanet olsun sarhoş ben.

" Bak, dün gece yaşanılanları unut. Tamam mı? " dedim en ikna edici ses tonumla.

Kafasını yine iki yana salladı.

" Unutmasan bile kimseye anlatma. " dedim bu sefer.

" Nedenmiş o? " dedi gülerek.

" Araslar duyarsa, okulum duyarsa ben biterim anladın mı? "

" Ve bu da benim işime gelir. "

Sakinleşmek adına içime derin bir nefes çektim.

" Kimseye söyleme. Lütfen. " dedim.

Rica cümlesi kullanmış olsam da sesim kesinlikle rica eder gibi değildi. Aksine, emir verir gibiydi.

Elini boynuna atıp boynunu ovaladı.

" Her şey karşılıklı güzelim. "

Sen ne kadar fırsatçı bir çocuksun. Aptal.

" Ne istiyorsun? " diye sordum sert bir sesle.

" Hazal' dan özür dile. "

Önce birkaç saniyelik bir şok yaşasam da kısa sürede şoktan kurtulup hiç yapmadığım bir şey yaptım.

Elimle sesli bir hareket çektim.

" Nah! "

Bu hareketime karşılık gözlerini devirdi.

" Başka bir şey iste. "

Birkaç saniye düşünüp konuştu.

" Yalnız isteyeceğim diğer şey ağır olur ve başkasını kabul etmem. "

Şimdi biraz gözüm korkmuştu işte.

" Söyle? " dedim kuru bir sesle.

" Bu gece saat on iki den üçe kadar kölem olacaksın. "

Gözlerimi kocaman açıp ona baktım.

" Hayatta olmaz. "

'Keyfin bilir, ben de herkese söylerim o zaman. ' bakışı attı.

Pekala, erkeklerin ve okulumun bunu öğrenmesi mi daha iyi, yoksa üç saat boyunca Barış' ın kölesi olmak mı?

İkisi de iyi değil maalesef.

" Ben kararımı sana mesaj atarak bildiririm. " dedim çaresizlikle.

Belki kızlarla düşünüp beni bu durumdan kurtaracak bir şey bulabilirdik.

" Tamam. " ddiyerek sırıttı.

Ona son bir bakış atıp içimden söverek kapıya yöneldim. Hafifçe aralayıp dışarıda kimse var mı diye kontrol ettikten sonra kimseyi göremeyince koşarak kulübeme yöneldim.

Gıcıklığına Barış' ın kapısını açık bıraktım.

Şu anda erkekler dün gece yaptıklarımız yüzünden muhtemelen delirmişlerdi.

Lanet olsun, tüm bunları hangi akılla yapmıştık ki?

İşte bir 'bir şeyler yapalım' faciası daha.

Kulübeme girdiğimde Deniz hariç herkes içerideydi.

Kızlar suçlu bir şekilde sandalyelere oturmuş, bakışlarını yere dikmişken erkekler yüzlerinden tam çıkmayan boya lekeleriyle bir ileri bir geri yürüyorlardı.

Ben kapıdan içeri girince tüm bakışlar bana döndü.

" Neredeydin? " dedi Kerem.

" Daha doğrusu nerede uyandın? " diye sordu Kaan.

Şey, sadece Barışla aynı yatakta uyandım.

" Sana bir soru sorduk. " dedi Hasan.

Oha Hasan bile sinirlendiyse başka bir şey demiyorum.

" Şey ya hani şey varya bizim sınıftan Yağmur. Heh Yağmurlarda uyandım ben ya. " dedim.

Doğruyu söyleyip söylemediğimi sorgulamadan Aras konuşmaya başladı.

" Kızlar biz sizin bizim yanımızda içmenize izin veriyoruz zaten. Neden odamıza gizlice girip içki alma ihtiyacı duydunuz? "

" Ve neden yüzümüzü karaladınız? " dedi Kaan.

Konuşmaya karar verdim.

" Ya biz bir şeyler yapalım dedik."

" Yine mi Melis? Yine mi? " dedi Kerem.

" Başka ne yaptınız anlatın. " dedi Hasan.

" İşte sizin kulübeden çıkıp sahile gidip içtik. Gerisi yok. " dedi Aslı.

" Nasıl gerisi yok? Aslı neden benim yanımda uyandı? Ezgi neden Hasan' ın yanında uyandı? Zeynep' i neden şezlongta uyurken bulduk? Ve Melis neden Yağmurlardan geldi. Hiçbirini hatırlamıyor musunuz? " dedi Aras.

Hepimiz başımızı iki yana salladık.

Sonra kızlarla göz göze geldik. Dün geceden hatırladığımız kısımlar aklımıza gelince birden gülmeye başladık. Hafif kıkırtılarla başlayan gülüşümüz kahkahalara dönüşürken erkeklerin kötü bakışlarını umursamadan gülüyorduk.

" Bir de gülüyorlar ya. " diye homurdandı Kerem.

Alnındaki silinmiş olsa da izi hala duran 'MELİS' İN İSTEKLERİ BENİM İÇİN EMRİDİR' yazısı karşısında gülmemek elde değildi ki.

Sonunda hepimiz gülmemizi durdurduğumuzda Kaan konuştu.

" Bunlara ne ceza verelim? "

Erkekler düşünürken kızlarla korku dolu bir bakışma yaşadık. Gülen halimizden eser yoktu şu anda.

" Bir daha yapmayız söz veriyoruz."dedi Ezgi.

Kerem Ezgi' ye kısa bir bakış attı.

"Sana güveniyorum zaten Ezgi. Ama şu ikisine, özellikle de Melis' e hiç güvenmiyorum bu konuda. " dedi Aslı ve bana bakarken.

Aras, Kaan ve Hasanda onları onayladı.

" Biz kulübemizde ne ceza vereceğimizi düşünürken siz de bize kahvaltımızı getirmekle işe başlayın. " dedi Aras.

" Oldu canım. Kölen mi var karşında? "

Bana köle demeyin ya. Aklıma Barış geliyor.

Aras sırıtarak başını salladı.

" Yüzümüz bu haldeyken dışarı çıkamayız. Sonra kızlar ne düşünür? " dedi Kerem.

Hepimizin sinirli bakışları ona yöneldi. Ama o bizi umursamadan kapıdan çıktı ve kulübesine yöneldi. Diğerleri de arkasından onu takip etti.

Kızlarla baş başa kaldığımızda beraber benim yatağıma geçip bağdaş kurduk.

" Ne yapacağız? " dedim dudağımı büzerek.

Aslı konuştu.

" Eğer biraz uğraşırsam Aras' ı ceza vermemesi konusunda ikna edebilirim. " dedi.

" Ben de Hasan' ı edebilirim. Sanırım. " diye ekledi Ezgi.

" Kerem ve Kaan ne olacak? Bizim ikna etmemiz imkansız. " dedi Zeynep.

" Zeynep, "dedim. "Bence şansımızı denemeliyiz."

" Aynen. " diye onayladı Aslı. " Şimdilik kahvaltılarını götürelim. Sonra ikna etme çalışmalarına başlarız. Hadi üstünüzü giyinin."

Herkes ayaklanırken konuştum.

" Kızlar, "

Bana sorar biçimde baktılar.

" Kahvaltılarını götürdükten sonra size anlatmam gereken çok önemli bir şey var. Çok önemli. "

Meraklansalar da başlarıyla onayladılar ve bir an önce öğrenmek için hızla kıyafet dolaplarına yöneldiler.

----------

" Oha! " dedi Zeynep bağırarak.

Yemekhanedeki birkaç bakış bize dönünce çatalımdaki zeytini ona atarak susmasını sağladım.

" Kızım sen harbi malsın! Gerizekalı! " dedi Aslı.

" Ne yapacağız şimdi? " dedi Ezgi.

Çaresizlik içinde omuz silktim.

" Bilmiyorum. "

" Başkalarının bunu öğrenmesine kesinlikle izin veremeyiz. " diyen Aslı'yı başımla onayladım.

" İyi de, "dedi Aslı. " Elinde bir kanıt yok ki. "

" Dışarıdaki kameralardan Melis' in onun kulübesine giriş ve çıkış görüntüsünü elde edebilir. " dedi Zeynep düşünceli bir şekilde.

Ezgi başıyla onayladı.

Oflayarak yemekhanede göz gezdirdim.

Beklemediğim bir şeyle karşılaştım.

Bana sırıtarak bakan Barışla.

Normalde hiç yapmayacağım bir şeyi yapıp bakışlarımı kaçırdım.

Ne yapacağım ben?

---------

Kulübeye girdim.

" Ne yaptın? " diye sordu Aslı.

" Emin değilim ama ikna oldu galiba. " diye cevap verdim. " Siz ne yaptınız? "

" Aras ikna oldu. " dedi Aslı.

" Hasan da tamam. " dedi Ezgi.

" Kaan hala tam ikna olmadı ama bayağı yumuşattım. " dedi Zeynep.

" İyi. " dedim kendimi yatağıma atarken.

Sabah kahvaltısından sonra hep beraber erkekleri ikna etme çalışmalarına girmiştik. Deniz biraz dışlanmış gibi olmuştu ama okuldaki tek arkadaşları biz değildik. Diğer arkadaşlarıyla takılmıştı.

Ayrıca Yağmur'a Barış konusuna değinmeden olan olayları kısaca özetlemiş, bizimkilere bir şey çaktırmaması konusunda ikna etmiştik.

Şimdiyse okulumla konuşmak için çitlerin oraya gitmeliydim.

" Kızlar hadi kalkın okulla konuşacağım. " dedim istemeye istemeye yatağımdan kalkarken.

Beraber çitlerin oraya kadar gittik. Çok kalabalıktı. Hemen hemen herkes buradaydı.

Kızları orada bırakıp gördüğüm ilk kayanın tepesine tırmandım.

" Selam arkadaşlar! "

Herkesten selam tarzı mırıltılar yükseldi.

" Etrafınıza bir bakın. Kayalı biri var mı. Ne olur ne olmaz yani aramıza falan sızabilirler.

Herkesin bizim okuldan olduğuna emin olduktan sonra konuşmaya devam ettim.

"Hepinizin bildiği gibi geçen gün Kayalılar bize hiç de komik olmayan bir şaka yaptı. "

Etraftan onaylayan mırıltılar yükseldi.

"Sanırsam bu şaka sadece kızlara yapıldı. Kızlar, hangilerinize yapıldı? El kaldırın. "

Kızların neredeyse hepsi parmak kaldırdı.

" El kaldırın dedim parmak değil. "

Söylediğim şey üzerine parmak kaldıranlar el kaldırdı.

Anladığım kadarıyla şaka yapılmayan sadece bir- iki kız kulübesi vardı.

" Biz onların sadece sevilmeyen kişilerine şaka yapmıştık. Onlar madem bizim güzel kızlarımıza böyle bir şey yaptı, o zaman biz de onların tipsiz kızları üzerinden oynarız bu oyunu! " diye bağırdım.

Herkes beni bağırarak onayladı.

" İşte benim okulum be! " dedim.

Sonra yapılan su savaşı hakkında birkaç kişinin görüşünü dinledim, bu konunun planlanmış değil tamamen doğaçlama olduğunu anlattım ve nihayet herkes dağıldı.

Bizim grupla -bu sefer aramızda Denizde vardı- beraber kulübelerimize doğru yürümeye başladık. Erkeklerin yüzlerindeki yazılar tamamen geçmişti. Sessiz ortamdan yararlanıp konuştum.

" Bir şey diyeceğim, "herkesin bakışları bana döndü. "Ya biz hatamızdan ders çıkardık, diyorum ki bize ceza vermeyin. "

Aralarında bakıştılar.

" Bir daha böyle bir şey olmayacak."dedi Aslı.

YALAN.

" Ayrıca içecek olursak mutlaka size haber veririz. Sizin yanınızda içeriz. " dedi Zeynep.

YALAN.

" Bir şartla sizi affederiz."dedi Kerem.

Hepimiz ona baktık.

" Yeni sevgilimi kışkırtmak, iğnelemek, şakalamak yok. "

Hepimizin ağzı bir karış açılırken kızlarla birbirimize baktık. Demek sonunda yeni bir sevgili yapmıştı.

'Merak etmeyin gizlice yaparız yapacağımızı.'bakışı attım onlara.

Nasıl attım bilmiyorum ama attım valla.

Hepsinin suratına pis bir sırıtış yerleşti.

" İstediğin bu olsun Kerem ya."dedim.

" Biz hiç böyle bir şey yapar mıyız? Ayıpsın."dedi Aslı.

Ve böylece bizi affetmiş oldular.

----------

Kulübede bir ileri bir geri yürürken Aslı konuştu.

" Ay yeter Melis başımı döndürdün dönme. "

" Ben dönmeyeyim de kim dönsün Aslı. "

Stresle saate baktım.

23.30

On ikide ya Barış' ın yanına gidecektim, ya da erkeklerden sıkı bir azar işitip okuldaki itibarımı kaybedecektim.

Kızlarla umutsuzluk içinde düşünürken telefonuma mesajın geldiğini belli eden bildirim geldi.

Mesaj Barış' tan geliyordu.

' Kararını bildirmedin? '

Alt dudağımı ısırırken belki de pişman olacağım bir cevap yazdım.

'Yapamayacağım şeyler istemek yok.'

Continue Reading

You'll Also Like

48.9K 1.9K 28
bu sefer karışan bebekler bir değil ikiyse ikizler doğum da karıştıysa ? merak ediyorsan ikizlerin eğlenceli mizah dolu maceralarını okumak istiyor...
102K 5.6K 26
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...
210K 18K 48
katilim olur musun, yeniden yaşamaya inat?
349K 13K 32
Karanlığın tanımı neydi? Uçsuz bucaksız, alabildiğine uzanan bir siyahlıktı onlar için. Kirli mürekkep damlalarına bulanmış düşünceler, yabancı insa...