İyi okumalar...
♛
''Ulan Arya! Ne erken yattın kış uykusuna, daha yazdayız. Sığır kalksana.''diye hönküren abim tarafından kaldırılıyordum. Sabah sabah ayağıyla kıçımı dürtmekle meşguldü. Ama ben tabiki de takmıyordum.
Dürtmeye devam ederken aynı zamanda da kalkmam için bir şeyler geveliyordu. Dürtmesi sonucu 9.9 şiddetinde bir deprem yaşamıştım. Dürten ellerin kırılsın abi. Gözlerimi açıp sinirle bağırdım.
''Ulan meğolaman ne dürtüp duruyorsun, uyuyoruz!''
''Uyan diye dürtüyorum beyin yetmezliği olan kardeşim.''dedi biricik(!) abicim. Baksanıza abimle ne güzel anlaşıyoruz. O bana sığır der, ben ona meğolaman... Mükemmel(!) ikiliyiz yani.
''Abi beyin yetmezliği ne lan? Senden mi bulaştı bana?''dedim ve güldüm. Hayali bir gözlük ve cigara suratıma doğru yol izliyordu. Thug life...
Abim sinirle bana baktığında özür diler bakışlar attım. Şuan 'Pişmanım eve dön Hatçe' diye bağırasım geldi.
Ekşın is coming..
''Arya kalk lan, geç kalıyoruz. Bak seni New york'a götürmem, kalırsın burda. Babamın sana aldığı şişme havuzda yüzersin.''dedi ve gülmeye başladı. New York lafını duyar duymaz yataktan fırladım.
''Ne diye daha erken uyandırmıyorsun? Ben daha bavulumu hazırlamadım.''
''Ben mi uyandırmadım,"derken işaret parmağıyla kendini gösteriyordu. "Bir saatir seni uyandırmaya çalışıyorum kızım. Erkenden kış uykusuna yatmışsın, senin sorunun.''dedi ve göz devirdi.
''Abi bana ayı deyip duruyorsun, gözümden kaçmadı. Bunu işedikten sonra sana ödeticeğim. Şuan çok sıkıştım.''deyip banyoya fırladım. Banyoda günlük işlerimi halletikten sonra odama depar attım. Evet depar attım. Bir an önce valizi hazırlamam lazımdı. Dolabımın kapağını açar açmaz ne bulduysam valize koydum.
Valizi hazırladığımda sıra en zor şeye geldi. Valizin fermuarını kapamak...
Valizin üstüne oturdum ve zıplamaya başladım. Bir yandanda fermuarı çekmeye çalışıyordum. Annem beni böyle görseydi evlatlıktan reddederdi. Resmen valizle ilişkiye girdim. Uzun uğraşlar sonrasında valizimin ağzını kapadım. Valizi odamda bıraktım. Abime indirtirdim. Aşşağıya indiğimde annem, abimle vedaşıyordu. Yanlarına gittim. Annemin gözleri dolmuştu.
''Abi sen çok sarıldın sıra bende. Sen git yukarıdan valizimi al.''dedim ve abimi 2.80 öteye attım. Resmen uçtu dangallak. Bunu paketledim, sonra gülerdim.
Abim sonra görüşeceğiz bakışları atıp yukarı çıktı.
''Canım annem seni çok özleyeceğim. Biz yokken sakın junyır Arya yapmayın.''dedim ve kıkırdadım. Annem eline terliği aldığında ben oradan koşarak uzaklaşmakla meşguldüm. Kafama gelen terlikle nöronlarım zedelendi.
''Aney n'aptın aney, nöronlarım ezildi. Pestili çıktı zavallıcıkların. Gitmeden önce bir terlik şov bile yaptın aney.''diye yakınıyordum. Babamın yanına geldim ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
''Görüşürük babacığım. Gitmeden önce biraz maniy versen, çok iyi fikir bence çünkü maniysiz bir Arya ölmüş demektir.'' Yalakalık yapıyım ki bana para versin. Bana verceği için abime zırnık koklatmıcam. Niahha yaşasın Arya olmak.
Babam paramı da verince vedalaşma fastımız bitti ve havaalanının yolunu tuttuk.
♛
New york'a gidiyordum. Hayallerimin şehrine gidiyordum. İşin daha iyi kısmı Irmak'da bizle geliyordu. Benim gideceğim kararlaştığında Irmak'ın babasına yalvardık. Başta mırın kırın etmişti ama ben gene mütiş tehditlerimi kullanarak ikna etmiştim. Nasıl bir tehdit derseniz... Irmak'ın babası Levent amca evlilik yıl dönümünü unuttuğundan karısına hediye almamıştı. Irmak'la bende yardım etmiştik.
'Eğer kızını göndermessen karına evlilik yıl dönümünü unuttuğunu söyleriz' diye tehdit etmiştik. Oda karısından korktuğundan kabul etmek zorunda kalmıştı.
Havaalanına vardık. Annemle babamla vedalaştıktan sonra onları eve göndermiştim.
''Arya, Irmak ne zaman gelicek? Uçağı kaçırmayalım.''dedi abim.
''Geldi işte abi.''dedim ve karşıdan koşarak gelen polyanayı ona gösterdim. Polyanada gelince uçağa bindik. İlk defa uçağa bindiğim için resmen hatim etmek üzereydim. Hostesin sesiyle uçağın kalktığını anladım. Irmak'ın elini tutum ve sıktım. Irmak yüzünü buruşturdu.
''Elim acıdı hayvan! Ne sıkıyorsun?!'' Korkuyoruz şurda, insan bir yatıştırır. Korkma Arya'cım, merak etme, sağ sağlim Amarika'ya varacağız filan der.
''Irmak ben çok korkuyorum ya, yer değişelim. Kızım benim yükseklik korkum var, niye beni cam kenarına oturtturuyorsun?!''dedim yakınarak. Irmak göz devirdi.
''Arya gerçekten salaksın sen. Cam kenarında oturacağım ve bulutları pomuk şeker olarak düşünüp uyayacağım diye sen tutturdun.'' Onu hiç takmayarak sakinleşmeye çalıştım.
Uçak havada süzülürken ben camdan bakamıyordum. Çünkü yükseklik korkum var. Ve benim yükseklik korkum olduğu halde cam kenarında oturuyorum. Yeminle salağım. Hep o annemin beynime attığı nöronlarımı zedelediği terlik yüzünden. Kafayı yedi yavrucaklarım.
''İnsan uyarır arkadaşını senin yükseklik korkun var. Ben oturuyım cam kenarına filan der.''diye yine yakındım. Irmak gene göz devirdi. Oyarım kız o gözlerini, devirip durma.
Yükseklik korkumu unutmak için uyumaya karar verdim. Tam uyuyordum ama eşşeklerin sevişmesi gibi çıkan bir anırma sesiyle uyandım. Kemerimi çözüp hızla ayağa kalktım.
''Oğlum ne anırıp duruyorsunuz ya?! Bir uyutmadınız.''diye tısladım. Kız bana döndü. Evet altını çiziyorum hayvan gibi anırarak gülen bir kızmış. Buda benden çıktı...
''Üf sanane be salak.''dedi. Ben bunu duyunca büğürmeye başladım. Hayvan gibi gülüyordum. Kız resmen sanane be salak dedi ya. Millet bana bakmaya başladı. 'Bu kız ne içti?' diye bakıyorlardı adeta. Abime baktığımda uyuduğunu gördüm.
Top patlasa uyanmaz. Aslında denedi onaylandı. Ramazanda top patlatılınca bile uyanmıyordu. Kendisi orucu uykuya tutturuyorda.
Kimseyi takmayarak böğürmeye devam ettim. Tek gülen bendim.
''Kız sanane be slk dedi ya''diyip gülmeye devam ettim. Kız bana uzaylı görmüş masum köylü gibi bakmaya başladı. Kesin gülmekten suratım babın poposu gibi oldu.
''Kızım tiki misin sen o nasıl bir cümle öyle?''diye konuştum ve gene böğürdüm. Irmak kıçıma çimdik attı. Irmak'a döndüm.
''Gız ne kıçımı çimdiriyorsun?'' Irmak kemerini çözüp ayağa kalktı.
''Doktara götürdük, 'Bunla yaşamak zorundasınız' dedi. Böle ota boka göler işte, siz önünüze dönün.'' Kızım sen ne diyorsun? Gülmek istedim güldüm sanane. Irmak'a öldürücü bakışlar atarak yerime oturdum.
''Irmak ne güzel gülüyordum n'apıyorsun ya.''diye haykırdım.
''Seni rezilliğinden kurtardım, haberin yok ahmak.'' Hiç tınlamadım ve gene uyumaya çalıştım.
Uyayabildim mi? Saçmalama... Uçan memeli nam-ı diğer hosteslerin gezinip durmasından dikkatim dağılıyordu. Kız olmama rağmen benim o memeler dikkatimi çektiyse erkeklere acıyorum.
♛
''Abi, senin şu arkadaşların bizden önce geldi buraya dimi?''
''Evet.'' Abimin arkadaşları umarım yakışıklıdır diye dua ettim. Sonuçta bütün yaz onlarla vakit geçiriceğiz.. Gözümüz gönlümüz açılsın.
Onlarla 5 km dahi yakınlaşırsam abim, beni ölümcül virüs taşıyormuşum gibi karantinaya alacağını biliyorum. Abimle ne kadar çok kavga etsekte beni erkeklerden kıskanacağını ve koruyacağını biliyorum.
Ama abim bana güveniyordu. Erkeklere her hangi bir duygu beslemek için daha küçük olduğumu ve de aşık olamayacağımı düşünüyordum, abimde bu düşüncemi destekliyordu. O yüzden erkek kankalarıma fazla kızmadı. Tabi bir kaç kanakmı yalnışlıkla dövdüğü oldu. Onun tabiriyle yalnışlıkla... Hiç unutmam birini üzerinde böcek olduğunu söyleyerek dövmüştü.
''Abi gideceğimiz yerde çok sayıda yabancı vardır dimi?'' İnşallah vardır diye gene dua etmeye başladım. Amerika'ya geldiğimden beri dua ediyordum. Ablanız imanlı görl, şatap biçızlar.
''Kalacağımız yer benim bir arkadaşımın tanıdığının olduğundan otel Türkler için yapılmış. Ama birkaç tane yabancı çocuk vardır.''diye soruma cevap verdi. Telatabi dansımı yapmamak için kendimi zor tutuyordum. Bu yaz baklavalar görecektim. Irmak'a dürttüm.
''Kız Irmak bu yaz çok güzel olcak. Ne daşlar görec-...''derken abimin ölümcül bakışlarıyla lafım yarım kaldı.
''Yani 'ne taşlar göreceğiz' dedim abicim. Bak! Ben gördüm mesela, yerde duruyor. Kocaman, bak!''dedim elimle yerde duran taşı göstererek. Saçmalamakta kusursuzdum resmen. Abim inanmadığını belli eden sesler çıkartırken Irmak kıkırdıyordu. Abim yanıma gelerek kolumu dürttü.
''Arkadaşlarımla fazla haşır neşir olma, alırım ayağımın altına!''diye tısladı. Abi sen hayırdır bakışımı atacaktım ki bakışımı yuttum. O nasıl olur bilmiyorum ama oldu işte. Abim bana delice bakıyordu. Gevur ülkesine gelincemi düşünüyorsun beni abi diye haykırmamak için zor tuttum kendimi. Yürüyorduk. Bikauz benim konuşmam yüzünden taxsici küfür ettiğimi sanıp bizi atmıştı. Otele yakın yerlerde atıldığımız için yürümeye karar verdik. Hem benim sayemde ne güzel bacakları açılır dimi yani.
Sonunda kalacağımız yere gelmiştik. Deniz kenarında tek katlı küçük evlerden vardı. Sanırım orada kalacaktık. Şimdiden içim ısındı bu tatil yerine.
''Abi burası çok güzel lan.''
Abim sırıtarak ''Evet.'' dedi.
Bir an önce gitmek için önden ilerliyordum. Valiz taşımıyordum çünkü abim benim valizimi taşıyordu. Kakalamıştım valizi ona. Önden önden zıplayarak gidiyordum. Abim yanıma geldi ve ilerdeki kafe gibi yerde oturan iki kişiyi gösterdi.
''Gel sizi arkadaşlarımla tanıştırıyım.''dedi ve ilerlemeye başladı. Ben orda mal gibi dikiliyordum. Abimin arkadaşları süper müper hüper ötesi yakışıklılıklara sahipti. Şoktan çıktım ve yetişmek için koşturmaya başladım. Yanımıza görevli geldi. Abim ingilizce bir şeyler dedi. Adam bavulları alarak odamıza götürdü. Irmak'la aynı bungolov evinde kalacaktım. Abimde arkadaşlarından biriyle kalırdı herhalde.
Kafeye girdik. Abimi gören arkadaşları hemen ayağa kalkarak sarılmaya başladılar. Irmak'la otobüs bekleyen halk gibi ayakta dikiliyorduk. Unuttun abi beni, unuttun... Abim sonunda bizide hatırlayarak bize döndü.
''Bu benim her yerde uyumaya kapestesi olan ayıgillerden deli kardeşim.'' Beni nasıl tanıttı elin taşlarına ya. Ayıp abicim ayıp, bende seni rezil etmezsem...
Abime dönerek; ''Ne güzel konuştun abi. Beni yere göğe sığdıramıyorsun.''diye tısladım. Arkadaşları küçük tartışmamıza gülmeye başladı. Sarışınımsı çocuk bana doğru elini uzatttı ve gülümsedi.
''Ben Ayaz.''dedi ve göz kırptı. Bende hafif bir tebessümle elini sıktım.
''Arya,''dedim. ''Tanıştığımıza memnun oldum tek göz çocuk.'' Ayaz kahkaha attı. Gözünü kırptığı için ona 'tek göz çocuk' demiştim. Ama çocuk anırarak gülmüştü. Bana deselerdi 'Sen bana ilumünati üyesinden mi demek istiyorsun?!' diyerek olay çıkartırdım.
"Bende memnun oldum."
Ayaz Irmak'la da tanıştı. Elinde kocaman bir hamburger olan çocuk hamburgeri bırakarak elini uzattı. Ağzı doluyken konuşmaya başladı.
''Bondo Boro.'' Ağzında yemek olduğu için sesi boğuk çıkmıştı. Gülmeden edemedim. Elini sıktım.
''Memnum oldum Borazan.'' Çocuk güldü. Abim arkadaşlarını sevmiştim, hele ağzı doluyken konuşan çocuğu. Millet kibar insanları sever ben ise öküz insanları seviyordum. Resmen anormallikte zirvelerdeydim.
Abim etrafına bakındı.
''Ediz nerde?''diye sordu. Ayaz ''Bak geliyor abi.'' diye kafasıyla kafenin giriş yerini gösterdi. Arkamı döndüğümde bana az daha çarpan bukalemun suratlı çocukla karşılaştım. Hayır neden ben, nolamaz noled olsun, noled. İçimden ağıtlar yakmaya başlamıştım bile. Çocuk piç sırıtışıyla bana bakım göz kırptı. O gözünü oyarım lan diyesim geldi. Çocuk yanımıza geldi. Ben ağzımı sinek kaçmasın diye kapadım.
''Bukalemun surat.''
''Baş belası.''
''Bukalemun surat.''
''Baş bela-.. nediyorum ben ya. Beni de kedine benzettin.'' Göz devirdim. Abim ve arkadaşları bize ağzı açık izliyorlardı.
♛
Alakta movik movik alakto movik movik alakto movik movik yelakto muve asjkfkas güzel bir şarkıyla sonlandırdım fsalkflas inş beğenmişsinizdir. sizleri seviyarram gürüşürük fdsgsd.
Deli yazarınız...
İmza: w4oşayW+B&0(/=&N#+%&yr78-