TUTSAK bxb

Por yazaryorgun82

94.4K 3.9K 1.4K

!ARA VERİLDİ! bir ağaya mahkum kalmak.. Mais

TANITIM
1 bölüm.
2 Bölüm.
3 Bölüm
4 Bölüm
5 Bölüm
6 bölüm
7 bölüm
8 bölüm
9 bölüm
10 bölüm
11 bölüm
12 bölüm
13 bölüm
14 bölüm
15 bölüm
16 bölüm
17 bölüm
18 bölüm
19 bölüm
20 bölüm
21 bölüm
22 bölüm
23 bölüm
24 bölüm
25 bölüm
26 bölüm
27 bölüm
28 bölüm
29 bölüm
30 bölüm
31 bölüm
33 bölüm
34 bölüm

32 bölüm

955 88 43
Por yazaryorgun82

İyi okumalar.

💫

2 yıl sonra.

İstanbul~

"Ömer oğlum kalk artık geç oldu. Ömer." Diye bağıran annemle gözlerimi yavaşça açtım.

Kollarımı iki yana açıp esnedim bir elimle ağzımı kapatırken ayağa kalktım. Gözlerimi odada gezdirdim.

Her gün gözlerimi evimde, odamda, yatağımda açmak bana huzur veriyordu.

iki yıl geçmişti o günün ardından. Onu o gün orada bırakıp gitmiştim. Kendi hayatıma dönmüştüm. Yeniden.

Yeni bir hayat.

Yeni bir başlangıç.

Yeniden nefes almak.

Pişman mıydım?

Asla yine olsa yine yapardım. Belki yaptığım onun yaptıklarının yanında çok büyük kakıyordu çünkü onu en acı yerden vurmuştum ama yapmaktan başka çarem yoktu.

İki yıl geçmesine rağmen onun o gün ki bağırış ve yalvarışlarını unutamıyordum.

Başımı yastığa her koyduğumda gözlerimin önüne o görüntüler geliyordu.

Ne hissedeceğimi bilmiyordum tek bildiğim bir şey vardı asla ama asla pişman değildim.

2 yıl önce ~ plan gerçekleşmeden bir gün önce.

"Ne demek baranı öldürmeyeceğiz." Dedi miran. Yüz hatları gerilmişti.

"Duydun." Dedim gözlerinin içine bakarak. "Öldürmeyeceğiz çünkü acı çektireceğiz."

"Ne demek istediğini anlamıyorum Ömer biz böyle anlaşmadık seni kurtarıcağım karşılığında o ölecek." Dedi bastırarak.

"ölmeyecek çünkü yaşarken öldürücem onu." Dedim hiç düşünmeden. "Nefes alırken acı çekecek.

"Planın ne senin." Dedi miran kaşlarını çatarak.

"Baranın kardeşi." Dedim duraksadım kendimi çok aciz hissediyordum. "Bilal." Dediğimde miranın yüz ifadesi an be an değişti.

"Kendini yakmayacaksın herhalde." Dediğinde kaşlarım havalandı. O bunu nerden biliyordu.

"Sen bunu nerden biliyorsun." Dediğimde bakışlarını kaçırdı.

"Boşver." Dedi tekrar yüzüme bakarak. "Planın ne."

"Bilalin yakıldığı eve götüreceğim baranı o eve girip ateşe vereceğim ben içindeyken ama." Dediğimde bana dikkatle bakıyordu. "Ama." Dedi

"Ama ben ölmeyeceğim baran beni öldü sanacak." Dediğimde arkasına yaslandı.

"Baran bunu kaldıramaz." Dedi ondan beklemediğim bir ses tonuyla. "Bayıldım." Dedi yüzünde ki piç gülümsemesiyle.

Şimdi ki zaman.

mutfağa girdiğimde gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım.

Ocağın başında duran annemi gördüğümde ona doğru adımladım.

"Annem döktürmüşsün yine." Dedim arkadan sarılarak. Gülümsedi.

"Oyy oğluşum sen seviyorsun diye sevdiğin yemeklerden yaptım." Dedi elini yanağıma koyup okşayarak.

"Hiç kıskanmıyorum." Arkamda duyduğum sesle annemden ayrılıp kapıda duran babama baktım. Dudaklarım kıvrıldı.

"Kıskanmalısın babacım." Dedim göz kırparak. Yanıma gelip saçlarımı karıştırıp sarıldı karşılık verdim.

Gözlerim anneme kaydığında dolu dolu gözleriyle bize bakıyordu.

"Hadi bu kadar sevgi yeter masaya geçin yemekler hazır." Dedi annem göz yaşını silerek.

Masaya geçip yemeğimizi yemeye başladığımızda annemle babam aralarında sohbet ediyorlardı.

"Yarın sibeller bir davet veriyorlarmış bizide çağırdılar gideriz değil mi." Dedi annem babama bakarak.

"Olur gideriz." Dedi babam başını sallayarak.

Çatalı ağzıma götürdüğümde annemin bana olan bakışıyla duraksadım. Beni neyin bekleyeceğini anlar gibi.

"Hayır." Dediğimde yüzü asıldı.

"Hadi ama ömer seninde havan değişir." Dedi yavru kedi bakışları atarak.

"Anne benim ne işim var o davette ya lütfen ben arkadaşlarımla buluşacağım hem onlara sözüm var." Dedim yemeğimi yemeye devam ederken.

"Hep arkadaşlarınla buluşuyorsun zaten oğlum bu seferlik bizimle geleceksin." Dedi eliyle babamı dürterek.

"Ha" dedi anneme bakıp annem kaş göz yaptığında babam hızla bana dönüp "annen haklı Ömer." tam ağzımı açacağım sırada

"itiraz istemiyorum geliyorsun." Dediğinde yenilmişlikle arkama yaslandım. Bardağı elime alıp suyu yudumladım.

"Ömer." Anneme döndüğümde yüzünde bir tebessüm vardı. "Sibelin oğlu Amerika'dan yeni gelmiş seni onunla tanıştırıcağım."

"Niye tanıştırıcaksın annecim." Dedim kaşlarımı çatarak.

"Öyle." Dedi yemeğini yerken. "Tanışıp kaynaşırsınız." Dediğinde daha fazla bir şey söylemedim.

yemeğimi yemeye devam edecekken masada ki telefonuma gelen bildirimle telefonu elime aldım.

Bir yeni mesaj.

Miran: senin ki yine mezarlığa gitmiş.

Gördüğüm mesajla duraksadım. İki yıldır her gün aldığım mesajdı bu artık ne düşünmem ne hissetmem geretiğini bilmiyordum.

Ben: sen hala takip mi ediyorsun onu?

Miran: evet.

Ben: neden?

Miran: acı çekmesi hoşuma gidiyor.

Miran: ağlıyor biliyor musun.

Ben: bana ne yazma artık bana.

Miran adlı kişi engelledi.

Bu kaçıncı engelleyişim bilmiyordum. Sürekli başka numaradan yazıp baranın ne kadar acı çektiğini bana mesaj olarak gönderiyordu. telefonu kapatıp masaya koydum. Çatalımı tekrar elime alarak yemekle oynamaya başladım.

Aklım yine ona kaymıştı. Onu düşünmek istemiyordum artık.

Benden sonra o da çok değişmişti yani mirandan duyduğum kadarıyla o günden sonra tedavi olmuştu. Hayatında verdiği en doğru karardı ama ne kadar işe yaradığı belli değildi.

Her gün mezarlığa gidip ağlıyordu. Miran bazen fotoğrafını çekip atıyordu onu o halde görmek karnıma ağrılar soksada hiçbir şey düşünmemeye zorluyordum kendimi.

onun hakkında ki herşeyi silmek istiyordum tıpkı o gün ki yakıp kül etmek.

Artık onunla evlide değildim. Ben buraya geldikten sonra babam avukatla konuşup evraklar hazırlamasını söylemişti.

O evrakları barana imzalatmak kolay olmamıştı. Gerçi baran o kadar dalgındı ki şirkette ne olduğuna bakmadan her evrağı imzalıyordu.

Boşanma evrağınıda onların arasına sıkıştırmıştık ben anlar diye tedirgin olmuştum ama aldığımız telefonla baranın imzaladığını duyduğumda içimde bir huzur oluşmuştu.

Artık tamamen özgür olmuştum.

Onu orada bırakmıştım.

Ne yaptığı umrumda bile değildi.

-

Baran hancıoğlu.

"Sana geldim yine." Dedi baran elinde ki çiçekleri mezara bırakırken.

"Eğer burada olsaydın beni istemezdin biliyorum. Ama olmuyor nefes alamıyorum." Dedi titreyen sesiyle. "Yaşayan bir ölüyüm."

"Keşke diyorum keşke şuan olduğun yerde ben olsaydım. Hepsi benim suçum senin hayatını elinden aldım burada yatman benim suçum." gözleri dolu dolu olmuştu.

"Kendimden nefret ediyorum biliyor musun." Dedi eliyle toprağın üzerinde ki çöpleri itelerken. "Aynaya her baktığımda bir katili görüyorum. Bir tek sen kalmıştın geriye kalan senide kaybettim. Önce annem." Dedi gözlerinden yaşlar akarken.

"o arabada keşke bende ölseydim annemle beraber bende gitseydim. Eğer ben o gün ölseydim ne Bilal ne sen bu toprağın altında olmazdınız."

"Bana çok güçlüsün demiştin ya. Ben aslında hiç güçlü değilim hatta bu evrenin en güçsüz insanıyım."

"Şuan Beni bari burada rahat bırak dediğini biliyorum seni daha fazla rahatsız etmeyeceğim." Dedi ayağa kalkarak.

"Yine geleceğim ama olur mu. kızma bana." Dedi eliyle göz yaşlarını silerken.

Baran son kez mezalığa bakıp arabaya doğru ilerlemeye başladı. Arbaya binip çalıştırarak sürmeye başladı.

Araba konağın önünde durduğunda kurumalardan biri kapıyı açtığında baran inip konağa girdi.

"Baran." Dedi salondan çıkan havva hanım. "Bu üstünün başının hali ne." Dediğinde baran gözlerini üzerinde gezdirdi her yeri toprak olmuştu.

"Yine mi mezarlığa gittin." Dedi havva hanım sinirli bir sesle.

"Gittim." Dedi baran onun sinirini takmayarak merdivenlere ilerlemeye başlarken.

ayak seslerinden havva hanımın peşinden geldiğini biliyordu. Odaya girdiğinde tam kapıyı kapatacakken havva hanımın kapıyı tutmasıyla kapıyı bıraktı.

"Niye yapıyorsun bunu kendine sana demedim mi gitme oraya diye şu haline bak." Dedi sesini üzgünmüş gibi çıkartarak.

"Beni düşünüyormuş ayaklarını bırak." Dedi baran koltuğa oturarak.

"Baran ne ima ediyorsun." Dedi havva hanım kaşlarını çatarak.

"Ne ima ettiğimi gayet iyi biliyorsun cici annecim." Dedi baran yüzünde ki gülümseme ile.

"Çok bencilsin." Dedi havva hanım birden. "Sana kendi çocuğum gibi davrandım anne yokluğu hissettirmedim." Dediğinde baran kahkaha atmamak için kendini sıkıyordu.

"Yapmasaydın sana yap diyen mi oldu zorlayan mı vardı." Dedim net bir sesle.

"Annen öldükten sonra sırf sen üzülme diye elimden gelenin fazlasını yaptım senin yaptığına bak. Sana annelik yaptım."

"Sen o anneliği bana yapmadın ağalığıma yaptın. Eğer ağa olmasaydım bu evde yaşamama bile izin vermezdin bunu ikimizde çok iyi biliyoruz kendini kandırma." Dedi baran. Havva hanım yerinden kıpırdandı.

"Hatırlıyor musun bilmiyorum ama ben çok iyi hatırlıyorum." Dediğinde 'neyi' der gibi kafasını salladı.

"Bu eve ilk geldiğinde bana yetimişim gibi davranıp dışlamıştın. Ben oyuncaklarımla oynarken yanıma gelip 'senin annen geberip gitti bir daha gelmeyecek' diyerek benimle dalga geçip gülüyordun. Ben annemin fotoğraflarına bakarken elimden alıp yırtardın sana karşı geldiğimde tokatlayıp tırnaklarını geçirirdin elime sıkadın morarana kadar."

"Bir keresinde itmiştin beni dizim kanamıştı 'ayağımın altında dolanma velet' demiştin sonra babama gidip o bana kötü davranıyor diyerek duygu somurusu yapıp onu buradan gönder demiştin. O gün kapıda sizi dinliyordum." Hiçbir şey söylemeden baranı dinliyordu.

"Tabi babamın sana dediği şeyide çok iyi hatırlıyorum 'o ağa olacak benim yerime geçecek ne hakla onu buradan gönder dersin o ağa olduğunda sende onun hizmetinde olacaksın ben bile.' Demişti." Baranın dudakları kıvrıldı.

"O günden sonra bana olan tavırların değişti benimle yakın olup bana iyi davranmaya başlamıştın. Tabi ben herşeyin farkındaydım. O yüzden." Dedim ayağa kalkıp tam karşısında durarak "o yüzden sakın bana düşünceli anne tavırlarını gösterme benim bir tek annem vardı o da melek oldu." Dedi baran bastırarak.

Havva hanım dişlerini sıktı elini kaldırıp tam barana vuracakken baran elini havada yakaladı.

"Senin karşında o küçük çocuk yok. Bir daha böyle bir şeye cüret edersen olacaklardan ben sorumlu değilim." Dedi baran elini sertçe bırakarak. Havva hanım baranın yüzüne nefretle bakıp hızlı adımlarla çıktı odadan.

Baran derin bir nefes alarak dolaptan bir havlu alıp banyoya girdi. Bir duş alıp üzerine beyaz bir tişört altına gri bir eşofman giydikten sonra banyodan çıkmıştı.

Kendini direkt yatağa bırakarak gözlerini kapatmıştı.

Günde en az üç dört kez yatağa yatıp uyuyordu uykusu gelmese bile kendini zorluyordu.

Çünkü uyuduğunda ömeri görürdü. O günü her gördüğünde kendine olan nefreti büyüyordu.

O da bunu istiyordu.

Kendinden nefret etmek.

—————————————————

Kısa bir bölüm oldu:(

Gelecek bölüm bizimkileri karşılaştırabilirim bu kadar ayrılık yeter.

Baranın kendinden kendinden nefret etme isteği.....

Continuar a ler

Também vai Gostar

42.4K 1.5K 30
jeon jungkook 21 yaşında üniversite okuyan bir gençti, taki Kore'nin en büyük mafyası kim taehyung'un dikkatini çekene kadar.... (UkeKook) (SemeTae)
1.1M 73K 65
İlk yalancının ilk yalanı, toprağa düştüğü andan itibaren, yatsıdan sonra yanan mum ona bebek gibi bakacaktı. Yalanın tohumu büyüyecek ve çiçek açaca...
41.8K 2.2K 42
Babası tarafından zorla okuldan alınıp ağır işlerde çalıştırılan Volkan ile köye atanan öğretmen Vedat'ın hikayesi
Kuzen [Gay] Por Dori

Ficção Adolescente

72.9K 3.2K 20
-Eşcinsel konulu bir hikayedir rahatsız olacaklar okumasın-