HAYALPEREST/ Texting

By elasu-gr

1.5M 79.7K 10K

Siz: Telefon numaranızın rüyamda ne işi var? 05**: kimsin sen? . . Rüyalarını hatırlayan biriysen ve bu sefer... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1(final)
Özel Bölüm-1
Yeni Hikaye
Özel Bölüm-2
Özel Bölüm-3

3.1

24.9K 1.3K 127
By elasu-gr

Ben geldimmm, naber tavşanlarım?

Direkt olarak bölüme geçmek istediğinizi varsayıyorum bu yüzden bölüm sonunda buluşalım.





İyi okumalar...

Yanlış zaman doğru insan düşüncesine karşı çekildiğimi hissediyordum. Belki de ben yanlış bir zamandaydım ve hayatımdaki tüm güzelliklere yanlış bir anda kucak açmıştım. Kalabalığın içinde bazen yalnız hissettiğim zamanlar olmuştu, belki de bu en büyük kanıtıydı yanlış zamanda olduğumun.

Karşımda doğru kişi olduğunu hissettiğim biri vardı, ne için doğru insan olduğunu bilmiyordum ama hayatımda hep olması gereken kişilerin arasında olması gerektiğini biliyordum. Yanlış zaman dedikleri an bu an mıydı bilmiyordum ama artık onun var olduğunu bildiğim her an yanlış geliyordu.

O bana yasakmış gibi geliyordu.

Oysa yalanın neden olduğunu bile
bilmiyordum.

İlk defa düşüncelerimi duyamıyordum oysa istemesem bile zihnimi sesleriyle ele geçiren düşüncelerim beni terk etmişti ve ben ilk defa onlara bu kadar ihtiyaç duyuyordum. Donmuş vücudum karşımda olan adamın sesiyle titriyordu. Zihnimde bir tek onun tekrarlanan cümleleri vardı.

Bunu bana neden yapıyordu?

Az önce yolumu kesen kişi Çağrı Savaş’tı. Ünlü oyuncu, magazinin göz bebeği, her kızın hayalinde olan adamlardan biri. Oysa o Savaş’tı. Benim anonim beyciğimdi, güvendiğim adamdı. O aslında benim olmayan bir adamdı. Kalbimde bir sızı vardı.

Siyah takım elbisesinin içinde saten siyah bir gömlek giymiş, kendini karanlığın ardında gizlemişti. Kahve kıvırcık saçları, ela gözleri yüzüne uyan bir burnu vardı karşımdaki adamın. İki ayı aşkın süredir tanıdığım adamı ilk defa kırık kalbimle görüyordum.

Ona yakışıklı olduğunu söylemiş, hakkında konuşmuştum ama o bana hiç kendini göstermemişti.

Kendimi aptal gibi hissediyordum. Ben aptal değildim, ben sadece çok güvenmiştim.

Onu göreceğim anı hep merak etmiştim ama kalbimin bu kadar kırık olacağını hiç tahmin etmemiştim. Benim kalbim çok kırılmıştı.

Benim kalbim parçalanmıştı, paramparçaydı.

Dolan gözlerime inat ona bakmaya devam ettim. Beni dinle demişti peki neyi dinleyecektim? Beni nasıl kırdığını mı? Yalanını gizlemek için hazırladığı bahaneleri mi? Yoksa sadece benimle eğlendiğini mi? Neden bu kadar kırıldığımı anlamıyordum sonuçta onunla bir ilişkim yoktu. O zaman neden aldatılmışım gibi hissediyordum? Belki de artık olmayan güven duygumdu sebebi.

“Neyi anlatacaksın ki? Beni nasıl kandırdığını mı? Yoksa bahanelerini mi? Gerek yok.” diyerek gözlerimi bana yalvaran gözlerden ayırdım. Bir adım geri attığımda onda bana doğru bir adım attı. “Yapma, lütfen önce beni dinle. Lütfen beni dinlemeden gitme.” yalvaran sesi kulaklarımı tırmalıyordu. “Yalan söylemediğini nereden bileceğim? Sana artık güvenmiyorum Savaş. Beni nasıl inandıracaksın?” söylediklerim bir bıçak gibi nefesini kestiğinde donup kaldı.
Ne bekliyordu ki? Oturup sakince onu dinleyeceğimi mi?

“Ne?” titireyen sesi beni bozguna uğratırken ne diyeceğim bilmedim. “Ben...Melis ben...ben sana söyleyecektim. Yemin ederim. Hem o benim sevgilim falan değil tamam mı? Telefonu karıştırmış. Yemin ederim böyle olmasını istemedim-”

“Sorun sence bu mu!? Sen benden kim olduğunu gizledin. Kendinden bir yabancıymışsın gibi bahsettin. Benimle oynadın! Sorun sevgilin mi!? Bizim aramızda bir şey yoktu Sav- Çağrı ama senin sevgilin sana kafayı takan bir hayranım olduğunu ve beni kırmamak için konuştuğunu söyledi. O ilk mesajların o kadar mantıklı geldi ki...benimle oynadığın düşüncesi o kadar mantıklı geldi ki seni dinlemem gerektiğini düşünen bir tarafım bile olmadı. Çünkü sen aslında yalan söylememişsin, ben görememişim!” bağırmıyordum ama her sözcüğü o kadar vurguluyordum ki sesimin kulaklarında yankı yaptığına emindim.

“Ben sana anlatacaktım ya...o çok merak ettiğin geçmişimi sana anlatacaktım ama...ama aslında beni kandırdığını öğrendim. Sen ne mantıkla yapmış olursan ol ben kandırılmış hissettim.” sesim titremeye başlarken yutkundum. “Lanet olsun ki” dedim avcumu sol göğsüme bastırırken “kalbim kırıldı. Hiçbir sebebim yok ama kalbim çok kırıldı. Sana olan güvenim paramparça oldu. Bunların hepsi birkaç saniyede oldu! Ve. Bunun. Sebebi. Sensin! Benim kalbimi sen kırdın. Benim kalbimi paramparça ettin sen.” sesim fısıltıya dönüşürken yanağımın ıslandığını hissettim.

Çağrı Savaş

Düşüncesiz insanın tekiydim. Sadece kendini düşünen diğer insanların duygularını yok sayan salak herifin tekiydim. Kendime söverken karşımda gerçekleri haykıran kadına baktım. Ona aldığım beyaz elbisenin içinde hayal ettiğim gibi bir prenses olmuştu. Bana günü sunan sarı saçları beyaz bir kurdeleyle bağlanmıştı. Güzelliğini gizlemeyen makyajı gözyaşıyla sulanmıştı.

Ona bu elbiseyi hayal ettiği bir diyarda bir prenses olarak giymesini isteyerek almıştım. Onun prensi olmayı onu kraliçem yapmayı istemiştim. Onun hayal dünyasında onunla sonsuza dek mutlu olmak istemiştim. Hayal etmiştim.

Ne kadar da olmayacak şeyler istemiştim.

Onun kalbini kırmışken bile onu yanımda istemiştim. Elimi yanağına yerleştirdiğimde irkilen hayalperestimin yanağına süzülen yaşını başparmağımla sildim ama elimi çekmedim. Başparmağım yanağını okşarken kalbim acı içinde kavruluyordu çünkü onun kalbi kırılmıştı.

Onun kalbini ben kırmıştım.

Kırıldığını biliyordum ancak yıkıldığını bilmiyordum, yıkılmıştı. O paramparça olmuştu oysa saatlerdir sahte gülüşlerle insanlarla konuşuyordu. Benim yanımdayken maskesi düşmüştü zaten bende takmasını istemiyordum.

Dolu gözleri gözlerimi bulduğunda iç çektim. Onun gözlerine doğrudan baktığım ilk anı böyle hayal etmemiştim. Boşta kalan elimi beline doladığımda hızla onu kendime çektim. Bedenlerimiz hızla birleşirken o kasılıp kalmıştı. Ona sarıldığımda kendine gelmişti ancak beni itmemişti, sarılmamıştı da. Yanağındaki elim boynuna dolandığında burnumu saçlarına yasladım.

“Özür dilerim. Biliyorum hiçbir özür yeterli gelmeyecek ancak özür dilerim. Çok özür dilerim, hayalperest.” boynundaki elim saçlarında dolaşırken kendini bana bıraktığını hissettim. Kokusu burnuma hücum ederken daha da sardım onu. Ondan hiç ayrılmak istemedim.

“Hayalperest, hayalperestim, güzelim, prensesim, kraliçem..” diye mırıldanarak parmaklarımı saçlarında gezdirmiştim. Zihnimde tekrar eden cümleleri nefsimi keserken ona sarılmayı bırakmadım. Sana anlatacaktım demişti, bana güvenmişti. Güvenim paramparça oldu da demişti, bana bir daha güvenmeyecekti.

Anlına bıraktığım öpücükle geri çekildiğimde irkilmiş kendine gelmişti. Evet, ondan ayrılmak istemiyordum ama şimdilik bu bile yeterdi. Ceketimin iç cebinden çıkardığım takı kutusunu ona verdiğimde bana şaşkınlıkla baktı.
“Beni dinlemek istediğinde tak olur mu? Nerede olursam olayım senin için geleceğim ve sana anlatacağım." Kutuyu aldığında gülümseyerek geriye doğru bir adım attım.

O anda nerede olduğumuzu hatırladım, etrafa göz gezdirdiğimde kimsenin bize bakmadığını gördüm ancak yarın ikimizi de magazinde göreceğime son derece emindim. Onu boş vererek hayalperestime baktım. “Sergine bayıldım bu arada.” diyerek göz kırptım ve bana şaşkınlıkla bakan Melis’i arkamda bırakarak oradan ayrıldım.

Evet, bitti. Nasıldı?

Kısa sayılabilecek bir bölümdü ama duygularına odaklanmaya çalışarak yazmak beni oldukça yordu. Umarım başarabilmişimdir.

Konuşmak istediklerime geçersek de bölüm uzunlukları hakkında konuşmak istiyorum. Evet ilk 10 bölümümüz fazlasıyla kısaydı ve bunun sebebini size açıklamıştım. Sonraki bölümleri elimden geldiğince uzatmaya çalıştım yapamadıklarım elbette oldu ama genel olarak 600 kelimenin altında tutmadım. Normal bölümler ise 900 kelimenin altında genellikle inmedi.

Kendimk karşılaştırmak istemiyorum ancak hafta 2 bölüm atan yazarlar var ve bende onları okuyorum ayrıca bu konuda eleştirmiyorum. Sadece her hafta 2 uzun bölüm atmak yerine hergün kendimi yormayacak şekilde çokta kısa olmayan bölümler atmaya çalışıyorum hatta yetistiremediğim için çoğu zaman üstün körü bir şekilde okuyup atıyorum. Kusursuzum asla demiyorum ama gelişmek için elimden geleni yapıyorum. Bu süreçte beni kırmadan yanımda olduğunuz içinde ayrıca teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

Beni anlamanızı umuyor ve bu konuyu kapatıyorum çünkü kendimi anlattığımı düşünüyorum.

İkinci konumuz ise çok sevindiğim bir konu. Hashtag lerde hızla ilk üçlere ve birinciliklere yerleşiyoruz. Bunun içinde ayrıca teşekkür ederim.

Ve son konumuza geçelim çünkü sizi cok tutum. Şu an aklımda yeni bir texting kurgusu var ve taslak yazmaya başladım. Eğer istediğim gibi ilerlese hayalperestden hemen sonra ona geçiş yapabiliriz. Miss You iki aklımda ama daha detaylandırılması gerek. Bunuda bilmenizi istedim.

O zaman ben kaçıyorum, sormak istedikleriniz varsa yorumlara bekliyorum.

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın Seviliyorsunuz♡

Instagram: elasu-gr

Continue Reading

You'll Also Like

77.1K 3.7K 27
"Ne bekliyordun?" "Hiçbir şey beklemiyordu-." Cümlemi tamamlamama izin vermedi. "İki güzel söz, bir güzel bakış, iki sarılış. Başka! Başka ne oldu! N...
1K 126 10
Alin: Ben gökyüzü olmak isteyen tek bir kişiyle karışılaştım. Alin: Sen o çocuk musun? ?: Ben o gün kaldırımda oturan kız çocuğuna vişne suyu veren ...
2.9K 47 1
Hayatımda her şey tam anlamıyla dört dörtlüktü; ailem,arkadaşlarım, sınavlarım.. üstelik okulun voleybol takımındaydım. Herkes gibi normal bi hayatı...
ANKA By ㅤ

Short Story

140K 10.6K 16
❝Fakat anladım ki ben aslında seninle değil, kendimle bir savaş içindeymişim. Çünkü sevgilim, ben sana zaten seni ilk gördüğüm gün yenilmişim.❞