Canlı | Texting

By biryazarkus

4.3M 271K 127K

Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5

3.2

74.6K 5K 2.3K
By biryazarkus

Yeni bir bölüme daha hoş geldiniz <3

Hikayeme oy vererek destek olmayı unutmayın
Keyifli okumalar 🦋

Bol bol yorum yapmayı ihmal etmeyelim.

🫶🏻

"Ya Dağhan, yeter artık. Ya git ya!"

Sinirle ellerimi klavyeden ayırdım ve arkama yaslandım. "Oynamıyorum ben." Kollarımı birleştirmiş ona ters ters bakarken o bana gülmekle meşguldü.

"Yenge, gel sen. Biz ikimiz hallederiz onu." Kulaklıktan Kaan'ın sesini duyduğumda Dağhan'a ters ters bakarak tekrar yanaştım bilgisayara doğru. Görecekti o şimdi gününü.

"Gidiyorum işte senin dükkanından, Kaan'la ortak olacağım." Dediğimi anında yapıp Dağhan ile ortaklığımı bitirip Kaan'ın yanına gitmiştim.

Dağhan'ın yayına dahil olmuş, hatta dahil olmakla kalmayıp resmen odasına yerleşmiştim. Gitmesine sadece 1 hafta kalmıştı. Dağhan gitmeden önce bol bol vakit geçirmek istediğim için her boş anımı onunla değerlendiriyordum. Bugün yayınına denk geleceğim için bana sürpriz yaparak masasına bir ekran daha eklemişti onunla oyun oynayabilmem için.

Hoş sürpriz mi yapmıştı, yoksa benden intikam mı alıyordu anlamamıştım. Restoran işletme oyunu oynuyorduk ve ister tek başımıza, ister de bir ortak ile yapabiliyorduk. Tabii ben Dağhan ile ortak olmuştum ama o gittikçe çirkef bir ortağa dönüşmüştü. Amacımız müşteri memnuniyeti sağlamak ve en yüksek kârı yapmaktı oyun bitene kadar. Oyun içinde geçen birkaç günü birincilikle tamamlasakta Dağhan beni deli etmeye başlamıştı.

Neymiş efendim ben oyunda da olsa erkek müşterilere servis yapamazmışım! Yobaz! Allah'ın odunu! Ne yemek yaptırıyordu, ne servis yaptırıyordu. Ondan gizli yaptığımda da bana gelip çarpıyor ve elimdeki tepsiyi devirmemi sağlıyordu.

Dağhan ve benim ortak, Kaan'ın tek, Serkan ve Yiğit'in de ortak olduğu bir oyuna başlasakta şimdi onu terk etmiş, Kaan'ın restoranına ortak olmaya gelmiştim.

"Görürsün sen, bütün erkeklere servis yapacağım şimdi." Söylenene söylene Kaan'la yeni restoranımızda yemek yapmaya başladım.

"O restoranı yıktırtma bana İzem." Son derece ciddi bir şekilde konuştuğunda dönüp ona bakmadım bile.

"Yenge, şu makarnayı götürür müsün?" Oyunda Kaan'ın elinde tuttuğu tepsiyi ondan alıp masaya doğru ilerlediğimde masadaki müşterinin erkek olduğunu gördüm.

Sırf Dağhan'a inat olsun diye servis yaparken konuştum. "Afiyet olsun yakışıklı."

Ondan hiç ses çıkmazken kulaklığın diğer ucundaki Kaan, Serkan ve Yiğit üçlüsünden gülüş sesleri geldi. Ben de Dağhan'ın sessizliğini fırsat bildim ve ondan daha iyi bir restorana sahip olmak için çabalamaya başladım.

"Ağabey, hayır! Allah için bak, sakın diyorum." Kaan'ın sessini duyduğumda kaşlarımı çatarak yanımda oturan Dağhan'ın ekranına baktım.

Gözlerim anında irice açıldı. Ruh hastası adam elinde balyozla gelmiş dışarıdan restoranımızı yıkmaya çalışıyordu.

"Dağhan saçmalama, git şuradan ya!" Sinirle ona söylenirken bir yandan hala müşterilere servis yapıyordum.

"Ben sana dedim değil mi? Restoranı yıktırtma bana dedim." Sinir krizi geçirmemek için zor duruyordum.

Chat;

78: NDLDNDKDNDKDNDK

52: abi oyun sadece sakin ol dkdjdkd

63: Yenge allah sabır versin sana

651: Dağhan abi mağarana dön istersen

187: NDMDNDKDDNDKKFNFMFM

108: Abi müşterilerin sinirlenmeye başladı, dükkanla ilgilen

651: NZKZJDKDJD çok iyi ya

917: Sinirim bozuldu dmdnnd

926: Yenge sende yap bir şeylerrr

651: Adam oyundaki npc'den kıskanıyor aq skdjksns

726: Abi, just game ya

651: Dağhan'ın şu hallerni de gördük ya ndkdndmdmd

612: adam balyozla gelmiş kdkdkd

912: Oyun mu değiştirsek???

823: Balyoz reis ya

734: yenge şimdi dava açacak abiye dldkdkndmd

645: Abi sıktı, gönder karını

564: Mdmdkdkdmdmmd

487: Aha yenge şova başlıyor

398: Mdkdmdkdm

Oyunda mutfağa gidip elime bir bıçak aldım ve Dağhan'ın yanına doğru yürüdüm. Tam karşısına geldiğimde balyozu bırakmıştı. "Ya şimdi restoranımdan uzaklaş, ya da saplarım valla!" Dediğimde bana döndü surat ve ifademi kontrol etti.

"Kocanı mı öldüreceksin?" Sanki gerçekten öldürecekmişim gibi sorduğunda kafamı salladım.

"Sen benim restoranıma zarar vereceksin ve ben öyle duracağım. Uzaklaş şimdi." Elimdeki bıçakla onu ittirmeye başladığımda oyundaki karakteri geriye doğru gitmişti. "Korkuyorsun tabii, bensiz o restoranı işletemeyeceğini biliyorsun o yüzden yıkmaya çalışıyorsun."

Niyetim onu kışkırtmakken istediğimi anında almıştım. "Ben mi korkacağım?" Kafamı salladım. Serçe parmağını bana doğru uzattı. "Var mısın iddiaya?" Dediğinde zevkle güldüm. Bana böyle şeylerle gelecekti işte.

Uzanıp serçe parmağını tuttum. "Varım, nesine?" Tek kaşı havalandı. "Kazanan ne isterse kaybeden yapacak. Kabul mü?" İddianın altında fazlasıyla müstehcen şeyler mi yatıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu?

"Kabul. Hodri meydan Dağhan bey." Parmaklarımızı ayırdığımız gibi oyuna döndüm hırsla. Dağhan'ın restoranı ile aramızda pek fark yoktu. Çok kolay bir şekilde onu geçebilirdik.

"Kaan, stratejik ilerlememiz lazım. Menümüz zaten kalabalık, o yüzden yeni yemekler eklemeye gerek yok. Ben diyorum ki müşteri memnuniyetine odaklanalım." Bir yandan konuşup bir yandan müşterilere servis yapıyordum.

"Yenge, dediğin gibi yapalım ama bence restoranı biraz genişletip bar tarzı bir kısım oluşturalım diyorum ben." Mantıklı gelen fikrini onayladığımda o hemen bar kısmını oluşturmaya geçti. Ben de restorana iki garson daha alıp işe koyuldum.

Yeni aldığım garsonlar ve bar kısmına harcadığımız para yüzünden kârımız şu an için düşmüştü. Fakat bir süre sonra bar kısmı Kaan'ın dediği gibi müşterilerimizi arttırdı ve bununla orantılı olarak gelirimizde artmaya başladı. Oyunun son gününe geçtiğimizde Dağhan ile aramızda çok az bir fark vardı. Onu geçebilmek adına hırsla oynarken Dağhan'ın bütçesi bir anda yarıya düştü ve biz en üste çıktık.

Kaşlarım çatılmış neler olduğunu çözmeye çalışırken Dağhan'ın ekranına baksamda bir şey anlamamıştım. Son birkaç dakika kalmışken Dağhan'ın parası hızla artmaya başladı.

"Yenge, galiba sıçtık ya!" Kaan'ın pes eden sesini duyduğumda Dağhan çoktan bizi geçmiş, kârını ikiye katlamıştı. Bu saatten sonra çabalamanın anlamı olmadığı için pes ederek bıraktım oynamayı ve Dağhan'a döndüm.

Ekranına bakmış nasıl bu kadar para kazandığını çözmeye çalışırken Kaan'ın sesi her şeyi yerli yerine oturttu. "Yenge, kocan son dakika tüm parasını dansöze yatırmış."

Kaşlarım anında çatılırken restoranında dans eden dansözleri gördüm. Dansöz kiralamak çok pahalıydı ama geliri güzeldi belli ki. Dağhan yine son anda yapmıştı yapacağını.

"Eee güzelim, sen korkuyorsun falan diyordun en son." Oyunun sona ermesiyle Dağhan pis pis sırıtarak bana dönmüştü.

Chat;

78: Dansöz kartı oynandı

52: Abş ne isteyeceksin sösmks

63: 10/10 işletme sahibi abim ya

651: Oyunda bile karı kız peşinde millet dmdmmdd

187: Abi, yenge bir korkunç bakıyor sanki sana

108: Arkadaşlar galiba birazdan fight var

651: dkdldmmdmd

917: Ya ne güzel yengem kazanacaktı

Sakinliğimi korurken gözlerine bakıyordum. "Dağhan..." uzatarak ismini söylediğimde hala yüzündeki kazanmanın mutluluğu ile bakıyordu bana. "Bence korkmalısın biliyor musun?" Kaşları hafifçe çatılmıştı. "Ben erkeklere servis yapıyorum diye dükkanıma balyozla gelen sen, gidip dansöz mü tuttun ben mi yanlış gördüm?"

"Eee, ağabey ben çıkıyorum. Allah'a emanet." Kaan'ın sesli sohbetten ayrıldığına dair ses gelirken Dağhan'da ekrana dönmüştü. 

"Ben yayını kapatıyorum gençler, diğer yayın görüşürüz." Yayını hızlı bir şekilde kapattığında ben ona oldukça sinirli olduğunu düşündüğüm bir şekilde bakmaya devam ediyordum.

Kapanan tüm ekranlardan sonra bana çevirdi koltuğunu. "Şimdi güzelim, iş hayatı bu biliyorsun." Öyle mi dercesine kaldırdım tek kaşımı.

"Ha, yani ben oyunda erkek müşterilere servis yaparken iş hayatı olmuyor mu?" Ondan bir cevap beklemeden devam ettim. "Dikkatini çekerim bak, oyunda! Oyun!"

Elleri gerginlikle çenesini ovuşturdu. Elbet bir cevap vermezdi çünkü oyundaki bot karakteri kıskanan ilk insan olabilirdi.

"Ya sen nasıl dansöz tutarsın Dağhan?" Aniden yükseldiğimde bana şaşkınlıkla baktı.

"Aşkım, kendime tutmadım ya! Müşteriler için tuttum ben." Umrumda değil dercesine omuzlarımı silktim. "Ama hayatım, ben erkek müşteriye servis yapma deyince oyun diyorsun sonra bana dansöz tuttum oyunda diye kızıyorsun."

Düşündüğümde gerçekten mantıksız gelsede hayır, dansöz falan tuatmazdı. Oyun olması umrumda değildi, dansöz tutmak ne demekti yahu! Bir de para sıkıştırsaydı bari göğüslerine!

"Tutamazsın Dağhan, seni mahkemelerde süründürürüm. Duydun mu beni?" Yapardım, oyunda bile olsa beni aldatmaktan dava açardım ona.

Dudağı hafif kıvrıldığında kaşım daha da çatıldı. Ona kızmak için dudaklarımı araladığım an elleri sandalyemin iki yanına ulaşmış ve aniden kendisine doğru çekmişti beni. Şaşkın bir şekilde ona bakarken bir eli eteğimin açık bıraktığı bacağıma yerleşti. Diğeri boynum ve yanağımın üzerinde haraket ederken enseme doğru gidiyordu.

"Şimdi bunları konuşmayalım bebeğim." Enseme giden eli sıkıca kavrarken, kafamı geriye doğru yatırdı biraz. "Şu iddiayı mı konuşsak diyorum ben?"

Güçlükle yutkunduktan sonra iki cümleyi bir araya getirmeyi başardım. "Hile yaptın." Kafasını iki yana salladı. "Hile mi? Ben oyunu kurallarına göre oynadım güzelim, sıra sende."

Uzatmadım. Dansöz de tutsa kazanmıştı bir kere, yapacak bir şey yoktu. "Tamam, ne istiyorsun? Söyle hadi." Suratına yerleştirdiği çapkın ifade sinirlerimi bozuyordu. Bazen beni deli etmek için özellikle yaptığını düşünüyordum.

Elleri belimi bulup beni kaldırdığında omuzlarına tutundum. Beni kucağına doğru çektiğinde itiraz etmeden yan bir şekilde oturdum. Eli yine saçlarımın arasına daldığında kulağıma doğru eğildi. Kalbim anın etkisi ile hızlanırken fısıldadı.

"Bana kucak dansı yapmanı istiyorum."

Gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Aniden ona doğru dönüp elinden kurtuldum. "Ne?" Ağzımdan şaşırma ifadesi döküldüğünde o hala aynı sinir bozuculukta duruyordu.

"Kucak dansı bebeğim, nesini anlamadın?" Kucak dansının ne olduğunu elbette biliyordum, sevgilimin bunu istemesine şaşırmakla meşguldüm sadece.

"Saçmalama Dağhan." Demiş ve kucağından kalkmaya niyetlenmişken belimden sıkıca tutup engelledi. "Yapmıyor musun yani?" Kafamı hiç düşünmeden iki yana salladım.

Belimdeki eli gevşedi ve beni tamamen bıraktı. "Sen bilirsin." Beni bırakmasına mı şaşırsam, yoksa hiç ısrar etmemesine mi şaşırsam bilememiştim.

Üstelememesi üzerine kalkmaktan vazgeçtim. "Başka bir isteyecek misin?" Diye sorduğumda bana olumsuz yanıt verdi.

"Bir oyunbozan ile iddialaşmak istemiyorum." Yine yapıyordu işte! Beni delirtiyordu.

"Düzgün bir şey iste Dağhan, oyunbozan falan değilim ben." Dedim sinirli bir şekilde.

Dağhan ise karşılığında beni belimden tutmuş ve kendi sandalyeme geri bırakmıştı. "Kazanan ne isterse demiştik ve sen istediğimi yapmıyorsun. Yani oyunbozansın İzem, ama önemli değil. Senile bir daha iddiaya girmeyeceğim zaten." Kendisi sandalyesinden kalkıp masasını düzenlemeye başladığında bedenime bir öfke yayılmaya başlamıştı.

"Kucak dansı mı istiyorsun?" Dedim kendimden emin bir şekilde ama Dağhan hiç oralı olmadı. "Sana diyorum Dağhan, sinir etme beni."

Elindeki kulaklığı yerine yerleştirip bana döndü. "İstedim ve sen hayır dedin. Konu kapandı bebeğim, sorun yok." Bunu söylerken bile bana oyunbozansın der gibi bakıyor ve beni delirtiyordu.

Beni manipüle ediyordu gıcık herif!

"Tamam, yapacağım." Sandalyeden kalkıp onu omuzlarından ittiğimde az önce kalktığı sandalyeye geri düştü. "Bana oyunbozan dediğine pişman olacaksın Dağhan Dinçer." Ona sahte bir gülüşle bakarken keyfi yerinde bir şekilde yayıldı sandalyesine.

"Pişman et beni bebeğim."

Ellerimi iki dizine yerleştirip ona doğru eğildiğimde üzerimdeki askılım ona görsel şölen oluşturdu. Dağhan'ın gözleri kısa bir an göğsülerime kaysada hemen toparlamış ve kafasını geriye yaslayıp gözlerime bakmıştı.

"Edeceğim, ama burada değil." Gözlerim bilgisayar ekranları kaydı. "Kendi kendine yayın açılır falan, biz en iyisi yatak odana gidelim." Dedim ona dönerek.

Dağhan hiç itiraz bile etmezken onu elinden tutarak odaya doğru sürükledim. Odaya girdiğimizde Dağhan'ı çift kişilik koltuğun ortasına ittim. Suratındaki mutlu ifade ile yayıldı koltuğa. Bacakları rahat bir şekilde iki yana açılırken kollarını açarak koltuğa yaslandı.

Buraya kadar iyiydi ama şimdi ne yapacaktım?

"Vazgeçtin galiba İzem Aslan?"

Sürekli beni kışkırtıyordu ama bu kez ona istediğini vermedim ve sessizliğimi korudum. Tüm cesaretimi topladım ve mesajlaşırken ortaya çıkan o arsız kız olarak karşısına geçtim. Önce ellerimi iki omzuna yasladım, ardından önce sağ dizimi sonra sol dizimi iki yanına koydum ve üzerine çıktım. Kalçamı ağır bir şekilde bırakırken gözleri benden bir saniye bile ayrılmıyordu.

Tam olarak kucağına yerleştiğimde utanç duygumu bir kenarıya attım ve kalçamı ileri geri hareket ettirdim yavaşça. Dağhan'ın ifadesini hiç bozmadan durması bana bir şeyleri yanlış yapıyormuşum gibi hissettiriyordu. Bu yüzden onu zorlamak zorundaymışım gibi geliyordu.

Kalçamı kaldırdım ve omzundaki ellerimden destek alarak ona doğru eğildim. Tam istediğim gibi çenesi dolgun göğüslerime değdiğinde onu daha da zorladım ve göğüslerimi yüzüne sürterek kalktım. "Pardon." Sahte bir şekilde özür dilerken Dağhan ağzında birkaç küfür geveledi. Bense amacıma ulaşmış bir şekilde kucağından kalktım.

O bu kadar olduğunu düşünürken arkamı döndüm ve aralık bacakları arasına girdim. Tam önünde ayakta dururken şu an kalçalarıma baktığına emindim. Eteğimi iki yandan tutarak belime doğru çıkardım yavaş yavaş. Bunu o kadar yavaş bir şekilde yapmıştım ki Dağhan açığa çıkan kalçalarıma anında avuçlarını yerleştirmişti.

"Siktir, delirtiyorsun beni!" Dayanamayıp küfrederken kaçlarımı yoğuruyordu.

Sinsi bir şekilde güldüm onun görmediğini bilerek. Ellerimi iki eline yerleştirip ittirdim. "Dokunmak yok Dinçer, kucak dansı istedin ve onu alacaksın." Sözlerim bittiğinde kendimi ona bıraktım. Tam olarak erkekliğinin üzerine oturduğumda onun çoktan anın etkisine kapıldığını anladım. İnce çamaşırımdan hissettiğim erkekliğine birkaç kez kalkıp tekrar oturdum.

"İzem..."

Adımı inleyen adamın yüzünü şu an görmüyor olsamda delirmek üzere olduğuna emindim. Son oturuşumda kalkmak yerine kalçamı sağa sola oynatmaya başladım. Bunu Dağhan'ı delirtecek yavaşlıkta yaparken inleyişlerini duymak bir noktada beni çileden çıkarmaya başladı.

Dağhan aniden elini boynuma sardığı gibi beni göğsüne çekmiş ve kafamı yan çevirip dudaklarıma yapışmıştı. Dudaklarım açıkla aralanırken kalçalarımı oynatmaya devam ettim. Dudaklarımız büyük istekli buluşmuşken Dağhan'ın diğer eli göğüslerimin arasından kayarken iç çamaşırıma kadar indi. Bacaklarını bacağıma doladı ve iki yana ayırdı. Hiç oyalanmadan iç çamaşırımı kenarıya ittirip bir nabız gibi atan kadınlığıma dokunduğunda ağzına inleyerek kendimi ona sertçe bastırdım.

Dağhan durmadı, öpücükleri önce yanağıma ulaştı ve ordan boynuma indi. Boynumda kendine açtığı noktaya odaklanmışken elleri de rahat durmuyordu. Ağır hareketlerle beni okşarken okşarken içime ittiği parmağı ile dudaklarımdan bir çığlık kaçtı.

"Dağhan..." soluk soluğa inlerken tırnaklarımı tutunduğum dizine bastırdım. "Dur artık, dayanamıyorum." Beni dinlemeden parmağını hareket ettirmeye devam etti. Eklediği ikinci parmağı ise beni çileden çıkaran son noktaydı.

Kendimi ona sürterken içime girip çıkan hızlı parmaklar ile son noktaya ulaştım. İnleyerek kendimi bıraktığımda içimden bir şeyler onun parmaklarına aktı. Ben kucağında soluklanırken Dağhan elindeki ıslaklığı tüm kadınlığıma yaymak ile meşguldü.

"Parmaklarıma akarken ki surat ifadeni keşke görebilseydin..." dudaklarıma bir öpücük bıraktı. "O kadar güzelsin ki, seni daha önce bulmadığım her anımı boşa geçirmişim gibi geliyor."

Ona doğru dönüp alnımı alnına yasladım. Göğsüm hala hızlı hızlı inip kalkıyordu. "Seni seviyorum Dağhan." Suratında çözemediğim bir ifade vardı. Mutlu gibiydi ama üzgün duruyordu. Çözemiyordum. Beni kendisine çekip sıkıca sarılırken alnımda öptü. Bir anda duygusal bir hale bürünmüştü nedenini anlamadığım bir şekilde.

"Ben sensiz iki sene nasıl yaşayacağım İzem?"

Dağhan gitmeden önce son bir hafta, neler yaşanacak bakalım 🤷🏼‍♀️

Bu arada hikayemiz Elraenn'in eline kadar gitmiş. Adam bile birkaç bölüm okuyup karakterin kendisi ile alakası olmadığını söylemiş ama siz Dağhan'ı benzetmeye tam gaz devam ediyorsunuz maşallah 🧿 Tü tü tü size dkdmdlndnd

Umarım beğenmişsinizdir, diğer bölümde görüşmek üzere öpüldünüz 🦋

Ve lütfen yorum yapmayı unutmayın 🫶🏻


Continue Reading

You'll Also Like

574K 11.2K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
822K 36.2K 45
Kaç aydır buralardayım lakin senin gibisine rastlamadım... Bu Dünya'nın kusursuz parçası, özel asker... Kim derdi ki bu gizemli askerle sonuçları tah...
534 204 15
Kişisel asistanına ön yargılı yaklaşan EGE ALTAY ve asistanı ADA AKSEL in aşk hikayesidir
131K 7.4K 34
"Ben Luciana. Kısa süre öncesine kadar Samniatis Krallığının saraya hapsolmuş prensesiydim. Taa ki 18. yaş günümde bir büyücü olduğumu öğrenene kadar...