KOMİSER BEY | texting ✓

By themeeryy

6M 265K 55K

Her şey abimin düğününde beğendiğim çocuk yerine abimin arkadaşının numarasını almakla başladı. Liya; ANALAR... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6.
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
1 Milyon'a özel bölüm
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8 / Final 1
5.9 / Final 2
Özel Bölüm

4.9

59.8K 3K 986
By themeeryy

Biz geldik yine dolu dizgin bir bölümle♥️

Dün düğüne gittik aklıma Barlas ve Liya'yı acaba nasıl evlendirsem düşüncesi geldi dkdkdk evlenen kızın gelinliği çok zarifti. Dedim bu benim güzeller güzelime çok yakışır. Buna benzer bir şeyler evlenirlerse giyer kesinlikle.

200 oy, 200 yorum (satır arası)

Sınırı yüksek tuttum geçen bölüm ve sınırı zor geçtiniz. Bende bu bölümde düşük koymak istedim. Zaten günde bir bölüm atacağım artık. On bölüm kadarımız kaldı ama ben biraz eserekli biri olduğumdan olayları uzatıp bölümleri de uzatabilirim. Değişik biriyim böylede^^

Sosyal medyalarım;
Twitter; hisresitali
Instagram; themeeryy_ ve meryoista

Keyifli okumalarrr💛

***
Barlas başını göğsüme yaslamış sağ elimi elleri arasına almış yüzüğü inceliyordu. Saçlarını nazikçe okşarken, "Elimi geri alabilir miyim?" diye sordum alayla. Çünkü yaklaşık yarım saattir bu şekilde onun yatağında uzanıyorduk. Oradan çıktıktan sonra evine gelmek istemiştim.

Elimi bırakıp derin bir nefes aldı. Başını göğsümden kaldırıp yüz üstü uzanır gibi kafasını karnıma koyup yüzüme baktım. Hafifçe tebessüm edip, "Niye öyle bakıyorsun?" diye sordum.

"Çünkü her şey hayal gibi geliyor," deyip elimi tuttu ve üzerine öpücükler bıraktı. "Hayalini kurduğum her şey gerçek oluyor ve bu beni hâlâ şaşırtıyor."

Saçlarına dokunup, "Hayal değilim. Yanındayım ve seninleyim," dedim eğilip kafasına öpücük kondurdum.

Barlas'ın karnıma daha çok kafasını koyup, "İyi ki," dedi ve karnımın üzerine öpücük bıraktı.

İçinde olduğumuz anı başka şekilde hayal edince heyecanlandım. Başka bir zamanda, bu şekilde olsak ve karnımı öperken aslında çocuğumuzu öptüğünü düşündüm ve bu düşünce genişçe sırıtmama neden oldu.

Barlas'tan güzel baba olurdu ama benden anne olabilir miydi emin değildim. İleride çocuğum bana lunaparka gidelim dese mesela onu götüremezdim. Çok fazla sıkardım çocuğumu. Dış dünyaya karşı tamamen tükenmiş güven duygum yüzünden çocuğumu kendimden soğutabilirdim.

Hamile olursam eğer bu yükün altından kalkamazsam korkusu vardı ve bu korkumu yenene kadar çocuğum olmasını istemezdim. Ona güzel bir anne olamayacaksam boşuna bu dünyaya gözlerini açmamalıydı.

Ama Barlas çok güzel baba olurdu.

Yaşadığım duygusal andan Barlas'ın telefonu çalınca sıyrıldım. Benim olduğum tarafta olan komodinin üzerinden uzanıp ona verdim. Arayan Ufuk'tu. Barlas duruşunu bozmadan yanıtlayıp kulağına koydu telefonu. "Efendim Ufuk?"

Ufuk'un sesini net bir şekilde anlamıyordum ama Barlas'ın değişen yüz ifadesinden başka şeyler olduğunu anlayabilmiştim.

"Tamam geliyorum," deyip telefonu kapattı. Üzerimden doğrulup yataktan kalkarken uzanıp dudaklarımı sertçe öptü. Bir elimi yanağına yaslayıp öpüşüne karşılık verdim. Benden ayrılıp alnını alnıma yasladı. Derin bir soluk alıp sus çizgime öpücük bırakırken, "Acil gitmem gerek," dedi sitem eder gibi.

"Anladım." Gitmesine üzülmüş olsamda mesleğinden dolayı onu zorlayamazdım.

Yanağımı baş parmağıyla okşayıp, "Akşam yanına geleceğim," dedi.

Kafamı geriye çekip güldüm. "Lale var ama."

"Tamam Lale'yi salonda uyutursun," dedi burnumun ucuna minik bir fiske vurup alt dudağıma öperken.

Kollarımı boynuna sarıp, "O iş bende," dedim gülümsediği için çıkan gamzesine bakarken.

Barlas gömleğini giyerken kalkıp ceketimi geçirdim üzerime. Eve girdiğimde annemlere önce evlilik teklifini anlatmam gerekecekti. Barlas düğmelerini ilikleyeceği zaman onun yerine ben ilikledim. Eli arsızca kalçalarımda oyalanırken, "Rahat dursana," diye uyardım.

Hoşuma gittiğini inkâr edemezdim.

"Ben değil elim dokunuyor," diye kendince saçma bir savunma yaptı. Göz devirip, "Dokunma kalçama," dedim. Çünkü henüz iyileşmemişken bir sevişmeyi kaldırabileceğimi sanmıyordum.

"Rahatsız olduğunu söyleyemezsin." Eli kalçamı okşuyordu. Biraz daha bunu yapmaya devam ederse işe gidemeyecekti ama kendisi bilirdi.

Gömleğin alt düğmelerini henüz iliklemediğim için açık kalan karın kaslarına tırnaklarımı sürtüp dudaklarımı dudaklarına sürttüm. "Aksine hoşuma gidiyor ama sevgilimin işe gitmesi gerekir." Sözlerimi tamamladıktan sonra alt dudağını ısırıp bıraktım.

"Gece kapını kilitle." Bende ayrılıp uzaklaşırken arkasından arsızca gülümsedim. Onunla sevişmek, öpüşmek, sarılmak bir nevi ihtiyaç hâline gelmiş gibiydi. Barlas hiçbir zaman bu konularda baskı uygulamazdı bana. Tüm arsızlık bendeydi. Onu kışkırtan ve birlikte olmamızı sağlayan taraf ben oluyordum.

Selim pisliği defalarca zorla sevişmek istemişti. Aklıma geldikçe midemi bulandırıyordu pislik herif.

Barlas'la evden çıktığımız zaman en alt katta oturan komşularının evinden yükselen bağırış sesleriyle çıkmadan önce duraksadım. Gürültü çok yoğundu ve üst katlarda olan kişilerde çıkmıştı. Barlas elimi sıkıca tutup beni arkasına doğru geçirirken gürültünün kaynağı olan evin kapısını çaldı. Açan olmayınca yine çaldı.

"Duymazlar oğlum onlar. Hep böyle yapar adam. İçip içip evi inletir." Arkamızı dönüp konuşan kadına baktık. Altmışlı yaşlarda olduğu belli olan teyze elini beline koyup üzgün gözlerle bakıyordu kapıya.

"Benim polis olduğumu biliyorsun Mihriban sultan. Niye daha önce demedin bana?" Barlas dönüp tekrar kapıyı tekrar çaldı ama yine açan olmadı. Bu sefer daha sert çaldı ve kapı aralandı.

Kapı aralığından bize bakan küçük bir kız çocuğuydu. Ağlıyordu. Barlas çömelip küçük kızla aynı boyda olmaya çalıştı. "Merhaba," dedi Barlas kız kapıyı daha çok açsın diye tatlı bir dil kullanıyordu.

İçli bir şekilde ağlarken, "Meyhaba," dedi kesik kesik çıkıyordu kelimeler ağzından.

"Yanıma gelmek ister misin?"

"Oymaz. Babam kızar." İçeriden bir şeyin kırılma sesi geldiğinde öne doğru ilerleyip kapıyı açmaya çalıştım ama Barlas ayağımdan tutup durdurdu. "Bırak Barlas."

"Güzelim aniden girersen adam kadına zarar verebilir. Önce küçük kızı dışarı çıkarmam gerek." Öyle güzel konuşuyordu ki bir kez daha anladım ki Barlas her anlamda benden daha olgundu.

"Hayır kızmaz bence. Çünkü biz babanın arkadaşıyız. Onunla konuşmak için geldik ve çocuklar büyüklerin ne dediklerini öğrenmemeli." Barlas elini uzatıp, "Gel hadi," dedi gülümseyerek.

Barlas'ın elini tutmasını bekledim kızın. Bir an tutmayacağını düşünüp korktum ama tuttu. Kız dışarı çıkarken, "Sizde babam gibi kötü müsünüz?" diye sormuştu.

Küçük bir çocuğun bu kelimeleri kullanması haksızlık değil miydi? Bunu kim olursa olsun bilmemeliydi. Her çocuk saf ve temiz doğar dünyaya ama aileleri veya yaşadıkları ortamın çevresi yüzünden ergenlik döneminde karakterleri değişkenlik gösterirdi.

Barlas'la kesişti bakışlarımız. Ne yapacağını, ne diyeceğini bilemez gibiydi. Eğilip kızın elini tuttum. Önüne düşen sarı saç tutamlarını kulağının arkasına itelerken, "Hayır o abi polis," dedim gülümseyerek.

Kız gözlerini irice açıp, "Poyis misiniz?" diye sordu Barlas'a. Siz diye hitap etmesi gözümden kaçmamıştı.

"Evet öyleyim küçük hanım. Sizin adınız ne leydim?" Barlas kızın elinin üzerini öptü.

"Maya adım."

"Sen burada bu güzel ablayla otur ve beni bekle." Barlas bana baktı. Gözlerimi kapatıp onayladım onu. O içeri girdikten sonra Maya'yı kucağıma alıp merdiven basamaklarına beraberimde oturttum.

Maya'nın saçlarını okşarken, "Seninle bir oyun oynayalım mı?" diye sordum. Ne yapacağımı düşünürken aklıma sadece oyun oynayarak kafasını dağıtabileceğim geldi.

"Ben oyun oynamam ki." Konuştukça içimde bir şeylerin paramparça olduğunu fark ediyordum. Gülümsedim yinede.

"Benimle oyna o zaman." Beklenti içinde baktım yüzüne. Dudakları büzülmüştü bile. Maya'yı eve götürsem Melisa sayesinde bir dakika bile rahat oturmazdı. Şahinaz yengemin Melisa gibi bir kızı olması beni hep şaşırtıyordu zaten.

"Ne oyniycaz?" Düşünür gibi yapıp dağılmış saçlarında ki tokayı çözdüm. İki elimle düzgünce toplarken, "Hayvan bilmece," dedim. Saçına tokayı dolayıp dökülen saçları attım.

"O nasıl oynanıyo?" Maya'yı karşıma oturtup onca gürültünün kalabalığın arasında bile olsak anlattım oyunu. İlk başta ona ellerimle tavşan taklidi yapmıştım. Bilmişti. Sıra ona geçtiğinde kuş taklidi yapmıştı ve kuşları çok sevdiğini de söylemişti.

Ama babası kuşunu dışarı atmış.

O evin kapısı açıldığında Barlas çıktı ama parmak boğumları kızarmıştı. Düşündüğüm şeyi yapmamasını düşünmek istemezdim ama bayağı dövmüştü adamı.

Barlas bize doğru ilerleyip Maya'yı kucağına aldı. Maya Barlas'a bakarken gülümsemişti. "Hadi anneye gidelim." Maya kollarını Barlas'ın boynuna sardığında duygusallıktan ağlamak istedim.

Ne olmuştu ota boka gülen Liya'ya? İmdat.

Barlas içeri geçip Maya'yı bıraktıktan sonra yanıma geldi. Yüzümde ki durgunluğu fark edip yanağıma öpücük bırakmıştı. Kalabalık da dağılırken biz Barlas'ın arabasına geçmiştik.

Başımı cama yaslayıp düşündüm. Eğer Barlas'la evlenirsek herkes gibi o da isterdi çocuğu olmasını ama ben kendimi buna hazır hissetmiyordum.

**
Tüm ailem oturma odasında oturmuş benim konuşmamı bekliyordu. Serhat abim hemen karşımda otururken Levent abim ve Aydan ikili koltuğa geçmişlerdi. Babaannem ve dedemin bizim evde olduğunu bilmediğim için başta şaşırmıştım ama onların eninde sonunda öğreneceğini hesaba kattığımdan söyleme konusunda çekinmemiştim.

Derin bir nefes alıp, "Size söylemem gereken önemli bir şey var," dedim. Hepsinin bakışları bana döndüğünde Serhat abim, "Umarım baş harfi B olan şahsiyet ile ilgili değildir," diye homurdandı ama bunu sadece ben ve yengem duyduk.

Abime göz devirip, "Biz bugün Barlas'la birlikteydik," diye söze girdim. Serhat abim yine bir şeyler dedi ama anlamadım. Babam bana pür dikkat bakıyordu ve hafifçe gülümsüyordu. Onun gülümsemesinden güç alarak bacaklarım arasına sakladığım elimi havaya kaldırıp yüzüğü gösterdim hepsine.

Kimseden çıt dahi çıkmadı.

Bekledim bir tepki vermelerini ve ilk tepki Serhat abimden geldi. "Nasıl ya?" demişti şaşkınlıkla.

"Anneciğim," diye mırıldandı annem elime şaşkınlıkla bakarken. Levent abim ve yengem konuşmuyordu. Lale zaten biliyordu ve şu an evde değil dışarıdaydı.

Babama baktım en sonunda. Elime dikkatle bakıyordu. Bakışları bana kayınca yutkundum. Babamın vereceği tepkiyi merak ediyordum en çokta. Babaannem ve dedemin uyukladıkları için horlama sesleri duyuluyordu.

Babam tepki vermediğinden ne yapacağımı bilemez bir şekilde, "Baba," dedim kısık bir sesle. Babam ayağa kalktı. Babama baktık hepimiz. Yürüyüp tam önümde durdu ve yanaklarımdan tutup alnımdan öptü. Sonra saçlarımın üzerinden ve sonunda, "Hayırlı olsun güzel kızım," dedi.

Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi rahatladım. Annem de gelip sıkıca sarıldı bana. "Mutlu olun yavrum benim," dedi annem beni öperken. Geriye çekildiğinde gözlerinin dolduğunu görüp, "Ya anne," dedim sitem eder gibi.

Çok duygusaldı. Duygusallık yönünden anneme benziyordum.

Levent abim bana sıkıca sarılırken başımı omzuna yasladım. Abimin gövdesi yeterdi kendimi güvenli hissetmem için. "Seni üzerse onun için ayırdığım iki kurşunu yer topuklarına." Abime gülümseyip Aydan yengeme de sarıldım. Eğilip karnını da öpmüştüm çünkü benim canım yeğenim halasının evlenecek olmasını öğrenmeliydi.

"Kim kime vurmuş bakayım." Dedemin sesini duyunca kahkaha attık hepimiz. Yine rüya görmüş de uyanmıştı belli ki.

"Beni vurdular dede can evimden." Serhat abime surat asıp ayağına tekme attım. "Uzak dur Liya."

"Ya abi kalk sarılalım." Omuz silkip, "Hayır," dedi.

Beş yaşında çocuktan farkı yoktu Allah'ım ya.

"İyi sarılmam bende."

Sonunda insanı bir tepki verip ayağa kalktı ve sarıldı bana. Keşke hiç sarılmasaydı çünkü acıyan kaburgalarım daha çok acımıştı.

Levent abim geriye çekti ensesinden. "Yavaş ol lan." Gidip abilerimin ortasına girdim. İkisine de sırnaşınca sarıldılar bana. Onlara sahip olduğum için çok şanslıydım çünkü her daim varlıklarını bildiğim ve çok sevdiğim üç adam vardı hayatımda.

Barlas gelmişti ansızın. Tüm hayatım olmuştu.

**
Yazar anlatımı.

Gecenin bu saatinde neden sokakta olduğunu sorguluyordu Tuğrul kendince. Mahalleye gelmeyen, yakınından bile geçmeyen adam artık bir adım uzağa bile adım atamıyordu.

Ellerini deri ceketinin ceplerine koyup telefonunu çıkardı. Telefonu açıp galeriye girdiği anda tek bir fotoğraf belirdi ve neden bu fotoğrafın hâlâ onda olduğunu sorguladı kendince.

Lale'yle imkansızlardı. Ama galerisinde ki tek fotoğraf Lale'ye aitti.

Derin bir nefes alıp başını gökyüzüne kaldırdı. Yıldızların süslediği göğe bakarken Lale'yle imkansız olmamayı düşledi. Ama hiçbir zaman adları bile yan yana anılmayacaktı.

Lale yirmi yaşındaydı ama Tuğrul yirmi yedi yaşındaydı. Kendisine yakıştıramıyordu arkadaşının kardeşini sevmeyi ama vaz da geçemiyordu.

Onu sevmeyi göze alan kalbi onu yanında isteyemiyordu. Çok boktan bir durumun ortasında sıkışıp kalmıştı. Ne yapacağını bilemiyordu.

Önüne dönüp kordon boyuna gitmek için ilerliyordu ki gördüğü bedenle durdu. Tuğrul sanıyordu ki kaçmanın bir yolu yoktu. Her yol Lale'ye çıkarken elinde olsa o yolları kendi elleriyle yok ederdi ama biliyordu Tuğrul.

Bu yolun sonu çıkmazdı.

Yere eğilmiş kedi seviyordu Lale. Tuğrul ürkütmemeye özen göstererek Lale'nin yanından geçip gitmek istedi ama duyduğu efsunkar sesle durdu. Gözlerini kapatıp kalbinin ona ihanet etmemesini diledi ama çoktan hızlanmıştı kalbi.

"Tuğrul abi." Lale ayağa kalkıp kucağında ki kediyle Tuğrul'un karşısında dikildi. Tuğrul bu siyah saçlı kıza bakarken içinde oluşan hüzüne engel olamadı.

Lale Tuğrul ona siyahın yakışacağını söylediği için boyatmıştı saçlarını. Her aynaya baktığında üzülmesini engelleyemiyordu Lale.

Tuğrul için imkansız olan Lale için hiç de imkansız değildi.

Lale kedinin başını okşarken Tuğrul'a bakıp, "Ben senin gibi selam vermeden çekip gitmem," dedi. Tuğrul kızın öfkesinin farkındaydı. Kimse sevdiği insan tarafından reddedilmek istemezdi.

Tuğrul ne diyeceğini her zaman ki gibi bilemedi. Elini ensesine götürüp ensesini sıvazlarken başını yana eğdi. Derinliğinde kaybolmak istediği gözlere bakıyordu ama o gözler eskisi gibi değildi ona karşı.

Lale ne kadar zorlanmıştı onu içinden atana kadar. Kalbinden kovulduğu adamı kendi kalbinden kovmak için uğraşmıştı.

Şimdi ikiside anlıyordu ki birbirini, unutmak o kadar da kolay değilmiş.

Lale bir şey demeyeceğini anladığından yanından geçmek için adım attı ama Tuğrul bileğinden tutup durdurdu. Yandan yüzüne bakıp, "İşleri daha fazla zorlaştırmak istemem," diye açıkladı kendini.

Lale bileğini Tuğrul'un temasından kurtarıp, "Merak etme," dedi kediyi yere bırakıp. Yaklaştı çok fazla. Tuğrul kafasını eğmiş bu küçük yüze bakarken huzur bulmuştu sanki. Lale'nin öfkeli gözleri Tuğrul'un kehribarlarıyla buluştuğunda düşünmeden söyledi sözlerini. "Bundan sonra sen benim abi dediğim insan olacaksın, bende senin arkadaşının kardeşi. Ne sen beni düşleyip yüzüme bakacaksın, ne de ben. Sen benim için bittin. Seni kendi içimde öyle bitirdim ki, adın bile uğramıyor kalbime. Dilime düşmüyor adın."

Yalan söylüyordu. Her gün Tuğrul'la bir gelecekleri olur mu umuduyla yatıyor, aynı umuda tutunarak uyanıyordu. Ama yorgundu artık. Tuğrul'un kesin tavrı Lale'nin cesaretini söndürmüştü. Artık ikisinin de yolu birbirine çıkmamalıydı.

Tuğrul duyduklarının ağırlığıyla sarsıldı ama belli etmedi. Sırtını dikleştirmek istedi ama Lale öyle büyük bir yük kondurmuştu ki omuzlarına sevda diye gönlünde taşıdığı kızın kırgınlığı binmişti omuzlarına.

Lale Tuğrul'u arkasında bırakıp yürüdü. Son kez dönüp baksa, konuşsa, yanında dursa söylediği sözleri yalan çıkarmış olacaktı. Lale sokağın bir köşesine ilerledi. Tuğrul ise diğer köşesine. İkiside birbirlerini görmeyeceklerinden emin oldukları bir yerde durdular.

O gece Lale sırtını duvara yaslayıp içinden Tuğrul'u sökmek istercesine ağlamıştı. Tuğrul ise tüm gece sırtını duvara yaslayıp bir paket sigarayı içmişti.

***
Alın size en uzun bölüm. Yazarken çok zevk aldım bu arada. Olaylar burada bitmese daha yazardım ama kesmek zorunda kaldım 😽

Tuğrul ve Lale... İkiside imkansız. Onları bir bölümde işleyip bırakmaya karar verdim. Hiçbir zaman olmayacak onlardan.

Ayy nasıl buldunuz bölümü aşklarım??♥️

Unutmadan diyeyim bir milyon olduğumuz zaman özel bölüm gelecek. Ama şahane bir özel bölüm. Bazılarınız sevinebilir hatta🤭💛

Neyse kaçtım ben ÖPTÜM SİZİİİİ KOCAMANNNNNN💝❤️♥️💗🤍💙💓💖💛

Continue Reading

You'll Also Like

4.5M 333K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
126M 3.1M 49
Keeley accidentally swaps cell phones with a rivaling high school's star quarterback. Unable to switch back until a week later, she must interact wit...
2.1M 36.7K 46
(+18bölümler vardır) Dedesinin isteği üzerine yıllar sonra dönmüştü gökçe mardin e nerden bilebilirdi ki aşkı burda bulucağını
4.7K 570 18
I invite You to the world of Deb Storm and Kader Gökyüzü, two broken-hearted souls who had gone through life guarding their broken pieces, all the wh...