Canlı | Texting

By biryazarkus

4.3M 270K 126K

Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5

2.8

94.4K 6.1K 2K
By biryazarkus


Hikayeme oy vererek destek olmayı unutmayın
Keyifli okumalar 🦋

Bol bol yorum yapmayı ihmal etmeyelim.

🫶🏻

Dağ Ayısı 🏔️

İzem: Dağhannnnnn!

İzem: Yardım et.

İzem: İmdatt!!!!

Dağhan: Ne oldu?

İzem: Güneş'e bir şey demen lazım. Ne beni, ne annemi, ne babamı dinlemiyor. Deli olmamıza az kaldı.

Dağhan: Neden?

Dağhan: Ne yaptı prensesim?

İzem: Başlarım he prensesine!

İzem: Sabah barbie evini valize sokmaya çalışıyordu.

Dağhan: Ne?

Dağhan: Kdksksnskzkkss

Dağhan: Ciddi misin?

İzem: Gülme, çok ciddiyim. Zor ikna ettim.

İzem: Şimdi de tutturdu bütün ayıcıklarını getirecekmiş. Onlarda gezecekmiş.

İzem: Kafayı yiyeceğiz hepimiz.

İzem: Hayır birde kışlık kıyafetlerini koyup duruyor. Gerçekten delirceğim.

Dağhan: Tamam, biraz sakin ol.

İzem: Olamam sakin falan. Senin başından çıktı bu Paris işi.

İzem: Sen rahatsın tabi, otur oturduğun yerde.

Dağhan: Bebeğim durur musun biraz?

Dağhan: Beni arayıp telefonu Güneş'e verir misin?

Dağhan: Halledeceğim.

İzem: Halletsen iyi olur yoksa odama çıkıp ağlayacağım.

Dağhan: Tamam, halledeceğim. ~14:26

Dağhan: Devam ediyor mu? ~14:38

İzem: Hayır.

İzem: Çok şükür doğru düzgün bir valiz yapmaya başladı.

Dağhan: Tahmin etmiştim.

İzem: Ay aferin sana, alkış.

İzem: 4 yaşında çocukla mükemmel bir bağ kurdun, tebrikler Dağhan.

Dağhan: Sağ ol.

İzem: Öküzsün.

Dağhan: Söylemiştin daha önce.

İzem: İyi bir daha söylemiş olayım.

Dağhan: Sevgiline ne güzel iltifatlar ediyorsun sen.

İzem: Sevgilim beni deli ettiği için olabilir mi?

Dağhan: Sevgilinle yalnız başına geçireceğin Paris gecelerini düşün hakaret etmeden önce istersen.

İzem: Yanlış. Yalnız değil, Güneş gibi bir detayla beraber.

Dağhan: Güneş erken uyur diye düşünüyorum.

İzem: Bunun konumuzla ilgisi?

Dağhan: Suit oda tuttuk ya hani, Güneş'in odası ayrı falan.

İzem: Eeeee?

Dağhan: Öyle, aklıma geldi. Söyleyeyim dedim.

İzem: Gelmesin aklına. Ben zaten Güneş'le yatacağım, sen aklına geleni tek başına yapabilirsin.

Dağhan: Hayır.

Dağhan: Güneş'le falan uyuyamazsın.

İzem: Görürüz.

Dağhan: İzem, sinir etme beni. Sevgilimle uyumak istiyorum.

İzem: Güneş izin verirse tabii.

Dağhan: Ben hallederim onu.

İzem: Hadi ya, nasıl yapacaksın onu?

Dağhan: Ona yeğen yapacağımızı söylerim ve eminim bir bebek fikri hoşuna gider.

İzem:

İzem: Edebini takın.

İzem: Bebek yapmak istiyorsan güle güle. Ben böyle iyiyim. Güneş bana yetiyor.

Dağhan: Bebek olmayan sonuçlu versiyonlar da var.

İzem: Dağhan azdırıcı falan mı aldın?

İzem: Gelmiyorum seninle tatile falan. Bavulumu boşaltacağım şimdi.

Dağhan: Dalga geçiyordum.

İzem: Hiç güven vermedin.

Dağhan: Zorla ne yapabilirim sana?

İzem: Bilmiyorum artık.

Dağhan: Yani, kelepçe ile fantezisi olan sensin. Korkması gereken bence benim.

İzem: İyi hatırlattın, kelepçemi valize koyayım.

Dağhan Kelepçen mi var?

İzem: Evet.

İzem: Olmasa fantezim olmazdı.

Dağhan: Tatil fikrini belki de ben gözden geçirmeliyim.

İzem: Tatil için ısrar eden sensin, keyfin bilir.

Dağhan: Siktir et. Al kelepçeyi yanına.

İzem: Bu kaçıncı ahlaksız teklif be adam, yeter!

İzem: Sevişmeyeceğim seninle, kabullen şunu.

Dağhan: Bunu tekrar konuşalım Paris'te.

İzem: Konuşuruz canım.

Dağhan: İzem.

İzem: Efendim.

Dağhan: Boş ver.

İzem: Gıcıklık yapma Dağhan.

Dağhan: Seni sinir etmek fena hoşuma gidiyor biliyor musun?

İzem: Dağhan.

Dağhan: Efendim.

İzem: Boş ver :)

Dağhan: Gülüşüne neler yaparım senin hayal gücüne bırakıyorum.

İzem: Tamam, ben hayal ederim. ~14:55

İzem: Dağhannnnn! ~15:28

Dağhan: Efendim bebeğim. ~15:28

İzem: Bebeğin kurban olur sana, hemen cevapta verirmiş.

Dağhan: Vermediğim zaman kızıyorsun ya güzelim.

İzem: Aferin, öğreniyorsun.

İzem: Neyse ne diyecektim ben.

Dağhan: Ne diyecektin sen tam zamanında?

İzem: Ayyy, doğru. Sen son yayını yapacaktın 3'te. Ben Güneş'le ve valizlerle uğraşmaktan unuttum.

İzem: Çok yakışıklı olmadın dimi, bakayım hemen yayına.

İzem: Offf, çok iyisin yine sinirlerimi bozdun.

Dağhan: Ev halim.

İzem: Ev halin çok iyi zaten.

İzem: Neyse neyse, tutmayayım seni ben.

İzem: Şey diyecektim, çok güzel editler yapmışlar gördün mü?

İzem: Birkaç tane attım sana ama görmedin sanırım.

İzem: Baya durmuşum yayında ben.

Dağhan: Nerdeyse 1-2 saat durdun ya bebeğim.

Dağhan: Bugün pek bakamadım Instagram'a. Valizle uğraştım zaten, şimdi de yayına geçtim.

Dağhan: Dün görmüştüm birkaç tane ama, güzeliz.

İzem: Çok güzeliz.

Dağhan: Seni soruyorlar yayında, selamları var.

İzem: Sende söyleeee.

Dağhan: En kısa zamanda tekrar yayın yapmalıyız.

İzem: Dönünce Güneş'le yemek yayını yapacaksın ya zaten, ben de olurum yanında.

Dağhan: Ol yanımda.

İzem: Sapık adam seni.

İzem: Hadi dön yayınına.

Dağhan: Dönüyorum.

İzem: Yakışıklı Dağ'ım benim, öptüm seni.

Dağhan: Ben de öpüyorum.

İzem: Dağhannnnnnn işin var mı?  ~17:55

İzem: Ne zaman biter yayının?

Dağhan: Bir iki saat sonra. Neden?

İzem: Seni görmek istedim ama daha varmış.

Dağhan: Var mı bir plan kafanda?

İzem: Yani, yemeğe giderdik belki.

Dağhan: Olur, sen hazırlan. Alırım seni.

İzem: Geç olur ama, yarın görüşeceğiz zaten. Ben erken bitirirsen yayını diye sordum.

Dağhan: Kapatırım şimdi, hemen hazırlanır çıkarım.

İzem: Hayırrrr, yayınını yap sen.

Dağhan: Yarım saat sonra ordayım İzem.

İzem: Ya Dağhan, gerek yok.

İzem: Dağhannnnnn!

Dağhan Çevrimdışı

İzem: Of Dağhan!

İzem: Neyse giyineyim bari.

İzem: Giyiniyorum o zaman.

İzem: Dağhannnnnnn!

İzem: Ben giyindim ama özel bir yere gider miyiz?

İzem: Kıyafetlerim saçma olur çünkü.

Dağhan: Bakayım.

İzem:

Dağhan: Çok güzelsin.

İzem: Teşekkür ederim ama şu an ortama uygun muyum önemli olan o.

Dağhan: Özel yemeği başka bir güne saklıyorum.

İzem: Öyle diyorsan madem. Hazırım ben.

Dağhan: Geliyorum.

İzem: Ayyyy, biraz ileride dur. Babam görmesin.

Dağhan: Baban beni yeterince tanıyor sanki.

İzem: Evet, arkadaşım olarak.

Dağhan: Bence her şeyin farkında ama sen bilirsin.

İzem: Farkında ama yine de gözüne sokmayalım biz biraz.

İzem: Zaten Paris işine Güneş için zorla tamam dedi.

Dağhan: Baban beni seviyor sanıyordum.

İzem: Babam seni insan olarak seviyor, kızının sevgilisi olarak pek aynısını söyleyemem.

İzem: Ama şanslısın ki artı puanları topladın babamdan.

Dağhan: Rahatlamalı mıyım?

İzem: Biraz.

Dağhan: Birkaç dakikaya ordayım.

İzem: Tamam, iniyorum ben.

Telefonumu çantama atarken hızlı adımlarla evden çıkıyordum. Sekerek indiğim merdivenlerin ardından bahçeye ulaştım. Babam her an işten gelebilirdi, her ne kadar Dağhan'ı sevsede onu zorlamak istemiyordum. Gözüne soka soka ilişki yaşamasam daha iyiydi. Bu yüzden anneme haber vermiştim sadece. O babama nasılsa söylerdi.

Bahçeden dışarı adım attığım an Dağhan'da hemen önümde durmuştu arabasıyla. Denk gelişimizle birlikte oyalanmadan bindim arabaya. Kemerimi takmadan önce ona uzanıp dudaklarına öpücük kondurdum.

"Hoş geldin, ne güzel kokuyorsun sen." Burnunu boynuma yaslanmış konuşurken yüzümde bir tebessüm oluştu.

Keyifle ondan ayrılıp bir kez daha öptüm onu. "Çok tatlısın."

Dağhan söylediğime karşılık yüzünü buruştururken ben gülerek emniyet kemerimi taktım. O da arabayı sürmeye devam etmişti.

"Sen check in yaptın mı?" Diye sordum aklıma gelen detayla.

Kafasını salladı. "Dün hallettim her şeyi."

O arabayı sürmeye devam ederken ben telefonumu çıkarmış etiketlediğim editlere bakıyordum. Yayından beri tek zevk aldığım şey bu editleri izlemekti. Hepsi çok güzel geliyordu bana. Dağhan ise hepsini izlemeyi bırakmamı, aksi halde tüm günümü telefonda geçireceğimi söylüyordu. Haklıydı da ama engel olamıyordum kendime.

Geçen günlerden sonra Güneş'in durumu daha da iyiye gitmişti ve malum Paris gezisi gelip çatmıştı. Yarın sabah uçağımız vardı. Öğleden önce Paris'e inmiş olacaktık.

"İzem." Dağhan'ın sesiyle gözlerimi ekrandan ayırıp ona ne var dercesine baktım. "Geldik güzelim."

Gözlerimi camdan dışarı çevirdiğimde bir hamburgerciye geldiğimizi gördüm. İsmini duyup daha önce gelmeye fırsatımın olmadığı bir mekandı. Dağhan bir aşçı olarak yemek konusunda çok iyi mekanlar biliyordu. Bunu birkaç kez gittiğimiz yerlerden anlamıştım.

"Dalmışım telefona." Telefonumu çantama tıkıştırırken Dağhan bana kınıyormuş gibi bakıyordu. "Bakmasana öyle ya." Ona kızdığımda kafasını iki yana sallayıp indi arabadan. Sürekli editleri izlememe kızıyordu çünkü bu durumu biraz abartmış olabilirdim.

O benim tarafıma doğru gelirken kemerimi çözdüm ve tam o an da açtığı kapıdan indim. "Bittiyse işiniz yemek yiyelim İzem hanım." Kinayeli konuşmasına karşılık uzanıp yanağını öptüm. O benim için yayınını erken kapatıp geldiğinden inatlaşmıyordum onunla.

"Yiyebiliriz sevgilim."

Uzanıp elini tuttuğumda arabayı kilitleyip hamburgerciye doğru yöneldi. İçeride gezinen ve mekanın sahibi olduğunu tahmin ettiğim adam Dağhan'ı görünce bize yönelmişti. Karşı karşıya geldiklerinde Dağhan boşta ki eliyle adamın uzattığı elini sıktı. 

"Hoş geldin Dağhan, haber verseydin ya. Önceden hazırlardık." Karşıdaki adam konuştuğunda birbirlerini tanıdıklarını anlamam çok zor olmadı.

"Planlı değildi, bir anda karar verdik." Adam anlayışla kafasını sallarken Dağhan bana döndü. "İzem, kız arkadaşım." Beni tanıttığında kalbim kısa bir an tekledi. Hala bu gerçek garip geliyordu bana.

Hızlıca elimi uzatıp karşımdaki kişinin elini sıktım. "Memnun oldum."

Tanışma faslı ve onların kısa sohbetinden sonra iki katlı mekanın asansörü ile üst kata ulaştık. Cam kenarında olan ve benim seçtiğim masaya geçip yerleştik. Önümüze bırakılan menüyü uzun uzun inceledikten sonra yanımda oturan Dağhan'a döndüm.

"Sen ne yiyeceksin? Ben tavuk mu yoksa et mi yesem seçemedim."

Dağhan kolunu belime sararken çenesini omzuma yasladı. "Et alacağım." Dudaklarımı büzüp önüme döndüm. Canım ikisini de istiyordu ama ikisini alsam bitiremeyeceğimi biliyordum.

Tekrar Dağhan'a döndüm. "Ben tavuk alsam seninkinden bir kere ısırmama izin verir misin?" Gülerek kafasını salladığında bu kez tavuk burgerler arasında bir tercih yapmaya başladım. Belimi okşayarak dikkatimi dağıtan Dağhan yüzünden bu biraz uzun sürsede birkaç dakika sonunda karar verebilmiştim.

Siparişlerimizi verdikten sonra Dağhan'ın beni kendisine çekmesiyle ona döndüm. "Dağhan, insanlar var." Onu uyarırken gözlerim etrafta geziyordu. Neredeyse tüm masalar doluydu ve birkaç bakışın üstümüzde olduğunu hissediyordum.

"İnsanlar hep var, hep uzak mı duracağım senden?" Öyle demek istemediğimi biliyordu ama yine de geri adım atmıyordu.

"Hayır tabii ki, sadece özel kalsın istiyorum." Gözlerim etrafta gezindi kısa bir an. "Her an biri bizi çekip, paylaşacakmış gibi hissediyorum."

Galiba tanınan biriyle sevgili olmanında böyle zorlukları vardı. Mesela onu öpmek istiyor ama öpmeden önce yüz kez düşünüyordum öpüşürken fotoğraflarımız yayılmasın diye. Hoş sorun öpüşmek değildi, onu öperken fotoğrafımızı kendim de paylaşırdım ama izinsiz çekilmesi ve yayılması hoşuma gitmezdi.

"Paylaşsınlar, birkaç gün konuşulur sonra unutulur."

Yemekten önce getirilen kadehime uzanıp bir yudum aldım. Düşünmeden, özgür bir ilişki yaşamalıydım. Masadaki telefonumu alıp ona döndüm. "Fotoğraf çekilelim mi?" Kafasını salladığında telefonumu yukarı kaldırıp ikimizi birkaç kez çektim. Tam o sırada hamburgerlerimiz geldiği için telefonumu kilitleyerek masaya bıraktım. Gözüm öncelikle Dağhan'ın hamburgerine takıldı.

"Isır hadi." Bakışlarımı görmüş olmalıydı ki hamburgerini bana doğru uzatmıştı. Ellerimi onunkinin üstüne koyarak bir ısırık aldım. İstediğime ulaşmanın mutluluğu ile kendi hamburgerime geçmiştim.

Hamburgerimi ısırmadan önce Dağhan'a uzattım. "İster misin?" Uzanıp küçük bir ısırık aldı. Sonrasında ben yemeye devam ettim.

Dağhan benden önce hamburgerini bitirmiş ve bir süre benimle uğraşıp telefonunu almıştı eline. Telefonu bana doğru çevirdiğinde anlamayarak baktığım ekran yüzümü tanıyınca açılmıştı ve böylelikle bu telefonun benimki olduğunu anlamıştım.

"Fotoğrafları göndereceğim kendime." Açıklamasıyla birlikte kafamı sallayıp sonra lokması kalan hamburgerime döndüm. Telefonumda sakladığım bir şey yoktu bu yüzden kurcalamasın gibi bir takıntım yoktu.

Dağhan dediği gibi fotoğrafları kendisine gönderip telefonumu bırakmıştı ve ardından çok geçmeden ekranda Dağhan'ın hikayesine ekleme yaptığına dair bir bildirim gelmişti. Gözlerim onun üstünde gezdikten sonra hemen ellerimi silip açtım telefonumu.

DağhanDinçer hikayesine ekleme yaptı. DağhanDinçer hikayesinde İzemAslan'dan bahsetti.

DağhanDinçer: <3

Asansörde çektiğim fotoğrafı da kendisine göndermiş ve üzerine hikayesinde paylaşmıştı. Benimle ilgili şeyler paylaşması hoşuma gidiyordu, bu yüzden yüzümde bir tebessüm oluştu. Hoş beni hala takip etmiyordu ama kimseyi etmediği için bu konuya pek takılmıyordum. Hayatında olduğumu yeterince belli ediyordu, gerisi önemli değildi.

"Biraz yürüyelim sonra seni eve bırakayım olur mu?" Konuşmasıyla birlikte gözlerim ekrandan ayrılıp ona döndü. "Sabah erken kalkacağız, uykunu al güzelce." Kafamı salladım.

Kadehimdeki son yudumu içtikten sonra hesabı ödeyip ayrılmıştık mekandan. Sahilde biraz yürüdükten sonra oturduğumuz bankta Dağhan'ın kolları arasında denizi izliyordum.

Saçlarımda gezinen parmaklar tenimi uyuşturuyordu. "İlk yüz yüze geldiğimiz gece yine bir bankta uyumuştuk seninle." Bunu söylerken bir yandan aklımda o kötü günler canlanmıştı.

Buruk tebessüm yüzüme yerleşirken Dağhan beni mümkünmüş daha da kendisine çekti. Bir eli saçımda, diğer eli karnımın üzerinden belime sarılmıştı.

"Uyuduğum en iyi uykulardan biriydi." Dedi saçlarıma öpücük bırakırken.

Sahte bir kızgınlıkla ona döndüm. "Biri? Diğerleri ne zamandı?" Güldüğünde ters ters bakmaya devam ettim.

"Güneş'le uyuduğum zamanlar, seninle uyuduğum zamanlar ve..." durduğunda kaşlarımı çatarak baktım. Devam etmesini beklesemde etmemişti. "Ve?" Diye sordum araya girmek zorunda kalarak.

Dağhan kafasını iki yana salladı. "O kadar, devamı yok." Üstelemeden yeniden yaslandım göğsüne.

Günlerdir üzerimde ki huzursuzluktan mıydı bilmiyorum ama her şeyde bir şey arar hale gelmiştim. Dağhan 'a' dese neden 'b' demedi diyebilirdim. Yaşadığım o zor günler yüzünden üzerimde böyle bir etki kaldığını düşünüyordum.

"Kalkalım mı artık? Geç oluyor iyice." Kolumdaki saate baktığımda Dağhan'ın söylediğini onaylamıştım. Zaten uçuştan saatler önce gitmemiz gerekiyordu. Daha fazla geç kalırsam uyanamama ihtimalim vardı.

Sahilde oyalanmadan tekrar arabaya yürüdük. Dağhan beni evime götürmek üzere arabayı sürerken bir yandan onunla konuşuyor, bir yandan da sahilde çekildiğimiz fotoğraflardan hangisini paylaşsam diye bakıyordum. Sonunda kararsız kaldığım iki fotoğrafı kolajlayıp hikayeme ekledim.

İzemAslan hikayesine ekleme yaptı. İzemAslan hikayesinde DağhanDinçer'den bahsetti.

İzemAslan: Sadece sen <3

Telefonumu çantama koyarken çoktan eve geldiğimizi fark ettim. Dağhan'la uzunca bir süre vedalaştıktan sonra sonunda evime kavuşmuştum. Açık duran valizime son eksikleri ekleyip kapattıktan sonra yatağıma girdim. Yaklaşık 5 saat sonra uyanmam gerekiyordu.

Hem de Paris'e gitmek üzere!

Yine bir gece bölümünün daha sonuna geldikk!

Paris gezili bölümlere hazır olunnn! Bir de sonrasında ki kaosa tabii, eklemeden olmaz 🤐

Umarım beğenmişsinizdir, diğer bölümde görüşmek üzere öpüldünüz 🦋

Ve lütfen yorum yapmayı unutmayın 🫶🏻

Continue Reading

You'll Also Like

4.3K 157 18
" Aynalar kırıldı. Cam kırıkları, çocukluğumuzdaki yaraları daha da deşti. "
1.6M 72.5K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
Haz By 🍀

Romance

327K 4.7K 18
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
650K 29.6K 50
Şirin Melez serisinin ilk kitabıdır. Stephanie vampir okuluna giden sıradan bir vampir değildi. Köken bir melez olan baş karakterimiz arkadaşları i...