Dokunmak Yasak

By hayaletyazar35

14.3K 1.3K 955

Kitabın eski adı: Minik Kadınım "Ya bana dokunmanı hiçbir zaman istemezsem." diye fısıldadı. Ona bugüne dek d... More

• prologue •
• karakterler •
1 | Masumiyet & Huzur
2 | Hasta ya da Deli
3 | Dokunmak Yasak
4 | Bana Güzel Bir Şey Söyle
5 | B'alayına Tatil
Instagram Sayfası
6 | Sana Çiçek Alabilir Miyim
7 | Kelebeğin Rüyası
8 | Çünkü ay bugün çok güzel
9 | Sevmek için izin istemek
10 | Mucize Güneş
Yiğit Erdem Parodi
11 | Yıldızlarla Dans
12 | Sana en yakın uzaktan
13 | Yeşil Dinozor
15 | Monopoly Mağduru
16 | Sessiz Yakarış
17 | Bambaşka Birisi Gibi
18 | Sana İhtiyacım Var

14 | Yıldızlar, Güneşin Armağanıydı

224 34 51
By hayaletyazar35

Dokunmak yasaktı ama o dokunmak istiyordu.

Bir diğeri ise, dokunmasını istemeyi istiyordu.

- Hayalet Yazar

_________________________

Bölüm şarkısı: Where's my love - SYML
__________________________

Soğuk kemikler, evet o benim aşkım.

Uzakta gizleniyor, bir hayalet gibi.

Aynı şekilde kanadığımızı biliyor mu?

Ağlamak istemiyorum ama bu şekilde yaralandım.

Soğuk çarşaflar, nerede benim aşkım?

Yüksekte arıyorum, gece ise aşağıda.

Uzaklara mı kaçtı bilmiyorum.

Eğer uzaklara kaçtıysa, eve geri dönsün.

Eğer kanarsan, ben de aynı şekilde kanarım.

Eğer korktuysan, yoldayım.

Uzaklara kaçtın mı, bilmeme gerek yok.

Eğer uzaklara kaçtıysan, bana geri dön.

Sadece eve dön...
_________________________

"Onlar arkadaş, kucağımdaki ise aileden. Hem bu bebek daha, bizim bebeğimiz."

Ayla, Yiğit'in bu sözleri karşısında gözleri kısılana dek gülümsemişti. Yiğit'in kimsesiz bir kedi yavrusuna duyduğu şefkat ve koruma içgüdüsü, belki de Ayla'da bambaşka hisler uyandırmıştı. İkili (üçlü) arabada eve dönüş yolundayken Ayla, minik yavruya mamasını yedirirken kedi hiç huysuzlanmamıştı. Hatta kucakta bayağı rahatına bakıyor gibiydi.

Bahçeye vardıklarında kedi uyumuştu. Ayla bambaşka bir meseleyi Yiğit'e anlatırken biraz fazla ses çıkarmış olacak ki Yiğit, Ayla'ya sessiz olmasını işaret edince Ayla boşta olan elini dudaklarına götürmüştü. Çocuğu uyandırmaktan ve yalnız bırakmaktan korkan ebeveynler gibi sırayla üzerlerini değişme kararı aldıklarında Yiğit bir koşu üstünü değişmeye gitmiş ve hemen ardından kediyi Ayla'nın kucağından almış, Ayla'yı üzerini değişmeye yollamıştı. İkili tekrardan bir araya geldiğinde kedi hala uyuyor görünüyordu. Ayla yiyecek bir şeyler hazırlarken Yiğit, yavruyu salondaki kanepelerden birine bırakmış ve yardıma gelmişti.

İkisi, adeta zorla uyuttukları bebeklerini uyandırmamaya çalışan birer ebeveyn profilini koruyarak sessizliği yemek boyunca korudular. Yemeğin ardından kediyle vakit geçirme kararı alınırken salona, kedinin iki yanına geçmişlerdi. Yiğit kanepeyi açtığında yavru kedi hissettiği sarsıntıyla uyanmış ve korkuyla Ayla'ya sokulmuştu. Üçü bir süre birbirlerini izlerken ilk pes eden kediydi. An itibariyle bir başka uykusuna dalmış görünüyordu. Dışarısı fazlasıyla soğuktu ve şu an huzurlu bir sıcaklık onu sarmalamışken uykuya dalması işten bile değildi.

İkinci uykucu Ayla olmuştu. Bugün öğle uykusunu uyuyamamıştı ve dışarı da çıkmış olduğu için fazlasıyla yorgun hissediyordu. Öte yandan Yiğit, orada o şekilde uzanarak ne kadar süre Ayla'yı izlediğini bilmiyordu. Bu aşık adamın bildiği tek şey, bu yavru kedinin Ayla'ya, dokunmanın verdiği mutluluğu getireceğiydi. Ayla'nın çocuklar ve hayvanlarla dokunmak konusunda bir sorunu yok gibi görünüyordu ve Yiğit onun bu sevgi türünü daha fazla deneyimlemesini istiyordu. Kim bilir... Belki de bu dokunuşların Ayla'yı iyileştirmesini umut ediyordu... 

Göz kapakları ağırlaşırken ve uyku onu ele geçirmek üzereyken dâhi tek düşünebildiği şey, Ayla'ya ulaşabilmenin bir başka yoluydu.

Ertesi gün, haftanın kalan tüm işlerini erkenden bitirebilmesi için Yiğit'in çok erken kalkması gerekmişti. Gözlerini açtığında gördüğü ilk görüntüyü hayatı boyunca unutabileceğini sanmıyordu. Evlendiklerinden beri ilk kez, gözünü açtığında yanında uyuyan bir Ayla ile karşılaşıyodu. Eğilerek onu öpmek ve yüzünü saçlarına gömmek ve sonrasında aşağı inerek onu huylandıracak şekilde burnunu boynuna sürtmek istiyordu. Yalnızca düşüncesi dahi midesinde kelebek hissi uyandırmıştı.

Yiğit, onu bir kez olsun kendi yoluyla sevmek istiyordu. Dilediği hiçbir şeyi gerçekleştirmedi. Çünkü dokunmak yasaktı ve Yiğit ona yalnızca gözleriyle dokunabilirdi.

Ne hissetmesi gerektiğinden emin değildi. Ayla yanıbaşındayken dâhi ulaşılmaz görünüyordu. Bu konu üstünde uzunca bir süre düşünebilirdi ama bunun yerine bu düşünceyi zihninin karanlık bir köşesine iterek kanepeden kalktı ve yavru kediyi Ayla ile bırakarak çalışma odasına doğru yol aldı.

Sabah sekize doğru Ayla, burnunda hissettiği patiyle uyanırken dün salonda uyuyakalmış olduklarını fark etti. Neyse ki dün gece kabus görmemişti. Aksi halde pek hoş olmayan durumlar gelişebilirdi.

"Günaydın." Dediğinde, kedi anlamışcasına mivayladı.

Ayla bu duruma istemsizce gülerek kediyi kucağına aldı ve ağır adımlarla yukarı, Yiğit'i bulmaya çıktı. Onu çalışma odasında çalışırken bulunca şaşkınlığını gizleyemedi. Gizleme gereği duyduğu da söylenemezdi.

"Günaydın, erkencisin."

Yiğit, duyduğu sesin yönüne bakarken görüş alanına giren Ayla ve kediyle kocaman gülümsedi.

"Günaydın. İşleri erken bitirip hazırlıklara yardım edeceğim. Daha doğrusu ben yapacağım her şeyi ama senden birkaç noktada yardım istemem gerekecek."

Bu esnada Yiğit ayağa kalkmış, ikilinin yanına gelmişti. Ayla gülümseyerek "Ben çoğu şeyi hallederdim. Ne zamandır uyanıksın sen?" Demiş olsa da Yiğit pek oralı olmuşsa benzemiyordu. Bunun yerine Ayla'nın kucağına eğilerek kediyi ondan kibarca aldı. Sonrasında bakışlarını kediden kaldırmadan konuştu.

"Senin yorulmadığından emin olmak zorundayım."

Ayla, oldukça kısa bir sürede Yiğit'in kediyi kavramış olan elini tuttuğunda ikisi de şaşkındı. Yiğit bir süre bekledikten sonra kediyi tek eline alarak Ayla'nın elini sıkıca tuttu. İkili kediye döndüklerinde kedi biraz huysuzlanmış görünüyordu.

"Ne var eşek sıpası? Annenle iki romantik an yaşadık diye mi kudurdun?"

Bunun üzerine Ayla gülerek Yiğit'in omzuna susması için vurduğunda Yiğit de gülmüştü.

"Veterinere götüreyim ben artık onu." Diyerek kediyle birlikte ortadan kaybolan Yiğit'in ardından Ayla, kahvaltı hazırlamak üzere mutfağa inmişti.

Yiğit gelmeden önce, dün kasada görerek almış olduğu hediyeyi güzelce paketledi. Pek bir ederi olmadığını biliyordu fakat Yiğit için bir hediye almayı bir süredir istiyordu. Yiğit, hoşuna gitmese dahi bunu belli edecek bir adam da olmadığından, Ayla kendini her şekilde güvende hissediyordu. Saat sabah ona doğru Yiğit kucağındaki kanguru çantada olan kediyle beraber dönerken Ayla onları bahçede karşılamıştı. Yiğit'in elinde her zamanki gibi küçük bir buket çiçek vardı.

Kadın kocaman gülümsediğinin farkında değilken adam gözlerini parıldayan aydan asla çekmek istemeyeceğini düşünüyordu. Bunun olmaması için tanrıya yalvardı.

Ayla kediyi kucağına alırken boynunda küçük bir tasma gördü. Ucundaki yuvarlak metale eğildiğinde yıldız yazıyor olduğunu gördü.

Yıldızlar, güneşin aya armağanıydı.

"Erkekmiş ama adının Yıldız olmasını istedim. Yıldız'ın da cinsiyeti yoktur bence. Tabii istersen değiştirebiliriz."

"Hayır... Bu isim çok güzel."

Yiğit başıyla onaylarken Yıldız'ı içeri götürmüşlerdi. Yarın misafirleri gelmeyecekmiş gibi Yıldız'ı banyoda yıkarlarken Yıldız kesinlikle uysal davranmıyordu. Bunun bir numaralı nedeni ise şüphesiz, hayvancağızı ilk etapta farkında olmadan soğuk su ile ıslatan Yiğit'di. Veterinerin söylediği her şeyi Ayla'ya aktarırken biraz dikkati dağılmıştı.

"Oğlum ılık bu sefer yemin ederim bak." Derken dâhi Yıldız, Ayla'nın gövdesine yapışmış bir şekilde Yiğit'den kaçıyor, Yiğit ona dokununca boyundan büyük miyavlayarak haykırıyordu. Ayla, Yıldız'ın bu haline fazlasıyla üzülürken duş başlığını Yiğit'in elinden almış ve yerine geri bırakmıştı.

"Tamam Yiğit, biraz duralım."

Hemen ardından kucağındaki ıslak kediyi yukarı, göğsünden omzuna çekerken Yıldız, Yiğit'e kötü bakışlar atıyor, annesine daha sıkı sarılıyordu. Yiğit, başını okşamak üzere uzanırken Yıldız'ın ışık hızındaki patisiyle inlemişti. Kesinlikle saatler önce tırnaklarını kestirdiğine emindi.

"Ayla gördün değil mi ne kadar terbiyesiz olduğunu? Ben sabah uyumadım bu işler yetişsin diye şunun yaptığına bak."

Ayla gülmemek için kendini zor tutarken "Sadece pati attı Yiğit." Diyebildi. Yiğit'in çatılmış kaşları biraz olsun yumuşamıştı. Fakat kedilerin kaşları olsaydı eğer, Yıldız şu an kesinlikle babasına kaşlarını çatıyordu.

Nihayet yıkama, kurulama ve besleme işlerini hallettiklerinde Yiğit bilgisayardaki işlerini bitirmek üzere odaya gitmişti. Ayla ise kediyle beraber aşağı, mutfağa inmişti. Yarın için düşündükleri menünün bazı malzemelerini çıkarırken Yıldız devamlı Ayla'nın üzerine çıkmaya çalışıyordu.

"Özür dilerim Yıldız. Bunları hazırlamam gerekiyor. Ben de seni kucağıma almayı çok isterdim."

Yıldız vazgeçmeyerek durmadan miyavlıyor, Ayla'nın bacağına tırmanıyordu. Ayla aklına gelen fikirle sabah Yiğit'in gelirken almış olduğu kanguru çantayı takarak Yıldız'ı yerleştirdi.

"Oldu mu bakalım?"

Yıldız miyavlamayı bırakarak uyku moduna geçmiş gibiydi. Ayla onun bu haline gülerek nazikçe tüylerini okşadı. Pastayı yaparken tadına bakamadığı için tattırmak üzere Yiğit'in yanına geldiğinde, başını masaya koymuş bir şekilde uyumuş olduğunu gördü. Yiğit erken uyanmıştı ve yorgun olmalıydı. Ayla sessizce ona yaklaşarak fısıldadı.

"Yiğit."

Yiğit gözlerini aralarken Ayla'yı görmesiyle yanlış bir şey yapmış gibi endişeyle yerinde doğrulmuştu.

"Yatağına geç, biraz uyu ben seni kaldırırım."

Yiğit başını olumsuz anlamda sallarken "Uyumuyordum ki." Diye mırıldandı. Sesi kesinlikle uykulu geliyordu ve Yiğit kesinlikle uyuyordu.

"Tamam, biraz uyu ama. Akşama kalan iş olursa da akşam hallederiz."

Yiğit bir Yıldız'a bir Ayla'ya bakarken uyku sersemliğiyle "Gel beraber uyuyalım." Demişti ki ne söylediğini fark eder etmez gözleri açılmıştı. Ayla oldukça kısa bir süre bekledikten sonra başıyla onaylarken Yiğit'in elinden tutarak onu salona kadar getirmişti. Ayla kanguruda uyumuş olan Yıldız'ı çıkarırken kedi uyanmıştı ama çok geçmeden kanepede uzanmış olan Yiğit'in boyun girintisinde tekrardan uyuyakalmıştı.

Pastanın tadına baktırmaktan vazgeçerek tekrardan mutfağa döndüğünde bileğinde hissettiği dokunuşla duraksadı.  Arkasını döndüğünde Yiğit'in kısık gözlerinin ardından onu izlediğini gördü.

"Sana dokunamadığım zamanlarda en azından görüş alanımda kal."

Ayla nasıl bir karşılık vermesi gerektiğinden emin değildi. Yiğit'in yanına çömelerek bileğini tutan elini elleri arasına aldı. Yiğit'e karşı büyük bir vicdan azabı duyuyordu. Onu sevdiğini ve ona bir zarar vermeyeceğini biliyordu ama Ayla için hiçbir şey kolay değildi ve olmayacak gibi görünüyordu. Biraz olsun azalmış olan kabuslarının eskiye dönmesinden deli gibi korkuyordu ve o kabusları beklenmedik bir dokunuş ya da temasla tetiklemek istemiyordu.

Ama ona dokunmayı istemeyi delicesine istiyordu.

"Mutfaktaki işleri bitirip hemen yanına geleceğim." Diye mırıldandı.

Yanına gelmeyecekti. Bunu yalnızca uyuması için söylemişti.

Yiğit onu başıyla onaylarken gelmeyeceğini biliyordu.

Ayla mutfağa dönmüş ve Yiğit ile kararlaştırmış oldukları pastayı son durumuna getirmişti. Bu süreçte Yıldız da uyanmış ve masaya tırmanmanın yollarını aramaya başlamıştı. Akşama doğru Yiğit uyanarak mutfağa gelirken Ayla mutfak sandalyesinde oturuyordu. Kesinlikle bu pastayı yapmak onu yormuştu. Öte yandan Yiğit, masanın üzerindeki pastaya gözlerine inanamayarak bakıyordu.

"Ayla?"

Ayla arkasını dönerek "Günaydın." Dedi. Ayağa kalkmış ve Yiğit'in karşısına geçmişti. Saçlarının dağılmış olduğunu gördüğünde düzeltmek üzere elini uzatmışken yarı yolda durdu.

Ona dokunmak büyük bir sorun değildi ama hemen ardından ona dokunulacak olması olasılığı büyük bir sorundu.

Yiğit'e bunu söylemek zorunda kalması ikisi için de üzücü olmaktan öteye geçmeyecekti. Bunun gerçekleşmemesi için ona dokunmaktan vazgeçerek kenara çekildi ve "Nasıl olmuş?" Diye sordu.

"Mükemmel görünüyor. Sen daha önce bir pastacıda falan çalışmadığına emin misin?"

Ayla burukça gülümserken "Aileme yapardım, yiyemeyecek olsam da. Yani çoğu tatlıyı yapmayı biliyorum. Özellikle pastayı..." Dedi.

Yiğit bu dengesiz soruyu sormuş olduğundan dolayı kendine kızarken Yıldız'ın bacağına tırmanmasıyla eğilerek onu yerden almış ve omzuna bırakmıştı. Bulunduğu yükseklikten korkan Yıldız, Yiğit'in boynuna sarılırken Ayla bu haline gülerek onu kucağına almak üzere parmak uçlarına yükseldiğinde, Yiğit'in yüzü tam karşısında ve yalnızca birkaç santim ötesindeydi. Yüzünü okşayan nefese karşın yutkunurken nabzının yükseldiğini ve kulaklarının uğuldadığını hissetti.

Onu öpmeyi istemeyi delicesine istiyordu.

Yiğit ondan önce davranarak bir adım geri çekilmiş ve Yıldız'ı boynundan kucağına indirmişti. Zavallı çocuk az önce anne babasının arasında geçenlerden habersiz bir şekilde etrafı izliyordu.

Ayla'nın aklına hediye geldiğinde heyecanla karışık "Burada bekle, sana bir şey getireceğim." Demişti ki Yiğit'in onaylamasına kalmadan adeta koşarak mutfaktan çıkmıştı. Yiğit onun bu haline gülerek "Tatlıların tadına bakabilir miyim bari?" Diye seslendiğinde Ayla'nın "Evet!" Dediğini duydu.

Yiğit, kucağındaki Yıldız kadar heyecanlı bakışlarla pastaya bakarken kaptığı çatalla ilk tadımı gerçekleştirmek üzereydi. Pastayı ağzına alır almaz ikinci çiğneyişi yapamayarak durmuştu. Pastanın kreması olması gerektiği gibi şekerliyken kek kısmı tuzdan yenilmiyordu. Ağzındakini çıkarma içgüdüsüyle lavaboya yönelmişken duyduğu sesle donakalmıştı.

"Kötü mü olmuş?"

Yiğit ağzındakiyle beraber tekrardan arkasını dönerken Ayla'nın üzgün bakışlarıyla karşılaşınca kendini zorlayarak ağzındakini yutmuştu.

"Hayır."

Ayla inanmayan bakışlarla bakarken pastayı eline alarak koklamaya başlamıştı.

"Beğenmedin Yiğit. Çöpe atacaktın ağzındakini. Keşke sen alalım dediğinde ben yapmak istiyorum diye diretmeseydim. Tadına bile bakamadığım bir şeyi yapmak benim haddim değildi. Çok özür dilerim, bunu çöpe atalım yarın onlar gelmeden pastaneden alırız."

Yiğit saniyeler içinde seçeneklerini düşündü. Ayla bunları söylemeden kısa bir süre öncesine kadar pastayı yanlışlıkla yere düşürmeyi ve bu şekilde ondan kurtulmayı planlanmıştı fakat şu an, Ayla'nın bunu kasıtlı olarak yaptığını anlayacağını düşünüyordu.

Arkadaşları bu pastayı mümkün değil yiyemezdi ve bu durum Ayla'yı yalnızca daha fazla üzerdi. Aklına tek bir fikir geliyordu ve bunu Ayla için yapabileceğini düşündü.

"Hayır, o kadar güzeldi ki biraz daha yiyebilmek için tabak arıyordum. Ben bunu şimdi yesem, yarın sabah seninle bir daha yapsak olur mu?"

Ayla'nın saniyeler içinde gözlerinin içinin güldüğüne şahit oldu. Ayla'yı üzmek de mutlu etmek de çok kolaydı. Başıyla onaylarken Yiğit'in yanına gelerek "O kadar mı çok sevdin?" Diye sordu. Yiğit, gözlerini ondan alamazken az sonra yemesi gereken tuzlu yaş pastayı unutmuştu. Başıyla onu onayladı.

O kadar çok sevmişti işte, ötesi yoktu.

Ayla dolaptan çıkardığı tabak ve çekmeceden aldığı bıçakla pastayı dilimlerken büyükçe bir dilimi Yiğit'in önüne koymadan önce "Bayağı büyük zaten. Sen bunu ye, yarın onlara da kalır." Dediğinde Yiğit elinden tabağı henüz boşken alarak pastanın tamamını kendi önüne çekmişti.

"Hepsini yemek istiyorum. Lütfen beni kırma, yarın aynısını yaparız."

Ayla şaşırmış görünüyordu ama başıyla onaylamakla yetinerek Yıldız'ı kucağından aldı ve oturdu.

Yiğit de kendisine en yakın sandalyeye otururken önünde duran pastadan bir çatal daha aldı. Ayla tüm dikkatiyle onu izlerken mimikleriyle yoğun bir savaşa girmesi gerekmişti.

Ayla keki yaparken şeker yerine tuz kullanmış olmalıydı. Kaç bardak tuz koymuş olabileceğini düşündüğünde midesindeki kasılma yüzüne yansıyacak gibi olmuş, belli etmemek adına öksürmüştü.

"Yiğit, iyi misin?"

Yiğit başıyla onaylayarak bir başka çatal alırken Ayla onu izlemeyi sürdürdü. Çok geçmeden elindeki küçük hediye paketini bir çocuk kadar heyecanlı bir şekilde Yiğit'e uzattı. Şaşkın bakışlarını pakete çeviren Yiğit "Ne bu?" Diye sordu.

"Küçük bir hediye."

Yiğit paketi soyarak küçük kutuyu açtığında içerisinden metal bir anahtarlık çıkmıştı. Üzerinde dikkatli sür, sana dünyanın sonuna dek yanımda ihtiyacım var yazıyordu.

(Bu spoiler 4 hafta önce Instagram'da verilmişti❤️)

Bakışlarını çevirdiğinde Ayla'nın heyecanlı ve bir o kadar meraklı bakışlarıyla karşılaşmış, gülümsemesine engel olamamıştı.

"Teşekkür ederim, çok güzel. Bunu hemen kullanıma açacağım. Charm olarak kullanırım."

Ayla başıyla onaylarken "Beğenmene sevindim." Diye mırıldandı. O an için, bu hediyenin Yiğit'e uğur getirmesini diliyordu. Yiğit ise Ayla'nın kendisini düşünerek ona bir hediye almış olmasından, düşündüğünden daha fazla etkilenmişti ki pastanın yarısı bitmek üzereydi.

Ayla onu seyretmeyi bir an olsun bırakmazken pastanın tadının berbat olduğunu bilen tek kişi olduğundan yanlış anlamayacağını düşünerek "Beni neden izliyorsun?" Diye sordu.

"Rahatsız mı oldun?"

"Hayır, sadece bunu istesen de yiyemiyorsun ve ben şu an önünde bir pastayı yarıladım."

Ayla bakışlarını Yıldız'a indirirken belli belirsiz gülümsedi.

"Seni beslemek hoşuma gidiyor. Pastayı yaparken çok özenmiştim."

Yiğit bu cümlenin ardından öncekilerden daha büyük bir çatalı daha ağzına götürmüştü. O an, bu sırla ölebileceğini düşündü.

Bu pasta mükemmeldi ve mükemmel kalacaktı.

Bu pasta mükemmel olmayabilirdi de ama Ayla mükemmeldi.

&&&

Herkese merhaba, 14. bölümün geç geldiğinin farkındayım.

Bilmenizi isterim ki hiçbir kitabımı ilham gelmeden yazmıyorum. Yiğit ve Ayla, donuk, içten gelmeyen bölümler yazabileceğim bir çift değil. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz, biliyorum. ❤️

Bu kitabın yeri de bende bambaşkadır ki, yıllardır tamamlanmayı bekleyen bir öykü ❤️

Fakat yazarınız boş durmadı. Salya sümük ağladığı, gelecekten birkaç bölümü yazmakla meşguldü... Ayla kısmına tam gelemeden dâhi Yiğit'in bakış açısı beni gerçekten çok etkiledi diyebilirim.

Çok merak ettiğinizi biliyorum, bölümleri o zamanlara yumuşak geçirmek istiyorum. Umarım beni anlarsınız, anlayacağınızı biliyorum 🦋

Bu kitap kimseyi üzmesin istiyorum ama bu kitap daha öncesinde çok üzülmüş insanların hikayesi... Geçmiş elbette ki bir yerde bizi yakalayacak.

Sabırla takip ettiğiniz için teşekkür ederim.

Seviliyorsunuz

Oy vermeyi unutmayın

Yorumlarda görüşürüz ❤️

Sıradaki bölümün adını buraya yorum olarak bırakacağım.

Continue Reading

You'll Also Like

76.2K 3.7K 30
°Aile kurgusu° İzel 17 Yıl boyunca hayatını Cehenneme çeviren Ailesinin gerçek Ailesi Olmadığını öğrenir. Peki ya Yıllar sonra çektiği acılara rağmen...
752K 12.7K 7
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
737K 39.4K 52
En candan gördüğün insanlar en çok canını yakanlardır...🥀🍂 -Mübrem ●●●Ferman Miroğlu ve Jiyan Miroğlu'nun hikayesine hoş geldiniz:)●●● Çoğu sahne...
377K 21.8K 44
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?