505 | kookmin

By amoregrei

8.7K 1K 1.3K

Jungkook, aşılması zor bir adamdı, şüphesiz. Jimin de fazlasıyla azimli ve inatçı biriydi. Aynı şirkette pat... More

how was it start
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19

how is it going on

1.1K 65 98
By amoregrei

2. ve son kez paylaşıyorum,,, iyi okumalar 🫶🏻

-

Jimin bu şirkette işe başlayalı üç sene, Jungkook'un asistanı olarak çalışmaya devam edeli altı ay olmak üzereydi. Jimin kesinlikle bir plaket hak ediyordu- Jungkook'un yanında en uzun süre kalabilen ve kalmaya devam eden tek asistandı o. Jungkook gerçekten aşılması, kabullenilmesi zor bir karaktere sahipti ve Jimin gerçekten inatçı biriydi. İlk başladığında inatçılığından ve Jungkook'a bir şeyler kanıtlama isteğinden Jungkook'un dedikleri o kadar da umurunda olmuyordu, ama sonradan, Jimin için bir şeyler katlanılamaz hale gelmeye başladı.

Bir senenin sonunda, Jimin'in ilk baştaki ne inatçılığından, ne de Jungkook'a karşı bir şeyleri kanıtlama azminden eser kalmıştı. Tükenmişti, Jungkook'un tavırları onu gerçekten zorluyordu ve bunları birileriyle paylaşmak yerine, içine atmayı tercih ettiğinden bu sıkıntı içinde büyümeye devam etmiş ve sonunda patlamıştı.

Jungkook, onu çalışmak için eve çağırmıştı çünkü gerçekten hastaydı ve önemli bir iş söz konusuydu. Jimin onun evine gitmiş, gerek olmamasına rağmen sırf iyi niyetinden iyileşmesi için elinden geleni yapmış ve işi bitirmesine de yardım etmişti.

Jimin bir teşekkürü hak ettiğini düşünüyordu, kaba davranılmayı değil.

Aralarında önce ufak laf atışmaları başladı.

''Sen öylesine bir asistansın Jimin, bana bakacak biri değil. Yapman gereken tek şey bana işte yardım etmek ve gitmek.'' Jimin, Jungkook'un önüne bir kase sıcak çorba bırakırken duyduklarıyla geri çekildi. ''Daha çabuk toparlanabilmeniz için-''

''Ne zamandan beri patronunu bu kadar düşünür oldun?''

Jimin karşısına otururken kaşlarını çattı. ''Ne-''

Jungkook öksürürken doğruldu ve karşısındaki küçük bedene baktı. ''Beni düşünme, benim için hiçbir şey yapma, duydun mu? Bu yaptıkların seni benim gözümde yüceltmez ya da ne kadar harika bir asistan olduğun hakkında hiçbir şey düşünmem. Sadece işini yap ve git. Şirkete gel işini yap git. Senin yapman gereken şeyler bunlar.''

Jimin gülmeye başladı, gerçekten duyduklarına inanamıyordu. ''Biliyor musun?'' Gülüşü solmaya başlarken Jungkook'a doğru eğildi. ''Sen dünya sadece senin etrafında dönüyor sanıyorsun. Kimse bana ne yapmam gerektiğini söyleyemez, anladın mı? Eğer burada sana hala saygı duyuyor ve kaba davranmıyorsam, hak etmediğinden değil böyle davranacak bir insan olmadığımdandır.'' Jimin ayağa kalktı ve koltuğun üzerindeki kabanıyla çantasını aldı. Salondan ayrılmadan önce dönüp, ''Sizinle olan tüm ilişiğimi şu an kesiyorum. Duyuyor musunuz? Bir senede beni tüketmeyi başardınız. Tebrikler!" Alkışladı onu. "Benliğimden geriye hiçbir şey kalmadı. Bir sene boyunca tek isteğim sizi memnun edebilmekti! Bir kere olsun gelip teşekkür etmeniz içindi her şey! Bugün de sıkı çalıştın Jimin, demeniz içindi! Bir hiç uğruna!''

Jimin konuşurken nefesinin kesildiğini hissetti, Jungkook bir an için endişeyle doldu ve ayağa kalktı. Jimin anında elini kaldırdı ve geriye adımladı. ''Bana sakın yaklaşmayın.''

''Jimin. Titriyorsun.''

Jimin bulanık görüşüne rağmen deli gibi titreyen ellerini gördü. ''Sizden nefret ediyorum,'' dedi, Jungkook'a bakarken. ''Sizden de, şirketinizden de. Bir aptal gibi sırf güzel şeyler duymak için kendimi paraladığıma da inanamıyorum. Gerçekten hiçbir şeye değmezsiniz. İşte. İstediğiniz oluyor. İstifa ediyorum.'' Titrek bir nefes aldı. ''Çünkü sen iflah olmaz birisin. Öyle olmaya da devam edeceksin.''

Şaşırtıcı bir şekilde, Jungkook sadece gergin bir şekilde yutkunmuş ve gözlerini kaçırmıştı. Herhangi bir söz söylememişti.

Jimin onun bu haline güldü. ''Gerçekleri söylemem hoşuna gitmedi, değil mi? Daha önce kimse senin karşına geçip bunları söyleyemediği için şu an bunları duyuyor olmak seni şaşırtıyor olmalı! Ama sen bu'sun! Benim anlattığım kişisinin ta kendisisin!''

Belki söylenecek daha çok şey vardı ama Jimin tükenmişti, bu yüzden arkasını döndü ve kapıya doğru yürümeye başladı. O kadar bunalmıştı ki tüm bunlardan; onun sürekli bir şeyleri eleştirmesi, aşağılaması, kaba davranması başta olmak üzere benzeri birçok şey yormuştu onu.

''Jimin, bekle-'' Jungkook arkasından hızlı adımlarla yetişti ve Jimin kapıyı açmak üzereyken bileğinden tuttu. Jimin ateşe dokunmuş gibi anında bileğini ondan çekmişti. ''Dokunma bana!''

''Beni dinle. Lütfen.''

Jimin tekrar gülmeye başladı. ''Lütfen, mi? Beni güldürüyorsun.''

Jungkook, fırsattan istifade, kapıdaki anahtarı kilitlemek için hızlıca birkaç kere çevirdi ve daha Jimin ne olduğunu anlamadan, arka cebine attı. Jimin'in alaycıl gülüşü suratında asılı kalmıştı. ''Sen-sen ne yaptığını sanıyorsun? Seni dinlemeyeceğim. Ben sakin sakin konuşurken çabuk o anahtarı çıkar ve kapıyı aç.''

Jungkook, ''Beni dinlemelisin. Neden böyle davrandığımı açıklayacağım, söz veriyorum.'' çatlayan sesiyle konuştu ve karşısında alev saçan Jimin'e baktı. Jimin'den büyüktü- hem yaş hem de beden olarak, ama şimdi, ondan kat be kat küçük hissediyordu.

''Tüm bu davranışlarının bir açıklaması olacağını mı sanıyorsun? Benim açıklamaya ihtiyacım yok, duydun mu? Senin karakterin bu!"

Ertesi gün, Jimin şirkete istifasını vermeye geldiğinde, şirkette kimseyi göremedi. Kaşlarını çattı ve saatini kontrol etti, saat sekizdi ve herkesin çoktan burada olması gerekiyordu.

Eş zamanlı, telefonuna konferans salonunda bir toplantı olacağına dair şirketten bir mesaj geldi. Demek ki herkes oradaydı.

Hızlı adımlarla konferans salonuna gitti, içeri girdi fakat burada da kimse yoktu.

Kapı arkasından kapandı.

Jimin arkasını dönüp baksa da, kim olduğunu göremedi. Girişte dikilmek yerine biraz ileriye doğru yürüdü ve ileride oturan birini gördü.

Jungkook.

Geri dönmek için hazırlandı, fakat Jungkook'un sesi onu olduğu yere çiviledi. Jeongguk'un ayağa kalkıp kendisine yaklaştığını anlamıştı. ''Lütfen dinle beni.''

Sessizliğini onay olarak almış, hemen konuşmaya başlamıştı. ''Liseye kadar, sevgiyle büyütülen biriydim. Buradaki davranışlarımın aksine, oldukça iyi biriydim.'' dedi. ''Sonra, annem vefat edip ben daha onun yasını bile tutamadan yerine başka biri geldiğinde, hırçındım. Babam değişmişti, o her zamanki ince düşünen ve kibar olan babamdan eser yoktu. O kadın onu değiştirmişti. Jungwoo, buna çok takılmadı çünkü o ve babamın arası hiçbir zaman iyi olmamıştı.'' Jungkook ona bakarken konuşmaya devam ediyordu. Jimin yavaşça arkasını döndü. ''Şirketin başına geçme vaktim gelene kadar, babam beni kendine benzetmek için elinden geleni yaptı. Duygusuz, kötü, kaba, ne dersen de. Ben böyle biri değilim Jimin,'' Titreyen sesiyle başını sarışının olduğu tarafa çevirdi. ''Yemin ederim, ben böyle biri değilim.''

Jimin yutkundu. Hala olduğu yerde duruyor ve elindeki istifa mektubunu sıkı sıkı tutuyordu. Jungkook'un ilk defa böyle olduğunu görüyordu: bu onun gerçek yönüydü. Dışarıya sunduğu sahtelikten uzak, bu oydu işte. Jungkook aralarında az bir mesafe kalana dek yürüdü. Jimin başını kaldırıp ona baktığında, onun da elindeki mektuba baktığını gördü. Yavaşça başını kaldırıp Jimin'e baktı. ''Gitmeni istemiyorum,'' dedi. Jimin'in yüreği burkuldu, bunu öyle bir ses tonuyla söylemişti ki kalbinin bin parçaya bölündüğünü hissetti. Jungkook onun boştaki elini tuttu. ''Gitme. Lütfen.''

Jimin bir süre ellerine baktı, gözü yavaşça dün ağlaya ağlaya yazdığı istifa mektubuna kaydı.

Kimin ne kadar kırıldığı tartışılırdı belki ama Jimin çok yorulmuştu. Ne olursa olsun, bu şirkette kalamayacağını biliyordu. Jungkook'un şu an kendisini biraz olsun kendine açmış olması onun için neyi değiştirirdi ki? Jimin elinden geleni yapmıştı. Bu kadar çabalamaya rağmen olmuyorsa, olmazdı.

Öte yandan, Jimin bu şirket için elinden gelenin en iyisini yaparak iyi bir kariyer yapmıştı. Jimin bu şirketten ayrıldığında boşta kalacak değildi, onu havada karada kapacak bir sürü şirket vardı.

''Yaşadıkların için üzgünüm,'' Jimin nihayet konuştuğunda, Jungkook onun elini daha sıkı tuttu. ''...ama öte yandan, bunları bana anlatman hiçbir şeyi değiştirmedi.''

Jungkook, bir uçurumdan aşağı yuvarlanıyor gibi hissetti. Hissettiği boşluk kelimelere veya dile gelemezdi. Sıkı sıkıya kavradığı Jimin'in eli, ellerinin arasından kayarken gözleri korkuyla büyüdü. Gözlerindeki korkunun nedeni belki de uzun zaman sonra yaptığı tüm şeylere rağmen yanında kalan Jimin'in artık pes ediyor olmasıydı. Dile kolay üç sene geçmişti ama gideceğini söyleyene kadar onun değerinin farkına varamamıştı.

Ellerinin arasını bu sefer Jimin'in sıkı sıkıya tuttuğu istifa mektubu aldı. Birkaç adım geri gitti ve her şeye rağmen, saygıyla eğilip, ''Bana kattığınız her şey için teşekkürler, Bay Jeon. Şirketinize daimi bir başarı diliyorum.'' dedi.

''Hayır.'' diyebildi Jungkook. ''Jimin, hayır! Tanrı aşkına beni böyle bırakamazsın! Ben-'' Jimin konferans salonunun kapısına kadar hızlı adımlarla yürüdü ve kapıyı açtığı gibi çıktı. Çok geçmeden gözden kaybolmuştu. Jeongguk sinirle bağırdı ve elindeki istifa mektubunu buruşturup fırlattı.

Jimin ise dün yaşananlardan sonra şirkete geçip kendisine ait eşyaları küçük bir koliye sıkıştırmış ve evine gidip istifa mektubunu yazmıştı. Bu yüzden konferans salonundan çıktıktan sonra ofisine son kez bile gitmedi. Belki de nedeni daha fazla bu şirkette durmak istememesiydi.

-

EVET NASILDI NASILDI???? yine haşin jimin yazıyorum!! lafını esirgemiyo assssla ama jungkook da ondan farklı değil tabii ki

şöyle bi giriş yapmak istedim, gyomm'dan sonra bi tık daha sakin ilerler diye düşünüyorum, yine de sağım solum pek belli olmaz kfmvkfkmgb

umarım beğenirsiniz, asıl bölümü büyük ihtimalle yarın yine bu saatlerde atarım o yüzden yarına kadar kendinize cici bakın,, sizi seviyorum <3

Continue Reading

You'll Also Like

103K 6.5K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
264K 25K 26
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
12.2M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
130K 22.5K 17
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting