Yarı'm #wattys2016

Bởi gulusunusevsinler

18.4M 632K 38.3K

Hikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen ya... Xem Thêm

Memnun oldum Yarı'm.
İyiyim..
"Dediğimi Duydun."
Bak Küçük Hanım;
"Sevgilisiyim Canım."
"Senden Güzel Anne Olur.."
"Zorundasın."
"Derdin ne senin?"
"Boşver güzelim."
"Düzgün Dur."
"Hele bir baksın.."
"Bir şey demeyecek misin?"
"Saklı cennetteki melek.."
"Her Gün Daha Çok Sev Beni"
"Özür Dilerim."
"Sıra bize geliyor."
"Gidiyoruz Buradan."
"Neden mutsuz olayım?"
"Seni, Helin'e emanet ediyorum."
"Kendi Canıyla Ödeyecek."
"Sana güveniyorum."
"Bir sen, bir de uyku.."
"Adamı adam yapan sözüdür."
".. hayatımda yaptığım en akıllıca şeydi."
"Ben artık sen olmuşum.."
"Yalvarırım bırakma beni.."
"Daha çok mutlu olmanı istiyorum."
"Beni oraya getirtme."
"Belki de, güzel gelin.."
"Korkmuyorum."
"Yaşayamayacağımı Düşündüm."
"Hasta mısın?"
"Nefret Ediyorum!"
"Ne oldu şimdi?"
"Burası, tamamen senin.."
"Sana Dokundu!"
"Melek gibisin.."
"Söz sözdür."
"Beni dinle şimdi.."
"Bu olayı unutalım.."
"Haberin olsun, hayatım."
"Hayatımda gördüğüm en güzel gelinsin.."
"Gülümsemeni seviyorum."
"Canım istediği içindi.."
Kesit - "İyi Ki.."
"Senden uzak kalmak.."
"Çok teşekkür ederim!"
"Sizi seviyorum.."
"Dengesiz oğluna sor.."
"Sen de gelsen?" Part I
"Sen de gelsen?" Part II
"Ne halin varsa gör!"
"... merak etme.."
"Baba olmak.."
"Laf etme oğluma."
"Bitkin Düştün.."
"Aklın yolu bir."
"Ben sanırım.."
"Öyle söyleme.."
"O herif için.."
"Geç dalganı.."
"Çünkü seni.."
"Cesaret yavrum."
"Söz ver bana.."
"Getireceğim."
"Ba-ba!"
"Bir de şey var.."
"Ne kadar harika.."
"Nasıl baş edeceksin?"
"Kaprisini sevdiğim.."
"On dedi!"
"Bırakmam tabi.."
"Helin Karalar" Hakkında;
"Yok canım!"
"Al benden de o kadar.."
"Olur ya.."
"Lütfen gelme.."
Kesit; "Sana inanmıyorum."
"Ben çok kötü bir şey yaptım."
"Baba ne demek?"
Final - "Ben senden razıyım."
Birkaç soruya cevap;
Özel Bölüm: "Öpersin geçer.."
Gulusunusevsinler'den sürpriz. ❤️
Yarı'm 2 Yayınlandı!
Özel Bölüm: "Anca beraber kanca beraber!"
"Ben senin yuvanım."

"Seni seviyorum."

197K 6.1K 132
Bởi gulusunusevsinler

Yeni kapağımız nasıl olmuş güzeller? Yorumlarınızı bekliyorum..

"Sence babanın işi mi?"
"Tabiki onun işi."
"Amacı ne peki? Balayında olduğumuzu pekala biliyordur. Sana zarar vermek için değilse.. Ne için?"
"Emin ol beni daha kötü bir biçimde öldürmeyi planlıyordur Helin." Dedi, tek bir cümlesini tüylerimin ürpermesine sebep olmuştu. Devam etti;
"Amacı gözdağı vermek. Özkan'ın dediğine göre odamdaki çelik kasayı parçalayarak açmışlar. Bir şeyler arıyordu. Büyük ihtimalle, davada kullanacağım evrakları.."
Heyecanla konuştum;
"Orada değiller, değil mi?! Orada olmadığını söyle!"
"Değiller Helin. Salak mıyım ben odamdaki kasaya koyayım?"
"Değilsin.."
"Neyse ki sabah erken saatte çıkmış yangın. Temizlik görevlileri de alt kattaymış, kimseye bir şey olmamış."
"Neyse ki.." Diye mırıldandım.
"Evde güvende olacağız, merak etme. 24 saat kapıda korumalar olacak. Kamera ve alarm sistemlerinden bahsetmiyorum bile."
"Sen yanımda olduğun sürece sorun yok.." Diye mırıldandım. Kolunu omzuma attı, kendine çekip saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.
"Ben hep buradayım, uyu şimdi.."
Başımla onaylayıp dizlerimi kendime çektim, iyice sokuldum göğsüne.
"Sen de uyumayı dene, lütfen."
---------------

Tolga arabayı kullanırken aynı anda Soner Abi'yle konuşuyordu.
Haberi gece yarısı aldıktan hemen sonra uçağa atlamış, Türkiye'ye gelmiştik. Yol boyu balayımızı yarıda kesen babasına sövmeyi ihmal etmemişti. Şaka bir yana, telefonda haberi aldığı an, ilk olarak çalışanlarını sorması, sanki mümkünmüş gibi ona duyduğum saygının daha da artmasına sebep olmuştu.
O yönetmek için yaratılmıştı. Korumak, kontrol etmek, sahip çıkmak için..
İstanbul'a indiğimizde saat öğlen 3'e geliyordu. Balayına giderken arabayı havaalanında bıraktığımız için şükredip yola çıkmıştık hemen. Direkt olarak şirkete uğraması gerektiği için beni eve bırakamamıştı.

Şirketin kapısına arabayı bırakıp indiğimizde şirketteki genel akışın devam ettiğini gördük. Tek fark, üst düzey çalışanlar şuan lobide oturmuş, hararetle bir şeyler konuşuyorlardı. Lobide boş bir oturma grubuna geçip oturdum, bu sayede Tolga rahatça gidip çalışanlarıyla konuşabilecekti.
Böyle bir durumda beni düşünmesini istemediğim için bu şekilde bir çözüm bulmuştum hızlıca.
Telefonum çalınca çantamdan çıkarıp açtım hemen,
"Efendim anne?"
"Bebeğim, Türkiye'ye dönmüşsünüz?"
"Evet anne, biliyorsundur olayları. Erken dönmemiz gerekti."
"Duydum canım, baban da araştırmaya başladı. Tolga'yla konuşmuşlar zaten."
"Evet, konuşmuşlar."
"Yol yorgunusunuz güzelim, evinize geçip dinlenin, akşam yemeğine bize gelin."
"Evde yardımcılar hazırlamışlardır bir şeyler gerek yoktu anne.."
"Bebeğim onlar da izindeler, biliyorsun ya. Biz bile yeni haberdar olduk geldiğinizden. Tolga'nın onları organize ettiğini sanmıyorum."
"Haklısın, dur bakalım. Tolga'nın işi burada ne kadar sürecek bilmiyorum. Erken çıkabilirse söylerim geliriz, olur mu?"
"Olur hayatım. Ben gelecekmişsiniz gibi hazırlık yapıyorum."
"Tamam anne, görüşürüz. Öptüm seni."
"Ben de bebeğim."
Sıkıntıyla telefonu kucağıma koyduğum sırada çalışanlardan orta yaşlı bir teyze kahve getirdi.
"Sade seviyor dediler, öyle yaptım Helin Hanım. İstemezseniz başka da yaparım.."
"Hayır, çok teşekkür ederim. Çok incesiniz."
Kadın gülümseyip, başıyla selamlayıp gidince kahveye boş boş bakmaya başladım. Tolga'sız keyfi yok ki..

Aradan yarım saat ya geçti, ya geçmedi, Tolga yanıma geldi.
"Gidelim artık." Dedi.
"Toplantı falan yapacaksanız, bekleyebilirim?"
"Hayır güzelim. Yapacak olsak yukarıdaki toplantı odalarından birine çıkardık zaten. Kimsenin önemli evraklarına ve kasalarına zarar gelmemiş; benim dışımda." Deyip göz kırptı, devam etti;
"Şuan tek istediğim şey eve gidip dinlenmek.."
"Gidelim o zaman." Dedim gülümseyerek.
Beraber şirketten çıktık.

---------------

Tolga kısa bir duş alıp hemen yatmıştı. Akşam annemlere gitmeyi kararlaştırmıştık. Ben de üstümdekilerden kurtulup duşa girdim, güzelce yıkanıp saçlarımı kuruttum, taradım. Elektriklenmesin diye düzleştiriciyle düzelttim biraz.
Giyinme odasına geçip üstüme gri mini bir şort ve bordo, kalın askılı dar bir sporcu atleti giyip odaya geçtim tekrar.
Ortalığı olabildiğince az ses çıkararak toparladım. Saat 5'e geliyordu. Annemlere 8 gibi gidecektik, ve Tolga gece boyu uyumamıştı. Yanına uzanıp iyice sokuldum ona. Uyuduğu halde sarılmıştı hemen.
3 saat de olsa, huzurlu ve rahat bir şekilde uyuması için dua ettim içimden..

---------------
Uyandığımda 19:23'tü saat. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım, Tolga'nın yanına gittim.
"Tolga.." Diye seslendim, umursamayıp homurdandı, omzuna dokundum.
"Tolga, yemek yemeye gideceğiz, hadi."
"5 dakika daha.." Diye mırıldandı.
Başımla onaylayıp oturduğum yerden kalkmadan başımı omzuna gömdüm.
"5 dakika doldu mu?" Dedim.
"Hayır." Diye homurdandı.
Birkaç saniye bekleyip tekrar sordum;
"Şimdi doldu mu?"
"Hayır."
Birkaç saniye daha..
"Şimdi kesin dolmuştur.."
Sinirle yattığı yerden doğruldu;
"Normal kadınlar kocalarını böyle uyandırmazlar Helin."
"Nasıl uyandırırlarmış?" Dedim ellerimi belime koyarken.
"Ne bileyim, öperek, sarılarak.." Dedi ters sesiyle.
"Ben böyle uyandırmayı seviyorum." Dedim, şımarık bir ifadeyle.
"Hem sürekli öpsem sarılsam çok sıkıcı olur.." Dedim.
"Bırak da ona ben kadar vereyim hanımefendi." Dedi ters bir sesle.
Göz devirip konuştum;
"Kalk giyin hadi, acıktım."
"Ben seni eş diye aldım ama baya tazmanya canavarı çıktın sen?" Dedi sırıtarak.
Ters bir bakış atıp dudaklarımı bükünce fırsatı kaçırmayıp çenemden tutup bir öpücük bıraktı hemen.
Omuzlarımdan bastırıp yatağa uzanmamı sağladı.
"Annenlere kaçta gidecektik karıcığım?" Diye mırıldandı kulağıma.
"8'de..?" Dedim titreyen sesimle.
"Hala yarım saatimiz var." Dedi, tekrar dudaklarıma yönelirken...

-----------------

"Helin! Giyinmedin mi hala?!"
"Bekle! Geliyorum birazdan!"

Üstüme siyah, kolsuz, belinde kalın, metalden mat altın rengi kemeri olan, bol paça bir tulum giydim. Altına yüksek dolgu topuklu siyah ayakkabılar giydim. Zaten görünmüyordu.
Nasılsa annemlere gidiyoruz, diye düşünüp saçlarımı güzelce şekillendirip hafif yandan ayırdım, kırmızı bir ruj sürdüm.
Omzuma siyah Kors'umu taktım.
Düğünde hediye gelen zarif, altın bilekliklerden birini takıp giyinme odasından çıktım.

Aşağıya indiğimde, Tolga siyah pantolonunu ve bordo gömleğini geçirmiş, kollarını kıvırmış, siyah deri kayışlı şahane bir saat takmış, oturma odasında oturuyordu.
Tam merdivene dönüp bağıracağı sırada beni görünce ister istemez gülümsedim.
Ayağa kalkıp yanıma geldi, beni baştan aşağı süzüp başını olumsuz anlamda iki yana salladı, kapıya yöneldi.
"Beğenmedin mi?" Dedim arkasından yürürken.
"Beğenmedim."
"Dibin düşmüş." Dedim bilmiş bir ifadeyle.
Dönüp ters bir bakış attı, konuştu;
"Kaşınma."
Göz devirip ondan önce çıktım kapıdan. Tabi arabanın anahtarları onda olduğu için salak salak beklemiştim kapıda.

-------------
Eski evimin bahçesinden geçip kapının zilini çaldım. Kapı açıldığı gibi;
Annemin "Hoşgeldiniz evlatlarım!!" Şeklindeki karşılamasıyla karşılaştık. Gülümsedim, arkadan babam ve Pelin göründü. Hepsine teker teker sarıldım, salona geçtim. Tolga da babamla selamlaşıp, annemin elini öpüp, Pelin'le merhabalaşıp içeri girdi.

Uzun, keyifli bir yemeğin ardından Tolga'yla babam konuşmak için babamın çalışma odasına çıktılar. Annem, Pelin ve ben de salonda muhabbet ediyorduk;
"Neden yangın çıkarmışlar Helin?"
"Büyük ihtimalle evrak arıyorlarmış anne. Tolga'nın odasındaki kasayı paramparça etmişler ama içinden bir kuruş bile eksilmemiş kasanın.."
"Tüh, balayınız da üçüncü gününde bitti.." Diye mırıldandı Pelin, gülümsedim.
"Sayende Adalar'da balayı gibi bir tatil geçirmiştik zaten güzelim. Dert etmedik." Dedim sevecen bir şekilde.
Annem konuştu;
"Aman kızım, anlayışlı ol. Tolga'nın sakinliğine şaşırdım ben doğrusu. Büyük ve stresli bir olay atlattınız. Tolga her an patlayabilir, alttan al. Sabırlı ol, tamam mı?"
Başımla onayladım.
"Tabiki. Şu olayları atlatalım; Siz, Firdevs Yenge ve Tuğba'yı kahvaltıya çağırmak istiyorum."
"Evet, mutlaka yapalım tatlım. Bu sıralar okulu çok aksattın, onu ne yapacaksın?"
"Tolga uzun süreli bir izin almıştı zaten. Balayı sonrası bitecek şekilde. Şuan için iznim devam ediyor yani." Dedim sırıtarak.

Annem de gülümsedi.
"Güzelliğine güzellik gelmiş. Düğünde o kadar mükemmeldiniz ki.. Nazar değecek diye ödüm koptu."

Konuşma böylece uzayıp gitmiş, saatin ne zaman 1 olduğunu anlamamıştık bile..

Tolga'yla babam merdivenlerden hararetli bir konuşma yaparak inip yanımıza gelince Tolga;
"Helin geç oldu, sabaha karşı şirkete geçeceğim." Dedi, başımla onaylayıp kalktım hemen.
"Ama oturuyorduk.." Dedi Pelin.
"Uğrarım yine." Deyip göz kırptım ona.
Babam;
"Burada da kalabilirsiniz, Helin'in odası her zaman için açık burada." Dedi. Ama Tolga'nın eve gitmek istediğini biliyordum. Bu yüzden ben bir bahane uydurdum;
"Sağol baba, sabah erken kalkacak hiç buradakiler uyanmasın." Dedim. Kendi bahanemin saçmalığına kendim göz devirmemek için zor duruyordum.
Annem,
"Şimdi düzeniniz evde, geçin rahat rahat uyuyun, hizmetçileriniz hala izinliyse yarın da gelin yemeğe.." Dedi gülümseyerek.
"Sabah konuşacağım onlarla da. Memleketlerine gittilerse rahatsız ederiz sizi." Dedi Tolga, centilmen bir tavırla.

Vedalaşıp Tolga'nın arabasına binip, evimize geldik.

Odaya çıktık, Tolga içeride bir eşofman altı ve üstüne tam oturan bir tişört giyip giyinme odasından çıktı, çalışma odasına geçti.
Ben de üstümdeki giysilerden kurtulup Tolga'nın bir tişörtünü giydim üstüme.
Çıkardığım giysileri yerlerine astım, Tolga'nın katına çıktım. Giysilerini ortadaki pufa bırakmıştı. Gömleğini kuru temizlemeye gideceklerin arasına attım, pantolonunu tekrar yerine astım.
Dolaplarının içini de biraz düzelttikten sonra odadan çıktım.

Odanın boş olduğunu görünce çalışma odasına girdim,
"Tolga hadi uyuya.."
Masasının başında uyuyakalan halini görünce gülümsedim. İçeriye geçip bir pike aldım, getirip üstüne örttüm.
Tam elimi çekeceğim sırada elimi tuttu.
"Nasıl bir uykun var Tolga.." Diye mırıldandım. En ufak sese, harekete uyanıyordu.
Ayağa kalktı, mahmur mahmur yürüyerek odaya geçti. Arkasından sırıtıp masa lambasını kapattım, odadan çıktım.
Yatağın örtüsünü kaldırıp yatağa yatarken 10 yaşındaki çocuklar kadar huysuz görünüyordu. Gülümsedim, odanın ışığını kapatmak için kapının yanına ilerledim;
"Nereye?" Dedi uykulu uykulu, devam etti;
"Yanıma gel."
Gülümseyip ışığı kapattım, yanına uzandım. Bir kolunu belime sarıp burnunu saçlarımın arasına gömdü hemen.
Gülümsedim.
"Kaçta uyanman gerekiyor?"
"7'de şirkete geçeceğim. 6 gibi uyanırım. Seni uyandırmam, sabah uyanınca meraklanma."
"Tamam." Diye mırıldandım, iyice sokuldum ona.

-------------

Uyandığımda yine aynı şekilde uyuyorduk. Hoş, hepi topu 4 saat uyumuştuk ama, herneyse.
İşe ben uğurlamak istediğim için yavaşça yataktan kalkıp odadan çıktım, koridordaki banyoya geçip elimi yüzümü yıkadım, mutfağa indim.
"Hadi bakalım Helin.. Kendi evinde, eşine hazırlayacağın ilk kahvaltı. Dadıdan öğrendiğin her şeyi kullanma vakti.."

Beyaz üzerine altın rengi puantiyeli tabaklar, hemen yanında kırmızı peçeteler, bunlarla uyumlu çay bardakları..
Çeşit çeşit peyniri, zeytini ve reçelleri dizmiştim masaya. Reçellerin hepsi ev yapımıydı. İncir,portakal,çilek,vişne,gül.. Hepsini dadı yapmıştı.
Buzluktan çıkardığım ekmekler gevşeyince dilimleyip ekmek makinesinde kızartmıştım. Onlar soğumadan Tolga'yı uyandırayım, diye düşünüp odaya çıktım. Geçerken salondaki saate bakmayı unutmamıştım, 06.27.
Odaya girip Tolga'nın yanına oturdum,
"Tolga.."
"Hıı" diye mırıldandı.
"Uyanman lazım."
"5 dakika..."
"Yok bu sefer 5 dakika. Altı buçuk oldu neredeyse. Kalk hadi."
Tek gözünü açtı,
"Kaç dedin?"
"Altı buçuk."
Sanki saatlerdir uyanıkmış gibi bir anda doğrulunca şaşırdım.
"Sen niye uyanıksın?" Dedi banyoya geçerken.
"Uyku tutmadı." Dedim.
Banyodan kafasını uzatıp ters bir bakış attı;
"Yanında ben varken uyuyamadın mı gerçekten?"
Küçük bir kahkaha attım;
"Evet hayatım. O kadar yakışıklısın ki seni izlemekten uyuyamadım!"
Bu sefer ağzında diş fırçasıyla baktı kapıdan, eliyle bir dakika işareti yapıp içeri geçti, biraz sonra elindeki havluyla yüzünü kurulayıp sırıtarak yanıma geldi, bir kolunu omzuma atıp kendine çekti, dudaklarıma hızlıca bir öpücük kondurdu;
"Hiç yalan söyleyemiyorsun."
"Ha?" Dedim şaşkın şaşkın.
"Bebekler gibi uyuyordun."
Göz devirdim.
"Gel hadi." Deyip elinden tutup aşağıya mutfağa çekiştirdim.
Kapıda durup şaşkın şaşkın baktı suratıma;
"Vay anasını.."
Ters bir bakış atıp başımla masaya oturmasını işaret ettim, sırıtarak oturdu masaya.
Çayları koyup ben de oturdum masaya.
"Akşam kaçta geleceksin?"
"Neden?"
"Öylesine."
"Özlediğin için." Dedi sırıtarak.
"Öyle olsun bakalım." Dedim ters bir ifadeyle.
"Söyle hadi." Dedim.
"Erken gelemem Helin, geç kalırsam uyu sen, bekleme beni."
"Tamam.." Diye mırıldandım.

Kahvaltıdan sonra yukarı çıkıp üstünü giyindi, ben de mutfağı topladım.
Lacivert pantolonu, kareli ceketi, ceketin cebindeki ipek mendili, beyaz gömleği ve elindeki güneş gözlüğüyle aşağıya inince ters bir bakış attım.
"Kimi tavlamaya gidiyorsun Allah aşkına? Ne bu süs?!"
Sırıttı, yanıma gelip belime sarıldı;
"Kıskanırken ne kadar güzel olduğunu söylemiş miydim?"
"Günde yüz kere söylüyorsun." Dedim ters ters.
"Sürekli kıskanacak bir şeyler buluyorsun demek ki.."
Ters bir bakış atıp ellerinden kurtulmaya çalıştım, izin vermedi, boynuma bir öpücük kondurdu.
"İşe gitmen gerekiyor." Dedim. Dudakları dövmeme yönelirken.
"Biliyorum." Dedi, dövmemin üstüne de bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Olabildiğince erken geleceğim." Dedi, alnını alnıma yaslarken.
"Bekliyor olacağım." Diye mırıldadım.
Alnını alnımdan ayırıp mutfaktan çıktı, ben de peşinden gittim. Kapıda son kez belimden tutup dudaklarıma hızlıca bir öpücük bıraktı.
"Bir yere kaybolma sakın."
"Tam burada seni bekliyor olacağım." Dedim, salonu göstererek.
"Anlaştık." Dedi gülümseyerek.
Arkasını dönüp bahçedeki açık otoparka yöneldi, siyah Porsche'una bindi. Eliyle içeriye girmemi işaret etti, ilk başta anlamadım. Sonra bahçe kapısının dışındaki korumaları görünce ani bir şokla kapadım kapıyı. Üstümde sadece Tolga'nın tişörtü olduğu düşünülürse tepkisi oldukça doğaldı. Neyse ki korumalar bakmadıkları için görmemişlerdi beni.
Mutfağın penceresine geçip gidişini izledim..

--------------
Tüm gün evde boş boş oturdum diyebilirim. Bir ara Esra Erol izledim. Sonra Ver Fırına'ya geçtim, dürüst olayım tarifleri not ettim :) Program bitince zaten toplu olan evi toplamaya başladım, aynı anda da telefonun kulaklıklarını takıp Pelin'i aradım, bir saate yakın konuşmuştuk. Düğünde kim ne giydi, kim nasıl kroydu, benimle ilgili neler söylendi, Tayland nasıldı... Birçok konu hakkında sohbet edip gülüşmüştük. O akşam yemeğine ineceğim, deyince de telefonu kapatmıştık.
Tüm evi toplayınca mutfağa geçip bir şeyler hazırlayayım, diye düşündüm, çalan telefonun sesiyle hole yürüdüm, pufun üstündeki telefonu aldım;
"Efendimm?"
"Kızım, hizmetçileriniz gelmemiş? Neden gelmediniz bize?"
"Hizmetçiler gelmedi ama dadı sayesinde buzlukta bir sürü hazır yiyecek var annecim. Zaten Tolga şirkette. Sabaha karşı gitti, gece de geç gelecek. Ben de oturuyorum evde."
"Bir de yalnızsın?! İnanmıyorum Helin, şoför göndereyim, gel."
"Annecim, canım.. Yalnız falan değilim evin etrafı korumalarla dolu." Kıkırdadım, devam ettim;
"Ayrıca Tolga'nın haberi yok şimdi. Arasam annemlere geçiyorum desem dönüşte beni alması var, iki kez yorgunluk olacak ona. Bugünlük böyle olsun, olur mu?"
"Peki hayatım, sen bilirsin. Dolapta neler var hazır?"
"Dur bir bakayım.." Deyip iki kapaklı buzdolabının alttaki iki kapağını açtım, çekmeceleri çektim;
"İçli köfteler var, bolca. Paçanga böreği sanırım.. Imm, sigara böreği de var. Poğaçalar yapmış.."
"İyi bari. Güzel bir yemek hazırla Tolga gelince aç kalmasın."
"Büyük ihtimal şirkette yiyip gelir ama hazırlarım şimdi. İçli köfteleri kızartayım, güzel bir salata yapayım, bir de şehriyeli pilav.."
"Aferin sana. Mualla Hanım iyi yetiştirdi seni güzelim. Masaya geçiyorum, babanlar bekliyor. Canın sıkılırsa ararsın."
"Tamam annecim afiyet olsun, herkese selam.."

Mutfağa geçip pilavı yaptım, salatayı da hazırladım. İçli köfteleri şimdi kızartırsam soğur, diye düşündüm, Tolga geldiğinde o giyinene kadar kızartırım, dedim.
Yemekler hazırken gidip üstümü değiştireyim, deyip giyinme odasına çıktım.

Altıma beyaz mini bir kot şort, üstüme de lacivertli beyazlı, kareli pamuklu bir gömlek giydim, kollarını dirseklerimin biraz altına kadar katladım. Yakasının ilk birkaç düğmesini açık bıraktım, boynuma Tolga'nın hediye ettiği safir kolyeyi taktım.
Saçlarımı salık bırakıp iki yanda aldığım tutamları bükerek arkaya getirdim, bir toka yardımıyla tutturdum. Belime gelen saçlarım arkadan mükemmel görünüyordu.
İnce bir eyeliner çekip rimel de sürdükten sonra şeftali rengi bir ruj sürüp aşağı kata indim, Tolga'yı beklemeye başladım.

--------------

00.47 , neredeyse üç buçuk saattir bekliyorum. Beklemek sorun değil ama Tolga'yı bu saatlere kadar çalıştıran, aklını kurcalayan şeyin ne veya neler olduğunu ölesiye merak ediyorum. Ayrıca 4 saatlik uykuyla ne kadar ayakta durabileceğini hesaplamaya çalışıyorum. Kaldı ki sabah beni uyurken izlediğini söylemişti, büyük ihtimal 4 saat bile uyumadı..
Televizyonda kanal değiştirirken bir film görüp izlemeye başladım. Bir ara üşür gibi hissedince holdeki vestiyerden pikeyi aldım, kanepeye uzanıp üstüme örttüm, filmi izlemeye başladım...

-------------

Tanıdık koku burnuma dolduğu an uyandım.
Ne ara odaya çıkıp yatağıma yatmıştım? Tolga üstüne geçirdiği eşofmanlarla yanıma gelip sarılınca farketmiştim geldiğini.
Kıpırdanınca,
"Şişşt.. Uyu sevgilim.." Dedi.
"Saat kaç?"
"Üç buçuk.."
"Bu kadar saat çalıştın mı gerçekten?"
"Evet güzelim."
"Yemek ne yedin?"
"Yedim bir şeyler.."
"Yemedin, değil mi? Aklına bile gelmedi.." Diye mırıldandım, yatakta doğruldum.
"Helin uyuyalım sadece.."
"Yemeğini ye uyuyacağız, hadi." Deyip elinden tutup çekiştirerek yataktan kaldırdım, aşağıya indik.
Pilavın altını yaktım hemen, o ısınırken salatayı masaya koydum, kırmızı yemek takımlarını çıkardım, siyah peçeteler katlayıp masaya koydum.
"İçecek kola mı istersin?"
"Ben alırım." Dedi, omzundan tutup engelledim.
"Ben veririm."
Buzdolabından kolayı çıkarıp masaya koydum, açmaya çalışıp açmayınca somurttum. Elimden alıp tek hamlede açtı, bardaklara koydu.
"İçli köfteyi bu saatte kızarmış yiyemezsin sanırım. Yiyebilirim dersen kızartayım? İstersen haşlayabilirim de?"

"Onu yarın yeriz, yoğurt çıkarayım dolaptan.." Dedi, ben atılıp yoğurt çıkardım, bir kaseye koyup masaya koydum.

"Kendine çok yükleniyorsun Tolga, yarın geç git bari işe." Diye mırıldandım, yemek yerken.
"Öğleye kadar seninleyim yarın." Dedi, göz kırptı.
"Geç saate kadar uyur sonra da güzel bir kahvaltı yaparız." Dedim heyecanla.
Başıyla onayladı.

Yemek bitince onu zorla odaya gönderdim, ben de mutfağı toplayıp yukarı geçtim. Odaya girdim, Tolga uyumamıştı. Öylece uzanıyordu yatakta. Üstümü değiştireyim, diye düşündüğümde üstümdeki geceliği farkettim. Yemek yerken bile fark etmemişim onu incelemekten..
"Bir dakika."
Bana döndü, devam ettim.
"Ben üstümde bununla uyumamıştım ki?"
"Biliyorum." Dedi ciddi bir ifadeyle.
Şaşkın şaşkın baktım suratına.
"Uyanmazsın diye düşündüm, üstündekilerle uyumanı istemedim."
Utançtan morarıp yatağa yattım, sırtımı ona döndüm. Üstümü mü değiştirmişti yani? Düşüncesiyle bile ayak parmaklarıma kadar morarabiliyordum.
"Helin."
"Hı?"
"Bana sırtını dönme."
"Hı?"
"Bana-sırtını-dönme. Bunun nesini anlamadın?"
Derin bir nefes alıp ona doğru döndüm, gözlerimi kapadım.
"Bana bak."
Gözlerimi açmadım.
"Helin bana bak."
Bu sefer gözlerimi açtım, çenesine bakmaya başladım. Eliyle çenemden tutup başımı kaldırdı, kaşlarını çattı;
"Utandın mı?"
Cevap vermedim, gözlerimi kaçırdım.
Bir kahkaha attı, bir yumruk attım omzuna.
Kolunu başımın altından geçirip iyice kendine çekti, sıkıca sarıldı.
"Utanmalısın."
Şaşkın şaşkın baktım suratına.
"Benim dışımda herkesten utanmalısın. Ama benden değil."
Yüzümü göğsüne sakladım, çenemden tuttu, gözlerini gözlerime dikti;
"Anlaştık mı?"
Başımı salladım.
"Helin konuşsana."
"Anlaştık.." Dedim titreyen sesimle.
Gülümseyip kollarını belime sardı, yüzümü bu sefer omzuyla çenesi arasındaki boşluğa sakaldım. Dünyanın en güvenli mekanı gibiydi burası.
"Seni seviyorum.." Diye fısıldadı kulağıma.
Ben de seni seviyorum, Yarı'm..

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

Haz Bởi 🍀

Lãng mạn

371K 5.7K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
1.2M 51.7K 45
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
600K 11.8K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
709K 29.5K 47
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...